evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Türk/Kürd Kavramlari-Aynilik/Farklilik-Qua Felsefesi
Basliktaki "turk/kurd kavramlari ozeline gecmeden once; "aynilik/farklilik" ile ilgili bir aciklama yapmak gerekiyor. Mantikta tume varimi "farklari aynilamak" ve mantikta tumdengelimi " ayniyi farklamak" olarak aciklarsak, daha bir net algilanacagi gorulur. Iste buradaki ilk tartisma farklari aynilayan ile, ayniyi farklayan arasindadir. Ana sorun ise her ikisi de kendi farkindan bu tartismayi yaptiklarinin bilinc ve farkinda degillerdir. Yani bir fark, ya farklari aynilar; ya da bir fark ayniyi farklar. Iste burada qua felsefesinin en onemli bilisselligi FARKIN FARKINDA OLMAK FAKAT HIC BIR FARKTAN YOLA CIKMAMAKTIR. Cunku sorun zaten farktan yola cikistir ve tartisma ayni cikis noktasindan basladigi halde farkin biri kendi farki ile aynilar, farkin digeri ayniyi farklar. Simdi bu temelde Turk ve Kurd kavramlarini inceleyelim. Ilk yapmamiz gereken ayniyi bulmaktir. Peki nedir bu iki kavramin ortak aynisi? Ikisinin de milliyet olmasidir. Ikincisi farkin farkina varmaktir. Nedir fark turk ve kurd kavramlari farkidir. Yani eger bu iki milliyet ayni olsa idi, farkli iki kavram olmazdi. Simdi tartismamizin iki ucu olan turk ve kurd kavramlarini aynilik ve farklilik olarak ortaya koyalim. Turk farki ile tume varim, farklari aynilamak olarak "herkes turktur" temelinde turk ve kurd milliyet farklarini turk farki temelinde millette aynilamaktadir. Dolayisiyle turk farki ile tumdengelim yani ayniyi farklamak demek; TURK ILE KURDU AYIRMAK/BOLMEK demektir. Kurd farki ile ve kurd milliyeti fark algisindan dolayi, baslangic noktasi tume varim degil; tumden gelimdir. Yani ayniyi farklamak. Bu su demektir "biz ayni millet olabilmemiz icin kurd milliyeti farkinin ortaya konmasi gerekir" Iste bu gerceklesirse, kurd turk ve kurd farkini BIRLESTIREREK AYNILAYACAKTIR. Goruldugu gibi, mantikta baslangic farki ve algisi her iki farkli kavrami tamamen zit iki kutba goturmektedir. Simdi ayni sekilde bu iki farkli bakis acisinin ayni noktada nasil ve neden birlesebildigini gosterelim. Turk farkindan bakis acisi eger, millet ayniliginda ayniyi kurd farkinin farkina vararak ayirmaz yok saymaz ve KENDINDEN FARKLAMAZSA; o zaman farklari aynilamis olur. Yani kurd farkinin farkina varmis olur. Kurd farkindan bakis acisi eger, milliyet farkliliginda farkladigi turku, millet ayniliginda algilar ve FARKLARI AYNILARSA, o zaman farklari aynilamis olur ve boylece ayni noktada birlesirler. Ya da Turk kendi farkindan kurd farkini algilamazsa, ve kurd kendi farkindan turk farkini aynilamaszsa; her ikiside BIRIBIRINDEN AYRILIRLAR. Kisaca birlikte olabilmek, FARKLARIN AYNI DA BIRLESEBILMESI ile mumkundur. Bu da iki turlu olur, ya turk kurd farkina varir, ya da kurd kendini turk ile aynilar. Iste bu temelde ayrilma/bolunme ya da birlikte yasama olanagi farklarin kendi farklarini nasil bir ayni da birlestirebilmesine baglidir. Eger ayni da birlesemezlerse, ayrim kacinilmazdir. Buradaki qua felsefesinin en buyuk ozelligi hem kavramlara hem de konuya KENDI FARKINDAN DEGIL; DISARIDAN VE NOTR BAKMASIDIR. Yani qua felsefesinde ne bir turk ne de bir kurd farkindan konuya bakis yoktur. Ikisinin de disindan ve ikisinin hem aynilik hem de farklilik farkindaliginin bilisselligi ile konu ve kavramlarin tum resmini vermektedir. Aslinda bu konu ve kavramlar birer ornek olarak alinabilir ve qua felsefesi her kavram ve konunun aynilik farklilik farkindaligini ayrilik/bolunme ve birlestirme/birliktelik olarak olabilme olasiliklari ile ortaya koyar.
-
HZ. MUHAMMED’SİZ KUTLU DOĞUM!
Çarşamba, 03 Nisan 2013 17:13 Kutlu Doğum’da Peygamberi dışladılar Milli Eğitim Müdürlükleri, öğrenciler arasında “Hz. Muhammed’in hayatı” konulu ödüllü yarışma başlattı. Yarışma kapsamında okunması zorunlu tutulan kitaplar arasında “Efendimiz”kitabı da yer aldı. Kitabın yazarı Reşit Haylamaz, “Hz. Muhammed’siz Kelime-i Tevhid de olur” diyor Milli Eğitim Kutlu Doğum Haftası için seferber oldu. Anadolu’nun pek çok kentinde ilköğretim çağından üniversiteye Hz. Muhammed’in hayatını anlatan kitaplar okunacak. Kitapları okuyanlar sınava girecek. Sınavı kazananlara otomobil, umre gezisi, bilgisayar gibi binlerce ödül dağıtılacak. Milli Eğitim Müdürlükleri’nin duyurulması için harekete geçtiği onlarca ilde yapılan yarışmalarda, sınava girenler Fethullah Gülen’in Sonsuz Nur adlı kitabı ile Reşit Haylamaz’ın Efendimiz kitaplarından sorumlu olacak. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Reşit Haylamaz’ın Efendimiz kitabıyla ilgili “Peygamberlik kurumunu dışlıyor” açıklaması üzerine Nevşehir Müftülüğü yarışmadan desteğini çekti. Yeni Mesaj Gazetesi’nde de yarışmayı düzenleyen Eğitimciler Derneği’yle ilgili “dinlerarası diyalogcu” denildi. HABERİN TAMAMI GAZETENİZ AYDINLIK'TA
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Sen de adama Adem/Havva'dan geldigini ogretirsen, her turlu ahlaksizligi yapar tabi. Dedigim gibi beni bana verdigin ornekler ilgilendirmiyor. Cunku benim ne senin gibi bir kutsalim inancim ya da kitabim, ne de bir ayrimci cikarci ideolojim yok. Oyuzden bana yonelik yazacaksan; beni ilgilendirmeyen ornekler verme. Bak gordugun gibi koyulastirdim da umarim bu sefer anlarsin. Ayrica insanoglu maymundan degil; kendi gibi insanoglundan gelmistir.
-
Bilim ve Utopya Dergisi
Bilim ve Ütopya’nın yeni sayısı, 1 Nisan’dan itibaren bayi ve kitabevlerinde! Modern insanın diğer insansılarla etkileşiminin incelendiği derginin kapak sloganı ise, “Yaradılış Efsaneleri Çıkmazda: ADEM’İN KAYIP KARDEŞLERİ”… Dergide, modern insanın yakın zamana dek yeryüzünü Denisova insanı, Flores insanı ve Neandertal insanı gibi akrabalarıyla paylaştığı, bilimsel dayanaklarıyla sergileniyor. Dergideki kapak makaleleri ve diğer yazılar şu şekilde: İnsanın serüveni: Adem’in kayıp kardeşleri-Prof. Dr. Erksin GÜLEÇ Uzun yıllardan beri sürdürülen kazılar ve çıkan binlerce fosil bize, insansı (hominidae) ailesinin dik yürüme kapasitesine sahip olan ilk üyelerinin yaklaşık 7 milyon yıl önce dünya sahnesine çıktığını, alet yapan ve görece yüksek bilişsel kabiliyetleri olan Homo cinsinin 2,5 milyon yıl önce evrimlendiğini ve son yedi milyon yıl boyunca insanın doğrudan atası olan ya da olmayan çok sayıda türün mevcut olduğunu göstermiştir. Denisova buluntusu-Prof. Dr. Erksin GÜLEÇ Denisovalılar da Neandertaller gibi modern insanla bazı genetik özellikleri paylaşmaktadır. Günümüzde Malenezya’da yaşayan modern insanlarda Denisovalılara ilişkin DNA bulgularına rastlanmıştır. Denisovalılar bizim çok yakın zamana kadar dünyadaki tek tür olmadığımıza ilişkin önemli bir ipucudur. Homo neanderthalensis-Doç. Dr. İsmail ÖZER Bazı araştırmacılar son dönemlerde günümüz insanın gen havuzundaki Neandertal genlerinden yola çıkarak Neandertallerin modern insanın gen havuzu içerisinde asimile olduklarını, diğerleri ise doğum ve ölüm oranlarındaki gelişmeler, kültürel ilerlemeler, gelişmiş sosyal ilişkiler ve beslenme çeşitliği gibi avantajlara sahip modern insanların Neandertallerin habitatlarını parçalayıp küçülttüklerini ve bu türün diğer birçok Geç Pleistosen megafaunası gibi tümüyle soyunun tükendiğini savunmaktadırlar. Homo floresiensis (95/74 bin-12 bin)-Doç. Dr. Ayşen AÇIKKOL YILDIRIM Yayınlandığı ilk günden bu yana Flores kalıntılarının cüce, mikrosefal ya da tiroit bozukluğu olan (kretin) modern insanlara mı yoksa yeni bir insan türüne mi ait olduğu konusundaki tartışmalar sürmektedir. Peki, Flores insanı modern insanla karşılaştı mı? Bu sorunun yanıtı “çok büyük ihtimalle evet”tir. Çünkü anatomik açıdan modern insanlar Avustralya kıtasına 50 bin yıl önce geçtiler. Üstelik Liang Bua Mağarası’nın Holosen tabakalarında da modern insanlara ait iskeletler bulundu. Chavez’in dönüşen Venezuelası-Dr. Noyan UMRUK Chavez döneminde gerçekleşen atılımlar sonucu Venezuela’da insanların yüzü gülmeye başlamıştır... Güler yüzlü sosyalizme doğru, aceleci olmadan yelken açan bir yolculuk... Sermaye ve sermayeye yakın çevrelerin serzeniş ve şikâyetleri var, ama artık göze çarpan bir gerginlik yok... İstatistikler Chavez’in Venezuelası hakkında ne anlatıyor?-Chris CARLSON Venezuela’nın durumuyla medyanın son yıllarda çizdiği tablo arasında dağlar kadar fark vardır. Toplumsal değişiklikler çok hızlı gerçekleşmiş, bu da ulusal ekonomiyi, yerel üretimdeki etkileyici artışa karşın büyüyen talebi karşılayamaz hale getirmiştir. Chavez muhalifleri ve özel medya kuruluşları bu sorunlara dikkat çekerlerken, sorunların ardındaki önemli bir toplumsal gerçekliği gizlemektedirler: Venezuela’nın yoksulları, artık daha iyi koşullarda yaşıyorlar. İlk ve ortaoğretim kurumlarında matematik öğretimi (1)-Prof. Dr. Timur KARAÇAY Matematiğin ilgi alanı sınırlanamaz. Kişiyi günlük yaşamında etkileyen basit olgulardan başlayıp, evrenin yapısına kadar giden düşüncelerin hepsinde matematik vardır. Ona verilebilecek nitelikler de pek çoktur. İnsanlığın ortak düşünme aracıdır, evrensel dildir, bilimdir, sanattır… O, insan aklının güzelliğini ve yüceliğini gösteren yetkin bir yapıttır. Evrim Ağacı: Kusursuzluk iddiasının geçersizliği üzerine…-Çağrı Mert BAKIRCI Evren’in bildiğimiz hiçbir köşesinde -ve muhtemelen tamamında- kusursuzluk (mükemmellik) bulunmamaktadır. Eğer ki bir yapı, olgu, olay bize mükemmel geliyorsa, bunun tek sebebi sanrılarına yenik düşmekte uzman olan beynimizin zayıf analiz ve işlem gücüdür. Ne zaman ki bir şeye “kusursuz” olarak yaklaşmaya meyledersek, o zaman hata yaptığımızı fark etmemiz ve tarafsız olarak durumu değerlendirmemiz gerekir. YAŞAM AĞACI ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu’nun hazırladığı “Yaşam Ağacı”, popüler bilim gündeminin nabzını tutuyor! Bilim ve Ütopya’nın dergi içi eki Yaşam Ağacı’nda bu ay: “Vücudumuz bir ekosistem mi?”; “Sağır farelerde ses algılayan ses hücreleri yeniden üretildi”; “Soyu tükenmiş hayvanların yaratılmasında ilk başarı”; “Bu canlıyı tanıyor musunuz: Yapraklı deniz ejderi”; “Bilimsel mitler: Sara nöbeti soğan koklatarak geçer mi?”; “Biyografi: Rita Levi-Montalcini”; “Bilim tarihinde bu ay” ve çok daha fazlası… Evrimi ve ‘mem’i tanı-Seçkin EROĞLU Gene dayalı evrim araştırmalarının ortaya çıkardığı büyük bilimsel birikim, ‘mem’e dayalı kültürel evrimin araştırılabilmesi için büyük bir fırsat sunuyor. Bu da bize insanın ve kültürünün araştırılmasına pozitif bilimin yöntemlerinin daha fazla sokulabileceği bir zemin yaratıyor. Jeolojik miras ve doğa tarihi müzeleri-Prof. Dr. Nurdan İNAN Doğa tarihi örneklerinin korunması, onların taşıdığı anlamın da korunması demektir. Bu sayede, yok olan türler, organik evrimin mekanizmaları, paleoiklim, paleocoğrafya ve paleoekoloji, güncel biota hakkında bilgi edinilir. Doğa tarihi müzeleriyle, bir anlamda doğanın arşivlenmesi gerçekleştirilmiş olur. Bu müzelerde, evrenin ve yaşamın evrimi, geçmişten günümüze doğru sistematik bir düzende sergilenir. Çağdaş düşünce sisteminin oluşmasında arkeolojinin yeri-Erkan ILDIZ Bilginin kaynağı arkeolojik dolgulardır. Arkeolojik dolgular, verinin ham olarak elde edilmesini sağlayan laboratuarlardır. Verinin çok az bir kısmı korunabilmiştir ancak bilimsel sonuç bu verilerin değerlendirilmesi ile elde edilir. “İstanbul’u tarihöncesi çağlardan Osmanlı Dönemi’ne arkeolojik kazılarla tanımak”-Aysun İLGEN İstanbul Arkeoloji Müzeleri, inşaat uygulamalarından önce araştırma yapmakta ve arkeolojik bulguların saptanması durumunda kazı çalışmalarını başlatmaktadır. Özellikle Marmaray ve metro projeleri çerçevesinde Yenikapı, Cağaloğlu, Sirkeci ve Üsküdar’da yapılan kapsamlı arkeolojik kazı çalışmalarında İstanbul tarihine ışık tutan pek çok buluntu ele geçirilmiştir. Tıp kökenli bir bilimsel felsefeci: Prof. Dr. Yaman Örs-Feyziye ÖZBERK Prof. Dr. Yaman Örs, yalnızca bir bilim adamı, bir yazar değil; bir Cumhuriyet aydınıdır. Tüm özellikleriyle ülkemizin kıymetli değerlerinden biridir. Bilim ve Ütopya için de vazgeçilemez bir dosttur. Ondan çok şey öğrendik. Daha da öğreneceğiz… Ayrıca Kitap Kurdu, Çetin Ceviz Problemleri ve Ödüllü Sözcük Bulmacası… Bulmacanın bu ayki ödülü, Yaman ÖRS’ten, “Süreç, Kuram ve Kavram Olarak Evrim”…
-
Akil adamlar listesi açıklandı
AKP-PKK ortaklığında yürütülen bölünme sürecine Türk Milleti'ni ikna etmek için kurulan 63 kişilik akil adamlar listesi Başbakanlık tarafından açıklandı. Tayyip Erdoğan'ın "psikolojik harekat" görevi biçtiği akil adamlar; liberaller, dinciler ve batıcı Kürt milliyetçileri ile bunlara sos olarak eklenen bazı aydınlardan oluştu. AKP-PKK ortaklığıyla gündeme getiriline bölünme sürecine Türk Milletini ikna etmek için oluşturulan akil adamlar listesi Başbakanlık tarafından açıklandı. 7 bölge için 9'ar kişilik gruplar oluşturuldu. Bu gruplar bölgelere giderek, milleti bölünmeye ikna etmeye çalışacaklar. Her bölgenin bir başkan, bir başkan yardımcısı ve bir sekreteri bulunuyor. BATICI, GERİCİ VE IRKÇILAR Akil adamlar; AKP'ye yakınlığıyla bilinen isimler ile liberaller, islamcılar, batıcı Kürt milliyetçileri ve 2. Cumhuriyetçiler olarak adlandırılan kesimlerden oluşuyor. Heyetin halkta göreceği tepkiler göz önüne alınarak, Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar ve Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken gibi meslek temsilcileri ile Kadir İnanır, Hülya Koçyiğit ve Orhan Gencebay gibi sanatçılar da listelere dahil edildi. İSTANBUL SERMAYESİ DE LİSTEDE Peki, asıl psikolojik harekatı sürdürecek isimler kimler? Akil adamlar listesinde en dikkat çeken isimlerden biri, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu... AKP hükümeti ile birlikte il il bölünme anayasası toplantıları örgütleyen Hisarcıklıoğlu, açılıma koşulsuz desteğini ilan etti. Hisarcıklıoğlu, Akdeniz Bölgesi Başkanı oldu. Personeline "açılıma karşı yayın yapmayın" talimatı veren Aydın Doğan'ın kızı da akil adamlar listesinde yer aldı. Görevlendirme, Doğan medyasının süreçteki rolünü de tartışmasız ortaya koydu. Arzuhan Doğan Yalçındağ da Ege Bölgesi Sekreteri görevi verildi. TESEV BAŞKANI EN ÖNDE Renkli darbelerin mimarı George Soros'un finanse ettiği TESEV'in Başkanı Can Paker de akil adamlar listesinde... Her fırsatta milli devlet, cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı yapan TESEV Başkanı Paker'e, psikolojik harekat kapsamında Doğu Anadolu Bölge Başkanı görevi verildi. PKK KAMPINA GİTMİŞTİ En kritik görevlerden biri olan Güneydoğu Bölgesi Başkanlığı'na da Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu üyesi Yılmaz Ensaroğlu getirildi. Ensaroğlu, eski Mazlum-Der Başkanı iken PKK'lıların rehin aldığı 7 askeri almak için gittiği PKK kampında verdiği görüntü nedeniyle tepkilere neden olmuştu. YANDAŞ MEDYA TAM KADRO Akil adamlar listesinde yandaş medyanın ağır topları tam kadro yer aldı. Taraf Genel Yayın Yönetmeni Oral Çalışlar, Taraf Yazarlar Murat Belge ve Yıldıray Oğur, Star Yazarı Fehmi Koru, Zaman Yazarı Etyen Mahçupyan, Bugün Yazarı Ahmet Taşgetiren, Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu ve Bugün Yazarı Doğu Ergil gibi isimler, yandaş medyanın akil adamlarından bazıları... Abdurrahman Dilipak da Erdoğan'ın akil adam seçtiği isimlerden... Tarhan Erdem de akil adamların Ege Bölgesi Başkanı seçildi. Erdem, AKP'yi destekleyen kamuoyu araştırmaları ve açıklamalarıyla tanınıyor. AKP'YE DESTEK BÖLÜĞÜ Bir de destek bölüğü olarak seçilen akil adamlar var. İşçi sınıfı mücadelesinin önünde set kuran Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar ve TESK Başkanı Bendevi Palandöken ile sanatçılardan Kadir İnanır, Hülya Koçyiğit, Orhan Gencebay ve Yılmaz Erdoğan da akil adamlar arasında. Akil adamların yarın saat 18'de Başbakanlık'ta toplantıya çağrıldığı öğrenildi. AKDENİZ BÖLGESİ 1. BAŞKAN: RİFAT HİSARCIKLIOĞLU 2. BAŞKAN VEKİLİ: LALE MANSUR 3. SEKRETER: TARIK ÇELENK 4. KADİR İNANIR 5. NİHAL BENGİSU KARACA 6. ŞÜKRÜ KARATEPE 7. MUHSİN KIZILKAYA 8. ÖZTÜRK TÜRKDOĞAN (İHD) 9. HÜSEYİN YAYMAN DOĞU ANADOLU BÖLGESİ 1. BAŞKAN: CAN PAKER 2. BAŞKAN VEKİLİ: SİBEL ERASLAN 3. SEKRETER: AYHAN OGAN 4. MAHMUT ARSLAN (HAK-İŞ) 5. ABDURRAHMAN DİLİPAK 6. İZZETTİN DOĞAN 7. ABDURRAHMAN KURT 8. ZÜBEYDE TEKER 9. MEHMET UÇUM EGE BÖLGESİ 1. BAŞKAN: TARHAN ERDEM 2. BAŞKAN VEKİLİ: AVNİ ÖZGÜREL 3. SEKRETER: ARZUHAN DOĞAN YALÇINDAĞ 4. VEDAT AHSEN COŞAR (TBB) 5. EROL EKİCİ (DİSK) 6. HİLAL KAPLAN 7. FUAT KEYMAN 8. FEHMİ KORU 9. BASKIN ORAN GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ 1. BAŞKAN: YILMAZ ENSAROĞLU 2. BAŞKAN VEKİLİ: KEZBAN HATEMİ 3. SEKRETER: MEHMET EMİN EKMEN 4. MURAT BELGE 5. FAZIL HÜSNÜ ERDEM 6. YILMAZ ERDOĞAN 7. ETYEN MAHÇUPYAN 8. LAMİ ÖZGEN (KESK) 9. AHMET FARUK ÜNSAL (MAZLUM DER) İÇ ANADOLU BÖLGESİ 1. BAŞKAN: AHMET TAŞGETİREN 2. BAŞKAN VEKİLİ: BERİL DEDEOĞLU 3. SEKRETER: CEMAL UŞŞAK 4. VAHAP COŞKUN 5. DOĞU ERGİL 6. EROL GÖKA 7. MUSTAFA KUMLU (TÜRK-İŞ) 8. FADİME ÖZKAN 9. CELALETTİN TAŞ MARMARA BÖLGESİ 1. BAŞKAN: DENİZ ÜLKE ARIBOĞAN 2. BAŞKAN VEKİLİ: MİTHAT SANCAR 3. SEKRETER: LEVENT KORKUT 4. MUSTAFA ARMAĞAN 5. ALİ BAYRAMOĞLU 6. AHMET GÜNDOĞDU 7. HAYRETTİN KARAMAN 8. HÜLYA KOÇYİĞİT 9. YÜCEL SAYMAN KARADENİZ BÖLGESİ 1. BAŞKAN: YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ 2. BAŞKAN VEKİLİ: VEDAT BİLGİN 3. SEKRETER: FATMA BENLİ 4. ŞEMSİ BAYRAKTAR (TZOB) 5. KÜRŞAT BUMİN 6. ORAL ÇALIŞLAR 7. ORHAN GENCEBAY 8. YILDIRAY OĞUR 9. BENDEVİ PALANDÖKEN (TESK)
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Bayagi cokmus. Gonul rahatligi ile bir tane alabilirim.
-
tanışma
evrensel-insan şurada cevap verdi: zelimhan başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımSitemize ve aramiza hosgeldin.
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Konu bahsetmek degil, onun mucadelesini vermek. Hic bir ideoloji ya da inanc baska ideolojilerin ya da inanclarin insanlikdisi dusunce ve davranislarina atfederek, kendi ideoloji inancini temize cikaramaz. Ya da baska ideoloji ve inanclar uyguluyor diye, kendi uygulamasini hakki olarak gosteremez. Insanoglunun biribirine insanlikdisi olarak dusunup davranmasi fenomenal/dogal zihiyetin urunudur. Cunku bu zihniyetlerde insanoglu varligi yer almaz. Aksine insanoglu her turlu degerin gerisinde kalir ve her turlu deger icin harcanir.
-
'Türk Kahvesi' karakolluk oldu!
Bir gün "Usta, bana bir Türk Kahvesi'' dediğiniz için saldırıya uğrayacağınız ve karakolluk olacağınız aklınıza gelir miydi? Eminim ki gelmezdi... Akdeniz Bölgesi'nde yaşayan Ö.Ö adlı yurttaş da sizin gibi düşünüyordu. Ta ki; saldırıya uğradıktan sonra karakola gidip ifade verene kadar... Nasıl mı, neden mi? Biliyorum çok merak ettiniz. O halde, lafı dolandırmadan anlatayım: Geride bıraktığımız günlerde, Akdeniz Bölgesi'ndeki bir AVM'ye giden Ö.Ö adlı yurttaş, alışverişini yaptıktan sonra, çarşının terasına çıktı. Terasta bulunan cafeteryada sigarasını yakan Ö.Ö, biraz ilerisinde bulunan garsona seslendi ve "Usta, bana bir Türk Kahvesi'' dedi. Sigarasını yakıp kahvesini isteyen Ö.Ö, az sonra yan masadan belli belirsiz bir ses geldiğini işitti. Masada oturan gençlerden biri "Irkçılık yapmaya utanmıyor musun?" diyordu. Ö.Ö, bu cümleyi duymazdan geldi. İçinden, "Herhalde, masasındaki arkadaşına söylüyor'' diye geçirdi. Aynı sesin sahibi, biraz sonra tonunu yükselterek bu kez herkesin duyacağı bir şekilde seslendi: "Sana söylüyoruz, ırkçılık yapmaya utanmıyor musun?" Ö.Ö, bu sözlerin muhatabının kendisi olduğunu fark etti ve masadaki gençlere yöneldi. "Bana mı dediniz?" diye sordu. Masada bulunan gençlerden biri, "Evet, sana söyledik. Kahve isterken neden Türk kelimesinin altını ısrarla çiziyorsun. Neden ırkçılık yapıyorsun?" dedi. Ö.Ö, ne diyeceğini şaşırmıştı. Başına ilk kez böyle bir şey geliyordu. Şaşkınlığını atlattıktan hemen sonra "Siz ne dediğinizin farkında mısınız?" diye tepki gösterdi. Yıllarca sol ve sosyalist mücadele içinde yer almış olan Ö.Ö, "ırkçılık'' gibi ipe sapa gelmez bir suçlamayla karşı karşıya kalmasına mı, yoksa konunun saçmalığına mı tepki göstereceğini bilemedi! Ancak; tepki göstermekten de geri durmadı! İki gence, "Terbiyesizlik yapmayın, Türk Kahvesi istemekle, ırkçılığın ne ilgisi var!" dedi. "Irkçılık''ın anlamını dahi bilmedikleri belli olan iki genç, Ö.Ö'nün üzerine yürüyünce, ortam bir anda gerildi. İki genç Ö.Ö'ye saldırdı. Ö.Ö de karşılık verdi. Bunun üzerine devreye polis girdi ve tarafları karakola götürdü. Birkaç gün önce telefonda konuştuğum Ö.Ö, "Karakola gittiğimizde, polis de ne yapacağını şaşırdı. İfademizi alan polis (Hayatımda böyle bir şeye tanık olmadım) dedi. Karakoldakiler ne yapacaklarını şaşırmıştı'' ifadesini kullandı. Telefonda konuştuğum Ö.Ö, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldıklarını; başına gelenleri ise kişisel internet sitesinde kaleme aldığını aktardı. "Yıllarca sol ve sosyalist mücadelenin içinde kaldım. Başıma gelenlere kendim de inanamıyorum'' diyen Ö.Ö, şu sıralar yaşadığı şoku atlatmaya çalışıyor... Yukarıda anlattığım hikaye, AKP iktidarının Türkiye'de hangi tahribatı yarattığını ve ülkenin atomlarına dek nasıl bölündüğünü gösteriyor. ''Böl - Parçala - Yönet'' tezi, AKP iktidarının politikaları yüzünden hayat buluyor. Toplum, etnisite ve dinsel kimlik siyaseti yüzünden birbirine yabancılaştırılıyor. ''Türk Kahvesi'' istemek bile, bazı ahmaklar tarafından ''ırkçılık'' olarak adlandırılıyor. Samuel Huntington'ın takipçileri, AKP iktidarının uygulamalarının sonuçlarını gördükçe, ellerini ovuşturuyor ve "fay hattı''nın kırılacağı günü iple çekiyor.
-
'Çirkin Kral' 76 yaşında
Bugün Türkiye sinema tarihinin büyük ismi Yılmaz Güney'in doğum günü. Yaşarken efsane olmuş, unutulmayacak filmlere imza atmış Güney, sosyalist kimliği ile sanatını buluşturarak tarihte ve Türkiye halkının yüreğinde unutulmayacak bir yere sahip oldu. Adana’da bir köylü ailenin çocuğu olarak 1937 yılında dünyaya gelen Yılmaz Güney ismi hem sanatı hem politik duruşu ile Türkiye tarihinin efsaneleri arasına girdi. Bugün 1 Nisan, namı diğer 'Çirkin Kral'ın doğum günü... Sosyalist kimliğini sakınmadan ortaya koyan, sanatı ile politik kimliğini birbiri içinde eriterek unutulmayacak yapıtlara imza atan Güney'i, onun nasıl biri olduğunu çok iyi anlatan, daha önce soL gazetesinde yayınlanan bir Asaf Güven Aksel yazısı ile anıyoruz: "Yılmaz Güney tokadı... O yıllarda birey keşfedilmişti elhak. İnsan hakları, demokrasi, ezilenler, cinsel ufuklar, günü yaşamak keşfedilmişti. 12 Eylül faşizmi bir kıran gibi hüküm sürüyordu ülkede ama, “eksik bırakılmışların, ihmal edilmişlerin önemi” üzerinden “solun kabalıkları”yla hesaplaşmayı da, elma şekeri gibi, “bunalan aydın”ların eline tutuşturmuştu. Dün, dün ile gitmişti ya cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazımdı ya... 80’lerin başları. Yılmaz Güney hapisten kaçmış, yurtdışına gitmiş, Altın Palmiye almış, yeni bir filme başlamış... Bunları gazetelerden bile takip edemiyordunuz, ne interneti, o bir rivayetti. Ama, şimdikinden çok daha hızlı yayılıyordu sözler, tıkılıp kalınmış barlarda. Diyorlardı ki, “Duvar” filminin kamera arkası görüntüleri varmış, Paris’ten gelmiş. İzlemişler şekerim ve orada, ne oluyormuş biliyor musunuz? Faşizan bir şey oluyormuş, alçakça, insanlık dışı. Yılmaz Güney, bir çocuğa tokat atıyormuş! Aaa! Elleri kırılasıca, niye yapıyormuş bunu? Sahnede çocuğun ağlaması lazımmış, çocuk işte, ağlamıyormuş bir türlü; Yılmaz öfkeyle gidip basıyormuş tokadı, ağlıyormuş çocuk, çekiliyormuş sahne. İlenmeler, olmaz olsun böyle adamlar eşliğinde, modern oyuncu ağlatma yöntemleri, kremler, gözyaşı damlası, Vicks, olmadı limon suyu önerileri arasında, konu geniş alana taşınıyor ve görülüyordu işte, ne kadar haklı olunduğu, solun kabalıklarını aşıp incelmiş duyarlılıklar geliştirmekte... Primitifler! Bu rivayeti esas alıp düşünürdük biz de, altı üstü ağlayacak bir çocuk bir sahnede, niye o aceleci öfke, telaş, ilk akla geleni yapıp bir tokat atmak çocuğa... Sonradan gidip sarıldığı, öptüğü okşadığı, çocuğun hiç kırgın bakmadığı, hatta ifadesinin “iyi ettin” şükranı yansıttığı gibi eklemelerle yumuşatılıyordu “olay”, Yılmaz’ı harcatmamak için... Yılmaz Güney’den geriye kalan her şey siliniyordu, bir tokatta. O tokat, “avantür” hayatının, kaba erkekliğinin yeniden her şeyinin üzerini örtmesine vesile oluyordu. 12 Eylül hüküm sürerken... Yılmaz hapisten kaçmış, dünya çapında ödül almış, dur durak bilmeden çalışır, yeni bir film yaparken... Ve Yılmaz ölürken. Bunun üzerinden çok az zaman geçip de, ölüm haberi gelecekken. Yılmaz, bir tokadı, ölümün nefesi sırtında atarken. Bilirken bunu. Taa ne zaman romanında anlattığı çocuk mahkumları sinemaya aktarmak ister, bunu gerçekleştirmeye odaklanır, acaba bittiğini görecek miyim kaygısıyla çırpınırken. Bir tokat, artık zamanı kalmamışlığa. Bir tokat, ölümün elinden iki parça pelikül koparmaya. Bir tokat, o çocuklar için. Bir tokat, bütün dünya bu filmi izlemeli, anlamalı amacının önünde dikilen ölüm meleğine. Ölüyorum ey çocuk, zamanım yok ağlamanı beklemeye! Ağla ki, bir film bitsin. Ağla ki, son filmim bitsin, yarım kalmasın. Ağla ki, bu film çocukların ağlamasını kessin... Ağla, başka film yapamayacağım ben! Bir şey başarmak için ne kadar az zamanım var öfkesinin tokadı suratında Yılmaz’ın. Beş parmağı, “bekle!” diyen bir yanakta. Ne yaptığını bilemezlik, başka yöntem arayamazlık halidir, artık bir şey olsun telaşına dar vakitte düşmek. Hırçınlaşmaktır. Hınçlanmaktır. Ölüyorum... Bu film bitmeli... Çocuk yüzünde bir tokat, kırılası elin göstergesidir. Rol yapamayacak masumiyeti, cebren müdahaleyle bozmadır. Acıtıcı. İncitici. Ama midesindeki illet kıvrandırıyordu Yılmaz’ı, ölüyordu Yılmaz, bunu biliyordu. O film, ağlayan çocuklar için bitmeliydi. Soba, pencere camı ve iki ekmek bulsunlar diye bitmeliydi. “Faşizmin zindanlarını emekçi halk yıksın” diye bitmeliydi. Ölmeden. Ya şimdi ağlayacaktı o çocuk, ya çok geç olacaktı. Evrimi, geniş zamanları, usul usul yöntemleri, kendiliğindeni bekleyemeyen bir iradeciliğin zorlaması gibidir o tokat. “Dur, sabret, bekle”ye indirilmiştir. Zaman daralırken, ölüm kapıdayken, armudun sapı üzümün çöpü “böyle gitsin”ciliğin fantezisidir. Yılmaz, bir tokat atmıştır masum bir çocuğa. Masum bir devrimci müdahaledir madalyonun öbür yüzündeki. Sabırsızlıktır. İnsani duyarlılıkların, çok daha insani bir dünya kavgasında, zora maruz kalmasıdır. Ya çocuğa ağlarsınız, ya çocukla ağlarsınız... Birinde, müdahaleden vazgeçmişsinizdir. Diğerinde, bir telaşı kavramışsınızdır... Tarihe tokat da böyledir. Ya zamanında atarsınız, başka bir şeyi umursamadan, mızıldananlara kulak asmadan, ya asıl umursadıklarınızın tarihe gömülmesini el böğür.
-
Yaşar Güner hayatını kaybetti
Sinema sanatçısı Yaşar Güner yarın toprağa veriliyor. Yurt Gazetesi - Tiyatro, sinema, dizi oyuncusu, yönetmen ve senarist Yaşar Güner hayatını kaybetti. 1943 yılında Rize’de doğan Güner, Naşit Tiyatrosu’nda tiyatro çalışmalarına başladı. Rus Dili ve Edebiyatı eğitimi aldı. Tiyatro oyunları yazdı ve yönetti. Sinema alanında da çalışmalar yaparak film senaryoları yazdı. TV oyunlarında yazar yönetmen olarak çalıştı. Ankara Küçük Komedi, İstanbul Yeni Sahne, Sivri Sinek Kabare Tiyatroları’nda, Avni Dilligil Tiyatrosu, Lale Oraloğlu Tiyatrosu, Ankara Meydan Sahnesi, Ankara Birlik Tiyatrosu, Yeni Ankara Tiyatrosu ve Nisa Serezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosu gibi topluluklarda çalıştı. ‘Eskici ve Oğulları’ ile ‘Sınır’ filmlerinde senaristlik yapan; ‘Tatlı Bela Fadime’ , ‘Ateşli Topraklar’, ‘Hırsız Polis’, ‘Büyük Yalan’, ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’, ‘Anayurt Oteli’, ‘Atla Gel Şaban’, ‘Çiçek Abbas’, ‘Kanlı Nigar’ gibi yapımlarda oynayan Yaşar Güner’in ölüm nedeni henüz kesinleşmedi. Sanatçının cenazesi 2 Nisan Salı günü öğle namazında Teşvikiye Camii‘nden kalkacak.
-
Nigar Uluerer hayatını kaybetti
Türk sanat müziğinin efsane ismi yaşama veda etti. Yaşar ANTER / BODRUM (Muğla), (DHA) - MUĞLA'nın Bodrum İlçesi'nde yaşayan ve yaklaşık üç haftadır Bodrum Devlet Hastenesi'nde yoğun bakımda solunum desteğiyle tedavi gören Türk sanat müziğinin efsane isimlerinden 87 yaşındaki Nigar Uluerer, bugün saat 02.30 sıralarında yaşamını yitirdi. Nigar Uluerer, Bodrum'da toprağa verilecek. Uluerer'in cenazesi bugünTürk sanat müziğinin usta ismi Nigar Uluerer'in solunum yetmezliğinden öldüğü bildirildi. MUĞLA (AA) - Tedavi gördüğü Bodrum Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybeden Türk Sanat Müziği sanatçısı Nigar Uluerer'in yeğeni Mehmet Uluerer, ''Halamı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Yaklaşık 2 ay İzmir ve Bodrum'da tedavi gördü'' dedi. Uluerer, gazetecilere yaptığı açıklamada, halasının zatürre teşhisiyle hastaneye yatırıldığını belirterek, ''Halamı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Yaklaşık 2 ay İzmir ve Bodrum'da tedavi gördü. Son bir aydır buradaydı. Üzüntülüyüz'' diye konuştu. Bodrum Devlet Hastanesi göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Murat Karamustafaoğlu ise hastanelerindeki tedavi sürecinde Uluerer'in solunum sıkıntısı çektiğini ve akciğer yetersizliği yaşadığını anlattı. Uluerer'e solunum desteği verdiklerini bildiren Karamustafaoğlu, ''Yardımcı antibiyotikler, balgam sökücüler yapıldı. En son solunum cihazından ayırdık ve boğazından kesi yaparak bir tüp yerleştirdik. Solunumunu buradan yapıyordu fakat dün akşam kaybettik'' diye konuştu. Uluerer'in bugün Bodrum Adliye Camisi'nde öğle vakti düzenlenecek cenaze töreninin ardından Gümbet Karaburgaz Mezarlığına defnedileceği öğrenildi. http://www.youtube.com/watch?v=4oEk-e0_HK4
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Din ile bilimin hic bir bagi yoktur. Temeli dine dayanmaz, sosyal bilimlere dayanir. Insanliga dayanir, sosyal yasama ve psikolojiye dayanir. Konu kime ozgurluk geldigi degildir. Konu istenen hak ve ozgurluklerin verilip verilmemesidir. Etik ahlakta dahil; insanoglunun birarada yasamasi ve iliski kurmasi icin vardir. Bunun temeli de insanliktir, din degil. Allah sadece insanoglunun ortaya attigi ilahlardan bir tanesidir. Yani diger ilahlara rakip olarak insanoglu tarafindan ortaya atilmistir. Iste bunca mesajdir tartisiyoruz ve sen hala "yasasi kurandir" diyorsun. Ben de sana "bu kurana gore cocuk evliligi yapiliyor" diyorum ve bunu islam toplumundan gosteriyorum. Belki sen kurani okuyunca boyle anlamiyorsun ama; gozlem bir suru toplumun boyle anladigini gosteriyor.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Dogru her bir ideoloji ve inanisa gore ve de temeline gore degisir. Dunya yaratilmadi ki anlami olsun. Cennet cehennem insanoglunun sorunu degilki. Onemli olan yasam. Insanogluna cehennem de cenennet te dunyada ve yasamda yasatiliyor. Dunya insanoglu uzerinde yasasin diye meydana cikmadi, dunya oldugu icin sartlari insanoglunu olusturdu. Cabalama ve samimiyet, yasam ve iliski icin; yasam sonrasi icin degil. Cunk,u insanoglunun bir tek yasami var. Ne dogum insiyatifi ne de olme algisi yok.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Tamam iste, sorun zaten her bir okuyanin kendi algisiyla ve farkli algilamasi. Yoksa dunya da farkli mezhepler, farkli uygulamalar, farkli yasam ve iliski farkli duzen ve sistem olmazdi. Her farkli algilayan da uygulayan da ayni kaynaktan yola cikiyor.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
"Allah icin dusunseydin" derken neyi kastediyorsun? Beni ilgilendfiren insanoglu Sonucta ben de ayni turun bir bireyiyim.
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Ben insanlara evrensel hukuk insan haklari ve hak ve ozgurlukleri anlatiyorum zaten. Bu da ideolojilerden inanclardan degil; bilimden bilgiden ve bilissellikten geciyor.
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Iste bak gordun mu? Onlarda senin inandigin kuran'a inanmiyorlar. Bu da inancin cesitliligini gosteriyor. Acaba sen islam dini ulke ve toplumun dini olmayan bir ulkede dogsaydin ve bugune kadar hic islam dini ile ilgili bir yonlendirim almasaydin, o zaman hala Allah diyebilir miydin? Dunya da tarihte ve gunumuzde insanoglunun ortaya attigi o kadar cok din, tanri ilah inanc ve iman var ki; saymakla bitmez. Iste onlarda senin gibi sadece kendilerine dogumdan itibaren verilene inanirlar ve iman ederler. Senin onlardan bir farkin yok. Ayni zihniyet sadece iman ettigin inandigin ve teslim oldugun farkli.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Bilim bir seyi "bir sey olacak" diye bulmaz. Bulan baskadir, kullanan baskadir. Su hayat verir, ama ayni zaman da bogar. Ates isitir, ama ayni zamanda yakar. Dolayisiyle bir seyi ne maksat ile kullandigina bagli. Ben zaten emperyalist zihniyetin sorununu her daim basliklarda dile getiriyorum. Mahveden bilim degil; mahva sebep olan kullanis sekli. Evet bak su anda bilgisayar kullaniyorsun, cep telefonu kullaniyortsun, evlerde oturuyorsun arac kullaniyorsun, elektrik kullaniyorsun v.s. teknik ve bilim ile yasiyorsun.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Bilim ile dediklerinin ne ilgisi var. Iftira ise bunlari ben degil; cocuk ile evlenenler evlendirenler atiyor, git onlarla konus. Bilim bulustur. Bu bulusun neye nasil v.s. kullanilacagi da bilimin degil kullananlarin kararidir. Bilim de ideoloji de inancta yoktur. Bilim bulur ortaya koyar. Amerikanin bugunde adam oldurmesinin bilim ile uzaktan yakindan bir ilgisi yoktur. Bu emperyalist zihniyettir. Yani cikara dayanan zihniyet.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Senin gorup gormemen degil onemli olan. Bu her turlu insanlikdisi dusunce ve davranislari yapanlarin bunu islam dinine ve kurana baglamasi. Insanoglu varolmamistir. Cok basit gidersin bir dogumhaneye insanoglunun nasil dogdugunu gorursun. Kuranin evrensellikle de cagdasliklada gunumuzx topumuna uyum olarak ta hic bir degeri yok. Neyin delilini istiyorsun?
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Olabilir. Ama onlarin bir kurani yok, hepsi kendi yaptiklari. Zaten insanoglunun inanc ve ideoloji temeli ve insanoghlunun kul kole madde yerine konmasi ve harcanmasi sadece dine mahsus degil. Sonucta insanlikdisi dusunce ve davranisin temeli din degil; inanc ve ideoloji. Sen Allah'ina teslim olursun, baskasi baska bir ilaha, ya da dogaya, maddeye varolusa v.s. O yuzden insanlikdisinin her turlu temeli sadece kuran da islam dini de degildir. Bu bir zihniyettir ve her turlu ideolojiyi de inanci da kapsar.
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Kurandan bahseden sensin, ben degilim. Delilide ben degil, bu insanlikdisi dusunce ve davranislari yapanlar veriyor. Dedim ya ya istatistiklerden haberin yok, ya kendini kandiriyorsun. Daha bir az once verdigim yazida oran % 30'a yakindi. Sen gozlem gerceklerini kabullenecegine imaninin sabitligi ile gercekleri bile algilayamiyorsun. Cihad oldurmeye gelmek mi yoksa oldurmeye gitmek mi? Ben modern toplumda yok demedim ki. Bugun emperyalist zihniyette aynisini yapiyor. Istersen soyle lakabimin basliklarina bir goz at, ondan sonra yaz. Onu sen yapanlara soracaksin, bana degil. Kimmis onlar, sen kimlerden bahsediyorsun? Ayrica benim onlari savundugumu da nerden cikardin?
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Benim bakis temelim insan haklari evrensel hukuk hak ve ozgurlukler ve bilimsel bilissel ve bilgiseldir. Ben her turlu gozlemi bu temelde degerlendiririm.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Ben neden diyeyim ki. Kurandan bahseden sizsiniz, ben degil. O zaman sizde bahsetmeyin. Birakin herkes kendi algisinca kendi yasam ve iliskisini kendisi tayin etsin. Neden mudahele ediyorsunuz? Sizin kurani dogru anladiginiz kime neye gore? Ben kurandan degil; gozlemden yola cikiyorum. Evet insanoglu bir suru pislik yapiyor, ama onlar kurandan bahsetmiyorlar ve yaptiklari pislik ya ceza aliyor ya da kisisel olarak kaliyor. Ayrica her kurani okuyanin ayni dusunup davranmadigini ben soyluyorum. Ayni kefeye siz kendi dogrunuzla her bir inaniri koymaya calisiyorsunuz, ben degil.