Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey
-
"Düşünce ve tahammül;buyrun özeleştiri"
Bu konuda birşeyler söylemek hakkımın olduğunu düşündüm... "Rep" olayı konusunda Cyrano'ya fikrini sorduğumda bana; "Forum denilen şeyin, üyelerinin birbirlerini gaza getirmelerini sağlayan bir uygulama" olduğunu söylemişti... Ve fikirlerin, rep'ler ile değer kazanamayacağını ya da kaybetmeyeceğini salık vermişti... Haklıydı... Bir program ya da bir dosya paylaşımı olduğu zaman rep denilen şey, bir teşekkür anlamı taşır... Fakat düşünceler olduğu zaman tam anlamı ile "taraf olmak"tır rep denilen şey... Ne yazık ki insanların çok büyük çoğunluğu, Kendi düşüncelerinin omurgasına/paraleline sahip olmayan insanlara, O insanlar ne kadar doğru şeyler söylerler ise söylesinler +rep verecek kadar erdemli ve onurlu değillerdir... Hatta bunlara -rep verdiklerini de görebilirsiniz... Düşünceleri, içi hava dolu büyük bir balon niteliğinde olan kimselerin; Rep Milliyetçiliği yapmaları oldukça normaldir... Çünkü o balonun içerisini, bulabildikleri herşey ile doldurmak isterler... Bu forumda fikirlerimi iletirken, Kim oldukları hakkında belirli bir bilgiye sahip olduğum insanlar Topyekün bir -rep verme olayına giriştiler... İlk başta önemsemedim ve hatta Cyrano'ya bu "Rep"in ne anlama geldiğini sormam da bu yüzdendi... Fakat ardından, bir çok ve birbirinden farklı üyeden "Bu insanlar senden ne istiyorlar" kabilinden mesajlar aldım... Ben önem vermesem de, birileri rep'in ne olduğunu önemsiyormuş... Fakat bunun nedeni, pek belliydi ki, rep'in; Çok verildiğinde, o düşüncelerin daha bir doğru edeceğinden, Az verildiğinde, o düşünceleri daha da yanlışlandıracağından değildi.. Her etki, ters yönde ve eşit değerde bir tepki yaratırmış; V for Vendetta'da öyle derdi... Bir fizik kuralı işte... İnsan psikolojisi için oldukça muteber bir yasa... Birileri, bunları yapan birilerine, bu yaptıklarını ödetmek istemişler... Sürü Psikolojine, kişisel tepkilerini karşı koymak istemişler... Benim +rep'lerim günden güne yükselince, -rep verme olayında bir amaç güden arkadaşlardan mesajlar almaya başladım... Benim ne kadar çok oyunbaz birisi olduğumdan tutun, Bir sürü farklı üyelik alarak, kendi kendime +repler verdiğim iftirasına kadar bir sürü mesaj... Bir insanın kendisinin, yalan olduğunu bildiği bir şeyin arkasına sığınması Onurluca değildir... Kendi kendine +rep vermek de bundan başka bir anlam taşımıyor benim için... Bu çerçeve de "Taraf" olayına gelmek isterim... Ne yazık ki, insanlar, farklı düşündükleri insanları takdir etmek gibi bir doğal güdü ile doğmuyorlar... Bu bir iradedir ve bunu kazanmak; Her zaman ve özellikle son zamanlarda katı bir şekilde eleştirdiğim "Sürü Psikoloji"si ile, Yani "Bizden olan; Bizden olmayan" kültürü ile yetişmiş insanların, Belki de ömür boyu kazanamayacaklarını düşündüğüm bir erdemdir... Eğer "Dinci" iseniz, "Bizden olan/olmayan" kafa yapısına sahipsinizdir... Eğer "Etnik-Milliyetçi" iseniz, "Bizden olan/olmayan" kafa yapısına sahipsinizdir... Eğer düşüncelerinizin, siz tek başınızayken aslında zerre kadar değer taşımadığının bilincindeyseniz; "Bizden olan/olmayan" kafa yapısına sahipsinizdir... Ve burada olan Ne aydın olamamaktan, ne ilkel olmaktan ne de başka bir şeyden kaynaklanıyor... Sürü psikolojisinin tek bir açıklaması vardır ve olan da budur; Tek başına bir anlam ifade edememek... Ve kişinin, bunun bilincinde olması... "+1 olalım" kafa yapısı... Yine konu "İlkel Kültür"den "Çağdaş Kültür"e geliyor işte ister istemez... Klan Toplumlarının ya da Din Toplumlarının kültürü ile yetişmişseniz, O topluma olan bağınız, sizi o topluma +1 değer olarak kazandırır... Fakat o toplumdan kopmanız; Örneğin, din toplumdayken, din değiştirip ayrılmanız, Örneğin, klan toplumundayken, o bağı terkedip ayrılmanız (başka kandan/klandan biriyle evlenmeniz, o aileye karışmanız), Sizin gibi bir +1 değer'in 0 (sıfır) olarak anlam kazanmasına neden olmaz... Bu tür kültürlerde 0 (sıfır) olmak yoktur... Ya +1'sinizdir, Ya da -1... Yani siz o toplumdan kopmayı tercih etmişseniz; Başka bir topluma/onlar gibi olmayan bir topluma katılıp Kendi koptuğunuz topluma -1, Katılacağınız topluma +1 değer olacağınıza; Ölün, daha iyi... İşte o zaman 0 (sıfır) değer arzedersiniz... O yüzden din toplumlarında, din değiştirmenin cezası ölümdür... O yüzden aşiret toplumlarında, o aileden koparsanız artık başkalaşırsınız onlara göre... İşte budur olay... Hala o kafa yapısının, hala o kültür öğesinin, hala o anlayışın yaşıyor olmasındandır... Olayın kültürel ve toplumsal temellerine bakın; Kendisine özgüveni olmayan her toplum, her ilke ve her insan Bundan başka bir kafa yapısı ortaya koyamaz... İnsanlar ve yaşantıları, psikolojileri de birer Fiziktir... Ve bu da bir kanundur... Öz güveniniz yoksa, Onun yerini başka bir haksızlık ile doldurursunuz... Olan-biten budur canım kardeşim... Kimse kimseye +/- rep verdi/vermedi Kimse kimseden +/- rep aldı/almadı diye hayıflanmasın... Önemli olan replerin miktarı değil... Sürü Psikolojisi ve insanların, kendi tarafına çekilmeye çalışılması çabası ile Bu foruma geldiğim ilk zamandan beridir karşı koydum. Bugün en sevdiğim arkadaşlarımla, zamanında en sağlam, katı ve kötü tartışmaları yapmışızdır... Ne o gün kıyasıya tartışırken, karşı taraftan olmuşumdur; ne de onlar olmuştur... Ne de bugün çok sever ve takdir ederim diye; aynı tarafa aitizdir... En sağlam, yapıcı ve benim yüzümü kızartan eleştirileri de, O arkadaşlardan almışımdır her zaman... Konuyu açan durum budur aslında... Tarafı olmayanların tarafsızlığı ile Taraf kaygısında olanların işlettiği süreç... Herkese samimiyetinden dolayı teşekkür ederim... İyi forumlar...
-
DTP KAPATILDI
Var olanı söylemek, tasvip etmek demek değildir... Öncelikle, muhatabınızın söylemleri üzerine mantıksal sağlama yapmak lazım, yorumlamak için canım arkadaşım... Ondan sonra itham etmeli; değil mi? Atom bombasının, bir anda milyonları öldürebildiğini söylemek; Atom bombasının kullanılmasını tasvip etmek demek değildir... Sokaklardaki karmaşa, PKK/DTP'nin eylemlerine tepkidir. Ben sadece bunu söylüyorum ve bunu söylemek demek, hak vermek demek değildir. DTP ne kadar bilinçsiz ve provakatörce davranmışsa, PKK sözcülüğü yapmışsa da; Kürt Olmanlar da bu provakasyonlara gelmemeliler... DTP/PKK'nın istediği de provakasyonların etkili olmasıdır zaten...
-
DTP KAPATILDI
Ergenekon yapmıştır Ergenekon... O halkın tepki göstermesini sağlayacak fitili ateşleyenlerde, ırkçı taleplerde bulunanlarda hiç suç yok... Kardeşim; Bu bir etki-tepki meselesidir... Siz, bombanın fitilini ateşleyip, O bomba patladığında: "Aaaa bak görüyo musun; patladıııı! Kötü bişeymiş bu!" diyemezsiniz... Bu topluma her taraftan karşıtlık tohumları ekiliyor. İstediğiniz kadar tek taraflı olarak hükümetleri kötüleyin; Kürt kesiminde de EN AZ o kadar sorumluluk ve suç var... Bu bir karşılıklı süreç ve etnik-milliyetçilikler birbirlerini beslerler... Kürt Etnik-Milliyetçiliğinin arkasında dururken; "Aman efendim, Türk Etnik Milliyetçiliği olmasın; MHP'ye karşıyız" deme hakkınız yoktur mesela...
-
DTP KAPATILDI
Hadi İzmir'deki tepki, İzmir'in Faşist olmasındandı... Bulanık'taki tepki, o tepkiyi gösterenin Faşistliğinden mi? O tepkinin gösterildiği kesimini Faşistliğinden mi? Her ikisinin de Faşistliğinden mi? Bölücülüğü kim misyon edinmiş ise Demokrat! Kim karşı çıkıyorsa: Faşist mi? Demokrasilerde, demokrasi çerçevesinde bir fikir üretildiğinde O fikrin alacağı tepki de demokrasi çerçevesinde bir olgunlukta olur... Fakat siz ırkçı bir ideayı demokrasi diye nitelendirdiğinizde Karşınızda yine demokrasi perdesine bürünmüş bir tepki ve idea ile karşılaşırsınız. Bu süreçte yaşananlar, DTP ve AKP'nin ektiği tohumların başak vermiş halidir. Kim ne zaman biçer ya da kendileri mi dökülür bilemem... Fakat şu var ki; Kimse kendisini kandırmasın, PKK hiç bir zaman sorunu siyasete atamayı düşünmemiştir ve bir dinlenme/silahlanma sürecindedir. Bir iç kargaşaya yatırım yapmaktadır.
-
Yeni AKP afişi
Onurlu mu? Bu ifadenizi, konunun mizahi bütünlüğü açısından ele alıyorum ve güzel bir şaka, espri olarak nitelendiriyorum. AKP; Gerek bürokratik, gerek devlet gelenekleri, gerek toplum psikolojisi ve ilişkileri, gerek siyasi ve ilkeli bir yönetim açısından Türkiye Cumhuriyeti için tam bir hezimet dönemi yaşatmıştır. Osmanlı Devleti'nin son dönemindeki sinik, silik bir kafa yapısı vardır...
-
PKK Bombacısı, Belediyen Başkan Vekili Çıktı
PKK bombacısı, belediyenin Başkan Vekili çıktı ŞANLIURFA, (DHA) MARDİN'in Kızıltepe İlçesi'nde otogarda düzenlenen operasyonda içinde A4 ve 3 el bombası, A4 patlayıcı ve fünye ile yakalanan 33 yaşındaki Abbas Kaya'nın, kapatılan DTP'nin Viranşehir Belediye Meclis üyesi olduğu ortaya çıktı. Kızıltepe Otogarı'nda ellerinde poşetle dolaşan 2 kişinin durumundan şüphelenenler dün polise bilgi verdi. Alarma geçen polis ekipleri otogarı abluka altına alıp, bu kişileri kaçmalarına fırsat vermeden yakaladı. Yakalanan 2 PKK'lı terörist ellerindeki poşetlerde 1.5 kilo C- 4 plastik patlayıcı, 1 kilo 37 gram A- 4 plastik patlayıcı, 3 el bombası, 2 ateşleme fünyesi ele geçirdi. Kimlikleri açıklanmayan 2 PKK'lı sorgulanmak üzere Mardin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü. Mardin Valisi Hasan Duruer, yakalanan iki kişinin terör örgütü PKK adına kanlı eylemler yapmak üzere kırsal kesimden geldiklerini soruşturmanın sürdüğünü açıkladı.KAPATILAN DTP'NİN BELEDİYE MECLİSİ ÜYESİ Elinde poşetle yakalanan kişinin Abbas Kaya olduğu saptandı. Mardin'in Derik İlçesi nüfusuna kayıtlı olan Abbas Kaya'nın yapılan incelemesinde, uzun süreden bu yana Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'nde oturduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine Kaya'nın Viranşehir’deki evine düzenlenen operasyonda, çok sayıda yasak yayın ve örgütsel doküman ele geçirildi. Evinde bulunan malzemelere el konulan Abbas Kaya'nın aynı zamanda Viranşehir Belediye meclis üyesi olduğu da belirlendi.Kapatılan DTP'den meclis üyeliğine seçilen Kaya’nın, kısa süre önce yurt dışına çıkan Belediye Başkanı Leyla Güven'in yerine de vekalet ettiği öğrenildi.Sorgusuna Mardin’de devam edilen Kaya’nın, Viranşehir’de kapatılan DTP tarafından düzenlenen çeşitli yürüyüş ve basın açıklamalarına da katıldığı, 2006 yılında da 2911 sayılı kanuna muhalefet suçundan 1.5 yıl hapis cezası aldığı bildirildi DİĞER İKİSİ DE DTP'Lİ Mardin'in Kızıltepe İlçesi’nde dün bombayla yakalanan ve Şanlıurfa’nın Viranşehir İlçesi’nde kapatılan DTP’nin Belediye Meclis üyesi olduğu belirlenan Abbas Kaya’ya yardım ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 2 kişi de DTP'li çıktı. Gözaltına alınanlardan Hatice Kalkan’ın DTP’den Mardin Belediye Meclis Üyesi, Hamdullah Baştaş’ın ise DTP'den Mardin'in Savur İlçesi Yeşilalan Belde Belediye Meclis üyesi olduğu belirtildi. Gözaltına alınan 3 şüphelinin yarın Kızıltepe'de adliyeye sevkedilmesi bekleniyor.
-
DTP KAPATILDI
Ya hu şu bilgiyi esnetip durmayın... Atatürk kimseye hiçbir zaman muhtariyet ya da özerklik verileceğini söylememiştir. Yerel yönetimlerin güçlendirileceğini ve yerel yönetimlerin belirli ölçüde özerkleştirileceğini söylemiştir; Her yerel yönetimin, kendi il temsilini oluşturacağını söylemiştir; Ve bunlar da yapılmıştır zaten... Bugün İl Genel Meclisi'ni halk kendisi seçmiyor mu? İl Genel Meclisi, Vali, Kaymakam, Belediye belirli ölçülerde özerk değil mi? Halk, kendi seçtiği İl Meclisi'nden kendini temsil etmiyor mu? Atatürk'ün kastettiği ve uyguladığı da budur. Kimseye etnik-unsur özelliğine dayalı bir özerklik umudu vermemiştir. Atatürk tüm savaşımlarını, Ulus Birliği amacında yapmıştır; Bunu bağıra çağıra söyleyip de, Diğer taraftan kimseye de özerklik vereceğini dile getirmemiştir. Tarih'i olay ve olguları, kavramları ve yönetim ilişkilerini değerlendirmek bilinmiyorsa; Çok biliyormuş gibi; yok efendim muhtariyetti, yok efendim özerklikti, yok efendim otonomiydi diye sallanmamalı... Alın getirin o söylediğiniz belgenin tam ve orjinal metnini... O dönem yerel yönetimler nasıl ele alınıp değerlendiriliyormuş, onu inceleyelim; örnekleri nelermiş... Anayasaya konulacağı söylenen neymiş ve Anayasaya konulan neymiş; onu da inceleyelim...
-
DTP KAPATILDI
Kürt Halkı ve Türk Halkı diye bir ayrım yaptığınızda; Daha doğrusu: Kürt Halkı ve Kürt Olmayan Halk (çünkü diğerlerinin tümünün etnik-kökeni farklıdır ve kimlikleri Türk'tür) ayrımı yaptığında Zaten bu farklılaşmayı, çatışmayı ve sorunu siz yaratıyorsunuz... Kürtler zaten "Türk Halkı" dediğin ve farklı etnisitelerden meydana gelen toplumun bünyesinde yer alıyor. Birisi diğerinin eşdeğeriymiş gibi karşılaştırılamaz. Bunu anlamak o kadar zor değil...
-
Büyük Gülücük (Smilies)
Kullanışlı olabilir tabi!
-
Nurşen Mazıcı'nın bir programdaki konuşması: çok değerli...
Nurşen Mazıcı'nın güncel konular hakkındaki yorumlarını yansıtan bir video... http://video.google.com/videoplay?docid=4142613539516964497&hl=en
-
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
Çok beğendim bu yanıtı...
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
Ben de onu diyorum işte; Senin Çorumlu bir Alevi olman ya da çevrende Dersimli Alevilerin bulunması Senin ve onların öznel yaşantıları Tarihsel gerçeklikleri değiştirmiyor ne yazık ki... Onu demek istiyorum; Senin Çorumlu, başkasının Dersimli olması önemli değil... Benim de mesai arkadaşlarım da (belki senin de yaşadığın gibi) 80 süreciyle Çorum'dan koptular. O olayları yaşamış olan o arkadaşlarımın anlattıkları nasıl ki tarihi değiştirmeyecekse, Sizinki anlatacağınız öznel yaşantılarınız da değiştirmeyecek... Sanırım açık ve net... Ben olayları tahlil ederken, kişilere bakmam... Topluma ve sürece bakarım... Bilimin de yaptığı budur...
-
Katletmediğimiz kimse kalmamış...
Doktorlar hipokrat yemini ederler... Ben, artık bıkıp "yeter artık, bırakıcam bu mesleği" diyen bir sürü doktor tanıdım Ama hiçbirisi de hastalıklarla olan mücadelesinden kopmadı... Hala doktorluklarını sürdürüyorlar; Zira yok edecekleri daha çooook hastalık var...
-
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
Mouchette, buna "Çevir kazı yanmasın" diyebilir miyiz?
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
Dominik, sana birşey söyleyeyim mi: Benim Çorumlu Alevilerdden tut; Tuncelilisine kadar bir sürü Alevi dostum ve arkadaşım var... İster inan, ister inanma ama hepsi de Kürtlerin onları Kürtleştirmeye çalıştıklarının farkında Ve hepsi de Dersim olayını, Dersimli o katledilmiş halkın sorumluluklarını; Onları katlettiren Koçgiri ayaklanmasının elebaşlarına ve kendi aşiret reislerine yüklüyorlar... Ama dediğim gibi, olaylara "şu şunu diyor; bu da böyle diyor" diyerek bakamayız. Sizin bulabileceğiniz, Dersim harekatını "haksız" olarak niteleyecek kişi kadarınca "Haklı" olarak niteleyebilecek kişi de bulunur; Hiç merak etmeyin... Geçende bir yazı okuyorum Dersim ile ilgili... Ne kadar gerçek bilemem; Fakat çoğunun sallama olduğu belli... 3 yaşındaki bir çocuğun yaşadıklarını anlatıyor... 3 yaşındaki çocuk, o yaşta yaşadıklarını tüm netliği ile hatırlar mı? Sorgulamıyorum bile... Belli ki yazar, küçük çocukların yetimliliklerini ve anne-babalarının katledilmişliklerini bile sömürecek kafa yapısına sahip... (o insanları katlettirenler de öncelikle, onların reisleri ve kendi aşiret kültürleridir; yanlış anlaşılmasın) Benim Doğu'da askerlik yapmış arkadaşlarım var Ve sorsanız, sanki Doğu'nun Kahramanı; Malkoçoğlu... Ama anlattıkları öyle! Dedeme sorsam; Çanakkale'yi o kurtarmış... Neneme sorsam; Yunanlılar, onların köyünde, Türkmenlerin evindeki fareyi bile, Türkmen evinden çıktı diye öldürmüşler! Tarih yazmayın; Tarih zaten yaşanmıştır; Doğrusunu ortaya koyun... Yok efendim ben askerde şundan şunu dinledim; Ötekinden bunu duydum; Beriki şöyle dedi... Hikaye hocam bunlar; Adı üzerinde: Hikaye... Ben sana kardeşimin, kuzenimin Hakkari'de Bingöl'de yaşadıklarını anlatsam Irkçı kesilirsin Kürtlere karşı... Ülkcülerden gördüklerimizi anlatsam; Hitler'i daha çok seversin... Ama hepsi "Ben"liğe dayalı olur; Göreceli olur... Pardon ama sen devletin arşivleri açmadığını söylüyorsun da; Akademik mevkiin nedir ve hangi arşive almadılar seni şimdiye kadar? İsmail Beşikçi nereden buluyor belgeleri? Baskın Oran nereden buluyor? Bir yerden mi uyduruyorlar yoksa ele alıp inceleyebiliyorlar mı? Türkiye'de hayatında belki de bir hafta bile düzenli olarak kütüphaneye gitmeyen insanların klasik söylemidir: "Devlet arşivleri açmıyor" söylemi! Gelin, benim çalıştığım kurumda bütün Zabıt Cerideleri, Düsturlar; Meclis Konuşmaları ve alınan kararlar var... Devlet açmıyorsa, ben size vereyim; okuyun, olur mu? (hepsini okuyabilecek kadar sabrınız varsa tabi) Türkiye'de Askeri Arşiv'e girmek oldukça zordur Ama belirli bir akademik düzeye geldiğinizde girebilirsiniz; Sorun yoktur... Ha ama her bilgi açılmış mıdır? Tabii ki hayır... Kısıtlama elbette vardır; Her ülkede olduğu gibi... Fakat şimdi hangi bilginin açılmadığını bilmiyoruz değil mi? Bilmediğimiz bir bilgi üzerine de; "Haaa, devlet açmıyor; demek ki bir halt yemiş ki açmıyor" demek oldukça fırsatçı ve temelsiz bir düşünce. Komplo teorisi... Devletler halt işledikleri bilgileri değil, Gizliliği gerektiren bilgileri saklarlar... Gizlilik, devlet halt ettiği için değil, güvenlik ve çıkarlar için oluşturulur... Değilse devletler, kendilerini suçlu çıkaracak belgeleri saklamak yerine Yok etmeyi tercih ederler canım kardeşim... "Aman saklayalım da, ileride birisi çıksın da anlatsın!" demezler... Ha ama bu dediğim; "Devlet, yaptıklarını anlatan belgeleri yakmıştır" demek midir? Hayır elbette... Kur'an-ın toparlanması ile ilgili çok bilinen bir tartışma vardır ve 1500 yıldır bir sonuca kavuşmamıştır: "Hz. Osman, Kuran'ı toplatırken, Hz. Ali'yi vasiyet eden ayetleri Kuran'a aldırmamış ve yok ettirmiş, yaktırmış" derler... İspat nedir? Ha diyelim ki gerçekten oldu böyle birşey ama ispatı nedir? Var olduğu bilinmeyen bir bilginin varlığı Neye dayanarak, hangi bilgi ve belgeye dayanarak iddia edilir? Sizin savınızda böyle işte... Belki de hayatınızda tek bir arşivin bile önünden geçmediniz; Ama maşallah, devletin daha hiç kimseye göstermediği arşivlerdeki bilgilerin içeriklerini sizden iyi bilen yok! Nereden biliyorsunuz kardeşim o arşivlerin içeriğini? Ne zaman gördünüz de, devletin zararına olup da saklandığını biliyorsunuz? O arşivler açıldığında, ya sizi büsbütün haksız çıkaracak bilgiler ortaya çıkarsa ne yapacaksınız? İnsanların yüzüne bakabilecek misiniz? Ya da bu konu ile ilgili hiçbir bilgi çıkmazsa ne olacak? Ya zaten tüm bilgiler, açılanlardan ve ulaşılabilenlerden ibaretse? Neyi nereden biliyorsunuz? Spekülasyonun da böylesi... Pes doğrusu... Sizin bu iddianız da bir 1500 yıl sürer sanırım... 1938de yaşananlar gazetelerde bile boy boy yayınlanmıştır canım arkadaşım... Cumhuriyet gazetesinin provokatörlüğünden tutun, Diğer bazı gazetelerin suskunluğuna kadar... Dersim'in toplumsal yapısı da bilinmektedir taa Osmanlılardan beridir... Kimlerin, aslında kimlere kurban gittikleri de bilinmektedir; Hiç kendinizi yormayın boşuna... Dersimliler, onları devlet ile kendi aralarında tampon olarak kullanan aşiret liderlerinin, kendi feodali kültürlerinin, Osmanlıdan beridir Sünni/Şafii Kürtlere karşı besledikleri korkunun ve kültürlerine olan teslimiyetin kurbanı olmuşturlar... Ha ama devlet katı mı davranmıştır; Evet... Peki devlete başka çare bırakılmış mıdır? Hayır... Devrim gerçekleşmiş; Egemenlik halka teslim edilmek isteniyor... Dersimli ağalara "aman canım, siz ağalığınızla, beyliğinizle yaşayıverin tabi ne olacak!" mı demesini bekliyordunuz? Öyle deseydi, şimdi de çıkıp sormayacak mıydınız: "Ya hu madem bir devrim gerçekleştirilmiş; neden Dersim'de kendi halkını sömüren, kullanan o yapıya hiç dokunulmamış?" diye hesap sormayacak mıydınız? Bugün bile hem o yapının bozulması için yapılan çalışmaları yargılayıp Hem de bir de çıkıp "Neden devlet aşiret yapısını bozmadı" diye eleştirmiyor musunuz? Ya hu bu ne çelişkidir böyle... Nereden tutsam binbir çelişki barındırıyorsunuz... Sizin derdiniz hakkı ya da haklıyı anlamak değil... Siz, zamanında belli ki bazı olumsuzluklarını gördüğünüz devleti Ne olursa olsun; haklı ya da haksız karalamak ve kötülemek çabasındasınız... Hadi haklı çabalarınıza birşey diyemem; adı üzerinde: haklı... Ama abi haksız çabalar da bu kadar abartılmaz yani...
-
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
Geçende Hakkari'li bir arkadaşımla konuşuyordum Mouchette. İşsizlikten dolayı küçük yaşlardan beri çalışıyor ve okuyor; Batıda bir ile yerleşmiş... Diyor ki, geçen sene için: "Şimdi yaşadığım yere çok güzel bir 4x4 bir jip geldi; insanlar ilk defa görmüşler; etrafına geçip fotoğraf çektiriyorlardı: Hakkari'de eskidi bile o araba, önceden vardı!" Yani "ağalık-aşiretlik bitti" nasıl denilebiliyor? Görmek istemezseniz; dersiniz... Adam işsizlikten göçüyor; Ama işsiz kaldığı yerde bazıları, batıda henüz görülmemiş arabaları kullanıyorlar; evlerde oturuyorlar... Ağalık, beylik... Bu düzen yıkılsın diyoruz; Irkçılık yapmış oluyoruz... PKK, sosyalist düşünce ile materyalist felsefede kurulmuş bir örgüt. Temelden Feodalizme karşı olması lazım değil mi? Öyleydi de... Ama bakın; O yapı öyle bir hale bürünmüş ki, Öyle bir örgütün tek destekçisi beyler-ağalar oluvermiş... Çürümüş yani... PKK, onların kanatları altında; Onlar da PKK'nın silahları altına sığınmış... Bu düzen yıkılmalıdır kardeşim... Yoksa kardeş, kardeşini daha çok vuracak ne yazık ki...
-
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü Muş'un Bulanık ilçesinde bir kişi, Demokratik Toplum Partisi'nin Anayasa Mahkemesi'nce kapatılmasını protesto eden gruba ateş açtı. Olay Muş'un Bulanık ilçesinde meydana geldi Olayda iki kişi öldü, yedi kişi de yaralandı. Saldırının ardından emniyet güçleri geniş güvenlik önlemleri aldı. Anadolu Ajansı, Bulanık ilçe merkezindeki göstericilerin bir banka şubesini daha molotof kokteyli ile ateşe verdiklerini ve ilçede izinsiz gösterilerin devam ettiğini söylüyor. Yürüyüşle başladı DTP'nin kapatılmasını protesto eden gruplar, Bulanık ilçe merkezindeki basın açıklamasının ardından yürüyüşe geçti. Göstericiler daha sonra bir ana cadde üzerinde bulunan bazı iş yerleri ile bir bankaya taşlarla saldırdı. Gösteri nedeniyle kepenklerin kapatıldığı ilçede manifaturacı olduğu söylenen bir kişinin, işyerini taşlayan göstericilere ateş açtığı haber verildi. Ateş açan kişinin kalaşnikof marka otomatik silah kullandığı haberleri de geliyor ancak bu haber henüz doğrulanmadı. Saldırıda iki kişi öldü, yedi kişi de yaralandı. Yaralılar, Muş'ta tedavi altına alındı. Göstericilere ateş açan esnaf gözaltına alındı. Saldırının nedeni Bulanık Belediye Başkanı Ziya Akkaya, NTV'ye yaptığı açıklamada bölgede büyük bir gerginlik yaşandığını söyledi. Halkın evden dışarıya çıkamadığını belirten Akkaya, pek çok işyerinin de ateşe verildiğini söyledi. Muş Belediye Başkanı Necmettin Dede ise ilk yorumunda olayların kan davası ve aşiret ilişkisinden kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Buna karşılık Anadolu Ajansı, gözaltına alınan zanlının işyerinin camlarının kırılması ve otomobilinin yakılması üzerine ateş ettiğini aktardı Muş Vali Vekili Ali Edip Budan ise Anadolu Ajansı'na, olayın "kepenk kapatmayan bir esnafla göstericiler arasında yaşandığını" söyledi Budan, kullanılan silahın kalaşnikof marka olduğu bilgisini ise "henüz teyit edemediklerini" söyledi. Vali vekilinin verdiği bilgiye göre İl dışında olan Vali Erdoğan Bektaş da Muş'a gidiyor.
-
DTP KAPATILDI
"Ya istiklal, Ya Ölüm" de diyebiliriz buna...
-
DTP KAPATILDI
Silahı elinde bulunduran Kimdir? PKK Pkk Kimin emri altındadır? Öcalan Dtp nedir? Terör örgütünün Legalleştirilmiş bir Siyasi Partisi Kürt Sorunu Nedir? Egemenliği, halka teslim etme çabasında devrim gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı, Bu sürece ayak uyduramayan bir kitle kültürünün, O feodal kültüre canları pahasına sahip çıkarak karşı-devrim'e oynayanların, Ayrıcalık isteyen Kürt Ağalarının yarattığı Egemenlik hakkının kimse teslim edileceği temelinde bir mülkiyet sorunudur... Peki şimdi silah kimi elindeydi? PKK'nın... PKK'da Öcalan'ın emrindeydi değil mi? PKK ve Öcalan, silahlı bir terör örgütüdür yani... Dünyanın neresine giderseniz gidin ve hangi tarihsel sürece bakarsanız bakın; Hiçbir toplumsal örgütlenme, silahı muhatap almaz. Silahı, silah muhatap alır... Bir toplumsal yapılanma, silahlı bir örgütlenmeyi muhatap aldığında; Bu "muhatap almak"tan çıkar; "boyunduruğuna girmek"e varır... Sen siyasetin karşısına, silahı muhatap çıkarırsan O silah, o siyasilere baskı unsuru yaratır... Sen toplumun karşısına, silahı muhatap çıkarırsan O silah, o topluma baskı unsuru yaratır... Aynen Ordu'nun siyasete ve topluma müdahalesinin Darbecilik olduğu gibi; Yasal olmayan bir silahlı orgütün de siyasete ve topluma müdahalesi Terörizmdir... Ve gerek burada, gerek siyasada, gerek toplumda PKK'yı Kürt Sorunu'nun temsilcisi olarak görmek Hiç tereddüt etmeden söylerim ki: "Terörizm"dir... Bunu savunanlar da, kimse kusura bakmasın: "Terörist" bir bilince sahiptir... Aynen Ordu'nun siyasete ve topluma müdahalesini savunmanın "Darbecilik" olduğu gibi... Silahlı bir Terör Örgütünün muhatabı; Silahlı ve yasal bir başka kurumdur... Toplumsal ve Siyasi bir sorunun muhatabı da O toplumun ve siyasanın kendisidir... DTP'nin silah bırakma konusunda PKK'nın muhatap alınacağını söyledi; Fakat çok ince bir ayrıntı var görmezden geldiğiniz... PKK'yı silah bırakma konusunda, siyasilerin/devletin/hükümetin muhatap almasını istedi... Yani siyasetin, toplumu temsil eden silahsız bir örgütlenmenin muhatabını Silahlı bir terör örgütü olarak gösterdi. Bu talep, kesinlikle "Uzlaşmacı" ve "Demokratik" bir talep değildir sevgili Biji... Bu konuda "DTP, silah bırakma konusunda Ordu ile anlaşsın" ya da "Sivil Toplum Örgütleri Ordu ile anlaşsın" denilebilir mi? Silahlı bir örgütlenme, silahsız bir yapılanma ile uzlaşabilir mi? Yoksa boyunduruğuna mı girer? DTP, PKK'yı silah bırakma konusunda, meclis'e muhatap gösteriyor... İşte tam olarak da bu yüzden zaten sorunun çözümsüzlüğünün merkezi durumunda ya! Zaten bu yüzden terörizmin odağı haline geldiğine karar verilip kapatıldı ya! DTP'nin yapması gereken şey; PKK'nın taşeronluğunu yapmak yerine, Meclis'in, silah bırakma konusunda PKK'yı muhatap almasını istemek yerine, Ne PKK'yı diline dolayacaktı ne de kanla/sokaklara çıkmakla/terörle tehdit edecekti... Gayet güzel bir biçimde mecliste seslerini yükseltebilirken Tüm etnik-unsurları kapsayacak biçimde, sadece Kürtlere odaklanmadan, Demokratik bir biçimde ifade edeceklerdi taleplerini... AKP'nin ve diğer partilerin eksiklerini dile getirecekti... Ama şimdiye kadarki Kürt/Etnik-Milliyetçi partilerin devamı olarak en iyi bildiği şeyi yaptı Ve aynı kafa yapısı ile Aynı kültürel gelenek ile "Dağlar ve Silahlar Bizimdir" dedi... Ve bunu "demokrasi" kılıfına bürüdü... Söyler misin bana: "Kürtçe Yasaklanmasın" demektense, "Hiçbir etnik dil yasaklanmasın" demek daha iyi, insani ve demokratik değil midir? "Dağa çıkarız" demektense, "Ne Ordu, ne terör örgütleri bu sorunumuza karışmasın" demek daha iyi, insani ve demokratik değil midir? "Kürtler Anayasada tanınsın" demektense, "Tüm etnik-unsurların kültürel hakları anayasada tanımlansın" demek daha iyi, insani ve demokratik değil midir? "Kürt halkının hakları" demektensen, "Tüm toplum kesimlerinin, tüm etnik-unsurların evrensel hakları" demek daha iyi, insani ve demokratik değil midir? "Kürt aydını" demektense (ki Aydın'ın etnik-kimliği, dini-kimliği olmaz; Aydın, kendisini bunlarla nitelemez; etnik ve dini kaygıları/kompleksleri aşmıştır) "Aydın" demek daha iyi, insani ve demokratik değil midir? Biji, Bilincimizdeki ideaları güçlendiren ya da pekiştiren şey; Söylemlerimiz ve sözcüklerimizdir... Öncelikle söylemlerinizi ve DTP'nin söylemlerini bir eleştirmelisiniz... O zaman DTP'nin ne kadar demokratik olduğunu, Kendinizin aslında ne kadar demokratik olduğunuzu görebileceksinizdir (umarım). Örnek vereyim: DTP'y neden sadece Kürt halkı hesap sorsun? Ben Türkmen kökenli bir Türk'üm/Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. O meclisteki herhangi bir partice temsil edilen birisi olarak DTP'ye EN AZ Kürtler kadar hesap sorma hakkım var: "Neden Kürt Sorununa illa ki Öcalan'ı ve PKK'yı dahil etmek istediniz; Sorumluluk almaktan kaçtınız" demeye... Demek istediğim; Sizin de bilinçaltınızda Kürt Olanların ve Kürt Olmayanların ayrı ayrı temsili, ayrışması kabulü... Ortak bir değerde buluşabildiklerini siz de kabul edemiyorsunuz... İşte bunu daha bilinçaltınızda aşmadığınız sürece bu sorun hallolmaz canım kardeşim... Fransa'yı hiç örnek gösterme istersen; Fransa'da demokrasinin yerleşebilmesi için akan kanın onda biri akmamıştır Türkiye'de... Ayrıca Cezayir'e yaptıklarından ve Sözde Ermeni Sorunu'nda kabul ettikleri kararlardan dolayı, onların demokrasi anlayışına da olan güven sarsılmıştır...
-
DTP KAPATILDI
Alt Kimlik, Üst Kimlik nedir arkadaşım? Ortak Değerlerin yüceltilmesi ve güçlendirilmesi demek, Etnik-Kültürün/Dilin yok edilmesi mi demek? Bu nasıl bir algıdır böyle? Ben Alt Kimli-Üst Kimlik anlamam; öyle tanımlamam... Ne Ortak Değerler, Etnik-Kültürden daha önemsizdir; Ne de Etnik-Kültür, Ortak Değerlerden daha önemsizdir. Farklı Etnisiteleri tümden ilgilendiren toplumsal bir olgu ve bütünlük söz konusu olduğunda Elbette ki Ortak Değerler daha önemli olacak ve Etnik-Kültür daha geri planda kalacak... Bir Etnik-Kültürün, bireyleri tarafından öğrenilmesi ve yaşatılması-geliştirilmesi söz konusu olunca da Elbette ki Ortak Değerlero kadar da etkili olmayacak, daha geri planca kalacak... Ortak Değerlerin geliştirilmesi ve sürdürülmesi görevini devlet eline alır... Etnik-Kültürün geliştirilmesi ve yaşatılmasının da güvencesini devlet verir; Fakat yaşatmayı ve geliştirmeyi, o kültüre karşı sorumluluk ve aidiyet hissedenler yaparlar. İdeali de budur... Üst Kimlik dediğiniz, eğer Ortak Değerler ise; Elbette ki ön planda olduğu durumlar olacaktır. Ne olmasını bekliyorsunuz; Bir etnik-değerin, diğerlerine üstün kılınmasını mı? Hocam, bak eleştiriye haklı bir noktadan başlayıp da Kendisini haksız hale düşüren örneğini ilk defa ve sıklıkla sende görüyorum ben. İstiklal Marşı, ortak bir değerdir. Çerkezler, İstiklal Marşı'ndan rahatsız olmazlar; Çerkezleri sizin gibi internette değil, gerçek hayatta çok yakından tanırım. Kimlerin rahatsız oldukları bellidir bu ortak değerden. Bakın, çok güzel bir örnek vardır forumda; Kendisini örnek verdiğim için umarım kızmaz ama mesela "Yam Yam" adlı forumdaşımız Ateisttir. Fakat blogunu bir okuyun, en sevdiği şiirin "Çanakkale Şehitleri" olduğunu görürsünüz. "Çanakkale Şehitleri" şiiri oldukça dini söylemler içerir. Fakat bu, bir Ateist'in, bu şiirin yazıldığı dönemin hissettirdiği ortak değerleri yadsımasına engel değildir; değil mi? İnsanlar neyin Ortak bir değer olup olmadığının bilincine varamadıkça, bir bütünlük sağlayamazsınız. Sizin derdiniz, bütünlük mü sağlamak; Yoksa Ortak Değerleri mi yadsımak? Ben size baktığımda; Bütünlüğü önemseyen Ama Ortak Değerleri yok sayan bir kişiyi görüyorum... Bu ne perhiz; Bu ne lahana turşusudur... "Çoğulculuk" 2. Dünya Savaşı ile son bulmuştur Dominik. Fakat hala bunun farkına varılamamış, gördüğüm kadarı ile... Hitler'i de başa getiren, Çoğulcu Demokrasiydi hatırlarsan... Bugün AKP'yi başa getiren de Çoğulcu Demokrasi'dir... Çoğulculuk değildir çözüm; Azınlıkta kalanın da kendisini ifade edebilecek ve hak talep edebileceği bir ortamdır... Ben Atatürk'ün arkasına sığınmam. Ne Atatürk, ne da başka birisi benim için zerre kadar kutsal ve eleştirilemez değildir. Ben sadece ve sadece tarihsel ve toplumsal gerçekliklerden hareket ederim. İkincisi; Ne Devlet tanımlı kurumu, ne de Ulusallık tanımlı toplum modelini "Eleştirilemez" kılmam. Kaldı ki hep haklı göreyim! Fakat şu var ki: Halka sorun olan, Cumhuriyet değildir... Cumhuriyeti kavrayamayan, Ulusal Egemenliği kavrayamayan, Egemenliği kendi eline almak bilincinden yoksun kitlelerdir sorun yaratan... Egemenliğin halk eline aktarıldığı sürece Uyum gösteremeyenlerdedir... Bakın sorunları tek bir tarafa yıkıp durmayın artık. Toplumun gerçekliklerini istediğiniz gibi eğip bükemezsiniz. O hesabı soramayanlar kimler, bence iyi bir düşünmelisin... Tamam, Devlet özellikle 80 döneminde PKK'nın sivrilmesinin zeminin hazırladı; Fakat PKK'nın temsil ettiği kafa yapısı, ilke, toplum yapısı nedir? Onu destekleyenler kimlerdir ve hangi kültürdür bu? Nedir, ne değildir? Onu da bir eleştirin bir zahmet... Olur mu? Siz de PKK'yı eleştirme adına, PKK'yı eleştirmek amacını uzakta tutuyorsunuz, öteliyorsunuz... Adamlar meclise girdiler; girsinler, çok güzel ve olması gereken bu... Ama Toplumun İradesi'nin konuşması gereken yerde, Adamlar gittiler ve PKK'yı yani Silah'ı muhatap gösterdiler... Bunun neyini sindireceğiz, söyler misin? Bunun neyini reddetmeyeceğiz? Elbette ki Irkçı değilim... Irkçılığını yapabileceğim kana dayalı bir kitle toplumsalı yok Türkiye'de. Kürtçülük ise Irkçılık yapmaya birebir açık bir özelliktedir; Çünkü o yapısı hala var bulunmaktadır... Ve zaten Irkçı bir özelliktedir. Kürt Irkçılığı yapabilmek için de illa ki Kürt Doğmuş olmak gerekmiyor... Osmanlılarda "Abdullah Cevdet" diye birisi var; belki bilirsiniz. Kendisi Batı insan tipinin en ideal ve modern ırk tipi olduğunu savunur. Ve sonunda, Osmanlı'nın modernleşebilmesinin çaresini Batıdan getirilecek damızlık erkekler ile Osmanlı kızlarının çiftleştirilmesinde bulur. Irkçıdır nitekim... Bugün Kürt Irkçılığı yapmak için illa ki böyle bir sanrıya düşmek ya da Kürt doğmak gerekmiyor. Kürtçülerin ırkçı eylemlerini ve düşüncelerini destekliyor olmak da yeterlidir canım kardeşim... Siz "Bölücü" olarak nitelendiriliyorsanız; Bu açıdan bir eleştirin kendinizi isterseniz... Arkadaşım, Bana habire o parti, şu parti demeyin lütfen... Ben olayın toplumsal yönüne bakarım; Asıl gerçekliklerine bakarım... Olayı sırf siyasetten ibaret görürseniz, zaten yanılgıdan kurtulamazsınız.
-
Sizce DTP Kapatılmalı mı?
Diyarbakırlı... En kısa zamanda önyargılarından kurtulmanı diliyorum senden... Birincisi: O iletim Kürtlere hitap etmiyordu ve Kürtleri de kastetmedim... Bu çok açık ve net... İkincisi: DemirEfe'nin Jan'a olan yorumuna bir yorumdu... Üçüncüsü: Jan'ın "Vatan" kavramını, bizim gibi anlamlandırmadığını düşünüyorum; Ki bu da bir kusur değil, farklı bir dünya algısıdır... Dördüncüsü: Jan, Kürt kökenli olmadığını kendisi söylüyor. Jan'a hitap eden bir söylemi, Kürtlere söylediğimi nereden çıkardınız onu da anlamadım? Beşincisi: Kürtlerde "Vatanseverlik" olmadığını düşündüğümü nereden çıkardınız? Aksine, sizinle kıyaslamayı bile düşünmediğim, sizden kat be kat fazla vatansever birçok Kürt tanıyorum... Benden çok daha farklı bağlarla vatan algısını geliştirmiş birçok Kürt tanıyorum... Altıncısı: "Miliklerini" ne demektir, onu hiç bilmiyorum... Sanırım ön yargılarınızın ortaya çıkardığı adrenalin yarattığı gerginlik ile salladınız... Yedincisi: "Sizin şeffaf ve demokratik ülkeniz" dediğiniz ülke, sizin de ülkeniz değil midir? Eğer kendinizi bu ülkeden saymıyorsanız, ayrışmak kaygısında mısınız? Sorularımı yanıtlamayın... Tengeriin Boşig hakkındaki o kemikleşmiş ön yargılarınızın bir yansımasıdır zira bu iletiniz... Sorularımı yanıtlamak yerine Yanlış anlamışlığınızdan dolayı bir Özür dileyip, büyüklüğünüzü de gösterebilirsiniz; O da olur... Özür dilemezseniz, zaten iletilerimiz burada duruyor; Takdir, okuyucu arkadaşlarındır... Saygılarımla...
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
JAN, DemirEfe'nin dediğini bir düşünmelisin bence...
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Ben bir Ulusalcıyım... Çünkü bugünün gerçekliği, salt budur... Bu ülkede, her etnik-unsurun kendi dilini ve kültürünü özgürce öğrenebilerek ve geliştirebilerek, Ortak değerlerin yüceltilmesi ve kimlik olarak edinilmesi, bütünlüğün korunması ilkem ise sizi rahatsız eden; Devam edebilirsiniz rahatsız olmaya... Benim umrumda bile olmaz... Eğer buna Aşırı Milliyetçilik diyorsanız ve küçümsüyorsanız; Ben o ilke ile gurur duyuyorum... Toplumsallaşmaların ilkelden moderne doğru örgütlenmesi ve gerçekleşmesi bellidir... Etnik-kökenlerin üzerindeki bir toplum modeli mi moderndir Yoksa insanların kendilerinin bile seçemediği etnik-kökenlerine göre toplumsallaşmak zorunda bırakılmaları ya da toplumsallaşmaları mıdır çağdaş olan? Ben, etnik farklılıkların insanları kaygılandırmadığı ve farklılaştırmadığı bir ülkede yaşamak istiyorum... Siz ise etnik farklılıklarınızı insanların gözüne sokmak, kafalarına çakmak, kimliklendirmek istiyorsunuz... Varın siz tayin edin, Hangimiz daha ilericiyiz... Buyrun şimdi çıkın işin içinden...
-
DTP KAPATILDI
Mavi, PKK elbette ki bir gerçeklik: 30.000 can kadar hem de; Türkmeninden Çerkezine... Kürdünden Lazına kadar... Büsbütün bir gerçeklik... Gerçeklik olduğu şüphesiz; Fakat muhatap mıdır? Sorunun çözüm önerilerini doğru olarak tespit edebilmiş midir? DTP tespit edebilmiş midir? Diğer siyasi partiler tespit edebilmiş midir? Kürtler ya da Kürt Olmayanlar tespit edebilmiş midir? Bunu tartışıyoruz... İster kabul edin ister etmeyin; Bu forumda, sanıyorum siz de dahil, hakkımdaki düşüncelerin/sanrıların Irkçı olduğum yönünde olduğunu biliyorum... Ki; değilim... Benim tek önemsediğim şey Bu toplumun bütünlüğü... Bir düşüncem, ilkem var ve ona ulaşmanın tek aşamasının bu bütünsellik olduğunu biliyorum... Farklılıkların değil de, ortak değerlerin ulaştırabileceği bir evrensellik... O insanlar için neden Apo ve Pkk tek çıkış yolu? Bunu da sorgulayalım hemen: Çünkü Kürtleri temsil ettiğini söyleyen her parti, PKK'nın dili ile dile geliyor da ondan... Kürtlerin kendisi, kendilerine bir alternatif yaratmıyorlar... Bakın, aslında satır aralarında gizli: "Kürtleri kim temsil ediyor?" Demokrasilerde etnik-unsurlar mı temsil edilir? Yoksa insanlar mı? "Kürtlerin temsili" gibi bir algı olduğu sürece, Kürtler, PKK'dan başka bir temsilci bulamayacaklar ki? Bakın size görünmüyor ya da siz görmek istemiyor olabilirsiniz... Ama bu ülkede "Çerkezlerin partisi" yok... "Lazların partisi" yok... "Türkmenlerin partisi" yok... "Arnavutların partisi" yok... Yani "onun" ya da "şunun" partisi yok... Ama "Kürtlerin partisi" var... MHP ile Ulusalcığı ya da Kemalizm'i tümleştirmeye çalışanlar MHP'de de var; Forumda bile var... İşlerine gelince aynı borudan üflerler... İşlerine gelince Türk-İslamcı tezler savunulur zıt kutuplarca; İşlerine gelince Türk-İslamcı tezler reddedilir: Forumda bir sürü örneğini verdim hep... Hala da veriyorum çelişkileri... Anlamamız gereken şu: "MHP, Ulus kaygısında olan bir parti değildir..." Ya da daha doğrusu: "MHP'nin önemsediği Ulus kavramı, benimsediklerine belki de en uzak benzer anlamı ile 100 yıl öncesinde kalmıştır." Bakın ülkücülerin ülkülerini zerre kadar sevmem... Onlardan gördüğüm düşünsel ve nesnel zararları, kimseden de görmedim ben... Ama şu var; MHP her ne kadar DTP ile sırt sırta ise de Ulus'a sığınması ve kullanması onu ayakta tutuyor... Kürtler nasıl ki PKK ve DTP'nin ayrılıkçı olduğunu Ve kendi toplum bilinçlerinin ayrıştırıcı olduğunu farkedemiyorlarsa; MHP'liler de aynen onlar gibi MHP'nin gerçek anlamı ile bir Ulus kaygısı içerisinde olmadığını Yine benzer nedenlerle göremiyorlar... Al birini, vur ötekine... MHP'nin tek başkalığı, terör örgütüne sığınmıyor oluşudur... Unutmamak lazım... Yani canım kardeşim; Bu ülkede herhangi bir etnik kökeni temsil eden herhangi parti ya da oluşum Doğrudan tepki çeker... Eğer demokrasi ise niyetimiz; Tüm etnisiteleri bütünsel olarak gerçekten önemseyen Ve onları gerçekten dile getiren bir parti lazım... Ne Mhp yapar bunu, ne Akp, ne Chp ve; ne de ve kesinlikle Dtp yapabilir... Fakat çözümü de yalnızca budur... Bunu sadece partilerden beklemek değildir çözüm elbette... Kürtlerin, artık, kendilerini ötekileştiren/ayrıştıran toplum bilincinden de sıyrılmaları gerek... Neyse... Ben düşüncelerimi ve çözümün nereden başlayacağını defalarca kere anlattım... Varsa özgü bir sorunuz, onun üzerinden hareket edeyim...
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Buradaki mantık şu: "Bu devlet hepimizin değil; Türk ırkının: Bir tarafta onlar, diğer tarafta Kürtler" Sorun bu yüzden çözülemeyecek... Bu kafa yapısından dolayı...