Zıplanacak içerik

Bloglar

Seçilmiş Blog Başlığı

..ve muhakkak ki bütün bunlar geçecek. biliyorum çünkü ben bunları yaşadım sevgilim. yaşımın ardına saklanarak söylüyorum iddialı cümlelerimi. beraber olduğumuzda mutsuzluğumuz hep bundan. bilmemenin saflığındadır mutluluk. öleceğini bilsen kahkaha atamazsın mesela, onun gibi. bilmemeyi çok istedim sevgilim. senin gözlerine ne yansıdı, hangi teşekkür gelmez kalbinden, hangi teessüfün aslında bir seramonidir, ne gerçektir ne değildir. zamanla bilmediğimi unuttum, farkındayım. düşünürken ne de a
Hani bazen Elektrikler kesiliverir aniden... Bir ateş ve bir muma ulaşmak için Karanlığa rağmen emin adımlarla ilerlersin... Sağa sola çarpmadan,takılıp düşmeden Kör karanlığa rağmen ulaşırsın ateşe ve muma... Çünkü etrafında neler olduğunu bilirsin ezbere...   Bazen de Kör olursun aydınlıkta... Bildiğin bütün ezberleri unutmuşsundur... Önünde ki eşyalara bile takılıp düşersin... Pencerenden göz kırpan güneş bile güler haline... Ve o zaman; Bakınırsın etrafına Bir değnek ararsın
  • Radya
Sensiz yarım kaldım........   Sen gittin ben yalnız kaldım   Sensiz uyuyacagım bugece;   Sessiz aglarım   Sen gittin   Ben yarım kaldım   Yoklugun agır bir enkaz bıraktı ardında   Yanım boş kaldı   Odam karanlık   Yatağım soguk   Yalnızlık üşütür içimi   Sen gittin ben yarım kaldım   Geceler uzun sevdam hep hüzün   Sen yoksun bedenım hep yorgun   Sen yoksun sessiz bu dil   Ağlar bu göz...   Sen yoksun geceyi sabaha bağlar bu bekleyiş....   Gecede
  • rina
Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi,bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları... Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...İnsanoğlu bir garip...Sevinir ağlar,üzülür ağlar,hasret çeker ağlar,kavuşur yine ağlar.Kelimeler kifayetsiz kaldığında,gözyaşları görev başındadır.Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet... Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor.Hala insan olduğumuzu, hiss
  • rina
Ahhh efendim ahhh hastayız ya zaman geçmiyor yat yat. Düşüne düşüne bir yerde bir şey kalmıyor didiklemedik. Tamam tavuk suyuna çorbamızıda içtik geldik kendimize biraz. Film seyredelim dedik bulamadık bugün için kafamıza göre. Dizi seyredelim dedik , İngilizce sağlam değil. Gözlerden şapır şapır sular akarken alt yazıları da okumakta zorlanıyorum. Eeee ne yapayım bende sizin kafanızı şişiririm olur biter he he   En iyisi ben size Mirgün Cabas'tan bahsedeyim. Bu bey benim için televizyon
Nane limon kabuğu bir güzel kaynasın aman Ha ha ha ha ha içine hatmi çiçeği biraz çörek otu katasın aman Ha ha ha ha ha hatta biraz tarçın bir tutam zencefil aman Ha ha ha ha ha bin derde deva geliyor biraz daha sabret güzelim Ha ha ha ha ha hapşuuuuuu.....     Evet tam bu vaziyetteyim işte. Valla billa hepsini de yaptım ama... ki bu yıl hayatımda ilk defa kendimi bitki çaylarına teslim etmiştim oysa. Psikolojik olarak şimdiye kadar iyi de gelmişti. Hiç hasta olmam sanıyordum. Ama bu
İçimde bir kiz çocuğu oturtmuşlar İçimde yüreğimin taa şurasina bakin ağlıyor! Susturamıyorum onu! İçimde bir hüzün saklanmış.. Çıkaramıyorum! Kiz çocugu ile öyle özleşmiş ki.. Hüzün o kiz çocuğuna öyle yakışmiş ki, Ayrılamıyorlar sanki...   Duyuyor musunuz..? Hıçkırıklarını..? Nasıl da sessiz ağlıyor duyuyor musunuz..? Duymuyor musunuz? Fakat nasıl olur? Nasıl duymazsın? Baksana hıçkırıklara boğulmuş ağlıyor..?   Göremiyorsan gözlerime bak..! Gözlerimde ki mate
  • rina
Akşamın alaca karanlığı, gün batımına sarılış sahile vuran dalgaların eşliğinde güneşin, renkli bulutlara elveda deyişi O an seyredebilmek o güzelliği dalmak hayallere, konuşmak yürekten tüm içtenlikle kırmızıya çalan bulutlar semada şekillerle dansederken, anladı güneşin gittiğini hüzün sardı renklerini solup gidiyordu güneşle gökkuşağı misali renkleri, ağır ağır yok olurken ağladı kendine, deniz dalgalarına küstü sakinliğe bıraktı,
Bir dokunsan bin ahh işitirsin halimden, fakat ben ahh edemez oldum... Bir dokunuyorum bin ahh işitiyorum herkesten... Gülümsüyorum, Bu aralar olura olmaza, kendime ve herkese gülümsüyorum... Bu iyi birşey mi dersin?   ( Büyükler derlerdi ki, "Allah çekemeyeceği derdi yüklemez kuluna" öyle mi acaba? )   Oysa bütün ölümler acı, bütün kayıplar derin, bütün ihanetler can yakıcı... Oysa, her yeni gün, her yeni yıl takvimlerimizin eksilen sayfaları... İlk günden, ilk andan ve ilk gözya
hanımefendi kocamustafapaşa doğumlu... doğum yeri sümbül efendi cami avlusu.. 92 şubatı da doğum tarihi..etnik kimliği konusunda çeşitli veterinerler tekir veya iran olarak görüş ayrılığına düşmüşlerse de tekir cinsi bugün kabul görmekte. evin kraliçesi unvanına ulaşması ve evin tüm alanlarının onun tarafından işgali şöyle oldu : evin beyi bir akşam iş dönüşü iki bira içmiş,kafasında tatlı düşünceler , çakırkeyif bir ruh haliyle evine dönmedeydi.mevsimin yemişi bir kilo erik de al
  • AED
Efendim ben artık acayip biri oldum çıktım. Kekler, börekler, yemekler, temizlik bildiğiniz gibi değil valla. Bugün bu güzelim güneşli havada dışarı çıkmayı kendimce reddedip bayan vileda ve bayan oktay usta edalarıyla bir mutfağa bir banyoya yol aldım durdum. Yol aldım durdum derken sanırsın ev 250 metrekare, var yok 70 metrekare. Viledanın sopasını dış kapıdan sallasan zaten bütün ev paspaslanır. Yalnız ütü ve cam silmek gibi illet başka bir ev işi daha tanımam ben. Ama azimliyim bu konularda
HAYAL İŞTE…   Bazen diyorum ki hayat bir yerlerde tıkandığında hayatın da bilgisayardaki gibi bir reset düğmesi olsa ve hayatı resetlesek… Tıkanıklığı, donukluğu ortadan kaldırıp yeniden başlasak…   Bazen güzel bir kesit yakaladığımızda sağ tıklayıp kopyalama işlemini gerçekleştirerek hafızamıza yapıştırsak, varsa hafızamızda kötü anılar onları da silip geri dönüşüm kutusuna yollasak…   Arada bir geri dönüşüm kutusunu boşaltsak… Geri dönüşüm kutusunda silinenlerin nereye gittiğini bilme
  • rina
ELLERİN YANGIN   BEN ASLINDA SENİN BAKIŞLARINI SEVERİM UZAKLARDAN GELİR UZAKLARA GİİDER TRENLER GEÇER GÖZBEBEKLERİNDEN GÖRÜRÜM RAYLARIN IŞILTISINDA GÖZLERİNİ   BEN ASLINDA SENİN DOKUNMANI SEVERİM ELLERİN YANGIN OLUP YALIM YALIM ULAŞINCA BEDENİME TUTUŞUR TENİMDE ÖLÜRÜM   BEN ASLINDA SENİN GÜLÜŞÜNÜ SEVERİM LEYLAKLAR AÇAR GÖNLÜMDE BÜLBÜLE KAFES OLUR YÜREĞİM YENİDEN DİRİLİRİM
  • tango
Akşamlar sarı ve sıcak olduğunda Hep bir hüzün sarıyor içimi ... Bir terk ediliş ki bu öylesine sonsuz Ve ben hala hala aynı yerde bekliyorum seni...   En uygun zamandır diye mi bilinmez? Satın almak için yeni düşlerimi, O zalim satıcımı bekliyorum... Bir yanım hüzün, Bir yanım sevinç, İnatla, Sabırla, Hep gelmeni bekliyorum...   *tna   « : Mart 18, 2009, 14:10:47 »
hey gidi günler hey.. belki de ibomuzun çıkardığı en son ibrahim tatlıses albümüdür.. sonrasında kendisiyle uzun süre aynı yolda kalmak için mücadele verdiysek de, bilahare ayırmak zorunda kaldık.. sevenlerine saygımız sonsuz, fakat o günlerde ibo dinlemiş insanlar ne demek istediğimi anlayacaklardır..     kısa keselim, 1989 çıkışlı bu güzide albümün içeriğine geçelim.. malesef neresi olduğunu bilmediğim bir kadınlar matinesinde kaydedilmiş canlı performanstır, bilebildiğim kadarıyla da ibr
Ertuğrul Özkök 13 KASIM 2009 da Hürriyet Gazetesinde ki,''Buzdolabına Konan Cep Telefonu'' başlıklı yazısında:   İktidarın... insanları ve kurumları dinletmesini eleştirerek Türkiyenin büyük bir korku imparatorluğuna dönüşmüş''olduğunu,net bir ifadeyle açıkladı...   Bu ifadeyi önemsiyorum...iki nedenle;   1-Doğan Grubu medyası...özellikle Hürriyet Gazetesi...''Ertuğrul Özkök Gazeteciliğine'' rağmen hala orta ve alt gelir guruplarının okuduğu ve izlediği yayınlardır.Bu nedenle basının amira
O durmadan kaçıyor; Sen ardından gitmiyorsan;   O günün her saatinde saklanıyor, Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;   O sana acıların en büyüğünü tattırıyor, Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;   Boşuna aldatma kendini, Onu sevmiyorsun demektir.   Elindeki içki kadehinde, Dudağındaki sigarada , Okuduğun kitapta, Mırıldandığın şarkıda, Söylediğin şiirde, Gördüğün rüyada Ve yaşaman icin Ciğerlerine doldurduğun havada O yoksa; Onun vazgeçilmezliğini a
  • rina
Aylardan Kasım...   Kasımpatı kokarken sokaklar, önünden geçtiğim her ağaç dökülen yapraklarıyla selamlarken beni ve birlikte gezindiğim sonbaharı... İçime anlatılmaz duygular çörekleniyor. Adına ne hüzün diyebilirim bunun, ne sevinç... Öyle karmaşık, öyle içsel...   Biraz ağlamaklı, biraz hayranlıkla bakıyorum sarıya çalan doğaya... Öylesi sana ait hissederken kendimi, senden koparılıp atılmış bir yaprak gibiyim şimdi... İçim parçalanıyor... Dudaklarımdan çıkmak için sıraya giriyor ke
hani, bir kitap okumaya başlarsınız...   ilk satırlarda çeker sizi içine...   öyle güzeldir ki anlatım…   tüm gerçeklik bir yana...   o kurgunun içine kapılır gidersiniz...   öyle kapılırsınız ki...   uzaklardan bir el uzanıp   tutar ellerinizden...   alıp götürür…   uzaklara…   kokusu ulaşır size dağların,denizin,çiçeklerin...   bir meltem okşayıp geçer teninizi...   dokunuşları hissedersiniz ya yüreğinizde...   hani, bilseniz de kurgu olduğunu...   o a
  • rina
SAMATYA SERENADI   vuruyor yorgun samatyanın yüzüne yakamozlar gecenin ilerleyen saatlerinde..   bak 93 kışı da bitiyor.. takvimler şubat sonlarında .. koca mustafa paşa bahar hazırlığında samatyasında,küçük paris birahanesi...   durup meydanda, bakınca sokakların bitimine, sanki sizi deniz kucaklıyor…   ali fakih türbesi bir makber gözlüyor insanların yolunu.. yeni yetme kızlar oğlanlara bakmadalar otobüs durağında;
  • AED
Herşey Sen... Vapur düdükleri öterken iskelede birkaç hafta sonraki gelişimizi düşünüp martılara simit almalıyız derken, Beyoğlu'nda dolaşırken kendimi sakınırken üstüme yürüyen kalabalıktan , Üstüne Nevizade'de yudumlarken şarabı bir kadeh yeter derken, beş dakika ortadan kaybolup aradaki sevdiğimiz eski pasajlarda seni gülümsetecek bişeyler ararken, kocaman atlı bronz saati alamadım diye hayıflanırken, sonrasında taşıyamazdım ki diye kendimi haklı çıkarmaya çalışırken , gecenin
Stalin SBKP nin 19.Kongresinde konuşuyor;   ‘’Burjuvazi eskiden ulusun başı sayılırdı.Ulusun bağımsızlığını ve haklarını savunurdu.Oysa bugün burjuvazi ;ulusal ilkeleri dolarla trampa eden konumdadır.Ulusal bağımsızlık ve egemenlik bayrağını denize atmıştır…Yoldaşlar; eğer siz komününist ve demokratik parti üyeleri,yurtsever olmak istiyorsanız,ulusun yönetici gücü olmak istiyorsanız bu bayrağı başınızın üstünde yükseltmek ve onu ileriye taşımak size düşer.O bayrağı sizden başkası yükseltemez.
*** GÜNEŞİN BATIŞINDA BIRAK YORGUN DÜŞLERİNİ   Bir akşam üzeri Güneşin batışında bırak Seni hırpalayan Yorgun düşlerini...   Yine de kokla doyasıya İçine çek buram buram Sevgiyi,   Sevgini,   Sevdiklerini...       Buz tutmuş yüreklerden Süzülmesin artık Hüzünlere değil, Sevinçlere, Sevgilere aksın gözyaşlarımız...   Yaralı bir kuş gibi Çırpınıp duran sıcacık göğsüme Sokul da usulca Dindir artık Öfke dolu hasretini...   Gel dolaş koynumda, Çiçek kokulu ür

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.