Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Kadın cinsel organının adı nedir?... Nasıl?...
Yeterince tedirgin edici ya da suratınızda hafif bir tebessüm oluşturan bir soru mu?
İlle de cevaplamak zorunda olduğumuzu düşünürsek, soruyu soranın kimliğine göre ayarlarız cevabı değil mi?
Bir doktor soruyorsa başka bir şey dersin, kız arkadaşına başka, annene başka dersin, çocuğuna başka, sevgiline başka, küfredeceksen, aşağılayacaksan başka. Sanki uygun durumda seçilebilsin diye bu kadar çok çeşit adı var. Ya da üzerinde çok fazla düş
İlk onu tanıdığımda lise 2. sınıftaydım. Daha yeni yeni yabancı müzik dinlemeye başlamış fazla kimseyi tanımıyordum. Kız arkadaşımın baskısıyla gittiğim ilk romantik sinema filmiydi bodyguard. O dönemde matineler sürekliydi ve sabah girip akşama kadar çıkmayabiliyordunuz sinemadan. Defalarca izlerdik Bodyguard filmini yanlış hatırlamıyorsam 18. den sonra bıraktık. Her izleyişim de en son sahnedeki and i will always love you solosunda gözlerime hakim olamaz bir iki damla yaşı çaktırmadan silerdim
Tarih tekrrür etmek zorunda mı?
Son gunlerde Mısır'da olanları düşündükçe, oynanan oyunları, tezgahları. Yıllardan beri çok iyi bir hayat sürmeyebilrlerdi ama neden bugune kadar kimse kalkıp isyan etmedi? Toplumlar refah ve huzur içinde yaşadıkları sürece isyan etmezler. Ama onların elinden hakları alınmaya başlandığında ses çıkarmaya başlarlar. Peki ne değişti de Mısır daki halk birden galeyana gelip isyan etti?
Tuhaf bir durummu sadece bana mı garip geliyor bilmiyorum. Kötüde olsa bir düz
Kadın her yerde kadın! Değişik evlerde, farklı şehirlerde yaşasalar da kadınların öncelikleri, genelde aynı. Özellikle bir evi çekip çevirme, annelik sorumluluğunda olanlar için bu hiç değişmiyor. Avrupa'da da, Amerika'da da... Türkiye'de Ayşe, Amerika'da Ella olmuşsun hiç farketmiyor. Hepsi minik farklılıklarla aynı hayatları yaşıyor. Ne ilginç!
Kısır bir döngü sürüp gidiyor işte! Ayşeler için de Ellalar için de... ( Ella: bkz. Aşk- Elif Şafak) Bir öncekinin tekrarı olan günler ve otomatik
şimdi kimler için üzüldüğümü düşünüyorumda, şu yüreği çıkarıp atmak geliyor içimden. Kendime olan kızgınlığım onlara olan sevgimden hep nedense daha fazla. Umutlarımı bir adım öteye taşımak için onlara yüklediğim anlam, onların yüreklerinden çok daha ağırdı.
Ya onlar bu yolun yabancısıydı yada ben bu yolda kime güvenip kime güvenmeyeceğimi bilemeyecek kadar acemi! Artık bu yolu benimde yüreğim kaldırmıyor ve içi karmakarışık.
Benden güven duygusunu aldıklarından beri her türlü sahteliğin
ZORLU SEVDA
Bana bir masal anlat
İçinde eski savdamız olsun
... ... ...
Nasıl küçücük kalplerimiz
Sevdi birbirini
Çok ağladı gözlerimiz
Sustu, tutuldu dillerimiz
Korktu yüreklerimiz
Çaresiz bekledik
Fırtınanın dinmesini
Zamanın geçmesini
Kavuşmamız ,yılları buldu....
Bana bir masal anlat
İçinde eski sevdamız olsun
Nasıl vaz geçmedik birbirimizden
Ve dinlemedik kimseleri
Meydan okuduk, cihan-ı aleme
Ağladık günlerce,yandık
Yılbaşında Hediyem Melek
Yılbaşı yaklaştıkça tatlı bir telaş sarar hani. Nerede, kimlerle girileceği, süslemeler, programlar ve en önemlisi de alınacak hediyeler...
Hediye almak zor iştir. Belli bir konuma gelmiş kişilerin ihtiyacı olan her şey zaten önceden alınmıştır. Değişik şaşırtıcı bir şey bulabilmek için yırtınır dururuz. İnternet'e, mağazalara göz gezdiririz "Acaba en etkileyicisi hangisi?" diyerek.
Hediye alınacak kişinin yüzündeki anlık gülümseme, şaşkınlık ve hatta minnet duy
HÜZÜN
Zaman ne gece, ne sabah. Güneşin ilk ışıkları sonsuzluğun gri örtüsünü yırtmak üzere… Başımı pencereye çevirince göz göze geliyoruz sessizliğin içinde… Sevdiğiyle uyanmaya benziyor bir şehri günün ilk ışığında görmek. Şehirler de sevgililer gibi… Bir şehre bağlanmak, birine tutulmak gibi; bir gün kopsanız, uzak kalsanız sızısı her zaman acıtıyor yüreği. Öylesine benim, öylesine vazgeçilmez… İçimde bıraktığı dalga sesleriyle, ruhuma yamanmış kokusuyla, gündüzleri kavuran güneşinin ardın
Nereye
Akşamın karanlığı
Çökerken yüreğime
Yine dertli dertli
Düşünüyor beynim
Nerdeyim neyim ben
Ne beklemekteyim
Gecenin hüznü
Henüz çökmeden
Duymadan martıların
Çığlıklarını
Hazanda da hüznün
Kırıntıları
Neyi ,niçin düşünüyorum ben
Hem akşam hemde uğultulu rüzgar
Birde yağmurun sesi
Eklenince geceye
Söyle bana yüreğim nereye
Tut ellerimden yağmur
Uçur beni rüzgar
Bulutlara gidelim
Belki oradan seyreylemek dünyayı
Daha güzeldir kim bilir...
serapertence 9/12/2011
Aile olmak guzel sey, ama anne olmak zormus. Isteklerin, arzularin ve hayatin gercekleri cok cakisiyormus. Yapmak istediklerimi yapamamak sinirimi bozuyor. Tatil cok guzeldi. Cok iyi geldi. Askimiz zaten depresikti baska bir boyut aldi. Tatil boyunca aramizda yatan canavar yuzunden birbirimize dokunamasakta hostu... Mesela saatlerce uzun uzun yemek olayi hic olmadi cunku surekli masayi dagitmaya calisan bir bebek. Ya da aksam olunca okyonus kenarina gidip, cilgin dalgalarin sesi esliginde, ve
Buraya bir şeyler yazmak benim için gittikçe zorlaşıyor.Çünkü içimde biriken,üzerime çullanan kasveti yazıya dökerken o kötü enerjiyi daha da güçlendiriyormuşum hissine kapılıyorum.
Kurdeşen döktünüz mü hiç? Kurdeşen döktüğünüzde o bölgeyi ne kadar kaşırsanız kurdeşen o denli güçlenir ve vücudunuza yayılır.Kızımın doğumundan sonra yaşadım ben, tecrübeyle sabit yani.Tek ilacı kaşınan bölgeyi kaşımamak!Yok saymak ve görmezden gelmek!Bunu canımı acıtan herşey için uygulamaya karar verdim.
Hani
Yağmur yağıyor. Mutfak camındayım. Nasıl üşüdüğümü
bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne.
Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama…
Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki.
Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?”
Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde.
Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta
dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla
tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba?
Özlemek çok fena anne. Anlamak se
***
Evrende muazzam bir güzellik olduğunun hepimiz farkındayız. Kozmosta yer alan parlak nebulalardan, süpernovaların yok oluşlarını gösteren muhteşem kalıntılara kadar, yıldızların doğumlarının ve ölümlerinin sergilenişini bu engin uzay ve zaman sahnesinde izleriz.
Gökyüzü, trilyonlarca galaksiyle ışıldarlar. bu glaksileri meydana getiren yıldızların sayısı dünyanın tüm sahillerinde bulunan kum tanelerinden bile daha fazladır. Uzayın dipsiz derinliğinde bir yerlerde, evrende öyle pekte
Fotograf : ben cektim
Cumartesinin verdigi bir rahatlik, arabamin tamirden cikmasi, disarida yagan kar... Sanki hersey bana ders calisma diyor. Ders calismak icin odama girdim, ama benim tek yaptigim sevdigim adami dusunmek su anda Dun aksamki firtinali tartismadan sonra, sabah bunu devam ettirmek istemezcesine birbirimize simslkl sokulduk.
Dusunuyorum da, ben cok cok cok seviyorum O'nu.
Karsima cikan ilk kisi degildi. Ondan once de cok iliskilerim falanim filanim oldu, ama kims
Bikmis durumdayim. Donemin sonuna son 6 gun kala butun hersey birikti. Odevler, sinavlar, projeler etc.... Bitmiyor bir turlu... Cok calisdim bir derse notum cok kotuydu, cok uzuldum. Sogudum birden o dersten. Haketmedigimi dusunuyorum, Felsefeden hep iyi aliyorum, tarihtende, acaba yanlis yoldami ilerliyorum karar veremedim. Belkide tarihi majeur yapmaliyim...
......
Oglus daha da cok ilgi istiyor. Veremiyorum.... Eve geliyorum word'a bir gomuluyorum gecce 11 oluyor...
.....
Bu
Balkona bir gazete serer ve otururduk yarı çıplak üzerine… Bizim için aldığın o ıslak puroyu yakardık keyifle… Ve tüttürürdük dumanını, güzel bir sohbetin eşliğinde… Bazen de hüzünlü olurdu o sohbetler; sen bana babanı anlatırdın, onu ne kadar sevdiğini ve onu kaybetmiş olmanın seni nasıl üzdüğünü… Gözlerin dolardı bazen, benim de gözlerim dolardı ama babanı sevdiğimden ya da onu kaybettiğinden değil, gözlerin dolduğundan dolardı benim gözlerim. İçime dokunurdu senin gözlerinin doluyor olması… B
BİTMİYOR GECELER
Bitmiyor geceler bazen
Sabahlar olmuyor bir türlü
Bir sıkıntın varsa eğer yanmışsın
Güneş gecikiyor san ki biliyorda
Sıcak yüzünü göstermiyor....
Geceler soğuk,geceler ayaz,geceler korkulu
Sokaklarda çıt yok,evlerde ışık
Tek tük araba sesi,rüzgarın sesine karışıyor
Ve martılar çığlık ,çığlık....
Bir Istanbul sabahına ,beklenmekte güneş
Doğsun ve ısıtsın diye,
Herkes güzel çiçekli bahçelerde dolaşmaz ki yar
Acısı var,göz yaşı var,hastalık var, ölüm var...
Varsayım ve İnançlara Dayalı Düşünceler Üzerine
Bir kişinin bulunduğumuz mekanın dışındaki bir yerde bir “küp” olduğunu iddia ettiğini ve bize “küpün içinde ne var?” diye bir soru yönelttiğini varsayalım.
Bu iddiayı oluşturan akıl yürütmenin hangi sağlam temellere dayandığını, sorulan sorunun akılcı bir mantığa uygun olup olmadığını -akılcı düşünce yöntemlerini uygulayıp- sorguladığımızda, bu soruyu “Akla ve gerçeğe aykırı” bir soru olarak kabul ederiz.
Çünkü “küp” büyük ya da küçük
ELEŞTİREL DÜŞÜNCENİN ÖNEMİ
Bir iddiayı meydana getiren akıl yürütme, duygulara ya da toplumsal baskılara göre değil, sağlam temellere dayanan mantığa göre olmalıdır. Çünkü bir iddianın doğruluğu kişisel duygulara ya da belli sosyal guruplarda kabul görmesine göre belirlenmez.
***
“Birine bir balık verin, o gün karınları doyar. Birine balık tutmayı öğretin ve bir daha aç kalmazlar.”
Bunun gibi atasözleri yeni beceriler öğrenmenin insanı nasıl kendine yeten birine dönüştürdüğünü hatır
Her adim attiginda dengeyi saglamaya calismasi, dusmeme cabasi, ve hirsla tekrar ayaga kalkma savasi... Asla pesetmeyisi...
Hayallerimi kilinir hale getirip, tembelligi birakip kendimi bir photographie kursuna yazdirsam, fotografciligin detaylarini ogrensem. Elimdeki makineyi daha guzel kullansam. Baska baska cesit cesit lenslerim olsa, ve onlari alabilmek icin part-time is bulsam, esimden hic para almadan kendi gayretimle alsam...
Oglusu surekli bilim merkezlerine gotursem. Me
BAKIŞLAR
Bir bakış gelir geçer
Bir bakış bakar geçer
Bir bakış sever geçer
Bir bakış güler geçer
Bir bakış dalar geçer
Bir bakış yakar geçer
Bir bakış ezer geçer
Bir bakış deler geçer
Bir bakış sarar geçer
Ve öyle bir bakış vardır ki
Geçmez kalır gözlerde....
serapertence26/09/2011
Kedim çooooook ama çok tatlıdır. Onu çok severim.O benim kedi kız kardeşimdir.Kedim bir gün pencereden aşağa düştü.
O gün ölecek diye çok korktum.Kendisi ölmedi ama yavruları öldü, hem de 5 taneside.
Küçükken suşi ile pek iyi geçinemezdik.Çünkü o zaman çok küçüktüm.Ama artık aramız iyi, hatta artık geceleri benim ayak ucumda yatıyor.Bazen ablam kıskanıp onu kendi odasına alıyor.
Suşi iyiki bizim kedimizsin.