Zıplanacak içerik

Bloglar

Seçilmiş Blog Başlığı

Bugün ilk kez dinledim bu şarkıyı...Şarkıda klipte sıcacık geldi bana...           aşkım destan olur, arzum ferman olur, nerden baksam, zaman, mekan, yalan olan. derdin bende kalır, aklım sende kalır, nerden baksam, zaman, mekan, yalan olan.       Aşk sahiden de destan olursa aşktır...diye düşündüm dinleyince...
Milli Gazete Aile Hayat bölümünde mayıs 2009 da yayınlanmış bir haber. Şimdi gözüme çarptı ve paylaşmadan edemedim. Aslında alıntıyı mizahi yazılar bölümüne de atsam olurdu ya neyse... Yazıda domuz mamüllerinde domuz gribinin mevcudiyetinden başlayıp, bu mamülleri halka yedirenlerin Allah tarafından nasıl cezalandırılacağına kadar eni konu bahsediyor araştırmacı yazar Mevlüt Özcan. Son derece bilimsel bir yazı yani Bu yazıyı saklayıp, lüzumu gelince çıkarıp çıkarıp okumak lazım. Hatta domuz gr
Kesin hüküm içeren saptamaların kim tarafından ve ne zaman söylendiğini çok önemserim...   Geçen günlerde Ertuğrul Özkök'ün ''Türkiye bir korku imparatorluğuna dönüşmüştür'' saptamasını dile getirmiş ve Özkök'ün ''çıkar zamanlaması'' nedeniyle ''kıvırma hareketlerini'' takip edeceğimizi yazmıştım...   Bugün de aynı şeyi CHP Lideri Deniz Baykal için yapacağım...   Baykal dün TBMM CHP Grubunda yaptığı konuşmada çok net bir saptama yaptı:   ''Terör, yıllarca en yüksek can kayıplarına sebep
RENKLERLE ÇİÇEKLERLE   Eflatun akşamlardan sonra Lacivert gecelere Çağır beni Pembe bir şafak vakti de olabilir   Bekletme yeterki Uzak diyarlardan Bir ses ver Özlem yüklü İstek dolu Unutulmamış olsun Bir karanfil kokusundan Beyaz güvercin gagasından Demet bekliyorum Ara ne olursun   Serap Ertence/İstanbul 1997
  • tango
http://www.youtube.c...h?v=mGSiXf0zxJE     Bu ara ölümü fazlaca düşündüm galiba...Zaten her yıl bu ay da boynum bükülür benim...11 yıl önce babaannem ve dedemi bu ayda dört gün ara ile kaybettim...Onları koca yıl hala evlerindeymiş gibi düşler teselli ederim kendimi,bu düşünce özlemimi biraz olsun hafifletir...Ama bu ay geldimi gerçek, bir şamar gibi şaklar suratıma...   Ölümü fazlaca düşünmemin bir sebebi de, ben ve oğlumun birkaç hafta önce ciddi bir kazadan şans eseri kurtulmuş olmamız,b
  • Radya
Babamı toprağa verdikten iki gün sonra...onun mezarını en iyi görebileceğimi sandığım yere çektim arabamı...Geceydi...yalnızdım..ve mezarlık kapkaranlıktı...   Mezarlığın çevresindeki evlerin ışıkları ve aydınlatma direklerinin lambaları bile hiç bir ışık yansıtamıyordu bakmak istediğim yere...   Ürperdim...''korkuyorum baba'' diye fısıldadım karanlığa...   Evet... korkuyordum ve artık babasız biri olduğumu olanca ağırlığıyla iliklerime kadar duyumsuyordum...   Kimsesizlik ve yoksunlu
Soluk bir kelebek kanadında düş büyütmek gibi merhaba.. merhaba; uzak ülke rüzgarlarının serinliğine bıraktığım mavi şal, merhaba sana. Yine kağıtla, kalemle merhaba ruhumdaki yalnızlığına.. Yeni bir eklendi yaşamışlığıma , yine bir yıl biterken. henüz dağıtmadı güneş saçlarını ,semanın yüzüne.. Sarı siyah gökyüzü bu yüzden : arada kalmanın resmi bu olsa gerek doğanın tualinde ;sabaha inat karanlık , geceye inat aydınlık.. Loş bir gölgeyim kararsızlığında göğün, ya var ya yokum biraz
Bu gece ne kadar da yanında olmak istedim... Seni yıpratan her ne varsa onları her bir köşenden çıkarıp, şeytanın kazanında sonsuza dek kaynatmak istedim... Ama biliyorum ki, asla istediğimde yanında olamayacağım... Ne kadar da korkunç gözüküyor değil mi... Bense bu lanetin tadını çıkarıyorum işte!.. Kar yağan tepelerde, metrelerce beyazlığın altında kardelenlerin varlığını hissederek savuruyorum buzdan saçlarımı... Tipinin nasırdan ellerini senin dokunuşların diye tenime değdiriyorum... Gözleri
Sen bu mektubu okuduğunda ben yeni başlamış olacağım yazmaya. Gözlerin ilk satıra düştüğünde kalemim daha yeni değmiş olacak kağıda. Senbir pazartesi akşamına karartırken günü bense henüz uyanmış olacağım. Ve penceremden senin pencerendeki akşamı izleyeceğim. Sonra sen, benim seni izlerken yazdığım satırlara sarılıp yatacaksın. Uyanacaksın. Yıkayacaksın yüzünden pazartesiyi. artık yaşanmamış yepyeni bir gün olacaksın.
Okunmamış mektupların yasak sevdaların kentinden geldim ben; Kavanozlara hapsolmuş kırılgan güneşlerin Kimsenin birbirine dokunamadığı sevgilerin kentinden. İçimde kocaman bir acıyla pek çok korkuyla geldim; Ürkeklikle kırılganlıkla umutsuzluk ve çaresizlikle geldim. Aylarca hüzünle dolaştı bu şehirde gözlerim Yalnızlık ve açlıkla; Sevgiye açlıkla. Bir bir tanıdım bu kentin ıslak ve yağmurlu köşe başlarını Gözleri yaşlı çıkmaz sokaklarını. Her kaldırım taşına dokundum Her ağacına sarı
ismini ilk duyduğumda lisede filandım, lakin önce haldun taner ve necati cumalı okuyup dönem ödevimi teslim etmem gerekiyordu, kaldırdım rafa o yüzden ÜÇ KURUŞLUK OPERA'yı... Ergen birey entellektüelliği uzun sürmedi tabi unuttum gitti bi kaç yıllığına, ünv.de tekrar ve bilinçli bi şekilde karşılaştık kendisiyle... o zamandan beri de bıramadık birbirimizi...   Kendisi modern zaman feylesofu, şair, oyun yazarı....   tabii günümüz tiyatrosunun, özellikle epik tiyatronun babası sayılan bertolt,
Yoksulluk ve yoksunluk aynı şeyler değil. Yoksulluk giderilebilir birşey ama yoksunluk ebedi olabilir...!   Aynaya baktığımda yüzümde korkunç bir olgunluk, sonsuz bir durgunluk, anlamlı bir bakış görüyorum artık. Ne kadar çok biriktirmişim meğer... Çok eskiden yılda bir kaç kez boşaltırdım tavanaralarımda kalanları, biriken tozlanan örümcek ağı bağlayan duygularımı... Şimdi hissizim... Morfin yutmuş gibi... Halsizim...   Geçenlerde hiç tanımadığım ve beni ilk kez gören biri "gözlerinizde k
Yağmurlu bir hava,insanın içini karartan,benliğindeki tüm sıkıntıları göğe yayıp içinden çıkılmaz hissi veren bir gün..   İçinizden;bu karamsarlık niye diyenleri duyar gibiyim..   Okuduğum bir haber,beni geçmiş yıllara ışınlayıp o anı tekrar yaşattı...   Puslu bir hava ve freni patlamış gibi yağan yağmur,evden çıkma isteği olmasa da beni dışarıya çıkaran gerekli işler...   Yaşamımda unutamayacağım sahnelere hazırlıksız evden çıktım.   Apartmanın kapısında şemsiyemi unuttuğumu farkettim
ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS   İşte gazeteci çocuk koşuyor yüreği nefesinde Onun çığlığı haber gibidir okunur her keresinde <Eyüp cinayetini yazıyor,ihtilali yazıyor..> Anladın değil mi Ümit Yaşar, insan bir kere sevmeye görsün Nereye gidersen git orda İstanbul         Beyazıt ta çarşı kapıda Erenler dergâhına vardım da bir güz günü Kokladım havayı bir İstanbul akşamı nargile yudumunda Başım döndü gönlüm kudurdu Gedik paşadan sahil el sallıyordu         Bir güz günü çına
  • AED
Yazıklar olsun senin gibi evlada bi etimek tatlısına bi milföy hamuruna sattın iki dakkada kırk yıllık anneni. Modern gibi çağdaş gibi yengeye… Ne lan böyle onun yanında kibar gibi davranmalar filan, yengen yapınca süslü bişeyi çok sevinmeli abartılı tavırlar filan yakışıyo mu! Sekiz yaşında koskoca adamsın, o yokken ben vardım lan nankör! Şuna bak bi de selpakla tutmuş, nerde gördüyse selpağı öküz!..   Sen sanki etkilenmedin!.. Fırın poşeti’ni, aleminyum folyo’yuöğrenirken nasıl baktığını gör
Zaman akıyordu;ben susuyordum...   Sabahları vardı çocukluğumun;yalınayaktı düşlerim.Zaman zamandı tüm sevinçlerim;sevinçlerde şaşırırdı küçük bedenim.Titrerdim;üşürdüm,sıkı sıkı tutardım babamın ellerinden;korkardım büyüklerden.   Sabahları vardı çocukluğumun;bana ait bir odam olmamıştı o zamanlar.Annem beni "Kürtçe konuşurdu" hepimizin olan odamda;bense annemi "Türkçe düşünürdüm" elimdeki misketleri paylaşmamak için direnirken.   Sabahları vardı çocukluğumun;her akşam nedensiz ağlardım.S
GÜZEL ACI ÇEKERDİ BABAM Prof. Dr. Ahmet İNAM Bin dokuz yüz ellilerin sonlarıydı. İstanbul o yıllar tenhaydı. O tenha İstanbul'un tenha bir köyünde otururduk: Çengelköy'de. Şimdi yazlarını bile sonbahar gibi hatırlıyorum. O zamanlar sık sık vapurların yanaştığı iskelesinden denize bakarken gelivermişti kalemimin ucuna: "Nasıl saklarım sonbahar olduğumu?" Oysa o zamanlar on, on bir yaşlarındaydım. Bir anlamda ömrümün ilkbaharında bile değildim. Yaşlı çınarın, eski evlerin, tari
Tartışma adabını, tarzını ve bilgi birikimi çok takdir ettiğim sevgili Cyrano İnternet ve Derin İnsanların Aşkları konulu bir blog yazısı yazmış ve tespitleri gerçekten de çok doğru. Yazısını okuduktan sonra benim de uzun zamandır rahatsız olduğum bir konu olan internet devrimciliği üzerine bir kaç cümle yazmak istedim. Son bir kaç gündür evde olduğumdan bende fazlaca bir biçimde internetle haşır neşir oldum. Adı sol, sosyalizm, komünizm olan bir çok foruma göz atma fırsatım oldu. Ateşli tartış
Annem dedi ki;   -"Eee kolay değil anne olmak"   -"Evet" dedim kolay değil.."Hele ki bu zamanda"       -Kızım bilgisayarı bırakıp dersini yaparmısın...Seni kontrol etmeme gerek yok değil mi? Girdiğin sitelere dikkat ediyor musun?   -Bırak o cep telefonunu artık elinden,zararlı olduğunu bilmiyormusun!   -Oğlum,kızım okulda arkadaşlarınızı öpmeyin,ellerinizi sık sık yıkayın,domuz gribini unutmayın!   -Alp güvercinlere fazla yaklaşma, tamam onlara yem veriyoruz ama kuş gribi de var k
  • Radya
“Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında danseder gibi hareketler yapan bir insan silueti görmüş. Başlayan güne danseden biri olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dansetmediğini görmüş. Birkaç adım koşuyor, yerden bir şey alıyor ve yumuşak bir hareketle okyanus
  • rina
Geceyarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internette yayılmış bir öyküyü anlatıyordu.Kulak kesildim:   "Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine: "Bay Winkelman beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız." Yüz hatları gerildi Winkelman'ın: "İngiltere’de bu ameliyatı yapabilecek dokto
  • rina
AKP nin Kürtçülük açılımından bu yana CHP nin iç siyasette, -özellikle bu girişime karşı- gösterdiği performansın...gelecek seçimlere dönük beklentilerini olumlu yönde artırdığını düşünenlerdendim...   Nitekim iktidarın beslemesi olan kimi kamuoyu yoklamacısı kuruluşlar dahil,aynı işi yapan diğer kuruluşlarda yapılan çalışma sonuçlarının da bu yönde küçüksenmeyecek işaretler verdiğini herkes görüyordu...   Ama bir hafta içerisinde ve bir hata nedeniyle şimdi işler tersine dönmüş görünüyor...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.