Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Otobüste sana gelirken vakit geçmek bilmiyordu, oysa topu topu bir saatlik yol geliyordum.7 yıl geçmişti de yanlızca bir saat geçmiyordu ne tuhaf.Şöföre "gazla be adam" diye bağırma isteğimi frenleyerek sessiz çığlıklar atıyordum içimden.Yanımda oturan,neredeyse benim koltuğumunda yarısını kaplamış şişman kadın, konuşmaya hevesli bakışlar atıyordu. Ben ise sessiz kalıp bu heyecanın tadını çıkarmak niyetindeydim.Sırtımı hafifçe cama dönüp dışarıyı seyretmeye koyuldum.
Karşılaşacağımız ana dair h
Saat geceyi ben geçiyor
Bir çingeneden çaldım zamanı,
Kırık, buçuklu, yarım.
Ne tamım, ne tamamım.
Ne yerim var, ne dünüm, ne yarınım,
Bu gece neyse o kadarım.
Topladıklarımla, sakladıklarımlayım.
Bir çingene zamanındayım.
Necla Maraşlı
Kuzguna yavrusu ceylan gözükürmüş ya, bende annemin ceylanıyım biliyorum.
Kazanma şansı bu kadar az olan bir yarışmada birinci olma şansımın çok çok az olduğunu biliyorum.Kendimi çok güzel bulmuyorum ama çirkin de bulmuyorum en azından kendimle barışık olduğumu biliyorum çok az bir puanla da çıksam üzülmeyeceğimi de biliyorum.Bu yarışma sadece özgüvenime katkı sağlayacak...
Yarışmadan annemde bahsetmişti,okuyanlar hatırlarlar:
http://www.turkish-m...-elini-amerika/
ama tabi dereceye gi
Öpülmedikçe ne işe yarar dudakların?
Ya kalbin…
En acemisinden sev beni, en kötü günlerin için sakla benden sana kalan
ne varsa, ne hüzünlerinle kardeş ol, ne sevinçlerinle dost…
Veremli değilim. Yani ciğerlerime bulaşan her şey mikroplar kadar
hızlı ürese de, seni kendime sakladım.
Bütün izbeliğine rağmen hayata tutundum. Beni hor gören tutkularıma
esir olmaktan yara almadım hiç. Ne işe yarardı ruhlarımız bu kadar
yanmayı sevmeseydi eğer. İzlediğimiz yol bizleri her zam
Nereden çıktı şimdi bu çerez diyenleri duyar gibiyim Belki tahmin edeniniz vardır.
Olay uzun zaman önce pc min ağırlaşmasıyla başladı..Bu ağırlaşma günbe gün ilerledikçe ilerledi..
Ne zaman kilitlenecek diye haftalarca bekler oldum.. Yok önlem aldığım falan,sadece beklemedeyim..Son raddeye gelecek ki bakıma girsin..
Her açılımda son açış mı diye beklemelerdeyim..O gün yani bundan birkaç gün önce explorer açılmamaya başladı.. Hadi açıl hadi açıl yalvarır yakarır oldum.. Yok anacı
Sokaklar yine ıslak bu gece. Islak, parlak ve sahipsiz. Yine yağmur serpiştiriyor; sessiz, öylesine kendi halinde... Damlalar ince ince, dans eder gibi düşüyor karanlıklara, yanlız sokaklara.
Küçüklüğümdeki gibi anlımı cama dayayıp; bir şarkı mırıldanarak yağışını izledim bir süre. Sonra da çıkıp yürümek, yaşama karışmak; günlerdir sıkışıp kaldığım şu duvarlardan kurtulmak istedim. Biraz nefes almak, kendimden bi parçacık uzaklaşmak için uzun uzun yürümek...
Bu aralar kendimle o kadar b
Ne demiş Yahya Kemal;
"Yürü hür maviligin bittigi son hadde kadar, insan bu alemde hayal ettigi müddetce yasar"
Gerçekliğinizden kopmadıkça, hayallerin esiri olmadıkça,onlara yapışıp kalmadıkça yani iplerini elinizde tuttuğunuz müddetçe güzeldir hayal kurmak...Çoğu zaman hedefler belirlemenize yardımcı olur,en güzel tarafı da sınırları yoktur,beyninizin götürebildiği yere kadar gidersiniz...
Hele çocukluk hayalleri; ben çok bilirim çikolata denizin de yüzdüğümü... Yanardağlardan lav
Bunca yazılıp çizilen AŞK, uğruna akıtılan yaşlar gerçek mi diye sormaya başladım yıllar sonra.En önemlisi biz onu yaşadık mı yı sorar oldum kendime.Seni gördüğüm o ilk an hissettiğim,içimde ılık ılık akan ırmak olmalıydı aşk.Bu kelime kulağıma ne kadar da hoş geliyordu o zamanlar, yanına acı ve kederi yakıştıramadığım, sadece senin gözlerinde gördüğüm, durağan, uçsuz bucaksız yüzmesi keyifli bir denizdi o. Ama gençlik işte denizin dalgalanacağını düşünmeden ,köpekbalıklarını hesaba katmadan ala
Bugün öyle güzel bir gündü ki yazasım geldi...Zaten tik'im de var benim,blogum biraz aşağılara düştümü karıncalanma başlıyor bende...
"Bahar geliyor galiba" dedim bugün,ışıl ışıl bir güneş,mis gibi bir hava,Alp'i okula bıraktıktan sonra,şöyleee havayı içime çeke çeke epey bir yürüdüm...Dönüp geldikten sonra atladım arabaya uzakça bir alıveriş merkezine gittim...Önce marketine girdim...Aman yarabbim o da nesiii...Bir liralı günler başlamamış mı...Yaşasınnn diyemedim.! "Didem kendine hakim olm
Bugün 14 Şubat!
Herkesin farklı yorumlar yapma ihtiyacı duyduğu '' Sevgililer Günü '' Bu günün, kırmızı balonlarla kalplerin uçuştuğu; kıpkırmızı güllerin ve hediye paketlerinin ötesinde bir anlam ve önemi var benim için.
Şiddetin, düşünce, inanç ve yaşam farklılıklarından doğan sıkıntı, olumsuzluk ve mutsuzluğun; yüreklerin çıkar ve maddenin de insanca değerlerin önüne geçtiği günümüzde; nasıl ve hangi nedenle olursa olsun aşkın var olduğunun hatırlanması, konuşulması çok önemli çünkü!
Ne zaman yaşlanmaktan,tükenmekten, ölümden söz açsam, "seni yaşlanma korkusu" sardı deyip gülüyorsun ya, değil işte, öyle değil. Dudaklarımı elinle yada dudaklarınla kapamasan anlatabileceğim sana derdimi. Belki sende biliyorsun da bilmemezliğe geliyorsun kimbilir. Belki de geçmişte kocaman bir hayatı benden acımasızca çaldığın için zamandan ve birlikte olunan anların kıymetinden söz açtırmak istemiyorsun.
Yıllardır sadece birbirimize bakışımız değişmedi.Gözlerdeki bakışlar aynı,ama ya gözle
Vancouver - Kanada Kış Olimpiyatları açılışını seyrederken Kanada'nın o zengin kültürel yapısını yansıtması beni o kadar etkiledi ki kendi içimde birçok parçaya ve farklılığa büründüm ve anlamaya çalıştım.
Nedir bu kültürel zenginlik, nasıl onere edilir ve yaşatılmaya çalışılır? Kim bu zenginliği anlayabilir veya onore eder?
Nasıl bir insandır? Hoşgören, anlamaya çalışan, onore eden, yaşatan ve saygın bir bakış açısı ile onu kabul eden???
Her Wetsuweten insanı ayağını yere vurduğu
pürüssüz yüzümde süzülen
sulu taneler
anlam veremiyorum
neden ağlıyorum
soğuk ellerimi götürüyorum
gözüme,elimdeki ıslaklık
evet ben ağlıyorum
nedensiz
koydum başımı yastığa
herşey bir rüya şimdi
kalktığımda ne gözyaşları kalacak
ne de ıslaklık
hepsi geçecek
izler bırakır mı yüzde gözyaşları
aynaya bakınca anlar mıyım acaba ağladığımı
gözlerimde istemem ben kızarıklar
ve istemem şiş göz kapakları
istemem ıslanmış kirpikler
hayır,ağlamıyorum ben
ağlayamamda..
üstelik de nedens
Hep güzel, mutlu ve umutlu değildir yaşam..Gülümsemekte kolay değildir..Hüznün/acının gözyaşları da var, sisli hatıralarda...Kendine asi, isyankar gözyaşları.. Silinmek isteyip, silinemeyen..
Bazen, gecenin zifir siyahında kaybolur adresler.. Karanlık sokaklarda kimsesiz kalır ve yitik zamanlarda çaresizliği yaşar vurgun bir yürek...
Gözyaşında gizlenir, karmakarışık, akıl almaz, adı konmaz duygular... Söz çıkmaz, çıkamaz...
Kelimeler tükenirken, için acır çoğu kez .. Avaz avaz susarsın
Uzun bir süredir uzaktım senden.
Gözgöze gelmekten bile kaçınıyordum adeta...
Oysa ne kadar yakındık seninle ve ne kadar da uzak...
Çoğu zaman yok saydığım seninle, bu sabah karşılaştık aniden.
İrkildim bir an; ister istemez heyecanlandım. Suçluluk duyulan birine rastlamanın telaşı içinde...
Dursam mı, gitsem mi karar veremedim.
Ne kadar da çok olmuştu , şöyle uzun uzun bakmayalı sana.
Kendime olduğu gibi sana karşı da suçluydum. Suçluydum, çünki ikimize de ihanet etmiştim.
Sana bakar
Vitrinin camlarında duran mor giysiler ihtişamlarıyla alıcılarını bekliyorlar.
Alıcısı olmayan morlar ise insanlarda acı,keder ,korku, nefret,utanç duyguları ile kendi içlerinde mücadele ediyorlar
İkiside mor.AMA ÇOK FARLI BİR MOR.
Mor rengi çoğumuz severiz Hele tonları bir araya gelirse .Morun hiç sucu yok ama, bazı morlar beni deliye döndürüyor. Mor yetmezmiş gibi bir de yanına biraz siyah biraz da kırmızının tonlarını almış .Bir yüzün ,bir gözün , bir elin ya da vücudun her h
Benden, seni anlatmamı
isteselerdi, bir yürek anlatırdım içinde koskacaman bir dünya,
dünyada kocaman bir fener ve sevgi yolu aydınlatan
Deselerdi yaz onu yazardım en güzel şiirleri dilsiz istekleri
dipsiz kuyu sarınçlarında yuvarlanan aşkları. Yazardım
parmaklarım morarıncaya kadar yazardım, yüreğim yorulup
duruluncaya kadar
Deselerdi çiz onu çizerdim dünyayı, dünya her tarafı yedi
veren gülleri yedi renk açan en mevsimsiz çiçeklerin açtığı
nakışlı oyalı özenli bir dünya v
Bir sayfa kopuyor zamandan
Ayrılırken sen yanımdan
Bu aşkın daha en başından
Korkuyordum ben sonundan
Bir günah gibi gizledim seni
Kimse görmedi seninle beni
Ağlarken içim güldü gözlerim
Bir günah gibi gizledim
Ne bugün ne de yarından
Beklediğim ne kaldı
Beni o gün senden kıskanan
Resimler sarardı
Budi Gölü üzerinde kuğu avlıyorlardı. Hem de gaddarcasına. Kayıklarla gizli gizli yaklaşıyor, sonra birden son hızla küreğe asılıyorlardı. Kuğular tıpkı albatroslar gibi, uçuş durumuna kolayca geçemezler; önce, su yüzeyinde kaya kaya uçmak zorundadırlar. Uçuşun başlangıcında koca kanatlarını çok zor kaldırabilirler. Böylece hemen yakalanır ve kalın sopalarla da işleri oracıkta bitirilir.
Bana öyle bir kuğu getirdiler ki, canlıdan çok ölüye benziyordu. Dünyada eşi bulunmayan bu kuş türü
Gök gürültüsüyle uyandı..gecenin karanlığında şimşekler odayı güneş gibi aydınlattı..uykulu gözlerle kafasını toparlayamaya çalıştı kalbi son derece hızlı atmaktaydı yatağında doğruldu odada yağmurun sesi duvarları delercesine duyuluyor,kalbine eşlik ediyordu.oysa uykuya o kadar ihtiyacı varken doğanın azametinin sese yansıması olacak iş miydi..
uzun ve yorucu yolculuktan sonra yılda birkaç gün kaçamak yaptığı dağ evi kucak açmıştı, yalnız kalmaya ihtiyaç duyduğu dönemdi, hayatın temposu bir
1914 yılı Haziran ayının sıcak günlerinden şikâyet eden insanlık, asıl yakıcı ateşin yaklaştığının farkında değildi. Sırp öğrenci Gavrilo Princip'in silâhından çıkan mermilerle Saraybosna meydanına yığılan Arşidük Ferdinand, devrilen ilk domino taşı oldu ve Birinci Dünya Harbi'nin kapıları ardına kadar açılıverdi. Daha ilk aylarda harbin temeldeki sebebi anlaşıldı: Osmanlı coğrafyasındaki petrol. Osmanlı'yı sıcak savaşa çekmek derdinde olan Almanya ise Goben ve Breslau zırhlılarının rol aldığı,
AI (Yapay Zeka) Kendi Aklını Geliştirip İnsan Kontrolünden Kurtulabilir mi? İşte Bill Gates'in Cevabı
Microsoft'un kurucu ortağı Bill Gates, son zamanlarda OpenAI ve ChatGPT'nin öne çıkmasıyla dalgalanan yapay zeka devrimine daha fazla ışık tutuyor.
Ne Oldu: Gates, Financial Times'tan Gideon Rachman'ın bir noktada yapay zekanın kendi başına bir zihin geliştirebileceği, ne yapılacağı konusunda kendi fikirlerine sahip olabileceği ve insan kontrolünden kaçabileceği fikrinden endişe
Bu konuda bbcearth bir makale gördüm onu da buraya aktarıyorum
Doğuştan gelen bir ahlaki pusula ile mi doğuyoruz yoksa büyüdükçe geliştirdiğimiz bir şey mi?
İnsanların iyi mi yoksa kötü mü doğduğu yüzyıllardır filozoflar tarafından tartışılmıştır. Aristoteles, ahlakın öğrenildiğini ve “ahlak dışı yaratıklar” olarak doğduğumuzu, Sigmund Freud ise yeni doğanları ahlaki boş bir sayfa olarak kabul etti. “Sineklerin Tanrısı”nı okuyan herkes, çocukların bir tarikat başlatmak ve vahşice birbi
Ben admin'in yazısını okudum ve yazıyı bir erkek olarak yazdığını düşünmüyorum. Onu erkek olduğu için hemen yazıyı kadın-erkek ekseninde algılayarak yazısını kadın açısından sorgulamanız biraz garip olmuş. Yazıyı yazanın belirtmediği bir yönü sanki ona mal ederek konuyu başka bir yöne çekmişsiniz gibime geliyor.
Sevgimle