evrensel-insan
∞ Saygıyla Anıyoruz
-
Katılım
-
Son Ziyaret
evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Türkiye’nin NATO şapkası altında kurduğu Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nin (TMMM), AKP ve İmralı arasında yapılan görüşmelerin başlamasıyla birlikte, yayımladığı İngilizce ‘Aylık Terörizm Raporları’ndan PKK’nin adını çıkardığı ortaya çıktı. Cumhuriyet’ten Barkın Şık’ın haberine göre; Geçen yıl yaz aylarında açılım süreci başlarken TMMM, aylık terörizm raporunda PKK’ye son kez 19 Haziran 2012’deki eylem için yer verdi. Şemdinli’nin Dağlıca kesimindeki birliklere ağır silahlarla saldıran PKK, 8 askeri şehit ederken 19’unu da yaralamıştı. Bu olaydan sonra PKK’nin yaz boyunca saldırıları devam etti. TMMM’nin raporunda da iki büyük saldırı ile ilgili bilgiler yer aldı. TMMM, 20 Ağustos’ta Gaziantep’te düzenlenen 9 yurttaşın öldüğü, 69’unun ise yaralandığı bombalı araç saldırısına raporunda yer verirken PKK’yi anmadı. Olaydan sonra saldırganların PKK bağlantıları ortaya çıkarken AKP milletvekili Hüseyin Çelik, “Ayan beyan bir PKK saldırısı” demişti. TMMM yine 4 Kasım’da Şemdinli’de polis merkezine düzenlenen ve 1’i çocuk 2 kişinin öldüğü bombalı araç saldırısına raporunda yer verdi ama PKK adını yine geçirmedi. Kılıçdaroğlu uyarmıştı! CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, açılım sürecini değerlendirirken şunları söylemişti: “Devlet doğrudan gidip terör örgütüyle görüşemez. Biz ne yaptık? Masanın bir ucunda Öcalan diğer ucunda Erdoğan oturuyor. Siz bundan sonra dünyanın hiçbir ülkesinde ‘PKK terör örgütüdür’ diyemezsiniz. Deseniz de ikna edemezsiniz. ‘Siz terör örgütüyle konuştunuz, anlaştınız. Niye şimdi onun terörist olduğunu söylüyorsunuz?’ derler.” Burada ilginc olan, kendi teror grubunu kendi listesinden cikarak tarihteki ilk ve halihazirdaki tek ulke Turkiye'nin olmasi.
-
16 Nisan 2013 Salı Saat: 19:22 Haber Türk, Show TV, Kanal D, FOX, Star TV, Samanyolu TV, Turkuvaz Aktif TV ve Kanal Türk HD yayın yapma lisansını almaya hak kazandı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ulusal karasal sayısal televizyon yayın lisansı sıralama ihalesinde, genel yayın türünde HD yayın yapma lisansını almaya hak kazanan kuruluşlar belli oldu. İhale sonucuna göre, AKS Televizyon Reklamcılık ve Filmcilik Anonim Şirketi (Show TV), Ciner Medya TV Hizmetleri Anonim Şirketi (Haber Türk), DTV Haber ve Görsel Yayıncılık Anonim Şirketi (Kanal D), Huzur Radyo TV Anonim Şirketi (FOX), Işıl Televizyon Yayıncılık Anonim Şirketi (Star TV), Samanyolu Yayıncılık Hizmetleri Anonim Şirketi (Samanyolu TV), Turkuvaz Aktif TV Prodüksiyon Anonim Şirketi (Turkuvaz Aktif TV) ve Yaşam Televizyon Yayıncılık Hizmetleri Anonim Şirketi (Kanal Türk), genel yayın türünde HD yayın yapma lisansını almaya hak kazandı. Bilkent Otel'de gerçekleştirilen ve üç gün sürecek ihalenin ilk gününde, genel yayın türünde HD yayın yapacak 8 ulusal kanal belirlendi. İhale Komisyon Başkanlığını RTÜK Başkan Yardımcısı Aslan Narin'in yaptığı ihaleye, başvuru yapan ve koşulları uygun toplam 13 yayın kuruluşu katıldı. Katılımcı kuruluşlardan KTV Yayıncılık ve Reklamcılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Kanal A) ihalenin taban rakamı olan 3 milyon lira üzerinden artırım yapmayarak ilk elenen kuruluş oldu. Sonraki fiyat artırımlarında, C Görsel Yayınlar Anonim Şirketi (Bloomberght), Enformasyon Reklamcılık Film Sanayi Ticaret Anonim Şirketi (CNBC-E), MNG TV Yayıncılık Anonim Şirketi (TV 8) ve Turkuvaz Radyo TV Habercilik ve Yayıncılık Anonim Şirketi (ATV) ihaleden çekildi. RTÜK tarafından hazırlanan, lisans sürelerinin 10 yıl öngörüldüğü ihaleyle, genel yayın türünde HD yayın yapma lisansı alan yayın kuruluşları şunlar oldu: "-AKS Televizyon Reklamcılık ve Filmcilik Anonim Şirketi (Show TV) -Ciner Medya TV Hizmetleri Anonim Şirketi (Haber Türk) -DTV Haber ve Görsel Yayıncılık Anonim Şirketi (Kanal D) -Huzur Radyo TV Anonim Şirketi (FOX) -Işıl Televizyon Yayıncılık Anonim Şirketi (Star TV) -Samanyolu Yayıncılık Hizmetleri Anonim Şirketi (Samanyolu TV) -Turkuvaz Aktif TV Prodüksiyon Anonim Şirketi (Turkuvaz Aktif TV) -Yaşam Televizyon Yayıncılık Hizmetleri Anonim Şirketi (Kanal Türk)"
-
"Delhi'deki toplu tecavüz tetikleyici oldu. Ama bu sosyal tehdide karşı kadınların ve milletvekillerinin hissizliği de... Biz kadınların bir değişime gitme zamanı gelmişti artık." diyor Manişa Mohan. Mohan, Hindistan'ın Madras kentindeki SRM Üniversitesi'nde havacılık mühendisliği eğitimi görüyor. Mohan geçen Aralık'ta Delhi'de 23 yaşındaki bir öğrencinin toplu tecavüze kurban gitmesinden sonra, Niladhri Basu Bal ve Rimpi Tripathi adlı öğrenci arkadaşlarıyla birlikte, teknik becerilerini kendisi gibi kız ve kadınları koruyacak birşeyler yapmaya karar verdi. Pansiyonlarda yaşayan kadınlardan, uğradıkları tacizler hakkında bilgi toplayan öğrenciler, her türlü tecavüze yeltenecek kişiye 3800 kilovat elektrik verecek bir sütyen geliştirdi. SHE (Society Harnessing Equipment) adı verilen yüksek gerilimli sütyen, kadının bir yakınına ve yerel polis karakoluna SMS mesajıyla saldırıya hedef olan kişinin bulunduğu coğrafi noktayı da haber veriyor. Sütyenin içine elektrik devresine bağlı bir basınç sensörü yerleştirildi. Peki ama, nasıl olacak da sütyeni takan kadını, elektrik çarpmayacak? Manişa Mohan, "Herşeyden önce bu sistem, iki katlı kumaşın içine yerleştiriliyor ve saldırıya hedef olan kadına yalıtım sağlanmış oluyor. Ayrıca sıkma, çimdikleme, kavrama düzeylerinin basıncı da ayarlanıyor. Olağan bir kucaklaşma sırasındaki basınç, sütyende gizli gereci harekete geçirmek için yeterli değil. Ayrıca bir kadının kendisini güvende hissetmediği bir ortamda devreye sokabileceği bir düğme de bulunuyor" diyor. Mohan ve arkadaşları tecavüz eylemlerine karşı geliştirdikleri kadın iç çamaşırlarını daha kullanışlı hale getirmeye çalışıyor. Sütyene yerleştirilen elektrikli cihazlar hala fazla büyük; bunların küçültülmesi gerekiyor. Girişimci gençler, bluetooth teknolojisinden de yararlanarak söz konusu sütyenle akıllı telefon uygulamaları arasında bağlantı kurmaya da çalışıyorlar. Girişimleri şimdilik gelişim sürecinde. Başarılı olurlarsa, satışa geçmeyi tasarlıyorlar. Mohan, "Dünyanın her yerinde, geç ya da çok erken saatlerde bile, bütün kadınların sokaklarda güven içinde yürüyebilmelerini istiyorum. Kırsal kesimlerde yaşayan kadınlara da güven duygusu aşılayabilmeyi hedefliyorum. Düşlerimin hiçbirini henüz gerçekleştirmedim, dolayısıyla bir başarı elde etmiş gibi hissetmiyorum kendimi daha. Ama birçok kadın projeye güvendiğini dile getirdiği için de, ayrı bir sorumluluk taşıyorum" diyor. (BBC Türkçe)
-
Bak soru cok basit. Bu fotograftaki cocugu korumak ile yukumlu melekler nerde? Ayrica sahsima yonelirken kisilik haklarini ihlal etmemeye calis. Allah'ini konusturamadigin yerde bu yola bas vurma.
-
Bunlar soruma yanit degil. Bu acliktan olmek uzere olan cocugu "koruyacak" melekler nerede ve neden koruyamiyor? Ayrica bu tip goruntuler, tam da islami imana kendini teslim etmis ulke ve toplumlarda goruntuleniyor.
-
Iste teolojik noncognitivizmin teist teslimiyet ve caresizlik ozunu veren cumle. Insanoglunun kendi akli ile yarattigi Allah'ina, yine insanoglunun akli "ermiyor." Baska soze gerek var mi?
-
Basliktaki fotografa getirdigin aciklama nedir? Bakalim burada kendini nasil kandiracak ve Allah'ini nasilkonusturacaksin?
-
Facebook'ta 'peygambere hakaret'ten hapis cezası İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi, "Facebook’ta Hz. Muhammed'e hakaret ettiği" suçlamasıyla Abdulkerim U.’yu 6 ay hapis cezası verdi. Facebook ve Twitter üzerinden yapılan yorum ve paylaşımlara yönelik hapis cezaları gelmeye devam ediyor. Facebook'ta gezerken Abdulkerim U.'nun yaptığı yorumu gördüğünü ve şahsı tanımadığını belirten Orkun Ş.'nin şikayeti üzerine açılan davada İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi ilginç bir karara imza attı. İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu’nun 216/3 maddesine göre, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan Abdulkerim U. adlı yurttaşa 6 ay hapis cezası verdi. Verilen bu mahkumiyet kararı kesinleşirse sanık cezaevine girecek. Dün Fazıl Say'a skandal bir karar sonucu "Dini değerleri aşağılama" suçuyla 10 ay hapis cezası verilirken, aynı gün alınan bir diğer benzer kararda dikkat çeken bir ortak nokta vardı: "Orkun Ş." Son dönemde gericiler sosyal medya üzerinden adeta ateist avına çıkarken, hoşlarına gitmeyen mesaj ve yorumları günlerce arayıp bularak ardından dava açıyorlar. Dün İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi, "Facebook’ta Hz. Muhammed'e hakaret ettiği" suçlamasıyla Abdulkerim U.’yu 6 ay hapis cezası verdi. Fazıl Say'a verilen 10 ay hapis cezasıyla aynı güne denk gelen bu kararın "Say davasıyla" dikkat çekici ortak özelliği ise "Orkun Ş." yani Orkun Şimşek. Orkun Şimşek, hem Fazıl Say hem de Abdulkerim U. hakkında dava açan isim olurken, açtığı davalarda kendisini bu mesajları "tesadüfen gören yurttaş" olarak tanıtıyor. Mahkemede "Facebook'ta gezerken Abdulkerim U.'nun yaptığı yorumu gördüğünü ve şahsı tanımadığını belirten Orkun Ş." bir gün sizi de tesadüfen görüp "rahatsız" olabilir... Orkun Şimşek ile ilgili Ekşi Sözlük adlı sitede yer alan bir yorum ise söyleyecek söze yer bırakmıyor: "fazıl say'ın davasında müşteki. hükümetin sosyal medya avcısı." Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısı sonrası kendisine Fazıl Say'a verilen cezanın sorulması üzerine "onlarla bizi meşgul etmeyin" cevabını verdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Grup Toplantısı'nın ardından salondan ayrılırken gazetecilerin kendisine, sanatçı Fazıl Say'a verilen 10 ay hapis cezası hakkındaki görüşünün sorması üzerine, gazetecileri "onlarla bizi meşgul etmeyin" diye yanıtladı.
-
Bu yazdiklarindan "herhangi bir cikar nedenik dogrultusunda baskasinin yasamini elinden almak" konusunda ne demek istediginialgilayamadim. Aciklar misin? Bir kisinin inanci ve cikari ne olursa olsun, baska bir kisinin yasam hak ve ozgurlugunu elinden almasi insanlik sucu degil midir? Kimin kimin ustunde onun yasam hakkini elinden alma yetkisi vardir, bu nasil bir insanlikdisi zihniyettir?
-
Kuran ya da benzeri dini yonlendirim yaptirimli her turlu rehberin, insan haklari mahkemesinde yargilanmasini saglamak. Evet inanir kendi yasam ve iliskisi icin kendini feda edebilir, bu onun sorunudur. Yalniz kendi inasncini tasimiyor diye, baska bir inanctaki ya da inanci olmayan birini sirf kendi cennet cikari icin oldurmesi aleni bir insanlik sucudur. Bu suca tesvik eden her turlu yonlendirim ve yaptirimin da egitimi ogretimi v.s. insan haklari, evrensel hukuk hak ve ozgurlukler adina yasaklanmalidir. Kimse hic bir sart ve kosulda baskasinin yasam hak ve ozgurlugunu elinden alamaz ve boyle bir eylemini hic bir ideolojik inancsal bir temele tabana oturtup, kendini hakli kilamaz. Bu tamamen karanlik cagin bir zihniyetidir ve 1430 ronesansi ile birlikte tarihin insanlik kara sayfasina gomulmustur. Kisi kendi inancsal ideolojik dogrusal cikari v.s. adina; kendi icin yapabileceklerini yani kendi canini feda edisini, baskasi boyle yapmiyor diye, baskasinin canina kast edemez. Bu ALEN I BIR INSANLIK SUCUDUR.
-
Olayi hatirlamak adina; Fazıl Say twitter hesabından "Irmaklarindan saraplar akacak diyorsun, cenneti ala meyhane midir? Her muminine 2 huri verecegim diyosun, cenneti ala kerhane midir? Bilmem farkettiniz mi ama nerde yavşak adi magazinci hırsız şaklaban varsa hepsi Allahçı, bu bir paradoks mu?" tweet'ini paylaştı. Pek çok Twitter kullanıcısı Fazıl Say'a tepki gösterirken Fazıl Say kendisine gelen destek mesajlarını retweetledi. Say ardından da "Muezzin 22 saniyede okudu aksam ezanini yahu. Prestissimmo con fuco!!! Ne acelen var? Sevgili? Raki masasi?" tweetini atınca sosyal medyanın gündemine yerleşti. Ömer Hayyam bu şiiri tam 800 yıl önce yazmış! 'Irmaklarından şaraplar akacak' diyorsun Cennet-i alâ meyhane midir? 'Her mümin'e iki huri' diyorsun Cennet-i alâ kerhane midir? * * * Tanrı bize cennette vaat ettiği şarabı Niçin haram etsin bu dünyada, akla sığar mı? Bir sarhoş arap, devesini vurmuş Hamza'nın Peygamber de yasak etmiş arap'a şarabı * * * Beni özene bezene yaratan kim? Sen Ne yapacağımı da yazmışsın önceden Demek günah işleten de sensin bana O zaman nedir o cennet cehennem? * * * Kim senin 'yasa'nı çiğnemedi ki söyle? Günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle. Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer Seninle benim aramda ne fark kalır ki söyle * * * Tanrı bizi çamurdan yarattığında Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak İşlediğim günahlar hep onun emriyledir O halde cehennemde beni niçin yakacak? * * * İsyan edip karşında duracağım, neredesin? Karanlığı, ışığa yoracağım, neredesin? İbadete karşılık cenneti alacaksam 'Bağış mı ticaret mi' diye soracağım, neredesin? * * * Kör cehalet çirkefleştirir insanları. Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek bir cevabım var elbet Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, Bir de söyleyene bakarım adam mı diye * * * Dünya, üç beş bilgisizin elinde Sanırlar ki tüm bilgiler kendilerinde Üzülme, eşek eşeği beğenir Bir hayır var sana kötü demelerinde * * * Sen bu dünyanın sırrına eremezsin Erenlerin dilini de sökemezsin Öyleyse iç şarabı, cennet et dünyayı Öteki cennete ya girer, ya giremezsin * * * Niceleri geldi, neler istediler Sonunda dünyayı bırakıp gittiler Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler ****** İçin temiz olmadıktan sonra Hacı hoca olmuşsun kaç para Hırka, tespih, post, seccade güzel Ama TANRI KANAR MI BUNLARA? Sen sofusun hep dinden dem vurursun Bana da sapık dinsiz der durursun Peki, ben ne görünüyorsam O'yum YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN? Sen içmiyorsan içenleri kınama bari Bırak aldatmacayı ikiyüzlülükleri ŞARAP İÇMEM DİYE ÖVÜNÜYORSUN AMA YEDİĞİN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDİR Kİ.. Ey kara cübbeli senin gündüzün gece Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere ONLAR YARATANIN SANATI PEŞİNDELER SENİNSE AKLIN ABDEST BOZAN ŞEYLERDE.... Ben kadehten çekmem artık elimi; Tutmam senin kitabını minberini. Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık CEHENNEMDE SEN Mİ DAHA İYİ YANARSIN, BEN Mİ?.. Seni kuru softaların softası seni Seni cehenneme kömür olası seni Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana ? HAKKA AKIL ÖĞRETMEK SENİN HADDİNE Mİ ? Yaşamın sırlarını bileydin Ölümün de sırlarını çözerdin Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok YARIN AKILSIZ NEYİ BİLECEKSİN Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş ! Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş ! Şu durmadan kurulup dağılan evrende BİR NEFESTİR ALACAĞIN, O DA BOŞTUR BOŞ !
-
Fazıl Say'ın mahkeme kararının Radikal Yazı İşleri Müdürü Ali Topuz tarafından değerlendirildiği bir video eklendi ve video açıklamasında İmza Kampanyası tanıtılıp izleyenler davet edildi. -
Türkiye Cumhuriyeti'nin dünya çapında tanınan,kendi ülkesi hariç tüm dünyada saygı gören,her nerede konser veriyor olursa olsun biletleri aylar öncesinden tükenen Fazıl SAY'a, herkesin bildiği,internette veya yazın dünyasında binlerce defa yazılmış Ömer HAYYAM dörtlüğü sebebiyle "Dini değerler üzerinden halkı aşağılama.." gibi saçma,ifade ve düşünce özgürlüğüne aykırı bir madde sebebiyle dava açıldı ve karar açıklandı; 10 Ay! Sizin cehaletiniz rahat etsin diye kendimizi sansürlemeyeceğiz ! “Halkıma gece gündüz hizmet etmeye gayret ederken, tüm dünyada en iyi şekilde temsile uğraşırken halkımı dini değerler üzerinden aşağıladığımı iddia etmek yanlıştır. Aynı şekilde yanlış olan ise beni suçlayanların özgür düşüncemi engellemeye çalışıyor olmalarıdır. Hiçbir değer ve dini değerler özgür düşünceden korkularak, düşünce baskı altına alınarak korunamaz..."(Fazıl SAY) Bir imza kampanyası düzenliyoruz Fazıl Say için, lütfen imzalarınızı esirgemeyin ve bu kampanyayı olabildiğince yaymaya çalışın. http://imza.la/bizi-de-fazil-say http://supportfazilsay.com/#!/support-fazil-say/ http://imza.la/fazil-say-a-imzanizla-destel-olun
-
Peki su ayeti insan haklari hukuk ve yasam hak ve ozgurlugu olarak izah et. Diyanet Vakfı TEVBE 111. Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır.
-
Su anda peygamber olarak biri ciksa ve yeni bir din ve tanri ilan etse, sen ona inanir misin? Inanmazsan, neden inanmazsin? Ozaman neden peki peygamber yeni bir din ve tanri ile ortaya ciktiginda, ona inanilmasini istiyorsun? Neden ona inansinlar? Ayetlerin kusatacagi tek sey; ona iman eden beyinler. Bu sadece senin Allah'ina verdigin ayetlerin degil; tum insanoglu tarihi boyu gelmis ve halihazirda olan her turlu dini teslimiyet icin gecerli.
-
Burasdaki degisim; evrimsel/fiziksel degisimden ziyade, beyinsel/zihinsel yasamsalk duzensel sistemsel teknik bilimsel bilissel ve bilgisel degisim. Tabi bu bu degisimi yasayan icin gecerli. Yoksainsanoglunun hala iki ayagi, iki kolu, bir kafasi, bir vucudu, erkek/disi uzvu, iki gozu, iki kulagi, bir burnu bir agzi v.s. degismedi.
-
Evet, yazilarindan senin cagdaslik anlayisinin 7. yuzyilda ve ulke ve toplumu ile uyum saglamayacak sekilde demir attigi gayet net anlasiliyor. Fazla soze gerek yok.
-
Serbest dusuncenin farkina varmak ve bilincine ulasabilmek icin, once imzada belirtilen konulari algilamak ve uygulamak gerekir. bu asamadan sonra, farkiuna ve bilincine varilan konu ve kavramin sorunlarini ortaya koymak gerekir. Iste serbest dusunurlugun bilisselligi ancak bundan sonradir. Yani kendinde zihniyet ve davranis olarak uygulama. Mesela ben birey olarak her turlu etik ve metafizik konularinda serbest dusunurum. Yani varliksal, inancsaal, ideolojik, dogrusal, yaratilissal, ve akila dogumdan itibaren verilen her turlu etik yonlendirim ve yaptirimlar ve de bunlarin duzeni sistemi kurum ve kuruluslari konusunda. Burada etik kisaca "insanoglu bir arada nasil yasar?" sorusunun sosyo-psikolojik icerigidir. Dini milli siyasal ahlaki, toresel, an ananevi, kulturel, tarihsel v.s. konularini kapsar. Iste serbest dusunurluk hem bireysel hem de ortaya koyum olarak bu konu ve kavramlara insanoglunun nasil ve neden teslim oldugunu ve sorununu ortaya koyar.
-
Herseyden once bilinc acikligi gerekir. Yani konu ve de kavramda aklin bilincalti sartlanmisliginin imaninin sarsilmis olmasi gerekir. Ikincisi bilgi ve dusunebilme duzeyi adina konu ve kavramda noncognitivizmi tasimamak, ya da bunun farkinda olmak gerekir. Ucuncusu serbest dusunulecek konu ya da kavramda, bilincalti da olsa bir rahatsizlik, zarar ya da sorun algisi gerekir. "Evrimci ve devrimci sorgulama" bu bilincin nasil kazanilacagini acikliyor. En onemlisi birey bilincini almis olmak, ya da farkinda olmak gerekir. Serbest irade gerekir ve neyi neden ve nasil oyle yaptiginin dusundugunun bilinc ve farkindaligi gerekir. Tabiki bilimsel bilissel dusunebilme ufku gerekir. Bu konuda en onemli kisim; kisinin kendi dusunce ve konuya kavrama egilim temelinde ona ilgi duymasi, onemsemesi ya da ondsan etkilenmesi gerekir. Kisaca serbest dusunce, beynin sorun yasadigi zaman olanaklidir. Beyin her turlu duzeyinden kendini mutlu, huzurlu memnun v.s. hissediyorsa, uyuyor demektir. Ilk uyku uyaricisi da bu olumlu hissin olumsuz bir icerik algisi olmasidir. Bir konu ya da kavramin bilinc ve farkina varmak demek; onun sorun oldugunu algilamak demektir. Yani bir anti yada a ya da non teist, teizmin bilincinde ve farkindadir. Ya da milliyetci olmayan birisi, milliyetciligin bilinc ve farkindadir. Iste burada bilinc ve farkinda olmak SORUNU ALGILAMAKTIR.
-
"Ergenekon şemasını kabul etmedim" video-1 Ulusal Kanal canlı yayınına çıkan Tuncay Güney’den çarpıcı açıklamalar Tuncay Güney, Serhan Bolluk'un sorduğu, "Şevket Sabancı'nın Ergenekonla ilişkisi nedir?" sorusuna, "Şema'yı işkence altında verdim. Mülakatları zaten kabul etmedim. Bunların hepsini 9 günlük işkence sonunda verdim" dedi. Şimdiye kadar işkence görmesinin kimse tarafından gündeme getirilmediğini söyleyen Güney, yandaş basın tarafından Ergenekon kampanyasının başlatıldığını söyledi. Güney, "Tüm basın bir yönlendirmeyle hareket etti. Gerçekler ortaya çıkacaktı. Vural Ergül bana ‘Ben Türk hukukuna güveniyorum’ dedi, ben de 10 yıl yatacaklar dedim. 5'i gitti, 5'i kaldı" diye konuştu. Ulusal Kanal'da yayınlanan Sesli Gazete Özel programına katılan Ergenekon Tertibinin kilit ismi Tuncay Güney, tertibin şifrelerini açıkladı. Ergenekon şemasına yazılacak isimleri polis tarafından verilen bir telefonla öğrendiğini söyleyen Güney, ısrarlı sorulara rağmen telefonda kiminle konuştuğunu açıklamadı. İşte Eski Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Ergenekon Davası Avukatı Vural Ergül ve Gazeteci Ümit Zileli'nin sorularını yanıtlayan Güney'in o açıklamaları. Ulusal Kanal canlı yayınına çıkan Tuncay Güney’den çarpıcı açıklamalar Tuncay Güney, Serhan Bolluk'un sorduğu, "Şevket Sabancı'nın Ergenekonla ilişkisi nedir?" sorusuna, "Şema'yı işkence altında verdim. Mülakatları zaten kabul etmedim. Bunların hepsini 9 günlük işkence sonunda verdim" dedi. Şimdiye kadar işkence görmesinin kimse tarafından gündeme getirilmediğini söyleyen Güney, yandaş basın tarafından Ergenekon kampanyasının başlatıldığını söyledi. Güney, "Tüm basın bir yönlendirmeyle hareket etti. Gerçekler ortaya çıkacaktı. Vural Ergül bana ‘Ben Türk hukukuna güveniyorum’ dedi, ben de 10 yıl yatacaklar dedim. 5'i gitti, 5'i kaldı" diye konuştu. "Bu Global bir operasyondur"-video 2 Türkiye'de rejim değişikliğine gidilmek istendiğini söyleyen Güney, bunun altyapısının da Ergenekon tertibiyle hazırlandığını belirtti. Güney, "Ergenekon operasyonu durduruldu. Zekeriya Beyaz gözaltına alındıktan sonra durduruldu. Daha büyük bir operasyona geçilecekti." dedi. Güney, Ergenekon'un global bir operasyon olduğunu vurguladı. "Ben dedim: 10 yıl yatıp çıkacaklar"-video-3 Tuncay Güney, Serhan Bolluk'un "Kuzey Irak'a 24 bin silah götürdünüz mü?" sorusuna "Nerden duydunuz? Bugün söylüyor muyum böyle bir ifadeyi? Geçersizdir. O kasetler geçersizdir." yanıtını verdi. Güney, "Mülakata takılmayın. Türkiye'de güç mü var hukuk mu var. Ben dedim güç var hukuk yok diye. Ben dedim 10 yıl yatıp çıkacaklar. Bak işte 5'i gitti 5'i kaldı." dedi. "Hoca Efendi'ye saygı duyuyorum"-video 4 Ulusal Kanal'da yayınlanan Sesli Gazete Özel programına katılan Ergenekon tertibinin kilit ismi Tuncay Güney, Fetullah Gülenle çektirdiği fotoğrafın gösterilmesi üzerine, "Ben Hoca Efendiye saygı duyuyorum." dedi. Güney, Samanyolu TV'ye başvuru yaptığını ve iş başvurusu sonucunda alındığını iddia etti. Zaman Gazetesi'nin "Tuncay Güney içimize Mehmet Eymür tarafından sokuldu" haberinin hatırlatılması üzerine Güney, "Ben Mehmet Eymür’le hiç tanışmadım. Bazılarının Mehmet Eymürle bir sıkıntısı var. Benim üzerimden haber yapıyor" yanıtını verdi. Polis sorgusu sırasında işkence gördüğünü söyleyen Güney, mülakat sırasında polisi yönlendirdiğinin hatırlatılması üzerine "Polisin ben bir şey bilmediği anladım. Ben Ergenekon'daki isimlerin bazılarını hakikaten tanımıyorum. O kadar dayaktan sonra ben de polisi kullanmış olabilirim" dedi -
Neden mukayese ediyorsun? Konu mukayese degil, neden Kuran'da o devirdeki arap toplumunu "temizlige" davet etmek. Zaten Kuran'in cagdas olmadigini da kendi agzin ile soylemis oluyorsun. Bugun 21. yuzyili yasiyoruz, ortacagi degil. Tabi bunun bilincinde olan icin gecerli bu. Yoksa hala kimileri 21. yuzyilda ortacagi yasamak ve yasatmak istiyorlar.
-
Bu yazdiklarin tam da o devrin o cografi yapisina uygun. Mesela araplar zaten temizligi sevmeyen bir topluluk o devirde. O yuzden bu dediklerin ayet degil; bir doktor bile cok rahat dile getirebilir.
-
Senin dediklerinin zaten hic birini ben demiyorum. O yuzden yanit verecek bir durum yok. Aklinca dini bilime tasimaya calisiyorsun. Olmus bir seyi aliyor, uzerinde Allah'ini konusturuyorsun. Bu tip konu ve kavramlara yanasim artik cagdisi. Yani aklinca gozlemi kabullenip Allah'ina baglamak, ya da kabullenemeyip yine Allah'ina baglamak.
-
Beyin islemedikten sonra, istedigini baglayabilir. Iste onemli olan baglamadan isletmek. Cunku baglandiktan sonra bir de cozme ile ugrasacaksin.
-
Oyle de, sen dunyaya geldiginde de zaten beyinler orumcek baglamisti.
