Zıplanacak içerik

Bloglar

Seçilmiş Blog Başlığı

Son olarak eklemek isterim ki :   sevgi dolu bir dünyam var dört yanımda tüm insanlar dünya malı neye yarar dostluklarla yaşıyorum şiirlerde romanlarda gelmiş geçmiş zamanlarda tamburlarda kemanlarda şarkılarla yaşıyorum sevgilerden nakışlarla mutlu mutsuz bakışlarla kalpten kalbe akışlarla alkışlarla yaşıyorum   ben de sevdim bir zamanlar içimde bin hatıra var herkes hayatını yaşar anılarla yaşıyorum ne köşklerde ne sarayda ne dünyada ne de ayda benim yerim çok uzakta d
İngiltere Kraliçesi'ne dev bir inci hediye edilmiş. Kraliçe taca takılmayacak kadar büyük bu incinin delinerek, tahtın arkasına asılmasını istemiş. Ancak İngiltere'deki bütün kuyumcular, böyle nadir bir inciyi delerken kırılmasından korkarak bu işe yanaşmamışlar. İnci, Fransa başta olmak üzere pek çok ülkenin kuyumcularına götürülmüş ama hepsi de aynı gerekçeyi ileri sürüp inciyi delmeye yanaşmamışlar. Neden sonra bir deniz subayı İstanbul'da Kapalıçarşı'da bu işi yapabilecek nitelikte ustaların
ÇOK GÜZEL ŞEY Yaşamak güzel şey doğrusu Üstelik hava da güzelse Hele gücün kuvvetin yerindeyse Elin ekmek tutmuşsa bir de Hele tertemizse gönlün Hele kar gibiyse alnın Yani kendinden korkmuyorsan Kimseden korkmuyorsan dünyada İyi günler bekliyorsan hele İyi günlere inanıyorsan Üstelik hava da güzelse Yaşamak güzel şey Çok güzel şey d
  • Radya
Ben Türk'üm     Ben Belene'deki Türküm..   Dili ve dini değiştirilmek üzere bu ölüm adasına yollanan; domuzların Türk etiyle beslendiği, insafın zerresinin olmadığı bulgar zulmü altında yok edilmiş binlerce TÜRK'üm ben!     Ben, Mora'daki Türk'üm,   Ekmeğimi, suyumu paylaştığım kapı komşum yunanın bir gece sıcacık yatağımdan sürükleyerek koyun keser gibi kesip, diri diri yaktığı yirmibin TÜRK'üm ben!     Ben, Arnavutluk' taki, Yugoslavya'daki, Bulgaristan'daki, Yunanistan'daki,
Arabada giderken sola çektirip sigara yaktıran şarkı :   Usanmadim, uslanmadim Utanmadim karsiliksiz sevmelerden Açik yara misali yüregimin hali Asktan baska birseye inanmadim   Ögrenmedi gönül yaslanmayi Dünya zamaniyla gün saymayi Saldim semaya özgür en kara sevdayi Senden baska birseye inanmadim   Bunalmadim bulanmadim Yoksa orman misali yanar miydim Asktan ölmeseydim aska dogmasaydim Kendimi masallara adar miydim?
Yokluğumda kötü taklitlerim doldurmuş bulok sayfalarını biriniz de uyarmıyorsunuz ki bi çift laf edeyim gelip buralara...   Efenim, epeyce bi rağbet gören aydınlatıcı yazı dizimin sezon finalini bir Türk Erkeki ile yapmak daha önceki yorumlarınıza binayen de farz olmuştu; aha da işte aşşağıda; Afiyet olsun...     Önce dedim ki kendi kendime genç ve popüler olanlara bakayım bi : misal ama bu da pek güzel yarenler,ne bileyim, içime sinmedi   ya da   karadır kaşları ferman yazdırır
Ruhların da canı alınır..mı..ş..   Düşünesin yoktur artık,anlayasın yoktur,hele de anlatasın hiç yok..   Engelli koşuda birinci engelde takılıp düşüyor,zoraki kalkıyor ikincide de düşüyorsun,üçüncüye varacak gücün kalmıyor..Öfkelerin o engeller..   Her yerde bangır bangır:''Sevgiyle ulaşılabilir herşeye ancak''..''Başka birşey yapamıyorsanız sevin'' .. '' Anın tadını çıkar,elindeki ile mutlu ol'' Hep mi söylenirdi bunlar farkında değildin..? Hani aslında sen de savunurdun,salık verirdin b
  • hiba
Faroz'u bilirmisiniz?Bilmezsiniz nereden bileceksiniz ki..   Anlatayım,Faroz Trabzon'un balıkçılarıyla ünlü bir mühitidir.Denize aşıktırlar her Trabzonlu gibi ama onlar daha çok...Farozlularda daha bebekliklerinde başlar deniz tutkusu.. Hani şu son zamanlarda moda olan oyun varya kolbastı işte onların oyunudur siz bakmayın Giresun'lular "bizimdir"demelerine ben kendimi bildim bileli var o oyun asıl adıda Faroz çekmesidir. Birde Trabzonsporun efsane bir futbolcusu vardı Hami,işte o da Farozlu
A quoi ca sert l'amour   aDOiWOlltzI         Kadın>>neye yarar aşk? sürekli anlatılır, saçma sapan hikayeler neye yarar sevmek?   Erkek>>aşk açıklanmaz, öyle bir şeydir. kimse bilmez nereden gelir bir anda alır götürür sizi   Kadın>>ben, duydum ki aşk acıtıyormuş aşk ağlatıyormuş neye yarar ki sevmek? Erkek>>aşk neye mi ya
Yalnızca yetişkinlere hitap eden gece 22.00 matinesine gittim.. Üç boyutlu Türkçe altyazılı olarak izledik salonda tek bir çocuk yoktu bırak çocuğu yeni yetme dahi yoktu.. Tıklım tıklım herkesin yetişkin olduğu bir salonda çocuklara yönelik yapılmış bir animasyon filmi izlemek öyle hoş bir duyguydu ki..         Buz Devri 3 Dinazorların şafağı...Anlatılmaz bir keyfle kesintisiz kahkahayla ve elini uzatsan dokunacakmışsın hissi veren 3 boyut tekniğiyle unutulmaz anlar yaşattı bize.. Se
Ve sen gidiyorsun Yaşananları yok sayarak Cami kapısına .... bırakırcasına Ardına bile bakmadan gidiyorsun   Ve sen gidiyorsun Dünümüzü silerek Bugünümüzü kırıp dökerek Yarınımızı yok ederek gidiyorsun   Ve sen gidiyorsun Sensiz olamayacağımı Yanımdayken bile seni özlediğimi Saçının bir teline dahi kıyamadığımı Bile bile gidiyorsun Ben şimdi kimin gözlerinde öleceğim Ben şimdi kimin dizlerine yatıp Kimin ellerini tutacağım Kabuslar gördüğüm Karabasanlarla sarmaş dolaş olduğum
Çok sevdiğim bir kardeşim Yabancı Sinema bölümünde "Bay Evet" filminin altına şöle bir yorum yapmış:   "Bu zaman da EVET demek pek doğru gelmiyor bana"   Ne kadar üzücü değil mi,yani zamanın böyle olması,insanların birbirine hiç güven beslememesi,inanmaması...   Peki ya hiç düşündünüz mü kimler bu zamanı bu hale getirdi? Komşuların birbiriyle selamlaşmadığı apartmanlarda yaşıyoruz gitgide.Her geçen gün biraz daha soğuyoruz çevremize...Robotlaşıyoruz!İçimizdeki insancıl duyguları korkuları
  • Radya
Haftasonunu evde geçireceğimi söyleyince gezmeye kaçan veledini bana bıraktı gitti.. Bir çeşit çocuk bakıcılığı yaptım yani.. Aşırı gelişmiş sorumluluk duygum yüzünden bi şey olur korkusuyla çocukları sokağa çıkarmadım yalnız iki kez para verip kendilerine abur cubur almaları için markete gönderdim. Giderkende "hemen eve dönüyorsunuz"diye sıkıca tembihledim.. Hal böyle olunca çocuklar evde sıkıldı tabi.. Biraz sonra şikayetler başladı..   Saçımı çektiiiiii Ayağıma bastııııı Başka kanal
unutmamak için tarihten zihnimize bir not düşelim   afet-i devran ŞÜKÛFE NİHAL BAŞAR Hanım   1896'da İstanbul'da doğdu. Eğitimine özel hocalardan ders alarak başladı. İstanbul Darülfünun'u Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nden mezun oldu. Uzun süre İstanbul Kız Lisesi'nde coğrafya ve edebiyat öğretmenliği yaptı. 1973'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. Başlangıçta Tevfik Fikret’in etkisinde aruz ölçüsüyle şiirler yazarken zaman içinde Milli edebiyat akımının ilkelerine uygun
unutmamak için tarihten zihnimize bir not düşelim       Topkapılı Cambaz Mehmet’in emrinde Milli Müdafaa Grubu   Mustafa Kemal Paşa’nın emri böyle: “Anadolu’ya silah ve insan kaçıracağız.”   İstanbul’un bütün kabadayıları, Topkapılı Cambaz Mehmet’in emrinde Milli Müdafaa Grubu olarak toplanmıştı. Topkapı’ nın dar sokaklarında sağımızda koyu gölgeler bırakarak uzayıp giden ağaçlar arasında gizlenmiş demir parmaklıklarla çevrili bahçesinde, üç çoban köpeğinin dolaştığı ahşap bir ev
SEVDA MEVSİMİ   Öyle bir zamanda gel ki bana, Gidişinin bir anlamı olsun... Kuşlar sussun.. Bir eski şarkı olsun yanıbaşımda, Hergece yalnızlığıma dokunsun.. Bir eski türkü, Duyuyorum işte... İçinde bir parça sen yanına gelirse, Bir tutamda, Bir tutamda eski bir sevda olsun...
  • Yezdan
Şeyh Galib meşhur mesnevisinde 'Hüsn'ü bulmak için yollara düşen 'Aşk'ı mumdan bir gemiye bindirerek ateş denizinden geçirir.   "Mumdan bir gemiyle ateş denizini geçmek de ne ola ki?" diye yormayın zihninizi. Bu akılla kavranabilir bir keyfiyet değildir. Ve bu öyle bir manzaradır ki aklı gözünde olanlarda temaşa zevki dahi uyandırmaz.   Bu tür muammaların hakkından ancak gönül gelir. Öyle ya ateşi gülşene çevirmek için İbrahim İbrahim olmak içinse kainatı gönlün sorgusundan geçirmek gerek. İ
  • ERBAY
O nu ilk kez iki yıl önce tanımıştım.. Sabahları işe gitmek için bindiğim başka bir kuruma ait servis aracında.. Gencecik uzun boylu güzel bir kızdı asil bir havası vardı.İlk başlarda çok soğuk bulmuştum onu kesin o da benim için aynını düşünmüştür genelde ilk karşılaştığım insanlarda bıraktığım izlenimdir soğuk.. Zamanla sohbet etmeye başladık,kimya mühendisiymiş çöp arıtma tesisinde çalışıyormuş.. Servis aracında bir tek ikimiz farklı yerlerde çalışandık diğerleri hep aynı işyerinin eleman
  • suheda_
Adını AŞK koydum senin Duygularını uyutan şair diye Oysa ne kadar az tanıyorum İçindeki şairi Kaleminin dilini Düşüncenin bilinmezliğini Duygularının yoğunluğunu Uyutma artık Bırak gitsin özgürce Bırak ki içindeki ateşi göreyim İzin ver seni bileyim Duygularını çal kağıda Kemanının nağmeleri Tellerinin yayı gibi Dök bütün güzelliğiyle Notanla şenlensin şiirlerin Çal dilediğince beyaz sayfalara İlham vereyim kalemine Sessizliğinin haykırışı olayım Adresin yüreğimse Yüreğin
  • Aries
Galiba aşık oldum,dedim arkadaşıma "kime" diye sordu Dişçime dedim, Delimisin,o adam evli hemde kiminle biliyormusun?senin aile hekimin varya sağlıkocağında ki işte o kadınla Şaka olmalı bu,o adam ve o kadın adam ne kadar kibar ve centilmen bir tipse kadın o kadar cazgır ve sevimsiz bir tip.. Üstüne üstlük adam çok yakışıklı bir adam kadın eni boyu bir yürüyen bir futbol topu görüntüsünde.. Bunlar tabi kıskançlıkla söylenmiş sözler değil..aşık olduk dedikse ciddi ciddi aşık olmadık herha
  • suheda_
Hüznün ve neşenin dostluğu   hüzün sessiz haykırır neşe tüm benliğinle!.. gece özgürce ve umarsızca namelerde.. hüznü ve neşeyi ortaya çıkar beraberce, içindekileri bazen çığlık bazen iç savaşla.. yalnızlık dostluk olsun seslerine.. çal bir tıngırtı rastgele.. hüznün müzikle besteye başlasın, neşen nota olsun aralarında.. yalnızlık eşlik etsin batonuyla.. koro tüm hızıyla devam etsin taa ki sabaha kadar.. dinleyici olmadan seyirci görmeden.. danset el ele, bazen yavaş bazen hızlı
  • Aries

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.