Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Ayni seyleri o bilgileri verenlerde, yukarida yazilanlar icin soyluyor. Iste 33 nolu mesajda bu tarihi gercegi, Ataturk'un pragmatisizminden acikliyor. Konu bir seye ragbet edip etmemek degil; Ataturk'un sadece bir yonde politika gostermedigini ve bir donem politikasinin diger donemin tam tersi oldugunu algilamak. Yani pragmatisizmini. Buradan da, cok aciktir ki; yukaridaki mesaj paralelinde Ataturk yanlilari ile diger Ataturk'un yaptiklari paralelinde Ataturk karsitlari; iki ve hatta uc farkli Ataturk donemini sadece kendi politikcikarlari acisindan degerlendiriyorlar. Burada onemliolan her donemin Ataturk'unun farkli ve bir birine tamamen zit politikasi ve uygulamalaridir. Ayrica unutmamak gerekir ki; emperyalist guclerin ana amaci Osmanli Imparatorlugunu tarihe gommekti. Bunu da Ataturk eliyle basardilar.
  2. Aciklamalar ve yorumlar icin, tesekkurler.
  3. Millet ile milliyet ayni kavramlar degildir. Dolayisi ile milliyetciulik savasimi vermek ile; millet savasimi vermek te ayni seyler degildir. Buradaki sorun MILLIYETLERDEN BIRININ DIGERLERI UZERINDEKI HAKIMLIK USTUNLUK POLITIKASI nin ulke ve toplum bunyesinde mukun olamayacaginin algilanmasidir. Zorla kimse kimseyi ne bir milliyetten yapabilir, ne de olan bir milliyetini elinden alabilir. Zaten bunlari yapmak basta hak ve ozgurlukler ihlalidir. Kimse kimseye kendi milliyetini dayatamaz, dedirtemez. Bu cag disidir Bu bir diktatorluktur. Ayni "kindar/dindar nesil yetistirmek" diktatorlugu ve hak ve ozgurluk ihlali gibi. Bir hak ve ozgurluk ihlalini benimseyip, baska bir hak ve ozgurluk ihlaline karsi gelmek ise, sadece kendi politik dogrunun mucadelesinden baska bir sey degildir. Hic bir politik diktatorlukte icerigi ve tarafi hakimiyet ve ustunlugu ne olursa olsun, hak ve ozgurluklerden bahsedilemez. Dolayisi ile konu bir politik diktatorlugun savunusu/karsi cikisi degil; olmayan hak ve ozgurluklerin savunusudur. Bu da ister dini ister milli olsun, fark etmez.
  4. Herseyi bir yana birak; pragmatisizmin pragmatist politika ve uygulama izleyen Ataturk'unun; 188-1919 Osmanli donemi 1919-1923- Savasim donemi 1923-1938 - Cumhuriyet donemi politikalasri tamamen bir birine zit politika ve uygulamalasrdir. Sosyalizmi parlementosuna yaklastirmayan Ataturk, nasil Lenin'i kendince "kullandi" ise; Savas doneminde de kendince isgal gucleri ile ve Britishlerle de boyle bir politika izledigi normaldir. Neye itiraz ediyorsun ki! Bir donem dini one cikaran ve bir donem dinsizligi Bir donem kurtlugu "kullasnan" bir donem turklestirmeyi Bir donem Lenin'i "kullanan" bir donem, brititanyayi Bir donem osmanliyi savunan, bir donem cumhuriyeti getiren bir politika izleyen bir karakterden bahsediyoruz burda. Neden bazi seyler sence algilanmasi "imkansiz?" bunu bir kendine sor, bence.
  5. "Hem musluman hem laik olunmaz, ya musluman olursun, ya laik" Basbakanin bu sozunu aciklar misin? Birde "laiklik halk isterse tabi ki gider" sozunu.
  6. Onemli olan bilgilerin nereden alindigi degil; belge olarak somut veri olmasidir. Ataturk yanlilarinin iman duzeyinde Ataturk tutkunlugu maalesef bu tarihi gercekleri dile getiremiyor. Dolayisi ile bu tarihi gercekler ancak ya Ataturk karsiti, ya da Ataturk'e objektif yanasabilen beyinlerin bir ortaya cikarimi oluyor. Cunku sizin yaptiginiz dediginizin tam tersi politikadir. Onemli olan politika ve gercekleti dogrulara gore saptirmak degil; belgeleriyle ortaya koymaktir. Tabiki sizler sizin ideolojik politikaniza ters duseni kabullenemeyeceksiniz, ama ortada belge var. Yukarida bunun yanitini verdim. Tarih taraflarin tarihi degildir, ama tarihin objektif yanini da maalesef karsi taraflar ortaya cikarir. Cunku hic bir ideoloji kendi inancina ters dusen bir tarihi algilayamaz. Senin yaptigin gibi. Gercekler ideolojik inancsal dogrular degil; tarihte olmus olanlardir. Bu da belgelerle ortaya konur. Belgenin ortaya koyani degil; ortaya konan belge onemlidir. Bana gecerli tek bir tavsiye ideolojik inancsal yanli bir taraf icermeyen kaynaklardir. Bunun da temeli maalesef karsi tarafin ya da yabancilarin tarihe ilettikleridir. Gercekler ideolojik inancsal dogrular degillerdir. Gercekler TARIHTE OLANIN OLDUGU GIBI TARAFSIZ DILE GELMESIDIR.
  7. Bilim sadece bilir ve bildirir. Bilimin baska bir icerigi yoktur. Iste buradaki bilmek ve bildirmek; ideolojik inancsal dogrusal bir tartismanin bilmesi bildirmesi degil; tum insanoglunun algiladigi ve onayladigi bilmek ve bildirmektir. Bu da gozleme ve olguya dayanir. Bilim kimsenin sorulari ile ilgilenmez. Bilim gozlem vereni alir sorgular ve inceler deneye tabi tutar teorisini ortaya koyar ve test eder ya da test edilebilir olarak ortaya koyar. Bilim gozlem disinda kalan ve aklin one surdugu herseyin, bilimsel olup olmadigini ortaya koyar. Iste bu bilimin bilimselliginin ne oldugunun da bir tezahurudur. Unutmamak gerekir ki, insanoglu bilme ve bildirmesinin her doneminde sadece ve epistemolojik olarak bunu yapar. Yani aklin her turlu ideolojik inancsal ve dogrusal kendini tatmin temelli bilimsellik ustu sorusu ve yaniti her zaman olacaktir. Onemli olan bu surekli suregelen surecteki bilmek ve bildirmek gelisiminde, ya bilimsellik ile yetinirsin, ya da aklinin inandigi ideolojik dogrusal bir tatmine yonlenirsin. Iste bu yonlenimi yapan her beyin, henuz bilimselligin ne oldugunu algilayamamis beyindir. Bunun neden ve nasil oldugunu bilimden ogreneceksin. Ne oldugu zaten aklin ideolojik inancsal ve dogrusal ufkudur. Kim de yine aklin teslimiyetidir. Bunu bir somut ornek verirsen, sorgulariz. tartisir ama ancak ideolojik inancsal dogrulama ile ispata ve determinizme yonelir. Bu da yanlislanabilirlige ve gecerlilige terstir. Cunku ideolojik inancsal dogrular sabittir ve degisime acik degildir. Ayrica materyalizmin metafizikligi varlik dali ile ilgili bir ideolojik inancsal dogru olmasindan kaynaklanir. Bilime baglilik baska, felsefeye bilimi bulamak baskadir. Halbuki bilimsel felsefe bilime felsefeyi oturtur. Sorun zaten felsefi bilimdir. Cunku bilimsel felsefe bilimi temel alir, felsefi bilim ise felsefeyi, yani varligi metafizigi. Materyalizm bu tabani gozleme yonelik degildir, bu tabanin ne oldugunun determinizmine indirgemeciligine ve ideolojisine yoneliktir. Bilimin bilimselliginde ideoloji de inanc ta dogru da bulunmaz. Cunku tartisma yoktur, sadece bildirmek ve belirtmek ve bilgi vermek vardir. Bilimin ilgi alani EYLEMDIR, SEY DEGIL.
  8. Bilindigi gibi, bugun Silivri tutuklularinin bulundugu yerleskede tutuklu saniklarin "savunusu" ile ilgili bir siyasi tertip vardi. Aslinda bugun olan ve yasanan olaylar, T.C tarihine yeni bir sayfa olarak gecti. Disarida yurdun ve hatta yurt disinin cesitli ulke ve bolgelerinden sehirlerinden gelen insanoglu kitlesi, onceden tahmin edildigi gibi, yerleskeye en az bir kac km uzaklikta durduruldu ve yerleskeye giden yoldan degil de, tarladan hemen hemen yerleskeye bir km uzaklikta bulunan ilk barikatlara kadar gelmeleri izin verildi. Hava soguk yagmurlu ve ruzgarliydi ve bu havada oraya gelen kitle, ilk cefasini tarla uzerinden cekti. Bu arada kitle ilk barikatlari devirerek, ikinci barikatlara kadar geldi. Disarida bunlar olurken, yerleskedeki salona giris cikislar tam bir diktatorluk temelinde s1k1 bir denetim de idi. Hatta bazi milletvekillerini ve gazetecileri iceri almak istemediler. Parlementodan 41 milletvekili oradaydi. Tutuklu yakinlarinin cogu iceri alinmadi. Tutuksuz olarak oraya savunma adina cagiranlarin yakinlari salona alinmadi. Salonda da bir ilk yasandi. Salonda daha once gazetecilere ayrilmis masali bolum ve on siralar bos oldugu halde milletvekilleri dahil, gazeteciler ve avukatlarin orada oturmasina izin verilmedi. Istanbul/Ankara barosu elemanlarinin salondan cikmasi istendi. Bu arada disarida gelen kitlenin coskusu eylemi surerken, ikinci barikatlar zorlandi. O zamana kadar orada korumayi jandarma uslenmisti. Bu konuda guya alinan bir duyum "salonu 1500 kadar teroiristin basacagi" idi. Halbuki orada sadece halk vardi. Barikatlarin zorlanmasi ve jandarmanin "yetersizligi" orada bulunan polisleri devreye soktu ve polis kuvvetleri, barikatlara dayanmis halkin uzerine tazyikli su, biber gazi ve GAZ BOMBASI atmaya basladi. Yaralananlarin oldugu ve bir kisinin kalp krizi gecirdigi soylendi. Orada bulunan silivri nobet cadiri sanki bir revire donmustu ve bu arada gaz bombasinin cadira geldigi goruldu. Jandarma ve polis yaralananlara mudaheleye izin vermemek icin cabaladi. Bu arada iceride salonda, ruzgarin da yardimi ile s1k1lan biber gazi, iceridekileri de etkiledi ve 6 aylik oldugu soylenen bir tutuksuz olarak savunu vermeye gelen bir sanigin bebegi gazdan etkilendi. Durusmayi yonetenler bu gazdan kacarcasina durusmayi ogleden sonraya ertelediler. CHP'nin davetlisi olarak siliden sosyaslist enternasyonelin genel sekreteri de oradaydi ve izlenimlerini anlatirken, "kendisinin her turlu fasizan rejimlerde bulundugunu fakat ilk defa bir durusma salonunun tutuklularin bulundugu yerleskede olmasina sasirdigini" dile getirdi. Yine oradaki izlenimlerini hayretler icinde karsiladigini tamamen halka acik olarak yapilmasi gereken durusmanin bu sekilde bir baski ve organize icinde yapilmasinin esi gorulmemis oldugunu vurguladi. Ogleden sonra durusmayi acan yetkili "gerginlik nedeniyle" durusmanin "11 Nisan'a ertelendigini" soyledi. Bilindigi gibi onceden H.Celik halkin oraya gitmemesi icin elinden gelen propaganda ve provakasyonu dile getirmisti. Onemli bir olgu da saldiriya ugrayan halkin verdigi karsiliklarin, Istiklal Marsi soylemek, slogan atmak ve bayrak sallamak olmasiydi. Evetgorunen o ki, artik turkiye halklarinin buyuk bir cogunlugu; Ergenekon ve benzeri tertiplerin SIYASI BIR BASKI VE DIKTATORLUK ARACI oldugunu algilamis durumda. Yani bir hukuktan, haktan, adaletten, savunudan, hukuki yontem ve disiplinden isleyisten v.s. bahsetmenin ve bunun uzerine bir elestiri getirmenin bir anlami yok. Bir yerde orasi bir "savas alani" idi ve tek yapilmak istenen YILDIRMA/CAYDIRMA VE KOTKU SALMA politikasi ve psikolojisiydi. Aslinda boyle bir politika ve psikolojik hazirlik icinde olanlarin durumunun KENDI KORKUSUNUN VE TEDIRGINLIGINI disa vurusu oldugunu algilamak o kadar da zor degil. Evet belki halk 11 Nisan'da orada toplanmayacak. Yalniz halkin bugunku orada gosterdigi durus, parlementer karsi devrim acisindan yeni bir KORKU dalgasi getirecek.
  9. Su anda Ulusal TV Silivri'deki Ergenekon tertibi ile ilgili bolgeye yurdun dort bir yanindan akin akin gelen toplumun ve bu toplumun nasil bir devlet karsi koyumuna maruz kaldigini naklen veriyor.
  10. Varligin ne oldugunu insanoglu biribirine hala anlatamamis ve metafizik ideolojik inancsal dogrular olarak tartisiyor. Bilim varligin ne oldugu ile degil; varligin neden ve nasil gozleme, algiya teoriye yansidigi ile ilgilenir. Materyalizm varlik degil; varligi kendince mutlak, tek, ilk ve determinist olarak aciklayan bir bakis acisidir. Materyalizm varligin ne oldugunu aciklarken, bilim varligin gozlemini aciklar. Fenomen ise bilimin kendine gozlem veren taban olarak aldigidir. Bence daha detaylandirmadan bu sekilde yavas yavas ilerliyelim. Ilk cumlermden baslayabilirsin.
  11. Zaten teist olsan bilinc acikligin yeterli gelmez ve noncognitivizm yasarsin. Iste senin de dedigin gibi, ORTAYA KONAN FENOMEN YA DA KENDISUI DEGIL; BILGISIDIR. Yani tas fenomenin kendisi degil; bilgisidir. BILGI FENOMENDEN ALGILANIR, FENOMENDE BILGI YOKTUR. BILGIYI TURETEN TEK FENOMEN INSANOGLUDUR. Ya da baska tureten turler olsa bile ortak dialog yoktur.
  12. Tas , gozlem veren fenomenb ile gozlemi alan insanoglunun kavramsal ozdeslestirdigi addir. Yani FENOMENIN KENDISI DEGIL; ADIDIR. Ayni olmamasi, fenomenin degil;ancak adinin ortaya konabilmesi ile algilanir. Yani FENOMENDE BILGI YOKTUR. BILGI INSANOGLUNDADIR. Ben ayirmiyorum, farkini ortayakoyuyorum. Nedeni de FENOMENIN FENOMEN OLARAK ORTAYA KONAMAYACAGINI, FENOMENIN KENDISININ KENDINI ORTAYA KOYAMAYACAGINI ve insanoglunun fenomeni degil; algisini gozlemini v.s. ortaya koyabilecegini gostermek icindir. Fenomen=tas degildir. Taas sadece fenomenin gozlemine verilmis bir addir. Iste burada yontemsel ve dil olarak noktalama ve kesistirme degil; yanlama ve gorsellik farki ortaya koyar.
  13. Tabi olur, yalniz sunu belirteyim. Benim mesleklerimden biri de turkce ogretmenligidir. O yuzden konu turkce'den "uzak kalmak" degil; turkce dilinin yetersizligidir. Yapilandirmaciligi da daha sana onceki mesajlarda turkce algi ve tercumesi olarak acikladim. Kavram "construction" dir. Fiili "to constrct" tir, "constructed" de fiilin gecmis zaman halidir. Tam ingilizcesi "constructive epistemojogy" dir. Ben bunu "yapilandirmaci bilgi" olarak tercume ettim. O yuzden dile gelen her turlu yazi dili ve uslubunda algilama "zorlugu" varsa ya da daha once duyulmayan bir kavram v.s. ise; sorarsan, aciklarim. Ben tesekkur ederim.
  14. "To put forward" ortaya koymaktir. "Thing that is being put forward" ortaya konulan sey demektir. Iste insanoglu sadece bunu yapar. Cunku fenomen ya da varlik ne olarak kendini ortaya koyamaz. Insanoglu gozlem algi ve kavrami v.s. ile ortaya konur. Ortustugunu soyleyen doga ya da baska bir fenomen mi? Bunu ozdeslestiuren de saglayan da v.s. alternatifsiz olarak henuz insanogludur ve bu bir tek tarafli monologdur. Bunlarin en buyuk onemi, yapilandirilmisligin algilanabilmesi icindir. Cunku felsefenin de bilimin bilimselliginin de tabani yapilandirilmis bilgidir. Burada algilanamayan senin icin soylemiyorum, genelde insanoglunun FENOMENAL YAPISININ YANINDAKI NUMENAL VE KAVRAMSAL YETISIDIR. Yani insanoglu her ortaya konan fenomen gibi kendi fenomenini de ortaya koyar; yalniz, ORTAYA KOYAN TEK VE ALTERNATIFSIZ FENOMEN HENUZ SADECE INSANOGLUDUR.
  15. Maalesef fenomeni degil, tasi tanitir. Bilgiler adin uzerine yani fenomene degil, tasa yoneliktir. TAS INSANOGLU ADLANDIRMASI OLARAK TEMEL ALINIR. O yuzden yapilandirilmistir. Ortusturnde yani fenomen=tas yapanda fenomen degil; insanogludur. Yapiklandirilmislik her seyi icerir. Yani insanoglunun her turlu ozdeslestirmesini. Dedimya fenomenin ne oldugunu yani fenomeni bir ad kavram bilgi algi v.s. ile ozdeslestiren alternatifsiz insanogludur. Iste o yuzden ontolojik degil; yapilandirilmistir. Yani fenomeni gozlemi ile ortaya insanoglu koyar. Zaten fenomenin ne oldugu tartismasi teolojiyi dogurur. Cunku akilcilik inanci ile gercegin ne oldugunu kendine dogrular.
  16. Gozlem fenomeni ortaya koyymak icin yapilmaz. Fenomen hakkinda bilgi vermek icin yapilir. Falanca fenomenin ne oldugu tanim olarak bilimin degil; dilin isidir. Onun ne oldugunun tartismasi da felsefenin isidir. Bilim dagi degil; gozlemini ortaya koyar. Varligin bana tum insanoglunun evrensel onay vererek ve tartismaya acmayarak kabul edebilecegi bir tanimini yapabilir misin? Varligi insanoglunu katmadan tanimlayabilir misin? Varligi insanoglu disinda baska bir fenomen ya da guc tanimlayabilir mi? Insanoglu disinda kalan herhangibir fenomenin varlik olarak kendini tanimlamasi olanagi var mi? Varligi insanoglu disinda varligin kendi tanimlamasini algilayacak bir insanoglu dialogu var mi? Insanoglu disinda hic bir varlik kendi kendini ortaya koyamaz. Zaten koyarsa, bu teoloji olur. Yani doga kendi kendisini ortaya koyamaz. Onu ortaya koyan insanoglu fenomenidir. "Doganin kanunlari vardir" cumlesi insanogluna aittir, dogaya degil; yani doganin kanunlari oldugunu insanoglu ortaya koyar ve bunu dogayi gozleminden ya da akilci yanasimindan ortaya cikarir.
  17. Ben algilama konusunu sana yonelik ve senin algi ozelinde yazmadim. Sonucta bu algi cagdas bir algi farkidir. Ornek; "Bu tastir" cumlesinde insanoglu kendine gozlem veren bir fenomene ad vermistir. Yani TAS FENOMENIN KENDISI DEGIL; GOZLEMININ ADIDIR. Tasin ne oldugu tartismasi da gozleminin tartismasidir. Iste burada tasi gozlemleyen de ona tas ismini verende insanogludur, dolayisi ile "tas" gozlem veren fenomenin insanoglu gozlemi ile adina ve ait olarak yapilandirilmisligidir. Kisaca adi tas olarak konan ve gozlem veren fenoimen, kendi kendisini ortaya koyamaz. Ortaya koyacak bir algiya gozleme kavrama muhatap olur ve bunu veren de insanogludur. Ustelik bu tek tarafli bir monologdur, yani; tas, ne " evet ben tasim" diye verileni onaylar, ne de "hayir ben tas degilim" diye karsi cikabilir. Iste burada bu tek tarafli moniolog insanoglu bunyesinde tartismayi getirir. Cunku sen bir insanogluna "sen susun" dediginde, o buna yanit verebilir ve senin dedigini kendi algisi gozlemi v.s. ile tartismaya acar. Buradan aslinda dilin sorunlu yapilanisi da ortaya cikar. Dil, KULAKSAL/SESSEL TEK DUZE VE NOKTASAL BIR EMIRSEL MONOLOG UZERINE KURULMUSTUR. Iste insanoglunu kendi bunyesinde tartistiran ve kendisini kendine inandirmasi adina da dogru, gercek v.s. gibi tatmin edici kavramlar yaratmistir. Bu bolum de algi olarak farkli bir konu. Yani insanoglu dil kullaniminin yapilandirilmislik sorunu.
  18. Neden itirazim olsun! Yalniz anlasilsin ki bilim fenomeni ortaya koymaz, gozlemler. Ayrica varligin fenomen olarak gozlem vermesi gerekir. Yani gozlem vermeyen varlik, fenomen statusune bilimsel olarak girmez. Bir yerde aklin dogruladigi her varlik fenomen degildir. Ustelik varlik olarak ta ortak bir olgu algisi yoktur. Fenomenin uc farkli kavramsal icerigini verdim. Dilsel, felsefi ve bilimsel.
  19. Evet gayet guzel. Benim oyle tanim vermemin nedeni, fenomernin ne oldugu tartismasinin bilimsel olmamasi ve metafizik olmasi. Zaten ortada fenomen olmazsa gozlem de olmaz. Iste o yuzden fenomen, GOZLEM VEREN TABAN" olarak bilimsel temelde tartismaya tasinmiyor. Cunku bu tabanin degil; gozleminin ortaya konumu bilimsel. O yuzden verdigim tanim; hem gozlemin onemini vurgulamak, bir yerde akilciliga karsi; hem de fenomenin ne oldugunun gozlem vermesi disuinda bilimsel bir onem tasimamasi. Burdan aslinda daha onemli olan konu ortaya cikiyor. Yani fenomenin insanoglu yapilandirilmisligi olarak sunulmasi ve insanoglunun FENOMENI FENOMEN OLARAK ORTAYA KOYAMAMASI. Sonucta fenomeni gozlemleyen de onu ortaya koyanda insanoglu ve bu fenomenin degil; INSANOGLUNUN FENOMENI ORTAYA KOYUSU. Eger burasi algilanirsa; buyuk bir bilinc ve farkindalik asamasi kayt edilir.
  20. Turkce de, ne yazikki bilimsel kullanilis anlami yok. Turkce de sadece felsefi ve dil kullanim anlamlari var. Anlamlar Anlamlar [1] gerçekleştiği ya da var olduğu duyularla tespit edilen ancak genellikle açıklanamayan bir olgu, durum ya da olay Köken [1] (Fransızca) Felsefî anlamı Felsefî anlamı Felsefede somut, algılanabilr ve denenebilir olay ve nesne demektir. Bir nesne, olay ya da sürecin nesnel gerçekliğini vurgulayan bir ifadedir. Kant, fenomeni duyularla algılanamayan mutlak gerçek anlamında kullandığı numen terimine karşıt olarak, duyularla algılanabilen şeyler için kullanmıştır. Edmund Husserl'e göre ise fenomenolojinin ele aldığı konu, algısal ve deneysel nesneler dünyası değil, nesnelerin özüdür. Bilimsel ve bilimde kullanimini sana ingilizce veriyorum. In scientific usage, a phenomenon is any event that is observable, however common it might be, even if it requires the use of instrumentation to observe, record, or compile data concerning it. For example, in physics, a phenomenon may be a feature of matter, energy, or spacetime, such as Isaac Newton's observations of the moon's orbit and of gravity, or Galileo Galilei's observations of the motion of a pendulum.[4] Another example of scientific phenomena can be found in the experience of phantom limb sensations. Kisaca gozlemlenebilir olmasi ve ilgili alandaki gozlenlenmeye, rekord etmeye, uygun olabilmesi. Mesela fizikte, madde, enerji, yerzamani, belirlemek/sunmak ozellik ortaya koymak. ornek olarak Newton ve Galile veriliyor.
  21. Iste sorun da burda. Fenomen, fenemonoloji olarak metafizigin varliksal bir ideolojisinin tabanidir. Bilimde ise bilimselyonteme gozlem veren tabandir. Yani bilim bilimsel olarak bu gozlem veren tabanin varliksal tartismasini yapmaz. Bu tartisma metafizige aittir. Kisaca fenomen=madde degildir. Cunku madde ideolojik inancsal olarak akilli dogrulama icerir. "her sey, ilk, tek, mutlak" v.s. gibi. Ikincisi maddenin olgusal bir tanimi yoktur. Ucuncusu maddenin sinirlari belirlenemez. Dorduncusu, madde tanim olarak INSANOGLU ALGISINI ICERIR. Bu da maddeyi teklik, ten alir.
  22. Evet, politik bir durus
  23. Varlik ile fenomenin farkini nasil acikliyorsun? Metafizik, felsefenin bir dalıdır. İlk felsefeciler tarafından, "fizik bilimlerinin ötesinde kalan" anlamına gelen "metafizik" sözcüğü ile felsefeye kazandırılmıştır. İncelemeleri varlık, varoluş, evrensel, özellik, ilişki, sebep, uzay, zaman, tanrı, olay gibi kavramlar üzerinedir. Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik natüralizm) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır."[2] metafiziki pozisyonuna sahiptir.
  24. 2 Ekim 1923′de Istanbul’u Ankara hükümetine teslim eden Ingilizler, güle oynaya gittiler (3 Ekim 1923 tarihli Vatan Gazetesi) [22] ve [23] no’lu dipnotlarla ilgili… M. Kemal Atatürk, Nutuk’ta, Ingilizlerin Kuva-yı Milliye’ye müdahale etmeyeceklerine dair verdikleri güvenceden ve Merzifon’daki Ingiliz kuvvetlerinin çekilmesinden böyle bahsetmiştir

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.