-
İçerik Sayısı
1.954 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
24
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
democrossian tarafından postalanan herşey
-
Hayvanınızı çiftleştirirken 2 kere düşünün !..
democrossian şurada cevap verdi: irinçköl başlık Hayvanlar Alemi
Benim elimde hiç çizik yok. Çünkü çizmemek için dikkat ediyor. Tırnaklarını çıkarmıyor. Ama üzerime tırmanırken tırnaklarını elbiseme taktığını sanıyor, tırnaklarının ne kadar uzun ve sivri olduğunu düşünmüyor. Çok kızdırırsam bile, tırnaklarını çıkarıyor ama takıp çekmiyor. Yapsa jilet gibi keserdi. Tehdit amaçlı tırnaklarını batırıp elimi bir çekersem halin ne olur sen düşün demek istiyor. Ben de resti görüp bırakıyorum. İnatlaşıp bırakmadığım zamanlardan kalma bileklerimde çizikler var. O da arka ayaklarla kaçma amaçlı yaptıkları. Eliyle bilerek ve kasıtlı hiç çizmedi. Gören kendine jilet atmış sanacak. Neyse daha kısa kollu giyinmeye başlamadık...- 16 cevap
-
- 1
-
-
Hayvanınızı çiftleştirirken 2 kere düşünün !..
democrossian şurada cevap verdi: irinçköl başlık Hayvanlar Alemi
"Ne bu bana doğru tuttuğu, dalsam mı?" diyor değil mi Radya? İşte onu sevmek ve tırnaklarından ve dişlerinden korunmak için en uygun an: -
Fizik dünyası tarihin en önemli buluşu için iki koldan çalışıyor. Hedef: Karanlık madde. Bu amaçla Güney Dakota'da eski bir altın madeni xsenon dedektörlerle donatılmış bir karanlık madde tuzağına dönüştürüldü. Başka madde etkileşimlerinden en yüksek düzeyde yalıtmak amacıyla 1500 kilometre derinliğe inşa edilen merkez, 10 milyon dolara maloldu. Bu maliyetle eğer karanlık madde bulunursa, dünyanın en pahalı materyali olacak. Large Underground Xenon dedektörü (LUX) nün aradığı karanlık madde, tahminlere göre büyük kütleli, etkileşimsiz parçacıklar. Bilinmeyen egzotik bir parçacık bir xenon atomuna çarptığında, bilinmedik bir ışımaya neden olacak. Şimdiye kadar dedektör bir çok ışıma saptadı. Ancak hiç birinin bilinmeyen egzotik bir parçacığın çarpması nedeniyle oluştuğu kanıtlanamadı. Fizikçiler çok özel bir ışınım yakalamak zorunda. Tüm ışınımlar yıllarca kaydedilecek, sınıflandırılacak, analiz edilecek ve karanlık maddeye ait olduğu tahmin edilenler tekrar tekrar yakalanmaya çalışılacak. Ta ki "bu kesin karanlık madde" denilinceye kadar. Bir kısım bilimci ise ağa av takılmasını beklemek yerine, karanlık maddeyi yaratmanın peşine düştü. İsviçre'deki LHC tam güçte çalıştırılarak bir proton demetine bir otomobilin ses hızıyla gitmesi kadar enerji yüklemek planlanıyor. Protonlar bu büyük enerji ile çarpıştıklarında, big bang benzeri bir olay ortaya çıkıp karanlık madde parçacıklarının oluşması bekleniyor. Zor olan, çarpışma sırasında oluşan parçacık sağnağını ayıklamak ve karanlık maddeyi belirlemek. Süper bilgisayarların bile bu kadar yoğun veriyi analiz etmesi mümkün olmayabilir. Bu kadar yüksek enerji düzeyli çarpışma, korkunç derecede karmaşık bir parçacık sağnağı oluşturacak. Bu da aynı zamanda bir veri fırtınası demek...
-
Hayvanınızı çiftleştirirken 2 kere düşünün !..
democrossian şurada cevap verdi: irinçköl başlık Hayvanlar Alemi
Ben çok duygulandım... Pamuk'un o zavallı haline hiç bakmamıştım... O anda aceleyle çekilen resim bellekte kalmış gitmiş. İlk kez açıp gördüm ve buraya koydum. Şu an göz yaşlarımı tutamadım. -
Hayvanınızı çiftleştirirken 2 kere düşünün !..
democrossian şurada cevap verdi: irinçköl başlık Hayvanlar Alemi
Burada Pamuk onu ilk bulduğumda ilk yemeğini yiyor. Aceleyle bulduğum bir pet şişeyi kesip mamasını ona koymuştum. Bodrumda beton zeminde dışarının kiriyle ilk resmi... Sonra eve götürdüm ve ev kedisi oldu. O kadar cılızdı ki, tüylerinin kabarıklığına bakmayın, soğuktan. Bir deri bir kemik haldeydi. Yıkamaya ölür diye korkup ıslak bezle sildim temizledim ve bir ayakkabı kutusunda!!! güzel bir yuva hazırladım, güzel bir uyku çekti. Eee, birileri ayakkabı kutularına milletin paralarını doldururken ben de kedi yuvası yapmışım... Onlardan da çok daha mutluyum. Kursaklarında kalsın, işkembelerinde patlasın. İki resim arasında çok fark var değil mi... Rüşvet yemediğim için çok param yok ama ona çok iyi bakıyorum...- 16 cevap
-
- 1
-
-
PENGUEN POLİS OPERASYONLARINI YORUMLADI
democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Güncel Konular
-
PENGUEN POLİS OPERASYONLARINI YORUMLADI
democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Güncel Konular
-
Felsefe İle İlgili (Klasik/Modern Bilim Temelinde) Tartışmalar
democrossian şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Felsefeye Giriş
Evet. Ben ona skolastik bataklığına saplanmış felsefe diyorum. Felsefe bu bataklıktan kurtulunca gerçek felsefe kimliğini kazanmıştır. Bu bataklıkta saplanmış felsefenin zaten özgün bir kimliği yoktur, o bataklıkta çoktan boğulmuş bir ölüdür. Hâla yaşadığını sananlar bir hayalete inanıyorlar... -
Seçiminizi Yapın: Bu On Kadından Hangisiyle Rakı İçerdiniz?
democrossian şurada cevap verdi: Admin başlık Üye Anketleri - Anketler
Peaaah! Böyle pis sakallı ve tavuk arkası bıyıklı adamları mı beğeniyorsunuz! Hayretim şaştı! Böyle pis sakallı ve tavuk arkası ağızlı adamlar umarım ömrüm boyu yanımda yöremde dolanmaz... @'ın Mert Fırat'ı için niye bir şey demiyorum, yakışıklı oğlan... -
Seçiminizi Yapın: Bu On Kadından Hangisiyle Rakı İçerdiniz?
democrossian şurada cevap verdi: Admin başlık Üye Anketleri - Anketler
Haydaaa... Şurda şarapçı olmasak neyse... Yahu hiç sadece kırmızı için olur mu be! Olacak bir şey söylenmiş olsun da tartışalım. Bu kadar anlamsız bir iddia üzerine tartışmayı bile reddediyorum! He tamam bilader, he... Sen ne istiyorsan öyledir he... İşim gücüm yok bir de sadece kırmızı şarabın tatlısı olur iddiasıyla uğraşacağım... Hepinizi rakınızla baş başa bırakıyorum. Bu başlıkta tartışma niyetim olmadığını baştan belirttim. Ben şu "özellikle tatlı beyaz" Anfora Zarif'ten açayım bari... Niyetim dömisek Safir'di ama... -
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
democrossian şurada cevap verdi: halukgta başlık İslam ve Şeriat
Sorun karmaşık. Belki katolik bir ülkede laik devrim daha zorunlu oluyor ve bu yüzden de yapılıyordur. Protestan bir ülkede ise kendiliğinden gelişiyor ve üstelik de fazla direnç görmeden yerleşiyordur. Katolik bir ülkede ise yobaz karşı koymalar kaçınılmaz oluyor ve laik devrim geri götürülüyordur. Hristiyan dininin net biçimde bu mezheplere bölünmesine karşın, İslamda böyle net görünümler yok ama katolik, protestan ve ortodoks tutumlar yine vardır. Sorunu müslüman ülkelere de uygulayabiliriz. Belki de emperyalizmin amacı Türkiye'yi de geri kalan müslüman ülkeler gibi yobaz yapmaktır. Bunun için ılımlı görünen sahte bir islam algısı yaratıyordur ve yarattığı bu fenomeni havuç olarak kullanıp ülkeyi yobazlık bataklığına çekiyordur. -
Determinizm bir felsefi inançtır. Eğer bunu bir din olmaya zorlasaydık, sen haklı olurdun pach... Kaos bu dinin tanrısı olurdu ve pek öyle iyi bir tanrı olduğu da söylenemezdi. Her ne kadar her şeyimizi ona borçlu olsak da, mutlak anlamda iyi bir tanrı olduğunu iddia edemezdik. Entropi bu dinin şeytanı olurdu. Bu dinin amentüsü: 1. Nedenselliğe inanmak 2. Gerekirciliğe inanmak 3. Belirlenimciliğe inanmak şeklinde üç esastan oluşurdu. Bu dinin tek ibadeti olurdu: Bilim için çalışmak. 1. Bilimi geliştirmek 2. Bilimi yaymak 3. Bilimin propagandasını yapmak 4. Bilim düşmanları ile savaşmak 5. Tanrı ve dogmaları yok etmek. Determinizm dininin ülküsü, bilim, felsefe ve dini tamamen kendi çatısı altına alıp hazmetmek ve kendisini tek insanlık kültürü haline getirmek olurdu. Kim bilir, belki bir milyon yıl sonra bu olur.
-
Ben tabii ki determinist düşünüyorum. Murphy yasalarını duymuş olmalısındır. Murphy'nin ana yasalarından biri şudur: "Kötü gitmesi olasılığı olan bir şey mutlaka kötü gider." Yani kaostan düzen çıkması aslında sıradışıdır. Her zaman gerçekleşmez. Biz buna mucize deriz. Örneğin bizim milyarlarca yıllık bir evrim sonucu simetrik, kullanışlı ve hisseden, üreyen, düşünen, duygulanan bedenlere sahip olmamız kaosun ender yarattığı sonuçlardandır. Buna mucize gözüyle bakarız. Çünkü gerçekleşmesi bizim ömür bir yana, düşünce sınırlarımızın dışında kalan bir olaydır. Ama yüzümüzde sivilceler çıkması bu mucizenin aksayan yönlerindendir. Genetik kusurlar, miyop olmamız, alkole veya nikotine toleransımızın azlığı, hayvan sütünü sindirememek gibi küçük, kanser gibi büyük aksamalar yaşarız. Bunlar kaosun kötüye gitme eğiliminin sürdüğünü gösterir. Entropi düzeni bozmaya, karmaşayı geri getirmeye çalışır. Bu yüzden de düzen uzun süre devam etmez, ölürüz. Ölüm, düzenin entropiye yenik düşmesidir. Hastalanmak, kanser olmak, kalbin durması öyledir. Entropi sonuçta düzeni bozar, karmaşayı geri getirir.
-
Hayvanınızı çiftleştirirken 2 kere düşünün !..
democrossian şurada cevap verdi: irinçköl başlık Hayvanlar Alemi
Emrin olur Gloria. İşte Pamuk'un en güncel resmi: -
İbadetler tanrıya filan yapılsın diye icat edilmemiştir. İnsanları tanrıya köle oluyorsunuz diye aldatıp kendilerine köle etmek için icat etmişlerdir. Tanrı zaten yok. Boşluğa, yıldızlara ve uzaya karşı yatıp kalkıp boş yere dualar ediyorlar. Kabeye karşı bile etmiyorlar, çünkü dünya yuvarlak olduğu için Kabe ayaklarının altında kalıyor. Fakat bu eğilmeler, yerlere kapanmalar insanları emir sahipleri olan din tüccarlarına köle ediyor Başka bir amacı yoktur. İbadetleri icat eden peygamber oldukları iddia edilen şahıslar da bu amaçla ibadeti emretmişlerdir.
-
Ben hayatta hiç kimseden, hiç bir şeyden nefret etmemiştim. Nefret nedir bilmiyordum. Maalesef bunlar bana nefreti öğrettiler. Tüylerimi diken diken ediyorlar ve kuyruğunu kaldırmış bir akrep görünce nasıl iğnesine hedef olmamak için dikkat kesilirsiniz, yaklaşmazsınız, aynı o duyguyu yaşıyorum. Haber izlemiyorum, seslerine bile tahammülüm yok. Sinirlerimi oynatıyorlar yerinden... Ne dediklerine internetten yazılı bakıyorum, o bile yeterinden fazla sinir yapıyor. Şu ünlü bedduanın bile videosunu izlemedim. Israr ettiler, bak komedi gibi, güleceksin dediler de öyle hadi açın bakalım dedim. Kendim açmadım ha! Bu ikisi benim sinirimi her şeyleriyle zıplatıyorlar. Seslerinin tonları, o nefretle detone olan, öfkeden titreyen sesleri, kinle buruşan suratları bana da nefreti öğretti. İkisinin de birbiri hakkındaki tüm bedduaları tutsun dilerdim.
-
Apartmanın bodrum havalandırmasının demir parmaklıklarına kedi girişi yapmak istiyorum. Huysuz yönetici kapatır diye yapamıyorum. Önceki evimde bodrumu kedi sığınağı haline getirmiştim. Orada çok yavru doğdu. Halı bile sererdim rahat etsinler diye. Bazen altı yedi kedi soğuklarda sığınırdı. Yönetici ve apartman görevlisiyle uzun süren çekişme yaşadım. Görevli kapatıyor, ben açıyordum. Sonunda pencereyi menteşelerinden söküp kopardım. Tısss... Resti gördüler. Oradan taşınıncaya kadar o bodrum kedi sığınağı olarak kaldı. Aşırı soğuklarda gariplerim izolasyonlu da olsa kalorifer ana borularının üzerinde ısınırlardı. Ben taşınınca ilk işleri o pencereyi kapatmak olmuştur mutlaka. Ben kedilere yemek koyuyorum, aksi ihtiyarlar "kedi bu yahu, kedi bu!" diye homurdanırlardı. Kedi olunca ne oluyorsa? Yani yırtıcı bir hayvan demek istiyorlar. Eti yenmez bir şey olmaz demek istiyorlar. Şimdiki yönetici de huysuz bir ihtiyar. Zaten her konuda anlaşamıyorum, bir de kedi krizi patlasın istemiyorum. Görevli kedi seviyor, ondan yana endişem yok ama, yöneticinin emir kulu. Evdeki kedime laf ettirmem tabii de, istiyorum ki sokak kedileri de soğuklarda bodruma sığınabilsin.
-
Hayvanınızı çiftleştirirken 2 kere düşünün !..
democrossian şurada cevap verdi: irinçköl başlık Hayvanlar Alemi
Benim Pamuk altı aylık kadar oldu. Ama öyle hızlı gelişti ki, bir yaşında gibi görünüyor. Müthiş çevik ve iki ayak üzerinde yürümek, eliyle yemek yemek gibi becerileri var. O istemeden kucağına almak olanaksız. Çok şımarık ve haşin. Tek hareketi jilet atma etkisi yapıyor. Benimle inatlaşıyor ve ısrarcı olursam resmen saldırıyor. Kaçarsam kovalıyor. Diş tırnak hepsini kullanıyor. Bir kere kıyıp da vuramadım. O yüzden acayip şımarıyor. Büyüdüğü zaman beni parçalaması bile olası! Geçende ölen sahibini yiyen bir kedi haberi okudum. Başlık: "Nankör kedi sahibini yedi!" Ne yapsın hayvan, aç beklesin mi? Ben ölürsem Pamuk aç kalırsa beni yesin. İzin veriyorum! Sen sen ol Pamuk, açlıktan filan öleyim deme! Ye beni yavrucuğum! Boşa gideceğime midene gideyim! Ama sevilmek istediğinde kendisi gelir. Hop diye kucağıma hoplar ve yana devrilir. Başlar hır hır hır... Derler ki bu sesin frekansı insanı rahatlatırmış. Olabilir, bayılıyorum o hır hır sesine! Ölesiye yorgun geleyim, yarım saat kucağımda hırlayan kediyi sevmek bütün yorgunluğumu, stresimi alıyor. Yavaş yavaş veterineri ziyaret etme zamanı yaklaşıyor. Tereddütlerim vardı ama artık kesin kararımı verdim, kısırlaştıracağım. Bir tane yavrusunu bile güvenip birisine veremem. Üstelik bir de altı yavru filan yaparsa ben ne yapayım? Kendi gibi pamuk topu gibi çok güzel yavruları olacağından eminim ama... Kediler yeterinden fazla zaten çoğalıyorlar. En mantıklısı sokaktan kedi kurtarmak. Eğer evde yavru üretirsem onun yerine bir kedi sokakta yaşamak, çile çekmek zorunda kalacak. Evde yavru olmayınca sokaktan alırım. Bazen onu severken içim burkuluyor, onu veteriner de olsa birine emanet etmek bana zor geliyor. Ama yapacağım. Bu bir zorunluluk.- 16 cevap
-
- 1
-
-
2013 teki gelişmeler, 2014 için büyük umutlar yarattı. Hiç bu kadar umutla yeni bir yıla girdiğimi hatırlamıyorum.
-
Davranış Şekillendirme de ödül mü? Ceza mı?
democrossian şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gelişim Psikolojisi
Ceza, mutlaka ve kesinlikle ödülün gerisinde kalmalıdır. Çok küçük başarılar bile ödüllendirilmeli ama, ceza için çok zorunlu gerekçeler olmalıdır. Ödül için bahane aranmalı, ceza için ise gözardı edilemez bir zorunluluk olmalıdır. Kesinlikle ikisi arasında denge düşünülmemelidir. Ödül hayat verir, ceza her şeyi yok edebilir. Hayat dengeler üzerine kuruludur ama, belki de aralarında asla denge kurulmaması gereken yegane ikili, ödül ve cezadır. Örneğin bir hayvana eziyet etmek veya kendinden küçük bir çocuğu dövmek, kesinlikle ve mutlaka en azından kınama ile cezalandırılması gereken davranışlardır. Ama bir hayvana iyilik etmek, bir küçük çocuğa veya yaşlıya yardım etmeyi ise olanak ne kadar elveriyorsa ödüllendirmek gerekir. Ne ceza, ne ödül sürekli biçimde maddi, parasal olmamalıdır. Sevgi, şefkat, ilgi, en güzel ödüllerdir. Bir kaş çatma, küçük bir mahrumiyet ciddi bir ceza olabilir. Sevgisizlik, itip kakma, ilgisizlik asla ceza olarak kullanılmamalıdır. Bunlar ceza değil, çocuğun dünyasını başına yıkmak, onu bitirmek ve yok etmektir. -
Bu ülkeye en çok lazım olan hareket! Candan kutlarım. Yeşil deyince artık akla dolar ve dogma gelmesin! Çevre gelsin, ağaç gelsin, doğa gelsin, ranta, soyguna öfke gelsin!
- 21 cevap
-
- Yeşil Direniş Gazetesi
- Yeşil Direniş Yeşil Öfke
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Seçiminizi Yapın: Bu On Kadından Hangisiyle Rakı İçerdiniz?
democrossian şurada cevap verdi: Admin başlık Üye Anketleri - Anketler
Atatürk bir bakanlar kurulu kararnamesini rakı sofrasında okur ve imzalamadan geri çevirir. Üstelik "başvekil kararnameleri okumadan gönderiyor galiba" der. İsmet Paşa buna çok alınır. Hemen gelip Atatürk'e "memleketin kararları rakı masasında verilmez ki" der. Atatürk hiç cevap vermez ve neşesini bozmaz. Ertesi gün İsmet Paşayı makamına çağırır. O içeri girer girmez masaya yumruğunu vurur: "Bu rakı masası mı İsmet?" diye gürler. İsmet Paşa "Hayır Paşam" der. "O halde emrediyorum, istifanı ver!" İsmet Paşa istifa eder ve Celal Bayar başbakan olur. -
Seçiminizi Yapın: Bu On Kadından Hangisiyle Rakı İçerdiniz?
democrossian şurada cevap verdi: Admin başlık Üye Anketleri - Anketler
Keçinin zeki olduğu baştan belliymiş! -
@@binyamin dostum, nihayet geldin. İyi de ettin. İnsan bu ülkede ateizmden bahsetti mi karşısında çok kişi oluyor. İnsanın ateist olmasının da dindar olması kadar bir gerçeklik olduğuna insanların alışması lazım. Halkın yüzde doksandokuzu müslümandır teranesi ile bu ülke bir milim bile yol alamaz. İnanç özgürlüğünün anahtarı, tanrının olmadığına inanmanın da olduğuna inanmak kadar inanç özgürlüğü kapsamında olduğunun kabul edilmesinden geçiyor. Birilerinin "ne münasebet, ben müslüman filan değilim" demesi şart ve bu diyenlerin belli bir ağırlığa ulaşması şart...
-
Aslında e şıkkına Türkiye yazacaktım. Fakat bu utanç bana ağır geldi, elim varmadı. Bu yüz karasından kurtulacağımız günler yakındır ümidiyle yazamadım... Umarım yakındır...