Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Neden bilime bilimsel olarak mutlakligi ilkligi v.s. temelli inanc mi tasiyalim. Benim bakis acim yapilandirmaci epistemolojinin bilimsel yontemidir. Bu yontemde evreni degil;gozlemini ortaya koyar. Evren bir fenomen olarak insanogluna gozlem verir. Big bang olgu deguildir, olgu olmayan bir teoriyedayanan da olgu olamaz. Ne yani big bang oncesini ayni tanri gibi oncesiz mi kabullenecegiz, bunun neresi bilimsel? Anladim evet turlesme ile evrim olgu oldu. Ben de sonraki tartisilmaz biyolojik evrim olgusuna genetige degindim. Lamarck ta hala gecerli.
  2. Tamam oyleyse, Ataturk 1923'te tarihsel olarak 16. yuzyildaki ingiliz ic savasinda yasanan patriotizm, yani yurtseverligi ve ondan hemen hemen 2 asir sonra gelen,1789 da olani yapmaya calismadi mi? Zaten ilkini baz alsa onu takip ederdi, o ikinciye yani fransa ornegine yoneldi. Ilkinin de tam tersini yapti. Yani etnisite ve etnik kokeni yok saydi ve gale almadi. Halbuki sirf bu turklestirme politikasi kendi basina Cografyanin tarihine ve yapisina tersti. Yani cagin bir asir gerisinde. Ustelik o bilinc kendinde ve toplumunda yok iken. Yoksa laikligine diyaneti ekler miydi? Laiklik din ve devlet iliskilerinin farkliligi iken, o devlet eliyle diyaneti kurmadi mi? Burjuvazi desen ya da isci sinifi henuz ortada yok. Yani cagin gerisinde bile yapmak istediklerinin alt yapisi hazir degil. Sadece Osmanlinin parcalanmasina sebep olan diger milli cikislarin, en sonuncusunu yaparak Osmanliyi Imparatorluk olarak tarihe gomdu. Peki Lenin neden denedi? Ya da Ataturk o zaman neyin savasini verdi, emperyalist olma hayali mi? Evet ulkesini isgal edenlere karsi verdigi savas ulkeyi kendi eline gecirmekti. Buna antiemperyalist bir savas diyebilir misin? Lenin kapitalizmi devlet eliyle, sosyalizm amaci ile uyguladi, ya Ataturk devlet kapitalizmini hangi amac icin uyguladi? Sence neydi o gunun sartlarina uygun ve toplumun ve farkli halklarinin da algilayabilecegi sistem/duzen? Tabiki her devrimci surecte karsi devrim ile mucadele vardir. Yalniztarih gosteriyorki o karsi devrim bugun iktidarda. Sence Ataturk neye ya da kime guvenerek pragmatisizm yapti. Yani 1925 oncesi hem etnisite kabulu hem muslumanlik gorunumu ve 25 sonrasi birdsen bire turklestirmeye yonelim ve deist soylemler. Ben nihilizmi nietzche'nin ortaya attigini soylemedim, gerci o kitlesellestirdi. Ben bireyciligi onun ortaya attigini soyledim. Aksini dusunuyorsaniz, yanitiniz nedir? Tamam tartisalim. Basarilamayacak bir hedef konmus olmasi ana neden degil mi? Ya da iki uc sene icinde pragmatisist politikanin tam tersine cevrilmesi. Ya da Ataturk'un tek adamligi ve digerlerini bertaraf edip hak tanimamasi. Kisaca herkesi ve herseyi pragmatisizm algisi dogrultusunda kullanmasi ve harcamasi. Kim kapattirdi koy enistutulerini? Aslinda neyi tam olarak tartismamiz yerine, ben size verdiginiz yanitlara yonelik yanitlart veriyorum. Bagi surda; insanogluna insan degeri vermek yerine; ideolojik inancsal olarak kitle ve nicelik olarak degerlendirmek. Burada topluma yonelik pragmatisizmin topluma ne getirdigi sizce nedir? Ortada insan haklari evrensel hukuk ya da hak ve ozgurlukler mi var? Yoksa belirli bir yonlendirim ve yaptirimin dayatimi mi? Ne diyelim "Ataturk bu vatani dusmandan kurtardi" duygusalligi ile mi yetinelim?
  3. Tamam iste zaten hak ve ozgurluk mucadelesi demek bu mucadele sonunda bu icerikte bir devlet yapilanis ve isleyisi demektir. Basta bireyi icin var olan devlett, hic bir etnisetesi etik dini v.s. tarafi yandasi olmayan bir uniter devlet, sivil sosyal insan haklari ve evrensel hukuka bagli. Tabiki sen bu bilinci ogretim egitim ve ogrenim yetistirim olarak verirsin, ama zorlayamazsin. Zaten burada sen bir devlet olarak emperyalist zihniyetin mikroayrimciligina antiayrimcilik olarak karsilik vereceksin. Yani birlikteligin bozulmamasi adina calisacak ve egiteceksin. Bu da hak ve ozgurluklerin taninmasi ile olur. Saglikli olan devletin varligindaki ona bagli sivil her turlu kurum ve kurulusun isleyisi ve denetimidir. Devleti de denetleyen bireyleridir. Zaten bu farklar oyle bir devlette bir mucadele sorunu olmaz ki! Cunku bu devlet HER TURLU ETIK DEGERI TOPLUMSALLIKTAN KURTARIP, KISISELKILIYOR. Kisinin hak ve ozgurlugunun korumasini evrensel hukuku ile sagliyor. Insan haklari temelinde. Bak sana soyle bir ornek vereyim. "Ben kurdum/lazim v.s." kisinin insiyatifindedir ve hak ve ozgurlugudur. Yalniz senin ya da birinin baskasi hakkinda "sen lazsin/kurdsun" v.s. demesi o lanse etmedikce ve gerekmedikce onun adina konusmak, yani ona mudahele etmektir. Soyle dusun. Sen laz oldugunu bildigin bir kisiye "sen lazsin" diyorsun, o da bu kimlik yerine kendine "ben turkum" diyor. Ne yapacaksin, ona lazligi mi zorlayacaksin? Iste bunu yapmak mudaheledir. Yani herkes kendiadina konusur ve bu saygi ile karsilanir. Sen ya da birisi baskasi adina konusamaz. Iste maalesef birey bilisselligi almamis bir beynin ana sorunu bu. Seni kendi beyin duzeyince etiketler, damgalar, suclar itham eder. Zaten bu basta birey bilisselliginin olmadigini gosterir. Birey bilisselligi olan sadece kendi adina konusur ve kendi degerlerine saygi beklerken, karsisindakinin degerlerine de saygi duyar. Hak ve ozgurlukte varsa, zaten kisiler o zaman biribirlerinin etnik degerleri ile ilgilenmezler. Egerdeger ile ilgileniyorlarsa, benim gibi; o deger uzerinden kisiye yonelmeden degerin sorgulamasinielestirisini insanliga olan sorununu zararini ve rahatsizligini dile getirirler. Ama hic bir zamanda "benim dedigim tek dogru/gercek v.s. sen de boyle de/dusun/davran" demezler. Sonucta sen bilinc ve farkindalik olarak oraya bir kapi koyarsin ve kapinin insanlik icin adina onemini v.s. de anlatirsin en uc olarak kapinin kullanmasini da onerirsin, ama KIMSEYI ZORLA O KAPIYI KULLANMAYA YA DA ITE KAKA KAPIDAN GECIRMEYE CALISAMAZSIN. Iste birey bilisselligi almamis bir beynin yaptigi tam da bu yapilmamasi gerekendir. Bunun en buyuk sorunu, KISININ KENDISINI SORGULAMASI YERINE; kendini baskalarina kabul ettirme mucadelesidir. Cunku kendilik bilisselligi yoktur ki kendini sorgulasin. Sadece kendini verilenler temelinde ideolojik inancsal ve bilincalti ezber ve otomatik kullanim olarak sartlamis ve bunun dogruluguna sorgusuz/sualsiz iman etmistir. Tek yapacagi da bu dogrusunu baskasina da empoze etmektir. Iste turkiye gibi birey bilisselligi olmayan toplumlarin icinde bulundugu durum budur. Bu da "biz/oteki" kutuplasmasi otekilestirme, distalama ayirma v.s. temelli tam da emperyalist zihniyetin istedigini vermektir. Burada konu ve kavramin dogruluk temelinde ne olmasinin ya da degerinin onemi yoktur. Onemli olan sorun, kisinin bu kavrama kendini esir ve teslim etmis olmasi ve bunu kendi ve insanligin onune koymasi yani kendi kontrolunu kavrama vermesidir. Olmasi gereken ise kisinin kavrami kendi kontrolune almasidir ki, onu kabul red yerine; sorgulayabilsin. Kabul red kavramin karsitlik ifade catismasidir. Kavrami algilamak ise o kavramin ne oldugunu builmek ve kontrol etmek adina kullanim adina yararinin zarararinin insanlik adina sorgulanmasidir. Neyse fazla kaptirdim, bu kadar yeter.
  4. Benim bu konuda bir basligim vasr. Ben evreni bilinen ve bilinebilecek olan en genis mekan olarak aliyor ve daimi oldugunu soyluyorum. Dolayisiyle insanoglunun her bir gozlemi evrenin kendisinden ziyade, evren bunyesindekilerin gozleminden olusuyor. Cunku evrenin ebat olarak boyutlari ortaya konamasdikca, evren hakkinda her turlu ortaya koyum, bence "ahkam kesmektir." Bugun henuz evrenin bilinen mekani tam hatirliyorsam, %10 ve bu okyanusta bir damla. Biz bu damla bunyesindeki gozlemi yapiyoruz. Bunu yaparken okyanustan bahsetmek, "ahkam kesmek" tir. Big bang da da ayni sorun var. Big bang evren mekaninin herhangibir yerindeki zamansal patlamadir. Bundan onceki bir bulgu bunu yanlislayacaktir. Cunku zamansal olgular mekansal daimilikte oncelik tasir. Cikarmaz cunku su an evrim evrimselbiyoloji duzeyinde. Yani biyolojik evrim artik bir olgudur. Evrenin genislemesi ve big bang ile ilgili gereken aciklamayi yaptigimi dusunuyorum. Ayrica big bang teorisinin kendisi henuz gozlem vermemektedir. Bu gozlemi alabilme konusunda CERN'de calismalar surmektedir.
  5. Nihilizmi ya da ben, kendi, ego, benlik, bencilik, bencillik, bananecilik, bireycilik, bireysellik, birey bilisselligi v.s. kavram v konularini daha detayli yazismak istersen; sitedeki formun ilgili bolumlerindeki ister lakabimin ister baska yazarlarin basliklarinda yazisabiliriz. Laikligi de kendi basliginda yazisabiliriz. Bu baslik bir gazete haberine yonelik bir baslik. Mesela lakabimin "laiklik ve sekulerlik farki" basligi var, ordan yazisabiliriz. Eger istersen basliklarin linklerini de hangi kavramda istiyorsan, verebilirim.
  6. Burada yapilan gecmisi bugun ile mukayese degil; bugunun gelismisligi ile bugunun gericiligi arasindaki mukayesedir. Yani ayni cagda cagdisi kalmak. Peki neden devlet kapitalizmini gelistirirken burnunun ucuindaki SSCB gibi sosyalizme yonelmedi, sence? Birey bilincinin gelismesi icin once bireyleri beyin olarak egitmek ve serbest birakmak gerekir. Yani okumayi ogretmek ama ne okuyacagini soylemek yerine, kisinin ne okuyacagini kendi secmesi. Boyle bir zihniyet birakin 90 yil oncesini bugun bile hala yok. O yuzden vatandas devleti icin var; devlet bireyi icin degil. O yuzden ilk vazife turk istiklali, kisinin yasami egitimi kendini yetistirimi v.s. degil. Ben nihiulizm sart demedim, ortaya atan in Nietzche oldugunu soyledim. Atilan devrimci adimlar halka bilinc vermeden atildigindan bugun geri alinabiliyor. O fark devsirmeyle kapanmaz yasanarak ya da yasatilarak kapatilir, yani fiziksel devrim yerine, zihinsel devrim ile. Ben koy enstitulerinin kapatilisini Ataturk'e degil; inonu'ye bagladim. Birey bilincinin yoklugu, Ataturk'un pragmatisizminin kendi kisisel degil; kendi algisinca topluma yonelik olmasi ve kendi degerlerini hic bir surette "ben buyum" temelinde ortaya koy (a) mamasi. Sonucta bir kisi kendinin ne oldugunun farkinda ve bilincinde ise onu ortaya koyabilir. Halbuki birey bilincinin ilk sarti kendi varliginin farkina ve bilincine varmaktir. Yani kendini bir kul, kole, mal, meta, madde v.s. olarak ve nicelik olarak degil de; bir insanoglu turu biri ve nitelik olarak algilamak. Zaten ancak bu algidan sonra fenomenaldevrim, zihinsel yani numenal devrime donusebilir.
  7. Tabi ki. Ben burada yanit verirken, gozlemsel olarak yanit verdim. Yoksa mekan olarak tum turkiyedir. Aslinda oyle arzu ederim ki, her bir ulke vatandasinin mevcut her bir dili ogrenmesini. Sonucta resmi dil ortak iletisim olarask turkcedir. Yalniz bir kisi kendini en iyi sekilde ana dilinde ifade eder. O yuzden resmi dil de herkesin ana dili degildir. Bu ayni zamanda resmi dilde zorlanana ana dilini yayma olanagi tanir ve resmi dil ana dili olan da diger ana dilleri ogrenmis olur. Boylece her birimiz cok dilli oluruz. Bu ayni zamanda beyin zihin ufkunun alternatifsel olarak gelismesi ve islemesi demektir.
  8. Insanoglu turu disinda baska bir fenomende zaman algisi ve bilgisi var mi? Bir insanoglu A noktasindan B noktasina hareket ederken, neden zamana ihtiyac duyar. Insanoglu zamani kendi birsel dogum yasam ve olumu icin yaratmistir, yani tarih. O yuzden zaman ucludur dun bugun ve yarin. Yaalniz yasanasn zaman sadece bugundur. Dun ve yarin da bugunun bir onceki ve bir sonraki gunleridir ve bir gun once ve sonra adlari da degisir. Zamanin degiskenligi bir yana, insanoglu belirtimini zaman sabiti ile yapar. Burada sabitlenen zaman belirtilen yerdir. "Saat 3'tesinemanin onundeydim" Ayrica insanoglu zamani kavramsal bilgisi icin noktalar. Evren temelindeki bilimsel algi spatiotemporal, yani yersel zaman/degisken yer v.s. temelli 4 boyutu anlatir. Uc boyut gozlemi olan fenomen bir boyutta zamandir. Halbuki dilin ifadesinde tam tersidir, fenomen bir boyutlu; zaman 3 boyutludur. Ama her halukarda da sabit olan yer degisken olan zamandir. Yerin degiskenligini insanoglu yine parcanin hareketi ve yer degistirimi icin kullanir. Dolayisi ile zaman kavrami her turlu kavramsal turetimi insanoglu patentlidir. Ustelik her turlu insanoglu patentlide oldugu gibi zamanda da oncelik ilklik sonluk baslangiclik kisir dongusu vardir. Zaten builimsellik bunlarin mutlakligini ve de inancsal ideolojisini icermez. Iste bu kisir dongu ayni sekilde varliksal yanasimin da zamansal kisir dongusudur, yani ilklik teklik mutlaklik v.s. ideoloji ve inancinda. Bu acidan bilimsellik varlik ile degil; onun gozlemi ile ilgilenir ve ne kim sorulari yerine, newden nasil sorularini sorar gozlemi teorisi v.s. ile de yanitlar ve bilirki bu yanitin gecerliligi gozlemsel yanlislanabilirlige kadardir. Iste ayni sorun. Evrimi bir varlik ve zaman olarak alma sorunu. Halbuki evrim bir fenomendir ve gozlem verir. Bilimi bilimsel olarak ilgilendiren de bu gozlemin dile gelmesidir. Ya da teorinin gozleme tasinmasi icin deney yapilmasidir v.s.
  9. Genisleyen ya da hareket eden hangisi evren mi yoksa bunyesindeki envayi cesitte ve ebattaki fenomenler mi? Bir seyin baska bir seye yakinlasmasi ya da ondan uzaklasmasi, neden evren olarak algilansin. Bir kapdusunun ve icindeki iki parcayi kabin disina cikmadan biribirine yakinlastirin ve uzaklastirin, kabin ebadi degisir mi? Zaten teori ya gozlem alana kadar teori olarak kalir, ya da aksi bir gozlem alinirsa curur. Ortada gozlem varsa zaten olgu vardir. Olgui da gozlem ile yanlislanabilene kadar gecerlidir. Iste ikiside henuz teoridir, olgu degildir. Gecerliligi gozlemsel degil; teoriktir. Bilimsellik zaten olgu ve teoriden olusur. Olgunun teoriden farki, gozlemi olmasidir. Gozlemsel yanlislanabilirlik hem teori hem de olgu icin gecerlidir. Ayni gecerlilik olgu ve teori icindir. Teori henuz gozlemi alinmamis fakat mantiksal olabilirlik olassiligi bulunan bir bilgidir. Sorun evrenin zamansal ve parcasaalk degerlendirilmesidir. Zamansal olarak big bang parcasal olarak genisleme teorileri vardir. Yalniz evren daimidir ve mekansal boyutlari tam olarak ortaya konamamis bir fenomendir. Iste bu temelde gozlem verdiginden daimidir ve bir seyin icinde genislemediginden de kendisi kap ve butundur. Genislemesi demek, baska bir mekanin olmasi demektir. Halbuki evren bilinen ve ebatlari ortaya henuz koyulamamis olan bir mekan, bosluk, hiclik, uzay v.s. dir. Ebatlari mekansal olarak ortaya konmadikca da genislemesi yani baska bir boslugun parcasi olmasi sadece teoridir ve bana gore bilimsel degil; metafizik alginin birtezahurudur. Yani parca olma algisi.
  10. Soyle bir ornek verelim. Bizde bir deyim vardir "Aglamayan cocuga meme verilmez" diye. Simdi burada "meme" hak ve ozgurlukler olsun, verecek olan da sen ol. Cocuk ta hak ve ozgurlugu alacak olan olsun. Aglamak ta "hak ve ozgurluk talebi" olsun. Sorular sunlar: Memeyi vermek icin COCUGU AGLATACAK MISIN? yani mudahele mi edeceksin?. yoksa; COCUK KENDI AGLAYINCA MI memeyi vereceksin? Hangisi? Arz ve talebi ogretirsin/gosterirsin/onerirsin v.s., ama kimseyi arz ve talep etsin diye zorlayamazsin. Zorlarsan, bu mudahele olur.
  11. Soyle dusun bir laz var ve kendini turk olarak asimiliye etmis ve "ben turkum" diyor. Iste bu durumda ona lazlik vermek, tam da emperyalist zihniyetin mesela irak'a kendi cikari icin saldirirken "biz Irak'a demokrasi ve ozgurluk getirmek icin, mudahele ediyoruz" temelli saldirisina benzer. Birey olarak insan haklari evrensel hukuk ve hak ve ozgurlukleri savunmak ve korumak benim gorevimdir. Ama bunu ben lazliga, kurkluge v.s. ozellestiremem. Bu ozellestirme kendisini laz, kurd v.s. olarak kabul edenin kendi insiyatifindedir. Aksi mudahele olur yani ayrimcilik. Ben farklarin farkini ortaya koyarim. Bu fark algisini kisi kendi ozelinde ali ya da almaz, bu onun insiyatifindedir. Mudahele etmek, tam da ideolojik inancsal bir yanasimdir, savunmak ise insan haklari ve evrensel hukuktur. Bir yerde "farklarin kaderlerini farklarin kendi tayin etme hakki ve ozgurlugu " vardir. Bunu ben onlar adina yapamam, onlar yaptiginda savunurum. Yaparsam bu benim liberal politikam olur. Yani emperyalist zihniyetin kendine yonelik cikar politikasi. Aslinda bu mesaji yazdigin iyi oldu. Boylece qua felsefesi ve farklardan arinmislik bilisselligi belki daha net algilanabilir. Burada verilen hak ve ozgurluk mucadelesi devlet icindir. Zaten boyle biur devlet bunu sagladiktan sonra talep edilmis edilmemis, verilmistir. Bu suna benzer sen lazcayi ulke gozlem olgun olarak bolgesinde dil ogretimi olarak koyarsin, ama kimseye "git ogren" diye baski yapamazsin. Olanak ordadir, isteyen kullanir; isteyen kullanmaz. Iste burada onemli bir nokta da ulke olgusunu kendine icsellestirmek isteyen bir kisinin mesela laz olmadigi halde lazca ogrenebilme olanagidir. Hindistanda 70 farkli dil konusuluyor ve bir hintli en az 10 dil ogreniyor. Bu bir zenginliktir ve devlet bu olanagi tanir. Ama kimseyi olanagi kullanma adina zorlayamazsin. Yine mesela bir laz algiladigi kurd hak ve ozgurlugu icin mucadele verebilir.
  12. Lazlar (Lazca: "Lazi" (tekil) "Lazepe" (çoğul); Gürcüce Lazi / ლაზი veya Çani / ჭანი ; Antik Yunanca: Λάσοι (Lazi ya da Λαζαι(Laze) Güneybatı Kafkasya ve Kuzeydoğu Anadolu'da tarih boyunca varlığı bilinen bir etnik Güney Kafkasyalı halktır. Lazca konuşan halk, Türkiye'nin kuzeydoğusunda, -tarihte Lazistan olarak adlandırılan- Doğu Karadeniz Bölgesinde, Artvin'in Hopa (Xopa), Arhavi (Arkabi), Borçka (Borçxa) ilçeleri ve Rize'nin Fındıklı (Viǯe), Ardeşen (Artaşeni), Pazar (Atina), Çamlıhemşin (Vijadibi) ilçelerinde; göçmen olarak İkizdere'nin Merkeze yakın 6 Köyünde, Güneyce beldesi,Kalkandere'nin bazı köyleri ve Erzurum'un İspir ilçesinde 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından dolayı Batum, Hopa ve Arhavi'den göç ederek yerleştikleri Gölcük, Yalova, İzmit, Bilecik, Kocaeli, Sapanca, Kocaali, Karasu, Düzce, Akyazı, Hendek, Akçakoca, Samsun, Ordu, Baruthane, Çarşamba, Vezirköprü, Ladik , Kavak, Havza gibi yerlerde yaşamaktadırlar. Kafkasya'da Gürcistan'ın Acara Özerk Cumhuriyeti'nin Batumi kentinde ve kente bağlı Sarp, Gonio(Gönye), Kahaber, Thilnari gibi köylerde ve çok az da Ahıska, Ureki ve Abhazya'da olmak üzere 5.000 ile 32.000 Lazın yaşadığı tahmin edilmektedir. 19. yüzyıla kadar Acara ve Batum'un çevresindeki nüfusun ezici çoğunluğunu Lazlar oluşturmaktaydı. Ancak Osmanlı-Rus Savaşları'nda gerek Lazların Osmanlı'ya yardım etmeleri, gerekse muhacirlikten dolayı bölgede Laz nüfusu iyice azalmıştı. Son olarak Stalin'in 1949'da Lazları topluca Orta Asya ve Sibirya'ya sürmesi Batum'da Lazların sayısını azınlık derecesine düşürmüştür. Çeşitli Avrupa ülkeleri ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinde (Estonya, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya) ise ne kadar Laz yaşadığına dair kesin bir veri bulunmamakla beraber 5.000 kadar Laz yaşadığı düşünülmektedir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar kayıtlara Türk olarak geçmekte, Gürcistanlı Lazlar ise Stalin döneminde zorunlu tehcir gereği sürüldükleri yerlerde kayıtlara Gürcü olarak geçirilmektedirler. Osmanlılar Lazluk'a (Laz Yurdu) girdikten sonra süreç içinde İslam dinini benimsemişlerdir. Buna rağmen Ortodoks dininden dönmek istemeyen Lazlar, kilise ve ibadet dili de olan Yunancayı benimseyerek Osmanlı tahrir defterlerine ya "Rum" olarak geçirildiklerinden Rumlaştılar ya da Lazistan'dan göç edip İç Gürcistan'a sığındığından dolayı Gürcüleştiler. 1810 yılında tüm Lazistan Sancağı'nın nüfusu 600.000'den fazla iken bunun 400.000'i Osmanlı'nın iskan politikaları yüzünden yurtlarından sürüldü. 1900'lere gelindiğinde ancak 200,000 kadar insan otokton yerinde kaldı. 1935 nüfus sayımında "İslâm Azınlık Dilleri" altında 72,000 kişi Lazca konuştuğunu belirtmişti. Bu da o zamanki Türkiye'nin %0,53'ünü oluşturmaktaydı. 1975 Türkiye köy sayımında Doğu Karadeniz bölgesinde yaklaşık 90.000 kişi, Batı Karadeniz bölgesinde 25.000 kişi[24] Milliyet gazetesinin KONDA'ya yaptırdığı ankete göre Türkiye halkının %0,28'i kendini Laz olarak tanımlamış ve 220 bin kişinin Laz olabileceği tahmin edilmiştir. Habertürk gazetesinin KONSENSUS araştırma şirketine Kasım 2009-Aralık 2011 tarihleri arasında yaptırdığı “Türkiye Gündemi,Aralık 2011-2012’ye Girerken Türkiye Görünümü” başlıklı araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye'de Laz nüfusu 1.616.412 kişi ile Türk ve Kürt nüfusundan sonra 3.sırada yer almaktadır. Ilgili etnik gruplar; Megreller, Abazlar, Gurculer ve Acaralar. Diller-Lazca Turkce ve Gurcuce Din-Sunni islam (Hanefi) Batum'da azinlik olarak ortodoks Insan haklari ve evrensel hukuk olarak herhangi bir farkin kendinden hak ve ozgurluk talebi, mucadelesi yoksa; kimseye zorla hak ve ozgurluk talep ettirilemez. Sonucta hak ve ozgurluk ihlali zaten mudaheledir. Bu her iki yonde de gecerlidir. Iste emperyalist zihniyetin mikroayrimciligi ile hak ve ozgurluklerin antiayrimciligi farki da budur.
  13. Bilhassa "acilim" tartismasindan beri yukselen ve TC tarihinde gerek aleni gerek goze batmadan her donem ve zamanda var olan "turk ve kurd" farki tartismasinda; en onemli ve algilanabilir olan; turkcemizdeki -lik, luk ekleri ile; cu, ci ekleri farkinin ne oldugunu algilamaktir. Turkce'de li, li soneki eklendigi kelimeye, aitlik, sahiplik icerigi verirken; ci, cu eki eklendigi kelimeye; taraflik, yandaslik v.s. anlam ve icerigi verir. Bu anlam ve icerik; kelimeyi fiziksel bir sahiplikten, zihinselsel bir ustunluk, hakimiyet, otekilestirme, distalama, ayirma, asimiliye etme, yok etme v.s dusunce ve davranisina goturur. Turkluk/Kurtluk- Bir kisinin kendine verilen ve kabullendigi kendi etnik koken ve ayni kokenin etnisitesinin aitligi sahipligidir. Turkculuk/Kurtculuk- Bir kisinin sahiplendigi ve kabullendigi kimligin her turlu ustunluk, hakimiyet, savasimini vermesi ve milliyetcilik ya da asiri bir sekilde irkcilik yapmasidir. Turkluk ve kurdluk ve de her turlu etnik kokenin etnisite kimligine bir kisinin sahip cikmasi onu yasamak ve yasatmak istemesi onun insan haklari evrensel hukuk temelli hak ve ozgurlugu iken; turkculuk/kurtculuk ve de her turlu etnik kokenin etnisite kimligini milliyetcilik temelinde diger etnik koken ve etnisitelere nazaran one cikarmasi tek kilmasi ve digerlerini yok saymasi gale almamasi ve iktidar, guc ve otorite olarak diktatorlugu altinda yasatmasidir. Bir kisinin kendini turk veya kurd olarak lanse etmesi, onun hak ve ozgurlugu iken; bir kisinin kendi etnik koken ve etnisitesini herkesin kabul etmesi dusunce ve davranisi politiktir. Demekki ilk ana fark, turk ve kurd politikasi yerine, turk ve kurd hak ve ozgurlugu farkini algilamaktir. Turkluk/kurtluk bir kimlik hak ve ozgurlugu olarak sadece kendi kimligine degil; diger kimlige de hak ve ozgurluk tanirken; turkculuk/kurtculuk turk ve kurd kavramlarini politik bir cikar olarak ustunluk hakimiyet iktidar ve guc/otorite olarak kullanmaktadir. Iste bu temelde TC tarihinde kurucusu Ataturk dahil; bugune kadar sadece turk politikasi temelinde turkculugu uygulamislar ve devleti buna alet etmislerdir. Yine bu temelde TC tarihinde her donem dahil, 1980'den bu yana yogun olarak kurtluk yerine, kurtculuk politikasi one cikarilmis ve toplum devlet buna alet edilmistir. Demekki ana sorun turk ve kurd kavramlarinin, politik cikar temelinde turkculuk ve kurtculuk olarak kullanilmasinda yatmaktadir. Cozum burada degildir, cunku burada cozum yoktur. Sadece turk ve kurd kavramlarinin politik cikara alet edilisi vardir. Ustelik bu alet edilisten kurd halki da tuirk halki da yarar degil, zarar gormektedir. O zaman cozum turk ve kurd kavramlarinin kimlik olarak taninmasinda ve bu kavramlarin kimlik hak ve ozgurlugu etnisite olarak taninmasindadir. Sonucta ayni cografya da iki farkli kimlik biribirlerinin hak ve ozgurlugunu insan haklari ve evrensel hukuk olarak tanirsa yasayabilirler. Iste bu kavramlarin -culuk temelinde politikaya alet edilmemesi icin de; devletin her iki hak ve ozgurlugu koruyan ve yasatan bir yapi ve isleyiste olmasi gerekir. Yani uniter bir devlet. Bu iki kavramdan yola cikarak, kavramlari cogalttigimizda ister fark etnik ister dini olsun; degisen bir sey olmayacaktir. Yeterki bu kavramlar politik cikar amacli kullanima yonelmesin. Sadece biribirlerini hak ve ozgurluk olarak saygi ile icsellestirebilsin. Ornek olarak hak ve ozgurluk temelinde, kavramlari artiralim; Turkluk, kurdluk, ermenilik, yahudilik, hristiyanlik, alevilik, sunnilik, muslumanlik, dinlilik, dinsizlik v.s. Ayni ornegi bu kavramlari kimlikten cikarip, ustunluk hakimiyet ikdidar mucadelesi temelinde politik cikara tasiyalim. Burada tasiyacagimiz bazi kavramlar turkce dili olarak "garip" gelebilir. Ayni sirayi takip edelim. Turkculuk, Kurdculuk, ermenicilik, yahudicilik, hristiyancilik, alevicilik, sunnicilik, muslumancilik, dincilik, dinsizcilik v.s. Iste maalesef TC tarihinde ilk ornegimiz hic bir zaman yasama gecirilememistir. Yasamda olan ve yasama gecirilen ikinci ornek listesidir. Bu da hak ve ozgurlukler degil; sadece politik cikar mucadelesidir ve devlet bu politik cikar mucadelesine iktidarlar eliyle tarafli kilinarak kullanilmistir. "Ben turkum/kurdum v.s." Bir kimlik tanitimi iken ve hak ve ozgurluk iken; "herkes turktur/kurddur v.s." soylemi politik cikarin guc ve otoritesi ve baskalarina mudahele ve onlar uzerinde politik diktatorluktur. Eger "luk" eki ile "culuk" eki ya da "li" eki ile "cu" eki farki algilanirsa ve hak ve ozgurluk olarak uygulanirsa; ancak birlikte yasam cozumu ufka girer. O yuzden herkesin kendine tanidigi kimligi yani ...luklugu onun hak ve ozgurlugu iken; bu kimligin politik cikar temelli ustunluk, gc/otorite ve iktidar savasimi ve de devleti ve kurumlarini buna alet etmesi ise politiktir. Hak ve ozgurlukler bir cozum iken; politik olan sadece bir cikar savasimidir. Insanlik ve onun yasam ve iliskisi, politik cikardan degil; hak ve ozgurluklerden yanadir. Ustelik bu savas turk kurd ermeni v.s. farklarinin ayrimi ile degil; farklar esitligindeki birlesimi ile verilir. Yani verilen savas her turlu ...lugun ortak hak ve ozgurluk savasidir. Iste ancak bu bilinc ve farkindaliktaki savas; emperyalist zihniyet tasimayan savastir. Cunku emperyalist zihniyet ....lukleri ayirmak icin savas verir ve bu savasta herbirini destekler ve biribiri ile savastirir ve de yok eder. Kendi de parseyi toplar. Halbuki farkli...luklerin verecegi ortak savasim; hak ve ozgurluk savasi olacaktir. Ustelik emperyalist zihniyetin ic ve dis mihraklarina karsi ve kendi devletini kurmak adina. Sonucta o devlet hem politik olmayacak hem de sadece bir ..luklugun yandasi tarafi olmayacak her bir ...luklugu kucaklayan ve koruyan bir yapi ve isleyiste; yani, evrensel hukuk ve insan haklari temelinde olacaktir. Ustelik bunun ....culuk cikarli politikasina da izin vermeyecektir. Bu da emperyalist zihniyete izin vermemek anlamina gelir. Konu ile ilgili olarak daha once yazilmis basligin oldugu linke bakilabilir. http://www.turkish-media.com/forum/topic/293513-tanrililiktanricilik-dinlilikdincilik-milliyetlilikmilliyetcilik-farki/
  14. Bu cumle baslik disi. Insanoglu ne bir mucizedir, ne de bir yaraticisi vardir. Istersen bu konuyu uygun bir baslikta yazisabiliriz. Cunku bu basligin konusu degil.
  15. Tarih Ocalan'i o tarihlerde oraya MIT'in yolladigini soyluyor. 1980'ler ulkede dis yonlendirim olarak; Ozal, Gulen, Ocalan cikislarinin tarihidir. Disarida olarak koruklenen yunan/rum milliyetciligine karsi, ic koruklenme ve ulkeyi yeni bir kaosa sokmak adina politik cikar ve kullanim kur uzerine dondurulmustur. PKK'yi kuran da besleyende emperyalist zihniyet ve onun ulke ici usaklari ve emir erleridir. Hangi yuz yil tum karanlik cag bunun tarihidir. Hristiyan avrupa ve mezheplerinin kendi bunyesindekisavasimi ronesans ile farkina varilmis, ingiltere ic savasi ile milliyetcilige tasinmis, fransa ihtilali ile burjuvaziye degismistir. Zaten Osmanli'nin parcalanmasi da, milliyetcilikten bi haber osmanli topraklarinda bagimsizlik savasi veren cografyalar olmustur. Bunun en sonuncusu ve Osmanli'yi tarihe gomeni de T.C.'dir. Emperyalist zihniyet kendi ic bunyesindeki savasimin getirdiginin farkina vardikca; ayni savasimi kendi her turlu cikari adina Osmanli topraklarina ve O.Doguya, U.Doguya Yugoslavya, SSCB bu sorununu cozememis olan devletlere ve turkiye'ye yonlendirmistir. SSCB ve yugoslavya'da ve henuz Suriye ve Iran haric diger O.Dogu ulkelerinde bunu basarmis, onlari yonetimi altina almis ve her turlu cikarini yurutmektedir. Iste bunun icin de ulke ici milli ayristirma, bolgesel ve ulke ici mezhepsel ayristirma en buyuk kozudur. 1980 oncesi bunu din uzerinden surdururken, 80 sonrasi milliyet uzerine donmustur. Cunku amac; Kendine bagli bir sunni kurd birlikteligi ve bunun kendine cografya olarak konuclandigi ve Iran, Cin ve Rusya topraklari ile olan komsulugudur. Bizler bu oyunlara geldikce de bu devam edecektir. Bu oyunun bugunku aktoru AKP/BDP/PKK/cemaat/Polis devleti/Evengalizm/Seriat temelli teokratik ve otokratik bir duzene dogru gidisin cemaat/ummet toplumunu SUNNI/KURD IKTDARI/HAKIMIYETI/GUCU temelinde bolgede yaratmak; Turkiye olarak ta SUNNILIGI KORUMAK VE HAKIMIYETINI SAGLAMAKTIR. Iste bunun icin ittifakinda olduguTURK milliyetciligini, AKP ile birlikte karsisina almistir. Tabi ki kurd milliyetciligini de turk milliyetcxiligine karsi kiskirtarak. Bizler kendi sorunlarimizi kendimiz toplumumuz ve farkli halklarimizin hak ve ozgurlugu temelinde cozemedikce de bu mikroayrimcilik dini ya da milli savaslari devam ettirilecektir. Tabi burada aralarinda iktidar kavgasi olan Basbakan ve cumhurbaskani kavgasinin da kimin lehine sonuclanacagini tarih bize planlanmislik temelinde gosterecektir.
  16. Iste her turlu dogumdan itibaren verilen degerin ve de kisinin dogum insiyatifi olamamasinin temeli de bu cumle. O zaman yapilacak olan bunun farkina vardiktan sonra; insanoglunu ayiran her turlu dogumdan aldigi degerden sorgulayarak arinmasi ve insan olmanin safliginas ayniligina ulasmak icin, beyninde yer etmis her turlu ayrimci farktan kurtulmasi gerekir. En azindan kurtulamazsa bile, insan haklari ve evrensel hukuk olarak kurtulamayanlarin hak ve ozgurlugunu tanimasive algilamasi gerekir. Sonucta insanoglu fiziksel olarak degil; zihinsel olarak kendi bunyesinde kendini birbirinden farkli kilar ve ayristirir. Ustelik bu farkli kildigi ve ayrildigi degerler ugruna da yasamini harcar ve kendini bu degerlere feda eder.
  17. Bunun nedeni ayni dogalzihniyetin doga ustu urununun sistemlesmesi ve duzen haline gelmesi ve kurumlasmasi v.s. yani dunyevi sekilde somutlasmasi olsa bile; farklilasma, sadece hakimlik ustunluk iktidar guc ve otorite cikar farkinin verdigi farkli mucadeleden kaynaklanir. Bu da kaynak ayni olsa bile, onu okuyan algilayan ve degerlendiren beyinlerin farkliligidir. Bu da degerlendirenin icinde yasadigi caga cografyaya ulkeye topluma ve kendi beyninin duzeyinin degerlendirmesine gore degisir. Iste bu temelde islam felsefesi ve her turlu yonlendirim ve yaptirimi tek kaynagi kuran olsa bile; tarih surecinde her degerlendiren tarafindan farkli mezheplere algilara uygulamalara ve duzenlere degismistir. Bu oyle bir farklilasmadir ki; bir yerde her yorumlayanin kendi yorumunun dini uygulamasi ve inanc bagi farkiortaya cikar. Iste bu her turlu tarihi karakterin tarihteki etkisi temelinde de kitlesellesmistir. Ustelik konu dusunce ve bilgi bazinda, eskiyi yenilememis; eski de yeninin yaninda kalmistir. Cunku her farkin yeniligi herkestarasfindan kabullenilmez. Boylece yeni bir farkin ortaya cikmasi yaninda eskifarki koruyanlar da cikacaktir. Zaten cikar mucadelesi de bu iki farkin biribirine karsi verdigi iktidar savasimi ve kazanimidir.
  18. Ben O.O.'nun yerinde olsam "siz olsaydiniz, 'turk kahvesini' nasil isterdiniz?" diye sorardim? Boylece zaten alacagi cevap temelinde olay buyumezdi, belkide! Yani polemik ve misilleme yerine; onlari yanit vermeye yonlendirirdim. Bu arada konu ve olayin irkcilik ile uzaktan yakindan bir ilgisi yok. TC tarihi ve toplumu irkcilik yapabilmeye tarihsel olarak musait degildir. Milliyetcilik te irkcilik degildir.
  19. Koyulasmis son cumlenizi dahadetayli bir sekilde aciklar misiniz? Bu cumlenizi de aciklar misiniz? Buradaki "rahatliktan" kastiniznedir? ve hangi "dinci kardesleriniz" "rahatlamistir?" Mezhep savasi yoktur, fakat mezhep farki farkindaliginin icsellestirilmis saygisi vardir. Ortodoks, protestan ve katolikler; birbirlerinin farkini kabullenerek bir arada yasarlar ve birbirlerine hakimiyet kurmak ya da mudahele etmek/karismak saygisizligini yapmazlar. Tartissalar bile, sadece dusunce ve bilgi bazinda tartisirlar. Hristiyanlarda milliyetcilik esea degildir. Sadece onlar etigin ikiana degeri olan din ve milliyeti kendileri adina korurlar. Baskalarinin din ve millidegerlerine saygi gostererek. Kisaca bireyci bilince sahiptirler. Bu tip hak ve ozgurlukleri ve degerleri tartisma ve politika cikar konu ve kullanimina tasimazlar. Bu tasimayi sadece kendi disindaki ulkeleri kendi politik ve ekonomik cikarlarini elde etmek adina koruklerler ve kullanirlar, yani kendi saygili birlikteliklerini disari ulkelere bir kiskirtma ve ayrim olarak uygularlar. Turkiye icin de yaptiklari budur. Ulke ve toplumunun cozemedigi sorunlari kendi cikarlari adina kullanmaya ve ayrima tasirlar ki "her taraf diger tarafi otekilestirsin distalasin ve aralarinda savasip bitap dussunler ve emperyalist zihniyete mahkum olsunlar" diye. Turkiye etik olarak ne tek bir dine ya da mezhebe ne de bir etnik tek milliyete ve etnisiteye ait degildir. Tarihte de olmamistir. Yalniz tum politikalar cikar olarak bunu teklestirmek ve birini digerinden ayirmak icin kullanilmistir. Baasta devlet buna alet edilmistir. AKP ve her turlu dusuncesi ve uygulamalari ile ilgili onun nasil bir teokratik ve otokratik TEKLIK VE TEK ADAMLIK yolunda ilerledigine dair ve de TC nin her turlu kazanimini geri almak yolunda nasil ve neden ilerledigini baska baslik konu ve kavramlarda bulabilirsiniz.
  20. Dedigim gibi sana yanit vetrmek artik tekrardan oteye gitmiyor. Sen once TURKUN DISINDA VAR OLAN VARLIKLARIN FARKINA VAR, sonra benden yanit bekle. Evet TURKUN DISINDA BASKA NITELIGI OLAN VARLIKLAR VAR MI/YOK MU? Ben ne turk varligina karsi cikiyorum, ne de yok sayiyorum. Aynisini sen TURK OLMAYANLAR ICIN YAPABILIYOR MUSUN? Eger yapamiyorsan, ki mesajlarin yapamadigini gosteriyor; artik verilecek her yanit ya bir polemik ya bir kisisellestirme ya da duygusal bir yanit olacaktir. Cunku ben beynimce bilgimce ve dusuncemce bu konudaki her turlu aciklamayi hem de bir suru baslik ve mesajda yaptim. Tekrar etmenin de bir anlami yok. Hele polemik ve kisisellestirme hic tarzim degildir. Yazilarinda TURK VARLIGI DISINDA KALAN DIGER VARLIKLARIN FARKLARININ FARKINA VARDIGINI gozlemledigim zaman sana yanit verecegim; aksi bosuna harcanan bir cabadir. Cunku farki algilayamayan farklarin ayrimini ya da birlestirimini de algilayamaz ve maalesef bunu algilayan ve kendine politikm cikar yapan emperyalist zihniyetin ve onun emir eri AKP'nin ekmegine yag surer. Onlarin bolunme politikalarina bilincsizce ve farkinda olmadan alet olur. Bunu tam basliga gore yapar, yani HENUZ BOLUNMEMIS BIR ULKE VE TOPLUMUNU BOLUNMUS OLARAK ALGILAYARAK. Cunku bu algi zaten BOLUNMEME MUCADELESI DE VEREMEMESININ bir tezahurudur.
  21. Bak soru cok basit. Turkiye cografyasinda yasayan bir kurd, ermeni, alevi v.s. toplumu varligi var mi/yok mu? "Herkes turktur/ne mutlu turkum diyene" anlam icerik ve algi olarak bui varliklari red etmek, gale almamask ve de yok saymaktir. Sen istersen once bu soruya bir yanit ver, sonra farkin farkina varirsan farklarin BIRARADA MI, yoksa BIRBIRINDEN AYRIMI yasayip yasamayacagini tartisiriz. Once turkiye de yerlesik olarak yasayan kurd, ermeni alevi ve hatta dinsdiz topluluk varliginin farkinda misin?, degil misin. Bu devleti kuran; BU DEVLET VE COGRAFYADA YERLESIK OLARAK YASAYAN HER BIR FARKLI VARLIGIN ORTAK MUCADELESIDIR. Sen bunu teklestiremezsin. Teklestirirsen hem tarihe hem gercege hem de insan haklarina ters dusersin. Ortada bir turk karsitligi yoktur, turkten farkli olma varligi vardir. O yuzden lutfen temcit pilavi gibi ayni ezberi tekrarlama. Kimse turk varligini ne inkar ediyor, ne de karsisina aliyor; sadece TURK VARLIGIN TEK VARLIK OLMADIGINI ORTAYA KOYUYOR.
  22. Turkce'de algi ve bilgi olarak cok karistirilan diger iki kavram da etnik ve etnisite kavramlari algisi bilgisi ve ifadesidir. Etnisite : Etnik koken ya da etnik grup, ortak kultur yada milliyet temelindeki sosyal katagoridir. Etnik kimlik grubun ortak karakteristiklerini diger gruplardan farkli kilandir. Bunlar zorunlu olmamak sartiyla, ortak: nesil/soy , gorunus, giyim/kusam, mutfak/ascilik, miras/kalitim, tarih, dil, sive, din, gelenek, simge/imge ya da etik/kulturel faktor farki icerebilir. Konuyasoyle bir baslangic yapalim. Yukarida etnisitenin ETNIK KOKEN/KIMLIK ile ilgili bagi aciklanmistir. Nedir bu bag; Her ETNIK KOKEN/KIMLIK BIR ETNISITEDIR. Yani etnik koken olarak aynilik iceren etnik koken sahipleri bir etnisite toplumunu olustururlar. Buradaki ilk algi farki ve hatasi "AZINLIK" konusudur. Bir etnik koken sahibi etnisite olusturan toplumun, neye gore bir etnisite ve neye gore bir azinlik olusturdugfunun farki, YERLESIM konusudur. Eger ayni etnik kokenden olusan etnisite toplumu bulundugu cografyanin YERLISI/YERLESIGI ise azinlik degil; etniktir. Eger ayni etnik kokenden olusan etnisite toplumu bulundugu cagrafyaya SONRADAN GELMIS VE ORADA YASIYOR ISE; azinliktir. Simdi bu farki algilamak icin Avrupa'dan bir ornek verelim. Cografi olarak, Buyuk Britanya (GB) ve siyasi olarak Birlesik Krallik (U.K.) olan cografya da; VATANDASLIK HAKKINI ALMIS HERKES BRITISHTIR. Iste buradaki british olmanin farklari soyle aciklanir. Ingilizler, Iskoclar, Gallerliler ve K.Irlandalilar; azinlik degil; etnik toplumlardir. Cunku bu cografyanin yerlesigi ve yerlisidirler. Hindistanlilar, bengaldesliler, G.Amerikalilar, Afrikalilar, Diger Avrupa ulkesi yerlileri, Turkler, kurdler, Iranlilar v.s. vatandaslik haklarini almis birer british olsa da, cografyanin yerlisi yerlesigi degil; cografyaya sonradan gelip yerlesmisler olarak AZINLIKTIRLAR. Ister yerli ister sonradan gelme olsun her bir biritishin kendine ait bir etnisite grubu ve etnik kokeni vardir ve bu onun kisisel toplumsal kimligidir. Bu kimliginin getirdigi her turlu etik degerini de yasamak ve yasatmak onun hak ve ozgurlugudur ve bunu yapar. Burada ilginc olan tek fark; yerli etnisite gruplarinin, yani ingiliz, iskoc, galler ve K.Irlandalilarin etnisite topluluk varliklarinin uluslararasi kabulu ve uluslararasi arenadaki kendilerini temsilidir. Mesela Futbol ve diger spor dallari. Bu uluslararasi arenada, B.Britanya cografyasinin bu yerli etnisite topluluklari kendi etnisitelerini kendi etnisiteleri adina temsil ederler ve hatta rakip olurlar. Mesela Ingiltere ile galler ya da Iskocya v.s. rakip olur. Kendi bayraklari vardir. Burada cografi ve siyasi olarak BELIRLEYICI OLAN DEVLETTIR. B.Britanya Tek bir devlettir ve tek bir parlementosu vardir. Bu parlementoda her bir etnisite grubu ve hatta azinlik etnisite gruplari kendi toplumlarini temsil adina secilirse parlementoya girerler. Gelelim Ulkemiz Turkiye'ye halihazirdaki cografi adi Turkiye, siyasi adi Turkiye Cumhuriyeti dir. Gozlem talep ve dile gelim olarak CESITLI ETNIK KOKENLERIN OLUSTURDUGU ETNISITE TOPLULUKLARINA SAHIPTIR. Ornek verirsek; Kurdler, lazlar, cerkezler, ermeniler, ya da din temelli aleviler, hristiyanlar, museviler. Yaziyi devam etmeden once su aciklamayi yapalim. Etnisite DIGERLERINDEN FARKLI ETNIK KOKEN TASIYAN TOPLUMDUR. Buradaki fark, dil, din, tore, gelenek, kultur, tarih, soy v.s. olarak yukaridaki tanimda aciklanmistir. O yuzden yukarida verilen etnisite ornekleri etnik koken kimligi olartak hersey ve hepsi degildir. Peki bunlar azinlik midir? Eger bu cografyada yerlesik ve yerlesmis bir gecmise sahipse degildir. Yani bu cografya onlarin da cografyasi ise azinlik degillerdir. Yani yukarida sayilan kurdler, ermeniler aleviler, hristiyanlar v.s. AZINLIK DEGIL; YERLESIK OLARAK ETNISITE GRUPLARIDIR. Her birinin bu cografya da kendi etnisitesinin degerini yasama ve yasatma hak ve ozgurlugu vardir. Peki Turkiye cografyasinda etnisite olarak azinliklar var midir? Elbette. Turkiye cografyasina daha sonradan gelmis ve yerlesmis, O.Dogu, U.Dogu, Afrika, Avrupa v.s. kokenine sahip etnisiteler de mevcuttur ve bunlarin da degerlerini yasamak ve yasatmak onlarin hak ve ozgurlugudur. Mesela bunlar sonradan ya vatandaslik almislar ya da hala misafir olabilirler, ama VATANDASLIK ALDILAR DIYE TURK VATANDASI DEGILDIRLER. Cunku etnisiteleri ve de etnik kokenleri turk degildir. Iste bunlar siyasi olarak T.C. vatandaslaridir. Bir yabanci sporcunun vatandaslik almasi onu turk yapmaz. Zaten ona turk dedirtmek bir hak ve ozgurluk ihlalidir. Burada bir noktayi daha aciklayalim. Eger bir etnisite toplulugu kendi devletinde yasiyorsa, yerli; baska bir devlette yasiyorsa azinliktir. Yani B.Britanya'da yerlesik olarak yasiyan diyelim Hintlilerin kendi ulke ve devletleri vardir, oradaki hintliler yerli iken; G.B. da yasiyan yerlesmisler etnisite toplumudur. Her etnisite toplumunun kendi devleti olmayabilir ve yasadigi her cografya da etnik koken olarak ya yerli ya da sonradan yerlesme olabilir. Mesela kurdler, Turkiye'de yerli iken; Avruopa'nin bir ulkesinde azinliktir. Ermeniler hem yerli hem azinlik hem de kendi devleti olan bir toplumdur. Iste fark uc turludur. Kendi etnisitesine ait bir ulkesi, cografyasi ve devleti olmak Kendi etnisitesine ait bir ulkesi ve cografyasi olmak. Kendi etnisitesinde baska bir ulkeye sonradan yerlesmis olarak o ulke ve toplumda azinlik olmak. Butun bu aciklama temelinde devlet bas rolu oynamaktadir. Icinde yasanan ulke ve toplum ya yerlesiktir, ya da oraya sonradan gidilmistir. Iste bu temeldeki millet ya da milliyet algisi karmasasi ortaya cikmaktadir. Cunku; Millet: Ortak bir dil, kultur, etnisite koken ve tarih paylasan halk toplumu/toplulugu. Yine ayni zamanda, toplulugun/toplumun etnisite farkina bakilmaksizin ortak sinir ve hukumet paylasan halk anlamina da gelir. Milliyet : Tek bir kisinin millet devlet ile kanuni iliskisidir. Milliyet, normalde kisinin devlet tarafindan korunmasini icerir ve kisinin devlete bazi yukumluluklerini icerir. Bu korunma haklari ve yukumluluk gorevlerinin ne oldugu ulkeden ulkeye degisim gosterir. Milliyet teknik ve kanuni olarak vatandasliktan farklilassa bile, cogu modern ulkede butun milliyetler, devletin vatandasidir ve butun vatandaslar devletin millilerindendir (milli takim, milli egitim v.s.) Basta milliyet, sadece millet devlet ile ilgili bir kavram ve kullanimdir. Yani herhangi bir etnik koken; icinde yasadigi cografya da devlet sekli olarak millet devletinde yasiyorsa, milliyettir. Eger etnik kokenin icinde yasadigi cografya millet devleti degilse, milliyet yerine etnisiteye ya yerlesik ya da azinlik olarak sahiptir. Kisaca MILLIYET KONU VE KAVRAMI SIYASIDIR VE SADECE MILLET DEVLETLERDE GECERLIDIR. Halbuki etnik koken ve etnisite etiktir ve hak ve ozgurlukler olarak evrensel hukuk ve insan haklarina girer ve POLITIK BIR ICERIGI YOKTUR. Sadece kisinin etnik koken bir kimligidir ve bu kimlik bir etnisite grubuna aittir ve bu etnisite grubunun da her turlu degerini yasamak ve yasatmak onlarin hak ve ozgurlugudur. Iste bu temelde politik olarak millet devletine sahip cografya ve toplumumuzda karmasa iyice gun yuzune cikmaktadir. Ama yine de ana sorun daha onceleri cesitli basliklarda dile geldigi gibi; TEK BIR MILLIYETIN DIGER MILLIYETLER UZERINDEKI HAKIMIYETI VE IKTIDARI VE DE DEVLETININ BU HAKIM VE USTUN MILLIYETIN TARAFI OLMASI konusudur. Iste buradaki cozum eger millet devleti yapisi korunacaksa; devletin bir milliyetinin olmamasi ve her bir milliyete ayni mesafede olmasi ve her bir milliyetin yasam hak ve ozgurlugunu tanimasina temsiline ve yasatmasina hic bir milliyeti ust ve hakim kilmadan izin vermesi ve bu yapiyi politik iktidar mucadelesine tasitmamasidir. Yada unitert bir devlet olarak millet devlet yapisindan etnisite ve etnik koken temelli bir birliktelik kurmak ve bunu cumhuriyet altinda yapmak ve her bir kisinin etnik kokenini ve bir etnisite grubuna aitligini ve bu aitligin degerlerini yasayabilmesini hak ve ozgurluk olarak saglamaktir. Anadolumuz, belki de dunyada esine az rastlanir bir tarihi farklilik mozayigine sahiptir. Uc ibrahimi dinin ve tarihin tarihler boyu suren devletlerinin cografyasi olmustur. Bu, bu topraklarda yerlesik olan her bir kisinin cesitliligi olmassi gerekirken; bunu teke indirmek ve digerlerini yok saymak ve gale almamak, sadece tarihe ters dusmek degil; ayni zaman da evrensel hukuk ve insan haklarinin hak ve ozgurluk ihlalidir. Bu da ancak her birferdin kendi her turlu kokenini korumasi ve diger kokenlere de saygi gostermesi ve onu farki ile birlikte icselllestirebilmesi olmasi gerekendir. Aynilik ve her turlu devlet bayrak toplum tekligi ancak bu cesni ve cesitliligin farkinda olarak ve farklarinin hak ve ozgurlugu taninarak ve korunaak saglanir.
  23. Evet, lakabima ait yazilardan hak ve ozgurlukler vurgusu yerine, bolunme algisi almak; tam da bu demektir. Onemli olan her seyden once farkin farkina varmaktir. Bu da bir kurd varliginin olgusdudur. "Herkes turktur" ve "turk deme/dedirtme" zihniyeti bu farkin farkinda degildir ve bu fark dile geldiginde bunu fark olarak degil de, atrim olarak algilamaktadir. Fark iki sey arasinda olandir. Ayrim ise FARKLARI AYIRMAKtir. Buradaki ilk sorun farkin farkindaligina varmamaktir. Farkin farkindaligina varamayan bir zihniyet icin; farki ortaya koymak, zaten dogal olarak ayrim olarak algilanir. Iste ayni zihniyete antiayrimciligi da algilatmak sorunu ortaya cikar. Cunku anti ayrimcilik, FARKLARIN BIRLIGI demektir, karsiti ise mikroayreimcilik olan ve emperyalist zihniyetin yaptigi FARKLARIN AYRIMI, yani mikroayrimciliktir. Iste bu temelde evrensel hukuk insan haklari hak ve ozgurlukler, ancak farkin farkina varan beyinler icin algilanabilen bir durumdur. Farkin farkini algilayamayan; farklarin hak ve ozgurlugunu de zaten algilayamaz. Demekki oncve tum yazilanlari algilayabilmek, KURD VARLIGI FARKINI algilayabilmekten gecer. Iste ancak ondan sonra mikroayrimcilik ve antiayrimcilik farkinin farki ortaya konabilir. Burada aci olan kurd varliginin farkina varamayan alginin bilmeyerek te olsa emperyalist zihniyetin mikroayrimciligina hizmet etmesidir. Cunku farkin farkina varamayan zaten farki yok sayar, gale almaz ve de kabul etmez. Farkin kabul edilmemesi demek; farkin ayrimciligi demektir. Bu da tam emperyalisty zihniyetin istedigi durumdur.
  24. evrensel-insan şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Tunaydin.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.