-
İçerik Sayısı
1.954 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
24
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
democrossian tarafından postalanan herşey
-
Neo, sen Richard Dawkins'in "Gen Bencildir" kitabını okumalısın. O zaman suçlunun hayali uydurma bir varlık değil, kim olduğunu anlayabilirsin.
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
democrossian şurada cevap verdi: gloria başlık Fotoğraf ve Fotoğraf Sanatı
İnsan külünden elmas yapmak için külde yanmadan kalan karbon kalıntıları kullanılıyor. Diğer maddeler atılıp kalan karbon işleme alınıyor. Önce grafit haline getiriliyor. Sonra yüksek sıcaklık ve basınç uygulanıyor ve karbon bu işlemle elmasa dönüşüyor. Zaten doğal elmas da sıcak manto tabakası ile kaya tabakası arasında sıkışan karbondan oluşuyor. İşlemin fiyatı elde edilen elmasın büyüklüğüne göre 3 bin ile 37 bin dolar arasında değişiyor.- 233 cevap
-
- Post mortem
- Post Mortem Fotoğraflar
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
democrossian şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Psikoloji - Psikoloji Forumu
Olayların sadece lafını etmek yetmiyor. Bütün resmi görmek ve olayları birbirine neden sonuç ilişkisi ile bağlamak gerekiyor. Kukla devlete İskenderun limanını verebilmek ve oradan petrolü Akdeniz'e, emperyalistlerin hizmetine çıkarabilmek için neler yapmak gerekiyor? Atatürk'ü karalamak, İngiliz ajanı demek, emperyalizme karşı verdiği savaşı küçümsemek, Kürt Teali ve İslam Teali zihniyetlerini, mandacılığı ve (Atatürk'e karşı İngilizdi, şimdi Amerikan) muhipçiliğini tekrar canlandırmak, laikliği kuşa çevirmek, demokrasiyi "ilerletmek" Atatürk devrimlerini silmek, Atatürk ilkelerini aşındırmak, değersiz gibi lanse etmek vs... Suriye'de kukla bir yönetim işbaşına getirip Atatürk Hatay'ı zorla ilhak eden bir diktatördü dedirtmek ve Fao yarımadası için Irak ile İran'ı kapıştırmak gibi aradan Akdeniz'e çıkış limanını aparmak için Sünni Şii çatışması çıkarmak. Atatürk şimdiden karalanıyor ki o ortam hazır olsun. Tüm bunlara alet olacak dinciler yetmez, liberal görüşlü, etnisite bağnazı kişiler de bulmak ki ittifakla ulusalcılık kötü gösterilsin. Ulusalcılığı kötülemenin iki ana amacı vardır: Ümmetçilik yutturmacası ve etnikçilik propagandası... -
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
democrossian şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Psikoloji - Psikoloji Forumu
Ulusalcılıktan tek dünya ulusuna geçmek elbette bir insanlık ülküsü. Sorun, fillerden kurtulmak için köylülerin niye Nasreddin hoca'yı Timur'un huzuruna önden gönderip kendilerinin kaçtığı. Dünyada kim varmış BM ye önerge verip dünya devleti ve dünya ulusu ilan etmeyi de, Türkiye mi engellemiş bunu? ABD bir öncülük yapsın bakalım, ülkeye Amerika değil, asıl sahipleri Kızılderililerin dilinden bir ad versin, Amerikan ulusu diye bir şey yoktur desin, biz de peşinden destekleyelim. Rusya "olmadı bu Rusya adı, ırkçı oldu, yine Sovyetler olalım, o iyiydi" desin de biz de tabii ya iyiydi diyelim! Dünya tek ulus olmak için ayağa kalktı, bir istemezük diyen biz varız sanırsan! Sanırsan egemen emperyalistler tüm bölünmelere çanak tutmuyor! Şuna emperyalistler, üzerinden petrolü Akdeniz'e akıtacakları bir kukla Kürt devleti yaratmak istiyorlar deyin de dürüst olduğunuzu bilelim. Lafı evirip çevirip süslemenin hiç alemi yok. Bir çuval boş laftan, gerçeği ifade eden tek cümle yeğdir. Bir çuval laf salatasını tek gerçeğin ifadesi cümle çöpe atıverir. -
Tek tanrı fikrinin hiç bir orijinalliği yoktur. İnanç özgürlüğünü yok etmesi ve dinsel faşizme yol açması dışında. Çok tanrılı dinlerde de bir büyük başat tanrı ve onun altında alt tanrılar vardır. Tek tanrılı diye ortaya atılan dinlerde sadece alt tanrı kadroları lağvedilmiş, bu alt tanrılar melek, şeytan cin, ifrit, peygamber, evliya vs kadrolara atanmışlardır. Aslında hiç fark yoktur. Bir Cebrail'e atanan güç, bir Atlas'a atanan güçten az değildir. Tek farkları birine tanrı denmiş, birine melek. Genel müdür kadrosundan almışsın, müsteşar kadrosuna vermişsin gibi. Son derece sıradan bir fikirdir. Üstelik bayat da bir fikirdir, dönemi için bile. Çünkü taa Mısır firavunu Akhenaton'un aklına gelmiş bir eski fikirdir. Amacı ise tek tanrı otoritesini kullanıp daha şiddetli bir din faşizmi yaratmaktır.
-
-
-
"Inception" daki diyaloglara filmi izlediğim gün hayran kalmıştım. Kusursuz kurgulanmış ve düzenlenmiş, bilimsele çok yakın diyaloglar. Tabii sonuçta bu bir bilim kurgu. Bilim ile bilim kurgu daima ayırt edilmeli. Ama örneğin "Gravity" bir bilim filmi. Bilim kurgu değil. Orada en küçük bir bilim kurgu ögesini kabul edemezdik ve yok. Tamamen yörüngede en kötü ne olabilir kurgusuna göre yazılmış bir senaryo, enfes görsel efektlerle sunulmuş. İzleyenler "film bizi uzaya götürdü, nefes darlığı geçirdik" dediler. Astımı olanlara filmi tavsiye etmiyorum. Uzun süredir böyle bir filme hasrettim. "Gravity" yapımcılarına teşekkür ediyorum. Uzayı bize yaşattıkları için... Mükemmeldi. Inception dışında rüya ile ilgili dogmatik anlatımların hiç birine önem vermiyorum. Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı. Nursi'de de nur olsa böyle karanlık faşizme boğulmaz, aydınlanırdık! Boşuna dememiş müşrikler: "Eskilerin masalları"! Bu müşrikler var ya, çok aydın insanlarmış. Ama her doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu gibi onlar da iktidardan uzaklaştırılmışlar.
- 94 cevap
-
- İbn-i Haldun
- Mukaddime
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Ece Zereycan Beşar Esad Röportajı
democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Güncel Konular
Liberaller neyse de, daha etkileyici olan F. Gülen'in okyanus ötesinden attığı salvolar oldu. Adamın sözleri yenir yutulur değil. Bu dizaynlar nereye varacak, doğrusu iyiden meraka düştüm. Resmen ülkeyi freze tezgahına bağlamışlar, orasını burasını şekillendiriyor, biçime sokuyor, kafalarına estiği gibi dizayn ediyorlar. Dizayn edilen halkta gezi eylemi ve Atatürkçülerin dışında çıt yok. Sessizce dizayna boyun eğiyorlar. Dizayna boyun eğmeyen tek kesim, Atatürkçüler. Bu işin sonunu cidden merak etmekteyim. -
“Vicdanı ateistten mi öğreneceğiz?”
democrossian şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ben camiye gidip gelmeyi en büyük marifet sanan bir hacı amcanın, sokak kedilerine yiyecek veren bir çocuğa, vermemesini nasihat ettiğini gözlerimle görüp kulaklarımla duydum. Dediğine göre allahtan daha fazla merhametli olmaya kalıkışmak günahmış. O yaratıklarının rızkını allah istediği şekilde verirmiş. Allahın verdiğini az bulup allahtan daha merhametli olmaya kalkışana allah gazap edermiş. Buna benzer bir sürü hurafe ile çocukların kafasını doldurmaya çalışıyorlar. Neyse ki bu safsatalara kulak asan bir iki çocuk olsa da şimdiki çocuklar çok uyanık. Safsatayı gözünden tanıyor ve metelik vermiyorlar. Fakat küçükten kulağı cin, şeytan hikayeleri, cennet cehennem masalları ile doldurulmuş çocuklara acıyorum. Halen epey sayıda varlar. Büyüyorlar, hâla bilinçaltına yerleşmiş o hurafeleri yenemiyorlar. Çok yazık oluyor. Ben de aynı o safsata ve hurafeler kafama doldurularak yetiştim. Babam son nefesine kadar benim tekrar dine döneceğimi umdu ve onu kandırmışlar, oğlun dine döndü diye yalan söylemişler ölmeden önce. Annem hâla cumaya gitmiyorum diye kafir olduğumu söylüyor. Tabii öyleyim. Fakat ateist olarak asla yetiştirilmedim. Tersine mahalle hocasına gönderildim, Kuran okumayı bilirim. Fakat ben bu bilinçaltıma kadar sokulan hurafeleri yenmeyi başardım. Çoğusu başaramıyor maalesef. Bu yüzden de toplum olarak dogma bataklığında debelenip duruyoruz. Allah diyen bismillah diyen malı götürüyor, sömürüyor, Karun kesiliyor, firavun kesiliyor başımıza. Toplumun gerçekten ateistlerden öğrenmesi gereken öyle çok şey var ki... Hayvan ve doğa sevgisi, sömürülmeme, kullanılmama bilinci, bilim aşkı, kandırılamama, aldatılamama... Bunlar sadece bazıları... -
Zebaniler üstelik sigortasız çalışıyorlarmış. Gühahkarları yakacağız derken yanlışlıkla kendilerini yaksalar, hiç bir güvenceleri yok garibanların. O yüzden çocuklarını huri ya da gılman kadrosuna yerleştirebilmek için torpil aramakta üstlerine yokmuş. Çocuklarına "bak oğlum, bak kızım, babanız gibi cehennem bekçiliğine talim etmeyin, okuyun, huri olun, gılman olun, cennette bir görev kapın" diye nasihatler ediyorlarmış. Çocuklar da: "Ama babaaa, hacıların hocaların bir kucak sakallı intihar bombacısı katillerin oyuncağı mı olalım?" diye itiraz ediyorlarmış. Zebani baba: "Olsun yavrularım, bakın benim iş güvencem bile yok. Geçen bir zebani arkadaş bir günahkarı ateşe atacağım derken kendisi de onunla birlikte ateşe yuvarlandı. Sonra geçen sene ateist kafirler bir zebani arkadaşın çatal mızrağını gaspettiler, kaç tane zebani arkadaşı onunla telef ettiler. Onlar sonsuz işkence göreceği için onları öldüremiyoruz, onlar bizim canımıza okuyor!" Bunun üzerine zebaninin çocukları korkup huri, gılman olmak için okula gidiyorlarmış! Onların da durumu iç açıcı değil, şarap dağıt, sonra meze ol, çekilir iş değil ama işte çaresizlik, ne yapsınlar... Bu arada görsel etkileyiciymiş, üstelik açıklayıcı... Şeytan ya da kötü tanrı fikri böyle bir anda doğmuş olmalı insanların zihninde... Zaten bulutları her şeye benzetmenin olası olduğunu herkes bilir. Çocukken bulutları bir şeylere benzetmeyi severdik.
-
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
democrossian şurada cevap verdi: binyamin başlık Dini Konular - Din - Dinler
Mekke'de iktidarı ele geçiren ekibin Muhammed'i kullanarak insanlara vahiy diye dikte ettiği, fakat kendilerinin icat ettikleri metinde, kısasta hürriyet ve cinsiyet ayrımı yapıldığı, bunun ise insan haklarına şiddetle aykırı olduğu açıklığa kavuştu. Şimdi ise bu korkunç uygulamanın günümüzdeki yansımalarına gelelim. Töre adı altında hâla sürdürülen bu vahşi yasalara göre, bu çağda bile kadın öldürmek değil cezalandırılacak bir eylem, bir meziyet olarak görülmekte. Hiç siz töre adı altında kadın cinayetlerine bu töreyi sürdürenler tarafından kınama gördünüz mü? Tersine eline sağlık derler. Azmettirirler. Çünkü ilkel yasaları böyle der. Kısas ancak hür adamı öldürürsen yapılır. Köleye, kadına kısas olmaz! Bir adam öldürüldüğünde bu ilkel törelere göre diyet ödenir, barışma ziyafeti verilir. Örneğin ünlü türkücü adamlarının öldürdüğü halıcı için böyle yapmıştı. Peki bu törecilerin hiç kadın öldürüldü diye diyet, ziyafet verdiklerini gördünüz, duydunuz mu? Hayır. Çünkü kadın. Ha, öldüren kadın olursa kısas olur. Onun için de kadını kadına öldürtmezler, yeğenini, abisini, bilmem nesini üzerine gönderir, öldürtürler. İşte bu ilkel, vahşi törenin kaynağını açıkladık. Aynen uyumlu ve birebir örtüşüyor. "Kısas size yazıldı. Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi" (Kuran) -
Çanakkale müthiş bir stratejik boğazdır. Dünya tarihini kökünden bir kez sallamamıştır. Çanakkale savunması da Avrupa devletlerinin Rusya'nın yardımına gidememesine ve Çarlık rejiminin yıkılmasına yol açmıştır. Rusya'da sosyalizmin iktidara gelmesi ise, tartışmasız dünyadaki en önemli gelişmelerden olmuştur. Tüm 20. yüzyılı bu değişim şekillendirdi. Her zaman söylerim. Bu kilit yarımadada rahat bırakılmazsınız. Burası dünyanın kilidi. 1071 de Malazgirt'ten kapıyı açmakla iş bitmedi, tersine başladı. Bu kilit yarımada her zaman dünyanın gözü altında olacaktır. Faraza uzaylılar dünyayı gözetlese, içinde ne olduğunu bilmeden bile ilk dikkatlerini Anadolu yarımadası çeker. Tarihi boşverseniz bile, coğrafya bunu kesin biçimde gösterir. O yüzden ulusalcılık tukakaymış, milliyetçilik ayaklar altındaymış, yok bilmem Atatürk pragmatistmiş, bunların hepsi bu dünyanın kilidini çözmenin adımları. Bu millet bunlara daha fazla izin verirse çekeceği acıları tahmin bile edemez...
-
Tanrı iyi olsa yenilmez bir süpermen yaratırdı, o da kötülerin canına okurdu diyorsun yani... Ama aynı şeyi, tanrı var olsaydı yenilmez bir süpermen yaratırdı, o da kötülerin canına okurdu diye telaffuz etmek de olası... Söylendiğine göre ise tanrı sinsi ve yenilmesi zor bir şeytan yaratmış, insanların canına okusun, cehennem dolsun ki zebaniler yan gelip boşuna maaş almasın diye...
-
Geçen ilginç bir şey oldu. Annesine göstermek için yavruyu balkona çıkardım. Epey bakındım ama anne kedi yoktu. Benimki de lakayt lakayt etrafa bakınıyordu. Birden başını hızla çevirdi ve kaskatı oldu. Baktığı tarafa bakınca annesini ben de gördüm. (Klonu kadar benziyorlar) İlginç olan, onu annesinin yanına atıvereceğimi düşünmesi ve paniklemesi oldu. Lakayt lakayt bakınan kedi bir anda korkuya kapıldı. Hemen içeri aldım ve sakinleşti. Hayat... İki ay karnında taşısın, bir ay sütüyle beslesin, sonra ona geri veririm diye paniklesin... İşte hayat bu...
-
Bu sözler bana iyi geldi. Aslında tam emin değilim ama %98 eminim. Neden tam değil, ben özgürlük kavramına çok önem veririm. Özgürlük her şeyden değerlidir. Kedi dile gelmez ama gelse eminim "özgürlük" derdi. Daha önce bir prensesim vardı. Onun hayatını kurtardığımda gözleri yeni açılmıştı, avuç içine sığıyordu ve açlıktan, soğuktan ölmek üzereydi. Koşullarım hiç uygun olmamasına rağmen onu büyüttüm. Kocaman, güçlü, şahane bir kedi oldu. Birisi ısrarla istedi, koşullarımı daha fazla zorlamamak için verdim. Daha önce yine mutlak bir ölümden kurtarıp büyüttüğüm bir kedimi verdiğim birisinin ona çok iyi bakmış olması beni yanılttı. Maalesef bu kez öyle olmadı. O da başkasına vermiş ve o da dışarı atmış. Prensesimi verdiğini söylediği semte gittim, evi buldum, etafta aradım, sonunda onu buldum. Ürkek, kırgın, durgun ve neşesizdi. Onu başkasına verdiğim için beni hiç affetmedi. En sevdiği mamaları aldım, en sevdiği oyunları oynadım, asla eski prensesim olmadı. Özgür hayatı seçti. Sokakta kedilerle dövüştü, yaralandı, tedavi etmeme bile izin vermedi. Öyle mağrur, öyle asil ve gururluydu ki, insanlar bunlara nankörlük diyor. Yavrulayacağında gelir diye çok umutlandım ama gelmedi. Ona ne olduğunu hâla yakıcı bir merakla düşünürüm. Sokakta hayat zor, yavru bakmak daha da zor. Bu sefer kısırlaştırmalıyım. Zaten bu kedime de annesi bakamadı, annesini biliyorum. Uzun süre yiyecek bulup getiremediği için yavrusu miyavlıyordu ama yakalayamıyordum. Sonunda paket mamanın kokusuna yenilip saklandığı yerden çıktı ve yakaladım! Yakalanınca etrafı ayağa kaldırdı ama kedilere nasıl davranacağımı çocukluğumdan beri bilirim. Aç bir kedi çaresizdir. Sakın karnı tok, sırtı pek bir kedinin üzerine yavru da olsa gitmeyin, çok fena yırtıcıdır. Bu ise bir poşete doldurulmuş kemikler kadar cılızdı, et namına bir şey yoktu. Beslenemediği her halinden belliydi. Annesini görüyorum, hiç yavrusunu arıyor gibi görünmüyor, kendi telaşında, hayatını sürdürmeye çalışıyor. Belki de bu yavru bakabildiği ve hayatta kalan son yavrusuydu. Çöpler yeraltına alındığı için çevrede hiç yiyecek yok ve kedilerin belki de tek ölümcül düşmanı yoğun araba trafiği var.
-
Aynen öyle. Yahudilik dışlanmışlık ve yurt edinme çabası yüzünden çok katı bir din olmuştu. Baktılar bu böyle gitmeyecek, hristiyanlığı icat ettiler. Hristiyanlık yok o haram, yok bu haramı kaldırdı. Taşlama cezasını kaldırdı. İntikamı kaldırdı. Böyle biraz yumuşatmalar yaptı. Bu kez fazla yumuşadı diye islam tekrar aynı sertliğe dönmese de bir ölçüde döndü. Gerekli görüldüğü kadar. Olay bundan ibaret. Tamamen insan zihni ürünü...
-
Dinlerin temelinde kendini bilmenin filan olmadığı, bunun felsefeden aşırılıp sonradan tasavvuf aracılığıyla dine yamandığı açıkça görüldü. Bunun israiliyatla filan tabii ki alakası yok. İslam zaten tümden israiliyat. Kopya edildiği yer orası zaten. Kuran'da ise kendini bilme ile ilgili ayet filan yoktur. O mealde olduğu iddia edilenler, değildir. Nefis diye kirli bir şey icat ediyor. Peşin olarak kirli olmakla damgalıyor. Yani bil filan demiyor, dikte edip bildiriyor. Yargılıyor, hükmü veriyor. Sonra emrediyor: Temizle. Kuranda nefsinizi öldürün diye de ayet var. Bu da söylediğim şekilde olduğunun başka kanıtı. Bilmek ne, öldürmek ne? Alaka bile yok. Tasavvufa en çok yamanmaya çalışılan ayet ise "nefsi mutmain" ifadesi. Bunun da kendini bilmekle alakası yok. Mutmain tatmin olmuş demek. Kendini bilmiş filan demek değil...
-
Hadi olmayana ergi yapalım, tanrı var diyelim. Hesap günü vay başına geleceklere! Hesap soran sorana. Bu hesapları nasıl verir tanrıceğiz bilemiyorum. Öylece bırakır kaçar hesabı kitabı bence... Ya da işi faşizme vurur, "tutun, yakalayın, konuşturmayın, götürün, atın, yakın, işkenceler edin..." diye ciyak ciyak bağırır. Başka kurtuluşunu göremiyorum.
-
Dinler tarihindeki en büyük yozlaşma, tek tanrı fikrinin icat edilmesidir. Bu berbat fikir, inanç özgürlüğüne konulmuş en yıkıcı dinamit olmuştur. Bir daha da inanç özgürlüğü aldığı yarayı halen onaramamıştır. İnsanlık tarihinde icat edilmiş bundan kötü bir fikir yoktur. Bu demek değil tabii, çok tanrılar fikrine dönelim. Bu saatten sonra yapılacak en iyi iş tanrı fikrini tamamen bırakmaktır. Gelecek nesiller "tanrıları önce teke indirmiş, sonra tümüyle kaldırmışlar" diyebilirlerse, eh, tek tanrı fikri biraz töhmetten kurtulur. Bunu diyemezlerse, çok tanrıların bin beteri korkunç din faşizmi ile boğuşmak zorunda kalma sürer.
-
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
democrossian şurada cevap verdi: binyamin başlık Dini Konular - Din - Dinler
Tanrının oğlu, tanrının temsilcisi, tanrının hizmetçisi, tanrının gölgesi, tanrının peygamberi, tanrının halifesi, tanrının şusu, tanrının busu... Hiç farketmez. Hepsi aynıdır. Hepsi tanrı inancını iktidar ve faşizm için alet etmektir. Tanrının bir şeyi ol da nesi olursan ol. ""Hamili kart yakinimdir, imza tanrı" kartını bastırıp yaldızlatıp süsletip insanları bir inandırmayı başardın mı, tamam. Yürü ya kulum... Kim tutar seni... Firavunlar hiç bir tanrı satıcısı ve tanrı kullanıcısından öte bir şey yapmamışlardır. Ha allah evliyası, allah peygamberi, allah halifesi iddiası, ha firavun. Hiç fark yok. Hepsi tanrı alıp tanrı satıyor... -
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
democrossian şurada cevap verdi: binyamin başlık Dini Konular - Din - Dinler
Maalesef taşıma suyla değirmen dönmediği gibi, başka yerden ayet taşımak ve konuya yamamakla sorun çözülmüyor. Hayır böyle taşıma ayetle sorun halletmenin olmayacak iş olduğunu çocuk bile anlar. Orada kısasla ilgili hiç bir alaka yok. Yok şimdi, savundukça batmak diye tam buna denir. Madem orada kabileler eşit demiş, e iyi sorun yokmuş, niye burada hüre hür, köleye köle, dişiye dişi diye saçmalamış madem? Hiç bu lafları etmeyecekti. Kısas size yazıldı, tamam. Biterdi mevzu. Öbür ayet de kısas nedir, Tevrat üzerinden açıklıyor, tamam, sen sağ ben selamet olacaktı. O zaman sadece kısas doğru mudur, onu tartışırdık. Ama ona gelmeden kısasın statü ve cinsiyet ayrımcı uygulanması sorunu çok daha büyük sorun. Bunu Kuran'a yazmakla bir çuval inciri berbat etmişler günün egemenleri! Niye burada hür, köle, dişi karıştırdığını açıklamanın en küçük yolu yok. Cinsiyet ve statü ayrımına göre ceza uygulamaktan başka. Ne kadar çırpınırsanız o kadar batarsınız. Çünkü anlam apaçık. Ancak ve ancak hüre hür kısas yaparsın. Dişiye, köleye hür adamı kısas yapamazsın. Böyle buyurmuş efendiler... -
Sokaktan aldığım kedim ile sonunda kedisiz günlere son verdim. Kendimi bildim bileli kedi beslerim. Sayısız kedim oldu, kaç tane olduklarını bilmiyorum. Nasıl stresimi alıyor, nasıl komik, nasıl yaramaz, anlatamam. Oyundan yorulup uykusu gelince ellerini bir gözlerine kapatışı var, ömre değer! Ancak sürekli düşündüğüm konu, kış geçince kızıştığında ne yapacağım? Doğum kontrol hapı diyen var, kızışmayı önleyen hormon iğnesi diyen var, kısırlaştırma diyen var... Düşündüm taşındım, kısırlaştıracağım. Acımasız gibi geldiğini biliyorum ama doğrusunun bu olduğuna karar verdim. Neden mi? Diyelim üç ya da dört yavrusu oldu. Bunlara nasıl ev bulacağım? Diyelim buldum. Heveslerini aldıklarında sokağa atacakları kesin. Sokakta sıcak bir evden mahrum yaşayan yeterince kedi var. Üstelik kedi alacak olan ev kedisi değil, sokakta sahipsiz kalmış yavrulardan almalı. Kedi üretip dağıtmak söz konusu olmamalı. Kedi sokakta yaşayacak bir hayvan değil. Şu an kucağımda nasıl rahat ve güven içinde uyuyor. Bana sonsuz bir güven duyarak öyle derin uykuya dalıyor ki, bana duyduğu bu sonsuz güven bana gurur hissettiriyor. Ama ben onu kısırlaştırmaya karar verdiğimi yazmakla meşgulüm. Tabii ki tereddüt ediyorum. Ama en iyi karar bu diye düşünüyorum. Yavruların sorumluluğunu alamam. Bir kedimi bir üniversite öğrencisine verdim ve çok iyi baktı, o kızcağıza ne kadar teşekkür etsem azdır. Üstelik yavru doğurmasına bile izin verdi ama kedi düşük yaptı. Bilemiyorum ilaç filan mı verdi, ama kedimi atmadı sokağa. Başka bir kedimi verdiğim başka biri ise maalesef kedimi sokağa atmış. Bu kötü deneyimi bir daha yaşayamam. Bazen düşünürüm. Sıcak bir ev olmasa da, hayat zor olsa da özgürlük mü, yoksa sıcak, rahat bir evde insan egemenliğinde yaşamak mı... Zor konu... Bilemiyorum. Çetrefil... Kedi gibi titiz ve hassas bir hayvan sokakta mutlu olmuyor. Üstüne başına bakamıyor, bir saat özenle yalanıp temizlenemiyor, çok sevdiği sıcak ortamda uykuyu bulamıyor, doya doya oyun oynayamıyor, çok titizlendiği temiz suyu içemiyor. Hayat ikilemlerle dolu. Ama ikilemleri bunalıma dönüştürmemeyi öğrendim. Ne yaptığını, nedenlerini sonuçlarını biliyor olacaksın ve doğru olduğuna karar verdiğini yapacaksın...
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
democrossian şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Psikoloji - Psikoloji Forumu
Anıtkabir'i ziyaret eden vatandaşların sayısı her bayram katlanarak rekor kırıyor. Halkımız giderek uyanıyor, bilinçleniyor ve kendisini "en kıymetli hazinesinden mahrum etmek isteyen dahili ve harici bedhahları" daha iyi tanımaya başlıyor. Kıskananlar çatlasın! 10 Kasım'da Atatürk'ümüzü bir milyonu aşkın vatandaş ziyaret etti. -
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
democrossian şurada cevap verdi: binyamin başlık Dini Konular - Din - Dinler
Dostum, biliyorsun konu bundan ibaret de değil. Şimdi bak dikkat et. Kısasın sınıf ayrımı yapılarak uygulanmasını savunmak için ortaya atılan iddiaya dikkat ediyor musun? Ne kadar temelsiz ve geçersiz olduğu apaçık belli. Böyle bir üstün kabile durumu eğer vardıysa, ne yazması gerekirdi? "Kabile üstünlüğü gözetilmez" veya ona benzer bir cümle yeterliydi. Hiç köle, hür, dişi erkek filan karıştırmaya gerek var mıydı? Elbette ki yoktu. Öyle açık net ki konunun kabile mabile olmadığı, konunun cinsiyet ve statü ayrımı olduğu! Bitmedi, bu yapılan savunma sorunu daha da büyütüyor. Ortaya çıkan durum şu oluyor: "Sizin kabilenin hür bir adamı, bizim kabileden bir köleyi öldürdü. Verin bakalım bir köle, kısas yapacağız"!!! Katil cezasız kalacaktı, bu savunmaya göre bir de üstüne masum bir köle öldürülecek! Böyle bir şeyin olmayacağı ise kimsenin başkasının suçunu yüklenmeyeceği kuralından belli. Demek kısas sadece katil ile maktül Kuran anlayışına göre denk ise uygulanacak. Yoksa yok. Bunun böyle olmasından başka bir yol aramak, "ne pahasına olursa olsun dogmama toz kondurmamalıyım" inadıdır, başka bir şey olamaz.