Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bloglar

Seçilmiş Blog Başlığı

  • Admin

    Seni özlemem için bana fırsat verir misin lütfen?

    Gönderen: Admin

    Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz. Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz. O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
    • 11 yorum
    • 6.323 görüntü

Yetim...

Babamı toprağa verdikten iki gün sonra...onun mezarını en iyi görebileceğimi sandığım yere çektim arabamı...Geceydi...yalnızdım..ve mezarlık kapkaranlıktı...   Mezarlığın çevresindeki evlerin ışıkları ve aydınlatma direklerinin lambaları bile hiç bir ışık yansıtamıyordu bakmak istediğim yere...   Ürperdim...''korkuyorum baba'' diye fısıldadım karanlığa...   Evet... korkuyordum ve artık babasız biri olduğumu olanca ağırlığıyla iliklerime kadar duyumsuyordum...   Kimsesizlik ve yoksunlu

kgurleyen

kgurleyen

.............

Soluk bir kelebek kanadında düş büyütmek gibi merhaba.. merhaba; uzak ülke rüzgarlarının serinliğine bıraktığım mavi şal, merhaba sana. Yine kağıtla, kalemle merhaba ruhumdaki yalnızlığına.. Yeni bir eklendi yaşamışlığıma , yine bir yıl biterken. henüz dağıtmadı güneş saçlarını ,semanın yüzüne.. Sarı siyah gökyüzü bu yüzden : arada kalmanın resmi bu olsa gerek doğanın tualinde ;sabaha inat karanlık , geceye inat aydınlık.. Loş bir gölgeyim kararsızlığında göğün, ya var ya yokum biraz

Yayamaz Kayımca

Yayamaz Kayımca

Bilyormuydun?

Bu gece ne kadar da yanında olmak istedim... Seni yıpratan her ne varsa onları her bir köşenden çıkarıp, şeytanın kazanında sonsuza dek kaynatmak istedim... Ama biliyorum ki, asla istediğimde yanında olamayacağım... Ne kadar da korkunç gözüküyor değil mi... Bense bu lanetin tadını çıkarıyorum işte!.. Kar yağan tepelerde, metrelerce beyazlığın altında kardelenlerin varlığını hissederek savuruyorum buzdan saçlarımı... Tipinin nasırdan ellerini senin dokunuşların diye tenime değdiriyorum... Gözleri

Yayamaz Kayımca

Yayamaz Kayımca

Okudugunda...

Sen bu mektubu okuduğunda ben yeni başlamış olacağım yazmaya. Gözlerin ilk satıra düştüğünde kalemim daha yeni değmiş olacak kağıda. Senbir pazartesi akşamına karartırken günü bense henüz uyanmış olacağım. Ve penceremden senin pencerendeki akşamı izleyeceğim. Sonra sen, benim seni izlerken yazdığım satırlara sarılıp yatacaksın. Uyanacaksın. Yıkayacaksın yüzünden pazartesiyi. artık yaşanmamış yepyeni bir gün olacaksın.

Yayamaz Kayımca

Yayamaz Kayımca

Görmediğim bir yüzle tanıştım..

Okunmamış mektupların yasak sevdaların kentinden geldim ben; Kavanozlara hapsolmuş kırılgan güneşlerin Kimsenin birbirine dokunamadığı sevgilerin kentinden. İçimde kocaman bir acıyla pek çok korkuyla geldim; Ürkeklikle kırılganlıkla umutsuzluk ve çaresizlikle geldim. Aylarca hüzünle dolaştı bu şehirde gözlerim Yalnızlık ve açlıkla; Sevgiye açlıkla. Bir bir tanıdım bu kentin ıslak ve yağmurlu köşe başlarını Gözleri yaşlı çıkmaz sokaklarını. Her kaldırım taşına dokundum Her ağacına sarı

Yayamaz Kayımca

Yayamaz Kayımca

Saygı Duyulası adamlar No :4

ismini ilk duyduğumda lisede filandım, lakin önce haldun taner ve necati cumalı okuyup dönem ödevimi teslim etmem gerekiyordu, kaldırdım rafa o yüzden ÜÇ KURUŞLUK OPERA'yı... Ergen birey entellektüelliği uzun sürmedi tabi unuttum gitti bi kaç yıllığına, ünv.de tekrar ve bilinçli bi şekilde karşılaştık kendisiyle... o zamandan beri de bıramadık birbirimizi...   Kendisi modern zaman feylesofu, şair, oyun yazarı....   tabii günümüz tiyatrosunun, özellikle epik tiyatronun babası sayılan bertolt,

alamet-i farika

alamet-i farika

YOK/UM aslında ben!

Yoksulluk ve yoksunluk aynı şeyler değil. Yoksulluk giderilebilir birşey ama yoksunluk ebedi olabilir...!   Aynaya baktığımda yüzümde korkunç bir olgunluk, sonsuz bir durgunluk, anlamlı bir bakış görüyorum artık. Ne kadar çok biriktirmişim meğer... Çok eskiden yılda bir kaç kez boşaltırdım tavanaralarımda kalanları, biriken tozlanan örümcek ağı bağlayan duygularımı... Şimdi hissizim... Morfin yutmuş gibi... Halsizim...   Geçenlerde hiç tanımadığım ve beni ilk kez gören biri "gözlerinizde k

sardunyam

sardunyam

Ölüm bir soluk kadar yakın

Yağmurlu bir hava,insanın içini karartan,benliğindeki tüm sıkıntıları göğe yayıp içinden çıkılmaz hissi veren bir gün..   İçinizden;bu karamsarlık niye diyenleri duyar gibiyim..   Okuduğum bir haber,beni geçmiş yıllara ışınlayıp o anı tekrar yaşattı...   Puslu bir hava ve freni patlamış gibi yağan yağmur,evden çıkma isteği olmasa da beni dışarıya çıkaran gerekli işler...   Yaşamımda unutamayacağım sahnelere hazırlıksız evden çıktım.   Apartmanın kapısında şemsiyemi unuttuğumu farkettim

Legendary

Legendary

ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS

ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS   İşte gazeteci çocuk koşuyor yüreği nefesinde Onun çığlığı haber gibidir okunur her keresinde <Eyüp cinayetini yazıyor,ihtilali yazıyor..> Anladın değil mi Ümit Yaşar, insan bir kere sevmeye görsün Nereye gidersen git orda İstanbul         Beyazıt ta çarşı kapıda Erenler dergâhına vardım da bir güz günü Kokladım havayı bir İstanbul akşamı nargile yudumunda Başım döndü gönlüm kudurdu Gedik paşadan sahil el sallıyordu         Bir güz günü çına

AED

AED

ve.. evde bir yenge krizi yaşanır

Yazıklar olsun senin gibi evlada bi etimek tatlısına bi milföy hamuruna sattın iki dakkada kırk yıllık anneni. Modern gibi çağdaş gibi yengeye… Ne lan böyle onun yanında kibar gibi davranmalar filan, yengen yapınca süslü bişeyi çok sevinmeli abartılı tavırlar filan yakışıyo mu! Sekiz yaşında koskoca adamsın, o yokken ben vardım lan nankör! Şuna bak bi de selpakla tutmuş, nerde gördüyse selpağı öküz!..   Sen sanki etkilenmedin!.. Fırın poşeti’ni, aleminyum folyo’yuöğrenirken nasıl baktığını gör

Mouchette

Mouchette

Zaman akıyordu;ben susuyordum...

Zaman akıyordu;ben susuyordum...   Sabahları vardı çocukluğumun;yalınayaktı düşlerim.Zaman zamandı tüm sevinçlerim;sevinçlerde şaşırırdı küçük bedenim.Titrerdim;üşürdüm,sıkı sıkı tutardım babamın ellerinden;korkardım büyüklerden.   Sabahları vardı çocukluğumun;bana ait bir odam olmamıştı o zamanlar.Annem beni "Kürtçe konuşurdu" hepimizin olan odamda;bense annemi "Türkçe düşünürdüm" elimdeki misketleri paylaşmamak için direnirken.   Sabahları vardı çocukluğumun;her akşam nedensiz ağlardım.S

mavi olmayan gökyüzü

mavi olmayan gökyüzü

Güzel Acı Çekerdi Babam

GÜZEL ACI ÇEKERDİ BABAM Prof. Dr. Ahmet İNAM Bin dokuz yüz ellilerin sonlarıydı. İstanbul o yıllar tenhaydı. O tenha İstanbul'un tenha bir köyünde otururduk: Çengelköy'de. Şimdi yazlarını bile sonbahar gibi hatırlıyorum. O zamanlar sık sık vapurların yanaştığı iskelesinden denize bakarken gelivermişti kalemimin ucuna: "Nasıl saklarım sonbahar olduğumu?" Oysa o zamanlar on, on bir yaşlarındaydım. Bir anlamda ömrümün ilkbaharında bile değildim. Yaşlı çınarın, eski evlerin, tari

delifırtına

delifırtına

HAZİN SALTANAT

Bu hazin saltanatı, kendinin sanma... Hepsini bırakıp, hiç olup söneceksin... Ey insan, boşuna gururlanma... Çıplak geldiğin gibi, çıplak döneceksin...

harmony

harmony

Sanal Miting Alanları

Tartışma adabını, tarzını ve bilgi birikimi çok takdir ettiğim sevgili Cyrano İnternet ve Derin İnsanların Aşkları konulu bir blog yazısı yazmış ve tespitleri gerçekten de çok doğru. Yazısını okuduktan sonra benim de uzun zamandır rahatsız olduğum bir konu olan internet devrimciliği üzerine bir kaç cümle yazmak istedim. Son bir kaç gündür evde olduğumdan bende fazlaca bir biçimde internetle haşır neşir oldum. Adı sol, sosyalizm, komünizm olan bir çok foruma göz atma fırsatım oldu. Ateşli tartış

Mouchette

Mouchette

ZAMANE ANNESİ

Annem dedi ki;   -"Eee kolay değil anne olmak"   -"Evet" dedim kolay değil.."Hele ki bu zamanda"       -Kızım bilgisayarı bırakıp dersini yaparmısın...Seni kontrol etmeme gerek yok değil mi? Girdiğin sitelere dikkat ediyor musun?   -Bırak o cep telefonunu artık elinden,zararlı olduğunu bilmiyormusun!   -Oğlum,kızım okulda arkadaşlarınızı öpmeyin,ellerinizi sık sık yıkayın,domuz gribini unutmayın!   -Alp güvercinlere fazla yaklaşma, tamam onlara yem veriyoruz ama kuş gribi de var k

Radya

Radya

Yıldızımızı Bulalım...

“Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında danseder gibi hareketler yapan bir insan silueti görmüş. Başlayan güne danseden biri olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dansetmediğini görmüş. Birkaç adım koşuyor, yerden bir şey alıyor ve yumuşak bir hareketle okyanus

rina

rina

Yüreğimizdeki Tıkanmalar..

Geceyarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internette yayılmış bir öyküyü anlatıyordu.Kulak kesildim:   "Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine: "Bay Winkelman beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız." Yüz hatları gerildi Winkelman'ın: "İngiltere’de bu ameliyatı yapabilecek dokto

rina

rina

C H P !...Senin Meramın Nedir...

AKP nin Kürtçülük açılımından bu yana CHP nin iç siyasette, -özellikle bu girişime karşı- gösterdiği performansın...gelecek seçimlere dönük beklentilerini olumlu yönde artırdığını düşünenlerdendim...   Nitekim iktidarın beslemesi olan kimi kamuoyu yoklamacısı kuruluşlar dahil,aynı işi yapan diğer kuruluşlarda yapılan çalışma sonuçlarının da bu yönde küçüksenmeyecek işaretler verdiğini herkes görüyordu...   Ama bir hafta içerisinde ve bir hata nedeniyle şimdi işler tersine dönmüş görünüyor...

kgurleyen

kgurleyen

Sabah Sabah Mırıl Mırıl...

..ve muhakkak ki bütün bunlar geçecek. biliyorum çünkü ben bunları yaşadım sevgilim. yaşımın ardına saklanarak söylüyorum iddialı cümlelerimi. beraber olduğumuzda mutsuzluğumuz hep bundan. bilmemenin saflığındadır mutluluk. öleceğini bilsen kahkaha atamazsın mesela, onun gibi. bilmemeyi çok istedim sevgilim. senin gözlerine ne yansıdı, hangi teşekkür gelmez kalbinden, hangi teessüfün aslında bir seramonidir, ne gerçektir ne değildir. zamanla bilmediğimi unuttum, farkındayım. düşünürken ne de a

alamet-i farika

alamet-i farika

BENİM CANIM OKLAVAM

Hani bazen Elektrikler kesiliverir aniden... Bir ateş ve bir muma ulaşmak için Karanlığa rağmen emin adımlarla ilerlersin... Sağa sola çarpmadan,takılıp düşmeden Kör karanlığa rağmen ulaşırsın ateşe ve muma... Çünkü etrafında neler olduğunu bilirsin ezbere...   Bazen de Kör olursun aydınlıkta... Bildiğin bütün ezberleri unutmuşsundur... Önünde ki eşyalara bile takılıp düşersin... Pencerenden göz kırpan güneş bile güler haline... Ve o zaman; Bakınırsın etrafına Bir değnek ararsın

Radya

Radya

Yarım Kalanlara.!.

Sensiz yarım kaldım........   Sen gittin ben yalnız kaldım   Sensiz uyuyacagım bugece;   Sessiz aglarım   Sen gittin   Ben yarım kaldım   Yoklugun agır bir enkaz bıraktı ardında   Yanım boş kaldı   Odam karanlık   Yatağım soguk   Yalnızlık üşütür içimi   Sen gittin ben yarım kaldım   Geceler uzun sevdam hep hüzün   Sen yoksun bedenım hep yorgun   Sen yoksun sessiz bu dil   Ağlar bu göz...   Sen yoksun geceyi sabaha bağlar bu bekleyiş....   Gecede

rina

rina

Gözyaşı olmalıdır.!.

Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi,bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları... Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...İnsanoğlu bir garip...Sevinir ağlar,üzülür ağlar,hasret çeker ağlar,kavuşur yine ağlar.Kelimeler kifayetsiz kaldığında,gözyaşları görev başındadır.Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet... Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor.Hala insan olduğumuzu, hiss

rina

rina

Mirgün Cabas.... hımmmm

Ahhh efendim ahhh hastayız ya zaman geçmiyor yat yat. Düşüne düşüne bir yerde bir şey kalmıyor didiklemedik. Tamam tavuk suyuna çorbamızıda içtik geldik kendimize biraz. Film seyredelim dedik bulamadık bugün için kafamıza göre. Dizi seyredelim dedik , İngilizce sağlam değil. Gözlerden şapır şapır sular akarken alt yazıları da okumakta zorlanıyorum. Eeee ne yapayım bende sizin kafanızı şişiririm olur biter he he   En iyisi ben size Mirgün Cabas'tan bahsedeyim. Bu bey benim için televizyon

Mouchette

Mouchette




×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.