Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

hoppa

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    374
  • Katılım

  • Son Ziyaret

3 Takip eden

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Belirtmemiş

hoppa - Başarıları

Yükselen Yıldız

Yükselen Yıldız (9/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

1

İçerik İtibarınız

  1. Müslümanların islam öncesi durumu cahiliyye diye nitelemeleri çamur atmaktan başka bir şey değildir. Ve bu konuda hakkında söylenenler ise asılsız iftiralardan ibarettir. Maksat, aslı olmayan karalamalarla islamı insancıl göstermeye çalışmaktır. Müslümanlar , bana islamdan sonra hatice gibi zengin, dul,kendi başına abuyuruk patron bir kadın göstersinler söz veriyorum müslüman olacağım.
  2. Evet kuranda kadını dövün diye yazıyor. Nasıl ve detayını yazmadığına göre dövmenin şekli erkeklere insiyatifine bırakılmış oluyor. Onlarda kezzapla dövüyor işte.Kezzaapla dövmenin yasak olduğuna dair bir ayet varmı yok. Mesele bitmiştir.Yani olay islamidir Elbette suçlarız.Onlar uzaylı değilki müslüman. Madem insanların yaptığı dini bağlamaz öyleyse bu herkes için geçerli olmalıdır ki söylediğinizin samimi olduğuna inanalım.Aksi takdirde büyük bir çifte standart sergilemiş olursunuz. *********** Eleştimeye gelince, yok onların yaptığı söylediği islamı bağlamaz,ama savunmaya gelince bağlar.Yok öyle üç kuruşa beş köfte.
  3. Ne yapalım üstad kusura bakma, ben o kadar geniş kıvıramıyorum.
  4. Tanrı iki yüzlüdür diyorsunuz yani,öylemi ?
  5. Sn 'ömer_hayyam,madem kurana göre yazıyorsunuz,size bir sorum olacak.. Cehenneme ve cennete gidecek olanlar kim ? Malumunuz kuranda cennet ve cehennem var.Öyleya madem tanrıdan başka bir varlık yok,bu şeklide bir tanrı tasavvuruna göre tanrı ilk önce terlemek için (yani sauna gibi bir şey)cehenneme, sonrada serinlemek için cennette mi gidecek? Yoksa onlar mecazi anlamda diye dolaylı inkar yolunumu seçeceksiniz? İşin en komik tarafı ne biliyormusunuz, bu şekildeki bir tanrı tassavvurunuza göre, kendi kendini yalanlayan ve sonrada ceza olarak kendisini ceheneme atan mazoşist bir tanrı profili ortaya çıkıyor oluyor. Cehnenemin gerekçesine bakınız efendim. Nisâ 56 Şüphesiz ayetlerimizi inkar edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar! Allah daima üstün ve hakimdir
  6. Eğer ücreti başkası alırsa kadını aşağılamak olurmuş ama kadın kendisi alırsa olmazmış.Değişen ne oldu k?.Forum kurallarına aykırı olduğu için ismini telaffuz etmek istemiyorum ama anlarsınız artık. O tür kadınlarda ücreti kendisi alıyor.Bu mantığa göre o kadınlar da aldıkları ücret için aşağılanmış olmuyor demek ki. Kadına verilen bu ücret, muhammed hariç tüm müslümanlara şarttır. Ahzap 50- Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Ücretlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hediye ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Bu ücret karşılığında erkek, kadının sadece cinselliğini değil, aynı zamanda benliğini de satın almakta,kiralamaktadır.Zaten satın aldığı içinde kadını istediği gibi BOŞAYABİLİR Bakara suresi 229- Boşamak (talak) iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz de bunların, Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarsanız, kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın çizdiği hudududur. Sakın bunları aşmayın, Her kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir. 230-Eğer kadını bir daha boşarsa, bundan sonra artık başka bir kocaya varıncaya kadar ona helâl olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah'ın hududunu sağlam tutacaklarını ümid ettikleri takdirde öncekilerin birbirlerine dönmelerinde her ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın tayin ettiği hudududur. Bunları, bilen bir kavim için açıklıyor. 231-Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya güzellikle salın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitap ve hikmeti hatırlayıp, düşünün. Hem Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir. 232-Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, aralarında meşru bir şekilde rızalaştıkları takdirde, kendilerini kocalarıyla nikâhlanacaklar diye sıkıştırıp, engellemeyin. İşte bu, içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere verilen bir öğüttür. Bu, sizin hakkınızda daha hayırlı ve daha nezihtir. Allah bilir, siz bilemezsiniz. 236-Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız (bunda) size bir vebal yoktur. Şu kadar ki onlara (mal verip) faydalandırın. Eli geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göre ve güzellikle faydalandırmalıdır. Bu, iyilik yapanlar üzerine bir borçtur. 237-Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ey erkekler! sizin bağışlamanız ise takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız hakkiyle görür. Bu ayetlerde görüldüğü gibi hitap erkeklere, erkeklerin kadınları boşama yetkisinden bahsediyor.Diğer önemli bir husus ise dokunmak (mess) ifadesi. Bu mecazi anlamda olup cinsel ilişki kastedilmektedir.Ayetlerde görüldüğü gibi cinsel ilişkinin olup olmamasına göre ücret değişebilmektedir. Buda göstermektedir ki kadının cinselliği alenen bir eşya gibi kiralanmaktadır. DÖVEBİLİR Nisa 34- Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. EVDE HAPSEDEBİLİR Ahzap 32- Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dosdoğru söz söyleyin. 33- Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. 34- Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır. KADIN ERKEĞİN TARLASIDIR 223-Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele! VE KADIN BİR EŞYADIR Ali İmran 14- İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının eşyasıdır. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır. Ayette açıkça görüldüğü gibi,eşya olarak verilen listenin içinda kadınlar da var. İSTEDİĞİ GİBİ POŞETE SOKABİLİR Ahzap 59- Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Ama şimdi tüm bunlara rağmen yinde haksızlık etmeyelim.Allah kadını kiralanan bir eşya gibi nitelemesine rağmen nasıl oldu ise iyilik damarları tutmuş,mirasta erkeğin yarısı pay vermiş,şahitlik meselesinde de iki kadını bir erkeğe denk tutmuştur. Yani bu konularda da eşyanın mirasa ne ihtiyacı olacak diye düşünebilir ve tamamen mirastan men edebilir,eşyanın şahitliği mi olurmuş diye yüz kadında olsa şahitliklerini kabul etmeyebilirdi. Güncelleme.
  7. Sn TAKLAMAKAN, Ateist forunmdan Sevgili Frewil,in kendi tasarlayıp hazırladığı imzası. Ondan kopya çektim. İnş telif hakkı filan istemez.
  8. Sayın,bir araştırmacı,bu yazı size ait değil,kuranda ki din adlı siteden copi paste yapmışsınız.Ama madem siz buraya astınız aynı düşünceleri paylaşıyorsunuz demektir. Şimdi yukarıda söylenenlere göre,özet olarak hıristiyan ve yahudi kültürünün islama sızmış olduğunu ve bu sebeple hadislerin uydurulmuş olduğuğu sonucuna varıyorsunuz. Eğer bunlar hadislerin uydurulmuş olduğuna bir sebep ise kuranında uyudurulmuş olduğu sanunucuna varmanız gerekir.Neden mi? Kuranın % 70i tevratın kopyasıdır. Tamamını buraya nakletmek uzun süreceği için size kısa bir örnek vereyim. Tevrat,mısırıdan çıkış bölüm 2 Çık.2: 1 Levili bir adam kendi oymağından bir kızla evlendi. Çık.2: 2 Kadın gebe kaldı ve bir erkek çocuk doğurdu. Güzel bir çocuk olduğunu görünce, onu üç ay gizledi. Çık.2: 3 Daha fazla gizleyemeyeceğini anlayınca, hasır bir sepet alıp katran ve ziftle sıvadı. İçine çocuğu yerleştirip Nil kıyısındaki sazlığa bıraktı. Çık.2: 4 Çocuğun ablası kardeşine ne olacağını görmek için uzaktan gözlüyordu. Çık.2: 5 O sırada firavunun kızı yıkanmak için ırmağa indi. Hizmetçileri ırmak kıyısında yürüyorlardı. Sazların arasındaki sepeti görünce, firavunun kızı onu getirmesi için hizmetçisini gönderdi. Çık.2: 6 Sepeti açınca ağlayan çocuğu gördü. Ona acıayrak, "Bu bir İbrani çocuğu" dedi. Çık.2: 7 Çocuğun ablası firavunun kızına, "Gidip bir İbrani sütnine çağırayım mı?" diye sordu, "Senin için bebeği emzirsin." Çık.2: 8 Firavunun kızı, "Olur" diye yanıtladı. Kız gidip bebeğin annesini çağırdı. Çık.2: 9 Firavunun kızı kadına, "Bu bebeği al, benim için emzir, ücretin neyse veririm" dedi. Kadın bebeği alıp emzirdi. Çık.2: 10 Çocuk büyüyünce, onu geri getirdi. Firavunun kızı çocuğu evlat edindi. "Onu sudan çıkardım" diyerek adını Musa*fa* koydu. D Not 2:10 "Musa": İbranice "Moşe", "Çıkarmak" anlamına gelen "Maşa" sözcüğünü çağrıştırır Musa Midyan'a Kaçıyor Çık.2: 11 Musa büyüdükten sonra bir gün soydaşlarının yanına gitti. Yaptıkları ağır işleri seyrederken bir Mısırlı'nın bir İbrani'yi dövdüğünü gördü. Çık.2: 12 Çevresine göz gezdirdi; kimse olmadığını anlayınca, Mısırlı'yı öldürüp kuma gizledi. Çık.2: 13 Ertesi gün gittiğinde, iki İbrani'nin kavga ettiğini gördü. Haksız olana, "Niçin kardeşini dövüyorsun?" diye sordu. Çık.2: 14 Adam, "Kim seni başımıza yönetici ve yargıç atadı?" diye yanıtladı, "Mısırlı'yı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun?" O zaman Musa korkarak, "Bu iş ortaya çıkmış!" diye düşündü. Çık.2: 15 Firavun olayı duyunca Musa'yı öldürtmek istedi. Ancak Musa ondan kaçıp Midyan yöresine gitti. Bir kuyunun başında otururken Çık.2: 16 Midyanlı bir kâhinin* yedi kızı su çekmeye geldi. Babalarının sürüsünü suvarmak için yalakları dolduruyorlardı. Çık.2: 17 Ama bazı çobanlar gelip onları kovmak istedi. Musa kızların yardımına koşup hayvanlarını suvardı. Çık.2: 18 Sonra kızlar babaları Reuel'in yanına döndüler. Reuel, "Nasıl oldu da bugün böyle tez geldiniz?" diye sordu. Çık.2: 19 Kızlar, "Mısırlı bir adam bizi çobanların elinden kurtardı" diye yanıtladılar, "Üstelik bizim için su çekip hayvanlara verdi." Çık.2: 20 Babaları, "Nerede o?" diye sordu, "Niçin adamı dışarıda bıraktınız? Gidin onu yemeğe çağırın." Çık.2: 21 Musa Reuel'in yanında kalmayı kabul etti. Reuel de kızı Sippora'yı onunla evlendirdi. Kuran kasas suresi 7- O esnada Musa'nın anasına "Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden kaygılandığında onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz onu tekrar sana vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız" diye bildirdik. 8- Nihayet Firavun ailesi onu yitik olarak aldı. Çünkü o, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun ile Hâmân ve askerleri yanılıyorlardı. 9- Firavun'un karısı (sepetin içinden çocuk çıkınca kocasına), "İkimizin de gözü aydın! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlad ediniriz" dedi. Halbuki onlar işin sonunu sezemiyorlardı. 10- Musa'nın anasının yüreği (tasadan) bomboş kalıverdi. Eğer biz, (vaadimize) inananlardan olması için onun kalbini pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi meydana çıkaracaktı. 11- Annesi Musa'nın ablasına, "Onun izini takip et" dedi. O da, onlar farkına varmadan uzaktan kardeşini gözetledi. 12- Biz (annesine geri vermezden) daha önce, onun süt analarının sütünü kabulüne müsade etmedik. Bunun üzerine ablası, "Size, onun bakımını sizin namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi?" dedi. 13- Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler. 14- Musa yiğitlik çağına girip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükafatlandırırız. 15- Musa, halkının habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi tarafından diğeri düşman tarafından olan iki adamı birbirleriyle döğüşür buldu. Kendi tarafı olan, düşmana karşı ondan yardım diledi. Musa da ötekine bir yumruk indirip onun ölümüne sebep oldu. "Bu, şeytan işidir. O, gerçekten saptırıcı, apaçık bir düşmandır" dedi. 16- Musa, "Rabbim! Doğrusu kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla!" dedi; Allah da, onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olan ancak O'dur. 17- Musa, "Rabbim! Bana lutfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara asla arka olmayacağım" dedi. 18- Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse feryad ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona dedi ki: "Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!" 19- Musa, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince, o adam dedi ki: "Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi, bana da mı kıymak istiyorsun? Demek arabuluculardan olmak istemiyor da, bu yerde ille yaman bir zorba olmayı arzuluyorsun sen!" 20- Şehrin öbür ucundan bir adam geldi ve dedi ki: "Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal (buradan) çık! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim." 21- Musa korka korka, (etrafı) gözetleyerek oradan çıktı. "Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar" dedi. 22- Medyen'e doğru yöneldiğinde: "Umarım Rabbim beni doğru yola iletir." dedi. 23- Musa, Medyen suyuna varınca, orada (hayvanlarını) sulayan bir çok insan buldu. Onların gerisinde de (hayvanlarını suyun olduğu yerden) geri çeken iki kadın gördü. Onlara "Derdiniz nedir?" dedi. Şöyle cevap verdiler: "Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da çok yaşlıdır. " 24- Bunun üzerine Musa, onların davarlarını suladı. Sonra gölgeye çekildi ve "Rabbim! Doğrusu bana indireceğin her hayra muhtacım" dedi. 25- Derken, o iki kadından biri utana utana yürüyerek ona geldi. "Babam, dedi, bizim yerimize (hayvanları) sulamanın karşılığını ödemek için seni çağırıyor." Musa, ona (Hz. Şuayb'a) gelip başından geçeni anlatınca o, "korkma, o zalim kavimden kurtuldun" dedi. 26- (Şuayb'ın) iki kızından biri: "Babacığım! Onu ücretle (çoban) tut. Çünkü ücretle istihdam edeceğin en iyi kimse, bu güçlü ve güvenilir adamdır" dedi. 27- (Şuayb) Dedi ki: "Bana sekiz yıl çalışmana karşılık şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan artık o kendinden; yoksa sana ağırlık vermek istemem. İnşaallah beni iyi kimselerden bulacaksın." Hadisler konusunda bu cesareti gösterenlerin aynı durum kuran için söz konusu olduğunda yalpa yapmaları büyük bir çelişkiidir
  9. İSLAMA GÖRE KADIN,PARAYLA SATIN ALINAN BİR EŞYADIR İslamda da erkek evleneceği kadına belirli bir ücret ödemek zorundadır. Kuranda ve hadislerde mehir kelimesi geçmemesine rağmen islam geleneğinde kadına ödenen bu bedele, mehir denilir. Oysaki kuran ve hadislerde bunun için kullanılan kavram ecir,dir.Ücret ve ticaret kavramlarıda bu kökten türetilir. Ecir kelimesinden türetilen başka bir kavramda icare,dir,anlamı ise kiralamaktır.Müslümanların ,ücret kelimesi yerine mehir kelimesini kullanmaları,bu kelimesinin kadını ne denli aşağıladığını farkında olduklarından kaynaklanmaktadır. İcare sözcüğünde bana güvenmeyen müslümanlar aşağıdaki islami siteye bakabilir. -http://fikih.ihya.org/ans.php?t2=oku&an=544&g=EJDR&s=1- Evlilik esnasında erkekten böyle bir ücret talep etmenin kadını bir eşya aşağıladığını müslümanlarda kabul etmektedir. Bakınız. Eğer ücreti başkası alırsa kadını aşağılamak olurmuş ama kadın kendisi alırsa olmazmış.Değişen ne oldu k?.Forum kurallarına aykırı olduğu için ismini telaffuz etmek istemiyorum ama anlarsınız artık. O tür kadınlarda ücreti kendisi alıyor.Bu mantığa göre o kadınlar da aldıkları ücret için aşağılanmış olmuyor demek ki. Kadına verilen bu ücret, muhammed hariç tüm müslümanlara şarttır. Ahzap 50- Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Ücretlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hediye ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Bu ücret karşılığında erkek, kadının sadece cinselliğini değil, aynı zamanda benliğini de satın almakta,kiralamaktadır.Zaten satın aldığı içinde kadını istediği gibi BOŞAYABİLİR Bakara suresi 229- Boşamak (talak) iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz de bunların, Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarsanız, kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın çizdiği hudududur. Sakın bunları aşmayın, Her kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir. 230-Eğer kadını bir daha boşarsa, bundan sonra artık başka bir kocaya varıncaya kadar ona helâl olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah'ın hududunu sağlam tutacaklarını ümid ettikleri takdirde öncekilerin birbirlerine dönmelerinde her ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın tayin ettiği hudududur. Bunları, bilen bir kavim için açıklıyor. 231-Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya güzellikle salın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitap ve hikmeti hatırlayıp, düşünün. Hem Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir. 232-Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, aralarında meşru bir şekilde rızalaştıkları takdirde, kendilerini kocalarıyla nikâhlanacaklar diye sıkıştırıp, engellemeyin. İşte bu, içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere verilen bir öğüttür. Bu, sizin hakkınızda daha hayırlı ve daha nezihtir. Allah bilir, siz bilemezsiniz. 236-Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız (bunda) size bir vebal yoktur. Şu kadar ki onlara (mal verip) faydalandırın. Eli geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göre ve güzellikle faydalandırmalıdır. Bu, iyilik yapanlar üzerine bir borçtur. 237-Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ey erkekler! sizin bağışlamanız ise takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız hakkiyle görür. Bu ayetlerde görüldüğü gibi hitap erkeklere, erkeklerin kadınları boşama yetkisinden bahsediyor.Diğer önemli bir husus ise dokunmak (mess) ifadesi. Bu mecazi anlamda olup cinsel ilişki kastedilmektedir.Ayetlerde görüldüğü gibi cinsel ilişkinin olup olmamasına göre ücret değişebilmektedir. Buda göstermektedir ki kadının cinselliği alenen bir eşya gibi kiralanmaktadır. DÖVEBİLİR Nisa 34- Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. EVDE HAPSEDEBİLİR Ahzap 32- Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dosdoğru söz söyleyin. 33- Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. 34- Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır. KADIN ERKEĞİN TARLASIDIR 223-Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele! VE KADIN BİR EŞYADIR Ali İmran 14- İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının eşyasıdır. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır. Ayette açıkça görüldüğü gibi,eşya olarak verilen listenin içinda kadınlar da var. İSTEDİĞİ GİBİ POŞETE SOKABİLİR Ahzap 59- Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Ama şimdi tüm bunlara rağmen yinde haksızlık etmeyelim.Allah kadını kiralanan bir eşya gibi nitelemesine rağmen nasıl oldu ise iyilik damarları tutmuş,mirasta erkeğin yarısı pay vermiş,şahitlik meselesinde de iki kadını bir erkeğe denk tutmuştur. Yani bu konularda da eşyanın mirasa ne ihtiyacı olacak diye düşünebilir ve tamamen mirastan men edebilir,eşyanın şahitliği mi olurmuş diye yüz kadında olsa şahitliklerini kabul etmeyebilirdi.
  10. Sadece bakmakla kalmayacak sizden su isteyenleri acımasızca redetmeniz gerekiyor. Araf 50- Cehennemdekiler, cennettekilere: "Bize biraz su akıtın veya Allah'ın size verdiği rızıktan bize de verin." diye seslenirler. Cennettekiler de: "Allah, bunların ikisini de kâfirlere haram kıldı." derler.
  11. Suçu itiraf etmekte bir erdemdir.Acaba bu erdemi müslümanlarda gösterebilir mi? YA SREBRENİCA, YA BENI KUREYZA; YA SREBRENİCA: 1992 yılında başlayan Bosna Savaşı’nda, doğu Bosna’da Sırp ordusundan kaçan Müslüman Boşnaklar savaştan önce 10 bin kişilik nüfusunun 8 bin'i müslüman olan Srebrenica'ya sığınmış, böylece Doğu Bosna’da Müslümanların kontrolünde olan tek kent srebranica'nın nüfusu 60 bine yükselmişti. Kış ayları olmasına rağmen on binlerce insan sokaklarda yatıyor, bunun yanında açlık bütün şehri kasıp kavuruyordu. YA BENI KUREYZA; Putperestlerle yaptığı Hendek savaşından sonra putperestlerle işbirliği yaptığı suçlaması ile Muhammed Medineli Yahudi toplumu Beni kureyza'lıların üstüne yürümüş. Beni kureyza'lılar ellerindeki kaleleri olan Hayber'e sığınmışlardı. YA SREBRENİCA: Sırplar şehri tamamen kuşatmışlardı. Srebrenica'nın komutanı Nasır Oriç liderliğinde Boşnaklar, Srebrenica'yı kahramanca savunuyorlardı. Ancak bir süre sonra cephane ve yiyecek tükenmeye başlayınca direniş de kırılmaya başladı. YA BENI KUREYZA; Hayber kalesini kuşatan Muhammed hiç acele etmedi. 1 aya yakın süre ablukaya aldığı kaleye giriş çıkışı engelledi. Benu kureyzalılar açlık ve susuzluk ile de mücadele ediyorlardı. YA SREBRENİCA: Srebranica’lı Müslümanlar umutsuzdular. Ratko Miladiç önderliğinde 1993 yılında Sırplar ablukayı iyice sıkılaştırdılar. Boşnaklar çaresizdi. Birleşmiş milletler srebrenica'yı güvenli bölge!!! İlan etmişti ve Hollandalı bir Barış gücünü kenti koruması için şehre konuşlandırmıştı. Barış gücünün ilk yaptığı şey Bosnalı Müslümanların silahsızlandırılması oldu. Çaresiz Bosnalı müslümalar güvende olacakları düşündüler ve zaten az olan silahlarını bu Hollandalı barış gücüne verdiler. Barış gücünün kendilerini Sırplara karşı koruyacaklarını düşündüler. Bosnalı Müslümanların silahsız oldukları Sırplara bildirildi. Ve ablukanın kaldırılıp diplomasi yolu ile sorunların çözülmesi istendi. YA BENI KUREYZA;Hayber kalesinde Muhammed önderliğindeki Müslümanların ablukası nedeni ile açlık ve susuzluk ile mücadele eden Beni kureyzalılar, Muhammed ile anlaşma yoluna gitmek zorunda idiler. Muhammed onlara güvenilir !!! bir anlaşma sundu. Derhal silahlarını bırakıp teslim olacaklardı ve Muhammed'in eski Yahudi yeni Müslüman olan sahabelerinden Sa'd bin. Muaz'ın vereceği cezayı kabul edeceklerdi. Çaresizlik içindeki Yahudi beni kureyza'lılar istemeden de olsa teklifi kabul ettiler savaşmadan silahlarını teslim ettiler. Eski Yahudi olan yeni Müslüman Sa'd bin Muaz'ın kendi haklarını koruyacağını düşündüler son bir ümitle. YA SREBRENİCA: Müslümanların silahsız olduğunu bilen Sırplar göstere göstere srebranica'ya girdiler. Hollandalı askerler onlara karşı çıkmak şöyle dursun, Müslüman Boşnak erkeklerin tasnif edilip ayrılmasında yardım ettiler. Yaşları 15 ile 75 arası olan tüm erkekler toplandı. 8.500 kadar erkek toplandığı tahmin ediliyor. Kamyonlara doldurulup dağlara götürüldüler topluca. Yolda dövülüp dağlara varıldığında topluca kurşuna dizilerek katledildiler. Cesetleri sonradan teşhis edilemesin diye üzerlerinden dozerlerle geçtiler ve sonra açtıkları çukurlara topluca gömdüler. Srebranica'nın erkekleri katledilmişti ve geri kalan kadınlar artık Sırplarındı. Erkekleri Sırplar tarafından katledilen kadınlar artık Sırp askerinin kullanımında idi. Tecavüz vakalarının sayısı bile bilinmiyor. Ahzab suresi 26. ayet; Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. 27. ayet; Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı. Allah'ın her şeye gücü yeter. YA BENI KUREYZA; Sahih hadislerde anlatılanlara göre kaledeki çaresiz Yahudilerin eli silah tutabilenlerden 400-900 arasında bir erkek topluluğu öldürüldü. 400-900 arası olduğu söylenilen Yahudilerin büyük çoğunluğu HZ. Ali tarafından katledilmişti. Ali o gün kafa kesmekten çok yorulmuştu ve kafa kesme işlemi sırasında yorgunluktan sürekli olarak kılıç kullandığı kolunu değiştiriyordu. Muhammed ise kesim işleminin yanına çadır kurdurmuştu ve kesim işlemini gözlemliyordu. Katledilen Yahudi erkekleri topluca gömüldüler. Tüm silah tutabilen erkekleri öldürülen Yahudilerin artık zenginlikleri Müslümanlarındı. Ahzab suresi 26 ve 27. ayet bu katliamı anlatır. 26. ayette bir kısmını öldürüyordunuz derken öldürülen 400-900 arası Yahudi erkek kastediliyor. Bir kısmını esir alırdınız derken kadınlar ve çocuklar kastediliyor.27. ayette ise Yahudilerin tüm malvarlıklarının artık Müslümanların olduğu anlatılıyor. Katliamdan sonra, Dıhyetü'l-Kelbı adındaki delikanlı Arap, Muhammed'e gelir; tutsak kadınlardan birini kendisine alması için ondan izin ister. Muhammed de,: "Haydi git de bir cariye al!" diye karşılık verir. Ne var ki Dıhye gidip Safiyye'yi alır. Bunu gören bir başka Arap hemen koşup Muhammed'e haber verir. Safiyye'nin Dıhye'ye değil; "Peygamber"e uygun olacağını söyler. Muhammed'de Dıhye'yi çağırtır; "başka bir cariyeyi" almasını söyler. Dıhye'ye verilen "cariye", Safiyye’nin kocasının kız kardeşidir. Muhammed, kendisine "karı" olmanın karşılığında Safiyye'yi "azâd" eder. Yola çıkıldığında, bir yandan da "zifaf' düşünülmektedir. Ümmü Süleym, Safiyye'yi hazırlar. Ve gece olunca da Muhammed'in koynuna koyar." (Başta Buhari, en sağlam hadis kitaplarında da yer alan bu hadisi, Kamil Miras'ın çeviri ve "Izah"ını da görmek için Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi, Ankara, 1985, Diyanet Yayınlarından, 2/299-310.) Babası ve kocası öldürülen bir kadını aynı gün (veya 1 gün sonra) , hem de babasını ve kocasını öldürenlerin liderine, muhammedin koynuna verdiler. Safiyye o sırada daha genç bir kız iken muhammed 57 yaşında idi. Muhammed babası ve kocasını daha yeni öldürttüğü acılar içindeki bir kızı koynuna alıp sevişmişti. YA SREBRENİCA :Srebrenica katliamının başkahramanları General Ratko miladiç halkı uyutulmuş ülkesinde hala çok seviliyor ve kahraman olarak görülüyor. Srebranica katliamını engellemeyen Hollandalı Barış gücü askerlerine ise ülkelerinde şeref madalyaları verildi ve sorumlu olmadıkları savunuldu. YA BENI KUREYZA; Beni kureyza katliamını yapanların lideri Muhammed ve arkadaşları bugün 1,3 milyar insanlık islam mümin kitlesince çok seviliyor. Srebranica ve Benu kureyza katliamında ölenleri saygı ile anıyorum
  12. ***** Şimdi ne olduda yaşadıkları islamı beğenmediğiniz o ülkelere özeniyorsunuz ? Verdiğiniz örnekler doğrudur ama şunu unutmayın ki kadınlar erkeklerle beraber camiye giderler, fakat cami haricinde hiç bir hakları özgürlükleri yoktur. O özendiğiniz ülkelerde kadın tecavüze uğrar,mağdur olduğu halde yinede suçlu sayılıp ceza alır. Neden biliyormusunuz? Çünkü kuranda sayın allahınız zina ile ilgili ceza belirlemiş olmasına rağman ırza tecavüze dair bir ceza vermeyi herhalde unutmuş. Çünkü yok kuranda. Onlarda da ne yapsın mağdur olan kadını zina etti diye cezalandırıyorlar.En son örneği arabistanda yaşandı.
  13. Bunlar komplo teorileri. Korkulacak bir şey yok. Yeryüzünde hiç bir insan,hiç bir kurum islamı çarpıtamaz,tahrf edemez,buna gücleri yetmez.Çünkü zaten kuranın kendisi çarpık.
  14. SUUDİ imam Dr. Ahmed El Mubi saçmaladı. İslam’da evlilik için asgari bir yaş bulunmadığını belirten imam ‘Bir kızın 1 yaşında, ancak cinselliği erteleme koşuluyla evlenebileceğini’ söyledi. Haberi Lübnan televizyonundan aktaran Fox televizyonu, “Buna İslami stilde evlilik diyebilirsiniz” yorumunda bulundu. El Mubi, “Ama, kız cinsellik için hazır mı? Cinsellik için uygun yaş nedir? Bunlar çevre ve geleneklere göre değişir. Babanın fikrinin alınması gerekir. Evlilik ve ilk ilişkinin yaşanması ayrı şeyler” dedi. El Mubi şöyle devam etti: “Biz Peygamber modeline göre hareket ediyoruz. Hz. Ayşe, Peygamber’in eşi olduğunda altı, ilk cinsel ilişkide dokuz yaşındaydı. -gazetevatan- İmam saçmalamamış, gazete saçmalamış.Söyleye söyleye ağzımızda tüy bitti. İslam sizlerin sandığı değil,o insanların bildiğiidir.
  15. Hadi ***** Hadisleri beğenmezsin,meal konusunda Türkiyede ootrite sayılan Elmalıyı beğenmezsin, kendi kafana göre bir islam oluşturmuşsun onu bize pazarlamaya çalışıyorsun. Al işte boşig arkadaşı haklı çıkardınız.Size göre erkekler potansiyel ahlaklı olmayan olduğu için, asla bir kadın ile bir erkek arkadaş gibi sohbet edemezler. Mutlaka birbirlerine karşı cinsel düşünceleri galeyana gelir. ne diyordu boşig? Bu listeye siz erkek seside eklediniz.Tebrik ederim.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.