democrossian tarafından postalanan herşey
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Benim ezoterizm, spiritüalizm ve mistisizmle aram çok bozuktur. Böyle şeylerden dinlerden hoşlanmadığım kadar hoşlanmam. Hatta belki dinlerden de fazla. Bunlar dinden bile anlamsız ve boş işler...
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Eh biraz anladığın imzandan belli ama hiç anlamaz gibi yaptın da...
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
İlginç bir yorum. Hoş geldin dostum. Güzel, kaliteli bir yorum okumaktan keyif aldım. Fakat sonra hemen tekrar sihir, ebced, cifir hesaplarına tarikatlarca geri dönüldü. Hâla daha da işte çelakıllılar keramet arıyor Kuranda...
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Yahu çok basit! Her mıknatısın N ve S olarak iki kutbu vardır. N kutbunun karşısına S gelirse iki mıknatıs birbirini çeker. Yok N ile N veya S ile S karşı karşıya gelirse iterler. Birleşik alan kuramına göre elektrikte artı ile eksi yüklerin birbirini çekmesi ve aynı yüklerin ise itmesi de aynı olaydır. Bize farklı görünüyor. Elektrik alanı ile manyetik alan, sadece farklı fazda gerçekleşen olaylar. Neyse, aslında bayağı da karışık, haklısın. İşi kutuplarda bırakalım... Şimdi... Senin mıknatısın karşıdakinin mıknatısını itti. Çeksin diye kutbu çevirdin diyelim. Aaa, o ne, yine itti! Aksilik işte! Karşıdaki de senin gibi düşünüp o da mıknatısı ters çevirmiş! Gitti işte... Kıssadan hisse: Hemen çevir kazı yanmasın yapmayacaksın!
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Ya bir de benim gibi berbat bir ilkokul öğretmenin olsaydı? Ucuz kurtulmuşsun. Gerçi onun bana bir zararı olmadı ama, ilkokul bu, okumaktan bile vaz geçirebilirdi. Belki de geçirecekti kim bilir... Ama son sınıfta hastalandı. Hani ateist olmasam allah tarafından diyeceğim, o türden. Yerine de şeker mi şeker bir adam geldi mi... Benim bütün notlar pekiyi oldu. Önce boş kağıt bile verirdim. Hiç ilkokulda boş kağıt verilir43 mi*, we (bu sefer silmeyeceğim, benim Pamuk klavyeden geçti) Neyse ilkokulda boş kağıt verilir mi, ben verirdim. Öyle nefret ediyordum bu öğretmenden. Kafasına bir şey atasım geliyordu. Neyse fizik öğretmenim ise iyiydi. Üniversiteyi onun sayesinde kazandım. Hiç dersaneye gitmediğim halde. (Cemaatten şifre almadım!!!) Matematik öğretmenim ise... Olamaz öyle sevimli, öyle zarif, öyle güzel bir kadın yaaa! Galiba dersi dinlemeyip ona baktığımı anlar, tatlı tatlı gülümserdi. Sonuçta matematiği hiç öğrenemedim! Neyse fizik yetti, tüm fizik sorularını yaptım.
-
Ben güldüm, siz de gülün madem :)
- Kemalizm'e felsefi bir yaklaşım...
Dejavu mu oldu? Matrix'deki gibi! Az önce bir karakedi geçmişti, yine geçti! Alarm! Matrix bizi buldu, telefon kulübesine! Koşun!- ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Bencillik, kıskançlık, övünç, kıvanç, zeka, korku, merhamet... Bunlar soyut kavramlar değildir. Bunları gramla, metreyle ölçemesek bile kıyaslayabilir, birine daha az, birine daha çok diyebilir, ölçü koyabiliriz. Aksi halde psikoloji ruhiyat ve felsefe olurdu, bilim olmazdı. Ölçmek daha zor olabilir, mekanizması karmaşık olabilir ama somutturlar. Korkuyu somut şekilde hissedersiniz. Kalbiniz hızlanır, gözleriniz büyür, terlersiniz. Sevinç somuttur, kahkahalar atar, iyi hissedersiniz. Soyut nedir peki? Soyut, belirti vermeyen ama öyle olduğunu zannettiğimiz şeylerdir. Hakkında bir bilgimiz olmayan şeylerdir. Astroloji gibi. Büyü gibi. Fal gibi. Tanrı gibi. Melek, şeytan gibi. Cin gibi. Hayalet gibi. Odada bir hayalet veya cin dolaşıyor sanmak, soyut bir korkudur. Odada bir kaplan dolaştığı için korkmak, somut bir korkudur. Çoğu kişi rakamların soyut olduğunu düşünür. Gerçek hayatta üç diye, beş diye bir şey olmadığını düşünür. Bu yanlıştır. Rakamlar somuttur. Dünyada üç diye beş diye somut varlıklar yok ama, üç elma, beş kedi, sekiz yumurta var.- Kemalizm / Faşizm Bağı / İlişkisi
Ben kemalizm sözünü pek doğru bulmuyorum. Kullananlara bir şey demiyorum, elbette kullanabilirler. Ben Atatürkçülük demeyi tercih ederim. Hiç bir zaman kemalistim demem. Peki neden? Çünkü izmler genellikle ideolojiler için kullanılır. Tabii ki böyle bir kesin kural yok. Onun için zaten söylemime kesinlik vermiyor, tercih olarak gösteriyorum. Genel algı bu yöndedir. Genel algı bizi ilgilendirmez diyene de hiç bir itirazım olmaz. Ben sadece kişisel tercihimi belirtiyorum. Benim kişisel tercihim ise kimsecikleri bağlamaz. Kemalistim diyene yanlış kelime kullanıyorsun diye bir iddiam olmaz. Peki neden Atatürk ilkeleri bir ideoloji değildir? Çünkü ideoloji, mevcutta olan, kurumsal yapılara karşı önerilmiş bir fikir akımıdır. Atatürk ise olan bir şeyi, çağdaş uygarlık düzeyini hedeflemiştir. Dünyada mevcut kurumsal yapıya bir alternatif önermemiştir. Yeni bir düzen kurma iddiasında bulunmamıştır. İlkelerini de hiç bir felsefi akıma göre düzenlememiş, bilime göre düzenlemiş ve bilimi tek yol gösterici olarak belirlemiştir. Bilimde ise ideoloji olmaz. İdeolojileri felsefeler üretir. Bundan dolayı da birbiri ile çatışan, birbirinin alternatifi düzenler öne sürerler. Atatürkçülükte böyle alternatif bir önerme yoktur. Atatürk kendisi de fikirlerinin çağın gereklerine uygun olduğunu, zamanı gelen fikirlerin durdurulamayacağını belirtmiştir. Ayrıca savaşta Sovyetlerden çok büyük ve önemli yardımlar aldığı halde, savaştan sonra Sovyet ideolojisini elinin tersiyle reddetmiştir. İstese o kadar yardımdan sonra ekonomik, ideolojik yardım da alabilirdi. Sovyetlerle aynı pakta da girebilirdi. Müttefik de olabilirdi. Bunları yapmadı. Çünkü ideoloji devleti istemiyordu. Hür, bağımsız, çağdaş bir demokrasiyi hedefliyordu. İsyanların bastırılmasıyla ise faşizmin hiç bir ilgisi yok. Her devlet, toprakları üzerindeki egemenliğinin parçalanmasına değil, sorgulanmasına bile izin vermez. Devleti parçalamayı hedefleyen isyanları ise elbette bastırır. Bu son derece doğal bir durum. Yeni kurulmuş bir devlet özellikle, asla kendini parçalanmaya bırakamaz. Aksi halde daha kurulma aşamasında yok olurdu.- USTA! NE DİYORSUN BU HUSUSTA?
Bunlar erkek yurtlarında erkek erkeğe kalırlarken karşılarına bir kız çıkınca tökezleyip mi düşüyorlardı, dilleri mi tutuluyordu, felç mi geçiriyor, akıl tutulması mı yaşıyorlardı nedir... Kızlarla ilgili bu kadar kötü anılar barındırmaları belleklerinde ve bilinç altlarında, nedendir? Kızlar bunların bu komik hallerine kahkahalarla mı güldüler acaba? Hocanın şakirtleri "allahümme ecirna min şerrin nisaaaaa!!! Allahümme ecirna min fitnetin nisaaaa!!! Allahümme ecirna min belain nisaaaa!!!" diye haykırdıkça kızları şeytan gibi mi bilinç altlarına yerleştirmiş bunlar? Çok kötü anılarla tıka basa dolu bilinç altları, çok kötü...- Kabir Azabı Var mıdır?
Tek tanrı fikri kadar berbat bir fikir, insanlığın tarihinde olmamıştır. İcat edilmiş en kötü fikir bu... İnanç özgürlüğünün en amansız düşmanı. Dikteci, faşist, buyurgan, tehditkar ve merhametsiz. İnsanlık bu fikirden bir an önce kurtulmalıdır. Bu fikir olmasa dinlerin bir parça katlanılır bir yanı olabilirdi. Ama tek tanrılı dinlerin katlanılır, içe sindirilir yanı yoktur. İnanç faşizminin en ilerisi, diktanın, zorbalığın baş kaynağı... O ne ya, big brother gibi? Gözetleyip duran bir şey... Berbat ötesi, bu kadar berbat bir ikinci fikir daha olmadı tarihte! Neyse olmuş artık. Zaman geri çevrilemeyeceğine göre, şimdi yapılacak en acil iş bu berbat fikirden bir an önce dönmek...- Kemalizm'e felsefi bir yaklaşım...
Osmanlı, Göktürk yazıtlarındaki anlayıştan bile geri bir zihniyete sahipti. Kullanmak istedikleri din, Türkleri mahvetmiş, kişiliklerini yok etmiştir. Emperyalist bir zihniyete saplanmışlardır. Bu geri zihniyeti deviren Atatürk dünyada en faydalı işi yapmıştır.- ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Somutu illa da soyuta atama hastalığı... Dogmatizmin iflah olmaz, tedavisi bulunamamış, zihni kemirip bitiren korkunç yansıması. Her somutun altında, arkasında bir soyut arama saplantısı... Bu hastalığın iflahı gerçekten zordur. Ben başardım ve kurtuldum. Dogmatizmin pençesinde geçen zamanıma acıyorum. Darısı herkesin başına diyorum... Ego... "Haa, o mu, nefis!" Supraego... "Haaa işte, ibliiiis!" Superman... "Şeytaaaaan!" Batman... "Niiiiiii..." Spiderman... "Hiiiiiiii!" Olmaz bu dogmatikler... İflah olmaz bunlar...- Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Ortada kuyu var yandan geç olmuş... Olsun olsun... Yandan dolanarak da olsa gerçeğin itiraf edilmek zorunda kalınması da idare eder... Yani... Güneş balçıkla sıvanamıyor!- tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Köleler ile efendiler arasında kısas savaşı mı olacak? İnsanı güldürmek için daha iyi yollar var... Gerekirse kölelerin kökünü kurutur, gider yeni köleler satın alırlar. Köleler efendilerle asla cinayet yarışına giremez. Dogma savunmak için kırk dereden niye su getirildiğini açıklayacak olan var mı acaba? Bir gerçeği savunmak için bu kadar kırk dereden su getirilmezken, bu dogmaları savunmak için niye bu kadar kırk dereden kırk kova su getirmek için bu kadar hevesle paçalar sıvanıyor? Yani o kadar açık, o kadar net, o kadar kesin ki, "size kısas yazıldı hüre hür köleye köle dişiye dişi". Yani bunda eğmeye, bükmeye, savunmak için yırtınmaya uygun ne gibi bir belirsizlik var, anlayabilen anlatsın! Bu kadar çarpıtma ve eğme bükme çok tehlikelidir. Yerli yerinde kalan hiç bir kavram kalmaz. Bu kadar çarpıtma ve eğip bükme, gözle görüneni inkar etme, insanlığı, insanlık kültürünü, insanlık erdemlerini dinamitler. İki kere ikinin kaç ettiğinin tartışıldığı yerde matematiğin m'sinden bahsedilemez. Bu kadar açık ve net görüneni çarpıtmaya, gizlemeye çalışmak dürüstlüğü, objektifliği yok eder, çok kötü... Toplumumuz bu dogma belasından hiç kurtulamayacak gibi... Bu gidişle olanaksız. "Süt kara, kömür aktır" diye herhangi bir metinde yazsa o metin yerden yere vurulacakken, böyle bir ifade kutsal sayılan bir metinde yer aldığı için savunmaya geçmek, korkunç bir durum. İnsanlığın bundan büyük bir felaketini, yozlaşmasını ben bilmiyorum...- Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Hay bu saatlerle de niye oynarlar yahu? Saate bakıyorsun, daha erken diyor, göz kapakların geç oldu diyor. Oynamayın şu saatlerle bir yahu!!! Ben kaçar... Pamuk zaten uyudu kucağımda, benim de uykumu getirdi...- Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Oho, kolay... İmzanı bile ele alabilirim. Şöyle: Sadece sen değil, hepimiz küçükken mıknatıs yuttuk. Ha, demir yutanlar da vardır mutlaka. Ne anlamda, şöyle: Hiç bir şeyden anlamayan, her konuya karşı nötür olan, hiç bir konuda hiç bir fikri olmayan, ne denirse he diyen insanlar illa ki vardır. İlla etki ile mıknatıslanmak zorunda olan, kendiliğinden mıknatıslanamayan kişiler yok diyemeyiz. Kimliğini kıl olmakla tanımlayan olduktan sonra hepsi olur değil mi? İstisnalar kaideyi bozmaz deyip belli bir standard dahilinde devam edersek: Aslında hepimiz mıknatıs yuttuk. Ama mıknatıs içimizde nasıl duruyor işte o önemli. İlkokuldan beri öğretirler, zıt kutuplar çeker, aynı kutuplar iter. Mıknatıslar içimizde sabit dursa gene iyi... Denk gelmeye de bağlı mı iş, iyice karışıyor. Yav dün çekiyordu, şimdi niye itiyor bunun mıknatısı? Onu da boşver de, istisna dediğim şey gerçekten istisna olacak kadar az mı? Yav hiç de az değil be! Hadiii, kendimi çürüttüm al bakalım! Yoksa gerçekten hatırı sayılır miktarda demir yutan mı var!!! Dönen, takla atan, yuvarlanan, karmaşık hareketler yapan mıknatıslar kuramı mı, mıknatıslar ve demirler kuramı mı? Belki de birleşik alan kuramı gibi ikisini birleştirmeliyiz. Ya da parçacık - dalga ikilemi gibi bir şey yapmalıyız. Hadiii, gitti mi konu fiziğe...- Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Tartışma yapılan başlıklarda konu dışına çıkmak olumsuz karşılanır. Ama sohbet yapılan başlıklarda ara sıra tartışma uç verse de konu dışına çıkılması yadırganmıyor. Laf lafı açıyor diye buna deniyor. Ya da buna ucu açık iletişim diyelim. Birinin ordan "ya şimdi konu bu mu? Konuyu değiştirip tartışmadan kaçma" diye çıkışması olmadan, daha özgür gidiyor konu. Sanırsam çoğu kişi tartışma yerine sohbeti bundan seviyor ve tercih ediyor. Kimse höt böt etmiyor. Konu nereye giderse gitsin...- Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Bir bilişte bileceğinden niye bu kadar emindim? Anlaşıldı, bundan sonra adı aklımıza gelmeyen filmleri, oyuncuları, nerde yayınlandığını unuttuğumuz karikatürleri, hepsini senden soracağız. Uzman sensin!- USTA! NE DİYORSUN BU HUSUSTA?
Usta artık karşısındakinin çetin ceviz olduğunu anlayınca kızlara erkeklere taktı kafayı! Esad'ın önce stratejik ikmal merkezi Kusayr'ı geri alıp teröristleri temizlemesi, ardından Şam kırsalının kilidi Kara ilçesine yüklenmesi, ÖSO komutanının yaralı getirildiği Gaziantep'te kurtarılamamasından filan hiç bahsetmiyor! Daha önce Hamami adlı komutanları ise kendi iç çatışmalarında öldürülmüştü!!! Ustanın bu hususta diyeceği kalmadı anlaşılan. Varsa yoksa üniversiteliler! Kızlı erkekli üniversitelilere özel bir antipatisi var. Yeni hobisi bu...- Seni Sevmiyorum Başbakan
ESAD YÜKLENİYOR Şam - Humus yolunu kontrol eden stratejik Kara ilçesi Esad güçleri tarafından zorlanıyor. Hava destekli operasyon ile ilçe geri alınırsa Esad Şam kırsalının anahtarı olan Kalemun bölgesinde denetimi sağlayacak. Esad önce teröristlerin ikmal merkezi Kusayr'ı ele geçirmiş ve buradaki teröristlerin yok edildiğini açıklamıştı. Diğer yandan ÖSO komutanı bomba ile öldürüldü. Yaralı getirilen A. Salih, Gaziantep'te öldü.- Kabir Azabı Var mıdır?
Tek tanrı fikrinin ateistler için faydası aslında çok. Bize şöyle deme fırsatı sunuyor: "Yüzlerce, binlerce tanrıyı reddetme konusunda sizinle beraberiz. Sizinle ayrıldığımız küçük bir fark var, sizden sadece bir fazla tanrıyı reddediyoruz."- Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Jean Reno deyince hatırladım. Film kültürüne hayranım! Jean Reno deyince ilk aklına gelen filmi hangisidir? Onunla adeta özdeşleşen, yaşar gibi oynadığı? İpucuna gerek var mı bilmiyorum ama vereyim: Birlikte oynadığı oyuncunun çocuk olmasına rağmen mükemmel oynadığı film. Hemen bileceksin, bu ipucu çok açık oldu ama yazdım artık, silmeyeyim...- Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
Türkiye'nin sorunları iki süper devletin blokları arasında mengenede midye gibi sıkışmasından kaynaklandı. Tabii Osmanlıdan miras kalan devlet baba sorunu, mezhepçilik sorunu, dogmaları yıkamama sorunu, dört dönüm bostan, yan gel yat osman sorunu, bir yerlere güvenme, kendi çabasına güvenmeme sorunları da var. Atatürk Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır dedi ama bu bir gerçeğin ifadesinden çok, bir motivasyon idi. İşin aslı: Bıçak kemiğe, mum tahtaya dayanmadan davranmayan bir milletiz. Her varlık bir varolma sınavı verir. Doğa böyle işliyor. Olağandır. Rahat bırakılmış, beleşten yaşayan bir varlık yoktur. Aslında sahip olmadıklarımızdan çok, sahip olduklarımız sınavımızdır. Sahip olmayı haketmiş miyiz, yetmedi bir de hâla hakediyor muyuz? Doğa bizi sürekli sınar.- Atatürk'ün Kürt Politikası
Bu sefer bir Alman ile bir Yahudi konuşuyorlar: Yahudi: Ben bu ülkeyi terkedeceğim. Alman: Niye? Yahudi: Terzilerle yahudileri öldüreceklermiş! Alman: Terzileri niye öldürsünler ki? Yahudi: İşte bu yüzden terkediyorum! - Kemalizm'e felsefi bir yaklaşım...
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.