-
İçerik Sayısı
3.724 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
30
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
GeceKuşu tarafından postalanan herşey
-
"çok büyük bir kesimi konudan soğutmanıza neden olur..." Konudan derken hangi konudan söz ediyorsunuz?... Yanıtı yine sizin satır aralarınızda."Atatürk konusunu gündeme getirirken " ifadeside size ait... Yani özetle birilerinin Atatürk' ten soğuyabileceği olasılığına dikkat çekiyorsunuz... Ve bende size hadi canım sende diyorum... Atasıyla arasına yüz yıllar öncesinin mesafesini oturtmuş...Size ait bu satırları yazan bakış açısı ve zihniyet...Ata'sından buz gibi soğuk duruyor farkında değil misiniz?... İsterseniz bize ilk okul çocuklarını kandırmaya yönelik taktiklerle akıl vereceğinize gerçek kişiliğinizi ortaya koyan yaklaşımları sergileseniz... Hakkınızda daha tutarlı bakış açıları yaratabilirsiniz... Örneğin; Bu arkadaşımız," Atatürk'ü en az Hilafetinin temsilcileri kadar atası olarak kabul edebiliyor..." diyebiliriz... YADA TERSİNİ... Nedersiniz..."Atatürk''ün önderliğinde Cumhuriyetin ve onun o zamanki yasama organın hilafetin ortadan kaldırılmasını yasallaştırdı diye ondan soğumadığınızı... Hilafetin ve şeriat yasalarının kaldırılmasının bu ülke için yararlı olmuştur fikrine sahip olduğunuzu" düşünebilirmiyiz?
-
Bir an için varsayalım ki, bu arkadaş sizi laiklik karşıtı ilan etti...Size iftira atıyor... Peki siz bize laiklik karşıtı olmayan bir kişi olduğunuzu nasıl ifade edebilirsiniz?... Bizlere, şahsınıza yada aynı düşünceleri taşıyan diğerlerine iftira atıldığını kanıtlamalısınız... "Ben şeriata karşıyım...Cumhuriyetin değiştirilemez ve temel ilkelerinden biri olan Laikliği sonuna kadar savunuyorum... Ben şu an iktidarda olanların laiklik karşıtı tutum ve eylemlerine karşıyım...Bu cumhuriyet laiktir laik kalacaktır diyebiliyor musunuz?..." Bunu satırlarınıza taşıyabilme cesaretini gösterdiğiniz anda onun iftira attığını anlamış olacağız... Sizin ifadenizle.... "Buyrun sizi dinliyoruz..."
-
Sayın; Evet hepimiz kişisel ve siyasi duruşumuzla öyle ya da böyle düşünüyor... Öyle veya böyle destekliyor ya da reddediyoruz... Ama onlar, bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler ne düşünüyor? "Mecliste var olma çabasındaki parti ya da milletvekillerinden bahsetmiyorum..." Bu noktanın anlaşılmasının yazının devamını kavramak açısından büyük önemi var... *** Evet onlar, bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler ne yapıyorlar.. Her zaman ve her koşulda karizması, zekâsı, lider kişiliği, insanları ikna kabiliyeti olan... Ama yönetebilecekleri-yönlendirebilecekleri birilerini her dönem bulup çıkarıyorlar... Bize de, peşinden gitmek ya da reddetmek rolü kalıyor... Aslında her şey planlı programlı yürüyor, yürütülüyor... A planı tutmazsa B ya da C planı devreye giriyor... *** Bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenlerin sınıf çıkarlarının izin verdiği ölçüde... 1946 dan buyana kapsamlı olarak desteklenen "Din eksenli bir yönetim" arzulayanlar... ve buna karşı direnenler var... Cumhuriyetin, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti özelliklerini çökertme planı ve süreci hızla yol almaya devam ediyor... Peki bu süreç nasıl sonlanacak?... *** Peki, onlar, bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler... Şu anda içinde bulunduğumuz yeni durumu nasıl değerlendiriyorlar...? Dün erken seçim istemiyoruz... İstikrar bozulur diyenler... Üç günde ne değişti de â��Erken seçim olmalıdır...AKP çoğunluğun sesine Kulak vermelidirâ�� demeye başladılar... Anlaşılması için ifade etmek istiyorum.. Tüsiad' dan bahsediyorum... Bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenlerin temsilcilerinden... Bizi yani diğerlerini yönetmek = Sınıfsal çıkarlarını korumak denkleminden bahsediyorum... *** Peki, onlar, bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler... Tüsiad' ı sözcüleri, diğerlerini iktidar olarak kullanırken neler yapıyorlar... ABD ve AB, kendisine ve çıkarlarına karşı oluşan ulusal direnişi kırmak için, "PKK" modeli ile Ülke içinde ve dışında Kürd ayrılıkçılık hareketleriniâ�¦ Büyük Orta Doğu projesi bağlamındaki "Ilımlı İslam Devleti" modeli ile din eksenindeki cemaatleşmeyi desteklediler... İnsanlar "gayri resmi örgütlerin" (günümüzde cemaatlerin ve tarikatların) eline bırakıldı. Demokrasinin altını oyan dinci akımlar, laiklik karşıtı oluşumlar,(kısacası tarikatlar ve cemaatler) Demagojik nitelikli, popülizme dayalı, halk dalkavukluğu yapan bir oy avcılığı anlayışı içinde desteklendi, güçlendirildi ve iktidara taşındı... Tüm dünyada olduğu gibi "Liberalizm" ve "küreselleşme" dayatmasıyla kapitalist sınıfın çıkarları öne geçirilerek "sosyal güvenlik, eğitim, sağlık, konut" gibi hizmetleri sağlaması gereken ve fırsat eşitliğini gerçekleştirmesi beklenen "Sosyal Refah Devleti",Türkiye'de de zayıflattılar. *** A planı tutmazsa B ya da C planı devreye girdiğinde, Onlar, yani bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler... Şu anda ülkeyi yönetmeye talip olanlar...Yani AKP ve gündem oluşturmakla görevli yazarlar...Yani Alıntılanan yazar Ve onların,eylem, düşünce ve yazılarını " Alıntılayan bozan" Yani forumda "İnançları siyasal alanda istismar eden zihniyetin" temsilciliği misyonunu yüklenenler, El ele gönül gönüle Vermişler... Türkiye Cumhuriyeti'nin, "Demokratik, Laik, Sosyal bir hukuk devleti" olma niteliğini zedeleme görevlerini yerine getirmeye devam ediyorlar... *tna
-
sayın 'Kilfarlioglu'; Yazınızın ilk satırında vede ilk paragrafında ifade ettiklerinize katıldığım noktalar olmasına karşın ... Parantez açarak belkide forumda yeni olduğunuz için eksik intibalarınız, yanlış algılamanız nedeniyle dillendirdiğiniz ... Bozanın forum yönetimi tarafından kollandığı ve (bozan lara, dincilere hizmet ettikleri) düşünceleriniz doğru değil... Vede bu forumda Bozan gibi şahsiyetlerinde var olması onun düşüncelerini ve tahrik dolu yaklaşım ve ifadelerini tasvip etmesekte... Onun temsil ettiği zihniyetin eksik ve yanlışlarının deşifre edilmesi açısından son derece yararlı... Üstelik farklı görüşlerin tartıştığı ortamlar herkesin kültürel gelişimini tamamlanması açısındanda son derece gerekli... Onun yada onların bize verebileceği ne olabilir diye de düşünce üretmemiz son derece hatalı olacaktır... Karşı olduğumuz yada tasvip etmeyerek eleştirdiğimiz görüş ve düşünceleri birinci ağızdan duymak,anlamak ve karşı görüşlerimizi üretmek... Aynı görüşteki kişilerin monolog ahkam kesmelerinden daha yararlı karşı tezler ve yapıcı ortamlar yaratacağını görmemiz gerekir... Kendimizi kontrol ederek ve kültürel alt yapımıza yakışan uslüpları bıkmadan,usanmadan kullanarak yapacağımız eleştirel yaklaşımlar... Hem kendimizin, hemde karşıtlarımızın eğitimi ve gerginliklerin ortadan kalkması açısındandan yararlı olacaktır diye düşünüyorum... sayın 'Kilfarlioglu'; Yazılarınızı okuyarak edindiğim ilk intibalara göre yakın görüşlere sahip kişiler olduğumuzu düşünüyorum... Sizin bizlere ifade edeceğiniz görüşler, bugüne kadar ki birikimlerimize yeni şeyler katacağına inanıyorum... O nedenle, lütfen, her ne olursa olsun, alınmadan ve kızmadan yaralı paylaşımlara devam etmemiz gerektiğine inanıyorum... Bu son satırı yazmamın nedeni,yolunuz açık olsun diyerek,bundan sonra yazışamayacakmısınız üzüntüsüdür... Bence forumda kalmalı...forumu ve bizleri tanımalı ve deneyimlerinizi bizimle paylaşmalısınız... Bizler, Forum üyeleri ve forum yönetimi karşılıklı olarak aynı yapıcı ve duyarlı hassasiyetleri taşıyarak bugünlere geldik... Düzeyli...Tutarlı, sevgiye ve saygıya dayalı ilişkiler içerisinde olmaya hep dikkat ettik... Gün geçtikce ayrı düşüncelerde de olsa farklı görüş ve zihniyetlerin var olduğu geniş ve hoş görülü bir aile çatısı altında olduğunu kavrayacaksınız... İnanarak söylüyorum ki... Günü geldiğinde, forumu tanıdıkca İyiki yolum bu forumdan geçmiş üye olmuşum diyeceksiniz... Size formumuza hoş geldiniz diyor... En içten dost selamlarımı yolluyorum... İyi ve yararlı paylaşımlarda bulunmak dileğiyle... *tna
-
'kaplan-200'; önce çiçekler ... ardından kırmızıyla yazılmış kendini tanımlama... ardından seninde cumhuriyetine sahip çıkanlara gönderme... olmadı ama sevgili kaplan...Sağ gösterip sol vurmaya çalışıyorsun... Senin çağlayanda katılmadığın etkinlikte Pkk sorunu üzerine neler denmiş elbetteki bilemezsin... Örneğin genel bir ifadeden bahsedeyim şöyle dendi orada... "Ayrımcılığa ve bölücülüğe hayır..." Aklıma gelmişken... Forumda tandoğan ve çağlayanda ki mitinge katılan ve yada destekleyenlerin, bahsettin konuda yazmış oldukları yazıları bir gözden geçir istersen... En günceli "Ne mutlu Türküm Diyene" başlığıyla başlayabilirsin... yada ilk aklıma gelen, Antalya'da...Tandoğan'da ve Çağlayan'da tüm etkinliklerde yer alan Sevgili Sardunyam'ın ele aldığın konudaki yazılarını tek tek oku istersen... Bak bakalım Cumhuriyeti kurtarmaya çalışanlar nerdeymiş görürsün ama anlamaya çalışırmısın bilemiyorum... Bütün bunları araştırıp değerlendirmeden yapılan bir yaklaşım "ucuz laflarla çamur atmaya çalışan" bir kişilik gelişimine neden olabilir... Eğer böyle bir kişi değilsen, laf etmeden önce bütün bunları dikkate alman gerekir... Eğer böyle bir kişi değilsen, bundan sonra bunu göz ardı etmemelisin... Bir şey daha var... Başlığı açan arkadaşın ele aldığı konu senin gönderme yapmaya çalıştığın pkk konusuda değil üstelik... Başlığı açan arkadaşımızla bu başlıkta açtığı konuda aynı düşünceleri paylaşmıyoruz ama... Ülkemizin içinde bulunduğu, Pkk nın yarattığı tehdit karşısındaki duruşumuz ve hassasiyetlerimiz onunla aynı... Ne alakaya maydonoz...Başka bir tartışma yapılırken bahsettiğin şeylerden yazışmayacağız herhalde... *** Ama biliyorum ve sende çok iyi biliyorsun... Yapmaya çalıştığın şey ifadelerinde yer alanlar değil... son satırda "nerede..." diye başlıyan cümlende yapmaya çalıştığın gibi... Açık olamadığın durumlarda farklı görünmeye çalışarak, Ardından ... Çamur atmaktan başka bir şey değil...
-
Sayın Abdullah Gül'ü canı gönülden kutluyorum
GeceKuşu şurada cevap verdi: black başlık Güncel Konular
Tuhaflık yok... Tuhaf olan insan olabilmenin olmazsa olmazı "insani değerlere" sahip olamamakta... Müsterih ol tuhaflık sende değil değerli kız kardeşim... Tuhaflık,Dini siyasete alet edip... İnançlarını ve kendini başkalarına kullandıranlarda... -
Sahne farklı ama oynanan oyunun konusu yine aynı... Yine aynı tiyatro...Zaman ve mekan farklı... Oyuncular desek onlarda aynı... Türkiye Cumhuriyetini mahkemeye veren Dış işleri bakanımızın eşi...v.b Konusu yine baş örtüsü... Fakat Özü yine aynı dini siyasete alet etmek... *** İnançları kullanarak ajitasyona.. Mazlumu oynayıp...Yine aynı demogojik yaklaşımlara devam ediyorsunuz...
-
Sayın Bozanla, formun bu başlığında yada diğerlerinde diyalog kurmaya çalışan değerli arkadaşlarım... Yaptığı demagojik tartışmalarla, madalyonun arka yüzünü gizlemeye çalışan Sayın bozana... Yanıtlar üreterek bir şeyler anlatabileceğinize inanıyorsanız eğer yanılıyorsunuz... Bu başlığın özelinde ifade etmek gerekirse... Miladi ve Hicri takvim hakkında azıcık bilgisi olan ve ilk okulda matematik okumuş bir kişi yazdıklarınızın doğru, gerçek ve yadsınamayacak bilgiler olduğunu zaten anlıyor... Sayın bozan neden anlayamıyor yada işi sobeleme oyununa çeviriyor diye sorabilirsiniz... Aslında amacı anlamak yada konunun özü hakkında yanıtlar üretmek değil... Amacı gerçeklerin üztünü örtecek dikkatleri tartışmanın özünden uzaklaştıracak demogojik ortamlar yaratmak... Dikkat ediyormusunuz... Sorunun gerçek anlamı dışında ne varsa onun üzerine yoğunlaşıyor... Her seferinde sorunun anlaşılır farklı versiyonları kendisine yönlendirilmesine karşın Oda her seferinde tam bir demagog yaklaşımıyla görmemezlikten gelip, yanıtlaması gereken soru yerine ... Bir başka arkadaşın yaklaşımında çarpıtabileceği ifade ve yaklaşımları ele alıp bir avcı edasıyla sobeleme yapmaya çalışıyor... Ona yönlendirilen "Peygamber Efendimizin doğum günü son beş yıldır neden sabitlenmektedir? Asıl amac nedir? " Sorusuna ısrarla yanıt vermekten kaçındığını... Bunun yerine sizlerin miladi ve hicri takvimin doğaları gereği sabitlenemeyeceğini açıklayan öne sürdüğünüz yadsınamaz gerçeklere rağmen.., Kafaları karıştırmak bu soruyu unutturmak amaçlı demogojik ifade ve tavırlar sergilediğini hepimiz gözlemliyoruz... *** Sayın Bozan; Sizin gibi düşünmeyenleri anlamaz, kendinizi de diğerlerinin tepesine koyan değer yargılarınızla, Madalyonun arka yüzünü saklayıp gerçekleri işine gelir bir şekilde değiştirmeye çalışamak... Tepeden bakamacı, bir yandan sobe oyunu, bir yandan avcılık yapmaya çalışan "bir bilen..?" tavrıyla ahkam kesmek yerine, Madem her şeyi çok biliyorsunuz... Peygamber Efendimizin doğum günü "son beş yıldır neden sabitlenmektedir?" "Asıl amaç nedir?" Bunun yanıtını verin...
-
Sayın bozan; yukarıdaki iletiden anlaşıldığı kadarıyla saklambaç oyunu oynamaya çalışan,karavanacı bir avcı olduğunuz da kendi iletinizle ortaya çıktı... Geçmiştede olduğu gibi, tepeden bakmacı,gayrı ciddi yaklaşımlarınız hala devam ediyor... Bir zamanlar bu tavır ve yaklaşımlarınız üzerine "canınız oyun oynamak istiyorsa bir çocuk parkına gitmelisiniz "diye size yanıtlar geldiğinide hatırlıyorum... Görülüyor ki,komik olduğunu ve yanlış sorulduğunu sandığınız soruyu dediklerinizin tam tersine mal bulmuş biri gibi hemen sahiplendiniz... oysa sayın Kilfarlioglu ta başında gerekli yanıtı vermiş... Siz Kilfarlioglu nun ifade ettiklerini anlamamazlıktan gelerek, kusura bakmayın ama gereksiz yere forumda avcılık yapmaya çalışan karavanacı bir avcı durumuna düştünüz!.. Aslında avcılık yapmak yerine size yönlendirilen "kesmeniz gereken ahkamlar" sadece bu soru değildi... Sanırım herzaman ki alışkanlığınız hala devam ediyor... İşinize geleni görüp diğerlerini görmemezlikten geliyorsunuz... Unutmayınız sorular bir şeyleri kavranması içindir?... Sobelenmek yada avlanmak için değil... Oysa siz, sizin gibi düşünmeyenlerin anlamaz, kendinizide diğerlerinin tepesine koyan değer yargılarınızla, madalyonun arka yüzünü saklayıp gerçekleri işine gelir bir şekilde değiştirmeye çalışarak... Tepeden bakamacı, bir yandan sobe oyunu, bir yandan avcılık yapmaya çalışan "bir bilen..?" tavrıyla ahkam kesmeye devam ediyorsunuz... Madem her şeyi çok biliyorsunuz... Hadi bakalım, oturup 10'ar gün geriye gerekli hesaplamaları yaparak işlem sonuçlarını bir delil olarak önümüze koyun... Ahkam kesmek, avcılık yapmak yerine... Peygamber Efendimizin doğum günü son beş yıldır neden sabitlenmektedir? Asıl amac nedir? Bunun yanıtını verin...
-
"Dediler ki...Ben dedimki" yaklaşımı sizinde dikkatinizi çekmiş görünüyor... Acaba bu yaklaşım, "önce hükümete egemen olan ve şimdi de Çankaya üzerinden devleti ele geçirmeye hazırlanan cemaat bilincine karşı toplumsal ve devletin kurumlarının göstermiş olduğu tepkiler karşısında" madalyonun arka yüzünü saklayıp gerçekleri işine gelir bir şekilde değiştiren... Özde yerine sözde ifadeler kullanan bir bilen tavrıyla ahkam kesmek olabilir mi?
-
DEMOKRASİ BİLİNCİ Demokratik bir rejim nasıl kurulur? Kurulduktan sonra nasıl sürdürülebilir? "Eski rejim" kalıntıları nasıl demokratikleştirilebilinir? Totaliter yönetim yanlısı ırkçılara yani faşistlere ve dincilere yani şeriatçılara, ya da kural tanımaz anarşistlere karşı nasıl korunabilir? * * * Tabii bu aşamaların en zoru "kuruluş" aşaması. Demokratik olmayan bir rejimin üzerine demokratik bir rejim kurmak hiç de kolay bir iş değildir. Çünkü demokrasi, toplumsal olarak bir sınıf, bireysel olarak da bir bilinç sorunudur. Toplumsal olarak, demokrasinin kurulabilmesi için sermaye sınıfının ve onun zorunlu sonucu olan işçi sınıfının gelişmiş olması gerekir. Bireysel olarak, toplumu oluşturan ve tabii yönetici kadroyu da belirleyecek olan bireylerin demokratik değerleri içselleştirmiş olmaları zorunludur. Bireylerin, örneğin Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası'nda yazılan "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" ilkelerini, sözde değil, özde benimsemiş olmaları gerekir. Çağdaş sınıfların ve bireysel bilincin gelişmediği bir toplumda demokrasiyi kurmak olanaksız derecede zordur. Nitekim şimdilik tarihte bunun Türkiye Cumhuriyeti'nden başka örneği de yoktur. * * * Demokrasi için zorunlu olan gerek sınıfsal yapı, gerekse bireysel bilinç tarihsel aşama olarak, "din-tarım" toplumlarının evrimleşmesi ile ortaya çıkmıştır: Aydınlanma, endüstrileşme, kentleşme ve sınıflaşma süreçleri bu evrimleşmenin yani demokratikleşmenin temelini oluşturur. * * * Gerek sınıfsal gerekse bireysel bilincin oluşmasının önündeki en önemli engel, din-tarım toplumu, yani köylülerin toprak ağalarına ve din adamlarına bağımlılığıdır: Bu bağımlılık, cemaat yapısı ile bütünlemiş ve güçlenmiştir. Bireyin cemaatine bağımlılığı, onun gerek sınıfsal gerekse bireysel bilincinin gelişmesini, dolayısıyla demokratikleşmesini engeller. * * * Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Devrimlerinin dayandığı Aydınlanma ve endüstrileşme süreçlerini ve bu süreçlerin ürünü olan sınıfsal ve bireysel bilinci, topluma egemen olan cemaat yapısına karşın geliştirmeye dönük bir çaba çerçevesinde kurulmuştur. Türkiye'deki demokrasi savaşımının temelinde de bu gerçek yatar: Toplumbilimsel olarak esas savaşım, din-tarım toplumunun ürünü olan köylülüğün bağımlı olduğu cemaat yapısı ve bu yapının egemen ideolojisi olan cemaat bilinci ile, sınıfsal ve bireysel bilinç arasındadır. * * * 1923-1945 arası sınıfsal ve bireysel bilinci gerçekleştirmeye yönelik politikalar yani toplumsal, ekonomik ve eğitimsel çabalar ön plandadır. 1946'dan günümüze kadar ise cemaat bilincini öne çıkaran politikalar topluma egemen olmuştur. Tabii 1946'dan günümüze kadar sürdürülen bütün bu politikalara karşın, dünya konjonktürü çerçevesinde ve ülkedeki ekonomik gelişmeler sonunda ister istemez (zayıf ve yetersiz de olsa) ortaya çıkan ve 1923-1945 döneminin sonuçları ile bütünleşen Aydınlanma ve endüstrileşme süreçleri, toplumu etkilemiş ve demokrasi anlayışının (eksik ve zayıf da olsa) bugünkü temellerini oluşturmuştur. * * * Bu gün içinde bulunduğumuz krizi, toplumsal ve devletin kurumları arasındaki bu gerginliği Bu çerçevede değerlendirmek gerekir:
-
Evet ne kadarda haklısınız!..Hemen görevinden almalı... Nasıl bu ülkenin çiftcisine "Al ananı git" diyebiliyorsa... Genel kurmay başkanına telefon açıp "Bildiriden önce keşke haberim olsaydı efendim " diyerek memuru karşısında aciz duruma düşeceğine... Kulağından tutup Kapı dışarı atmalıydı... Ancak ne kadar da ilginç; O başka amaçlarla yazmışta olsa aynı zihniyeti paylaştığınız, son günlerdeki yazılarında "sözde değil özde" söylemine uygun özlü ifadeler kullanarak yazan bir başka arkadaşımız size cevap olacak bir yazıyı kaleme almış...Dikkatle okumanız gerekiyor galiba!..
-
Yoksullara yardım adı altında milyonlarca Avro toplayan Deniz Feneri derneği
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Güncel Konular
Bence meraklanmaMalısınız... Eğer gerçekler kesin ve yadsınamayacak durumdaysa görmemezlikten gelinecektir... Buna en yakın bir başka tavır sessiz kalıp gerekirse kafayı kuma gömmektir... Eğer konular gerçek olmasına karşın sulandırmaya uygunsa hemen konu sulanmaya müsait tarafından ele alınacaktır... örnek olarak şunlarda şunu yapıyor ama... gibi... Yada belli bir zaman geçmesi ve konunun gündemden düşmesiyle hiç bir şey olmamış gibi pişkin bir tavırla bu gerçekleri gösteren, ispatlayan ve söyleyen kişilerin nekadar da suçlu... Suçluların ve hırsızların ne kadar Yararlı ve ulvi amaçlarla doğru şeyler yaptıkları savı ortaya atılacak ve savunması yapılacaktır... Görünen köy klavuz istemiyor... Bence hiç merak etmeyin sevgili gelincik... Yöntem her zaman hep bu.! Bu forumda da, gerçek yaşamda da aynı zihniyetin taraflarının tipik takiyeci davranışı bu!... *tna -
Sayın Bozan; Güncel konularda LostsouL arkadaşımızın açmış olduğu İcraatın içinden başlığını umarım ki takip ediyorsunuzdur... Ben ve benim gibi tam 2525 kişi dikkatle o başlığı takip ediyorlar... Değerli LostsouL o başlıktaki bu günkü son yazısında çok da bugünlere dair konuyu ele almış... Tamamını olmasa da bir kısmını buraya alıntılayarak,okuduktan sonra vereceğiniz yanıtınızla taraf olduğunuz zihniyetin bakış açısını anlamaya çalışarak madalyonun arka yüzünü kavramaya çalışacağız.! Bir bilen olarak, sizin bu konudaki ahkamınıza da ihtiyacımız var... Bir bilen olarak, sizin bu konudaki ahkamınıza da ihtiyacımız var... Sayın bozan olarak, bu durumu nasıl yorumlamalıyız? *tna
-
Sayın Bozan; ifade etmeye çalıştıklarınızda katılmakta olduğum noktalar olmakla birlikte..., Sayın bozan olarak, Dediniz..Dedim tarzınızla, ayrıştırmacı ve en doğrusunu ben bilirim uslubunuzla... Taraf olduğunuz zihniyetin bir tahlilini yapan bir arkadaşımızın ifadelerini buraya alıntılamayı, ifadelerinizde atladığınız arka planın biraz daha açığa çıkması için gerekli olduğunu düşünüyorum... Bu iletide Akp den beklentiler ve görülemiyenler dindar bir kimlikle açıkca ifade edilmiş.. Bir bilen olarak, sizin bu konudaki ahkamınıza da ihtiyacımız var... Sayın bozan olarak, bu durumu nasıl yorumlamalıyız? *tna
-
"BinDirilmiş" Kıtalar, 14 Nisanda Ankara Tandoğanda... Bugünde İstanbulda muhataplarına gereken uyarıyı yaparak Demokratik tavrını ortaya koydu... Bakalım hala iki maymunu oynayarak hala "bindirilmiş kıtalar" benzetmesini yapacaklar mı? *** Sevgili 'bilimselci' nin izniyle,aşağıdaki ona ait ifadeleri genelleme yaparak tekrarlamak istiyorum... Ve bu konuda görüş belirtiğim her iletide vurgulamaya çalıştığım ifadeleri bir kez daha yinelemek istiyorum... *** Çarpık bir demokrasi anlayışına sahip inançları siyasal alanda istismar eden Bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. *** Umulur ki; Taraflar bunu anlar ve bir erken seçim sonrası, Yeni Cumhurbaşkanını Yeni meclis seçer... *tna
-
Yoksullara yardım adı altında milyonlarca Avro toplayan Deniz Feneri derneği
GeceKuşu şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
27/04/2007 Deniz Feneri demişler paraları yemişler! Yücel Özdemir Yoksullara yardım adı altında milyonlarca Avro toplayan Deniz Feneri e.V’nin, bu paranın çok önemli bir bölümünü Kanal 7Int’e aktardığı ortaya çıktı. Olayı ilk kez gazetemiz duyurmuştu Avrupa ülkelerinde Türkiye kökenli göçmenlerden, yoksul insanlara yardım adı altında milyonlarca Avro bağış toplayan Deniz Feneri e.V. adlı derneğin, bu paranın çok önemli bir bölümünü Kanal 7Int’e kanunsuz bir şekilde aktardığı yönünde, dört ay önce Evrensel’de çıkan iddialar sonuç getirdi. Frankfurt Savcılığı’nın, bu yılın başından itibaren Deniz Feneri’nin topladığı paraların nereye gittiği yönünde sürdürdüğü soruşturma kapsamında, önceki gün Frankfurt’taki derneğin binası ile Kanal 7’nin Avrupa temsilciliğine baskın düzenlendi. Frankfurt Savcılığı’na bağlı beş savcının hazır bulunduğu baskın sırasında 340 polis görev yaptı. Kanal 7 ve Deniz Feneri’nin bürolarının yanı sıra toplam 14 iş ve eve baskın düzenleyen polis, kara para aklandığını ileri sürdü. 14 milyon toplantı, 8 milyon Kanal 7’ye Baskınla ilgili olarak Frankfurt Savcılığı tarafından yapılan açıklamada, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli Müslümanlardan yardım amacıyla 2002-2006 yılları arasında Deniz Feneri tarafından toplam 14 milyon Avro toplandığı belirtildi. Bu paranın dernek yöneticileri tarafından dört ayrı hesaba yatırıldığı, 14 milyon Avro’nun en az 8 milyon Avro’sunun, başta Kanal 7 olmak üzere çeşitli firmalara aktarıldığı iddia edildi. Savcılık, soruşturmanın üzerinde yoğunlaştığı dört zanlıdan üçünün, hem paranın aktarıldığı şirketlerin hem de derneğin yöneticiliğini yaptığını ifade etti. Gürhan tutuklandı Önceki gün yapılan baskında para akışının kilit adamı olan Mehmet Gürhan ile Deniz Feneri’nin yeni başkanı Mehmet Taşhan tutuklanarak cezaevine konuldu. Her iki kişi hakkındaki tutuklama kararının da operasyondan önce verildiği belirtildi. Operasyon sırasında gözaltına alınan iki kişi daha sonra serbest bırakılmıştı. Mehmet Gürhan, Yimpaş tarafından Kanal 7Int’in Avrupa yayınını sürdürmek için kurulan Media 7’nin de yönetim kurulu başkanlığını yapıyordu. Bu bakımdan Gürhan, Yimpaş ve Deniz Feneri’nin Kanal 7Int’e para aktarılmasında kilit isim olarak biliniyor. Gürhan daha önce gazetemize yaptığı bir açıklamada, Kanal 7Int’in yüzde 99.5’inin Yimpaş’a ait olduğunu kabul etmişti. Yimpaş tarafından finanse edilen Kanal 7’nin, AKP ile yakından ilişkili olduğu daha önce pek çok kez yazılmıştı. Yimpaş’ın Avrupa’da iflas ettirilmesiyle birlikte televizyonun asıl olarak Deniz Feneri üzerinden finanse edildiği ileri sürülüyor. Sadece Kanal 7 değil Halktan, “yoksulluğu yenme” adı altında milyonlarca Avro toplayan Deniz Feneri, son birkaç yıldır sadece Kanal 7 değil, diğer gazete ve televizyonlara da bağış miktarını aktırmak için çok sayıda reklam ve ilan verdi. İlanı alan gazete ve televizyonların başında Hürriyet, Milliyet, Zaman, Türkiye, Kanal D, TGRT, Samanyolu gibi yayınlar bulunuyor. Savcılık soruşturmasında bu yayınlara ne kadar reklam gideri verildiği de ortaya çıkacak. Kanal 7’den açıklama Kanal 7 INT Yönetim Kurulu, Almanya’daki binalarının basılmasını ‘basın tarihine kara bir leke’ olarak yorumladı. Alman polisinin, Deniz Feneri e.V’ye düzenlediği baskında, Kanal 7 Avrupa televizyonunun aynı binada bulundukları gerekçesiyle dahil edildiği iddia edilen açıklamada, “60 Alman polisi, bir medya kuruluşuna, terör örgütü hücresine baskın yapar gibi kapıları kırarak girmiştir” ifadesine yer verildi. Açıklamada, “Kanal 7 Avrupa televizyonu Deniz Feneri e.V’den Kanal 7 Avrupa’ya tek bir kuruş dahi aktarmamıştır” denildi. Frankfurt Savcılığı: Belgelerin tümü elimizde Deniz Feneri ve Kanal 7’nin kara para aklama operasyonu soruşturmasını yürüten Frankfurt Yüksek Savcısı Doris Möller-Scheu, Evrensel’e yaptığı açıklamada, baskın sırasında bilgisayarlar, banka dekontları, muhasebe kayıtları ve dosyalara el konulduğunu söyleyerek yapılacak incelemeler sonucunda her şeyin açıklığa kavuşacağını söyledi. Derneğin halktan yardım adına topladığı paraların, Kanal 7’ye reklam ve yayın giderleri olarak aktarıldığını tespit ettiklerini söyleyen Savcı Möller-Scheu, “Bize ulaşan bilgiler, Kanal 7 ile Deniz Feneri arasında bir bağlantının olduğunu ortaya koyuyor. Bundan ötürü olayla ilgili olarak Kanal 7’ye de baskın düzenleme kararı aldık. Kanal 7’nin müdürünün aynı zamanda uzun yıllar dernek başkanlığı yapması kuşkuları artırdı. Ne kadar paranın Kanal 7’ye aktarlığını ise kesin olarak şu anda bilemiyoruz” dedi. Savcı Möller-Scheu, Kanal 7 ile Yimpaş arasında bir bağlantının olduğunu bildiklerini, ancak şu anda Deniz Feneri ile Yimpaş arasındaki bağlantı üzerinde durmadıklarını belirterek “Aynı isimde, aynı televizyon kanalında yayınlanan program üzerinden bir derneğin Türkiye’de de kurulduğunu şimdi sizden öğreniyoruz. Elde ettiğimiz dosyalarda, derneğin Türkiye’deki derneğe ne kadar para aktardığını elbette inceleyeceğiz. Her iki dernek arasında nasıl bir ilişkinin olduğunu da inceleyeceğiz” dedi. -
Ülkemizin Demokratik yapısı ve Cumhuriyetimizin temel değerlerin altını fütursuzca oyan siyasi kadrolara ve onların perde arkasındaki örgütlenmelerine... Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti halkın onlara verdiği şansı kulanamayarak... Hırs bürümüş gözlerine taktıkları çevrelerini yemyeşil gösteren gözlükleri çıkarıp... Bu ülkede Cumhuriyetin temel değerlerini koruyacak Vatandaşlarının ve bu Halkın temelleri sağlam olarak oluşturduğu kurumlarının var olduğunu görmeleri gerektiğini hatırlatan... İstedikleri Yerde inmek Üzere bindikleri Demokrasi Treninde, Tren gürültüsünden kulakları sağır oldukları için Halkının duyarlılık söylemlerini duyamayanların yolun sonuna geldiklerini anlamaları için kendilerini hapsettikleri kompartıman penceresini açmaları,söylenenleri duymaları..en önemlisi anlamalarını tavsiye eden... Ülkenin TBMM başkanlığına...Başbakanlığına seçilimiş zatı muhteremlerin "Bundan sonra çankayada dindar Cumhurbaşkanı oturacaktır" söylemlerinin ne anlama geldiğini... Bu güne kadar orada Bu ülkeye hizmet etmiş insanların dindar olmadığını ifade eden bu söylemlerini kulaklarınında duyması gerektiğini hatırlatan... Ülke tarihinin en büyük katılımıyla Ankarada gerçekleştirilmiş Cumhuriyet mitinginde ve Bu pazar günü İstanbulda yapılacak olan mitingte de haykırılacak olan duyarlılık ve uyarıların genel kurmayca da dile getirilmiş açıklamasında kendimce önemli gördüğüm maddelerini aşağıya çıkartmaya çalıştım... *** 1-Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. 2-Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. 3-Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir. 4-Din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesi..! 5-Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü... 6-Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir. 7-Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir. 8-Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. 9- Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. 10-Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. 11-Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, 12-gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. 13-Ulu Önder Atatürkün, Ne mutlu Türküm diyene anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyetinin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. 14-Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir. *** Çarpık bir demokrasi anlayışına sahip inançları siyasal alanda istismar eden Bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. Umulur ki; Taraflar bunu anlar ve bir erken seçim sonrası, Yeni Cumhurbaşkanını Yeni meclis seçer...
-
Zaten anlaşılabilmiş olsaydı... Bazı kesimler diyerek, sürekli kafalarınızın içinde bilinçsizce yapmaya çalıştığınız ayrımcılık yerine bunun bir rahatsızlık değil, Cumhuriyetin temel değerleri adına...Karşı görüş, karşı duruş, olduğunu kavrardınız... Zaten anlaşılabilmiş olsaydı... Demokrasi treni diyen Cumhurbaşkanı adayınızın algıladığı demokratik hak ve istemlerini benimseyen bakış açılarınızla... Karşı görüşlerini ifade etmek için mitinge katılanları absürt bir yaklaşımla diye yazan zihniyete, yani hemfikirdaşınıza, sunmazdınız! Atına sokuşturulan karpuzlarla koltuklarınızı kabartıp, kah mazlumu,kah kabadayıyı oynayıp... Gerçek komedyayı sizler sergiliyorsunuz! Bu güne kadar yapılan darebelere karşı duran, Cumhuriyetin değerleri uğrana gözünü kırpmadan canını verenlerin Bu gün o mitingde yürüyen insanların ataları,anaları,babaları,amcaları, abileri,ablaları olduğunu ne çabuk unuttunuz... Ha doğru sizler o sıralar kafalarınızı kuma gömmüş bize dokunmayan yılan bin yaşasın diye sohpetler yapıyordunuz.! Şimdi kalkmış kullanılan demokratik bir hakkı darbeyle eşleştirmeye çalışıyorsunuz.! Ya muhterem ... işte böyle... Birde kalkmış "korkmayın din devleti kurulmayacak" diye çocuk avutacak ajitasyonlar yapmayın... Elbette korkan kim!.. Kim kuracakmış?.. Var mı takiye yapmadan bunu yapmaya kalkacak bir babayiğit.! Neymiş Alfabedeki 29 harf türkce konuşmaya yetmiyormuş.! ne olmalıymış güzel türkce konuşmak için 32 harf gerekliymiş... peki...ilave edeceğiniz 3 harf hangisi...cevap yok.! Alsana temel değerleri alttan alta oyma çalışması bir takkiye daha... Desene be babayiğit... Türkce alfebe bizim için uygun değil arapça harflere geri döneceğiz inşallah diye... Bir de bu işleri sakallılara değil... Ceketli kravatlılara söyletiyor komedya seyretmeyi seven diğer bozanlar... Eh be muhterem...İşte böyle... Ortam rahatken,darbe karşıtı kahramanını oynayıp, komedya edebiyetları yapan, Sonra ortam dumanlanınca kaçıpta evine saklanlar çok... Tıpkı Şeriat ************ gibi...***** çok bu işleri... *tna
-
Kafamın içindekileri özetledin 'Taş_Yürekli'; Açık, seçik ve öz... Yıllardır bu konuda düşünür dururum, bu çümleleri kuramamıştım bir türlü... Teşekkürler... *tna
- 505 cevap
-
- Ateizm
- Yaşasın Ateizm
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Türkiye Cumhuriyeti mi, İslam Cumhuriyeti mi?
GeceKuşu şurada cevap verdi: sardunyam başlık Güncel Konular
Sevgili Enes-Aslan34; İfadelerinizdeki bu yeni düşünsel yaklaşım tarzınız, beni oldukca şaşırttı... ilk anda buda mı bir yerlerden alıntı acaba diye düşünmedim desem doğru olmaz... Fakat şöyle bir değerlendirmeyi yapmak bana daha mantıklı geldi... Zaman içerisinde insanlar okuyup yazdıkca başkalarıyla düşünsel paylaşımlar içerisinde oldukca... Düşünce yapılarında ve ifadelerinin bütünlüğünde olumlu değişimler kendiliğinden gelişiyor... Sizde; verdiğiniz bu yanıtınızda,olulumlu yönde değişimlerin olduğunu gözlemledim... Soruya soruyla yanıt üretmek yerine olduğu gibi kendinizi anlatmayı seçmeniz olumlu bir gelişim... Her birimizde temel kavramlar yerinde kalmak koşuluyla... Diğer eksik kalan parçalar kişisel olgunluğumuza,kendimize ve çevremizdekilere dürüst olma kaygılarımıza bağlı olarak... Birer birer yerine oturuyor... Sizi yaşamı farklı algılamamız ve farklı değer yargılarımıza rağmen asla karşıtım olarak değerlendirmiyorum... Ancak; Demokrasi hakkındaki sizde oluşan anlam ve laiklik konusundaki farklı değerlendirmeleriniz... İnançlı olmanıza bakarak taraflı laiklik değerlendirme ve size kavratılan yaklaşımlarınızdaki hataları vurgulamaya çalışıyorum... Bence herbirimiz için içten, samimi olarak, kendimize ve birbirimize dürüst davranarak... Birbirimizden farklı da olsa düşünce yapılarımızı ve kendi gerçeklerimizi tartıştırmamızın yarattığı sonuçlar... Bunu "dayatmaya", "üslüpsuz ifadelere", "haklı çıkmalıyım telaşına dönüştürmeden" yapabildiğimiz ölçüde... Herkesin olumluluk hanesinde bir kazanç, yeni bir düşünsel gelişme, farklı bir bakış açısını yakalamak olarak yerini alıyor... *** Bu iletinin sonunda şunu ifade etmek istiyorum... Bu başlıktaki iletilerinizi baştan tekrar okuyarak değerlendirdim... Çıkardığım sonuç şu; Demokrasiye biçtiğiniz bu değer... Laikliklik konusunda eksik değerlendirmeleriniz... Ve laikliği birilerinin elinde bir sopa olarak değerlendirme hatanız... Düşünsel yapınızdaki olumlu ve olumsuz tüm birleşimden ortaya çıkan son durumda... İfadelerinizde kullandığınız satır araları ve yönelttiğiniz sorularla.. Siz her ne kadar Şeriat düşüncesine uzak durduğunuzu anlatmaya çalışıyorsanızda... Demokrasiyi ele aldığınızda ARAÇ ve AMAÇ ları vurgularken... Eğer takkiye yapmıyorsanız... Demokrasiye övgüler yapıp şeriatı istemediğinizi belirtiyor olmanıza karşın... İnançlı olmanızın etkisinde kalarak... Şeriata ve şeriatı getirmeye çalışan düşünce yapısına hizmet ettiğinizi görmenizi gerekiyor... Bu anlamda yaklaşım ve bakış açınızı tekrar bir değerlendirmeye almanızı rica ediyorum sizden... Sizde sevgiyle kalın... *tna -
Türkiye Cumhuriyeti mi, İslam Cumhuriyeti mi?
GeceKuşu şurada cevap verdi: sardunyam başlık Güncel Konular
Aşağıda çok önemli bulduğum tespit yazılarından yapmaya çalıştığım alıntılar... İçinde bulunduğumuz durumu kavramak isteyenler için sivrisinek saz...! YORUMSUZ AÇIKLAMALARDIR... Diline, ifadene, anlatımına sağlık sevgili 'LostsouL' Yukarıdaki alıntı tespit yazıları ... Her koşulda Demokrasiyi araç olarak kullanıp, takiyye yaparak çevresini kandırdığını sananlar için Davul zurna az!... YORUMSUZ AÇIKLAMALARDIR... *tna