democrossian tarafından postalanan herşey
-
Atatürk'ün İslam'ı öven sözleri
Muhammed'in mezarı olduğu iddia edilen yerin yok edilmesini ben de istemem. Bir gün islam dünyasındaki bağnazlık ortadan belki kalkar ve mezar açılır, bilimsel bir çalışma yapılabilir. İçinde ceset var mı, kaç yıllık, kalıntılardan ne çıkarsama yapılabilir, bakılması iyi olur. Atatürk eğer mezarın kaldırılmasını önlediyse doğru bir iş yapmış. Doğrusu odur. Diğer yandan, olumlu olarak gördüğüm yaklaşımınız için @@Archi, size teşekkür ediyorum. Olumlu yaklaşıma olumlu demek, boynumun borcudur.
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
Klasik (tanrısal) determinizmin çağı için neden devrim olduğunu kısaca açıklamakta yarar olabilir. Dindeki tanrı anlayışı, her şeye egemen, her şey o dilediği için olan ve evreni tam kontrolünde tutan bir tanrı varsayımıdır. Nedenler dine göre sadece bahaneler, perdeler, görünürdeki önemsiz ve işlevsiz unsurlardır. Nedenleri tanrı kendini gizlemek için yaratmıştır. Her olayı tanrı yaratır. Fakat kendini gizlemek için görünürde bir neden yüzünden oluyormuş izlenimi verir. Dine göre yağmur yağmasa da bitkileri tanrı büyütürdü. Fakat kendine yağmuru perde etmiş, yağmur yağınca bitkiler büyüyor gibi göstermiştir. Determinist düşünce ilk elde bu görüşü reddetmiştir. Nedenler olayların asıl etkenleridir. Yağmur yağmazsa bitkiler asla büyümezdi. Bulutları getiren rüzgarlardır. Olayların tek sorumlusu nedenlerdir. Nedenler asla göstermelik perdeler filan değildir. Fakat klasik determinizm tanrıyı tümüyle yok saymamış, ancak saati kuran ve işlemeye bırakan bir tasarımcı olarak göstermiştir. Evreni bir kez düzene koyduktan sonra işleyişine hiç karışmamaktadır. Bu anlayışa göre evrim de gerçektir, insanlar yaptıklarından da sorumludur. İnsan hayvanlardan türemiştir, ister, yapar, mutlak bir irade ve özgürlüğü vardır, yaptıklarından da doğrudan kendisi sorumludur. Çünkü yaptıklarını tanrı yaratmamaktadır. Kendi iradesi ve gücü ile yapmaktadır. Bu görüş dünyada büyük kabul görmüş ve Farabi tarafından da İslam felsefesine temel yapılmak istenmiştir. Ancak Gazali bağnazlığı tarafından mahkum edilerek etkisi kırılmıştır. Gazali nedenlere gerçek etken rolü verdiği için Farabi'nin şirk koşmak suretiyle dinden çıktığını ilan etmiştir. Bu bağnaz ve akıl dışı görüşe prim vermesi de İslam dünyasının fikir planında sonu olmuştur. Bir daha İslam dünyasında bilimin ayağa kalkma şansı olmamıştır.
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Abooo... Kıyamet alameti kıyamet! Allah muhafaza! Ateistler artıyor ateistler!!!
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Benim umrumda değil. Cesedime istediklerini yapabilirler. Dağda çakallar parçalasın, yine umrum olmaz. Çakalcıkların karnı doyar, sevinirim. Krematoryumu kendim için istiyorsam namerdim! Ama krematoryumu olmayan bir ülke çağdaş, uygar bir ülke olamaz!
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
İlla ki. Benim söylediğim de bu. Ama ülkemizde seçme hakkı tanınmıyor ve bu insan hakları adına bir ayıp. Dogmaya saplanmışlığın bir göstergesi... Öykü bana inandırıcı gelmedi. Abartılmış yanları var. Film senaryosunu andırıyor. En azından mantıklı değil. Bir ölüm olayı olduğunda polis gelir ve her yeri didik didik araştırır. Bu yapılmamışsa toplumsal bir ayıp. Ne biliniyor intihar olduğu, cinayet olmadığı? Böyle bir notun polislerce bulunamamış olması kabul edilir bir durum değil. Hele bu haber, kadına şiddeti özendirme sabıkalı bir yandaş medyadan geliyorsa, hiç inanasım gelmez. Bu medyayı ben çoktan zihnimde mahkum etmişim. Allah var yazsalar inanmam... Ayrıca böbrek bağışı için beyin ölümü gerçekleşmiş, ancak vücut cihaza bağlı olmalı. Göz korneası için böyle bir şart yok ama zaman geçerse o da işe yaramaz hale gelir. Yani yakılmasa da işe yaramazdı organları. Eğer adli tıp bakımından bir gereksinim varsa küçük doku örnekleri alınıp dondurulduktan sonra yakılabilir. Yakmak isteyenin önündeki engellerin kaldırılmasına gerek yok diyen herkes dogmaya esir olmuştur. Bu kesin bir ölçüt. Demokrat olduğunu iddia eden herkes, krematoryum ruhsatı hemen yarın verilmelidir demelidir. Bunun lamı cimi olmaz.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Şimdi burada dikkat gerek: Kuranda şu şu yazıyor dediğimizde "yok öyle değil, şöyle yazıyor" diyebilen çıkıyor mu? Hayır. Ne çıkıyor? "Filan mezhepte, filan hadiste şöyle yazıyor" diyebilen çıkıyor. Bu da hadis ve mezheplerin, Kuranın ne kadar yanlış, ne kadar insan haklarına, adalete aykırı olduğunu gizlemek için süsleme, cilalama, şekerle kaplayıp yutturma amacıyla Kuranın üzerine bir de hadis ve mezheplerin icat edildiğini kanıtlıyor. Kurandan ne çıkardığın için geri kaldığının önemi yok. Kurandan hiç bir şey çıkarmayacaksın. Ona hiç bakmayacak, hiç bir şey çıkarmayacaksın. Yoksa, ne çıkarırsan çıkar, geri kalırsın! Kuran dönemin Mekke muhalefetinin iktidarı ele geçirmek için Tevrat'tan kopye çektiği bir düzenlemedir. Başka da hiç bir şey değildir. Bunu bilmeden, dogma virüsünden kurtuluş yok. Kuzey güney Amerika konusuna da değineyim. Ne kadar laiksin, o kadar ilerisin. Ne kadar dine saplanıp laik olamamışsın, o kadar gerisin.
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
Determinizm dogmalaştırılmaya en az uygun olan felsefedir. Çünkü nedenselliği nereye kadar açıklayabildiğinin, nereden sonra zorlandığının bilincindedir. Bu yüzden bir deterministin dogmatik olması son derece zor. Determinizmin bir avantajı da hem bilimsel yanı olması, hem felsefi yanı olması, bilim ile felsefe arasında köprü oluşturması. Tabii bundan tanrısal determinizmi hariç tutuyorum. Tanrısal determinizm dönemi için bir devrimdi. Tanrıyı nedenselliğin en ötesine iterek hayattan dışlamayı amaçlamıştı. Tanrıya sadece bir starta basma görevi biçip, geri kalanından tanrıyı tamamen dışlamayı amaçlıyordu. Dönemi için bu düşünce çok büyük bir devrim sayılır. Ama günümüzde modern determinizm tanrıyı tümüyle yok etmiştir. Ancak günümüzde tanrısal determinizme dönüş yapmak başta gelen dogmalardan biri olur. Böyle bir şeye onay vermek, "determinizm olsun da çamurdan olsun" demek dogmatiklik olur.
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Bir apartmanda doğal gaz patladı! Doğal gaz kullanımı yasaklansın! Üüüü, ne sakıncalıymış bu ceset yakma, ne sakıncalı! Zinhar izin verülmeye! Başumuza taş yağar, taş!
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Kuranda neler yazdığı son derece açık ve net. Mezhepler zaten Kurandaki bu yanlışlıkların üstünü örtmek ve düzeltmek için icat edilmiş. Tıpkı Kuranı düzenleyen dönemin Araplarının bir miras paylaştırma işini yola koyup Kurana doğru düzgün yazamayıp sonradan avl yönteminin icat edilmesi gibi. Mezhepler dinin cilası, örtüsüdür. Görevleri Kuranı saptırmak, gizlemek, gözlerden saklamak ve şekerle kaplayıp insanları kandırmaktır. Hiç bir mezhep, Kuranda hüre hür, köleye köle, dişiye dişi yazdığını, müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün yazdığını gizlemeyi başaramaz. Kuranı bilmeyenler hariç. Onlara her yalan, Kuranda mükemmel şeyler yazdığı yutturulabilir.
-
Nelson MANDELA yaşamını yitirdi!
Dönemin Sovyet emperyalizmini görmezden gelmek, tam bir cehalet olur. Ben emperyalizmin doğusunu batısını ayırt etmem. Benim için farkı yoktur. O dönem, Sovyet emperyalizmi Türkiye için çok daha yakın ve acil tehdit durumundaydı. Çünkü Sovyetlerin tüm dünyaya ideoloji ihracı iddiası vardı ve sıcak denizlere çıkış kapısı Türkiye'nin elindeydi. Bu nedenle Türkiye'nin Varşova paktına katılımını sağlamadan, ideolojisini yayma iddiası havada kalıyordu. 12 Eylül darbesi sayesinde Sovyetlerin bu iddiası tamamen umutsuz kaldı ve Sovyetler Birliği bu büyük başarısızlığa dayanamayarak çöktü. İşin enteresanlığına bakın ki, Çanakkale boğazını büyük bir dirençle savunarak destan yazan Türk ulusu, böylece Avrupa yardımından mahrum kalan Çarlığın devrilip Sovyet devriminin gerçekleşmesini sağladığı gibi, kurulmasını sağladığı bu imparatorluğun yıkılışını da sağladı. Tarihte daima kilit roller oynayan Türk ulusunun şimdi de ABD emperyalizmine karşı ayağa kalkmasını umuyoruz. Bunu Atatürkçüler sayesinde bir kez daha başaracak, Atatürk'ün mirası Misakı Millinin bozulmasına izin vermeyecektir diye umuyoruz. Gerçekleştirdiği darbe, dünyanın gidişatını değiştiren ve Sovyet imparatorluğunun yıkılarak soğuk savaşın bitmesini sağlayan Kenan Evren'e Atatürk barış ödülü verilmeyecek de kime verilecek? Güçlü zamanında şakşaklayıp, yaşlı, düşkün halinde bu adama ilişmeye kalkışanlar kadar vicdansız, kişiliksiz insanlar yoktur.
-
Atatürk'ün İslam'ı öven sözleri
Atatürk çok doğru söylemiş. Orta Doğu'da Türkiye'nin bulacağı bir şey yoktur. Savaş, kargaşa, terör, intikam, düşmanlıktan başka... Bu sözünün halen geçerli olması daha da enteresan. Orta Doğu'da hâla demokrasinin d'si yok, insan hakları sıfır düzeylerde seyrediyor, katliamlar, her türlü insan hakkı ihlali, işkence, infaz, hukuksuzluk normal görülüyor. Hayır Atatürk haksız çıksa da yanlış söylemiş desek. Gelecekte keşke Orta Doğu'nun artık bataklık olmadığı görülse de Atatürk haksız çıksa. Sözü elbette sonsuza kadar geçerli kişi olamaz ve yoktur. Yok mahalle hocası dövmüş de, yok kardeşinin mezarını denizin dalgaları açmış da, yok bilmem neymiş de ondan dinsiz olmuş zırvalarıyla Atatürk'ü küçültmek için başlatılan kampanyaların amacı ve hedefi bizce son derece belli ve açık: Türk ulusunu parçalara bölüp kolayca yutmak... Buna direnecek tek güç ise Atatürkçü ulusal güçler. Dincilerin eline kalırsak dogma bataklığı boğazımızı aşar. Bu taktiği görün artık: Dinliye Atatürk dinsizdi diye kötüleme, dinsize Atatürk dinliydi diye kötüleme! Kötüle de nerden kötülersen kötüle. Dinliyse bana ne, dinsizse bana ne? Kime ne? Yaptıkları, eserleri belli. Yaptıklarını da ne dinli olduğu için yaptı, ne dinsiz olduğu için. Yapılması gerekenler oldukları için yaptı.
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
Doğru, kesin biliniyor deme lüksümüz yok. Ama bu durum, nano evrende başka yasaların geçerli olmasından. Bu yasaları çözmek ise, buldozer kepçesiyle bir dantelin nakışlarını yoklayarak örgüsünü anlamak kadar zor. Ama bir çok kuantum araştırmacısı, nano evrenin fizik kurallarının da makro evren kadar kesin ve belirli olduğunu söylüyorlar. Sorun, onları çözümlemenin zorluğunda... Parçacıkları gözlemlediğimiz anda konumları farklılaşıyor ve bu, ölçme zorluğu getiriyor. Ölçme olmadan da analiz zor elbette. Bu şuna benzer: Karanlık bir mağaradaki ayıya pinpon topları fırlatarak ayının konumu, büyüklüğü ve hareketini anlayabiliriz. Ama mağaradaki çakıl tanelerine bunu yapamayız. Pinpon topları fotonlar (ve elektronlar) gibi leptonlar ve ayı, makro madde. Çakıl taşları ise leptonlar... Önce foton mikroskopu ile mikro dünyayı keşfettik, sonra elektron mikroskopu ile nano dünyayı. Sırada devasa LHC makineleri ile atomaltı evrenin keşfi var...
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
Tersine, tam doğru yoktur. Bildiklerimiz, doğruya dair ipuçlarıdır. Bilim doğruyu kesinleştirme çabası değil, doğruya daha fazla yaklaşabilme çabasıdır. Felsefe ise bu alınamayan yolu kestirmeden alma çabasıdır. Bu yüzden eğer felsefe ile varılan sonuçlar kesin ve değişmez kabul edilirse dogma yaratılmış olur. Felsefe elbette doğası gereği, akıl ve düşünce deneyleri ile vardığı sonuçların bir gün bilim tarafından doğrulanacağını umacak. Bunu ummakta ve görüşünün doğru çıkacağını düşünmekte sakınca yok. Ama "felsefe ile kesin sonuca vardık, ötesi yok ve bilim bunun yanlışlığını asla kanıtlayamaz" denirse, bu dogma olur. Örneğin tasarlanarak yaratılmış niye olmayalım, üstün bir uzaylı uygarlık bunu elbette yapmış olabilir. Bu da olmasa, çoklu evrenler kuramına göre, yok olmuş bir evrendeki uygarlık, varlık bilgisinin tohumunu karadeliklerde depolamayı başarmış ve bizim evrenimizde yeniden doğmuş da olabilir. Buna olamaz deme lüksümüz var mı? Yok... Bunlar hep hakkındaki kanıtların ortaya çıkmasını bekleyen felsefi konular...
-
Nelson MANDELA yaşamını yitirdi!
Ben Kenan Evren tamamen masumdur demedim. Hataları elbette çok. Ülkeyi iç savaş gidişatından çevirmek öyle kolay değildir. Bu uğurda bir çok vebali yüklenmek gerekecektir. Tıpkı savunma savaşı gibi. Ülkenizi savunurken canına kıydığınız askerler hep birilerinin evladı, eşi, sevgilisi, babası... Ama ülkenizi savunmak için onları öldürmek zorundasınız. Darbeler canı istediği için yapılan işlerden değildir. Başka çare kalmadığı için yapılan zorunlu işlerdendir. Bir çok sevimsiz iş zorunluluktan yapılır. Çünkü bunları yapmazsanız iç savaşın ve ardından dış işgalin önünü alamazsınız. Türkiye bir iç savaşın eşiğine getirilmişti ve insanlar birbirinden öldüresiye nefret ediyordu. Bu ortamı yatıştırmak için sert önlemler zorunluydu. Önlemler başarılı da olmuş, ülke iç savaşın eşiğinde durdurulmuştur. Yoksa çıkacak iç savaşa Sovyetler karışmaya hazır bekliyordu. ABD de bu stratejik köprü yarımadayı Sovyetlere bırakamayacağı için iç savaş sürerken kendimizi bir paylaşım savaşının içinde bulacaktık. Emperyalizm o dönem iki kutupluydu. Sovyet ve ABD emperyalizmi. Acil olan birincisinden kurtulmak için darbe yapıldığı için ve ABD müdahalesine gerek kalmadığı için CIA'nın "bizim çocuklar başardı" deyip rahatlaması doğaldır. Yoksa Sovyetlere kaptırmamak için askeri güç seçeneğini kullanması gerekecekti. Buna gerek kalmadığı için elbette rahatlayarak öyle diyecek. Bunun somut örneği Afganistan. Komünistlerle dinciler arasında çıkan iç savaşa Sovyetler müdahale etti, ardından ABD müdahalesi geldi. !2 Eylül anayasası ezici çoğunlukla kabul edilmiştir. Kimse o kardeşin kardeşini öldürdüğü iç savaş öncesi ortama dönmek istemezdi çünkü. Burada ahlaksızca olan, dün göklere çıkardıkları Kenan Evren'i bugün ezmeye kalkışmak. İnsanlarda biraz onur ve haysiyet olmalı. Rüzgar gülü gibi dönmemeliler. Benim tavrım net. Kenan Evren'i darbe yaptığında da, şimdi de haklı buluyorum. Darbe iç savaştan ve işgale uğramaktan kötü değildir. 12 Eylül ile cezalandırılanlar masum değiller. Kahvehane tarayan, bomba koyan, silahlı örgüt kuran ve cinayetlere karışanlardır. Bu tür suçlar cezasız bırakılamaz. Kenan Evren, iç savaşın eşiğinde işgale giden süreci durdurduğu için, tam da Atatürk barış ödülünü sonuna kadar hak etmiştir. Başarısız olsa, onu işgalci Kızıl Ordu idam ederdi. Koskoca Sovyetlerin yıkılışı Kenan Evren'in başarısının kanıtıdır. Sovyetler Afganistan başarısızlığından sonra bu ikinci başarısızlığa dayanamadı ve çöktü. Türk ulusu yine tarihi bir rol oynamayı bir kez daha başardı. Şimdi önümüzde diğer emperyalizm, ABD var. Ona karşı da başarılı olmak zorundayız. Yoksa Sovyetlerin yapamadığını ABD yapacak, ülkemizi bölecek. PKK Sovyat finansörlüğünde kurulmuş, o yıkılınca ABD hizmetine girmiştir. Emperyalizmin doğusu batısı yok. Emperyalizm, emperyalizmdir.
-
Nelson MANDELA yaşamını yitirdi!
Dünyada Türkiye'nin bölünmesini istemeyen hangi ulus var da ANC istemeyecek? Türk halkının önemli bir kısmı bile bölüneceksek bölünelim bari diyorken, bunu istemeyecek olan kim? Türk halkı çok acı ama bölünmeye razı gibi durmakta. Sanırsın bu ülke çok büyük, sahip çıkamıyoruz, bölünelim bari de küçük olsun bizim olsun düşüncesinde! Maalesef bu benim düşüncem değil, görüntü böyle! Eller kendi adına "Ulusal Konsey" der, bize ulusalcılık aaa ne ayıp, hiç ulusalcı mı olunur diye akıl satar. Halk da bunu güzelce yutar, sesi çıkmaz. Dışarıdan destekli adamlar ulusalcılık aleyhinde kampanya başlatır, millette ses soluk yok! Durum böyle olunca kim diyecek yazık ya, bu ülke bölünmesin diye? Elbet hepsi bölünsün diyecek. Hepsi buna hizmet edecek. Kimsenin bir şeyi bilmediğini filan sanmıyorum. Herkes her şeyi bal gibi de biliyor. Mandela da biliyordu. Aldatıldığını filan hiç sanmıyorum. Türk halkı da bal gibi biliyor. Ama anlaşılmaz bir tevekküle saplanmış. "Allahtan böyle hayırlıysa, ne yapalım, allah bilir" şeklinde akıl almaz bir boyun eğmeyle uyuşmuş durumda. Bir allahtan değil, emperyalistlerden olduğunu, ancak onlar için hayırlı olduğunu, allahın değil onların bu işi bildiğini ve kotardığını akıl edemeyecek kadar dini dogmalarla zehirlenmiş durumda. Önüne sürülmüş piyonlar yeter ki allah bismillah desin. Ağızdan çıkan kelimelere kul köle olan, ardını arkasını düşünmeyen bir halka da ne olsa müstahaktır. Şimdi hakkını teslim etmek lazım, CIA işi çok iyi biliyor ve propagandasına hizmet ettiremeyeceği bir kişi bulunmuyor. Dünyada sözü duyulacak herkese istediğini söyletebiliyor. "Suriyeyi işgal etmezsek yeni Osmanlı hayallerimiz suya düşer" diyebilecek kadar şaşkınlaşan insanlar oluyor ülkemizde! Bunlar eğer şaşkın değilse, para alıp bu lafları ediyorlarsa bir ayrı korkunç, şaşkınlıklarından diyorlarsa bir ayrı korkunç durum! Türkiye - Suriye savaşından çıkacak sonucun Hatay'ın ihtilaflı bölge olarak gösterip piyon Kürt devletine verilmesi ve petrolün rahatça İskenderun limanından Akdeniz'e çıkarılması olacağını görememek normal akıl için olanaksız. Aslında bu ülkede din dogmasından kurtulmanın sıkı bir tekme yemekten başka yolla olamayacağını düşünmek de olası. O yüzden ben bu halka karışmıyorum, ne yapacaksa kendi bilecek. Ağanın eli tutulmaz. Ben sadece görünen köyün kılavuz istemediğini anlatıyorum. Görünen köyü milletin gözüne de kimse sokamaz. Kör olmasın, görsün. Yoksa olacaklardan, bu halktan başkaca hiç kimsecikler sorumlu olmayacaktır. Bu kadar da görünen köy olmaz artık. Birileri savaş kışkırtıcılığı yapıyor, alenen, açıkça ve resmen, kimsede tık yok! İç savaşa silah, para, destek sağlanıyor, verilen silahlarla insanlar katlediliyor, sokaklarda infaz ediliyorlar, tık yok! Giden silahlar ancak uyuşturucu diye ihbar edilerek yakalanabiliyor. Şoför "ben sürekli silah götürüyordum zaten, jandarmanın gözetiminde gidiyordum" diyor, kimse ne diyor bu adam, neler oluyor demiyor! Nerde üretildi bu silahlar, nerde yüklendi, soran yok! Gaflet ve şaşkınlık diz boyu...
-
Nelson MANDELA yaşamını yitirdi!
Atatürk Barış Ödülü uyduruk bir ödül filan değildir. Atatürk "Yurtta sulh cihanda sulh" demiş mi? Demiş. "Saldırı amaçlı savaşlar cinayettir" demiş mi? Demiş. O halde Atatürk adına barış ödülü verilmesi gerekli ve güzeldir. Bu ödülü geri çeviren Mandela ise ayıp etmiştir. Mandela'yı bu yüzden sevmiyorum. Arkasından da sırf bu nedenle hiç üzülmedim. Kenan Evren ise barış ödülünü hak etmiştir. Ülkeyi iç savaşın eşiğinden çevirdiği için bu ödülü hakkıyla almıştır. 12 Eylül 1980 darbesi olmasa, ülke kendini bir iç savaşın içinde ve aynen Afganistan gibi önce Sovyet, sonra ABD işgalinde bulacaktı. Kenan Evren güçlüyken şak şak, yaşlanıp köşesine çekildiğinde saldırma içgüdüsünden nefret ediyorum. Kenan Evren cumhurbaşkanı iken ne düşünüyorsam, hakkında şimdi de aynısını düşünüyorum. Rüzgar gülü değilim çünkü. Atatürk Barış ödülünün fiilen olmayışı iktidarın ayıbı. Verilmiyor diye sevinilecek övünülecek bir durum yok, tersine ayıp var. Uluslararası ambargoya katılmayan o şahsın Atatürk düşmanı olduğunu bilmiyor muymuş? Ödülü Atatürk adı taşıdığı için alır, bir de etkili konuşma yapar, tüm dünyaya Türkiye'nin Atatürk'ün izinden ayrıldığını duyururdu. Bunu yapmadığı için Mandela ülkemizi bölmek isteyenlere hizmet etmeye çalışmıştır. Çünkü ona böyle yapması empoze edilmiştir.
-
Ah, Bir de Konuşabilselerdi...
Gerçekten bir kedinin bunların tümünden vaz geçip özgürlüğü seçecek kadar onurlu ve gururlu olabilmesi, bende kedilere karşı derin bir hayranlık uyandırıyor. Nedir bu kediler ya? Doğaüstü, olağanüstü bir varlık mı, nedir? Kedi, onu sevdiğin sürece seni sever. Sevmediğin anda o da sevmez. Bunu bir çok insan bile başaramıyor. Bir sürü arabesk insan çevremizde. Hiç kedi sevmeyen bir tanıdığım ilk kez benim kedimi bir kaç saat gözlemleme şansını elde edince "kediden ibret almak lazım" cümlesini istemeden de olsa söylemek zorunda kalmıştı. Bu sadece bir iki saatlik bir gözlem sonucu aydınlanma! Bir kedi ile birlikte yaşasa, hayatında kimseden öğrenemeyeceği şeyler öğrenirdi.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Söz gelimi müslümanlar artık Kuran'daki "müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün" emrini uygulayabilme şansını çoktan yitirdiler. "Din allahın dini oluncaya kadar savaşın" emrini yerine getirebilmekten acizler. Ama: "Müşrikler pistir onları mescidi harama sokmayın" emrini sözümona yerine getirdiklerini sanıyorlar. Hâla "kısas size yazıldı hüre hür köleye köle dişiye dişi" hükmüne göre kadınları abisine, erkek kuzenine öldürtüp kısas gerekmeyeceği, günah da olmayacağı gibi dogmatik korkunç saplantılara devam edebiliyorlar. Dogmadan tümden kurtulmadan bu hastalıktan şifa bulunmaz. Beynin tüm hücreleri dogma virüsünden tamamen temizlenmeli, kalıntısı kalmamalıdır.
-
Kemalizm / Faşizm Bağı / İlişkisi
Yoook, olmaaaz... İnsana eğitim vermek de faşizm! Salacaksın çayıra, mevla kayıra... Kendi kendine doğruyu bulacak, allah ilham eder ona! Ne demek sınıflara koyunu ağıla toplar gibi toplayıp aaa beee ceee öğretmek? Faşizmin dil alası!
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
İslam dünyası Kuran'da yazanları eksik yaptığı için geri değil. Ona uymayı tümüyle bırakamadığı için geri...
-
Kemalizm / Faşizm Bağı / İlişkisi
Dogmayı yıkarsak intikam alır korkusu, katili hapisten kaçar intikam alır diye korkup serbest bırakmaya benzer. Tersine serbest bırakınca cinayetlerine devam eder.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Tolstoy yanlış sözler söylemiş. Hepsinin yanlış olduğunu kanıtlayabilirim. Bunlar duygusal ve gerçeği yansıtmayan sözler. Gerçek farklı. Ha, ama keşke Tolstoy doğru söylüyor olsaydı, o ayrı. Doğru olmalarını temenni etmemiz, doğru olduklarını göstermez. Tanrı olsaydı iyi olabilirdi ama olmadığı gibi. Tabii kötü bir tanrının olması, tanrının olmamasından da kötü...
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
İnsanın şehirde tanrı, ormanda insan olduğu söylemi "gündüz insan gece kurt" söylencesi kadar asılsız. Böyle bir şey yok. Bilimin forsunun söndüğü de tamamen söylenceden ibaret. Böyle bir şey olamaz, çünkü bilim doğrudan doğadan kaynaklanır. Bizim icat ettiğimiz bir fenomen değildir. Ancak doğanın karmaşık olduğu ve kolayca açıklayamadığımız bir gerçek. Bu sadece alacak daha çok yol olduğunu gösterir, o kadar... Feynman'ın dediği gibi "daha altta keşfedilecek çok şey var." Makro ile mikro ayrımı diye bir şey de yok. Evren bir bütündür. Kütle çekimden bir zerreciğin bile kurtulamadığı gibi, evrende her "şey" nedensellik bağı ile birbiriyle ilintilidir. Sadece yasalar farklı ve mikrodaki yasalar farklı işler ve keşfi daha zordur, o kadar. Örneğin Arşpimet yasası sudan yoğun cisimlerin suda batacağını söyler. Ama yüzey gerilimi sayesinde ince bir çelik levha suda batmaz. Burada sadece başka bir yasa devreye girmiştir. Ya da atom çekirdeğinin içinde kütleçekim önemsizdir, çünkü başka çok daha güçlü kuvvetler vardır. Ya da kağıttan bir uçak yapar, uçurursunuz. Kağıdın yarısından bir uçak yaparsınız, yine uçar. Onun yarısı kağıttan yapılan da uçar. Ama bunun bir sınırı vardır. Belli bir küçüklükte artık yaptığınız şey ne uçak olur, ne de uçar. Sekizinci kattan düşerseniz ölürsünüz, ama bir karınca gökyüzünden düşse de ölmez. Kendi ağırlığınızın iki katı halteri kaldırabilirsiniz, ama karınca kendi ağırlığının on katını kaldırabilir. Nano evreni araştırmak, porselen tabaktaki bir taze domates çekirdeğini bulaşık eldiveni ile karanlıkta aramak gibidir. Çekirdeği bulduğunuz anda konumu değişir. Elektronların ve fotonların konumu belirlendiği anda konumlarının değişmesi böyledir. Nano evrende buldozer kepçesiyle nakış işlemeye çalışmak kadar acemi ve hantalız. Sorun sadece bu. Yoksa belirsizlik diye bir şey yoktur. Kuantumcular artık nano evrenin kurallarının makro evrendeki yasalar kadar kesin ve belirli olduğunu söylemeye başladılar. Belirsizliğin geçici cazibesi çabuk sönmüştür. Determinizm hiç olmadığı kadar güçlüdür. Sorun, sadece bu farklı yasaları keşfetmekte. Tanrısal determinizm ile, yani kader ile modern determinizmin ise alakası yok. Determinizm bugün kaderin antitezidir ve kaderi de tanrıyı da reddeder. Doğu düşüncesi mistik ve duygusaldır. Batı düşüncesi ile aşık atması söz konusu bile olamaz. Dünya doğu felsefesinin eline kalmış olsa, bugün dünya çok geri ve ilkel bir yer olurdu. Batı düşün tarzının dünyadan eksik olduğu bir yıl bile olsun istemem. Doğu düşüncesinin eline kalmak bir kabus olurdu. Farabi elbette klasik deterministtir. Eğer determinizm Gazali düşüncesi tarafından dışlanmasaydı, bugün modern determinizme gelmiş olabilirdik. Gazali bağnazlığı bu şansı tanımamıştır.
-
Kemalizm / Faşizm Bağı / İlişkisi
İnsanların birbirlerini öldüremeyecekleri, öldürürlerse cezalandırılacakları da tepeden inme, zorlamacı, baskıcı bir anlayış. Faşizmin ta kendisi! Gücü yeten gücünün yettiğini özgürce öldürebilmeli! Örneğin hür bir adam bir kadını, bir köleyi istediği zaman öldürebilmeli. Kutsal bir kitaba kısas hüre hür, köleye köle, dişiye dişi yapılabilir yazılmalı ki, hür adamlar ben şimdi bunu öldürürsem beni de öldürürler korkusu çekmesin, özgür olsun değil mi? Bu dogmaları asla ve kesinlikle devrim yaparak, zorla, faşist yöntemlerle yıkmamak lazım! Bu dogmalar bin yıl daha sürmeli! Bin yıl sonra insanlar "yav bu yanlış galiba" belki derler. Zinhar ellemeyin, demokrasi zedelenir! Kadına boşsun deyince boş olmalı. Kızlara evlenme yaşı sınırı konmamalı. İstersen beşik kertmesi yapıp gün yüzü göstermemeye hakkın olmalı! Bunlar çok demokratik haklar!
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Yanıt basit... Yok da ondan...