Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey
-
Katsayı zulmü...
Lütfen... Demogoji yapmayalım... Bize, Avrupa'daki Meslek Lisesi eğitiminin koşullarını ve Üniversiteye geçiş haklarının kapsamının ne olup olmadığını anlatır mısınız? Biz, Türkiye'deki özelliklerini ve niteliklerini, hukukiliğini anlattık değil mi? Bakalım, neymiş o bizden daha iyi bildiğiniz Avrupa'nın Eğitim Sistemi... Çok da severim ya hu "Ben gittim, ben biliyorum"culuğu!
-
Faili mechul cinayetler
Hiçbir şey demiyorum daha... Uğur Mumcu için bile artık bunu diyebiliyorsanız, hiçbir şey diyemiyorum... Dün Tokat'ta 7 tane asker şehit edildi. Ne Ordu, ne (takip edebildiğim) haber kanalları, ne başbakanlık ve ne de herhangi bir resmi kurum "PKK'nın işidir" bile demedi. Ordu, özellikle "Terör Hareketi" olarak niteledi ama PKK'nın adı bile geçmedi. Siz PKK'ya hiçbir konuda toz konduramıyor olabilirsiniz. Hatta gördüğümüz ve bildiğimiz gibi en ufak olayı Ordu'nun ve Devlet'in üzerine atmakta DTP/PKK'nın ve Kürt Irkçılarının üzerine de yok. Küçücük Ceylan öldürüldü, DTP'liler anında çıkıp "Ordu Yaptı Bunu" diyerek yaygara koparttılar. Ordu o zaman bile "PKK yapmıştır" demedi ve olasılıklar ile hareket etti, yargıda bulunmadı. Eleştiri yaparken, lütfen ama lütfen biraz vicdanınıza sığınıp kendinizi yargılayın azıcık. Lütfen provakasyon niteliğinde söylemlerden vazgeçin artık. Lütfen ortak bir vicdan geliştirin artık. Cem Yılmaz der ya hani: "Bari ölünün üzerinden edebiyat yapmayı!"
-
Hamam Böcekleri
Beyinden ziyade, sinir sisteminin tüm vücuda dağılmış olması ilginç. En eski türlerden biri olmasının kanıtı budur sanırım. Henüz bir beyin sistemi gelişmemiş. Tuhaf yaratıklar...
-
Aslında forumumuzda gerçek anlamda moderasyon yok
Sevgili Dayı'm ve Gece Kuşu ile birlikte bana sorarsanız Cyrano'da bu işi hakkıyla yapabilir. Tarafsızlıkları ve sağduyuları herkesçe bilinmektedir. Fakat bu iş oldukça yoğun bir dikkat ve zaman gerektirir. Kendi işlerinden ziyade vakit ayırabilirler mi bilemem. Böyle bir yapıya bence de çok ihtiyaç var; Çünkü sorun ve tepki ortaya çıkıyorsa, bence bunun eksikliğinin etkisi var. Olması gereken bir moderasyon yönetimidir. Fakat bu kontrolü yapacak olan moderatörlerin yazı renkleri diğerlerinden farklı olmalı; Örneğin röportajlardaki gibi mavi ve olabilir. Hep büyük harfle de yazılabilir karakterler. Çünkü ileti yazacak olan kişi, yukarıda mod'un tartışmanın seyrini kontrol ettiğine dikkat etmeli. Yoksa mod.u umursamayıp, yoluna devam etmeye girişebilir. Ve böyle olduğu zaman da mod. müdahale edip, tartışmayı tayin ettiği seyre çekmeli.
-
Forum Üyelerinin Klişeleri
Ben bi de "ahanda..."yı çok kullanıyorum sanırım JAN en çok bana mı hitap ediyomuş?
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
Mahmut Esat Bozkurt'u pişirip pişirip sunmayın lütfen... Doğru bir düşünce olduğunu elbette ki desteklemiyorum; Fakat her düşünceyi, döneminin koşulları ile ele almak gerektiğini düşünüyorum... Yanlıştır, ancak 86 yıldır da yürütülmüş bir politika değildir. Türk ırkından olmayanların köleleştirildiğini, Türk ırkından olanların da efendileştirildiğini görmedim hiç. En uç örnekleri, en uç anlama bürüyerek genelliyorsunuz. Her zaman dediğim gibi; Düşünceleri ve kavramları, dönemine göre ele almak lazım. Ha ama bu elbette ki Bozkurt'un düşüncesini haklı kılmaz, Fakat anlamamızı sağlar. Aynen, Ulus kavramının bugün büründüğü anlamı, 100 önceki anlamına boğmadığımızda kavrayabileceğimiz gibi. Bugün Ulus-Toplumları, yıkılmaktan ziyade, artık anlam ve uygulama farklılaşması yaşıyorlar...
-
Tengeriin boşig ile röportaj yayında !
Valla Ayşe'nin haberi yoktu... Ne diyorum ben yaa! Neyden haberi yoktu! Cyrano, bak psikolojik yönlendirme yapıyorsun; Farketmiyorum değil... O ayıcık, doğal yollarla parçalandı! Tamam mı!? Hem Ayşe çok farklıydı... Her kadın başlı başına bir değer ve güç belki ama O hayatımda tanıdığım en dik ve en dikkafalı kızlardan birisiydi. Bir insanın bu kadar mı özgüveni yüksek olur. Bu kadar mı kendi değerlerine en tutarlı biçimde sahip çıkar. Ve bir insanda, tek bir günde, bu kadar mı güzel izler bırakır. Onca sene bir eksiklik gibi kal; sonra ortaya çık ve tamamla yok ol... Hayır yani öyle bir film karakteri de yok ki benzeteyim! İşte az-buz "Before Sunrise" & "Before Sunset"e benziyor... Ayrıca o karamsarlığı nerede hissettin yaa; Söyler misin? "Why so blue" bir deyim mi? Hadi "Why so serious"u biliyorum da... Ama o ne roldü be abi, değil mi? the Joker heralde hiç bu kadar mükemmel canlandırılmamıştı...
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
Biz ne diyoruz en baştan beri? "Orta Asya Kökenli Türk Irkı" başkadır, "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olmakla Gerçekleşen Türklük" başkadır demiyor muyuz?
-
Katsayı zulmü...
Arkadaşım, anlatamıyorum sanırım... Benim kardeşim meslek lisesi mezunu; oraya, üniversiteye gitmek planı yapmadığı için gitti ve meslek sahibi oldu. Ben de düz lise mezunuyum; oraya üniversite de bir bölüm okumak için gittim ve üniversiteli oldum. Ben Tarih bölümü okudum ve siz bir imam-hatipli ile bana aynı katsayıyı uyguladığınızda, İmam-Hatip olmak için Meslek Lisesine gitmiş olan bir insanın, Tarih Bölümü okumak için Düz Liseye gitmiş olan benim hakkımı yemesine onay veriyorsunuz. Hangi ülkede ne görüyorsunuz umrumda değil; Çevreniz de umrumda değil; Biz Türkiye'den söz ediyoruz... Hem Avrupa'da Meslek Lisesi mezunları, Ünversitelere girebiliyorlar mı? Hangi kolaylıkla girebiliyorlar? Ben, İngiltere'deki bir arkadaşımdan bilyorum; "Özellikle öğrencileri Meslek Liselerine yönlendiriyorlar, sonra da onların üniversiteye gitmeleri çok daha zorlaşıyor, meslek kazandırıyorlar sadece." diyordu. Sanıyorum diğer ülkelerde de çok farklı değil. Neyse... İsterse İmam-Hatip okumuş olan kişi Ateist'in önde gideni olsun. İmam-Hatipler birer Meslek Lisesidir... Eğer sen Meslek Liseleri ile Düz Liselere aynı katsayıyı uygulayacaksan, Düz Liseleri tümden kaldırmak zorundasın... Öyle yapmalısın ki, Düz Lise mezunu, üniversitede onun hakkını elinden alan bir Meslek Liseli karşısında hiçbir iş yeteneği olmayan işsiz konumunu düşmesin. Bu kadar açık ve nettir bu. Meslek edinmek için Meslek Lisesi'ne gidersin; Tekniker olursun. İki yıllık Ön Lisans/Yüksekokul okursun; Teknisyen olursun. Ha ondan sonra Lisans/Üniversite okumak istersen, dikey geçiş ile Lisans okursun; Mühendis olursun. Yani belirli prosedür çerçevesinde Meslek Liseliler zaten Üniversilerin Lisans programlarını okumak hakkına sahiptir. Hem de katsayıya hiç takılmadan... Meslek Liselilerin Düz Liseliler ile eşit ve fakat farklı şekilde kullanabildikleri hakları bulunmaktadır. İmam Hatipliler de bu haklara sahiptir. Kat Sayı farkına olan protestolar ise politiktir ve sansasyondan ibarettir. Danıştay'ın kararı tam anlamı ile hukuki ve adildir. Ayrıca Meslek Liselilerin düşünceleri doğrudan şudur: "İyi ki meslek lisesine gitmişim, çünkü eğer düz liseye gidip üniversiteyi kazanamasaydım, 19-20 yaşında hem işsiz hem de iş bilmeyen, yetişememiş birisi olarak kalacaktım, çırak bile olamazdım." biçimindedir. Sen şimdi Meslek Lisesi mezununa bir de Düz Lise ile aynı kat sayıyı uyguladığında, Düz Liselilerin zaten kazanmakta zorlandıkları Üniversitelere, onların haklarını işgal edecek Meslek Liselileri sokacaksın ve Düz Liseliler iyice haksızlığa uğramış olacak. Meslek Liseliler hem iş bilgisine sahip olacaklar, hem de Düz Liselilerin üniversite haklarını işgal etmiş olacaklar. Bu mudur adil olan? İnsaf; Düz Liselilerin geleceği ile hakları ile oynamaktır. Çünkü o insanlar üniversiteye gitmek için mesleki eğitime katılmıyorlar ve meslek öğrenmiyorlar; Anlatabildim mi? Yerlerini Meslek Liseliler ve İmam Hatipliler işgal edince de hem işsiz, hem de üniversiten açıkta kalacaklar... Ben Tarih okudum ve İmam-Hatip mezunu bir sürü öğrenci vardı; Kat Sayı farkını aşabilecek ve aştıkları takdirde Üniversite Lisans Programına gidebileceklerini sağlayacak düzenlemeler zaten hep vardı. Onlar sadece daha çok hak işgal etmek istiyorlar. Daha çok İmam Hatipli girsin istiyorlar. Ve emin olun, mevcut olan bu düzenleme bile Düz Liselilerin haklarını tam anlamı ile işgal etmektedir. Yani bunu daha da anlatmanın, açıklamanın mantığı falan yok. Anlamak gayet kolay ve basit. Şu yazıyı da okursanız :-http://abbasguclu.com.tr/yazarlar/meslek_liseleri_tartismasi.html-, belki bazı parçalar oturur diye düşünüyorum...
-
Katsayı zulmü...
Bir inancın alternatifi başka bir inançtır... Laikliğin alternatifi ise inanç ya da inançsızlık değildir... İmam-Hatip Liselerinin yapısı ve neden var oldukları bellidir. İmam ve Hatip yetiştirmek için vardırlar. Oraya giden öğrenci İmam ve Hatip olmak istiyorsa oraya gider. Doktor vs. olmak istiyorsa Düz Lise'ye gider... Öğretmen olmak istiyorsa Öğretmen Lisesi'ne gider... Meslek edinmek istiyorsa Meslek Lisesi'ne gider... "Ben öğretmen olmak istiyorum ama İmam-Hatip Lisesi'ne gidip, Öğretmen Lisesi'ne gidenle aynı katsayı uygulanmasını istiyorum" diyemez. Bunun özgürlük ile ya da demokrasi ile ilgisi de yoktur. Demokratik ya da Demokrasi Karşıtı bir uygulama olup olmamak gibi bir olgusu yoktur bu uygulamanın. Kafanıza göre bir bölümde okuyup, kafanıza estiği gibi başka bir lisans programına geçemezsiniz. Ayrıca evet, İmam Öğretmen, İmam Doktor, İmam Hakim bir ülkenin görebileceği kafa yapısı en bulanık tiptir. Düşünür müsünüz; Bir Biyoloji öğretmeni ve Evrim'in gerçek olmadığını ve her canlının başlı başına yaratıldığını öğretiyor ya da Evrim'i anlatmaktan kaçınıyor... Bir Türkçe öğretmenini, bir Tarih öğretmenini düşünün... Coğrafya Dersinde, her doğa olayını Mikail'in gerçekleştirdiğinin anlatıldığını, anlaşılamayan olaylar için de "Vardır bir hikmeti" denildiğini düşünün...
-
Katsayı zulmü...
Meslek Liselerine ve İmam Hatip'lere Düz Liseler ile aynı katsayıyı tanımak, Düz Liselilere haksızlık olmuyor mu? Düz Liseliler, Üniversite'ye gidebilmek ve o yönde eğitim almak için Düz Liseye gidiyorlar. Ama siz Meslek Liseleri ve İmam Hatipler ile aynı katsayıyı uyguladığınızda, Düz Liselilerin hakkı olan ve o yönde eğitildikleri bölümlere Meslek Liseliler girecek ve Düz Liseliler hem meslek edinememiş hem de üniversitede girmek istedikleri bölüm işgal edilmiş olan bireyler olarak kalacaklar. Meslek Liseleri, teknik eleman yetiştirmeye yöneliktir. Amacınız üniversiteye gitmek değilse, Meslek Lisesine gider Tekniker olarak mezun olur; Sonrasında iki yıllık bir Ön lisans programı okuyup Teknisyen olursunuz. Bununla da yetinmezseniz ve eğer üniversite okumaya yönelirseniz, onun da yolu var; Dikey Geçiş Sınavı ile gayet kolay bir şekilde 4 yıllık bir Lisans programına geçiş yapar ve okursunuz. Düz Lise'den sizinle birlikte mezun olmuş birisi 5 yıllık bir öğretmenlik okuyup bitirene kadar, Siz 5 yılda hem Ön Lisans hem de Lisans Eğitimi diploması sahibi olursunuz. +1 diploma fazlanız bile olur... Yani Meslek Liseliler, zaten şu halde de Düz Liselilerden olanak ve hak olarak daha avantajlı konumdalar. Bunun daha neyi eleştiriliyor anlamıyorum... Daha ne isteniyor anlamıyorum... Ama mesele Meslek Lisesi meselesi değil. Mesele; İmam Doktor, İmam Hakim, İmam Öğretmen, İmam Mühendis, İmam Tarihçi, İmam bilmem ne yaratmak amacıdır. İmam Hatipler, bu ülkenin en gereksiz tek kurumudur. Kadınlar, dine göre imam-hatip olamazken, siyasilerin düşünceleri Allah'tan baskın gelmekte ve bu okullara gidebilmektedirler. Buna yorum bile yapmıyorum...
-
Tengeriin boşig ile röportaj yayında !
Gülerken bile çekiniyorum artık Flüt'ümü severek çalıyorum da piyano meselesi rüyamda Çünkü çok pahalılar ve benim de alabilecek param yok... Selçuk Yaşar Vakfı'na bağlı bir köşk var, Onlarla ortak çalışmalarımız oldu. Orada bozuk bir piyano var. Sağlam tuşları ile çalıyorum bir şeyler; o kadar... Ben ufak birisiydim o zaman; Hem ne de olsa ilkokuldaydım. Güreş hocamız bana "Şam Şeytanı" derdi şımarıklık yaptığım için. 5 sene güreş yaptık falan ama ben girdiğim yarışmalarda heyecanlanmaktan kendimi alamazdım. Titrerdim resmen. Bunu aşamadım bir türlü ve aşamayacağıma karar verip, ortaokula başladığım için de okulu bahane edip bıraktım. Ama çok severdim güreşi... Morluklar yoktu ama bir arkadaşımın kolu çıkmıştı, Benim de çıkar diye çok korkuyordum. Arkadaşlarımla çok uyumluyuzdur, çok severim kendilerini. Yok yaa, o kadar umursayamıyorum nedense her şeyi... Bir süre sonra kafamda yer eder belki ama... Ama bu umursamazlığım değer vermemek anlamında değil açıkçası, öyle olduğunu sananlar olabilir... Valla eğer sorulara, istediğim uzunlukta yazsaydım, oku oku bitmezdi sanırım Valla şu an anti-fenerli gibi bişeyim; Onun da nedeni üniversite okurken tüm arkadaşlarım galatasaraylıydı Pasif anti-fenerli oldum diyebilirim Trabzonspor'a sempatim var ama ne takip ederim ne maçını izlerim... Renklerini severim sadece...
-
Tengeriin boşig ile röportaj yayında !
Bilmediğin şey de yok maşallah Cyrano... Kulakları kurtaramadık; Bir çift kırık kulak sahibiyim ne yazık ki... Ama benim kulaklar doğuştan kırık kısmen. Komşumuz pehlivandı ve ben doğunca kucağına alıp: "Bunun kulaklar kırık; pehlivan olur bu" demiş. Sanırım tek yanıldığı kişi bendim... Valla sandığın nedenden dolayı değil... Ben ilkokuldayken parçalanmıştı çoktan... Bence de çok anlamlı... Sağolasın şiirin için dostum... Çok sevdim... Valla yaa angel ne yazık ki az yazdırdılar bana. Daha uzun yazcaktım ama prosedüre uymazmış. Aslında buradakiler, asıl röportajın yarısı. Buna tek dikkat eden sen oldun farkında mısın?
-
BU FORUMU ÇOK SEVİYORUM...
Ambivalans ne ola ki? ;)
-
Tengeriin boşig ile röportaj yayında !
Teşekkür ederim Gelincik... Yakın zamanda geleceğim İstanbul'a; Ve mutlaka görüşeceğiz zaten... Aklımda...
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
Bakın, konuyu bir kere Feodalizm ile Ulus Olma çatışmasından bağımsız ele almak imkansızdır. Bir taraf Uluslaşabilmiş, diğeri hala Feodalizm ile yaşıyorsa, bunda gönüllülük ya da gönülsüzlük gibi koşullar devre dışıdır. Aşiret Kültürü'nde, Kürtlüğü bir Ulus-Kimlikten ayrı ve ayrıştırıcı tutmanın, bilinçi bir eylem olduğunu iddia edemezsiniz. Orada bir güdülmüşlük, koşullanmışlık vardır. Birlikteliği zorunlu olarak istememekten söz edebilirsiniz. Birlikteliği istememeye koşullanmaktan söz edebilirsiniz. O birlikteliği oluşturan unsurların toplumsal yapılarına baktığınızda bunu kavrayabilirsiniz. Siyasi söylemler ile çözülmüyor ne yazık ki bu sorunlar; Toplumsal tanımlar ve örnekler ile çözülebiliyor. Siyaset, sadece bu toplumsal gereksinimleri sadece biçimlendirir ya da benimser veya o sürece katılır. Şizin yaptığınız, sadece siyasi temelde anlamlandırmaktır. Süreci, o kültürlerin algısından ayrı olarak ele alamazsınız... Jan, etnik-devletler kurmak demokraside var mıdır? Yoksa demokrasi etnik ve dini değerler üzerinde İnsan Olma değerinde ortak değerler üzerinde yükselen bir kaygı mıdır? İnsanları etnik farklılıkları ile örgütlemek ve ona göre tanımlamak niyetindeyseniz, Daha doğrusu ırkçı bir yapılanma peşindeyseniz, bu söylediklerinizde elbette ki tutarlısınız... İnsanları dini farklılıkları ile örgütleme ve ona göre tanımlamak niyetindetseniz, Daha doğrusu dinci bir yapılanma peşindeyseniz, bu söylediklerinizde elbette ki tutarlısınız... Modernitede, insanlar kendi kültür ve dillerini geliştirmek ve öğrenmek hakkına sahiptirler. Fakat ortak değerlere sahip çıkmakla yükümlüdürler. Toplum olmanın koşulu budur. Ortak iradenin de koşulu budur. Ayrıca Türkiye'de 30 kadar etnik farklılık var. Her etnik farklılığın tek tek tanınmasını bekleyemezsiniz. Taleplerinizi "Etnik unsurlar" temelinde talep edersiniz, "Kürtlük" adına değil... Var mı Dtp'de böyle bir eğilim? Yok! "Türkler ve Kürtler" denildiğinde kapsamlarına bakmak lazım diyorum hala... Kürtlerin hala hepsi Türk Kimliği'ne karşı değildirler. Dtp ve Pkk'da Kürtlerin tümünü temsil etmemektedir. Bu bir yana, Kürtler'in söz konusu olan kesiminin: ''biz Türk ulus kimliği altında yaşamaya varız, ancak kendi rengimizle, kendi irademizle..'' tümcesindeki "Türk Ulus Kimliği altında yaşamaya varız" tanımını benimsemiş olduklarını hiç sanmıyorum... Bunun en güzel örneği, kendilerince bir "Türk-Kürt" ayrılığının ve eşdeğerliliği düşüncesinin benimsenmiş olmasıdır. "Türk Olmayı" bir Ulus Ortak Değeri olarak algılamamaktadırlar ki "Türk Ulus Kimliği altında yaşamaya varız..." diyor olsunlar! Aksine, kendi Etnik-varlıklarını bir "Ulus" olarak algılamaktadırlar ve ayrıştırmakdırlar... Zaten sorun da bundan çıkmaktadır ve tartıştığımız şey de budur. Eğer dediğiniz gibi bir düşünceleri varsa, Zaten benim de düşündüğüm şey, bu söylemden farklı birşey değildir... Öyle olsaydı, bu konuyu tartışıyor olmazdık, öyle değil mi?
-
Sizce DTP Kapatılmalı mı?
Jan, askeri harekatların çözüm olmadığının farkındayım elbette... Ancak Dtp'nin söylemlerine baktığımda, onların da çözüm olmadıklarını görüyorum... Ali'nin dediği gibi yapıyorum; "Ne söylediğine bakıyorum" Yine de şunu unutmuyorum: "Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz"
-
Sizce DTP Kapatılmalı mı?
Bir partinin çehresini, o partinin dile getirdikleri ile birlikte halkın tepkisi ya da olumlaması da ortaya koyar. DTP her hali ile demokratik olmaktan uzaktır; Ve benim düşüncemde demokrasi taklidi yapmaktadır. Öncelikle her açıdan Pkk'nın sözcüğülünü yaptığı, Ya da daha da kötüsü ve Dtp açısında en iyimse düşünce ile; Pkk tarafından kullanıldığı bellidir. Pkk'nın dili haline gelmiştir. Süreç, onun istediği gibi gitmezse, Pkk ile tehdit etmektedir... Sokaklar ve dağlar ile tehdit etmektedir... Şimdi bu açıdan, Kürtçülerin taleplerini tatmin edeceğim diyerek Diğer tüm Kürt Olmayanların "Pkk/Terörizm"e karşı hassasiyetlerinin görmezden gelinmesi Elbette ki halkta büyük bir tepki yaratacaktır. Kürt Olmayanlar şöyle diyecektir; "Madem siz Pkk'yı destekliyorsunuz, öyleyse onu desteklemenin getirisine katlanırsınız." Halk bu düşünceye yönlenmiş durumdadır zaten. Dolayısı ile Pkk ve Apo'suz bir çözüm düşünemiyorsanız, Karşınızda bulacağınız güç ile çatışmayı da düşünmek durumundasınız. Ve Dtp bunu düşünmeyecek kadar sığ bir parti de değil zaten. Pkk'nın da bir toparlanma sürecinde olduğu bellidir. Dtp'nin misyonu, kim ne derse desin, bir iç savaşın psikolojik temellerini örgütlemek ve yatırımını yaratmaktır. Bunun öncesinde diğer partiler bunun temellerini atmıştır, sürece etki etmiştir falan; olabilir ya da olmuştur veya öyledir... Sorun, Dtp'nin bir ayrı Kürt Ulusu yaratma peşinde olması ve söylemlerinin toplumda bir ayrışmanın temeline oturduğudur... Tüm halkın taleplerini tam anlamı ile karşılayacak bir parti olmadığı sürece demokratikleşme süreci işlemeyecektir... Dtp ve Akp bu nitelikte bir parti olmaktan uzaktır...
-
Sizce DTP Kapatılmalı mı?
Ayrıca Jan, Benim söylediğim şey de Ahmet Türk'ün söylemine dayanıyor! Buna dikkat etmeni de rica ederim... Kendisinin tutarsızlığı değil midir bu da?
-
Sizce DTP Kapatılmalı mı?
Jan yapma gözünü seveyim; Nüfusa mı orantılayacağız demokrasi talebini? Kimin nüfusu fazla ise onun mu sözü geçecek yani! Bakın ben "şurada şunu demiş, burada bunu demiş"e bakmıyorum. DTP'nin tavırlarını alıyorum ve DTP'nin tutarsız bir parti ve ilkesiz olduğunu söylüyorum. Apo'suz bir çözüm düşünememesi... PKK'sız bir çözüm düşünememesi... Talep ettikleri hakların, etnik bir tanım üzerinden Anayasa'da yer alması isteği talebinde bulunması... Bakın, diğer demokrat söylemlerine bakarak bunları görmezden gelemeyiz. Aksine, benim düşüncemde, DTP'nin bu tür demokrat söylemler ile bir takım hassasiyetleri kendi tavrınca güdümleme ya da kullanma yolunda olduğu izlenimi uyanıyor. Toplumun geldiği noktalara bakın; Örneğin şu an "Her Açıdan" adlı programı izliyorum ve DTP'nin söylemleri masaya yatırılıyor. ''Orada eğer havalandırmanın üstü kafesle kapatılıyorsa, nefes sorunu yaşanıyorsa bu 'Kürt sorununu boğuyoruz, Kürt halkına nefes aldırmayacağız' demektir. Öyle algılayıp eleştiriyoruz. Yok 6 santimdi, yok 12 santimdi, böyle küçük şeyler değil, Kürt sorununa yaklaşım olarak değerlendiriyoruz.'' Yani Demokratik olduğunu iddia eden bir parti, Terör örgütü olduğu kabul edilmiş bir örgütün terörist başı olduğu kabul edilmiş elebaşının tutukluluk şartlarını, Bir etnik-unsurun tümüne yapılan muamele olarak tanımlıyor... Bu mudur Demokrasi? Yahu ne olursa olsun; Apo, 20 yıl boyunca katl emirleri vermiş bir terör örgütü başıdır. Cezası tanımlanmış ve çekmektedir. DTP'nin "Apo"ya bakış açısı da bellidir; Apo = Kürt... Jan, Ben şimdi DTP'yi nasıl ayrı tutayım PKK'dan ve nasıl demokrasi açısından umut olarak göreyim... DTP ya tutarsız ve ilkesiz bir partidir; Ya da demokrasiyi kendi amaçlarına araç olarak kullanmaktadır... Bakın bu yönde onlarca söylemlerini de alıntılayabilirim, farketmez... Siz de alıntılayabilirsiniz... Bu alıntılar, o partinin tutarsızlığından ve demokrasi açısından umut vaadetmediğinden, çözüm noktası olmadığında daha fazlasını ortaya koymaz...
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
Senin "Türkler" dediğini sayayım ben... Türkler yani, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları: Orta Asya Kökenli Türk Irkından Olan Etnisiteler: Avşar, Yörük, Manav, Türkmen, Tahtacı, Kıpçak, Tatar, Nogay, Cerit, Kırgız, Karapapak, Terekeme, Gacal, Azeri, Özbek, Harzem, Çepni, Oğuz, Kırımçak, Karaçay, Balkar, Kazak, Kumuk, Karakalpak, Uygur, Ahıska, Muhacir, Gagavuz, Salurlu, Yerli, Pallık, Dadaş, Gakkoş, Efe, Aydınlı, Abdal, Aşiret, Sıraç, Nalcı, Çaylak, Teber, Beydili, Barak, Şirvan, Karabağlı, Şaman, Şamlı, Torbeş, Patriot, Ortakçı, Amuca, Bedrettinli, Karamanlı, Kırım Tatarı, Kazan Tatarı, Başkırt, Yakut, Hazar, Karakeçili, Sarıkeçili, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Torlak, Kasap, Kıvırcık, Kızılbaş, Peçenek, Göçmen, Çıtak, Eybek, Zeybek, Sancaklı, Dobrucalı, Afgan Türkü, Kıbrıslı. Boşnak Kökenli Olanlar: Bosnalı, Sancaklı, Müslüman Sırp (Sırplar Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Patriyot Makedonyalı Müslüman Rum ve bunların Alevi olanları (Bunlar da Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Arnavutlar: Şiptar, Toska ve Gega (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Makedonlar (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Zazalar: Zaza, Dımili (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir ve Kürt de değildirler) . Gürcüler: Acar, Kartveli, Kart, Melaşvili, Gurian, İngilo (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Çerkezler: Abhazlar (Aşuwua, Aşkarıwua, Apsuwa), Adigeler (K'emguy,Yegerukay, Abadzeh, Şapsığ,Hak'uç, Hatukay, Natuhay, Kabardey, Besleney, Mahoş,Mamhığ, Bejduğ, Jane), Ubıh, Dağıstanlı (Kavimleri Avar, Lezgi, Dargi, Lak), Çeçen, İnguş, Oset. (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Süyaniler: Türoyo, Qıltu, Mlahsö (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Roman: Rom, Çingene, Poşa (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Yezidi: Ezidi, İzdi, Azidi, İzid, İzdi, Darsın, Rasni (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Kürt: Kurmanc, Sorani, Gorani (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir ve Zaza da değildirler). Arap (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Pomak (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Laz (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Hemşinler (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Ermeniler (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Yahudler: Sefarar, Aşkenaz (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Rum (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Nasturi (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Keldani (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Bahai (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Sudanlı (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Leh (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Malakan (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Farsi (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Hakani (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Halitat (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Dürzi (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Zerduşi (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Mansuri (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir). Bu bilgiler Wikipedia'dan alınmıştır ve bu adrese gittiğinizde/tıkladığınızda, orada etnik-grupların kendilerini nasıl adlandırdıklarını da görürsünüz. Size göre Türkiye'de sadece Orta Asta Kökenli Türk Irkından olanlar ile Kürtler var öyle değil mi? "Türkler ve Kürtler" dediğinize ve "Kürt Olmak" ile "Türk Olmak"ı birbirinin eşiti olarak kabul ettiğinize göre Sanrınız bu yönde... ve bu açıdan hak ve eşitlikler hep bu Orta Asya Kökenli Türk Irkı'ndan olanlara uygulandı ama Kürtlere uygulanmadı yine size göre... Peki, Orta Asya Kökenli Türk Irkı'ndan ve Kürtlerden olmayanlar bunca zamandır bu ülkede hukuksuz mu yaşadılar? Onlara ne uygulandı ya da uygulanmadı? Yukarıda sayılan tüm etnik-unsurları toplayın ve içlerinden Kürtler'in hepsini değil, sadece en fazla yarısını alın... İşte o tüm etnik-unsurlar kendilerine birden "Türk" demekteler ve kendilerini bir Ulus/Çağdaş adlandırması ile tanımlamaktalar. Kürtlerin ise o ayrıcağınız az kısmındaki kafa yapısı ise şu: "Türkler ve Kürtler" Matematikte hani vardır ya, denklemi çözümlersiniz... Bunda da eşitliğin iki yanındakileri çözümleyelim bakalım Türk ile Kürt aynı ve benzer nitelikteki şeyler miymiş: Türk: Yukarıda saydığımız tüm etnik-unsurları kapsar. Bir Ulus-Kimliği'dir, vatandaşlık bağını temsil eder. Kürt: Kurmanc, Gorani, Sorani'den ibarettir ve başlı başına bir etnik-köken olmaktan öteye gidemez. Dolayı ile "Türkler ve Kürtler" diye bir eşleştirme yoktur Türkiye'de... "Kürt Kökenli Türkler" vardır sadece... "Kürtler ve Türkler" tanımı, Kendisini ayrıştırmayı, bölmeyi heves edinmiş kültür yapısının, kafa yapısının düşüncesidir. "Türk-Kürt Kardeştir" diyen kafa yapısı da aynıdır. Ha ama eğer kaygınız, Orta Asya'daki Türk Irkı ile Kürtlerin kardeşliği ise, Evet, onlar aralarında etnik etniğe kardeş kardeş yaşabilirler; Bu sorun değil... Fakat Türkiye'de Kürtler, zaten Türk'türler vatandaş olarak... Söylem şöyle olmalıdır en fazla: Yukarıdaki tüm etnik-unsurların adlarını saymalı ve sonunda da "ve Kürtler kardeştir" demelisiniz, bir kardeşlikten söz edeceksiniz. Türkiye'de Türklük, kardeşlik ya da abilik, ablalık, babalık ya da annelik bağını tanımlamayı gerektirecek bir adlandırma değildir. "Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği" sözü de bu açıdan son derece çürük ve bilgisizce bir söylemdir. Türk Halkları Kim? Yukarıda saydığımız tüm etnik-unsurlar, Türk Halkıdır... Kürt Halkları Kim? Goraniler, Soraniler, Kurmanclar'dan bir tane bile fazlası değil... Şimdi "Demokrasinin bir halka işlemesi " sorununa gelelim: Demokrasi bu ülkede Türkler'in hepsine uygulanmak istenmiştir, evet. Yukarıda adı geçen her etnik-unsur, vatandaşlık bağı ile aynı zamanda Türk'türler ve şimdiye kadar (Kürtler'in bir kısmı hariç) hiç birisi "Bize Demokrasi Uygulanmıyor" biçiminde bir söylem ile terörizme kaymamıştır. Ulus-Kimliğinden de şikayetçi olmamışlardır. Etnik-Kültürlerini de korumuşlardır; çünkü başlıbaşına dernekleri vardır: Aynen demokrasilerde olması gerektiği gibi, Kültürlerine, kendileri sahip çıkmaktadır... Devletten ayrıcalık beklememektedirler... Türkiye'de yukarıdaki tüm etnik-unsurlara ait adlandırmalar ile kurulmuş dernekler bulabilirsiniz. Ve bu "Türk" dediğimiz kimseler, Kürtler'i de kapsamak üzere tüm etnik-unsurları kapsar. "Demokrasi'nin/Eşitliğin uygulanmadığı Kürtler'e" bakalım... Eğer siz, tüm diğer etnik-unsurları "Türk" olarak tanımlayıp, Kendinizi sanki "Türk Olmak"ın karşısında ona eşit bir yapıymış gibi "Kürt" olarak tanımlar, ayırştırır ve ayrıcalk isterseniz Ve bunu da "Demokrasi" olarak adlandırırsanız, elbette ki size, o kafanızdaki demokrasi uygulanmaz. Bunun dışında, Kürtler, tüm diğer etnik-unsurların sahip oldukları haklara birebir sahiptirler... Tekrarlıyorum: "Türk Olmak" demek, tüm etnik-adlandırmaların üzerinde bir vatandaşlık/ulus bağını temsil eder. Tarihsel ve Toplumsal olarak da bu böyledir. Bunu, Kürtler'in aşiret/ilkel kafa yapısındaki bölücü nitelikli kesiminden başkacası da aynen kabul eder. Kürtler'nin önemli bir kısmı bile kabul eder. Kabul etmeyen kesimin Türkiye Cuymhuriyeti'nden talepleri, onların "Demokrasi"den ne anladıklarını zaten ortaya koyar. Dolayısı ile "Bize demokrasi ve eşitlik uygulanmadı, Türklere uygulandı" lafında bile bir bölücülük hissedilmektedir. Siz, "Türk Olmak"ın karşısında ayrı bir Ulus musunuz ki, Türklük gibi bir eşitlik tanınsın size? Türklüğün karşısında eşit nasıl olunur? Ayrı bir bayrağınız, ayrı bir devletiniz, ayrı bir anayasanız, ayrı bir örgütlenmeniz olduğunda; Yani etnik-unsur olmaktan kurtulup, etnik-adlandırmaların üzerinde bir Ulus Kimlik geliştirdiğinizde, "Kürt" denildiğinde, Kürt Irkından olmayanları da kapsayan bir Ulus Kimlik geliştirdiğinizde, "Türk Olmak"ın karşısında eşit bir durumda olursunuz. Zaten Kürtç Irkçıları da bunu gördükleri için, kendilerini Kürtlükten ayrı tutan Zazaları bile "Kürtlük" içine sokma çabasındadırlar. Tam olarak bu yüzden Ermenilere, Süryanilere, Asurilere sahip çıkma, onları Kürtlük altında eritmek çabası altındadırlar. Zazaların bir kısmı da ne yazık ki bu yemi çok güzel yemektedirler. Yani merak etmeyin, sizin kendi savunduğunuz kesim de benim söylediklerimden farklı bir şey düşünmüyorlar. Sadece bu bölücü taleplerini "Demokrasi ve Eşitlik" kavramlarına bürümüş durumdadırlar... O kadar... Şimdi Kürtçülerin "Demokrasi" anlayışlarına baktığımızda şu olduğunu görüyoruz: "Etnik-Unsurların tümünden yani Türklerden ayrı bir şekilde ayrıcalıkların ve hukukun uygulanması onlara göre; Demokrasi'dir." Kürtçülerin "Eşitlik" anlayışlarına baktığımızda şu olduğunu görüyoruz: "Etnik-Unsurların tümünün benimsediği etnik-adlandırmalar üstü bir kimlik olan 'Türk Ulus Kimliği' karşısında başlı başına bir etnik-unsur olmaktan öteye gidememelerine rağmen bir 'Ulus' muamalesi görmek onlara göre; Eşitlik'tir." Siz kafanıza göre Demokrasi, kafanıza göre Eşitlik kavramları üretirseniz ve bunu talep ederseniz; Size, o kavramların gerçek anlamlarından daha fazlası uygulanmayacaktır elbette... Umarım yeterince açık ve nettir... Ve bana lütfen demogoji ile yanıt vermeyin. Bakın, onca uzun yazı yazıyorum; Ben sizin kısacık yazınızda bu kadar büyük bir tutarsızlık bulabiliyor ve bunu kanıtlarken "Bilgi" ile kanıtlıyorsam eğer, Benim söylediklerimde bir çelişki varsa, bu kadar uzun yazı içerisinde bunu bulup çıkaramamanız imkansız... Gerçi şimdiye kadar görmedim ama umarım bundan sonra söylemlerinizi gerçekçi ve tutarlı bir temele oturtup, Bu şekilde bir yanıt verirsiniz; Ki bende o sayede eksik ve hatalı düşündüğüm nokta var ise onu görebilirim... Saygılarımla...
-
Ayran ve Kaymak / IMF Hakkında Ne Düşünüyorsun ?
Bana "yalancının..." diye başlayıp küfretmesi de komik geldi ama senin dediğin de sempatik geldi
-
2012 ( 2009 )
Film beş dakikada bir buram buram Amerikan Propagandası kokuyordu... Hayatımda hiç bir filmde bu kadar koyu bir propaganda yapıldığını görmedim desem yeridir... Resmen efektlerinin ve konunun çekiciliğinin bu kadar iticileştirildiği başka bir film daha görmedim... Bir taraftan Hıristiyanlık propagandası... Diğer yandan Amerikan... ...Spoiler içerir; izlemeyenler okumasın... Dünyayı sular seller basıyor; Nuh tufanındaki gibi bir gemi yapılıyor... Geminin kapağı takılıyor ve o kapak kim sayesinde çalışıyor bilin bakalım: "Nuh" adlı bir ufaklık sayesinde! En komiği de; "O kadar Amerikan Propagandası yaptık, diğerlerine haksızlık olmasın!" mantığı ile Çin sokulmuş işin içine... Yok efendim insanlığın felaket görmeyen tek yeri Afrika kalmışmış... İnsanlığa umut veren yer neresi dersiniz? "Ümit Burnu".... Sömürgeciliğin yükselişini temsil eden yer... Ama J.F.Kennedy Uçak Gemisi'nin Beyaz Saray'ın ve ABD Başkanı'nın tepesine indirilmesi; "Siz beni öldürttürür müsünüz? Alın işte!" der gibi olmuş! Hele o radyo yayını yapan eleman tuhaftı... O günü Amerika'nın Yıkılışı diye heyecanla karşılıyordu; Ama nedense arabasında ABD Bayrağı vardı! "Her şeye rağmen Amerikalıyız yani; boşversene sen!" diyor ABD Başkanı olarak Morgan Freeman yerine Danny Glover'ın oynaması beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası. Severim Danny'i ama Morgan, Siyah Başkan'a daha çok alıştırmıştı bizi... Neyse ama toplumuna seslenirken; "Bütün dinlerimizin ortak noktası..." diyerek söze başladığı ve dile getirdiği ifade şu: "Tanrı Benim Çobanımdır..." Tabi tabi... Her dinin ortak noktası... Yine Yeşil Kart'ın dağın tepesinde bile işe yaraması zaten işin cabası... Filmin efektleri, konusu falan çok güzeldi ama dediğim gibi bu propagandalar o kadar çok göze batırılmış, o kadar çok abartılmış ki Resmen filmi boğmuş yaa... Şöyle düşünün; Bu türlü propagandaların olduğu sahneleri çıkarttığımızda, film heralde bir yarım saat kısalırdı... Yazık olmuş filme... Ama Rus hatunun ölmesine üzüldüm; Neden kadınlar, bu tür filmlerde hem sarışın hem de Rus ise mutlaka ölüyorlar? Ama şunu ekleyeyim, konu belki belli ölçülerde ilgi çekici; Özellikle popüler olması nedeniyle... Ama artık; Her bu türlü felaketten, ne olursa olsun kurtulmayı başarabilen güçlü-umutlu Amerikan Ailesi klişesi artık sıkmaya başladı... Abi nedir bu yaaa; Her felaket filminde aynı şey... Ya hu başka bir konu yok mu işleyecek? "Yarından Sonra"dan tutun "Derin Darbe"ye kadar her filmde aynı şeyleri görmekten sıkıldık... Onlarca film oldu, bıkmadılar mı aynı konudan!
-
Ayran ve Kaymak / IMF Hakkında Ne Düşünüyorsun ?
Kabadayı bir Hıristiyan, günün birinde Müslüman olmaya karar vermiş. Ve olur olmaz, bunu bir kurban keserek taçlandırmak istemiş. Kurbanlığı bahçede hazırlamış ama kesmeyi bilmediği için camiye gitmiş; Elinde bıçak... İçeri girmiş ve seslenmiş: "Aranızda salih bir müslüman var mı?" Kimseden ses yok... Bir daha bağırmış; Üsteleyince, cemaatten birisi çıkıp: "Ben varım" demiş çekine çekine... Gitmişler... Yarım saat sonra Müslümanlığa genel eleman bu sefer üzeri kanlı bir biçimde geri dönmüş camiye ve sormuş: "Aranızda başka bir salih müslüman var mı?" Yine çıt çıkmamış; Tekrar üsteleyince, birisi çıkıp: "Ben varım" demiş... Eleman yine üzeri kanlı bir biçimde tekrar gelmiş yarım saat sonra Ve tekrar seslenmiş; "Aranızda salih bir müslüman daha var mı?" Cemaat sessizliğe bürünmüş... Tekrar üsteleyince, cemaatten bir ses duyulmuş: "İmamda biraz müslümanlık vardır!" İmam dönüp bağırmış: "Yalancının ... ... ..."
-
Sizce DTP Kapatılmalı mı?
Jan'ım arkadaşım, Ben DTP'nin bu türlü önerge ve tekliflerinin olmadığını söylemedim; Fakat bu türlü söylemlerine rağmen Etnik Milliyetçi Parti kimliğinden, kendisini sıyırmak istememektedir... O yüzden, bana, Sırrı Sakık'ın bu benzeri söylemleri de samimi gelmiyor... Ha ama bu gibi teklifleri olumlu değil midir? Elbette ki olumludur. Bu açıdan DTP'nin kapatılması belki de olumlu bir süreci şu açıdan olumsuzlayabilir: DTP'nin benimsemesi gerekip te benimseyemediği kimliği üstlenebilecek bir kimlik edinecek yeni bir oluşuma neden olabilir. DTP ile AKP'nin bir demokratikleşme süreci doğuramayacakları açıktır. Benim bildiğim; Demokrasi'de "Hak" Evrenseldir... Hiçbir kişi, zümre ya da kurum adına hak ve ayrıcalık talep edilemez... Bir "Hak", tüm insanlara hitap eder Ve hiçbir hak; hiçbir kişi, kurum ya da zümre'ye ayrıcalık ifade edecek biçimde yorumlanamaz. Türkiye'de şu an, herhangi bir etnik unsura ayrıcalık tanıyan bir hak özgülenmiş değildir. Bakalım "Demokratik" Toplum Partisi başkanı Demokrat Ahmet Türk'ün talebi nedir: Şimdi Sevgili Jan, Sen bunu nasıl yorumluyorsun bilemiyorum; Fakat, Ahmet Türk'ün "Demokratik Hak" tanımından anladığı şeyin, "Kitlesel/Zümresel Hak" olduğu çok açık değil mi? Kaldı ki eğer AKP'nin açılım anlayışı "Bireysel Hak"lara dayanıyorsa, DTP Başkanının "Bireysel Haklar" peşinde değil de bir nevi "Zümre Ayrıcalığı" peşinde olduğu belli değil mi? Şimdi siz belki şöyle diyebilirsiniz: "Ee Kürtler o kadar baskı gördüler, bırakın da öyle bir talepleri! olsun." İyi ama yine de demokratik bir talep midir? Ayrıcalık isteyen ve bu yönde zümreci bir talep değil midir? Ayrıştıran bir talep değil midir? DTP'nin "Eşit Yurttaşlık"tan anladığı nedir, çok merak ediyorum! Bakın, Türkiye'de Kürtçe'nin yasaklanmasına, her daim "Kürtçe'nin Yasaklanması" olarak bakıldı. Öncelikle Kürtler tarafından ve süreçte Tatlı Su Demokratlarınca. Oysa olay "Bir Etnik Dilin Yasaklanması"dır. Dolayısı ile diğer Etnik-diller de yasaklanabilme tehdidi altındadır; Öyle değil mi? İşte bu açıdan DTP'nin edindiği misyon şudur: "Aman Kürtçe yasaklanmasın da, diğerlerin umrumuzda değil!" Oysa ki DTP eğer gerçekten demokrasi kaygısında olsaydı, Talebini; "Tüm Etnik-unsurların birden kültürlerinin ve dillerinin öğrenilmesi ve geliştirilmesi özgürlüğü tanınmalı ve herhangi birinin gelişmesinin ve kullanılmasının engellenmesinin önüne geçilmeli." biçiminde yapmalıydı. Bakın, Türkiye'nin elbette ki bir çok hataları oldu. Ve vatandaş olarak bu haksızlıkların hesabını sormak hepimizin hakkı ve görevi. Fakat DTP bu hesapları sorabilecek demokratik bir bilinçte değildir. Demokrasi de hesaplar; insanlık adına sorulur, haklar insanlık adına istenir... Bir etnik-unsur adına değil... Devlet, bir etnik-kültürün korunmasını sağlamakla yükümlü değildir. Etnik-kültürler, o kültürlerin bireylerince yaşatılır. Zaten kitlelere/zümrelere ayrıcalık tanımamanın mantığı da burada yatar. Fakat devlet, etnik-kültürlerin gelişmesine "Engel Olmamak" ve "Ket Vurmamak" yönünde atılımlar atabilir. Kısacası DTP başkanının anayasal talebi tam anlamı ile "demokratik olmayan" bir özelliktedir. DTP söylediğiniz teklifleri sunmuş olabilir; Fakat bu teklifleri sunabilen bir parti kimliğini kazanamadığı ya da kazanmak niyetinde olmadığı da bellidir. Benim tek umudum, herhangi bir oluşumun, DTP'nin edinemediği bu kimliğin farkına varıp edinmesidir... Demokratikleşme, DTP ve AKP ile değil, bu özellikte bir parti ile gerçekleşebilir... Ben sözde taleplere ya da tekliflere bakmam sevgili Jan. DTP'nin bir dediği diğerini tutmuyorsa, Söylemlerinin hiçbir önemi yok... "Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz" derler. DTP'nin başkanının ve öncülerinin satır aralarına bakarım ben... "Apo'suz çözüm olmaz... PKK'sız çözüm olmaz... Kürtler Anayasa'da tanımlanmalı..." diyen bir partinin, gerçekten demokratik olduğunu düşünüyor musunuz gerçekten; Yoksa sizin ki bir umut mu?