Zıplanacak içerik

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Ben size birşey söyleyeyim; Bunların arasında yine en dürüstü PKK çıktı... Ben düşünüyorum ki; PKK'nın "Ben yaptım" demesine rağmen, Akp ve Dtp'den birileri çıkıp hala "yok yok, öyle demek istemediler; aslında onlar yapmadı" diyecekler! Her zaman söylerim ve yine söylüyorum; Mantık şu: "Yapan adam Kürt müdür kardeşim? O zaman bizdendir; sorun yok!" Ama şu var; Buna rağmen Kürtçüler ve Dtp hala çözüm sürecinde Pkk'nın muhatap alınması konusunda ısrarcılar mı, Değiller mi? Hala Pkk'nın Kürtleri temsil ettiği söylenebilecek mi? Hala Kürtler, Pkk ile aynı kefeye konacak mı? Hala Kürtler, kendilerini Pkk ile aynı kefeye koyacak mı? Hala Pkk bir çözüm olarak görülecek mi? Kimden gelirse gelsin; Tüm çözüm senaryolarının çıkmaza girdiği andır Pkk'nın bu eylemi...
  2. JAN, Abdülhamit'in oluşturduğu Hamidiye Alayları'nın yapısını ve özelliklerini belirleyen ve tanımlayan yasalar uyarınca Bu aşiret mensubu hiçbir Kürt (Sünni/Şafii) bulunduğu/yerleşik olduğu bölgeden başka bir bölgede savaşamazdı. O aşiretleri iyice bir incelerseniz, belki "Ee o zaman Yemen'de Anadolu'lu, Trakya'lı askerin ne işi vardı peki?" sorusuna da yanıt vermiş olursunuz diye düşünüyorum. Çanakkale'de çoğunlukla trakyalıların olması, Çanakkale'nin trakyaya yakın olması ile açıklanamaz. Zira Çanakkale, Ege'ye, Trakya kadar yakındır.
  3. PKK saldırıyı üstlendi... PKK'ya toz konduramayanlara ve işi peşin bir ön yargı ile devlete ya da orduya yüklemek isteyenlere tek bir kelime dahi etmiyorum... En büyük cevabı, aynaya baktıklarında alacaklardır...
  4. Tengeriin boşig şurada cevap verdi: gloria başlık Yabancı Sinema
    Çizgi film değil yaa, yanlış yazmışım... Çizgi Roman olacaktı... Çizgi Romanı ile ilgili edinebildiğim bilgi çerçevesinde yaptım yorumumu, tümünü bulamıyorum ne yazık ki çizgi romanının... Bende kitaptaki V'nin kesinlikle bir Anarşist olduğu izlenimi edindim ama filmdeki V, yeni bir düzenin kurulmamasını istiyor mu istemiyor mu o belli değil işte filmde... Tamam, Adam Sutler'i zirvede tutan değerleri ve sistemi yıkıyor ama yeni bir sistemin kurulmaması konusunda nedir ya da ne değildir V... Bu yok işte filmde... O yüzden ben filmdeki V'yi bir Anarşist'ten çok bir Devrimci olarak nitelendiriyorum... Kendisini bir dogma ya da otorite veya bir önder kimliğine bürümemesi de zaten V'nin apayrı bir kişiliği... Belki de bunun nedeni, öncelikle kendi öç duygusundan hareket edip, ona odaklanmasıdır... V, bana Batman: Dark Knigt'taki "the Joker"i anımsatmadı değil... "the Joker"de tam anlamı ile bir anarşist... Bak mesela Joker ile filmdeki V arasındaki fark bence bu açıdan çok belirgin. Joker şöyle diyor: "ben bir arabanın peşinde koşan bir köpeğim; arabayı yakalasam bile ne yapacağımı bilmem" Yani Anarşi, Joker'in doğasında var... Sürekli düzeni yıkmaya odaklı... Ne olursa olsun, tüm sistemlere, düzenlere karşı... V, çok özgür bir ortamda olsaydı, düzeni yıkmak ister miydi? Filmde işte bunu soruyorum ben ve o yüzden Joker ile karşılaştırıyorum... Ayrıca dediğin gibi, Film defalarca ve defalarca izlenebilecek bir film... Ki zaten son bir aydır iki akşamda bir repliklerini ve beğendiğim yerleri tekrar tekrar dinliyorum... Hele o kendini tanıttığı şiiri yok mu!? Dur sen, ben bu akşam bir daha izleyeyim bakalım... Sohbetin için çok sağol; Çok güzel bir sinema sohbeti oldu bu.
  5. JAN, biz insanların ölmesinden hoşnutmuşuz gibi davranmazsak daha olumlu olur sanırım... Her ülkenin kendi iç dinamikleri, toplumsal ilişkileri ve toplumsal yapıları farklıdır. Bu yöndeki çözümler de başkaları örnek alınarak değil; Bu dinamikler akıllıca ve etraflıca düşünülerek gerçekleştirilir... Verdiğiniz örneklere bakarsanız ve eğer kıyaslayacaksak; Mustafa Kemal ve kadrosu da İstanbul Hükümetince idamlık olarak hüküm giymişlerdi. Buna rağmen, verdiğiniz örneklerle belki de tek yüzeysel benzerlikleri budur! 50 bin insan elbette ki Öcalan'dan değerli... İnsan, başlı başına topraktan da değerli... Fakat bir kesim istiyor diye de halihazırda toplumsallaşmasını gerçekleştirmiş bir ülke bölünmez...
  6. Buldum! Abdüllah Öcalan'ı Cumhurbaşkanı seçelim; Bütün sorunlarımız hallolsun! Türkiye ile Nepal... Türkiye ile Uruguay... Güzel kıyaslamalar!
  7. Diyarbakırlı, eğer sağduyulu olmak lazımsa, bunu biraz da "Pkk'ya toz konduramamanızı" göz önünde bulundurarak yapınız. Siyasilerin, gazetecilerin ve provakatörlerin bugün prim verdikleri ifadeler; Ya çatışmalarda görev almış er veya erbaş'a, Ya da dağdan inmiş teröristlere dayanıyor... Askere gidip, 15-18 ay askerlik yapmakla terör-strateji ve istihbarat uzmanı olunmuyor ne yazık ki. Dağdan inip, sözümona itiraflarda bulunan teröristler de aynı biçimde; Dağa 16-18 yaşında çıkıp, silah sıkmaktan fazlasını bilmeyen birisi, Yakalandığında ya da teslim olduğunda nedense terör-strateji ve istihbarat uzmanı kesiliveriyor... Devletin tüm bağlantılarına hakim oluveriyor... Terörle Mücadelede aktif görev almış, istihbarat birimlerinde bulunmuş, işini herşeyini bilen insanlar var... Benim de terörle mücadelede bu yönde eğitim ve görev almış konuştuklarım var... Yok efendim er söylemiş, yok efendim erbaş çıkıp itiraf etmiş; Amanda canım teröristin birisi tüm bağlantıları açıklamış! Bu türlü olaylarda, bilginin doğruluğuna öyle iki gazetecinin dandirik yorumu ile varılmıyor ne yazık ki. Kişi bir sürü sorgulamadan, çapraz sorgulamadan geçiyor... Söylediklerinin tutarlılıklarına bakılıyor. Adamlar teröristi yakalıyorlar. Terörist güya itiraf ediyor da ediyor; Tabii, yakalanınca bir de; o kadar dürüst ki, herşeyi açıklıyor garibim... Ne yapsın; amaç, vatana hizmet! Bir sürü sorgu çeşidinden geçiriliyor elemanımız Ve söylediklerinden, daha doğrusu salladıklarından sadece birkaçı doğru ise doğru çıkıyor... Ya hu adam küçük yaşta dağa çıkmış, silah sıkmaktan başka bişey öğrenmemiş... Ama mütareke medyası, elemanı terör uzmanı ilan ediveriyor! Aynı şekilde erler ya da erbaşlar için de geçerli... Eğer istihabarat eğitimi, bilgisine ve yetkisine sahip değilse, Silahlı Kuvvetler personeli için de geçerli... Öyle her personele de o eğitimler verilmiyor... Neyse, asker arkadaş askere gidiyor; Onun da çok farkı yok, o da neden silah sıktığını ya da neden öldürüleceğini bilmiyor... Ha keza yaralanıp, terhis oluyor... Anaaaa bir bakıyorsunuz ki eleman birden terör uzmanı kesilmiş... Bunların yanında terör uzmanı kesilenlerin anlattıklarını ben size anlatsam, İki günde Kürt Düşmanı çıkarırım sanırım birkaç kişiyi... Yani şimdi, niyetiniz gerçekten sağduyulu davranmaksa Bu türlü şeylere ve provakasyonlara prim vermemek lazım... Olay oldu, Dtp anında çıkıp "Karanlık odaklar" deyiverdi... Akp'den çıkıp hemen "O karanlık odaklar aydınlatılmalı" dediler... Kimsenin ağızında Pkk yok... Hadi ordu "Pkk yaptı demiyor, çünkü henüz yakalamadıkları için demiyorlar!" İyi ama Ceylan olayında yargılamayı anında yapıp TSK'yı suçlu çıkaran Dtp'liler, Neden bunu bir terör olayı olarak adlandırmıyorlar; Neden Pkk sonucuna varmıyorlar? Yoksa Pkk onlara her eylemlerini bildiriyor mu? Kim bu karanlık odaklar? İkinci bir Ergenekonmuş... Adamın birisi sabah kalkmış, bir bakmış ki burnu yok... Eliyle kapatmış hemen burnunu ve fırına koşmuş! Bir ekmek almış yemek için ve bir kesmiş ki içinde burun çıkmış... Ama kendi burnu değil! Sonra fırına tekrar gidip, bir sürü ekmek alıp, içlerinden çıkan burunlara bakmaya başlamış! Olayın özü mü nedir? Hayal peşinde koşmak! Hayal yaratmak... Halüsinasyon görmek... Ergenekon da, Ahanda bu ikinci Ergenekon da bundan fazlası değildir... Adamlar Pkk'ya toz kondurmayacağım diler neler sallıyorlar. Açık açık dese, diyeceğim ki; "En azından içi-dışı bir!".
  8. Tengeriin boşig şurada cevap verdi: gloria başlık Yabancı Sinema
    Hugo Weaver gerçekten mükemmel bir oyuncu... Zaten Ajan Smith ikenden beridir mimiklerine hayrandım; Hele o Morpheus'un kafasında parmaklarını gezdirip, et kokusunu burnuna çektiği sanhe etkileyiciydi... Bu filmde yüzü görünmüyor ama görmenize de gerek yok; Hugo Weaver vücut dilini, boyun mimiklerini ve sesini de çok iyi kullanabilen bir oyuncu. Filmi dikkatlice izlediğinizde, bizim yüzümüzle ifade edebileceğimiz duyguların Diğer bir ifade noktasının da boyun kısmı olduğunu anlarsınız... Açıkçası Hugo Weaver bunu çok güzel kullanıyor... Gloria'nın, V'yi Anarşist olarak nitelemesine gelirsek; Ben buna katılmıyorum... Çünkü ben çizgi filmde V'nin herhangi bir fikrin adamı olduğunu hissettiren baskın bir ifadeye de rastlamadım... Yani o sadece diktatörlüğü yıkmaya odaklanmış; Birşeylerin yeniden kurulup kurulmaması ile ilgili bir vurgusu yok... Ya da belirli bir sistemi gerekli görüp görmediği ile ilgili... Romanını bilemem ama filmde Anarşizm yok; İhtilal var diyebiliriz... Devrim var diyebiliriz... Ama sonraki düzen için neyin amaçlandığı hiç işlenmemiş; Bu herhangi bir başka düzen de olabilir... Belki de V burada demokratik davrandı: Kendisi de karar vermedi buna ve tamamen halka bıraktı... Gerçi kendisi o halkın arasında değildi; O iradenin içinde değildi... Çünkü kendi sonu için kurguladığı plana sadık kaldı... Ayrıca hatunun haykırdığı: "I can't feel anything anymore" süperdi...
  9. Ceylan bitti, Serap bitti, Şehitler bitti... Şimdi de annelerine mi geldi sıra? Onları sömürüp, üzerinden siyaset yapmaya mı geldi sıra? Ya hu yazık yaaa; Yazıklar olsun... Ayıptır yaaa... Bırak abi yaa... Küfür bile etmiyorum...
  10. DemirEfe sen bugün, Türkiye'nin doğusundan çalınıp bir Kürdistan kurulsa ne olacağını sanıyorsun ki? Hala Aşiret yapılanması, kim ne derse desin etkin. Tarihte ve bugün de Afrikalı devletçiklerde görülmüştür ki kabile/klan/aşiret biçiminde örgütlenmiş devletler, her zaman kabile savaşlarına sahne olmuş Ve her türlü nedenden dolayı iç savaşa kolayca sürüklenebilmişlerdir. Doğuda, Devletçi ve Devletçi Olmayan Aşiretler ayrımı vardır. Osmanlı'ya kadar uzanan bir ayrımdır bu ve aşiretler birbirlerine diş bilerler. Bir Kürdistan kurulsa, yapacakları ilk iş, Devletçi olarak nitelenen aşiretleri temizlemek olacaktır; Kimse şüphe etmesin... Çünkü örneğin, şimdi Ahmet Türk'ün aşireti o kadar Pkk'cılık oynamışken, Pkk'nın hedefi gerçekleşince, kendini kayırmazcılık yapmayacaktır. Kendi kökenlerinden olan farklı aşiretleri, zamanında kendi bölücülüklerine katılmadılar diye katledecektir En olmadı, sürecektir... Sonrasında Kürt Olmayanları da Kürtleştireceklerdir; Ki zaten bugün bile Aleviler ile Zazaları Kürtleştirmeye/Sünnileştirmeye başladılar... Çünkü bir Ulusallık yaratamadıkları için Irkçı bir devletin politikalarına yönelecektir. Öncelikle kim ne derse desin Alevi-Sünni çatışması en çok Kürtler arasında belirgindir... Bugün Kürtçülüğe oynayan Alevileri de halledeceklerdir, kimse merak etmesin... Zaza'lar mı? Şüphe etmeyin; onlara acıyacak kadar demokratik de değildir o yapı... Bir Kürdistan kurulursa, bunların benzerlerinin yaşanması işten bile değil... Kimse o coğrafyada güçlü bir devleti istemez... Hele hele Irak'ın kuzeyindeki Yapay Ulus ile bütünleşmesi kimsenin işine gelmez. Kürtler Irak'tan, İran'dan, Türkiye'den yeterince kin topluyorlar ne yazık ki... Ve bunu, kendilerini eleştirmeden yapıyorlar... Bu kadar kin duyulan bir kitleye hiç kimse "aman canım, bırakalım da rahat olsunlar!" demez... Ne yazık ki bu kaybediş tüm taraflı olur ve bir Kürdistan kurulacağı vakit, Bu coğrafyada savaş, geldiği gibi gider; Hiç eksik olmaz Ve emin olun; Ailesinin bir tarafı Kürt, diğer tarafı Türkmen olanlar bile taraf olmak zorunda bırakılır... DemirEfe, bırak Türkmenlere hak tanımayı; O yapı öyle birşey ki, O büyüklükte bir birleşik devlet kurulduğunda, Önce birbirlerini yemekten kendilerini alamayacaklardır... Boşuna yırtınmıyoruz; Kürtler, aşiret yapısını yok etmedikçe Uluşlaşamazlar diye... Afrikalı kabile ülkelerine bakın... Görürsünüz...
  11. Abi o zaman birde bunun yansısını düşünün: Dağa çıkıp silah sıkmakla, kurşun sıkmakla Kürtlere verilecekse hak; verilir miydi? Hayır, her fırsatta ordunun silah bırakmasını, silahla mücadeleye girişmemesini söylüyorsunuz da; Madem silahla mücadele, demokratikleşmeye engel oluyor da; Terörü bu ülkede en kanlı biçimde yerleştiren Pkk'nın silahlanmasını neden bir hak olarak görüyorsunuz? Madem 25 yıldır çözülemiyor; Pkk'nın silah bırakmasını neden dile getirmiyorsunuz? Neden Pkk'yı Kürtlerin bir gerçekliği olarak tanımlıyorsunuz ve Kürtleri temsil edermiş gibi benimsiyorsunuz? Ya hu madem silah çözüm değil; Neden Pkk'yı eleştirmiyorsunuz da, yaptıkları ilk katliamları "Barış Şenliği" diyerek kutluyorsunuz!?. Dtp'liler her fırsatta çıkıp, Ordu'yu eleştiriyorlar silah çözüm değil diyerek... Pkk'yı ise çözümün beşiği sayıyorlar... Ben bunları samimiyetsizlik olarak görüyorum; hiç kusura bakmayın... O da en iyi niyetimle... Bu mudur mantık? Bu mudur samimiyet? Bu mudur adalet? Böyle mantığı, samimiyeti, adaleti öperim ben! Yani bu şuna benziyor: Adamın birisi eline taş alıp çıkar ve aşağıdakilere taş atmaya başlar. Aşağıdakiler de ona taş atar ve isabet ettirdiklerinde, yukarıdakinin kafası kanar. O kafası kanayanın da abisi-kardeşi çıkıp, aşağıdakilere bağırır: "Ya hu taş atmayın, taş atmak aranızdaki sorunu çözmez!" Ah canım, ne kadar adiller değil mi? Şimdi diyeceksiniz ki: "Ee o adam neden taş atmaya başlıyor, onu sorgulamak lazım!?" Bende o zaman derim ki: "Ee hani taş atmak aramızdaki sorunu çözmezdi? Sizin kardeşiniz taş atınca mı çözüm olabiliyor ancak!" Kürtler ile bir sorun varsa, bu onlarca yıldır var: Madem ki silah o sorunu çözmezdi, Pkk neden çıktı dağa? Neden silah sıktı kardeşim yaa! Madem silah sorunu çözmezdi, neden Pkk'yı kınamadınız? Hiç boşuna yorulmayın, mantık şudur: "Kürt müdür? Tamam o zaman, o yapabilir!" Pkk'yı bu sorunun muhatabı, gerçekliği olan zihniyet... Ordu'da bu ülkenin en batısından en ucuna kadar başlıbaşına gerçekliğidir... Terör ile mücadelenin de başka yolu yoktur. Terörist hareketler, iki türlü bastırılır: Ya istediklerini tümüyle vereceksiniz; ki istediklerini almak için katledip-ölürler... Ya da istediklerini vermeyip, savaşacaksınız... Ülkeler her zaman ikinci tercihi uygulamışlardır. En uygun yöntem; Terör örgütleri aktif/silahlı olarak yok edilirken, Diğer yandan da demokratikleşme sürecini olgunlaştırılır... Yine de teröre karşı silah bırakılamaz ve örgüt ile masaya oturulamaz... Olay silahın sorun çözüp çözmemesi değil... Olay şu: "Biz 30 yıldır dağdayız ve bir haltı beceremedik, bu ülkeyi bölemedik; siz silahın çözüm olmadığı ile ilgili halkın kulağına bir su kaçırın, bari Kürt olmayanların da Ordu'ya tepkisini arkamıza alalım!"
  12. "Katılmıyorum" diyemem...
  13. Diyarbakırlı, bu yazına, bir-iki nokta dışında imzamı atarım... Fakat dediğim gibi; Pkk'nın muhatap kabul edilmesi gerektiği dikte edildiği zaman, Kürt Olmayan kitle, Kürtleri temsil eden kesimin sıradan bir parti değil, bir terör örgütü olduğunu düşünmek durumunda kalıyor. Nitekim de öyle. Türkiye'de etnik-unsurların kültürel hakları verilmesin ya da kısıtlansın demiyorum; Demeye de hakkım yok... Fakat bir terör örgütü, Kürtler'i temsil etmek noktasında lanse edilip muhatap kabul edilince, halk, Kürtleri de teröristler ile aynı kefeye koyuyor... Bu bir toplum psikolojisidir; kaçınılmazdır... Çözüme yaklaşılacak bile olsa çözümsüzlüğü getirir... Bu yüzden Pkk'nın varsa haklı talepleri, elbette ki dile getirilmeli ve önemsenmeli; Fakat Pkk bir taraf, Kürtleri temsil eden taraf olarak kabul edilemez... Edilirse, bu çözüm olamaz...
  14. Jan, sen Ülkü Ocakları'nın kafa yapısını "Kemalizm", Hem de "Klasik Kemalist Milliyetçilik" olarak mı düşünüyorsun? Askerde ne öğrendin? Benim kardeşim Hakkari'de görev yaptı... Yakın arkadaşım Terörle Mücadele'de etkin görevliydi... Daha beş dakika önce Tunceli'den Hakkari'ye kadarki bölgede 15 ay boyunca çatışmalara katılmış, Kürtler ile içiçe kalmış bir arkadaşımla sohbet ettik... Ben Kıbrıs'ta askerlik yaptım ve Apo'cu askerim de oldu, Korucu askerim de oldu; hepsiyle de konuştuk... Üniversite öğrenciliğimde Ülkücülerle, Kürt arkadaşlarımız için yaptığımız tartışmaları ve o yüzden aldığımız tepkileri söylemiyorum bile... Yani senin öznel deneyiminin, nesnel bir gerçekliği yok; Ha keza benim deneyimlerimin de nesnel bir gerçekliği olmayabilir... Aynı sürecin, farklı ve görebildiğimiz yönlerini dile getiriyoruz... Fakat bunları anlamlandırma sürecinde farklı birşey var; Hangimiz soruna nereden ve ne olarak bakıyoruz...
  15. Yazınızın haklı bir amaca dayandığı izlenimi vermesine karşın; Haksız ve güdümlü söylemler içermesi oldukça anlamlı ve tutarlı... "Anlamsız" ve "Tutarsız" demiyorum; Çünkü satır aralarına baktığımızda, kafa yapısının hala kayırmacılığa ve PKK ile Ordu'yu eşdeğer görmek, Aşiret Kültürü ile Ulus Toplumu'nu eşdeğer görmek, Demokrasi ile Kürt Irkçılığını eşdeğer görmek temeline koşullandığını görüyoruz. İktidarın açılımdan beklediği ile Kürtlerin gereksinimi olan güven ve hak ortamının gerçekleşmesi konusunda söz etmiş olsaydınız, bu daha gerçekçi olurdu. Fakat "İktidar" ile "Kürtler Adına Siyaset Yapanlar" konusunda, "Kürtler Adına Siyaset Yapanlar"ın "Kürtler'in Gereksinimi Olan Güven ve Hakları Ne Kadar Temsil Ettiği" konusuna değinmemişsiniz. Ayrıca diyorsunuz ki: "Kürtler adına siyaset yapanlarla, hedefledikleri kolektif hakları hatta bölünmeyi, bunların hepimiz için getiri ve maliyetlerini konuşmayı reddettiğimiz sürece yol alamayacağız.". İsterseniz "PKK ile masa başına oturun!" deyin de bari tam olsun... Hangi ülke, kim ile "Bölünebilmesi"ni oturup konuşur ve onların, o devleti "Bölmemesi" için taleplerde bulunur ya da bulunmuştur? Ayrıca kolektif haklar dediğiniz nedir? Kürtlere Özgü Haklar mı? Demokrasiler de "Kitlelere Özgü Haklar" tanımlamak gibi bir anlayış mı vardır? Kaldı ki devletin demokratikleşmesini isterken, demokratik olmayan bir anlayışı kabul etmek için masa başına oturmasının çözüm getireceğine inanıyor musunuz gerçekten? Türkiye'de demokratik sürecin başlaması, sadece Kürtlerin değil, tüm toplumun bünyesinde bütün unsurların kültürel haklarını önemseyen bir parti ya da devlet anlayışı ile mümkün olur. Demokrasi de budur zaten. DTP ve AKP bir demokratikleşme sürecinin öğesi olmak konumundan oldukça uzaktırlar. Kaldı ki DTP önde gelenleri yani Aşiret önde gelenleri, kendi geleneksel/kültürel söz sahipliliklerini/egemenliklerini kendi halklarına teslim etmek konusunda ne kadar samimidirler. Yeryüzünde terörizme taviz vererek demokratikleşmiş hiçbir devlet yoktur. Yeryüzünde, kimi Kürtçülerden ve Akp'den başka, terörizmi pozitifleştirerek demokratikleşebileceğini düşünen bir başka ikinci unsur daha yoktur. Demokrasi, demokratik taleplerde bulunanlar ile demokratikleşme niyetinde olanlar arasında yapılır. Türkiye'nin tüm etnik-unsurlarına kültürel haklarını teslim etmesi gerektiği zorunluluğu vardır. Fakat bu "haklı talebi" sadece "Kürtler adına" yaptığınızda, işte bu demokratik bir talep olmuyor ne yazık ki. O yüzden Devleti, bu ayrıcalığın tanınmaması konusunda haksız kılarken, Dtp'nin ise "birazcık" sert söylemlere kaçmasından dolayı hatalı olduğunu söylemek ('Aa sonuçta hatalı ama değil mi? Bak ona da hatalı diyebiliyorum!' mantığı) ne kadar adilcedir? Terörizm'in niyeti zaten uzlaşmak değildir ki. Uzlaşma siyasi ve toplumsal alanda yapılır ya da gerçekleştirilir. Terör, dağdan tamamen inmedikçe ve Pkk, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir yapılanmayı sürdürdükçe bu böyle sürüp gidecektir. Demokrasinin gerçekleşmesinin koşulunu silahların bırakılmasına bağlayanların, Silah bırakacak taraf olarak Devleti söylemeleri Ve Pkk'nın tümüyle dağdan inmesi gerektiğini dile getirmemeleri zaten samimiyetlerini de göstermektedir. Pkk artık kendisini "Zorunlu" hisseden bir terör örgütüdür. Yani Pkk, kendisini, demokratikleşme sürecinin olmazsa olmazı olarak görmektedir. Devlet ise çok doğal olarak Pkk'yı bir terör örgütü olarak tanımlamaktadır. Kaldı ki niteliği açısından da öyledir. Pkk'nın niyeti hiçte "demokratikleşme ortamının olgunlaşması ile dağılmak" değildir, kendimizi kandırmayalım. Kısaca yazmak gerekirse: Türkiye'de demokratikleşme; Pkk ve Apo'nun zerre kadar muhatap kabul edilmemesi, Dtp yerine, tüm Ulusun etnik-unsurlarının ortak kaygılarını ve haklarını gözeten bir partinin kurulması, Pkk'nın, Kürtlerin haklarından ziyade, bu haklara büründürülmüş Ayrıcalık talebinde bulunduğunun kanıksanması ile mümkün olacaktır. Siz belki "Ulus Toplumu" yapısını reddediyor olabilirsiniz. Fakat bu ülkenin, Kürtlerin belirli kesiminden başkası o birlikteliği kanıksamış durumdalar. Siz, "biz öyle istemiyoruz" diyerek, bu birlikteliğe karşıt bir ayrıcalık ve diğerlerini göz ardı eden bir hak talebinde bulunamazsınız. Gelecekte belki çökecek bile olsa Ulus-Toplumu, bu çağın gerçekliğidir. O yüzden çözüm, Ulusun diğer unsurlarının da kaygıları gözönünde bulundurulduğu an gerçekleşecektir. Siz bir ayrıcalık ya da size özgü bir hak talep ettiğinizde, Diğer unsurlar bunu öncelikle kendilerine yapılmış bir haksızlık olarak görecekler Ve sonunda da "eğer sen bu ülkede hepimize haksızlık yapıyorsan, karşılığına da katlanırsın" bilinci doğacaktır. Zaten Dtp'nin yapmak istediği de bu toplum psikolojisini yerleştirmektir... Zaten Pkk'nın yapmak istediği de bu karmaşayı iç savaş haline bürümek, o sürece değin de silahlanmaktır. Eğer siz, silahlı bir terörist grubu, toplumun bir kesiminin "Öncüsü" ya da "Koruyucusu" olarak tanımlarsanız, Toplumun diğer kesimi de kendisine bir "Öncü" ve "Koruyucu" bulacaktır. O noktaya gelindiğinde hiç merak etmeyin; Ordu'yu yıpratma ve sindirme çalışmalarından umutlananlara söylemek isterim ki; Halk her şeye rağmen orduyu ortak bilinç olarak kabul edecektir. Böyle bir çatışma ortamında kim mi zararlı çıkacaktır? Bence mantık, böyle bir iç savaş sonunda, artık Kürtlerin tümünün bu ülkede yaşamak istemedikleri izleniminin verilip, Uluslararası arena da bunun propagandasının yapılması Ve devletin bu sayede bölünmesi sürecinin başlatılmasıdır... Pkk, amacına, aynen geçmişte ayrıcalık isteyen Aşiret Ağalarının yaptıkları gibi Kendi halkını piyon olarak kullanarak ve ateşe iterek ulaşacaktır... Pkk'nın, silahlı bir terör örgütü olduğu unutulmamalıdır. Eğer demokrasi silahsızlanma ile gerçekleşecek ise; Bu, bir devletin ordusunun silahsızlanması ile değil, Terör örgütünün silahsızlanması ile olacaktır... Terör örgütünün dağdan inmesi, Toplumun tümünde keskin bir düşünceyi yıkacak ve Kürt Olmayanların, Kürt Olanlara güvenini arttıracaktır. Devlet ve Toplum, böylelikle birlikte hareket edip, terörün yeniden doğmaması için demokratikleşme sürecine etkin olarak katılacaktır. Demokratikleşme, her zaman savaşlar sonunda kurulmuştur... Yani çatışma ortamı çok büyük oranda tükenmiş, halk kendisini güvende hissetmiş ve böylelikle demokrasiyi geliştirebilecek özgüveni hissetmiştir. Fakat Pkk dağda olduğu sürece, Kürt Olmayanlar, Kürt Olanlara hep bir soru işareti ile yaklaşacaktır... Pkk oldukça halk, Ordu'nun gü kullanımını her zaman destekleyecektir... Çünkü halk, kendisini güvensiz hissetmektedir... Bir kesimin güvenliğini sağlamak amacı güderken, diğer kesimin güvenlik kaygısını umursanmıyorsa Orada demokrasi gerçekleşemez... Şu halde şunu kabul etmeniz gerekmektedir: Kürtçü kesim, Etnik-kültürel hakları sadece Kürtler açısından önemsemekte ve diğer unsurları umursamamaktadır... Kürtçü kesim, toplumun güvenlik kaygısını sadece Kürtler açısından önemsemekte ve Kürt Olmayanları umursamamaktadır... Böyle çözüm olmaz...
  16. JAN, şimdiye kadar alıntıladığın birçok söz, dillerden çıkabilecek en güzel sözlerdendi ama bu söz biraz haksız gibi geliyor. Bayrak, nihayetinde bir temsildir; Keşke hiçbir nedenden dolayı kan akmasa ama ne yazık ki uğurlarına can verilmiş olması Bayrakların ve Vatanların gerçeklikleridir. Şöyle bir söylemde çok gerçekçi bir anlam ifade edebilir: "Bundan sonra ne bir bayrak, ne de vatan için can verilmesin; Bayraklar ve Vatanlar kanla çizilmesin..." Fakat bugüne kadar gelen süreçte, kim olursa olsun ve kimden olursa olsun en azından feda ettikleri yaşamlarına saygı çerçevesinde de olsa Bayraklar ve Vatanlar da saygıyı hak ediyor... Öznel düşüncem budur ve nefret de etseniz uğruna can verilmiş hiçbir bayrağın, kumaş parçası olarak anılmaması gerektiğini düşünüyorum.
  17. Bu da olayın aslında gerçek yönü ama işte...
  18. Çok fenasın valla... Hiçbir şey demiyorum... Abi hiç sorma yaaa... Hiçte fena değildi aslında biliyor musun? Lisedeyken insanlar kendilerini belli etmiyormuş demek ki... Evet, haklısın... Biraz temkinlilik yok değil aslında... Hiç duymadımdı ama iyiymiş... O kadar da hüzünlü değilim ben yaf... Ama abi insan da geçmişi aramıyor değil yani...
  19. Uğur Mumcu'ya "Sistemin Adamı" diyemezsiniz siz. Hayır yani ne alaka; Uğur Mumcu'nun cinayetinin aydınlatılamamış olması ile Uğur Mumcu'nun "Sistemin Adamı" olması arasındaki bağı nasıl kurdunuz? Uğur Mumcu; Laik ve Demokrat bir Aydın idi, eğer birşeye hizmet ediyorduysa, bunlardan daha fazlasına değildi bu... Laf arasında gidip te neredeyse Derin Devlet ile bir tutacaksınız... Olmaz böyle bir haksızlık...
  20. Kusura bakma öyleyse... Yanlış anlamalar olabiliyor ne yazık ki... Dediğinde haklısın... İnsan yaşamını, provakasyona alet etmemeli...
  21. Önyargılarım yok JAN, ama öyle bir sanrıya kapılmakta özgürsünüz... O kız, molotof kokteyli kullanılan ve belli ki zaten birilerine zarar vermek için yapılmış bir saldırıya kurban gitti. Tamam; ölümünde diğer bir etken de ihmal olabilir, bir şey demiyorum... İhmal edenler de yargılanmalı... Fakat, asıl nedenden hiç söz etmeyip ve hatta asıl nedeni ötelercesine: "Unutulmamalı ki!..." diyerek sadece ihmale odaklanmak, kusura bakma ama, o kıza yapılmış bir haksızlık... Ha eğer ben salt böyle algıladıysam ve yanlış anladıysam özür dilerim... Fakat iletiniz bana bunu hissettirdi...
  22. Arkadaşım: Düz Lise: Üniversite Lisans Programlarında eğitim görmeye yönelik öğrenci yetiştiren Ortaöğretim kurumlarıdır. Meslek Liseleri: Mesleki açıdan Teknik Ara Eleman yetiştirmeye yönelik Ortaöüğretim kurumlarıdır. Lisans programları, elbette ki öncelikli olarak Düz Lise'lilerin hakkıdır. Nasıl ki örneğin bir Otomobil Servisi'nde Motor Meslek Lisesi çıkış olmayıp da Düz Lise çıkışlı birisinin Usta olarak iş bulması haksızlık ise; Üniversite lisans programına da Meslek Lisesi çıkışlı birisinin, Düz Liseli ile eşit katsayı ile çarpılıp alınması haksızlıktır. Ayrıca Meslek Liseliler, son sınıfa kadar liselerini değiştirme hakkına sahiptirler: Eğer Lisans okumaya karar verirse, düz liseye geçiş yapar. Ha ama "Ben mesleki diplomamı alayım, öyle üniversite okuyayım" derse, iki yıllık bir bölüme gider ve ikinci senesinin sonunda 4 yıllık bir mühendislik ya da başka bir bölüme geçiş yapar. Yani o insanların üniversite okuma hakları zaten var; Hem de sonunda hala çok avantajlılar. Çünkü hem ön lisans hem de lisans diplomaları oluyor... Hem de ellerinde çok deneyimli oldukları işleri oluyor. Düz liselilerin hakkını bu adamlara verdiğinizde, düz liseli kişi üniversitede açıkta kalırsa Hiçbir işte yeterlilik kazanamamış ve potansiyel işsiz olarak kalıyor. Bu adil midir? Meslek Liseleri ile Düz Liseler aynı katsayıda olacaksa; Düz Liseleri tümden kaldırmaları gerekiyor...
  23. Ha pardon, molotof kokteyli ile araçtan inmekte olan insanlara saldırmak haklı bir eylemdir; unutmuştuk, hatırladık! İhmal edenler, ortaya çıkarılmalı ve yargılanmalı ama sorun bu değil...
  24. Millet kavramını hangi değerler üzerinden ele aldığın ile ilgilidir bu. Ortaçağ'ın Etnik-Kökene dayalı toplumsal yapılarından söz ediyorsan Ve ona "Millet" adını koyuyorsan; Millettirler... Fakat kaygın, Etnik ve Dini toplumsallaşmalar üstü modern bir Millet tanımı ise; Kürtler ve Kürtçülük, Millet ve Milliyetçilik değildir... Tıpkı Turancılık'ın bir hak ve evrensel bir hukuk olmadığı gerçekliği gibi... Tıpkı İslamcılık'ın evrensel bir değer olmadığı gibi... Bir toplumu bir arada tutan bağın, Etnik-Kökene dayalı bağlardan ibaret kalmasını istiyorsanız; Söylediklerinizde elbette ki tutarlısınız: Buna lafım yok...
  25. Sevgili Gelincik... Ben sana o "Ama'sız, Çünkü'süz" Demokrat arkadaşların hayatlarındaki tek "Ama" ve hayatlarındaki tek "Çünkü"yü söyleyeyim: "Ama o kız Kürt değil..." "Çünkü o kız Kürt değil..." O kızın bir Kürt kökenli vatandaş olduğunu ve bunu yapanın bulunamadığını düşünün... Şu an bu forumda konu ile ilgili olarak en azından üç başlık açılmış ve Ordu ile Devlet çoktan suçlanmıştı... Hiç PKK'yı suçlayan gördünüz mü şu ana kadar? Her neyse... İnsanların, insanların yaşam hakkı ve özgürlükleri konusundaki duruşlarına ve tutarlılıklarına dair olumsuz örneklere bu forumda çok rastladık... Alıştık...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.