Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında
Uzun uzun ağllayacaksın.
Ağlayacak!
Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline
Ay da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik.
Kahrolacaksın...!
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgâr kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek
Sevgili forum ahalisi
Gördüğüm zaruri ihtiyaç üzerine Haftanın Erkeki serisi ile dikey orantılı olarak bağlantılı olan HD - Bi Ömrün Erkeki / Single Edition yazı/yorumu ile sosyal sorumluluk serimin taze bölümünü iftiharla sunarım.
Yaşayan Bi Yunan Heykeli Gördüm Ben...
Tabi ilk karşılaştığımızda böyle bi duruşta değildi kendileri.
daha ziyade şöyle bişeydi.
ya da şöyle (şapkası yoktu tabi...)
Zat-ı muhterem kişi karşıma çıktığında''acaba hayatımın geri kalan
ilticamı mazur gör hep aşktan seferiyim
sana geldim bağrımda görüldü mühürleri
açık ölü ağzından bir soluktur şiirim
sana geldim elimde solmuş katmer gülleri
fevrinden ki yandım cürmünden ki korktum
sana geldim ışımadan içimin gölgeleri
gülünç bir lanet gibi bozaydınlık sularım
sana geldim aklımda dostların genç ölümleri
kokuşmuş terk edilmiş sabırsız çıplaklığım
sana geldim ağzımda kerhane küfürleri
sana geldim sana geldim baş eğip sana geldim
elimden tut bırakma unut
Günlerdir kamoyunun bir numaralı gündemi haline gelmiş "Kürt Açılımı"na dair konuşulan ve yazılanları takip ederken,sadece MGK ile tarafı belirlenmeye çalışılan askerin ne düşündüğü kafamı fazlasıya kurcalamıştı.Yetki ve görevi "siyaset" olmasa da,ülkemizde en iyi "siyaset" i yapan(!) askerlerimizin suskunluğuna bir anlam verememiştim doğrusu.
Anlam veremediğim "oncalar" arasında bocalanırken,bugün aniden beni çarpan havanın sıcaklığından bir türlü bakamadığım gazetelere bir döndüm ki;tüm ma
Geçenlerde bir gece sahilde bir cafede birkaç arkadaşımla veoğlumla nargile içip sohbete daldık.Gece bizi eskilere götürdü hemde çokeskilere, analarımızın ninelerimizin bizleri uyutmak için anlattıkları masallara…
Hala dün gibi aklımda oduncunun çocuğunu ormanda kavakağacının üstünde unutup akşam evine dönmesi,annesinin çorabını giyip çocuğunualmak için evden fırlaması ,gece rüzgarın sesiyle kavak yapraklarının
tak tak kavaacık
beni burada bırakıp giden babaacık
Konuy
Bugün sabaha karşı yatağa girdiğimde bütün hücrelerim" uyu uyuuu" diye bağırıyordu amma velakin beynim vıdı vıdıcı bir kadın gibi hala çan çan ötüyordu.Ya sus be kadın.. Ah o anda bir çıktı alabilsem beynimden neler dökülecek neler kağıda...Ama yok takadim yok bugünlerde..
Bu içsel çığlıklarımla yatakta boğuşurken nereden geldiğini anlamadığım bir türtükle yataktan kalkıp mutfağa koştum,derin dondurucudan gece çıkardığım eti koydum önüme...Sonra kenara ittim.Bir kase çıkardım dolaptan bu sef
http://video.google.com/videoplay?docid=-4915201889717220701
Yar, Yar Ben senden ayrılamam Yar
Yar, inan seni unutamam Yar
Gelsen gözüm yaşım silsen Yar
Zamanı, Zamanı tam Zamanı sevsen Yar
Dönsen, Yaralı sevdana Dönsen Yar
O Senin sevdan yalanmış,
Yola gelmezmiş, halim görmezmiş
Bu Benim Sevdam Yamanmış
Dile Gelmezmiş, beni bilmezmiş
Emekler Boşa Döndü Yar,
Yaz Bahar kışa döndü yar
O Gidenler hiç dönmedi yavrum,
Gelmedi Yavrum
Ömrüm Boran Kar
Biz ki çok uzaklardan geli
Soğuğun Adıyla Uzandı Suskunluğun Yüreğime
Harekesiz bir cümleyle başladı
Şimdi adına ağıt yaktığım duygu
İşgale açık kaldı yüzüm
Ve zaman buzdan bir cam gibi
Düşüp parçalandı dizlerimde
Kalemimdeki düşler
Üçgen bir çocuğa açılırken
Bir cezm gibi kesti
Suskunluğun kelimelerimi
Yüreğimi kemirerek
Cehennemin dibini hak ederken bir kurt
Ömürden akan karanlık
Serkeşçe takıldı düşüncede
Elif elif uzadı gece
Sonra düştü her şeyin üstüne
Sabretmek ölüm kadar zormuş
Bi
"Bir Kadın Yüzü Uğradı Hayallerime"
Her şey, bir şeyin bitiminde başlıyordu
Bir kedi ölerek düşebiliyordu mesela;
Tüm acının ortasına
Son sözünü söyleyememişliğin eprimsiliğiyle
Nefes almayı unutarak ölüyordu bir adam
Kırılıp dağılıyordu bir şey
Ve fark ediliyordu tüm güzelliği
Bir ebabilin çığlığına düşerken
Anne gözlerine susamış çocuk gibi
Soğuğa dokunan kadının ürkekliğiyle
Ne çok geliyordum üstüme üstüme
Oysaki öğrenmiştim doğduğumda
Çalındığım taşlara serzeni
Durmadan kabaran bir şeyler vardı etrafımızda; ama biz susuyorduk...Endişeyle izliyordum onu...İçindeki huzuru yitirmişti. Yıllardır tanıdığım, sürekli içimde taşıdığım bu kadın hakkındaki düşüncelerimin acımasızlığı şaşırttı beni.
Susuyorduk gene...
“Onun bedeni bir tımarhane
İçinde çok işçi, deli ve çalışkan!
Onun bedeni bir kule
İçinde çok basamak, karanlık ve nemli.
Güldürerek çıkarır merdivenlerden,
Ağlatarak indirir aşağı!
Onun bedeni bir küre
Yüzeyi çok giz, parlak ve ak
Sevdiceğim,
Yağmur çiseliyordu,ıslanıyordu yüreğim.Çamur rengine boyanmıştı sana gelen tüm yollar,koşuyordum,tökezleniyordum.Yalvarıyordum "bırakın o benim sevdiğim,bırakın varayım sevdiğime"....ellerimi uzatıyordum,tükendiğini görüyordum,ellerimi boşluğa bırakıyordum. Tükenişini seyrediyordum,tükeniyordum...
Ve ben susuyordum.
Seviyordun,çırpınıyordun.Birkez değil,onlarca kez "seni seviyorum" diyordun.Ve ben yine susuyordum;"belki,belki sende söylersin" diye bekleyişini gördükçe bit
Yapmak zorunda olduğum bir sürü iş varken savsaklamak konusunda üstüme tanımam.Evet şimdi de savsaklıyorum.Yapmak zorunda olduğum şeyleri yapmıyorum ve oturmuş burda belki de benden başka kimsenin umurunda olmayan şeyler karalıyorum.
Uffff neysa ya...Bak şimdi neler neler geldi akılıma durup dururken.
-Küçüklüğümden beri kulak böceği diye bir böcek türü olduğunu zannettim durdum. Bu zannım hala devam etmekte.Bunu bana kim,ne zaman ve hangi amaçla dedi hatırlamıyorum. O böcekler gece uyur
Bir varmış bir yokmuş;zamanlardan bir zaman,mekanlardan bir mekan...Lenin'e benzemeyen Stalin'in geleneğinden beslenen bir aslanın pençesinde kıvranan bir Çeçenistan varmış.
Mış,mış,mış...Dışarda borana dönüşmüş bir yakarışın son çığlığı ve "mış"lar ile rivayet edilen geçmişin enkazı...
Çocuktum daha,büyüklerim haklıydı o zamanlar.Direniş deniliyordu Çeçenistan'a,zulüm deniliyordu tüm yaşananlara.Farkına varılmıştı tüm oyunların,düzen adı verilmişti aldırmazlığa...
Çocuktum daha,şaşk
Sayın Baykal,
"Savaş ilmi bir kişiyi basitçe saf diktatörlüğe yöneltir. Şiddet karşıtlığının ilmi ise yalnızca saf demokrasiye ulaştırır....Sevgiden kaynaklanan güç, cezalandırılma korkusundan kaynaklanandan binlerce kat daha etkili ve kalıcıdır.....Şiddet karşıtlığının yalnızca bireyler tarafından uygulanabileceğini ve bireylerin oluşturduğu uluslar tarafından uygulanamayacağını söylemek inançsızlıktır....En saf anarşiye en çok yaklaşan şiddet karşıtlığı üzerine kurulu olan demokrasidir....
Otobüste geçen anılarımı yazsam kitap olur heralde. Her gün bir olay. Her ne kadar bin bir zorlukla işyerime varsamda seviyorum halk otobüslerini ben. Hergün yüzden fazla insan görüyorum. Bu insanların hangi duraklardan bineceğini bile biliyorum artık. Bir gün otobüse binmeseler hayırdır bişey mi oldu acaba diye merak ettiklerim bile vardır. Yaklaşık 4 yıldan beri 1 saat süren yolculuklarımda otobüse binen insanları davranışlarına göre gruplandırmaya bile başladım.Biliyorum dedlilik bu normal bi
Uyumuyor da Uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile, uyandıramazsınız.
(Indra Ghandi)
Gece olunca, insanlar maymuncukları nı ve fenerlerini yanına alır ve
komsusunun evini soymaya gidermis.
Gün dogarken geri döndüklerinde yüklerini alırlarmıs.
Ama her seferinde kendi evlerini de soyulmus bulurlarmıs.
Ülkede kimse kaybetmezmis, çünkü herkes birbirinden çalar
ve bu dolasım son kisi ilk kisiden çalana kadar sürermis.
Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmıs.
G
İnsanoğlu binlerce yıldır her bulduğu ve sahiplendiği canlıyı evcilleştirmeye çalışmış. Yakala ve evcilleştir... Kadın erkek ilişkilerinde de bu böyle bence. Önce yaklaşıyorsun birbirine sonra evcilleştirmeye çalışıyorsun. Hep yanında olsun hep sadık olsun hep sana itaat etsin.Belki çoğu bayan için sahiplenilmek dünyanın en güzel duygularından biri. En iyi üniversitelere gidip harika bir meslek edinen kadınlara (ki bunlarla yıllarca aileleri övünmüştür bizim kızımız şurda okuyor okulu bitirince
Efenim çok sevgili fanlarım,
Yeni serimizin 2. kişisi yaşadığı devrin delisi bir güzel insandır. bu cümleyi kurduğum dakika itibariyle muhtemelen mezarında kemicikleri sızım sızım sızlamaktadır lakin yine de diyiverdim gitti...
KLAUS KINSKI
Asıl adı Nikolaus Karl Günther Nakszyński.
Gerekli ayrıntıları Wikipedia marifetiyle bulabilirsiniz. Muhtemelen Sorunlu bir gençlik ve orta yaş dönemi geçirmiş; muhtemelen son yılında katıldığı 2. dünya savaçı hasebiyle esir olarak geçirdiği bir dön
Ergenekon tartışması felsefedeki idealizm materyalizm tartışmasına döndü. Temelinde metafizik bir tartışmaya.
Zamanında Dr. Johnson diye bir filozof, gelmiş geçmiş en kısa felsefe tebliğini vermişti. Amacı, binbir dereden su taşıyrak maddenin gerçekte var olmadığını ispatlamaya çalışan Berkeley’i alt etmek ve materyalizmin gerçekliğini kanıtlamaktı. Dr. Johnson kürsüye koskoca bir taş getirdi. Ve taşa olanca gücüyle tekme attı. Böyle bir tebliğ ‘derin’ filozoflara hitap etmez tabii, ama sıra
Bu sabah saatimin alarmi beni acimasizca uyandirdiginda, o dayanilmaz sesini kapatmak icin elimi hizlica uzattim yatagimin basucuna.. aksam koydugum yerde bulamayinca ve alarm inat edercesine sesini yukselttikce, yeni bir gune yine cok guzel basladim diyebilmemek icin bir neden daha buldum kendimce..
Sabah oldugu halde hala gece gibi karanlikti odam, isiklari acmadan bulurum diyerek, elimi yatagin altina uzattim.. herzaman basucumda duran saat, nasil olmustu ki yerinden kayboluyordu.. Aksilik
Değer Yargıların ve Kavramların Yanlış Yorumlanması
İnsanların günlük hayatta sergiledikleri birtakım davranış biçimleri ve modeller vardır. Bazı olaylar karşısında nasıl davranılması gerektiği,bunların yorumlanması ve analizini genelde bu tutum ve davranışlar belirler.
Tüm bunlar insanlarda, çocukluk devrelerinde, aile ortamında ve yaşadığı çevreden aldıkları izlenimlerle oluşur. Bunlar zamanla aile ortamından ,kişilerden ve olaylardan etkilenerek(anne,baba,arkadaş veya bir film kahramanı
Kapının üzerinde ki "DİKKAT DELİ VAR" "AKILLILARIN GİRMESİ YASAKTIR" "ÖZGÜRLÜĞÜN DEĞERİNİ BİLMEK LAZIM" türünden yazıları görmezden gelmeye çalışıp derin bir nefes aldım.İçeri de bangır bangır,"kendim ettim kendim buldum,gül gibi sarardım soldum" çalıyordu yine."deli kız" dedim güldüm. Müziğin sesinden girdiğimi duymadı elbetteki..Bir yanında sigara,bir yanında bira şişesi bacakları çalışma masasına boylu boyunca uzatmış kendine müziğe kaptırmış şarkı söylemesine bir kez daha güldüm..Onu herşeye
Sen şimdi yatağında mışıl mışıl uyurken ben büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığı ile yazıyorum bu satırları...Ne yazık ki bu sabah bana karşı büyük bir ihanet içinde olduğunu anladım...Yüzüme gülerken,"senin yanında ve daima destekçinim" derken aslında içinden hain planlar yapmışsın..Dün nihayet gerçek yüzünü ortaya çıkardın ve veee o planlardan birini gayet başarılı bir biçimde sergilemekten kaçınmadın.Ama iyi oldu bende böylece gerçekte kime sırtımı dayamış olduğumu biliyorum artık..Direncimi k
AI (Yapay Zeka) Kendi Aklını Geliştirip İnsan Kontrolünden Kurtulabilir mi? İşte Bill Gates'in Cevabı
Microsoft'un kurucu ortağı Bill Gates, son zamanlarda OpenAI ve ChatGPT'nin öne çıkmasıyla dalgalanan yapay zeka devrimine daha fazla ışık tutuyor.
Ne Oldu: Gates, Financial Times'tan Gideon Rachman'ın bir noktada yapay zekanın kendi başına bir zihin geliştirebileceği, ne yapılacağı konusunda kendi fikirlerine sahip olabileceği ve insan kontrolünden kaçabileceği fikrinden endişe
Bu konuda bbcearth bir makale gördüm onu da buraya aktarıyorum
Doğuştan gelen bir ahlaki pusula ile mi doğuyoruz yoksa büyüdükçe geliştirdiğimiz bir şey mi?
İnsanların iyi mi yoksa kötü mü doğduğu yüzyıllardır filozoflar tarafından tartışılmıştır. Aristoteles, ahlakın öğrenildiğini ve “ahlak dışı yaratıklar” olarak doğduğumuzu, Sigmund Freud ise yeni doğanları ahlaki boş bir sayfa olarak kabul etti. “Sineklerin Tanrısı”nı okuyan herkes, çocukların bir tarikat başlatmak ve vahşice birbi
Ben admin'in yazısını okudum ve yazıyı bir erkek olarak yazdığını düşünmüyorum. Onu erkek olduğu için hemen yazıyı kadın-erkek ekseninde algılayarak yazısını kadın açısından sorgulamanız biraz garip olmuş. Yazıyı yazanın belirtmediği bir yönü sanki ona mal ederek konuyu başka bir yöne çekmişsiniz gibime geliyor.
Sevgimle