Mum ve Ayna
Meşhur bir sözdür;
"Işığı yaymanın iki yolu vardır; ya mum olacaksınız ya ayna"
Hangisini seçerdiniz? Mum olmayı mı, ayna olmayı mı?
Yoksa bırak şimdi mumu, aynayı; ben aydınlanayım yeter diyenlerden misiniz?
Hangi tarafı seçtiğiniz sizde saklı kalsın, biz mum veya ayna olmak üzerine
biraz söyleşelim
Işık, varlığın temel taşlarından birisidir ve bir enerji barındırır içinde
Dinamiktir, asla durduğu yerde durmaz, hızı vardır, ulaşabileceği sınırsız
noktalara kadar yolculuk yapması doğasının gereğidir
Asıl kaynağı tektir belki ama o kadar çok çeşidi vardır ki, saymak imkansız
Değişik formatlara bürünen o gizemli enerji, insanoğlunun dünya yaşamında
pek çok kılığa girmiştir zaman boyutunda; kimi zaman hayatın can kaynağı,
kimi zaman ölümün ve yok oluşun acı tırpanı olarak
Güneş olup başımıza taç olduğu, ay olup ruhumuzu kabarttığı, ateş olup
aşımızı yaptığı, ışık olup yolumuzu aydınlattığı pek çok formda bizimle iç
içedir adeta
Gazabına uğradığımız anlarda ise inanılmaz acılar bırakmıştır geçmişimize ve
genlerimize Onunla oyun olmaz
Sözümüzde ve sorumuzda mumun acizane temsil ettiği bu enerji, bizim sırrını
çözemediğimiz yaşamı, kendi ellerinde istediği şekle sokar ve bizim önümüze
koyar; birazcık oynayabilelim diye
Oyun sırasında da gülümseyerek izler bizi;
bakalım onunla aşık atabilecek miyiz, onun gücünden bir parçacık
taşıyabilecek iradeyi ve gücü gösterebilecek miyiz diye?
Bir mum olabilsek, dibimize ışık veremeden kendi kendimize erisek bile, onun
sonsuz gücünün minicik bir yansıması olabiliriz ancak� Sonsuz bir denizde
tek bir katre gibi
Mumun ışığını yansıtan ayna ise, daha şanslıdır mumdan aslında Hem aktarıp
çoğaltır, hem erimez, eksilmez mum gibi
Ama sanaldır yüzündeki parlak ışık, sanılandır
Mum eriyip bittiğinde, sessiz karanlıklara teslimdir ayna
Sonsuzluğun bekçisidir, yokluğun ışıksız diyarında
Bekler bir mum daha yansın ki karşısında, bağrından bir dem daha nur vursun
dünyaya
Aynanın hasret dolu bekleyişi; hem umudu taşır zerrelerinde, hem de yokluğun
kavuran acısını
Zordur bu bekleyiş, belki eriyip tükenmekten daha zor�
Keşke mum olsam der ayna o zaman içinden, keşke eriyip yok olsam da, şu
geçmek bilmeyen zamanın içindeki bu sonsuz bekleyişin karanlığından
kurtulsam
Vakti gelir ve bir kibrit gelip, ışığın büyülü elini değdirir mumun yumuşak
ve savunmasız gövdesine
Yanar, aydınlatır, dibini göremeden, kendini bilemeden
Ayna ile ışığın kavuşmasıyla yansıma başlamıştır artık
Şenlik vaktidir şimdi, hani o "ben aydınlanayım yeter" diyenlere
Vuslat yaşanmış, ayna ile mumun karanlığa inat yansımaları sona ermiştir
Mum, zamanın ve ışığın yokluğa karışmıştır, dönüşmüştür artık
Kısa ömründe gücünün elverdiğince, bir süreliğine de olsa ışığı yansıtmıştır
ya bedeninden; bu yetmelidir ona
Aynanın içini kahreden zaman, mum için en büyük düşmandır
Sonsuz enerjinin sahip olduğu güç yoktur mumun zerrelerinde Zamanın ve
maddenin haset ve pinti ellerine mahkumdur o Ancak kendine bahşedilen
kadarını sunabilir çevresine
Işığın bir kırıntısını titreyerek taşıyan mumun zamanı dolunca ışığı söner;
yine titreyerek erir biter kendi damlalarının arasınd
Giderken bıraktığı son şey, eriyen bedeninden çıkan bir nefeslik is ve
küçücük bir cızırtı sesidir sadece
Ayna da kendisini seyredenlere şölen yaşatmış olmanın kısacık zevkiyle,
sonsuzluğun önünde saygı duruşuna devam eder
Şimdi söyleyin, ışık yaymak isterseniz, mum mu olmak istersiniz ayna mı?
Zor bir seçim değil mi, hepimize kolay gelsin
NDabağlar*
2 Yorum
Önerilen Yorumlar