Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

GeceKuşu

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

GeceKuşu tarafından postalanan herşey

  1. İletinizi YEMEZ diye sonlandırmışsınız... Kabul ettiremezsiniz, kanmam anlamında yazdığınızı düşünerek şunu ifade etmek isterim... Amaç size bir şeyleri dayatmak yada üç kağıt açmak değil... Bunu böyle değerlendiriyorsanız kendinize ve bana haksızlık etmiş olursunuz... Amaç farklı bakış açılarımızı ortaya koyarak, karşılıklı olarak görüşlerimizi ifade etmek... Ben sizin bu bakış açısında olduğunuzu kabul ederek düşüncelerinize yanıt veriyorum... Sanırım kendimi bu anlamda ifade edebilmişimdir.. Neleri yediğinizi neleri yemediğinizi bilemem... Ama alıntıladığınız halde ( herkesin gördüğü gibi ) neyi yanıtlamadığınızı gayet iyi biliyorum... İletimin son bölümünü tekrar alıntılıyorum... Umarım bu sefer sorulan soruları görmemezlikten gelip yanıtsız bırakmak yerine, Aşağıda yazılanları yok kabul etmeyerek düşüncenizi belirtmek istersiniz...
  2. Başlığı açan arkadaşımız H.C nin bu yazısını okuyunca ajitasyonun etkisinde kalarak ya kafası karışmış yada bilinçli bir şekilde H. C. ile aynı yaklaşımları uygulamaya çalışıyor...
  3. Evet net olarak anlaşılıyor... Kendini bir kurtcuktan bile değersiz görebilen bir sevgi ... İşte bu nedenledir ki insanlar sevdikleri, değer verdiklerinin yanlışlar içinde olabileceğini düşünemiyor... Yine bu nedenledir ki haklıda olsa sevdiklerine bir eleştiri yapıldığında son derece sert tepkiler veriyorlar... İnançları ve sevgileri nedeniyle onun dışındaki gerçeklere gözünü ve kulağını kapıyorlar...
  4. İfadelerimde hiç bir laf oyunu olmamasına karşın... Böyle bir cümle kurmanız "ahlaksızlığı savunur durumda değilim" diyor olsanızda, en azından karşısındakilere haksızlık yapmak istemeyen bir kişinin yaklaşımı değil... Sormak istiyorum; iletimin hangi satırında peygamber şehvete dayalı bir evlilik yapmıştır ifadesi var gösterirmisiniz?.. o iletide bir arkadaşımızın... İfadelerinde kullandığı ve kafasında oluşturduğu ön yargılarla" eleştirilerle - suçlamalar" arasındaki farkı gözetmeksizin hüküm vermesine karşılık olarak Yanıtı verilmiştir... *** Oysa sizde aynı taktiği uygulayarak o kadar cümlenin arasından tek bir şehvet kelimesini ele alıp gerçek dışı söylenmemiş ifadeleri söylenmiş gibi yanıt üreterek en azından tartışma adabında gayrı ahlaki bir tutum sergiliyorsunuz... Ve de hüküm veriyorsunuz "Laf oyunu yapmayın..." Oysa yapmanız gereken yanıtların hangi yazıya karşılık yazıldığını ve iletiler arasındaki ve yazıların başı ve sonu arasındaki ilişkiyi koparmadan değerlendirmek olmalıydı... Tabiki doğru bir değerlendirme yapabilmek için, Amacınızın "işinize geleni ele alıp" kavram karışıklığı yaratmamak olması gerekiyor... Aşağıdaki alıntı... yapmaya çalıştığınız hüküm verme ve kavram karışıklıkları yarataran algılamanıza bir örnek: "Ahlaksız anlayışla peygemberime laf edenlere karşı çıkıyorum" derken...Hangi ahlaksız anlayıştan bahsediyorsunuz.? Küçük yaştaki çocuklarla evlilik ahlaki değildir demek mi dir, ahlaksız anlayış.? Ama siz bunu gerçekleştiren bir kişiyi, "özel konumu olan çevresine statü kazandırmış" olarak değerlendirip bu durumu savunarak,yada hoş görme zorunluluğu duyarak "ahlaksızlığı savunur durumda" değilim mi demek istiyorsunuz.? "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim" derken, çok dikkatli davranıp söylemlerinizin ve yaklaşımlarınızın ne kadar örtüştüğünü değerlendirmeniz gerekiyor... Yaşanan gerçeklerle sizin ürettiğiniz yaklaşım ve savunmalar arasında tutarlılık olmayınca elbetteki öğretmen-öğrenci ilişkisini kurmak zorunda kalıyorsunuz...Üstelik bir çok öğretmen küçük yaştaki kız öğrencilerine birşeyleri öğretmek için evlenmek zorunluluğunda yada isteğinde olamıyor/olmuyor...Çünkü toplumsal ahlaki değerler buna engel, ve en başta buna sizler karşı çıkarken nasıl oluyorda peygamber yapınca hoş görebiliyorsunuz...Bizler bunu peygamber dahi yapıyor olsada ahlaklı bulmadığımızda nasıl oluyorda ahlaksız anlayışa sahip oluyoruz.? Ama "o size göre gerçekten özel yaratılmış" (bu sizin ifadeniz)...Ve o insan bir dini yayıyor, o nedenle yaptıkları ne olursa olsun, küçük yaştaki bir kız çocuğuyla evlilikte yapmış olsa yaptığı doğrudur... Dini inançlarınız nedeniyle bu durumu hoş görüyor yada savunuyor olmanıza rağmen... Ve yine sizin ifadenizle... "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim" diyebiliyorsunuz... Eğer böyle diyor ve doğruluğuna inanıyorsanız ne denebilir ki... "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda " olmadığınıza ve kendinizce haklı olduğunuza inanıyorsunuz... Ve "Peygamberin çocuk evliliğine dair bir tavsiyesi" olmadığını söylüyorsunuz... Ama hayır "çocuk yaşta biriyle evlenmemiştir" diyebiliyor musunuz.? Size bir soru "9 yaşında bir kız çocuğuyla evlilik yapmak" ahlaklı bir davranıştır diyebiliyor musunuz.?
  5. Bu da bir bakış açısı... "hoca-talebe ilişkisi"... İstenirse hoş görmek adına bir çok bahane ve kılıf üretilebilir... Daha öncede ifade etmeye çalışmıştım... Bazılarımız ister istemez dinsel inançları adına, temel ahlaki değerlerinden vazgeçebiliyor yada hoş görmek zorunda kalabiliyorlar... inançlarınızın bunun önünde bir engel ve böyle yapmakla zor durumda kalabileceğinizi bildiğim için... İçinde bulunduğunuz bu zor duruma hak veriyorum... İfade edilemeye çalışılanları anlamaya çalışmak yerine, yada anlaşılanın üstünü örtmek için... İletinin anafikrinde Ahlaki değerler vurgulanmasına karşın... "İnançlarına göre peygamber olarak kabul ettiği bir kişinin bu davranış ve zaaflarını eleştirebilemek cesareti yada objektifliği, inançlarınca engellendiği açamazından kurtulabilmek adına O çümlelerin içerisinden tek bir kelimeyi ele alıp... "inatla "şehvet" tabanlı düşünmeye gerek yok..." yaklaşımı üretilebiliyor... Yinede daha iyi analaşılabilmesi için tekrarlamak istiyorum... "hoca-talebe ilişkisi" yada bir başka bahane ve yeni kılıflar üreterek savunma yapmanıza gerek yok... "ahlaki değerlerin" kim olursa olsun,neden ne olursa olsun uyulması gereken "evrensel bir değer" olduğunun kabul edilmesinin önünde inançların bir engel ve böyle yapmakla zor durumda kalabileceğinizi bildiğim için. ...İçinde bulunduğunuz bu zor duruma hak veriyorum... *tna
  6. Yazılanları tersten okuma çabanızdan dolayı, anlatılmak istenenleri kavramakta zorluklar çekiyorsunuz... Hiç kimse din için hurafedir tanımlamasını yapmadı... Din doğası gereği dogmatik ve kesin kabullere dayalı inançlar sistemi olduğu için... İster istemez kendi içinde ve o dine inanların kafasında hurafeler barındırmaktadır... Anlatılmak, ifade edilmek istenen bu... Dinsel görüşlerin ve inanç sahiplerinin yaklaşım ve davranışlarının çoğu zaman hurafeler içerdiğini ifade edenlerin... Ne anlatmak istediğin kavrıyamayarak, "Dinin hurafe olduğu senin inancın" diyebildiğinize göre; "Şablonlaşmış kafaya" ve "şablonlaşmış zihniyete " sizin sahip olduğunuzu göstermiş oluyorsunuz... *** Ne yazık ki; bir ilk olmadığınız ortaya çıktı... Yukarıdaki alıntıdaki,yaklaşım ve ifadeleriniz önceden ateist olduğunuz söyleminizi yalanlıyor... Ne yazık ki, mumunuz yatsıya kadar yandı... Kendinizi farklı göstermeye çalışarak ajitasyon yapmaya çalışan bir kişi olduğunuz ortaya çıktı... Burası bir tartışma platformu, eğer eleştirilmek, görüş ve düşüncelerinizin çürütülmesi sizi rahatsız ediyorsa... Sizin gibi düşünmeyenleri kovalamak yerine, Medeni olun, olduğunuz gibi görünerek,tutarlı ve dürüst olmaya çalışın... Düşünce ve görüşlerinizi öne sürdüğünüzde eksiklerinizin ve yanlışlarınızın ortaya çıkması durumunda... Bunu hazmetmeyi öğrenin, saldırmak, bocalamak, demagoji yapmak, kovalamak yerine... Bu tür ortamların eğer tartışma adabı bilinirse, kişiliklerin gelişiminde yararları olduğunu düşünün... Bırakın kişisel gelişiminiz,hatalarınızdan dersler çıkararak, doğru bildiğiniz yanlışlarınızı düzelterek olumlu bir şekilde ilerlesin... Ama ben hazmedemem, ben bilirim, en iyi ajitasyonu ben yaparım, en iyi ben algılarım diyorsanız siz bilirsiniz... "Sağ gösterip Sol vurmak" deyiminin "karşısındaki şaşırtmak, kandırmak" olduğunu kavramak yerine, Solculuk olarak algılayıp..." Ben solcuymuşum. Ee. Ne şimdi bu? Nasıl bir savunma?" diyerek... Yazdıklarınızı okuyanların dudaklarında hoş bir tebessüm yaratmaya devam edebilirsiniz... Yada Sizin bu davranışlarınızı göstererek bu forumdan yolu geçen ve bir daha uğramayan "ilk olamayan" bir çokları gibi davranabilirsiniz... *tna
  7. Evet gerçektende garip bir durum yok... Neden mi; Şehvet düşkünü arapların, "Arap kültüründe" çocuk yaşta kızlarla evlenmek garip kabul edilmediği, bu tür ilişkiler normal ve doğal kabul edildiği ve kendileri de aynı kültürel bakış açısıyla 9 yaşındaki çocuklarla gerdeğe girdikleri için bunu bir eleştiri konusu yapamamışlar... Ama değişen ve gelişen dünyanın insan ilişkilerinde bu tür davranışlarda bulunanlar hoş karşılanmazlar... Ve sizinde, insani ve ahlaki değerlere önem verdiğinizi düşünerek, bu tür cinsel sapmaları ahlaki bulmadığınızdan eminim... Ama, küçük çocuklarla cinsel ilişkiye girilmesini "ahlaki ve etik bulmayarak", kim olursa olsun karşı durup "eleştiri yapanlarla", "yapamayanlar" arasında şu farkın olduğunu düşünüyorum... Bir taraf, İnançlarına göre peygamber olarak kabul ettiği bir kişinin bu davranış ve zaaflarını eleştirebilemek cesareti yada objektifliği, inançlarınca engellendiği için bu durumu hoş görebiliyorlar... İçine düştükleri bu açmazdan kurtulmanın yolunu eleştirenleri müşrik kabul ederek, Peygamberimi, inançlarımı "suçluyorlar" düşüncesiyle bir kaçış yolu arıyorlar... Ama diğerlerimiz "ahlaki değerlerin" kim olursa olsun uyması gereken "evrensel bir değer" olduğunu kabul ettiği için... Bunu kim yaparsa yapsın eleştirmekle sahip oldukları ahlaki değerlere saygılı ve tutarlı davranıyorlar... İddia ettiğiniz gibi bu bir suçlama değil...Yaşanmış bir gerçeği gözler önüne sermektir... Ama siz suçlamadır kolaycılığına kaçarak, inandığınız ahlaki değerleri hiçe sayıp bazılarının bunu yapmasını haklı görebiliyorsunuz... Aslında suçlamadır demek yerine ahlaki değerlere her durum ve koşulda sahip çıkmanız, Kim yaparsa yapsın eleştirebilmeniz, sizin kişiliğinizi, inandığınız değerleri ve insanlığınızı daha olumlu bir yere getirir... Çevrenizin ve gelecek kuşaklarınızın gözünde tutarlı, objektif ve tarafsız olarak değerlendirilip, İnsani ve ahlaki değerlere saygılı örnek bir kişi olarak gösterilirsiniz... Ama yinede inançlarınızın bunun önünde bir engel ve böyle yapmakla zor durumda kalabileceğinizi bildiğim için... İçinde bulunduğunuz bu zor duruma hak veriyorum... Bazılarımız ister istemez dinsel inançları adına, temel ahlaki değerlerinden vazgeçebiliyor yada hoş görmek zorunda kalabiliyorlar... *tna
  8. Yanılıyorsunuz ilk değilsiniz... Bu foruma kendini olduğundan farklı göstermeye çalışarak ajitasyon yapmaya çalışan bir çok kişi geldi gitti... Ama belkide siz bir ilk olabilirsiniz... Ama bildiğiniz o epey örnekleri masalımsı olmayan bir üslupla sıralayarak... Ve geçmişte olduğunuzu ifade ettiğiniz "ateist bakış açısının" ne olduğunu anlatarak... Sizin bir ilk olduğunuzu kanıtlayabilirsiniz... Yine de bir açmazınızın olduğunu düşünüyorum... Ateizmin ne menem bir şey olduğunu kanıtlamak için süper bir zekayla düşünerek yarattığınız kişilikle... Bir ateiste onun eleştirdiği "islami pencereden" bakarak ateist düşüncenin temelini anlatmaya çalışmak biraz zor olabilir... Aslında bu ayak oyunlarına hiçte gerek yok... insanlar düşünce ve inanışlarını bu yaklaşımlara gerek duymadan da savunabilmeli... Galiba siz savunulamıyacağını düşünüyor olmalısınız...
  9. Birileri kalkacak,kendi inanış,varsayım yada ön kabullerini yanlışta olsa, gerçek dışıda olsa dayatmaya varan ısrarcı yaklaşımlarla ballandıra ballandıra anlatacak... Bir başkası bunların yaşamda ki gerçeklerin dışında safsatalar olduğunu ifade edince de... Aynı kişi çıkacak tam bir demagog edasıyla ... diyecek... Doğru ya hep sen yazacaksın...Diğerleri tamam efendim siz bilirsiniz, siz dediyseniz doğru demişsinizdir diyecek... Çünkü; Kafadaki format belli..."Kayıtsız şartsız inanacaksın"... Sorgulamayacaksın...Ne onu, ne onun inancını... Birileri meyve veren ağaç, diğerleri onun dalında armut... Ne demezsiniz efendim...Siz diyorsanız bize sizin ahkam kestiğiniz konularda susmak düşer...
  10. Evet espiriler vardır...Ve siz de yazınızı kurgularken ne tür espiriler yaptığınızında farkındasınız... Ayrıca var olan hurafeleri kişisel keşif olarak tanımlamaya çalışmanız, kişisel keşifler yakıştırmasıyla yaratılan hurafelerin üstünü örtme çabanızda gereksiz...İnanaçlara dair eleştirel bakış açısına sahip olarak günaha girme korkusu her zaman bu tür yaklaşımları yaratmakta ve ne yazık ki bu yaklaşım tarzı var olan yanlış inanışların ortadan kalkmasının önünde en büyük engel olarak durmaktadır... Hayır noksansız yada eksiksiz değildir...Bu size göre böyledir... Elbetteki benim bu görüşüme katılmıyor olamanız sizin taktirinizdir... Benim de sizin düşüncelerinize katılmıyor olmam benim taktirim... Yüz yıllardır yapılan ajitasyonlara inançsal değerler yükleyerek geliştirdiğiniz davranış, Düşünce yada yaklaşımlar, sadece o düşünce ve inanışa sahip kişileri bağlar... Bu ön kabul ve değerlerdeki eksikliklerin yada noksanlıkların var olması siz yoktur desenizde değişmez... Ben ve benim gibilerin öyle yada böyle bunları eleştirmesi yada yanlışlıkları vurgulaması, Neye inanıyor yada kim olursanız olun... Kendi kişisel inanış yada değerlerinizin yadsınamaz doğrular, Eleşitirilemez gerçekler olarak dayatma hakkını kimseye vermez... Kişilerin dinsel inançları, yaşamı diğerlerinden farklı yorumlamaktan öte bir şey olmadığı için Hiç kimseye hiçbir ayrıcalık tanımaz... Bir başkasının sizin bu bakış açısına katılmıyor olması, Sizi yaşamın gerçeklerinde diğerlerinden farklı bir yere koymaz... Tanrıya inanıyor olmakla, alt benliğinizde inançlar ve inananlar ayrıcalıklı bir yere konulmaya çalışılsa da... Bu yaklaşım yine bir ön kabule dayalı bir inanış ve iddiadan öteye gidemez... Çünkü yüz yıllardır ola gelen ve gelecekte de devam edecek olan bu görüş ayrılıkları; Kişilerin inanışlarına dayalı yapılan değerlendirmelerde sadece siz öyle düşünüyor ve kabul ediyor olmanızdan... Diğerlerinin de sizden farklı düşünüyor ve değerlendiriyor olmasından kaynaklanmaktadır...
  11. Aslında Cümlelerinden pay çıkarmamız istenirken dile getirilmek istenen şey "Şu.(!)" Onun kafasında ki yanıt başlık yazısı okunarak cümlelerinden pay çıkarılıldığında "HAYIR" dır... Aslında kendisiyle aynı şeyleri düşünüyoruz... Aramızdaki tek fark... Demokrasiyi kavrayarak,Laik Cumhuriyete sahip çıkanların Şeriatla yönetilmeye karşı durmaları, O ve onun gibi düşünenlerinde taraf olmalarıdır... *** Din esaslarına dayalı rejimler demokrasi ile yönetilebilir mi?..Hayır.(!).. Çünkü; Şeriat hukuku buna izin vermez... Dinsel kavramlara, şeriat hukukunu uygulayarak devlet yönetimini savunan, günlük yaşamda dahi insanların uyması gerektiği yasaları şeriat yasalarıyla düzenlenmesi gerektiği iddiasında bulunan ve Kuran’ın da Allah'ın özü olduğuna inanan şeriatçıların İslam dini demokrasiyle bağdaşır demelerine karşın demokrasi hakkındaki gerçek görüşlerinin ne olduğunu anlamak için şu soruyu sorup, yanıtını aramamız gereklidir.? İslâm Dini, demokrasi ile ve ona dayanan laiklik sistemiyle bağdaşır mı? Prensip itibariyle bağdaşmaz. Çünkü demokrasi halk idaresi olup akla ve insan kafasına dayanır. İslam ise, hak idaresidir, yani Allah idaresidir; vahye dayanır. Bir başka ifade ile; İnsanin önünde iki hukuk vardır. Bunlardan biri beşerî (İnsanoğlu ile ilgili) diğeri ise ilahîdir. Birincisi akla dayanır diğeri ise vahye dayanır. Biri insanin sadece madde ve dünya yapısını, diğeri ise hem madde ve hem de mana yapısını; ahiret hayatini da ilgilendirir. Bu iki hukuk, bazı noktalarda birbiriyle uyuşursa da birçok noktalarda birbirine ters düşer. Bir başka yönden de aralarında büyük farklar vardır. İslam hukuku sabittir, kalıcıdır, değişmez; kıyamete kadar sürüp gider. Beşerî hukuk ise değişkendir. Yaşanılan çağın koşullarına ve ihtiyaçlarına göre değişir. Yaptırımları da farklıdır: Nicelik yönünden: Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların tatbik ettiği cezalar değişkendir, İslam’ın Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen şeriat yasaları ise değişmez olup kıyamete kadar geçerlidir. Keyfiyet yönünden: Biri sadece dünyevî, diğeri ise hem dünyevî ve hem de ahiret ile ilgili (uhrevî )dir. Demokraside kanunlar ve anayasalar ekseriyete ve parmak sayısına dayanırken, İslâm hukukunda kanunlar Allah’ın şaşmaz ilmine ve sonsuz kudretine dayanmaktadır. Bu itibarladır ki, bu iki hukuk sistemini birbirleriyle bağdaşan noktalarını arayarak karşılaştırma yapmak gereksiz, yersizdir. Demokrasi ile bağdaşır mı? sorusuna verilecek tek yanıt vardır. O da "Hayır" seklindedir. Din esaslarına dayalı rejimler demokrasi ile yönetilemez ve Şeriat hukuku buna asla izin vermez. Bu, neye benzer? Şimdi şöyle bir soru sorarsak, “ insan mi daha bilgili Allah mi? İnsan mi daha kuvvetli yoksa Allah mi?” Bu soruya Allah'ın özü olan Kuran’ın tek bir yanıtı vardır! İnsanin kanun yapmaya gücü yetmez! Neden? Çünkü insan daha tam mânasıyla kendisini tanımamış ki! Tam manasıyla tanımadığı bir şey hakkında söz sahibi olabilir mi? Kaldı ki, erkeklik ve kadınlık yönünden, hastalık ve sağlık yönünden, Büyüklük ve küçüklük, yönünden, zenginlik ve fakirlik yönünden, İsçi ve işveren yönünden, amir ve memur olma yönünden, Beden yapısı tam ve sakat olma yönünden ve nihayet beden ve ruh yönünden, İradede kuvvet ve zaaf yönünden, cesaret ve korkaklık yönünden ve daha bilemediğimiz yönlerden! İste bu kadar farklılık arz eden insanlık idaresiyle ilgili kanun ve anayasalar yapmak kolay bir is değildir, İnsanin yapabileceği bir is değildir. Bu iş Allah’ın işidir. Kuran bir ayetinde şöyle der: (Araf, 54) : "Yaratma da emir ve talimat verme de O'na mahsustur?" O, bilir, O açıklar, O haber verir, O bildirir ve iste bildirmiştir. Sebep ve Amaç kesin olarak bellidir: Kâinat, bütün nimetleriyle Sebeptir; Amaç değildir. İnsanın bütün ihtiyaçlarını gideren bir Sebeptir. Kâinatın yaratılısında, şayisiz nimetlere sahip olusunda hedef, insanın yaratanına kul olması ve O'na ibadet ve kullukta bulunmasıdır; O'nun emir ve talimatını yerine getirmesidir. Ve neticede O'nun rızasını kazanmak ve O'nun cennetine girip ebediyken mutlu olmaktır. Allah’ın mutlak hâkimiyetini ifade eden ayetlerden birkaçı: (Casiye, 18): "Sonra (Ya Muhammed!) seni de bir din emrinden şeriat’ın üzerine memur kıldık. O halde sen o şeriat’a tabi ol! Bilmezlerin heva ve hevesine uyma!" (Araf, 3): "Rab’inizden size indirilen Kuran’a uyun! Ondan başkasını dost edinip de kendisine uymayın! Ne kadar da az öğüt tutuyorsunuz!" Müslümanlar, Kuran’ın Allah'tan geldiğine inanır. Kuran ayetlerinde ceza kanunu, miras kanunu gibi ayetler vardır. Bu ayetlerin değiştirilmesi, demokrasi tarafından mümkün değildir. Mademki Kuran, Allah'tan gelmiştir, o halde bu ayetleri de ancak Allah değiştirebilir. Örneğin, "Hırsızların elinin kesilmesi"ni buyuran ayeti, kim değiştirebilir? İnsanların oluşturduğu demokrasilerdeki kanun yapıcılar mı? Yoksa Allah mı? Örneğin, "Kadınların miras paylaşımında erkeğe göre yari pay almasını hükmeden" ayeti hangi demokrasinin hangi kanun yapıcısı değiştirebilir? Örneğin, "Erkeklerin bir, iki uç, dört kadınla evlenebileceğini söyleyen" ayeti hangi demokrasinin hangi kanun yapıcısı değiştirebilir? Örneğin, "Erkeklerin kadınlardan bir gömlek ustun olduğunu söyleyen ayeti hangi demokrasinin hangi kanun yapıcısı değiştirebilir? Kuran ayetini, sadece Allah değiştirebileceğine göre, demokrasilerin kanun yapıcıları Allah ile çelişki içindedir. Ve demokrasi, İslamiyet göre değildir. Özetle, İslamiyet ile demokrasi birbirleriyle bağdaşır mı? Sorusunun yanıtı hayırdır… İslamiyet’te demokrasiye ne kadar yer var? Sorusunun yanıtı da hiç yoktur… Din esaslarına dayalı rejimler demokrasi ile yönetilebilir mi? Sorusunun yanıtı hayırdır… Şeriat hukuku buna izin verir mi? Sorusunun yanıtı da asla izin vermezdir… Laik Demokratik hukuk devleti kurallarıyla yönetilen ülkelerde Dinsel inanışlar serbest ve güvence altına alınmasına karşın, Din esaslarına dayalı Şeriat yasalarıyla yönetilen devletlerde Demokrasiye yer yoktur… Dini siyasete alet eden bazı politikacılar, "din"de demokrasiye yer olduğunu ifade ederek, dini esaslara dayalı bir yönetim biçimi oluşturabilmek için kendilerine maske yaratmaya çalışırlar. Hâlbuki "din"de demokrasiye yer yoktur, ama "demokrasi"de dine yer vardır. Demokrasiyi anlayan kavrayan, Dini inançlarını siyasi ve kişisel çıkarları için kullanmayan ve bu nedenlerle Demokrasiye ve Laik Cumhuriyete sahip çıkanların... Ülkemize, Demokrasiyi kullananlarak Şeriat düzenini getirmek isteyenlere karşı çıkmalarının nedeni... Bu gerçeği tüm çıplaklığıyla kısa ve öz olarak ifade eden aşağıdaki cümledir... "Din"de demokrasiye yer yoktur, ama "Demokrasi"de dine yer vardır.
  12. Yukarıdaki satırlar Dinin totaliter bir baskı aracı olduğunun kanıtıdır... Yazan tarafından yapılmak istenen ise; Ya kendi kafası içindeki karışıklıkları buraya aktarmak... Yada Takiye yaparak demokrasinin nimetlerini anlatıp şeriatın bu nedenle şart olduğunu anlatmaya çalışmaktır... Tarafımdan ne denmek istendiğinin anlaşılması için... Bu başlığı açan şahsın kendi ifadeleriyle söylemek gerekirse... "Picassonun resmi kadar zor olmayan" aşağıdaki alıntıyı dikkatle okuması gereklidir...
  13. "yada büyük büyük büyük maymun dedelerimizden mi geldik acaba?" Yukarıdaki cümledeki ifade ve yaklaşımınız, Evrim teorisi hakkında en ufak bir araştırmanızın bile olmadığını... Sadece birilerinin ajitasyonlarının etkisi altında kulaktan dolma söylemlerle konuya itiraz ettiğinizi ortaya koyuyor... Galiba siz de "aklınızca dalga geçmektesiniz"... Anlaşılmayan nokta kendinizle mi, yoksa başkaları yada bilimle mi dalga geçtiğiniz.?
  14. Alıntıladığınız ifadenin anlatmak istediği şu yada bu şekilde dolaşmak değil... Mecazi anlamda aşağıdaki ifadeleri desteklemek için kullanılmış... Anlatılmak istenen kişinin gerçekleri ifade etmediğidir... Siz anlamış olmalısınız aslında ateistken "hurafe takipcisi olamaz" ın ne anlama geldiğini... Ve yazının tamamı okunduğunda o kişinin popilist yaklaşımlar içinde olduğu vurgulanmış... özetle o kişinin "sağ gösterip sol çakmaya çalışan" zihniyeti sergilenmek istenmiştir...
  15. Yanılıyorsun... Alıntıladığım ifadeler varsayımdan başka birşey değil... Üstelik kesin genellemelerde bulunmakta hatalı bir yaklaşımdır... ama amaç espiritüel yaklaşımlarla kafa bulmaksa, eh yazdıklarını komik bulanlar da çıkabilir... Evet din bellidir ancak herşey de olduğu gibi dinsel düşünce ve yaklaşımlar yanlışsız ve noksansız değildir... Çoğu zaman da akla ve mantığa uygun değildir...
  16. Mârifetname 300 YIL ÖNCE YAZILAN MÁRİFETNAME'DEN CİNSEL DERSLER İbrahim Hakkı Erzurumlu, 18.yüzyılda yazdığı Marifetname adlı kitabında, "İslamî cinsel öğütler" de veriyor. Okuyalım bakalım cinsel öğütler neleri içeriyor? Cimada öpüşenin çocuğu sağır doğar Erkek, iç gömleğinden başka bütün elbiselerini soyacak. Kadın da aynı şekilde soyunacak. Cima esnasında öpüşme ve konuşma olmayacak. Çünkü bunlar, çocuğun sağır ve dilsiz olmasına sebep olabilir. Erkeğin suyu indikten sonra kadınınki de ininceye kadar karnı üzerinde durmak lazımdır ki kadın ikinci cimaya kadar tıkanıp tembel kalmasın. Yani erkek cimada horoz gibi davranmasın, birleşme bir anlık olmasın ve erkek kendisi kadar eşinin de cimadan lezzet duymasını sağlayacak şekilde hareket etsin. Cima çocuk ve hayvan yanında yapılmamalıdır. Cimadan sonra muhakkak idrarını yapmak lazımdır ki meninin son damlaları mesanede kalmasın ve onda tedavisi imkansız bir hastalık yapmasın. Yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır. Çünkü hem haram hem de sonu fenadır. Bir şair şöyle diyor: Kadınlar, bizim için şeytan olarak yaratılmışlardır. Şeytanların şerrinden ise Allah'a sığınırım. Öğleden sonra yapılan çocuk şaşı gözlü olur Yeni ayın ilk günü cima yapılırsa çocuk güzel olur. Öğleden evvel cima yapılırsa çocuk hakim ve kerim olur. Pazartesi gecesi cima yapılırsa çocuk Kur'an hafızı olur. Salı gecesi cima yapılırsa çocuk cömert ve merhametli olur. Perşembe gecesi cima yapılırsa çocuk alim ve amil olur. Cuma gecesi cima yapılırsa çocuk ábid ve arif olur. Cuma namazından evvel cima yapılırsa çocuk mutlu ve ölümünde şehid olur. Kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur. Yeni ayın ilk gecesi veya onbeşinci veyahut da son gecesi cima yapılırsa çocuk deli olur. Pazar gecesi cima yapılırsa çocuk yol kesici olur. Çarşamba gecesi cima yapılırsa doğacak çocuk öldürmeye eğilimli olur. Gündüz öğleden sonra cima yapılırsa doğan çocuk şaşı gözlü olur. Ramazan bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk serkeş, inatçı olur. Kurban bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk altı veya dört parmaklı olur. Cima ayakta yapılırsa doğan çocuk uykuda yatağına işer. Erkek, yanılır da baldızıyla sevişir ve cima yaparsa doğan çocuk hünsa (kendisinde hem erkek hem de dişi alameti olan) olur. Cima meyve ağacının altında yapılırsa çocuk zalim olur. Kadının sesi kocadan fazla çıkmayacak Kocası kapıdan içeri girince hemen ayağa kalkıp karşılamak. Karı kocasına merhaba efendim, hoş geldiniz demeli. Karı kocasının her emrine itaatli olmalıdır. Karı kocasının cinsi arzu ve isteklerine karşı gelmemek, nefsini teslim etmekte gecikmemek şeklinde hareket etmelidir. Kadın sesini kocasının sesinden fazla yükseltmeyecek. Kadın kocası için bazı zararsız maddeler sürünüp süslenecektir. Kadının hainliğinden sakınmak lazımdır Erkek eşine rıfk ile muamele edecek, iyilikle idare edecek. Çünkü kadın eğri kaburga kemiğinden yaradılmıştır, aklı ve dini eksiktir, kocasına sığınmıştır. Güleryüzle sohbet için alınmıştır. Erkek, karısının öfkesi karşısında susmalıdır. Ta ki kadın pişmanlık duyup kocasından özür dileyinceye kadar. Çünkü kadın ruhen zayıftır. Susma onu yener. Kadının hainliğinden, aldatma ve tuzaklarından sakınmak lazım. Çünkü Hz. Adem, eşi Havva anamızın aldatmasıyla Allah'a asi olmuştur. Erkek, karısıyla şakalaşmalı, güldürücü sözler söylemeli. Yalnız kadın kıyafetine girmeyip başka şekilde nezih eğlenceler yapmalı. Erkek karısına üzüntülerini, kederlerini, düşmanlarını ve borçlarıyla alacaklarını söylememelidir. Yumurtası sıcak olmayan erkeğin sakalı olmaz Erkeklerin husye kasları dört tanedir. Bunlar husyeleri korumak ve uyarmak için yaratılmışlardır. Ta ki yavaşça bir uzantı olmasın, gevşeme ile aşağı inmesin ve çarpmalardan yumurtalar korunsun. Torbadaki yumurtalar katıdır, tabiatları sıcak olduğundan duman yaymakta ve bundan erkeklerin yüzünde sakal bitmektedir. Çünkü yumurtaları olmayanların veya yumurtası sıcak olmayanın sakalı olmaz yahut yumurtalar kesilip alınsa, sakalı varsa dökülür kalmaz. *** Her iki yazarında ayrı ayrı kitaplarında anlattıkları birbiriyle ne kadar da örtüşüyor... Hatırlatmak isterim bu alıntılar birer eleştiri değil... Bazılarımızın aynı düşünce formatına sahip olduğu yüzyıllarca önce yaşamış yazarların kitaplarından bire bir alıntıdır... Kimsenin alınmasına gerek yoktur... Alınmak yerine bu tür safsata ve hurafeleri sorgulamak daha yerinde olur...
  17. Yanılıyorsunuz ... Bu bir eleştiri değildir... Bu konuların ele alındığı ve aşağıda adı geçecek olan yazarların kitaplarında kullandıkları ifadelerin bire bir alıntısıdır... Örnek mi istiyorsunuz? Adı geçen yazarın yayınlanan kitabının bilgileri aşağıdadır... Ne hazindir ki, Yayınlanan bu kitabı okuyarak cinsel yaşamına yön verenler olduğu gibi... Bunların hurafe olduğunu kabul ettikleri halde bir kısmına katıldıklarını ifade edenler vardır aramızda... ***
  18. Sevgili 'Tengeriin boşig'; "Arap Kültürü" ile ilgili ifadene tamamen katılıyorum... Bu başlığı açmanın tek bir nedeni vardı... O da arap kültürünün toplumumuzun üzerindeki olumsuz etkilerini sergilenmesi amacıydı... Beni anlayışla karşılayacağını ümit ederek, yazılanları tersten okuyarak polemik yaratanlarla muhatap olmamak için sana hitaben, çarpıtılan bazı noktalara açıklık getirmek istiyorum... Daha sonrada bu ifadeleri kim kaleme almış onlarıda açıklayacağım... sevgili 'Tengeriin boşig' yazılanları tersten okuyarak en derin anlamları anında kavrıyan bizim inançlıların yaptıkları değerlendirmelerin tam tersi onların ateistleri olarak bu başlık din hakkında en ufak bir fikir ileri sürmek için açılmamıştır... - Birazdan yazının kaynağı ve yazarın biyografisinden de anlaşılacağı gibi...Yazarın yaşadığı dönemlerde inananların inançlı olmanın temelini arap kültürünü, kendi kültürlerinin önünde tutarak, yaşam tarzlarını hatta en doğal ihtiyaçlarını bile yerine getirirken ne kadar yozlaşmaya yöneldiklerini, hatta bu günlere kadar uzanan hurafe de dediğimiz inançsal değerlendirmelerin ne kadar safsatalarla dolu olduğunun öne çıkması amaçlanmıştır... - Yazıları tersten okuyarak anlam çıkartmakta uzmanlaşan kafaların bir dönemin inançlıları tarafından dikkatle ve günah olduğu savıyla uygulanan bu yaklaşımları günümüzünün gerçekleriyle karşılaştırdıklarında komik bulanlar...Bu gün inançlarından dolayı günah yada dinsel yasaklar savıyla hala daha inanarak devam ettirdikleri davranışlarının gelecekte de başka inançlılar tarafından o dönemin gerçeklerini göz önüne aldıklarında ne kadar komik durabileceklerinin değerlendirmesini bu günden yapabileceklermidir...Aslında bizim formun ateistleri işte şöyledir böyledir değerlendirmesi yerine, bu başlığın amacını kavramaya çalışarak kendilerine bu soruyu sormalı ve inançlarına dayalı hurafelerle dolu davranışlarını bu açıdan sorgulamayı öğrenmelidirler... *** Diyen arkadaşın bahsettiği yazıyı aşağıya alıntılıyorum herkes tarafından istenirse okunabilir... Dediği gibi başlık yazısında ifade edilenlerin hepsi hurafedir...Ama ona göre bir çoğu hurafedir ve bazılarına katılmaktadır... Neyse uzatmıyalım adı geçen yazıyı alıntılayalım...
  19. Hayal kurmakta yada hurafelerini gerçek sanmanda bir sakınca yok...Seni bağlar... Bu yazı atlatabilirsek diyorsun...Bana daha çok yazların geçmesini bekliyeceksin gibi geliyor... Bu yaz ve önümüzdeki yaz forumda kalırsan daha çoook görüşürüz... Bahsettiğin bu alemler seni, beni, bahsettiğin islamiyeti kabul edecek "diger insan guruplarını" milyarlarca kez öbür tarafa gönderir... Senin inandıklarını kabul etmeyenlere açıktan çağrı yaparak kendini yormamalısın aslında... Madem durum bu vahamette, zuhur eden deliller var,mehdiyi karşılamak için gereken hazırlıklara harca zamanını... İslamiyete Davet ettiğin Hiristiyanlar gibi Misyonerlik yaparak birde onlar gibi günaha girmemelisin... Arıların yaşamının yok olmak üzere olduğunu farkettiğine göre... Onların sağlıklı yaşam koşullarının korunması ve sağlanması için gerekli çabaları harcamalı... Aklı karışmışların ödünü kopartmak yerine sağlıklı düşünmenin, kendini bu vesveselerden kurtarmanın yollarını aramalısın... ***
  20. -İslamiyete göre perşembe akşamı CİMA yapmak günahtır... Ayrıca; - Eğer perşembe akşamı* CİMA yapılırsa sonuçta doğan çocuğun salak olacağına inanılır. Ve ayrıca; - Erkek yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır, çünku sonu hem çok fena hem de günahtır. Cimaya bak veledini tanı Meyve ağacı altında CİMA edenin veledi zalim olur. CİMA sırasında konuşanın veledi dilsiz olur. CİMA esnasında opusme ve konusma olmayacak. cunku bunlar cocugun sagir ve dilsiz olmasına yol acar. Yorganın altına girmeyip yıldızların altında CİMA edenin veledi münafık olur. Başkalarının yanında CİMA edenin veledi hırsız olur. İster zorla, ister rızayla yapılsın, hamamda CİMA edenin veledi ahmak olur. Ayın ilk gününde, on beşinde veya son gününde CİMA edenin veledi deli olur. Ama ayın ilk günü sabaha yakın CİMA edenin veledi cömert olur. Öğleden evvel ve sonra CİMA edenin veledi şaşı olur. Ramazan bayramı gecesi CİMA edenin veledi anaya ve babaya ási olur. Kurban bayramı gecesi CİMA edenin veledi dört veya altı parmaklı olur. Şaban ayının tam ortasının gecesinde CİMA edenin veledi münafık olur. Erle avratın bundan sakınmak için üzerlerini örtmeleri şarttır. Güneşe karşı ve ayakta CİMA edenin veledi altına işeyici olur. Baldızını düşünüp CİMA edenin veledi hünsá yani çift cinsiyetli olur. Cimada kadının cinsel organına bakan erkeğin veledi ya orta malı olur, yahut kör olur. Cimada öpüşenin veledi sağır olur, ezan okunurken cima edenin veledi yalancı olur. Yolculuğa çıkılacak günün gecesinde CİMA edenin veledi malını-mülkünü asilik yolunda harcayıcı olur. Karnı aç iken CİMA edenin veledi zayıf, tok iken cima edeninki ise şişman olur. Hasta avratla CİMA edenin veledi de zayıf ve hasta olur. CİMA sırasında hatıra ne gelirse, veled öyle yaratılır. Çirkin yüzler hayal edenin veledi çirkin ve ayıplı, güzelleri hatıra getirenin veledi ise güzel yüzlü olur’’
  21. Geçenlerde Uzun zamandır açmadığım Msn'imden bir dostumun gönderdiği aşağıdaki mesajı aldım... Ve foruma taşımaya karar verdim... Bu andı içerek 24 Nisan'a karşı çıkıyor, 23 Nisan ruhuna yakışan 14 Nisan ruhuna sahip çıkıyorum ve Ben de imzalıyorum... Prof. Dr. Tülay Özerman Ben de imzalıyorum 1- Celil Yamak-2. Neriman Yuce-3. Nur Erkoc-4. Nur Dikmen-5. Julide Durukan-6. Dogan Konuk-7. Fuat Ornarli-8. Gunsel Yildirim 9. Muge Sevimlier-10. Saime Oguz-11. Biray Yersu-12. Hulya Willis-13. Husniye Celik-14. Ali ÖZKAYNAK-15. Onur ÖZKAYNAK 16- Engin Demirkolu-17- Murat Binzet-18- Ogun OZANSOY-19 Tuğrul Gürgöze-20- Sardunyam-21- *tna
  22. GeceKuşu şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Bu son yazdıklarınızla iyice deşifre oldunuz... Dilinizin altındaki bakla çözüldü... Kimin utanan ve kimin kanıtsız camur sıvayıcı olduğu ortaya çıktı... Mumunuz yatsıya kadar yandı... *** Siz siz olun Hırsızlara soygunculara arka çıkarken utanmazken... Hırsızlara soygunculara karşı duranları utanmazlıkla itham etmeyin...
  23. GeceKuşu şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Evet ne kadar da haklısınız... İsteyen inansın, isteyen inanmasın... Nasıl olsa gelecekte, Tıpkı geçmişte "Yimpaş ve kombasan" gerçeklerinde olduğu gibi her şey ortaya çıkacaktır... *** Fakat sizin yaptığınız gibi; "çamur atanlar utansın ama nerdee" diye başlık atmak yerine... Görünen köyün ve gerçeklerin klavuz istemediği konularda... Bırakında herkes kendi değerlendirmelerini kendisi yapsın... Olan biten gerçekler üzerine, "Araştırmadan, İncelemeden" ... Sırf siz o düşünceye tarafsınız diye hırsız ve hortumcuların savunuculuğunu yaparak... Onlara arka çıkmak adına gerçekleri dile getirenleri "Çamur atan","utanmaz" ilan etmeyin... Unutmayın ki; Geçmişte Yimpaş, Kombassan gibi yeşil sermayeli şirketlerin Gurbetçilerin birikimlerini hortumladıkları deşifre edildiğinde O zamanlar yine birileri çıkıp sizin gibi bu gerçekleri haykıranları ... Yine "Çamur atan, utanmazlar" olarak ilan etmişlerdi... İster inanın, ister inanmayın "Yimpaş ve kombasan" Çamur atmak mıydı?... Tüm gerçekler ortaya çıkınca her şey anlaşıldı... Yalancıların mumu yatsıya kadar yanar...Unutmayın... İster inanın ...İster inanmayın (!)... *tna
  24. GeceKuşu şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Kanal 7'nin Yoksulluk Gemisi! Haydarpaşa Limanı'na yani Harem'e demirli bu gemi Almanya'dan Türkiye'ye uzanan uluslar arası bir operasyonun en önemli ayaklarından biri… Geminin adı ATLAS 1… Özellikle Türkiye Almanya arasında yolcu ve araç taşıyor… Almanya'da 340 polis eşliğinde Deniz Feneri Derneği ile Kanal 7'ye yapılan baskınla da yakından ilgili… Deniz Feneri Derneği'nin yardım adı altında topladığı paraları başta Kanal 7'nin Avrupa Merkezi olmak üzere yandaş şirketlere aktarması ile ilgili yapılan operasyonda, Derneğin ve Kanal 7'nin iki yöneticisi tutuklanmıştı. Kanal 7 ve Deniz Feneri Derneği arasındaki ilişkinin belgeleri … Deniz Feneri derneği'nin topladığı 14 milyon euro'nun 8 milyon eurosunun Kanal 7 televizyonu ile yandaş firmalara aktarıldığını söyleyen Tuncay Mollaveisoğlu yolsuzluk ve yoksulluk Programında, yardım paraları ile gemi alınıp alınmadığını sormuştu… Sözü edilen Atlas 1 adlı gemi şu anda Haydarpaşa Limanında demirli… Geminin sahibi Kanal 7 televizyonunun Avrupa Merkezi… Yani Euro 7 televizyonu… Euro 7 Deniz Feneri derneği'nin yardım adı altında topladığı paraların aktarıldığı şirket… ATLAS 1 Gemisi'nin ilk adı Litvanya bayraklı Baltık Kristina… Euro 7 televizyonu bu gemiyi aldıktan sonra gemiye Panama bayrağı çekildi… İşte Atlas bir gemisinin euro 7 televizyonuna ait olduğunu gösteren belge… Geminin Adı: Atlas 1 Gemi tipi: Yolcu, Ro Ro Yük gemisi…Yapım Yılı 1973… Bayrağı : Panama Gemi Yöneticisi: EURO 7 televizyonu ve Pazarlama şirketi Tescil edilmiş gemi sahibi ; EURO 7 televizyonu ve pazarlama şirketi. Peki EURO 7 televizyonuna ait bu gemi hangi parayla alındı? ATLAS 1'in Haydarpaşa limanında beklemesi de ayrı bir soru işareti… Ulaştırma Bakanlığı'nın İstanbul Liman tüzüğü'nde hangi maddeye göre burada bağlı tutulduğunu açıklaması gerekiyor… *** Birileride bizi gördüğünü anlamaz,duyduğunu kavramaz, okuduklarını anlamlandırmaz kabul edip... Diye Ahkam kesmiş... Ne kadarda ilginç Yavuz hırsız Ev sahibini bastır demiş atalarımız... Bütün bu olan bitenler ve onlar adına bilinçsizce ahkam kesenler için nasıl da 'CUK' oturmuş bu özdeyiş (!)... *tna

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.