evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Aman ne guzel. Bir sonraki nesili de kapsiyor. Biliyorsun, her 100 yilda bir dunya nufusu yenileniyor. Ama beyinler yenilenmiyor.
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Ne yapayim, huyum kurusun. Bir seyi yapabilmeye basladim mi, tutana askolsun.
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Turk kahvesinin fincani standarttir, peki bu nasil?
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Bu da ozel kahve olsun.
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Ah ah teknik ozurluluk pek musade etmiyor. Becerdim valla! Buyur, afiyetle ic.
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Hakikaten harika bir kahve. Uykusunun kacacagini dusunenler, icmesin. Tam keyif kahvesi.
-
TV' de Bugun
Tuncay Guney su an Ulusal Kanal' da.
-
İşte 'Kaldırın' yazısı
Iste son cumlen, daha once acikladigim "demek" ile olmak bilisselligi farkini ortaya koyuyor. Bir topluma bir seyi dedirtmek "tasima suyla degirmen dondurmektir." Halbuki bir seyin bilisselligi ile onu olmak ise degirmenden su elde etmektir. Iste boylece insanoglunun nicelik kitle v.s. degerlendirilmesi farki ile nitelik ve insanoglu olarak degerlendirilmesi farki ortaya cikiyor. Bir seyde bilinc ve farkindalik yok ise, o sey kalici degildir. Buna en guzel ornek, cocugun para harcamasidir. Bir cocuk harcadigi paranin degerini; ancak kendi para kazandiginda anlar. Iste batinin da zaten cagdasliginin farki burda; tum bilinc ve tecrubeyi yasayarak ogrenmek. Bizim gibi ya da diger ulkeler gibi "tepeden inme" degil. Ayrica bu cag farki her bir tepeden inme ile daha da aciliyor.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Maddenin ardindaki sir degil, zihniyettir. Iste onemli olan bu zihniyetin insansal ve evrensel yonu. Cunku diger insanoglu zihniyetleri sadece insanoglunu teslim olmak ve teslim almak icin biri biri ile carpistirir.
-
Atatürk Niye Tartışılıyor? - Z. Livaneli
"Ataturk'u tartismak" herseyden once bugunlere ulke ve toplumunun nasil ve neden geldigini algilamak icindir. Resmi tarihin politik cikari ile her tartihi donemde uyutulan duygu somurusune ugrayan ve kandirilan toplum ve ulke ancak tarihin olaysal gerceklerine vakif olursa; kendini toparlar. Sonuctazoraki verilen hic bir deger kalici degildir. Bir seyin kaliciligi bilinc ile saglanir. Zaten verilen degerlerin bilinci olsa idi, ulke ve toplum bugunku durumuna getirilemezdi. Ayrica her turlu mucadele sadece olani degerlendirmek ve "kadere/caresizlige razi olmak" ya da hepbaskalarini "suclamak/itham etmek" ile de yurutulmez. Onemli olan bugunu degerlendirmek ve sikayet etmek degil; bugunu dunden algilamak ve her turlu insan haklari ve hak ve ozgurlukler adina evrensel hukuk mucadelesi vermektir. Zaten bunu yapamiyanlar, tarihte yok olanlardir.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Benim bile bile insanogluna masallar anlatarak uyutmak eylemine girismem, kendi varligim ile celismemdir. Simdilik verilecek yanitlardaki careyi, kendimden ve bireysel olarak buldum. Belki boylece hem de okurlar adina, masal dunyasi ile gercek dunya farki da; inancsal bilissel fark olarak ortaya cikar.
-
Silivri Tutuklu Yerleskesi' ndeki "Savunma"
Zaten sorun da burda. Yoksa insanoglu tarihler boyu ayni cilekes hayatini yasamaya devam eder miydi? Herhangi bir yasanmisliktan tecrube edinmek ve o yasanmisligi bir daha yasamamis olmak icin, once birey bilinci sonrada sorgulama yetisinin olusmasi ve gelismesi gerekir. Yoksa insanoglu sadece olan duruma kendini teslim eder ve buna "kader/caresizlik" v.s. der. Emperyalist zihniyet bunu cok iyi algiladigindan her turlu zulmu katmer katmer uygulamakta ve kaynaginin da tukenmedigini gormektedir.
-
Silivri Tutuklu Yerleskesi' ndeki "Savunma"
Bence bu bir teslimiyettir. Yani olan duruma teslimiyet ve caresizlik.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Her zaman butun basliklarda ve mesajlarda. Belki senin yasam otesi teslimiyetin olarak yetmiyebilir. Bilimsel ve bilissel bir beyne sahip olarak bana yetiyor. Sonucta insanoglunun ne dogum insiyatifi vardir ne de olumu yasama yetisi. Elinde tek olan yasamidir. Bunu da kendi insiyatifi ile yasar. Senin icin yasamini yasam sonrasina teslim etmis ve yasamini yasayamayan ve sadece kendine verildigi gibi yasatilanlar icin bu gecerli olabilir, benim icin ve yasamin onemini algilayanlar icin degil. Korkunun temeli bilgisizlik ve verilene teslimiyettir. Benim boyle bir korkum yok. Onu teslim olanlar dusunsun, benim boyle bir yaratilmis korkuya ihtiyacim yok. Insanoglunu yakmak ve bunun ile korkutmak en buyuk insanlikdisidir. Insanogluna her turlu zarar vermek insanlik disidir. Dunyadaki tum dinlerde insanogluna her turlu zarari sirf onlari teslim almak adina verir. Islam bunu tarihler boyu yansitmistir ve hala da yansitmaktadir. Ahiret fizik otesi inanc sahipleri icindir, benim icin gecersizdir. Ben bu dunyayi yasanacak bir yer olarak degerlendiriyorum. Inanalar ise yasamlarini teslim edecekleri bir yer olarak degerlendiriyorlar. Ben hurafelere degil; elimde tek olan yasama sahip cikarim.
-
İşte 'Kaldırın' yazısı
Cumhuriyet sucuğu da mı yasak? Adında ''Türk, Türkiye ve Cumhuriyet'' kelimesi bulunan şirketler, ''İsminizi değiştirin'' diye uyarılıyor. Habertürk, Kanaltürk gibi TV kanalları, Cumhuriyet Sucukları gibi şirket isimleri yasaya aykırıymış… ANKARA - Adında ‘’Türk, Türkiye ve Cumhuriyet’’ kelimesi bulunan şirketlere, ‘’İsminizi değiştirin’’ biçiminde uyarılar gönderilmeye başlandı. Ticaret Sicili Müdürlüklerince başlatılan bu uygulamanın, 13 Ocak 2011 günü yürürlüğüe giren, Türk Ticaret Kanunu gereği yapıldığı bildirildi. Yasada, ‘’Türk, Türkiye, Cumhuriyet ve Millî” kelimeleri, bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir’’ hükmü bulunuyor. Şirketler açısından bu yönde bir yasak olduğu ve isimlerini değiştirmeleri gerektiği, yaklaşık iki yıl önce yürürlüğe giren yasanın 46. maddesi uygulanmaya başlanınca ortaya çıktı. Bazı illerin Ticaret Sicili Müdürlükleri adında ‘’Türk, Türkiye, Cumhuriyet ve Milli’’ kelimesi bulunan firma ve şirketleri belirleyerek tebligat yapmaya başladı. ‘’DEĞİŞTİRİN YOKSA CEZA VAR’’ Tebligatta yasanın ilgili maddesi hatırlatılarak, ‘’Unvanınızda bulunan ibarenin kaldırılması gerekmektedir. Beş iş günü içerisinde, gerekli tadil ve ortaklar kurulu karar suretini müdürlüğümüze tescil ettirerek, unvanınızı değiştirmeniz gerekmektedir. Aksi taktirde, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacak ve hakkınızda işlem yapılacaktır’’ denildi. 13 Ocak 2011 günü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yasanın 46. maddesinin 3. fıkrasında ‘’Türk, Türkiye, Cumhuriyet ve Millî kelimeleri, bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir’’ deniliyor. Yasada değişiklik yapılmadığı taktirde, CNN Türk, Habertürk, Kanaltürk gibi TV kanalları ile Türk Ekonomi Bankası ve Kuveyt Türk gibi bankalar, Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Sucukları, gibi şirketlerin de, bu durumdan etkilenme ihtimali bulunuyor.
-
İşte 'Kaldırın' yazısı
İşte 'Kaldırın' yazısı İsimlerinde, ''Türk-Türkiye-Cumhuriyet ve Milli'' kelimeleri olan şirketlerin adları değişecek. ANKARA - İsimlerinde, ‘’Türk-Türkiye-Cumhuriyet ve Milli’’ kelimeleri şirketlerin adlarını değiştirmeleri yolunda yapılan tebligat, tepki çekti. Gümrük Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, konunun Türk Ticaret Kanunun 46. maddesinden kaynaklandığını, şirket ünvanı olarak sadece bu isimlerin herhangi bir ek olmadan kullanılmasının, Bakanlar Kurulu iznine tabi olduğunu açıkladı. Başta Erzurum Ticaret Sicili Müdürlüğü olmak üzere il müdürlüklerince adında ‘’Türk-Cumhuriyet-Milli ve Türkiye’’ kelimesi bulunan şirketlere gönderilen yazılar da, Türk Ticaret Kanununa dayandırılıyor. Örneğin ‘’Anadolu Türk Gıda’’, ‘’Asya Milli Pazarlama’’ gibi şirketlerin unvanlarından ‘’Türk-Milli’’ ifadelerini çıkarmaları isteniyor. Teblig yazılarında şöyle deniliyor: “Türk Ticaret Kanunu’nun 46. maddesinin 3. fıkrasında ‘Türk’, ‘Türkiye’, ‘Cumhuriyet’, ‘Milli’ kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir. Yasanın bu maddesini ihlal edenler veya yasaya aykırı olarak unvanı devredenlerle, devralan ve kullananlar, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır hükmü bulunmaktadır. Bu itibarla, unvanınızda bulunan ‘Türk’ ibaresinin kaldırılması gerekmektedir. 5 iş günü içerisinde gerekli tadil tasarısı ve ortaklar kurulu karar suretini müdürlüğümüze tescil ettirerek unvanınızı değiştirmeniz gerekir, aksi halde hakkınızda işlem yapılacak ve C.Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulacaktır.”
-
Bilim ve Gelecek Dergisi
Bilim ve Gelecek’in Nisan sayısı bayilerde! Alâeddin Şenel yazdı Sınıflı toplumlar ne kadar ahlâklı? AHLÂK(SIZLIK) KURAMLARI ‘Evrensel ahlâk değerleri’ var mı? / İnsan doğuştan iyi midir, kötü mü?/ Dinsel düşünüşün ahlâk anlayışı / Kapitalist toplumda ahlâk durumları Berkant Gültekin Materyalist felsefenin babaları Empedokles, Anaxagoras, Demokritos Antik Yunan, doğa felsefesi gelişiminin zirvesine Empedokles, Anaxagoras ve Demokritos ile ulaşır. İnsan aklını kapsamlı bir şekilde kullanan bu materyalist filozoflar doğa felsefesinin gelişimine muazzam katkılar sunuyor ve insan felsefesini geliştiren Sokrates, Platon ve özellikle de Aristoteles gibi filozoflara giden süreçte önemli bir aşamayı temsil ediyorlar. Prof. Dr. İzge Günal Ata Soyer’i uğurlarken Ata’nın toplum hekimi olması bilinçli bir seçimdir: Radyoloji uzmanı olduktan sonra halk sağlığı uzmanı olmuştur. Yani, başkalarında olduğu gibi rastlantısal değildi halk sağlıkçılığı. Zaten ancak bir sosyalistin böyle bir seçimi olabilirdi. Sınıfsal bakış açısı tüm yazılarında açıkça görülürdü. Ondan öğreneceğimiz çok şey vardı; şimdiden özlüyoruz. Özgür Uyanık Chavez döneminde ve sonrasında Venezuela’da Bolivarcı Sosyalizm Chavez’in “ölüsü” ABD’ye dirisinden pahalıya patladı. Uluslararası medyanın yaptığı tüm karşı kampanyaya rağmen Comandante’nin mesajı dünyanın en uzak köşelerine ulaştı. Chavez tüm dünyada anti-emperyalist bir sembole dönüştü ve ezilen uluslarda yeniden bağımsızlık idealini uyandırdı. O artık dünyanın herhangi bir yerinde yükselecek halkçı güçlerin en önemli esin kaynağıdır. BİLİŞİM DÜNYASINDAN / İzlem Gözükeleş Ya büyük birader ya özgür dünya Şifrepunk Hareketi Şimdi ikinci kripto savaşının ortasındayız. Hükümetler, bu sefer yalnız teknik araçları değil politik araçları da devreye sokarak interneti kontrol altına almaya çalışıyorlar. Günümüzdeki sorunları 20 yıl öncesinden gören ve mücadele eden şifrepunklar internetin şu anki durumunu, yönelimlerini ve geleceğini değerlendiriyorlar. Nicholas S. Hopkins Beş yüz yıl arayla tarihin yasasını arayan iki materyalist İbni Haldun ve Friedrich Engels Hiç kuşkusuz İbn-i Haldun ve Engels’in entelektüel modelleri arasında benzerlikler olduğu kadar farklılıklar da mevcuttur. Ne de olsa beş yüz yıl arayla çok farklı toplumlarda dünyaya gelmişlerdi. Her ikisi de dünya tarihi için, siyasi yönetim ve rejim değişikliklerini açıklayacak genel modeller geliştirmeye çalıştı. Her ikisi de maddi etkenlere ve insanların hayatta kalabilmek için birlikte çalışma zorunluluklarına önem verdi. Siyasal ve sosyal yapılar hakkındaki argümanları bu ortak temele dayanmaktaydı. Şule Dede 100 yıl öncesinden bir yankı ‘Kadınlar Dünyası’ Bu topraklarda örgütlü kadın mücadelesinin fitili bir asır önce ateşlendi. Bu ateşin ürünlerinden biri, ‘Kadınlar Dünyası’ dergisi. Bu ay Kadınlar Dünyası’nın 100. yılını kutluyor ve isyanlarına sırtımızı verdiğimiz kadınları anıyoruz. ANADOLU KÜLTÜRÜNDE AĞAÇLAR / Hasan Torlak Erkeksi bir ağaç: Ceviz Meyvesi erkekle özdeşleştirilebilecek başlıca ağaç cevizdir. Tohumları genellikle çift haldedir ve bu görüntü erkeğin yumurtalıklarına benzer. Meyvenin yenen kısmı da beyne benzetildiğinden, antik dönemdeki spermanın kaynağının beyin olduğu ve erkeğin tohumunun beyinden üreme organına aktarıldığı inancının doğal kaynaklarından birinin ceviz olma ihtimali yüksektir. BİLİMKURDU / Nalân Mahsereci ‘Bilim: Dört bin yıllık tarih’ kitabı üzerine Bilime hak ettiği karneyi verme(me)k… Bilimsel yöntem, kör kuyularda merdivenimiz, engin okyanuslarda pusulamız ve bilimin karnesindeki en geçer nottur. Karneye Einstein’ın şu sözleri not edilmelidir: “Uzun yaşamımda öğrendiğim bir şey var: gerçeklikle ölçüştürüldüğünde tüm bilimimiz ilkel ve çocukça kalmaktadır; ama gene de sahip olduğumuz en değerli şeydir, bilim!” Bilim ve Gelecek’in yeni sayısında ayrıca, Bilim Gündemi, Yayın Dünyası, Matematik Sohbetleri, Briç, Forum, Bulmaca gibi bölümlerde haberler, bilimsel bilgiler, bilim tarihi öyküleri, söyleşiler, kitap tanıtımları ve tartışmalar yer alıyor.
-
Silivri Tutuklu Yerleskesi' ndeki "Savunma"
Peki bu ic savasi onleme adina, sence Ataturkculere, kemalistlere, ulusalcilara, Ataturk ya da turk milliyetcilerine ve TC kurulus politikasini korumayi isteyenlere dusen gorev nedir? Kim ve nasil yuklenecek bu gorevi? Hali hazirda bu gorevi yuklenmis bir orgut, pasrti, kitle platformu v.s. var midir?
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Benim ayetlerim; hak ve ozgurlukler evrensel hukuk insan haklaridir. Bunlar da dunyevi ve tum insanoglunu kapsar. Ne bir imtihana, ne bir korkutmaya, ne bir cezaye ne de bir mudaheleye gerek duymaz. Herkesin bir arada biribirine saygi gostererek birlikte yasamasini saglar. Insanlikdisi hic bir oge de icermez.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Iste o maymunlar bile en azindan inanirlar gibi teslim olmuyorlar ve yasamlarini teslimiyete baglamiyorlar. Inanirin akli o kadar karismiski kendi aklinda yarattigi Allah'ina verdigi akilda o kadar karisik. Sadece kendi aklinca cikari neredeyse ona yoneliyor. Bu cikar da beynini durdurmakta ve aklinin yarattigi ve kendi akli ile anlam ve iceriklendirdigi Allah'ina verdigi ayetlerde yatiyor. Cunku kendini bilim disi olarak kandirmis ve korkutmuus. Sirf aklinda uydurdugu bir cehennemde yanmak korkusunu bertaraf etme adina aklinin bin turlu cikmaza ve celiskiye sokuyor. O yuzden aklini kendi aklinin yarattigina teslim eden akil kendine bile akil veremez. Ancak kendi aklinda yarattigi ve kendi aklini ancak yarattigi akla teslim eder. Yani kendi aklini kendi yarattigi akla teslim eder. Bu da kendi kendini cendere altina almaktir. Iste bir maymun en azindan bunu yapmiyor.
-
ÇOK EŞLİLİK VE KUR'AN IN ÖNERİSİ.
Aksine tam da hayata tutunmus ve hayatini kendi yasayan bir bakis acisi. Yani hayatini kimseye teslim etmemis ve kimsenin yonlendirmesi ile yasamayan. Allah'a sirk kostugunun farkinda olamayan ve kendi aklini aklinca Allah'in akli sanan bir beynin de zaten kendi yasami yoktur. Cunku ayetlerle yasatilir.
-
Bilimsel bilgi ve Bilimsel Dusunce ve Gozlem Farki
1-Nedeni ne sence? 2-yol gosterici bilim. Cunku bilimsellik ve yasami yasamin anlami. 3-Felsefe inanc ve ideolojilerin bilim ile ortustugunu de, kisiler degil; bilimsel gozlem sagliyor. Zaten sorun bilimselligin algilanabilmesinde ve aklin sahiplik ve sabitlik inadinda diretilmemesinde. Burada tabi ki hem ego hem de duygusallik ve de akilcilik devreye giriyor. Halbuki bilim mantik uzerine hareket ediyor. Bir onemli nokta da, mesela bilim kisilerinin iki yonlu yasami. Bir yanda bilime hizmet ederken, diger yanda kisisel inanc ve ideolojileri ile yasiyorlar. Burada iki turlu algi yanilgisi var. Onlarin acikladiklari hersey bilim adina olarak algilaniyor ve onlarda eger bilimselligin bilisselliginde degillerse, kendi kisiselinanc ve ideolojilerini bilime buluyorlar. Iste R.Dawkins'uin bencil geni. Iste S.Hawking'in "tanri yasalari bilim olabilir" soylemi. Iste Darwin'in aciklamasinin sosyal darwinizm illetini dogurmasi. Zaten insanoglu zihniyet olarak insanlasamadikca da bilimi kendi cikari icin kullaniyor. Iste atom bombasi v.s. Epistemolojinin bir anlami da bilimin bilimsel olarak gelmis oldugu anlik bilgi siniridir. Iste aklin ortaya attigi ve gozlem vermeyen, ya da gozleme tasinmaya calisilan hem teorik hem de ideolojik urununun; bilimsel olup olmadigi algilamak; beynin bilimselligin bilisselligine erisebilmesi ile paralel. Yoksa hic bir soyutlama ve soyutlar, yani teori, hipotez, tez, antitez, ideoloji, inancsallar ve dogrular kimsenin tekelinde degil; ama akil maalesef bunlara sarilip sahipleniyor ve sabitliyor. Halbuki yapmasi gereken kullasnmak ve paylasmak. Iste insanoglunun kendilik builisselliginin onemi de burda. Bu onem insanoglunun kavramsal bilgiye esir olmasi, onun icin kendini harcamasi v.s. ile, onu kendi urunu oldugunu algilayip, kendi kontrolunde kullanip paylasabilmesi farki.
-
Silivri Tutuklu Yerleskesi' ndeki "Savunma"
Bu kadar toplumu kutuplastirmaya ozen gosteren AKP, bir ic savas istiyor olamaz mi?
-
Bilimsel bilgi ve Bilimsel Dusunce ve Gozlem Farki
Iste o yuzden bilimsel felsefe olarak benim yapilandirmaci epistemoloji denilen; herseyin bir insanoglu yapilandirmaciligi oldugunu ortaya koyan bilgi felsefesi var. Ayrica qua felsefesi de, tum ideolojik inancsal dogrulari bilimsel olarak gozlem ile ortaya koyabilmek icin var. Bilissel bilim de inasanoglu zihin yapi ve isleyisini isleyen bilim dali. Burada benim evrensel-insan olarak aldigim taban, insanoglu ve hedef te zihinsel insanlik. Iste bu temelde bilhassa sosyal bilimlerdeki gozlem onemli. Yani ideolojik inancsal dogrular ve farklar arasi mucadelesinin insanoglu uzerindeki her turlu sosyo-psikolojik sorununu gozlem ile ortaya koymak. Burada ideolojik ve de inancsal dogrulardan ziyade, tum insanoglunu kapsayan insan haklari evrensel hukuk hak ve ozgurlukler sosyo-psikolojik sorunun gozlemi icin gerekli olan ogeler. Fenomenal bilimde de zaten gozlem ve olgu temel. Devrimci sorgulama kisinin kendi kendini bilgisel bilimsel ve bilissel gelistirebilmesi icin, serbest dusunurluk te; aklin sinirlari olan ideolojik inancsal dogrulardan arinmak/kurtulmak icin var. Amac ta numenal devrim.
-
Bilimsel bilgi ve Bilimsel Dusunce ve Gozlem Farki
Ben seni cevaplarken, sana yonelik cevaplamaktan ziyade genel bir algi cercevesinde cevapliyorum ve sadece ornek veriyorum. Verdigim ornegin senin zihniyetine yonelik olup olmasdigina bakmiyorum. Cunku burasi bir kitle platformu, yani "bire bir" yazismalar bile her okur ve yazara acik. Sanal dunyanin farki bu. Burada ben ornek olarak ve temel olarak verdim. Eger "ne/kim nasil ve neden" basligini blogdan okuduysan, bu konu orada detayli aciklaniyor. Bilim iki turlu bilimseldir. Birincisi neyin bilimsel oldugunu ortaya koyar, ikincisi de neyin bilimsel olmadigini ortaya koyar. Iste bu temelde de her soruyu yanitlar. Yalniz yanitlanan sorularin aklin inanc ve de ideolojisini tatmin edip etmemesi, bilimin sorunu degildir. Bu sorun kisiseldir. Iste bilimin "kimsenin sorusu ile ilgilenmemesi" ozel olarak ilgilenmeme anlamindadir. Tabi ki iki kisi bilimsel olarak tartisirken, burada ilgilendirir. Sadece gozlem ve deney degil; o belirleyicidir. Bilim elinde olan olgulardan ve bilimsel teorilerden ve verilerden yola cikar. Bilimin bilimsel bir yonu de aklin one surdugunun mantiksal olabilirlik olasiligidir. Konu bilim ustu olmasi degildir. Konu verilen yanitlarin bilimselligin disina cikmamis olmasidir. Yanitin tatmini ise tamamen kisisel inanc ve ideoloji konusudur. Mesela yukarida evren ile ilgili soru "ne "iceriklidir. Bilim evren konusunda neye degil; evreni gozlem olarak nasil ve nedene yanit verir. Cunku ne sorusunun bu temeldeki yaniti determinist indirgemeci ve gozlem vermeyen ustelik zamansal ilklik kisir dongusu iceren bir sorudur. Evren mekan olarak ortaya konamadan evrenin ne oldugunun varliksal inancsal ideolojik yaniti bilimsel degildir. Bilgisel ve bilimsel verilere dayanan yaniti bilimseldir. Bilim bilimsel olarak sadece gozlemi gozlem olarak yapmaz, bulus ta yapar, durum tesbiti de yapar. Ama buzun ne oldugu sadece buz ile indirgenmez. Suyu da gazi da icerir. O yuzden buz ile ilgili ne sorusunun yaniti, sadece buzun degil; buzun neden ve nasillinin da yanitidir. Iste bu temelde mesela bilim bilimsel olarak yeni bir olusum elde ettiginde o na dil olarak bir ad verir. Bu da genelde obnu bulan ile ilgili olur. Mesela higgs Bozonu. Buradaki kim sorusu bilimde sadece bilimsel olarak canlilara yoneliktir ve onun yasam iliski v.s. ile ilgili sosyo-psikolojik yonudsur. Iste burasi tam da kilit nokta. O yuzden yanitimi algilansin diye sana yonelik olarak degil; genel verecegim. Mesela bir teist ve de inanir, kendi inanci temelinde bilimi dogrular. Ilim ve sozde bilim ve de alternatif tip, parapsikoloji, astroloji, akilli tasarimcilik v.s. bunlarin basinda gelir. Eger inancina uygun dogrulayamazsa karsi cikar ve hatta olgulari ve gozlemi bile inanci paralelinde red edebilir. Iste bu temelde "inanc ideoloji felsefe" v.s. tamamen kisiseldir ve EGER BILIM BUNLARA OTURTULMAK ISTENIRSE, BILIMIN BILIMSELLIGINDEN SAPILIR VE BILIM BILIMSELLIKTEN CIKAR. Cunku bilim de bilimsel olarak inanc, ideoloji yer almaz. Iste bu temelde bir kisinin beyninin isleyisinin bilimsel mi olup olmadigi cok onemlidir. Bunun onemi, yukaridaki tehlikeyi ortadan kaldirdigi gibi, tam tersi isler. Yani KISI IDEOLOJISINI INANCINI FELSEFESINI BILIMIN BILIMSELLIGINE GORE AYARLAR ve eger bilimsel zihniyete sahip ise de BILIMSELLIGIN GETIRDIGI TEMELDE IDEOLOJISINDEN INANCINDAN VE FELSEFESINDEN VAZGECER. Bu oyle bir hal alirki, bilimsellik onun ana zihniyeti olur ve inanca ideolojiye ihtiyac duytmaz. Cunku inanclarve ideolojiler aklin urunu olarak genelde sabit, sahiplenilir mutlak ve ispatcidir. Yani degisime acik degildir. Zaten degisimin bilimsel algisi o ideoloji ya da inancin o degisime ayak uyduramamasi demektir.