Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Oyhan Hasan Bıldırki

  • başlık
    12
  • yorum
    4
  • görüntü
    36.025

Bu blog hakkında

Türk Edebiyatı

Bu blogdaki başlıklar

Son Çağın İki Çılgın Aşığı

Sevda pınarı kesilmişiz Susamışa su veriyoruz Aşkın iksirini Yıldızlardan deriyoruz   “Merhaba!” diyen sesimiz güneşte saklı Dolunayda gülümser gözlerimiz Sevdanın ateşine düşenleri Alev alev besler sözlerimiz   Kafdağı’nda bıraktık çilemizi Mor dağları aşıp geldik Melek ve Şehzade’nin uğruna Bütün gemileri yakıp geldik   Bıkar mıyız birbirimizden Kırk yıllık yoldayız Her şafakla birlikte Çiçek çiçek açan daldayız   Ölümsüz bir aşkın ilk satırındayız Sevdalı her gönülde taht

ohb

ohb

İlk Günkü Gibi

Sevgi, tükenmesiz pınar. Eşeleseniz de, eşelemeseniz de kaynadıkça kaynar. Sevgi bir tutam gök mavisi. Sevgi, sonsuz huzur. “Huzur”u yakalamak elimizde. Huzur, bizi sırtında taşıyan bir Anka kuşu. Bu kuşun sıralı lokmalarının tamamı, “gak” dedikçe de, “guk” dedikçe de sevgiden başka bir şey değil. Sevgi, ebemkuşağı... Yedi rengi var. Bütün susamış gönüller, bu renklerden dilediğini yakalar. Fakat insan, az şeyle yetinmiyor ki... An gelir, bir tutam gökyüzü mavisine bayılır. An gelir, ya

ohb

ohb

"AÇILIM SOFRASI", AÇILDI MI?

Sabah, Bekir Bozdağ’ı dinledim. Çok da keyif aldım. Dediklerini tam anlayabilmek için daha sonra Ali Bulaç’ı okudum[1]. Kendisinin öneminden ötürü tırnak içine alıp gözümüze sokmak için ayrıca koyulaştırdığı “Kürt sorununun ulusallaştırılmış olması hasebiyle aynı zamanda bir uluslararası konu haline gelmiştir. Başından beri ABD, Avrupa ve bazı bölge ülkeleri soruna müdahildir.” sözleri, arife tarif gerektirmeyecek kadar açık değil mi? Bahçeli, aynaya bakmadan konuşmaz. Şimdi de öyle yapı

ohb

ohb

GÜNEŞ BİZE GÖZ EDİYOR, AY GÜLÜMSÜYOR

Yanmak da, yakınmak da bizim işimiz değil Ölümsüz ilkbaharın ufkundayız biz Kalbimizde kımıl kımıl yeşeren arzular Mutluktur dediğimizin peşindeyiz biz Hayat değirmeni durmaksızın dönüyor Güneş bize göz ediyor, ay gülümsüyor   El ele günlerimiz türlü çiçeğe renk renk vurmuş Cıvıl cıvıl kuşların söylediği bizim şarkılarımız Gül dalındaki dikenler yırtıcı da olsa bir tanem Yine de “Sen, sen!” diye tutuşur damarlarımız Hayat değirmeni durmaksızın dönüyor Güneş bize göz ediy

ohb

ohb

İKİ KİŞİLİK BİR DÜNYA YETER BİZE

Zor bir dönemeçteyim şimdi, oldukça zor Ya seninle olacağım, ya sensiz öleceğim Gönlüm sabır nedir bilmiyor Günler tek tek düşüyor takvimlerden Zaman, hatır gönül dinlemiyor   Gözlerime gözlerin unutulmaz resimler bıraktı Unutabilir miyim söyle bana bir tanem seni Dolunay desen inadına parlak mı parlaktı Hikâyemizi dinledikçe coşan denizin sesini Unutabilir miyim söyle bana bir tanem seni   İki kişilik bir dünya yeter bize Şükür Tanrı’ma, ne dilediysem verdi bana Onca

ohb

ohb

DÖNÜLMEZ YOLUN BAŞINDA

Sarı perdeyle ayrılmış iki yol uzanıyor önümde, İki yoldan ilkini nedense seçemedim, üzgünüm! Siz yolcuysanız varın geçin, daha bekleyebilirim ben… Kararsızım; tekin değil belli bu yoldan ikisi de; Nice çalılar bitmiş baksanıza, uzanıyor önümde!   İyi gibi görüneni; kendine çekti, aldı beni Nice nice üstünlüklerini bir bir saydı döktü. Renk renk çiçekliydi, üstelik yemyeşildi… Yolcular birer birer geçtikçe bu yoldan, Ayak uçlarında uzanırdı yemyeşil dağ yolu.   Sabaha çıkabilen iki

ohb

ohb

ALİ NİHAT ÖZER VE ŞİİRİ

Ali Nihat Özer, şair. Aşka,sevgiye ve dostluklara kapılar açmış bir adam. Usta “sayacı”larımızdan. Sayacılık, ayakkabıcılık demek. Sayacılık ve şairlik… “Bu ikilinin birbiriyle ne ilgisi var?” derseniz, söyleyeyim. Sayacılık işinde dikkat ve sabır gerekiyor. Ayrıntıları izlemek, sayacının vazgeçilmezi. Bir şair için de bu dediklerim lâzım. Şiir bir gönül işi ya, gönlünden akanları geldiği gibi yazamazsın. Gerekirse kanallar açacaksın, setler öreceksin, dinlenme havuzları yapacaksın, çağlayanlarl

ohb

ohb

HİKÂYELER

SAATİNİZ KAÇ?   Şehir plânına uymak için, cephesini sokağa vermek zorunda bırakıldığım çok köşeli evimden çıkmaya hazırlanıyordum. Salondaki aynada, kendime çekidüzen verdim. Ayak kaplarım elimde, balkonu geçtim. Huyumdur, sahanlıkta ayaklarımı giydirirken, daima, bitişikteki baba ocağımıza bir göz atarım. Avludaki erik, zeytin ve incir ağacını seyretmekten, onlardaki gelişmeyi adım adım incelemekten büyük zevk duyarım. Filizdi, çiçekti, yapraktı derken, ansızın olgun meyvelerle karşılaşırım.

ohb

ohb

KATLİAMI BİZ DEĞİL, ERMENİLER YAPTI

Erzurum'da Ermeni zulmünü gören son tanıklarından Nusret Kış, Ermeniler'in masum Türkleri katlettiklerine şahit olduğunu belirterek, "Ben, Ermeniler'in katliamlarını gördüm. Zulmü onlar yaptı ama Müslümanlar'ın üzerine atıyorlar" dedi. Erzurum'da 1917 yılında Ermeniler'in yaptığı zulmü gözleriyle gördüğünü söyleyen 101 yaşındaki Nusret Kış, "1917 yılında 12 yaşlarındaydım. Ruslar bir şey etmedi, tavuğun başını bile kesmezlerdi. İki sene Erzurum'da kaldılar. Yemek pişirirler, ahaliye, çolu

ohb

ohb

TÜRK DÜNYASINDAN HABERLER, YORUMLAR

TÜRKMEN ÇAĞRISI   IRAK Türkmen Cephesi Başkanı Sadettin Ergenç, "Türkmenler'e verilen destek konusunda 2003'ten beri pasif döneme girildi" dedi. Ergeç, Kerkük'ü ele geçirmek için komplolar kurulduğunu, , 500 binin üstünde Kürdün bölgeye kaydırıldığını bildirdi. Ergenç, Türkiye'nin Türkmen gerçeğıine daha duyarlı davranmasını istedi.   Irak Türkmen Cephesi Başkanı Sadettin Ergeç, Irak'ın milli bir serveti olan Kerkük'e büyük oranda Kürt nüfusun kaydırıldığını belirterek, "Zamanımız çok dar

ohb

ohb

TÜRK EDEBİYATININ EN GÜZEL ÖYKÜLERİ

RAHATLAMAK   Çocuklarda bir sevinç. Hop oturup, hop kalkıyorlar. Bir türlü yerinde duramıyorlar. Besbelli, gezmenin umu dundalar. Ama benim gönlümde fırtınalar kopuyor. Gez meyi sevmem mi? Yok, yok! Severim. Fakat ben, küçük, şirin, sessiz bir kasabanın çocuğuyum. Doğduğum yerin havası bütün ruhuma sinmiş. Küçük şeylerden mutluluk duyan, sessizliği seven bir kişiyim. Bu yüzden olsa gerek, çocuklarımın yaşadığı sevinci, onlarla paylaşamıyorum. Beynimde bin türlü acabalar kervanı dolaşıyor. Bil

ohb

ohb

GÜNÜMÜZ TÜRK ŞİİRİNDEN ÖRNEKLER

YILDIZLAR YİNE GÖKYÜZÜNDE KALACAK   Yıldızlar yine gökyüzünde kalacak Arkamızdan -belki- birkaç kişi ağlayacak Sonra sonra adımız da unutulacak İşte ölüm bu!   Zehir zıkkım sevgiler yorgan döşek Sanki hiç yaşanmamışa dönecek Kim ne diyecek, kim ne söyleyecek Zaman azgın atlar gibi yarıştıkça Teker teker her şey unutulacak İşte ölüm bu!   Suya inen yavru ceylanın üstüne ansızın Bir aslanın gölgesinin düşmesi Top tüfek sesleri arasında kalmış çocukların Yeni sabahları bir daha gö

ohb

ohb

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.