Zıplanacak içerik

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Orada olan saldırı Kürtlere değildi, Dtp/Pkk Kürt Irkçısı bilince idi... Ayrıca Taraf gazetesinin yukarıda alıntılanmıış yazısına yorum bile yapmıyorum! Yazıda tek bir bilgi kırıntısı bile yok... Sırf propaganda ve itham dolu... Taraf'a yakışır sığlıkta bir yazı... İşte biz, Taraf gibi düşünenlerin bu sığ ve ilkel zihniyetlerine karşıyız... İzmir, Atatürk Cumhurbaşkanı iken, Atatürk'ün kurduğu partiyi, SCF seçimlerinde, SCF'nin çok gerisinde bırakabilecek kadar cesur bir İl'dir... Hiç boşuna uğraşmayın; Mütareke basınından da alıntılar yapmayın... Ben Türkiye'de bir çok il gezdim ve hemen hemen her il'den insanla da tanıştım... "Ben İzmirliyim" dediğinizde, size ağızları açık bir şekilde hayranlıkla bakıyorlar... İstediğiniz kadar karalamaya çalışın; Kendinizi en özgür hissettiğiniz herhangi bir il'in, yanından bile geçemeyeceği kadar özgürlükçü ve demokrat bir il'dir İzmir... Dtp/Pkk protestolarını da boşuna "Faşizm" olarak nitelemeye çalışmayın... Dtp/Pkk bilmiyor mu İzmir'den böyle Irkçı ve Faşist bir partiye oy çıkmayacağını? Bal gibi de biliyor... Peki neden geliyor? Nedeni şu: Aylardır biriktirdikleri toplumsal tepkinin meyvelerini toplamak için; Provakasyon yapmak için... Nitekim de yaptılar... Orada protesto edenler ne ülkücü idi Ne de protestolar önceden planlanmışdı... Arı kovanına çomağı sokacaksın; Sonra da "Arı beni soktu" diye ağlayacaksın! Kendi geri kalmışlığını ve hoş görüsüzlüğünü İzmir'e mal etmek isteyenlere güler İzmir... Tayyip Erdoğan gibi hoşgörüden yoksun bir Başbakan'a bile "Ben de gavurum" pankartı açabilecek kadar cesur kadınları barındırır İzmir...
  2. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Türk Tarihi
    Cyrano, ben buna Mezopotamya'yı da eklerim aslına bakarsan... İçerisinde "Uluslar" barındıran bir imparatorluk örneği gösterir misiniz? Ne Osmanlı ve ne de başka bir imparatorluk "Uluslar" barındırmamıştır; Çünkü Ulusların ortaya çıkması, zaten bu yapıları, daha Ulusları barındıramadan yok etmiştir... Kaldı ki eğer Osmanlı "Ulusları barındırabilen" bir yapıda olabilseydi, Dağılmazdı... "Türkler'e olması gereken yeri", Türkmenleri katledip, Balkanlara uçlara sürüp, savaşlarda tampon bölgelerde öldürülmelerini sağlayıp; bunları yapamadıklarını da Kürtleştirmesi ya da Sünnileştirmesi mi? Ortak Kader'e, daha da genelleştirerek "Ortak Değerler" diyor ve bu iletinize 10 üzerinden 10 puan ile karşılık veriyoruz... "Ulus" denilen şey "Etnik Köken" değildir... "Türk" dediğinizde, Cyrano'nun dediği gibi bir Türk Irkı tipolojisine rastlamazsınız zaten Anadolu'da Ya da çok çok azdır; Kaldı ki ırkçılığı yapılabilsin...
  3. Bahsettiğin konuda sık yazan birisi olarak itiraf etmeliyim ki, rahatsız olmakta haklısın... Öz eleştiri yapmak gerekirse: Geçenlerde Cyrano'nun blog'unda "Zere ve Okkır" ile ilgili bir yazısını okudum... Ne kadar yazmaktan alıkoyamıyor olsak da kendimizi, Artık sıradanlaştığımızı, hata yapabiliyor olduğumuzu, doğru sandığımız mantık yürütmelerin aslında büyük hatalar olduğunu sorgulattı... Şimdi senin bu ifadeni görünce de, açıkçası sordum kendime: "ne kadar tartışabiliyorum / ne kadar doğru şeyler söylüyorum" diye... Aynı konulu başlıklarda çok çene çaldık Ve her uzun soluklu çene çalışlar gibi artık sıkıcı olmaya başladık sanırım okuyuculara... Ve her tekrarın uğradığı akıbet gibi, Hataları da tekrar eder olduk ya da en azından kendim için söyleyeyim; oldum... Kusurlu yazılar, yazıldıkları yerlerde kalır; Umarım değişebiliriz... Haklısın... Selamlar...
  4. Ceylan'ı kimin öldürdüğü ortaya çıksın; Kim olursa olsun hesabını sorarım... Hiçbir tabu'm yoktur bu konuda, merak etmeyin... Fakat ben, daha katili ortaya çıkmadan, kimseyi katil ilan etmiyorum değil mi? "PKK yapmıştır" bile demedim... Sizin ne düşündüğünüzü sorgulayalım mı bu konuda? Suçu doğrudan ve hiç sorgulamadan kime attığınızı? Molotof kokteyli ile yanan kız da bizim canımız, Ceylan'da bizim canımız... Fakat biz, molotofla yanan kız Kürt değil diye savunmuyoruz onun hakkını... O insan olduğu için savunuyoruz... Ceylan'ın hesabını da Ceylan "Kürt" ya da "Kürt değil" diye sormam sizin gibi... İnsan olduğu için sorarım... Ceylan ölünce "Bir Kürt'üz, bizden ne istiyorsunuz" propagandası yapıldı... En hümanisti! bile bu kızcağızı sömürdü... Bu süreç önemli... PKK sempatizanları şiddeti halka ve polis karakollarına taşıdı artık; Bakalım halka yönelik şiddete, kim ne tepki gösterecek...
  5. Farklılık dikte edilebilir... Dikte etmiş olman için, illa ki benimsemeye zorlaman gerekmez... "Farklı olduğunu" dikte etmeyi kastediyorum... Diğerinin, aslında "Sizden" olmadığını kanıksattığın bir algıdan söz ediyorum... Sizin, aslında "Başkasından" olamayacağınızı kastettiğiniz bir ayrışmadan söz ediyorum... Sizi ve Diğerlerini başkalaştıran bir ötekileştirmeden söz ediyorum... Farklılığına kapıldığında, farklılığın kendisinden başka bir dikteci de bulunmaz... Çiçek bahçesinden bahsetmiyoruz ne yazık ki; En ufak farklılıkların dahi ayrıştırmacı nitelik kazanabildiği kitlelerden, yani "insan"dan söz ediyoruz... Yine de çiçeklerle de özetleyebilirim, benim için farketmez: Bir çiçek bahçesinde karanfil olduğunuzu düşünün... Siz, diğer çiçekler gibi fotosentez yapabildiğiniz ortak noktası ile bir bütün olarak tanımlanmayı da bırakın Bir karanfil olarak da bir bütünlük arzetmeyi bile değil de; "Benim rengim kırmızı, senin rengin beyaz" biçiminde tanımlamayı tercih ediyorsun... Farklılığını, ayrışmak için kullanıyorsun... Papatyalar ile karanfilleri ayırmak gibi de değil bu; Beyaz karanfil ile Kırmızı karanfili ayrıştırmak... Hepiniz karanfilsiniz, Ya da daha üstünde; hepiniz çiçeksiniz... Ya da daha da üstünde; hepiniz, otlarla da birlikte, fotosentez yapıyorsunuz... Beyaz ya da kırmızı olmak senin seçimin değil ve diğerlerinin yanında bir önemi de yok... Onu kimlik edinmenin, seni diğerlerinden ayrıştırmaktan başka bir getirisi (ya da aslında götürüsü) de yok! Farklılıkları kimlik edinmeyelim; Ortak paydalarımıza bakalım diyorum... Siz, farklılığınızı, kimliğiniz olarak tanımlıyorsunuz... Daha da birşey demiyorum; Fakat beni tutup da farklılıklara saygı duymayan birisi olarak nitemeleyin derim sadece... Ve tekrar ediyorum: Farklılıklarını kimlik olarak edinme peşindeki her toplum, İçinde-ortasında bulunduğu diğer kitlelerce dışlanmıştır her zaman...
  6. Benim, sizden farklılığımı, benim kimliğim olarak algılamadığınız ve dikte etmediğiniz sürece sorun yok... Benim rengim ve kimliğim, sizinle ve diğerleri ile olan ortak değerlerimizdir...
  7. "Nereden biliyorsun sahip çıkmadığımı?" diyeceğim; Fakat diyeceksiniz ki: "Ee bir tek sen! hani diğerleri!" Ben hangi kültür için ne çaba sarfettim... Bunu dile getirmeyi yakıştıramıyorum... Ama var hocam, diğerleri de var... Kürtler dışlanıyor mu? Farklılıkları dışlanıyor mu ya da gerçekte ne kadar farklılar? Benim hayatım boyunca gittiğim hiçbir düğünde, hem de tek bir tane bile Kürt'ün olmadığı hemen her düğünde, Kürtlere has yörelerin halaylarının oynanmadığı tek bir düğün görmedim... Bu sahip çıkmak değilse, başka bir isim bulamadım ben... Yemeklerinden tutun, giyim-kuşamına kadar... Boynuna poşu da bağlıyor bu toplum, Ayağına şalvar da giyiyor istediği zaman... Bir Laz'ın nasıl şive komiğini yapıyorsa, Bir Yörük'ünkini de yapıyor, bir Kürt'ünkini de... Daha bir çok örnek verebilirim ancak ayırt edemedim, gerçekte hangisi Kürtlerin kültürü, hangisi onlardan ayrı... O kadar kaynaşmış; hangi farklılığı! farklı göreceğim!? Sorun Kürtlerin dışlanması ya da farklılıklarının dışlanması değil... Sorun; Kürtlerin kendilerini dışlaması ve ötelemesi... Kendilerini farklı görmeleri... Farklılıkları, kimlik haline getirme kaygısı, elbette ki, birisini diğerine ötekileştirir... Salt toplumsal bir gerçeklik vardır; Siz, kendinizi o toplumun tümüne ötekileştiriyorsanız, O toplum sizi benimsemez... Siz "Ulus Toplum"a bir öcü gibi bakıyor olabilirsiniz... Fakat ben hayatımda Makedon'unu da, Çerkez'ini de, Kürt'ünü de, Laz'ını da, Arap'ını da, Fars'ını da, Boşnak'ını da, Arnavut'unu da, Zaza'sını da, Türkmen'ini de tanıdım... Alevi'sini de, Sünni'sini de, Şafii'sini de Caferi'sini de bildim... Hepsi arasında Kürtlerin hepsi bile değil, ancak en fazla... en fazla yarısı kadarı kompleksli... Yani "aman da bu Ulus-devlet bizi yok edecek!" kaygısı... Size göre, birbirlerine uyum sağlayan "Kürt Olmayanlar"; "Benliğini koruyamamış, asimile olmuş zavallılar!"... O aralarındaki büyük farklılıklara, coğrafyalara, kültürlere ve anlayışlara karşın uyum sağlayabilmiş çoğunluğa uyum sağlayamayan Kürtler ise "Benliklerini korumuş, haysiyetli kesim!"... Farklılıklara neden sahip çıkılmadığı sorusunu yanıtlamaya şuradan başlayın isterseniz; "Bu ülkede, farklı etnik guruplardaki her kesim, birbirlerine kenetlenebilirken ve bundan kaygı-korku duymazken, Neden Kürtler'e kenetlenemiyorlar?" Hakikaten; Kürtler, yaratılıştan "Lanetli" ya da Yahudiler gibi "Seçilmiş/Kutsanmış" bir halk mı da, Herkes onlara bir kin besliyor!? Yoksa Kürtler kendilerini ötekileştiriyor Ve diğerlerinin, onları benimsemesinin önüne set mi çekiyorlar? Ben eğer azıcık da olsa bu işlere biraz kafa yoruyorsam, Tek diyeceğim şudur ki; Kitlelerin toplumsal örgütlenmeleri ve kültürleri, Diğerleri ile olan sorunlarını ya da uyumlarını en iyi biçimde ortaya koyan tek nesnel veridir... Ve ben toplumları ya da kitleleri ele alırken, Bir Toplum Bilimci olarak; O kitlenin toplumsal örgütlenmesini hala nasıl gerçekleştiriyor olduğuna, Var olan kültürünün niteliklerine, Kimin neye uyum gösterip gösteremediğine, Hangisinin statükocu, hangisinin devinime ayak uydurabildiğine-iç dinamiklerine bakarım... Bakın, bu toplum; Kafkaslarda eziyet çeken Çeçenler ve Çerkezler için kaygı duydu, tepki gösterdi... Çünkü Türkiye'de, Kafkaslarda yaşayanlar kadar Çeçen ve Çerkez var ve Ulusallaşabilmişler, ortak duyguları geliştirmişler... Balkanlarda eziyet çeken Boşnaklar, Makedonlar, Arnavutlar için kaygı duydu, tepki gösterdi... Çünkü Türkiye'de, Balkanlarda yaşayanlar kadar Boşnak, Makedon ve Arnavut var ve Ulusallaşabilmişler, ortak duyguları geliştirebilmişler... Musul-Kerkük'de eziyet çeken Türkmenler için kaygı duydu, tepki gösterdi... Çünkü Türkiye'de, Musul-Kerkük'te yaşayanlardan daha fazla Türkmen var ve Ulusallaşabilmişler, ortak duyguları geliştirebilmişler... Bağdat'ta, Filistin'de eziyet çeken Araplar için kaygı duydu, tepki gösterdi... Çünkü Türkiye'de, Bağdat'ta ve Filistin'de yaşayanlardan neredeyse daha çok Arap var ve Ulusallaşabilmişler, ortak duyguları geliştirebilmişler... Afganistan'da eziyet çeken Afganlar için kaygı duydu, tepki gösterdi... Çünkü Türkiye'de, Afganistan'da yaşayanlar kadar Afganlı da var... Fakat bu toplum, yeri geldiğinden Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'da öldürülen Kürtler için de hassas olabiliyor; Ancak ne yazık ki diğerlerine ve daha doğrusu birbirlerine gösterdikleri hassasiyet kadar yoğun olamıyor bu... Neden? Yani o kitlelerin tümü birbirine kenetlenebilirken, Kürtlere o kadar da kenetlenememelerinin nedeni nedir? Kürtlerden nefret etmeleri mi? Yoksa Kürtlerin, onlara uyum sağlamak niyetinde olmamaları mı? Kürtlerin, kendilerini ayrıştırmaları mı? Kürtlerin, kendilerini ötekileştirmeleri mi? Ya hu, bir sürü entik-ad sayın Anadolu'da... Hepsi çok büyük oranda Ulusallığı bir ortak payda olarak benimseyebilmiştir... Hem de etnik kaygılar duymadan... Uyum sağlamışlardır... Bundan kaygı duyanlar sadece Kürtler olmuştur... Neden? Kürtler ceylan, diğerleri aslan mı? Doğal düşman mı bunlar? Hayır... Ortak paydalarını değil de Farklılıklarını kimlik olarak edinme peşindeki her toplum, İçinde-ortasında bulunduğu diğer kitlelerce dışlanmıştır her zaman... Kürtler, diğer kitlelerin farklılıklarından hareket ettiği, Onları umursamadığı ve diğer kitlelerin ortak kaygılarından hareket etmeyip Kendi farklılıklarını onlara gerek kültürel ve gerek siyasi olarak dikte etmek, bu farklılıkların "ille de var olduğunu" kafalarına çakmak istedikçe, Bu toplum tarafından benimsenememelerinden çok daha bir başka gerçeklik ile Hiçbir zaman karşılaşılamayacaktır... Toplumları Ulus yapan şey, ortak kaygılarıdır... Sorun, Kürtlerin bu ortak kaygıları ne kadar önemsedikleri Ve neyi bu kaygıların üstün tutup tutmadıkları ile ilgilidir... Sorun, Kürtlerin, diğer etnik-kitleler ile uyum içerisinde yaşamayı Gerçekte ne kadar isteyip istemedikleridir... Ben, bir ortamda bulunup da, herkeste olumsuz bir izlenim bıraktığımda Önce şu soruyu sorarım: "Acaba bu insanlarda neden kötü bir izlenim bıraktım?" Fakat bazıları şöyle sorar: "Bu insanlarda yanlış olan ne var ki, bende hepsi birden kötü izlenim bıraktılar?" Sorun; Kendimize hangi soruyu sorabildiğimizdir... Sözün özüne gelirsek sayın bayan... İnsanların (Kürt Olmayanların), diğer insanların (Kürtlerin) farklılıklarına Kendileri kadar sahip çıkamamalarının nedeni; Kürtlerin, diğer insanlar (Kürt Olmayanlar) ile ortak bir paydada buluşmak niyetini yerleştiren-özümseten bir kültüre ya da toplumsal örgütlenmeye sahip olmayışları olabilir (mi acaba?)... Bunlar benim "Öznel" düşüncelerimdir... Bugüne değin gördüğüm bir takım yaşantılardan ve bilgilerden hareketle oluşturulmuştur elbette (her insanın düşüncesi gibi)... Göreceli, değişken ya da eksik ve kusurlu yanları elbette olabilir; Polemik yaratmak yerine, bu kusurlu yanları giderilmeye çalışılırsa daha verimli olur diye düşünüyorum... Saygılarımla...
  8. 10 numara... Sevgili Gecekuşu; Boşuna bekleme derim ben...
  9. Tebrik ederim dominik; Güzel bir yanıt... Ben mazlum edebiyatı yapabilmelerine şaşırıyorum... Hele bir de İmam-Hatiplilerin... Ya hu derdin Üniversiteye gitmekse, Düz Lise'ye git işte! Biliyorsun İmam-Hatip'in Meslek Lisesi olduğunu değil mi? Ha, fikrini değiştirdiğinde Düz Lise'ye geçiş gibi bir hak tanınmalı elbette Ama ben böyle bir hakkın daha önce var olduğunu sanıyorum, Yanlış hatırlamıyorsam... Yoksa da düzenlenmeli...
  10. Bende o nifak tohumlarını yaratan kültürün hangisi olduğundan çokça bahsettim...
  11. Tengeriin boşig şurada cevap verdi: gloria başlık Yabancı Sinema
    Her yapı, Ya ayakta durmasını haklı kılmak için karşısında bir güç yaratır, Ya da karşısında, onun ayakta kalmasını haklı kılacak bir güç zaten vardır... Ne olursa olsun, her yapı, kendi varlığını haklı kılacak her türlü güdüleyiciyi kullanır... Bunun sonucunda da her yapı; Eninde sonunda ya yeni dinamikler yaratmak zorundadır, Ya da en tutarlı durumunu, statüko haline getirir ve bunun yeterli olduğunu düşünür. Eğer yapı, yeni dinamikler yaratabiliyorsa, bu süreç büyük oranda halkın desteğini, Ya halkı yeni yeni şeylerle kandırarak ve yönlendirerek Ya da haklı bir biçimde sağlar... Örneğin, Amerika... Bunu çok iyi çözmüş durumdadır ve her yeni dönemde Halk için yeni dinamikler ortaya atar... Her defasında da özgürlük götürür bir yerlere Ya da en olmadı uzaya çıkarlar! Bir devlet en kararlı ve tutarlı durumunu statüko haline getirmek zorunda kalır... Bu da o yapının eninde sonunda, bir süre sonra, çağın gerisinde kalmasına neden olur... Dinsel toplumsal dogmalardan tutun da, Aşiret toplumsal yapılarına ve hatta diğer tüm örgütlenmeler için bu geçerlidir... Adı ister Sosyalizm olsun, ister Ulus-Devlet... Onlar için de geçerlidir... Bu yönüyle her yapı, eninde sonunda iç dinamiklerini kaybetmek durumundadır. İşte Devrim, her yapı için mutlaka gereklidir... Bugün için de bu gereklidir...
  12. Katsayının kalkmasının eğitim sistemine bir katkısı olmayacak. Meslek Liseleri, bireylere meslek edindirmek ve ön lisans programlarına öğrenci hazırlamak için vardır. Düz Liseler ise üniversiteye yani lisans eğitimine yönelik hizmet verir. Meslek Lisesi'ne giden birey, zaten öncelikli olarak lisans okumayı değil de en azından ön lisans ile meslek hayatına atılacağını bildiği için bu tercihi yapar. İmam Hatipler de birer meslek edindirmeye yönelik eğitim kurumlarıdır. Amacı, imam ve hatip yetiştirmek ve eğitimini tamamlayan bireyi buna yönlendirmektir. Orası bir Düz Lise niteliğinde değildir. İmam Hatip'e gibip sonra da Üniversite de kimya, fizik, matematik ya da başka bir bölümde okumak isteyen bireyin tercih etmesi gereken Orta Öğretim Eğitim kurumu bellidir; Düz Lise... İnsanlar, İmam Hatipleri medrese gibi kullanıyorlar. İmam Hatip ile Düz Lise arasındaki kat sayı farkı kaldırıldığında, Düz Liseleri kapatın o zaman!? Tevhid-i Tedrisat'ı da iptal edelim! İmam Hatipliler bu konuda zerre kadar haklı değillerdir ve kat sayı farkının konması kadar adil bir başka uygulama daha olamaz. Üniversiteye gitmek isteyen bireyin, meslek lisesinde işi ne? Ben üniversiteye gitmek istedim ve Düz Lise okudum... Kardeşim üniversiteye gitmek istemedi ve Meslek Lisesi okuyup, mesleğe atıldı... Birey imamlık ya da hatiplik yapmak niyetinde değilse İmam-Hatip Lisesi'nde ne işi var söyler misiniz? Medrese mi orası? Düz Liseler ne güne duruyor?
  13. İletinin bütünü bir yana ama; Sen bunu bir Sosyalist olarak mı söylüyorsun? Ne anlamda söylüyorsun? Bunu merak ettim...
  14. Gören de Truvalıları biz yok ettik sanacak! Ayrıca onlar Ulus-Devlet ile de yok olmadılar... Söylemleriniz iyice ciddiyetini kaybediyor. Benim babamın-babası, annemin-annesi ve annemin-babası Türkmen'dir... Baba-annem Laz'dır sadece... Laz'dan çok Türkmen'imdir... Laf yetiştireceğim diye olmadık yerden vurmaya çalışmayın... Siz, soyunuzdaki hangi etnik-çeşitlilikten devşirilmesiniz? Ulus-Devlet dayatmıyor... Her etnik-köken varlığını sürdürüyor... Sorunun siyasi olmaktan çok toplumsal ve tarihsel nedenleri var... Bu bir mülkiyet sorunudur ve Aşiret yapısı ortadan kalktığı zaman, Kürtler kendi kültürlerini daha olgun bir biçimde geliştirebileceklerdir... Hiç bir kültür, kendisini "değişmemek uğruna" dışarıya kapatarak, kalıcı olmamıştır... Daha da kırılganlaşmıştır. Ben size "Kürtlerin soyu Farsdır?" mı dedim? Alternatif tarih üretmeyin, varsa elinizde belge, benden izin almanıza gerek mi var? Açın ve yayınlayın, bana ne? Ben, Kürtlerin kökenleri ile ilgilenmiyorum... Herhangi bir etnisitenin kökeni ile ilgilenecek olsam, Anadolu'da hala yaşayan bir sürü etnik-unsur var, onlarla da ilgilenirim... Kürtlerin kökenleri beni zerre ilgilendirmiyor; Ben bu güne bakarım... Bugünü yaratan ortak geçmişe bakarım... Türklerin de Orta Asya'daki geçmişleri ile ilgilenmiyorum bu anlamda... Siz neden konuyu habire Kürtlerin kökenine getiriyorsunuz, onu anlamıyorum. Ha ama varsa elinizde bir belge, hakikaten merak ettim; Yayınlayın da görelim bakalım, nelermiş... Açın ayrı bir başlık... Hem asıl merak ettiğim şey; Ulusçuluk ile Irkçılık arasındaki farkı bilmeyen birisi olarak, Kürtlerin kökenleri ile ilgili verileri nasıl yorumladığınızdır... Her zaman söylerim ve uygularım: Bir insanla tartışmadan önce, o insanın hemen birçok iletisini okumalı ve o kişiyi tanımalıdır... Yoksa, bir şeyi yeni söylemiş ve sanki karşındaki bilmiyormuş yanılgısına çok rahat düşülebilir... Kırmızıladığım ifadenizi onlarca iletimde, onlarca kere savundum... Zaten de savunmaktayım... Ayrıca "Devlet-i Alimiz" dediğini Osmanlı Devleti, benim Devlet-i Ali'm değildir... Şunu da eklemek isterim; Kürtlerin o yapılarının korunması uğruna, asimile edilen ve kıyılan Türkmenler'den de haberdarsınızdır umarım... Kürtler aşiret yapısından kurtulmuş değiller. Bunu, kendi yaptığım çalışmalarında da gördüm merak etmeyin... Forumlardan edinmiyorum bilgilerimi... Jan, ben Ortak Değerlerden hareket ederim... Bir düşün bakalım, ömrünün çoğunda, ülkenin diğer kitleleri ile ortak dili öğrenme kaygısında olmamış birisi, Sonra o dili nasıl öğrenebilir ve nasıl uyum sağlayabilir? Ben, "Kürtçe öğrenilmesin, geliştirilmesin, öğretilmesin" demiyorum. Demek gibi bir hakkım da yok... Ortak Dil'e sahip çıkılmalı diyorum... Sorun şudur canım kardeşim; Bir etnik-kökenin, kendi dilini konuşma ve geliştirme hakkı en insani ve demokratik, evrensel bir haktır... Bunda anlaşıyoruz değil mi? Fakat, demokrasinin bir değişmezi vardır ki; Hak, Evrenseldir... Ve haklar, bir kitleye özgülenerek talep edilmez... Türkiye'de, Kürtçe'nin yasaklanmasının önünü açan yasalar varsa, Bu yasalar sadece Kürtlere yönelik değil, Aynı zamanda diğer etnik-unsurların dillerini de yasaklamaya neden olabilir değil mi? Türkiye'de, Kürtlerin asimile edilmesine neden olabilecek yasalar varsa, Bu yasalar sadece Kürtlere yönelik değil, Aynı zamanda diğer etnik-unsurların kültürlerini yok etmeye de neden olabilir değil mi? İşte bu noktada, bir demokrat olarak talebiniz ne olur? Ben, bir demokrat olarak şöyle bir talepte bulunurum: "Bu yasalar, evrensel haklara ket vuran yasalardır ve değiştirilmelidir; Her etnik-unsur, kendi dilini ve kültürünü geliştirebilmelidir..." Peki PKK/DTP ne diyor; "Bu yasalar, Kürtlere düşmanlık besleyen yasalardır; biz hakkımızı istiyoruz." Bunun adı kısaca: "Haklı/Demokratik bir nedene dayanarak ırkçılık yapmak"tır... Eski iletilerimi okursanız, görürsünüz ki; Onlarca kere söyledim, Eğer demokrasi ise niyetiniz, diğer etnik-unsurları da gözeterek talep edin haklarımızı... Siyasi alanda DTP'den, Terörizmde PKK'dan, Toplumsal alanda da Kürtçü kesimden böyle bir kaygı göremezsiniz... Demokrasi, Kürt Irkçılığına giden yolda bir araç olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor çoğu zaman... Ayrıca ben Sosyalizm'e nereden baktığınızdır önemli olan... Sosyalizmin argümanlarını kullanıyor olmanız değil... Sosyalizm gerçekliklerden hareket eder... ? JAN, Sen Sosyalizm'e de, Ulusçuluğa baktığın gibi 100 yıl önceki anlamları ve algıları ile bakıyorsan, Ve aramızdaki en ateşli Sosyalist de sen isen; Sosyalizm'e dair umutlarımız tükenmiş demektir! Geçmiş ile Güncel'i bu kadar harmanlama istersen... Biraz gerçekliklerden hareket et... Kaddafi örneğinden belli diyeceğim ama acımasız davranmak istemiyorum... Ulus ile Irkçılığı karıştırıyorsun... Yalnızca Türkiye'de Ulus ile Millet arasında bile bir anlam ayrımı vardır tarihsel olarak; Kahvehanelerde ve forumlarda bu ayrıma dikkat edilmez ancak vardır... Kavramlar, toplumlara ve kimliklere göre de farklılıklar gösterir. O yüzden diyorum; Marks ve Engels geride kaldı diye... Sanırım sen Türkiye'yi, onlara bakarak yorumlamaya ve algılamaya çalışıyorsun... Ayrıca Kavramlar, öyle kendilerini ortaya çıkaran süreçler tarihsel olarak geride kaldıkça Ve toplumların dinamikleri değiştikçe, anlam ve içerik değiştirirler... Islahat Fermanı'ndaki "Vatandaş" kavramı ile 1980 Anayasası'ndaki "Vatandaş" kavramı arasında dağlar kadar fark ve algı değişikliği vardır... 100 yıl önceki kavramlar ile bugünü, Bugünkü kavramlar ile 100 yıl öncesini anlamaya çalışıyorsun... Birde bana, benim Sosyalistliğimi sorguluyorsun! Söyle bakalım; Sen ne kadar gerçekçisin? Bunu neden sorguluyorum peki; Artık "Ulus" kavramı, 100 yıl önceki gibi, bir kimliğin şemsiyesi altında verilmiş bir mücadelenin kazanılması ile ortaya çıkmış toplumları ifade etmiyor... Bu ülke, öyle bir kaygı ile kuruldu, fakat artık Ulus denildiğinde kaygımız bu değil... Boşnak, Arnavut, Makedon göçmenleri bu ülke için Çanakkale'de ya da Sakarya'da savaşma fırsatı bulamadılar değil mi? Göçerek geldiler; Çoğu da Türk ırkından bile değil... Peki onları "Öteki" mi sayacağız? Demek ki "Birlikte savaşmak" demek değilmiş artık "Ulus" olmak... Ulus olmak artık daha başka bir anlama büründü ya da bürünüyor... Artık senin ya da başkasının neye inanıp inanmadığı değil önemli olan... Ya da nerede kimle savaşıp savaşmadığın da değil... Ulus yapısı, artık Ortak Değerlere atanmış durumda... Nedir bu ortak değerler? Atatürk'ün dediği gibi "Geçmişte birlikte yaşamış olmak, ortak tarihe sahip olmak" demek de değil artık; 2nci Dünya Savaşı'nda Türkiye'ye göçen fakat bu Ulusa katılan Yahudiler ile bir ortak geçmişimiz yoktu! Ya da Çerkezler ile daha 150 yıl öncesine kadar bir birlikteliğimiz yoktu! Fakat bir aradayız değil mi? Kimin Ulus kavramını Irkçılığa ya da Şovenizme bürüdüğünü önemsemiyorum... Amerika, Irak'ı "Demokrasi götürüyoruz" diyerek işgal ve katletmesine rağmen, nasıl ki demokrasiden ve gerçekliğinden vaz geçmem gerekmiyorsa; Senin ve senin karşında Ulus'u Irkçılığına kullananların Ulusçuluğu hangi anlamda kullandığı beni ilgilendirmiyor. O kavramın, gerçekliğinden daha önemli değil sizin ifadeniz... Ulus'un toplumsal gerçekliği bellidir, göz önündedir... Haa, birgün gelir, tüm sistemler gibi Ulus yapısı da iç dinamiklerini kaybeder... Çökmeye yüz tutar... O günü görürsem, bir Devrimci olarak, köhnemiş bir yapıyı yıkacak kişilerin önünde yer alırım... Ha eğer gerçekleşirse Sosyalizm, o da birgün çökecektir elbette... Yeni yeni toplumsallaşmalar, paylaşımlar, kaygılar ortaya çıkacaktır... Fakat bugün için Ulus-Yapısı, iç dinamiklerini katılaştırmaktan çok, evriltmeye öykünmüş durumda... Türkiye'de hala "Ulusçuluk" adına statükocular bulunsa da, tanımlar kendi gerçekliklerini ortaya koyarlar ve kavramlar başarılı olurlar her zaman... Size tavsiyem, fikirlerinizi idealize ederken, Sosyalizm'e bile saplanıp kalmayın... Onu bile sorgulayın ve kavramların yer ve anlam değiştirebildiklerini, Onları tarihsel ve toplumsal gerçekliklerinden koparamayacağınız, kopuk bir biçimde ele alamayacağınızı farkedebilin... Değilse daha böyle çok tartışmada benzer şeyleri söyleyip de anlaşamadığımız olacak gibi duruyor...
  15. Konusu açılmadığı için ya da Atatürk'ün tespitinden ve eyleminden daha gerçekçisi ortaya konulamadığı içindir detaylı bir eleştiri görememenizin nedeni... Örneğin siz de geçende iddia ettiniz, Türk Devrimi'nin ne kadar "Devrim" olduğunun tartışılır olduğunu... "Buyrun tartışalım o zaman" dedim, hala açmadınız bir konu... Şimdi de gelmiş bana "Eleştirilebilir demeniz dahi biraz umut veriyor" diyorsunuz... Ben kutsal bildiğim herşeyi eleştirebilirim... Peki siz, kutsal olmadığını bildiğiniz Atatürk'ü ve Türk Devrimini ne kadar tartışabiliyorsunuz? Buyrun, benim verdiğim umudu taşıyın işte tartışmaya... Biraz da siz umut verin bakalım... Atatürk eleştirilemez değildir... Kutsal birisi ya da bir tabu hiç değildir... Bir kere kendisi zaten kendisini tabulaştırmamıştır, kutsallaştırmamıştır... Benim, O'na "Eleştirilebilir" demem takdir edilecek birşey değildir; Takdir edilecek olan şey, O'nun kendisini eleştirilebilir kılmasıdır... Ve eleştirilebilir olduğunu itiraf edebilmesidir... Tanıdığınız var mı böyle, kendisini eleştirilere koşulsuz açık tutan? Varsa buyrun onu da tartışalım... Dominik, kimse kimsenin suçundan sorumlu değildir... Çanakkale'deki Kürtler, yapılan siyasi oyunlardan sorumlu olsaydı ya da öyle olduğunu düşünseydim, öyle olduğunu söylerdim... Ve o insanların evlerinin taşlanmasını elbette ki olumlu olduğunu düşünmüyorum; Kaldı ki olumsuz olmasını, haksızcadır... Görüntüleri izlediyseniz, taş atanların arasındaki insanların bile vicdanı almamıştır ve bağırmışlardı "yapmayın" diyerek... Dolayısı ile yapanları hiçbir neden haklı çıkaramaz... Fakat şu var ki; Onlar bu haksızlığı yaparken, Onları bu noktaya itenlerin de haksız olduğunu söyleyebilmek de bir onur meselesidir... Bunu yapabilen var mı?
  16. Tengeriin boşig şurada cevap verdi: gloria başlık Yabancı Sinema
    Yarasa'nın, bana neredeyse iki senedir her defasında; "Olm bak şu filmi bir izle", "Ya hu daha izlemedin mi?", "İzle bak, sen kesin beğenirsin" demesine rağmen hala izlememiş olma durumuma, iki gün önce lanet ettiğim şahane film... Guy Fawkes her ne kadar İspanyol Katolik Kilisesi için İngiliz Parlementosu'nu hedef almış birisi olmasına karşın, filmde çok güzel bir biçimde "Devrimci" olarak tanımlanmış. Gerçekte Devrimci miydi, yoksa Karşı-Devrimci miydi bilmiyorum; Ancak dönemin Protestan basklarını düşünürsek, Katolikler için bir Devrim niteliğinde olabilirdi... Tarih, gerçekleşmemiş olaylar üzerine tez üretmez; O yüzden bilemiyorum... Fakat film mükemmel ötesi... Devrim bu kadar mı güzel anlatılır... Ülkü bu kadar mı güzel işlenir... Zaten imza mı iki gündür bu yüzden değiştirdim: "Ülküler Kurşun Geçirmez: Fikri hür, Vicdanı hür, İrfanı hür..." Filmin en can alıcı repliğiydi bu "Ülküler kurşun geçirmez..." Hele V'nin "V" ile başlayan kelimelerden oluşan nutkunu altyazıda da yine "V" ile başlayan kelimelere sadık kalarak çeviren altyazı erbabını çıplak elle sabahlara kadar alkışlıyorum... V'nin "V" ve bunun romen rakamı karşılığı "5"e olan takıntısı... Süperdi... Hele kendisinin özgürlüğünü ve korkusuzluğunu ateşler arasında yaşaması ile Evey'in ise yağmurda tatmasını işleyen o sahne; İnanılmazdı... En güzeli de, V'nin Devrim tutkusu ile İntikam tutkusunu harmanlaması Ve özgür kalmak uğruna özgürlük tutkusunun kölesi olması; Evey'e birşeyler öğretmek isterken, ona aşık olması sayesinde Bu tutkusunun onu aslında nasıl hapis kıldığının farkına varması... Muhteşemdi... Hele Devrim... Devrim en güzel böyle anlatılırdı sanırım... Bir arkadaşım, geçen gece zorla oturtup, seyrettirdi filmi... Bittiğinde ekrandan kalkamadım... Ne zamandır izlemediğime yanıyorum...
  17. İşte, muhatabınızı tanımadan tartışmaya kalkarsanız, Bu türlü durumlara da düşersiniz... Atatürk'ü eleştirmediğimi nereden çıkardınız? Atatürk kutsal birisi değildir... Hataları ve kusurları yok değildir... Eleştirilemez değildir... Atatürk'ün Demokrasi anlayışı da bugünün gerisinde kalmıştır örneğin... Medeni Bilgiler kitabını bugün ders kitabı olarak okutmak isteyenlere karşı, Okutulmamasını istememizin de nedeni budur mesela... Fakat şu var ki, Atatürk çok zekice davranmış ve kendisini eleştiriye kapatmamıştır. Gerisinde eleştirilemez hiçbir doğma ve ayet bırakmadığını açıkça söylemiştir. Onu takip edenlere "Bilim'i takip edin" diyebilmiştir... Marks'tan ve Engels'ten çok daha yıkılmaz olmasının nedeni ise Atatürk kendisini onlar gibi bir kalıba koymamıştır... Bir sürü kitap yazmasına karşın, ideolojik olarak tasavvur ettiklerini kitaplaştırmamıştır. Nutuk'ta bile bir fikri idealize etmez... Fikirleri kitaplara dökmek demek, kalıplaşmak ve zamanın gerisinde kalmak demektir... Marks, Engels bunu yapmıştır... Yazdıkları artık zamanın gerisinde kalmıştır, Kendileri, kendilerini buna mahkum etmişlerdir. Atatürk kendi düşüncelerini idealize etmemiş, Eylem İnsanı olmakla yetinmiş, Bilim'i önder kılmış ve böylelikle sadece eylemleri eleştirilebilir birisi olarak kalmıştır... Marks, Engels gibi kalıplaşmış insanlar ise yıkılmaya her zaman mahkumdurlar... Atatürk bir tek Medeni Bilgiler kitabında demokrasiyi tanımlamaya yoğunlaşmıştır, o kadar... İşte onu da kendi çağına göre algılayıp tanımladığı için artık o dönemde kaldığını söylüyorum... Peki siz benim kadar eleştirebiliyor musunuz kendinizi? O cümleyi eksik kurmuşum: Türkmenler Anadolu'ya geldiklerinden beridir bir siyasi teşekkül oluşturmuşlar ve ondan sonra Anadolu ile birlikte içerdiği Ermenistan ve Kürdistan bölgeleri, bu örgütlenmenin içerisindeki birer coğrafi bölge olarak kalmıştır. Çünkü siyasi olarak nitelenebilecekleri bir siyasi örgütlenmeleri kalmamıştır. Daha öncesinde de zaten Bizans hakimiyetinde oldukları için yine siyasi bir tanımda değildir o adlar. Türklerden önce Anadolu'nun adı Türklere göre "Rum İli", Bizans'a göre "Anatolia"dır... Türklerden sonra ise "Turchia"dır...
  18. Bunun yanıtını hazır diğer bir konuda vermişken, cuk diye bu soruya da oturuyor; Alıntılayıverdim... Ne bekliyordunuz Biji? Çanakkale'de olanları elbette ki tasvip etmiyorum ve bunun ilkelce olduğunu düşünüyorum. Fakat halkı bu hale getirenler de bellidir. Topluma karşı bir psikolojik savaş vardır ve bu adım adım başarıya ulaşmaktadır. Daha önce de söylemiştim ve tekrar söylüyorum; Toplumun bölünmeye karşı hassasiyetlerinin yanında, kendilerine haksızlık yapıldığına dair inançları da güçlendiriliyor. Ve bu bilerek, istenerek yapılıyor. -Eruh'ta şenlikler düzenleniyor... -Apo'dan yol haritası isteniyor... -Pkk'lılar çiçeklerle, bayraklarla karşılanıyor... -Meclis'e Türk Bayrakları ile yürüyenlerin elindeki bayraklar toplatılıyor... -10 Kasım'da Kürt! Açılımı tartışılıyor... -29 Ekim Cumhuriyet Yürüyüşleri engelleniyor ve bayraklar toplatılıyor... Halkın öfkesi bilerek ve isteyerek körükleniyor. Ve bunu siz, desteklediğiniz partiler, o yapı körüklüyor... Daha ne bekliyordunuz? Kürtler, birlikte yaşadıkları coğrafyadaki hiçbir kitle tarafından sempati ile karşılanmıyorlar... Neden? Neden Türkiye'de, Irak'ta, İran'da kin ile karşılaşıyorsunuz? Neden böyle bir kin biriktiriyorsunuz? Bu yaşanılanlar daha başlangıç ve ne yazık ki bir iç savaşa neden olacak... Zaten PKK'da bunun hazırlıklarını yapıyor... Türkiye için onlarca şehit kardeş, çocuk, eş, akraba, arkadaş, dost veren insanlar, Vatan bölünmeye yüz tuttuğunda susacaklar ve seyredecekler mi sanıyorsunuz? Öyle bir iç savaş çıktığı takdirde; Henüz eleştiremediğiniz ve haklı bulduğunuz PKK'nın tarafına geçmeyeceğinizi düşündüğümüzü mü sanıyorsunuz? İnsanları bu noktaya ittiğinizin farkında değil misiniz? Kürtlere karşı oluşan antipati "Türk Irkından" olanlarca beslenmiyor... Neden bu antipati ve bu kin, Türk Irkından olmayan; fakat Türk Ulusu'ndan olan diğer Etnik-Kökenlilerce de Kürtlere yönelik besleniyor? Bana şunun yanıtını verin; Her farklı etnik-unsur kimliklerini koruyabilir ve uyumlu yaşayabilirken, Kürtler hiçbirisi tarafından sevilmiyor? Çünkü onların da toplumsal bağlarına, Ulus bağlarına zarar veriyorsunuz... Kaygı yüklüyorsunuz... Onların da kaygılarına dokunuyorsunuz... O Çanakkale'de Doğulu Kürt Vatandaşlarımızın evlerine saldıranlara bakın, Kim bilir kaç tanesi gerçekten Türkmen kökenlidir!? Siz hem arı kovanına çomak sokacaksınız... Hem de arılar sizi soktu diye o kovanı ve arıları suçlayacaksınız... Oh ne ala memleket... Yazık, gerçekten yazık... Göz göre göre insanları Şovenizme sürüklüyorsunuz... Kaldı ki şovenizmi en son barındıracak yapı Ulus yapısı olduğu halde... Ondan sonra da çıkıp: "Kız meselesini ırk tartışmasına döndürenler..." diyorsunuz... "Batman: Dark Kinght" filminde çok güzel bir lafı vardır Joker'in: "De.lilik, yerçekimine benzer: Birazcık itmek yeterlidir..."
  19. Bunların, Ulus uğruna yaratılmış provakasyonlar olMAdıklarını çok iyi biliyoruz aslında... Bu söyledikleriniz çok havada kalan iddialar sevgili Biji... Örneğin ben de sizin söyledikleriniz ve savunduklarınız için şöyle diyebilirim; "Bunların hepsi yaratılmak istenen Kürt Irkçılığı uğruna yapılan provakasyondan öte olmadıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. bla bla bla..." Burada polemik yaratıp, gerekçesiz söylemler peşine düşmek derdinde değilim... Sizden de gerçekliği bulunan söylemler beklerim... Savunduğunuz PKK'nın önderi Apo ile el sıkışanlar, bugün Ergenekon'dan içerideler ya da sorgulandılar değil mi? Perinçek, Yalçın Küçük vs... Fakat sizden hiç Apo'yu eleştirdiğinizi görmedik! Ergenekon'u halkı birbirine düşürmek için kurulmuş bir örgüt olarak tanımlarken, PKK'yı öyle tanımlayamamanız zaten ne kadar samimi olduğunuzu gösteriyor... Eruh'ta, PKK'nın ilk eylem yaptığı yer ve tarihte şenlik düzenleyenler hiçte "Halkta kin duygusu yaratmak" niyetinde olmuyor değil mi? Eğlenmeyi çok seviyorlar, kendilerini kaptırıveriyorlar; o kadar! DTP ve AKP bugüne kadar yaptıkları ile bilinçli olarak halkta bir kin duygusu yarattılar. Bu bir psikolojik savaştır. Ve bugün halk, Çanakkale'de bir kız kavgası yüzünden Etnik-Köken kavgasına kadar götürüyorlar işi... Sonra da Kürt Olmayanlar suçlanıyorlar; Faşist diyerek... Halkın hassasiyetleriyle dalga geçenler ve halkın tepkisini yükseltenlerin hiç suçu yok! Bu aynen şuna benziyor: Çok sinir bozucu birisi vardır ve karşısındaki insanla sürekli olarak alay eder. Adeta dayak aranıyordur fakat zaten amacı da karşısındakinin tahammülünü iyice bitirip, ateşlemektir. Sonunda karşısındakinin tahammülü tükenir ve çözüm olarak şiddetten başka bir çare düşünmeyecek hale gelir. Şiddete başvurur ve bingo! Artık bir suçlu yaratmışsınızdır ve onu bu hale getirenin suçu yoktur! Kürtçülerin, DTP/PKK ve AKP'nin de yaptıkları budur. Halkın tahammül sınırını zorlayıp, onları şiddete teşvik etmek Ve en sonunda da Mazlum Edebiyatı yapmak... Sahi, neden her tartışmada işi Mazlum Edebiyatı'na döküp, asıl konulardan sapılır? Neden hep duygu sömürüsü yapılır? Neden kaçak dövüşülür?
  20. Siz nasıl olur da Dersim ile Çorum'u bir tutarsınız? Çorumlu Aleviler, Dersim hakkında ne düşünüyor biliyor musunuz? Çorum'da Aşiretler mi vardı? Ağası uğruna ölmek isteyen kitleler mi vardı? Karşı-Devrimci bir yapı mı vardı da Çorum'da, Dersim ile bir tutup, bir de hesap soruyorsunuz duygu sömürüsü yaparak? Madımak'da katledilenler Aşiret Reisleri miydi? Madımak'a saldıranlar Devrimci ve Laik bir kitle miydi?
  21. Benim gördüğüm şey, Aşiret Yapısı'nın dayattığı kültürün hala devam ettirildiğidir... Hala kan davalarının olduğu, Hala kızların okutulmasına karşı çıkıldığı, Hala çok çocuklu ve erkek egemen aile yapısının sürdürüldüğü, Hala kadınların ikinci planda olduğu, Hala başlık parası ve berdel gibi uygulamaların sürdüğü, Hala siyasi arenada bile Aşriet Reislerinin önderlik ettiği, Hala oy verileceği zaman Aşriet Reisinin ağızına bakıldığı, Hala iki Kürt'ün bir araya gelir gelmez, aşiretlerinin ne olduğu sorguladıkları, Hala kendi kanından olanlara büyük bir kayırıcılık ile yaklaştıkları, iltimas uyguladıkları, memleketçiliğin en koyu olduğu, Hala sürü toplumsal psikolojisinden kurtulunamamış, Hala Aşiret yapısının verdiği dışlanmışlık ve ötelenmişlik, dışlamacı ve ötelemeci Hala büyük şehirlere yerleşildiğinde bile aynı etnik-kökenden ve mümkünse aşiretten, değilse memleketten olmayı ön gören mahalleleşme kafa yapısının olduğu bir kültür var... Bu mudur sizin tükenmeye yüz tutmuş Aşiret yapınız? Ağaların yok olması değildir Aşiret Yapısının yok olması... Onun dayattığı o kültürün ötelenmesi, geliştirilmesidir... Kürtçe, bu ülkede beni Çerkezler, Makedonlar, Rumlar, Zazalar, Araplar, Farslar, Pomaklar, Türkmenler, Lazlar, Ermeniler ile ortak bir paydada buluşturabilecek ve onlar ile iletişim kurmamı sağlayabilecek ise amenna... Siz, salt Kürtçe konuşarak, bu ülkenin diğer etnik-kitleleri ile anlaşabiliyor musunuz? Kendi Anadilinden kuran okumak dini bir eğilimdir, okuması beni zerre kadar ilgilendirmez... Fakat kendisi Lazca da, Türkçe de biliyordu... Kaldı ki hep söylüyorum ve hala görmezden geliyorsunuz; Kendi dilinde ne yapıp yapmadığı ilgilendirmez beni, bir başka etnik-kökenin... Herkes kendi dilini geliştirme hakkına sahiptir... Bunu on bin kere mi söylemem lazım? Ben, sizin ile beni ortak paydada buluşturan dili önemserim... Benim babaannemin konuştuğu dil, beni ya da onu ilgilendirir; Siz değil... Sizin etnik-diliniz de beni ilgilendirmez... Siz, sizin kökeninizden olmayanlar ile bir iletişim ve ortak payda üretebilme kaygısında değilseniz, Hala burada niçin Türkçe yazıp duruyorsunuz? Yazmayın efendim! Tutarlı olun değil mi ya? Hala aynı laflar... Kusura bakmayın; Hakikaten laf... Türklük bir Ulus Bilincidir... Kürtlerden yani Aşiret Kültürünü hala yaşatanlardan başka hiçbir kesim, "Ben Türk'üm" derken kendi etnik-kökeninin ne olduğunu sorun haline getirmiyor... Siz kimsiniz ya da ne değilsiniz önemsemiyorum... Dediğim gibi etnik-kökeniniz de beni zerre kadar ilgilendirmiyor, neyin propagandasını yaptığınız da... Ben de Sosyalizm'in normlarını benimsemiş birisiyim; Fakat sizden çok daha gerçekçiyim... Ben çağcılın koşullarına bakarım; Geleceğe dair ise bir çok ütopya türetilebilir... Anadolu İhtilali, İttihat ve Terakki önderliğinde verilmemiştir... Bunun sonrasını tartışmıyorum bile... "Ulus" dediğiniz yapı, bu çağın gerçekliğidir... Dediğim gibi: Daha modern bir toplumsallaşma biçimi varsa, ortaya çıkmışsa, çıkıyorsa; Onu kabullenmekte zerre tereddüt göstermem... Fakat yok şu an... Ha 50 yıl sonra gerçekleşir mi? Ulus-Üstü bir birliktelik meydana gelir mi? Gelirse seve seve... Ayrıca şu kavram kargaşasından bir vazgeçin... Bakın, "Sosyalist"im diyorsunuz; Bir Sosyalist'in öncelikli olarak bilmesi gerekendir kavramlar, toplumsal süreçler, örgütlenmeler... Hala Ulus ile Kavim'i karıştırıyorsunuz, daha ne diyeyim? Hem Marx'a Engels'e takılıp kalmayı artık bırakın derim ben... Ne Marx ve ne de Engels, bugünün gerçeklikleri ile yaşamadılar... Geçmiş için söyledikleri başka ama gelecek için ne kadar yol gösterici olurlar; oldukça şüpheli... Bugünün dinamiklerini bilmiyorlar...
  22. Jan; Zahmet edip YazıYaz'dan özetlemeye çalışarak aktarmışsın bu yazıyı -http://www.yaziyaz.com/forum/153199-post276.html- Fakat biz daha önce bu konular hakkında çok şey söyledik: Örneğin Sayın Gelincik'in de bu konuda çok güzel bir karşı yazısı vardı, Bulup okumanızı tavsiye ederim... Şunu söylemek gerekir ki; Toplumlar, binlerce yıl önce büyük bir medeniyet kurup, daha sonra ortadan kalktıklarında; Binlerce yıl sonra yeniden çıkıp "Ahanda biz buradayız" diyemezler... Bugün, Çanakkalelilerin çıkıp; "Biz Truvalıyız" demeleri gibi birşey olur bu! Kürtlerin yaşadıkları coğrafyalardaki ve sizin sözde kökeninizi dayandırdığınız devletler ve topluluklar, Varlıklarını sonlandırmışlar ve hakimyetlerine girdikleri toplumlar arasında erimiş gitmişlerdir. Ha ama Kürtler, gökten zembille mi düşmüşlerdir? Hayır elbette... Elbette ki geçmişte devletler ya da örgütlenmeler kurmuş olmalıdırlar... Belki de kuramadılar... Bir toplumun kökenleri incelenirken, "Şu şunu söyler ama inandırıcı değildir; benimki daha bir inandırıcı!" tarzı söylemlere rastlanır; Ki yazınızda bu oldukça görülüyor... Fakat şu var; Ben size "Kürtler'in tarihini anlatın" demedim! Kürtlerin kökeni beni ilgilendirmiyor... Oğuzlar Anadolu'ya gelmeden önce çelik-çomak mı oynuyorlardı, yoksa sek sek mi sekiyorlardı hiç umrumda değil... Oğuzların buraya gelmelerinden ve bir Türk Kimliğinin oluşmasından beridir, Kürtler bir siyasi örgütlenme oluşturamamıştırlar. Ve "Kürdistan" adı bir coğrafi bölge adı olmaktan daha öte bir durumda kullanılmamıştır; Çünkü bir Siyasi örgütlenmeleri yoktur... Aşiret yapısından kurtulamamışlardır... "Hak" dediğiniz şey evrenseldir... Kürtlerin, diğer etnik-unsurlardan ayrıcalıklı bir hakları yoktur... Ve bir Ulusalcı olarak, "Kürtler yok sayılmalıdır, kendi dillerini konuşmamalıdırlar, kültürlerini geliştirmemelidirler" demedim hiç bir zaman... Aksine, Kürtler o aşiret sistemini yıksınlar ki Kültürleri daha kalıcı, uyumlu olsun diyorum... Gören de sanır ki; Henüz 85 yıldır farklı farklı lehçeleri konuşuyor bu Kürtler... Kürtlerin, aynı coğrafya da farklı lehçeler ile konuşuyor olmasının nedeni, Yine Aşiret yapısıdır arkadaşım... Aşiret dediğin şey, kapalı bir toplumsallaşma örneğidir. Kendi hukuki kuralları, iç dinamikleri, yaşam anlayışları ve üretim şekilleri vardır. Aynı kökenden gelen kitleleri, aile/soy bazında bile birbirine yabancılaştırır... "Anadolu Türkü" diye bir "Türk Çeşidi" de yoktur ayrıca. Siz gidip, elmalar ile armutları toplamaya çalışıyorsunuz. "Yakut Türkleri" "Gagauz Türkleri" "Sabir Türkleri" vs... Bunlar birer Türk ırkının etnik kitleleridir... Fakat "Anadolu Türkü" diye bir etnik kitle yoktur... Bu, bir Toplumsal söylemdir, Irk Sınıflandırması değildir. Kimlerle neyi tartışıyoruz? Bugüne kadar ve bugünden sonra hala korumakta ısrar ettiğiniz Ve hala sorgulayamadığınız o ilkel toplum yapısını sorgulayın bence... Türkler, Anadolu'da 500 yıl boyunca katledilip, asimile edilip, hakir görüldüler... Yine de başkalaşmadılar birbirlerine... Çerkezler 150 yıl önceden beridir sürüldüler vatanlarından, Ama başkalaşmadılar... Arnavutlar, Boşnaklar veya diğerleri... Başkalaşmadılar... Çünkü o ilkel bağları kopartabildiler... Uyum sağlayabildiler... Kürtlerin birbirlerine bile yabancılaşmalarının nedeni, Yine kendi kültürleridir... Hala kendinizi sorgulayamıyorsunuz... Bunlar daha önce konuşulmamış, tartışılmamış şeyler değil Jan... Kürtçe ne kadar özgün, Kürt Kültürü ne kadar uyumlu ona bakarım ben... Bana bundan söz edin; Örneğin Kürtçe'de sayılar hangi dilden alınmıştır, eğer Farsça'dan değilse... Grameri Arapça ve Farsça'dan ne kadar farklıdır? Kelime haznesi hangi dilden ne kadar almıştır? Öz Kürtçe nasıl bir dildir? Dil Yapısı özellikleri nedir? Kürtçe dediğiniz dil, kendi içinden ne kadar parçalanmıştır ve ne kadar bütünsellik arzeder? Dünya Medeniyetine, söz ettiğiniz kadar şey katabilmiş bir medeniyet, Nasıl olur da yüzlerce ve daha fazlasınca süre boyunca bir örgütlenme ve toplumsallaşma, Bir ortak duygu oluşturamazken, Bugün çıkıp da "Biz Ulus'uz" diyebilir? Eğer söyledikleriniz gerçek ise, Barındırdığı çelişkiler ile birlikte, Muazzam ve türünün tek örneği bir tarih anlayışı demektir... Ayrıca şu Kürtler'in kökeni konusunda Copy/Paste'den vazgeçin; Ya da yapacaksanız bari "Birinci Bölüm" "İkinci Bölüm" diyerek, Tıpkı Basım yapmayın!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.