Zıplanacak içerik

democrossian

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

democrossian tarafından postalanan herşey

  1. Türk halkı cinin şişeden çıkarılmasına seyirci kaldığı için bedel ödeyecek diye düşünüyorum. İşin boyutu nereye varır falcı olmadığım için kestiremem ama, emperyalistlerin kukla bir devlet üzerinden petrolü İskenderun limanına akıtmaya ihtiyaçları var ve bu işin peşini bırakmazlar. Suriye bedel ödüyor, Irak bedel ödedi, sırayla bu işler. Yarın kimse ağlayıp sızlanmasın, İskenderun limanı olmadan kukla devlet işe yaramayacağı için sıra İskenderun'a gelecek. Şu anda Suriye ordusu sıra bize gelmesin diye teröristlerle savaşıyor. Biz beklemedeyiz. Suriye askerlerinin attığı her kurşun, bizim misakı millimizi koruyor şu an. Esad düştüğü ve kukla yönetim emperyalistlerce iş başına oturtulduğu an, hedef İskenderun limanından deniz çıkışlı, emperyalist kuklası bir devlet olacaktır. Bu devletin en yakın müttefiki İsrail ve koruyucusu, finansörü, arkacısı ABD ve AB olacaktır. Artık Türk halkı bilecek, İskenderun bedavaya gitsin mi, yoksa korumak için savaşacak mı... Bunu şimdiden, zamanı varken düşünse iyi olur bu halk. İşin encamı o çünkü... O gün şimdi destek verdiği bu işin sorumlularını ise bulamayacak. Kazandıkları büyük servetlerle ABD de olacaklar çünkü. Onların yaratmalarına izin verdikleri büyük sorunlarla başbaşa kalacaklar. Bu sorun, ülkenin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığıdır. Tıpkı Atatürk'ün gençliğe hitabesinde önceden haber verdiği gibi. Atatürk hiç bir öngörüsünde yanılmadı, bunda da yanılmadı. Çoğu gerçekleşti, encamı kaldı...
  2. Bunlar asla değişmez olgular olarak kabul edilemez. Türk olmama gelelim. Evet Türküm. Ama gider Almanya vatandaşlığına geçmem gerekirse Alman olurum. Gidip orda ben Türküm ben Türküm diye ayrımcılık yapmam. Güzelce Almanca öğrenir, Alman kültürünü öğrenir, Alman olurum. Türk olarak kalmam gibi bir zorunluluk yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı isem Türkümdür. Bu vatandaşlıkta kalmayı sürdürdükçe Türk olurum. Müslümanlık ise sadece ağızdan çıkan bir söz. Ağzımdan ne çıkarsa o olurum. Müslümanım demek için hiç bir zorunluluğum olamaz. Hele Türküz ve müslümanız dendiğinde ben bu sözden çok rahatsız olurum. Bu ikisini birbirine bağlamanın bir yolu yok. Türküm, ateistim, ne olmuş? Fransa vatandaşlığına geçtim, Fransızım, ateistim. Ne olmuş? Hiç bir şey...
  3. Olumsuzlukları yükleyecek bir günah keçisi aramak iyi fikir değil... Her olgunun nedensellikleri irdelenmeli. Soyuta atama yapmak, kestirme ve kolaycı yoldur.
  4. Tevrat'ta başını örtmeyen kadınların başlarına tanrının kel vererek cezalandıracağı yazar. Bu açık olmasa bile saçın örtülmesini dolaylı olarak emreder. Kuran'da ise bu tür bir emir bulunmuyor. Tevrat'taki de açık değil zaten. Ama Kuran'daki çok daha belirsiz. Hımar denilince yüz hariç tüm başı örten bir örtünün anlaşılacağı ise kişi görüşü. Buna ne diye itibar edilsin ki? Kuran'daki bir handikap budur. Kesilecek ineğin ayrıntılı özellikleri anlatılır, upuzun bir süre buna dayanılarak bakara (sığır) diye isimlendirilir, ama bu tür tanımlar bulunmaz. Bu yüzden de herkesin kafasına göre şekillendirdiği bir din anlayışı ortaya çıkar. Laiklik de bu yüzden var. Dini temellere göre hiç bir şekilde yasama yapılamaz, zaten nasıl yapılacağını da kimse bilmiyor. Aksini iddia eden allamenin en derini gelsin, bana "hımar"ın onun yorumladığı şey olduğunu kanıtlasın da görelim. Din kargaşadan başka bir şey getirmez. İnsan sayısınca din anlayışı olabilir. Din asla yasamaya temel yapılamaz.
  5. Kimin ne düşündüğü önemli değil. Evrensel hukuk ilkeleri bellidir. Demokrasilerdeki tepki biçimleri bellidir. Terör insanlık suçudur. Sonuçta hapishanedeki katiller de salıverilmeleri isteğiyle isyan başlatabilirler. Ben nereden bileyim kim ne amaçla isyan eder? İsyan nedenleri listesi mi yapayım?
  6. Kelime oyunları ile bir yere varmaya çalışmak aciz kalındığının ifadesidir. İsyan derken bölücü silahlı kalkışmayı kastettiğim çok açık. Silah kullanılmayan demokratik gösterilerle cinayeti, sabotajı, bölücülüğü bir tutmanın nasıl bir yolu olabilir? Gezi birleştiricidir, misakı milliye sahip çıkış, bölünmeyi reddediştir.
  7. Türk tarihi dünyayı kökten değiştirmiş bir tarihtir. Böyle bir tarihe elbette atama yapılıp Türkiye ve Türk halkı denecek. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Bunu sorun edenler sadece art niyetli kişilerdir. Eğer dünyayı kökten değiştirmiş bir Kürt tarihi olsaydı, Kürdiye olmasında bir sakınca olmazdı. Türklerin batıya hareketleri, dünyayı eski tarihlerden beri çok etkilemiştir. Attila'dan başlayarak bu hep böyle olmuştur. Türklerin Anadolu'ya gelişi dünyayı kökten değiştirmiş. İstanbul'un alınması çağ kapatıp çağ açmış. Çanakkale savunması Çarlığın yıkılıp dünyayı 20. yüzyılda en çok etkileyen sosyalist ideolojinin doğmasına yol açmış. Koskoca bir ikili dünya dengesi bu sayede oluşmuş. Hiç bir müslüman halkın yapamadığı büyük bir devrim olmuş. Tüm bu olanları bir kefeye koyup hepsiyle övünmüyorum. O ayrı bir konu. İyi mi olmuş bunlar kötü mü olmuş, onu burada söz konusu etmiyorum. Burada söz konusu olan, Türklerin dünyayı bir daha geri dönüşü olmayan şekilde formatlamış olması. Bu önemli tarihe atama yapılması ve ülke, halk adı olarak kullanılması son derece doğaldır. Bu formatı Orklar çekmiş olsa Orkiye ve Ork halkı olurdu yani... Olmaması için bir neden yok. Asıl riskli olan, "allahın seçtiği kurtulmuş millet" diye saçmalayan kişileri ikiyüzlü grubun bir yandan Kürt konferansları düzenlerken bir yandan yüceltmesidir. Din dogması ile beslenen ırkçılık vardır. Salt dinden bağımsız bir ırkçılık hiç olmamıştır ve yoktur. O yüzden Türkiye'nin din dogmasından başka hiç bir sorunu yoktur. Yapay etnik sorunlar, maksatlı, art niyetli emperyalist kara propagandasıdır. Bu ülkede din dogması aşılırsa aşılmayacak sorun yoktur. Ülkeyi kutuplaştıran, ötekileştirmeye yol açan, bölen sadece din dogmasıdır. Emperyalist destekli, sözde gazeteci maaşıyla ultra lüks villalar alan yazar çizer takımının dini dogmaları ellemeye bile yanaşmayıp, sürekli etnik sorun yaratma çabaları bunun kanıtıdır. Cemaatin ABD de üslenmesi, papa eli öpmesi bunun kanıtıdır.
  8. Katılıyorum. Kaybedilme riski görülmeden hiç bir şeyin değeri anlaşılmıyor. Düşünsenize, tüm halkı müslüman ülkeler içinde laikliği ve demokrasiyi estek köstek de olsa bir yerlere getirmiş tek ülkeyi de kaybetmek ne demek! Tabii ki bu sekteden sonra uyanıp Atatürk devrimlerini ilerleteceğiz. Umudumuz elbette bu yönde. Şu var ki emperyalistler planlarından öyle olmadı olmuyor diye vaz geçmezler. Bazı bedeller ödenmesi gerekebilir ve tabii öderiz de. Kaçınmayız. Unutmayalım ki kurtuluş savaşı verilmese devrimler de yapılamazdı. Bedel ödemekten kaçınılırsa hiç bir kazanım olmaz. Ben çok kez söylemişimdir, tekrar edeyim: Kendi hesabıma misakı millimizi savunmak için elbette seve seve bedel öderim. Atatürk'ümüzün emanetini koruyacağız...
  9. democrossian şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Geçenlerde piknikte bir köpek yanımıza geldi. Güzelce besledim, suyunu da koydum, içti. Sonra biz gidene kadar çevremize hiç bir canlıyı yaklaştırmadı. O alanı sahiplendi ve korudu. Köpekte de böyle farklı özellikler var işte... Kedi gibi titiz bir hayvan ise yok. Kedinin de en önemli özelliği bu. Kedi toksoplazmadan başka iç parazit bulundurmuyor. Toksoplazma ise sadece hamile kadınlara geçtiğinde düşük riski oluşturuyor. Hamilelikten önce alınırsa bağışıklık bile oluşturuyor. Üstelik direk kediden alma riski, çiğ köfte gibi bir gıdadan alma riskinden daha düşük. Tüm etlerde bulunabiliyor. Fare tutmayan bir kediye çiğ et verilmedikçe bulaşma riski ise yok. İç parazitlerin tutunamaması, metabolizmasının hızlı olmasından. Ama kediye özgü, insana bulaşmayan başka parazitler var. Benim bir kedimde iki ayrı tür parazit çıkmıştı. Veteriner bunların kedilere özgü olduğunu, ancak kediden kediye bulaşacağını, insana bulaşmadığını söyledi. Köpekte ise insana geçen parazitler olabiliyor. Bir de ben köpeğin sokakta yaşayabileceğini düşünüyorum. Kedi ise o titizlikle sokakta zorlanıyor. Mecburen temizliğe boş veriyor ama bundan hoşnut olmadığı kesin. Suya bassa ayaklarını çırpan, hemen yalayıp temizleyen kedi, çamurlara basmak zorunda kalıyor sokakta. Onlar için daha zor sokakta yaşamak...
  10. Sorun "bu adamı yeterince kullandık, son kullanma tarihi doldu mu?" sorunu. "Acaba az daha kullanabilir miyiz" düşüncesi. "Acaba çok deşifre oldu, planlarımız iyice açığa çıktı mı?" endişesi. Tabii ki gezi olayları bir uyanış olduğunu ortaya koydu. Bu uyanış yayılırsa ne olacak diye endişe etmekte ve kullanacak yeni yüzler aramakta haklılar. Kendi yarattığın canavarın kendi aleyhine dönmesi Frankeşytayn hikayeleri ile sembolize edilmiş, ünlenmiş bir konudur. Tepkiler artarsa işleri zorlaşır. Anıtkabir'i ziyaret edenler 10 Kasım da bir milyon psikolojik sınırını aştı. Biraz yüz değiştirip, taktik yenileyip planları biraz daha gizlemekte yarar görebilirler. Ama hazır eldeki iktidarı kaçırmak da kolay değil. Durmak yok yola devam mıııı... Yeni bir yüz, yeni taktikler, yeni uyutmacalar mı... Amaç, bölme planlarının tıkır tıkır işlemesi. Kullanılacak adamların önemi yok...
  11. Galiba tanrıyı da tapınaklara hapsetmek istediler. Ama cin şişede durmaz. Er geç çıkar. Tek çare var, cin diye bir şey olmadığını anlamak. Yoksa şişeye hapsettiğine inanırsan bir gün çıktığına da inanırsın, bu kaçınılmaz. Dogmaya elini veren kolunu kaptırır. Dogma beyinlerin son hücresine kadar girmeden durmayan amansız bir virüstür. Beyninin yarısında barınmakla asla yetinmez. Onu son beyin hücresinden de çıkarmadan dogmadan iyileşilmez. Tanrıyı da tapınaklara hapsetmekle kurtulamayacağımız açıkça anlaşıldı. Artık tanrının olmadığını anlama zamanı...
  12. İsyanın iyilikle güzellikle bastırıldığı nerede görülmüş? Hayır şimdi diyelim adam rehine almış, rehineleri öldürüyor, gelen polislere ateş ediyor. Getiriyorlar sniper kafasından vurup öldürüyor! "Vay efendim niye ikna edilmedi? Niye güzellikle rehineleri bırakması sağlanmadı?" "Yahu para ve helikopter gelmezse saat başı rehine öldürüyordu, üç saatte üç rehine gitti?" "Gitsin efendim? Güzellikle ikna edilecekti yine de!" Bu saçmalığa gülücük koyacaktım ama içimden gelmedi. Bu iddialara muhatap olmamız gülmekten öte bir trajedi. Emperyalistlerin çok kişiyi kandırmakta bu kadar başarılı olmaları doğrusu takdire değer. İşlerini iyi yapıyorlar.
  13. Çok söyledim ama bir kez daha tekrarlayayım: Emperyalistlerin amacı Akdeniz'e bir koridor açmak. Er geç İskenderun için savaşmak zorunda kalacağız. Bu halk dogmalara saplanıp uyumanın bedelini bu şekilde ödeyecek. Ama İskenderun elden gider gitmez orasını falcı olmadığım için bilemem. Belki bu halk öyle uykuya daldı ki uyanmayacak, Irak halkının Bağdat'ın işgalini seyretmesi gibi seyredecek, bilemem. Ben bu halka güvenimi maalesef yitirdim. Ne yapacağını hiç bilemiyorum ve güvenim yok... Sonucu görünce anlayacağız. Görüyorsunuz emperyalistler ulusalcılığı habire kötüleyip din dogmatizmini yüceltiyorlar. Çünkü Akdeniz limanını ancak bu şekilde uğraşmadan alacaklarının bilincindeler. Halk ise ne olduğunun hiç bilincinde değil. Empozelere, yalan propagandalara aynen okey veriyor. Utanılıp sıkılınmadan bindörtyüz yıllık kireçleşmiş din dogmalarına hiç laf edilmeyip, 90 yıllık tabulardan bahsediliyor. O da tabu değil. Hayatta en hakiki yol bilimdir, ben size ayet dogma bırakmıyorum, benim naçiz vücudum elbet toprak olacak'ın neresi tabu? Bu dogma uykusunun ceremesi bir şekilde mutlaka çekilecek. Benden uyarması...
  14. Ülkede mezhep ayrımı ise şiddetle vardır. Bu çok büyük bir sorundur. Bunun derhal halledilmesi gerekiyor. Devletin camileri tanıyıp, imam atayıp maaş vermesi, diğer yerleri kabul etmemesi olamaz. Bu çok ciddi bir ayrım sorunudur. Bunun giderilmesi, cemevlerine görevli atayıp maaş vermek değildir. Başta din dersini derhal kaldırıp, diyaneti lağvetmek ve imam müezzin kadrolarını ilga etmektir. İbadethanelere giden cemaat, masraflarını kendileri karşılar. Bu devirde artık din kontrol altında olsun kaygısı olamaz. Yasalar belli, yanlış yapan devlet görevlisi de olsa, olmasa da yaptırıma uğrar. Yanlış yapmasın diye maaş ödemeye gerek yok.
  15. Türkiye'de etnik ayrımla esirgenmiş bir hak yoktur. Böyle bir ayrım hiç bir yasada öngörülmemiştir. Ne haklarını vermesi vermemesi? Böyle bir seçenek yok ki? Hangi haktan mahrumlar? Başka vatandaşlara tanınmış olup Kürt kökenli Türklere tanınmamış ne hak var? "Kürt kökenli Türk" sözü hazmedilir gelmiyor değil mi? Ne yazık ki emperyalistler bu algıyı çoktan yerleştirdi, hepimize kabul ettirdiler. Ülkede iki ulus yaşıyor algısını yerleştirdiler. Böylece bölünmenin temelini şimdiden attılar. Çekoslavakya gibi bölmeye hazırlanıyorlar. Halbuki söylediğim gerçektir. Türk adı tarihe atama olarak verilmiştir. Irk adı olarak verilmemiştir. O yüzden bu tarihsel atama çerçevesinde bu topraklarda yaşayan, bu devletin vatandaşı olan herkes Türk adıyla adlandırılır. Bu bir ırk ataması değildir. Kendini Türk olarak kabul eden Kürt vatandaşlarımız oldukça fazlayken kışkırtıcı propagandalar sürekli yoğunlaştırılarak ayrım algısı yaratmayı başardı bölücü emperyalistler. Bu süreç tabii ki bir yerlere gidecek. Çünkü cin şişeden çıkarıldı ve halk da uyuyarak, aldanarak, umursamayarak cinin çıkarılmasına izin verdi. Sonuçlarına katlanacak. Bu halk bu yaptığının ceremesini bir şekilde çekecektir. Kendi düşen ağlamaz...
  16. Çok önyargılı yazmışsın. Ben hiç bir zaman sosyalist bile olmadım. Ben Atatürkçüyüm. Başka bir siyasi görüşe prim hiç vermedim. Lider olarak sadece ve sadece Atatürk'ü tanırım. @@politika gerekli yanıtı vermiş ama ekleyeyim. Kurtuluş savaşında ordumuzun kullandığı silahlar büyük çoğunlukla Maxim marka Rus yapısı silahlardır. Tetik mekanizmasının kırılması ise tamamen uydurma. Böyle bir şeyin olabilirliği yok. Atatürk'ün silah temin edeceği başka bir yer yoktu. Silahları sadece Ruslardan alabilirdi ve öyle yaptı. Lenin'i Çarlıktan sonra onun yaptığı gibi kendisinin de padişahlıktan sonra bolşevizme geçeceğine inandırdı. Hatta Stalin, Atatürk'ün Lenin'i kandırdığını ve yardımları ödemesi için Türkiye'nin Kars ve Ardahan'ı vermesi gerektiğini söylemiş, sınıra asker yığmıştır. Türkiye bunun üzerine Nato'ya girmek zorunda kalmıştır. Köhne Osmanlıdan sonra yeni bir cumhuriyet kurmak hiç kolay olmamıştır. Bu kilit coğrafyada rahat yatılamayacağını hepimizin çok iyi bilmemiz gerek... Şunu ekleyeyim: Atatürk Sovyetlere borcunu sadece şu şekilde ödemiştir: Taksim anıtında iki tane Sovyet generali heykeli vardır.
  17. Muhammed'i peygamber olarak lanse edip, onun üzerinden bir din kuran Mekke'nin o günkü muhalefeti, bu yolla iktidarı ele geçirmek istiyordu. Bunu yaparken tamamen Tevrat'ı model alıyorlardı. Tevrat ise Mısır firavunu Akhenaton'u model almıştır. Akhenaton, Mısır'da herkesin kendisine bağlı olduğu bir imparatorluk kurmak istiyordu. Bunun da en iyi yolunun, tek tanrı inancı ve kendisinin de o tanrının hizmetkarı olduğu inancını dayatmak olduğunu düşünmüştü. Başarılı olamadı. Onun düşüncesi Tevrat'ta uygulama buldu. Kuran büyük ölçüde Tevrat baz alınarak oluşturulmuştur. Bazı dönemin olayları da eklenerek ortaya çıkmıştır. Mekke muhalefeti de iktidarı ele geçirince tüm Arap kabilelerini tek tanrıya taptırarak hepsini bir otorite altında toplamayı planlıyordu. Bunu yaptıktan sonra, yarımadada birlikte yaşadıkları halk olan Yahudileri ortadan kaldırıp yarımadayı tamamen Araplaştıracaklardı. Amaçları bu olduğu için, Arap kabilelerle savaşırken elbette kıyasıya savaşmayacak, onları yok etmeyeceklerdi. Çünkü onları kendi askerleri yapmaları gerekiyordu. Yukarıda verilen savaşta aşırı gitmeme ile ilgili ayetlerin yazılış amacı budur. Halbuki sıra Yahudilerle savaşmaya gelince tam bir acımasızlık ve soykırım uygulanmış, yarımadada etnik temizlik yapılarak Yahudiler ya öldürülmüş, ya sürgüne zorlanmış, ya da zorla müslüman yapılmışlardır. Öyle ki Yahudiler savaşsın da katliam yapalım diye savaşa zorlamak için hurmalıkları sökülmüş, Yahudiler buna rağmen savaşmadıkları halde ergen olan tüm erkeklerinin kılıçla idamına hükmedilmiştir. Kazılan katliam çukurlarının başına eteği açılıp bakılarak ergen olduğuna karar verilen çocuklar dahi getirilerek kafaları kesilmiştir. Halbuki Kuran'da müşriklerin görüldükleri yerde öldürülmesi, ehli kitaptan ise aşağılanarak cizye alınması yazar. Bu sadece hristiyanlara uygulanmıştır. Yahudilere müşriklerden de kötü davranılmıştır. Çünkü amaç, yahudileri yok etmekti. Mallarına, kızlarına el koymaktı. Bunu yapacak olan ise, tek tanrı otoritesi altında toplanmış Arap kabileleri idi. Öyle de yapılmış ve tüm yarımada Araplaştırılmış, Yahudilerden temizlenmiştir. Ortadoğuda o günden beri kin, düşmanlık, savaş bitmemiştir. Yahudiler bin yıldan fazla zaman sonra anavatanlarına dönebilmişler, tüm Araplar bir kez daha birleşip onları yok etmek istemiş, fakat iki ağır hezimet yaşayarak Kudüs'ü kaybetmişlerdir. Öyle ki Arapların başını çeken Mısır'ın bir gecede tüm hava gücü İsrail hava kuvvetleri tarafından yok edilmiştir. İsrail Golan ve Sina'yı da aldı. Fakat Sina'da tutunmayı stratejik bulmayarak geri çekildi.
  18. "İki oğlum var, biri kız biri erkek" diyeni hiç duymadım!!! Adamı tefe koyar çalarlar be! Erk ekmek erkek kekmek... Ne diyorum yahu?
  19. democrossian şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Sayısız kedi besledim ama köpek beslemeyi hiç düşünmedim. Kuş da çok besledim. Ama kedi ideal bir ev hayvanı. En iyisi kedi...
  20. Yaa? İnsan kızları kansız yani öyle mi?
  21. Emperyalistler istiyor diye ne ülkemizin adını değiştiririz, ne Atatürk'ümüzün sözlerini. Avuçlarını yalasınlar. Atatürk ebedi liderimizdir ve Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
  22. Sovyetler elbette çıkarları için yardım etti. East or west, best is best...
  23. Kimseye düşman olalım diye bir şey zaten yok. Dostluk düşmanlık diye bir şey yok, çıkarlar vardır. NF a gelirsem, "bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap" diyen bir adamla bir işim olmaz. Osmanlı değilim. Müslüman da değilim. Olmak gerekir diye bir şey de yok. Bir de Kurtuluş savaşına en büyük yardımı Sovyetler yapmıştır.
  24. Neydi o fizik hocasının adı yaa... Mürsel mi, Münir mi... Başka... Metin de değil. Macit hiç değil... İnsan böyle işte. Onun sayesinde sınavı kazandım ama adını unuttum. Takım elbisesiz traşsız asla gelmezdi. Atatürkçüydü. Bazen kısaca siyasi konulara değinirdi. Dersi güzel anlatır, monoton bilgi vermezdi. Hayatla bağını kurardı konunun. Bilimsel gelişmelerle bağ kurardı. Aslında geometri sorularını da yaptım. Matematiğim çok kötüydü ama geometrim iyiydi. Matematikçi maalesef matematiğin önemini hiç anlatmadı. Hatta beyin cimnastiğidir, bir işe yaramaz derdi. Halbuki denklem çözümlerini severdim ama polinomdu, integraldi türevdi o konularda bir koptum, bir daha toparlayamadım. Matematik evrenin şiiridir. Matematik olmadan hiç bir şey olmazdı... Bir hoca vardı, adam boş ol dedi mi kadın boş düşer, şeriat uygulanmadığı için çok yanlış işler oluyor filan demişti de içimden bu adamdan hiç hoşlanmıyorum, bu adam hemen yarın ortadan kaybolsa, bir daha da yüzünü görmesem demiştim. Ne hangi derse girdiğini hatırlıyorum, ne ondan en küçük bir şey öğrendiğimi. Ondan kurtuluncaya kadar ağzından ne çıktıysa içimden yok yaaa? Sahi mi? Hööö, hönk demiş olmalıyım.
  25. Rüyalar hiç bir bilgeliğe kapı açmaz. İnsan sadece bildiğini ve inandığını, veya bilinçaltında saklananı görür. Bunun dışında bir şey görmez. Rüya bilgeliği iddiası tamamen uydurmadır. İnsan rüya ile bilge olmaz. Hayvan deneyleri canlıların deneyimlerini rüyada pekiştirerek öğrenmeyi güçlendirdiklerini göstermiştir. Bizler de tüm canlılarla akraba olduğumuz için bizde de farklı bir durum yoktur. Yalnızca bilinçaltımızdan çıkanlar sembolik kılıklara girer. Bu durum da rüyada bilmediğimiz bir şey görmüşüz izlenimi uyandırır. Örneğin bir kişiyi ıssız bir çölde veya tehlikeli bir ormanda yalnız başına görebiliriz. Bilinçaltında o kişiden kurtulma isteği var olabilir demektir bu. Örneğin iş yerindeki mızmız ve huzur vermeyen, kusur arayan huysuz müdürü böyle görmek olasıdır. Bilinçaltımız müdürün işten uzaklaştırılmasını istiyordur. Hatta bilinçaltımız ondan kurtulmak için planlar yapmak istiyordur. Suikast bile düşünüyoruzdur. Fakat bunları bilinçli düşünmek etik gelmediği için rüyada bilince yansır planlarımız. Bir de müdür yukarı ile ters düşer görev yeri filan değişirse ahha rüyam çıktı diye seviniriz. Rüya filan çıkmaz. Rüyalarda gelecekle ilgili bir gerçek olamaz ve yoktur. Her temenninin gerçek olma olasılığı vardır. Rüyada gördük diye doğaüstü bir iş olmuş değildir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.