-
İçerik Sayısı
3.724 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
30
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
GeceKuşu tarafından postalanan herşey
-
Sayın halil yazdıklarımı bu kadar iyi algılayarak bu yanıtları verdiğiniz için öncelikle sizi tebrik etmek ve Zekanıza hayran kaldığımı içtenlikle belirtmek istiyorum.! Daha önce yazdıklarım arasında aşığıdaki şu ifadeleri okuyupta anlamak gibi bir etkinlikte bulundunuz mu? Kurban mantığıyla...Avcılık mantığı ayrı kavramlarda değerlendirilebilse de... İkiside canlıları yok etmede aynı kapıya çıktıklarına göre... Sizce bu okuduklarınız üzerine...Böyle bir duruş sergileyen ben avcılık konusunda ne düşünüyor olabilirim.? *tna
-
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
Değerli forumdaşlarım; Yaşamım boyunca, yaptıklarım üzerine,iyi olduğuna dair bir şeyler söylendiğinde hep yüzüm kızarmış ve utanmış... Çoğu zamanda bu duygumdan sıyrılıp teşekkür etmeye bile fırsat bulamamışımdır... Neden böyle yapıyorum diye kendi kendimi yediğim bir duygudur bu benim için... Ama bu sefer böyle yapmıyacağım... Taktirleriniz, beğenileriniz ve bana karşı göstermiş olduğunuz iyi niyet yaklaşımlarınıza teşekkür edebilme fırsatını yaratacağım kendim için... Bu başlık altında konun açılımına destek olan tüm arkadaşlarıma ayrı ayrı"Teşekkür" ediyorum ... Beni onurlandırdığınız, taktir ettiğiniz ve önemli bir şey yapmış olduğumu hissettirip beni mutlu ettiğiniz,.. Ve yeni bir şeyleri yapabilecek güçü ve motivasyonu bana verdiğiniz için.... Size tekrar tekrar "TEŞEKKÜR" ediyor... En içten DOST selamlarımı yolluyorum... Bütün forumdaşlarıma...Yeni yılda Sağlık...Mutluluk ve Başarı diliyorum... *tna -
sayın aslan; Tam olarak işin neresinde olduğum yazdıklarım da açıkca belliyken... diyerek anlaşılabilmenin güç olduğunu belirtmiş...Ve hatta... İfadesini kullanarak bunun çok zor olduğunu anlatmaya çalışmıştım... O nedenle sizin yine de beni anlamaya çalışma çabalarınıza iyi niyetle bakıyorum... "ilkellik" kelimesine alınmanıza hak veriyorum... ve buna karşılık"dilin kemiksizliği" benzetmesiyle bir eleştiri getirmenizi de anlayışla karşılıyorum... Çünkü; Biliyorum ki siz "İlahi emirler, insanların imtihan dünyası", "dinlere ait anlam dünyası " düşünceleri içinde bunlara inanmış biri olarak ... "Kurban" etme mantığının ilkel bir düşünce olduğunu elbetteki kabul etmeyeceksiniz... Sizin bu tartışmadan çıkaracağınız sonuç... Başka insanların da bunu ilkel bir yaklaşım olarak görüp değerlendirdikleridir... Yani özetle Et yemekten, Kasaptaki etten, bahsetmiyoruz...Ele aldığımız "Kurban" mantığı... Yani siz Kurban keserken Hangi düşüncelerle bunu yapıyorsanız ondan bahsediyoruz... Eti yiyerek karnınızı doyurmaktan değil... Sizin kendinizce haklı gerekceleriniz olabilir... Ama bu durum Kurban etme düşüncesinin ilkel bir düşünce olduğunu yok edemez... Geçmişte kendilerince çok haklı gerekcelerle Çocuklarını tanrılara Kurban edenleri... Bugün hoş karşılamıyor...Bu yaptıklarını, nasıl ilkel ve canavarca bir yaklaşım olarak değerlendiriyorsak... Çağlar sonrası yaşayanlarda... Şimdiki kurban kesme mantığının ve aşağıdaki şu ifadelerdeki kurban yaklaşımının da... Kişilerin ne dediklerini anlamaktan uzak... Ne kadar ilkel bir mantık ve yaklaşım olduğu anlaşılacaktır... Bundan emin olabilirsiniz... *tna
-
Ne kadar güzel... Demek ki ikimizde " Kendi çıkar ve zevklerimiz için " başka canlıların yok edilmesine karşıyız!... Farklı baktığımız nokta ben ibadet adına yapılanlara da karşı çıkıyorum... Siz bunu çifte standart olarak değerlendiriyorsunuz... Buyurup oradan buradan yakmamıza gerek var mı bilemiyorum... Bence önemli olan duruşumuzun hayatın her alanında tutarlı olmasına dikkat edebilmemiz... Çam ağaçlarına ve hindilerin kesilmesine karşıysanız...İnançlarınız adına diğerini sahiplenmek tutarsızlık olur... Böyle yaparak, döner ve kebaplardan dem vurarak,çifte standart yaftası yakıştırmakta çelişki... Birilerine eleştiri getirirken karşı duruş nedenlerini anlamakta önemlidir... Burada beslenmek ve yaşamı devam ettirmek için gıda ve protein ihtiyaçlarına karşı durulmuyor... Karşı durulan, "inançlarımız adına, sevap kazanacağız diyerek bir başka canlının yok edilmesi..." Karşı durulan, "kurban mantığı ve ardında yatan ilkel düşünce yapısı..." Bu mantığı savunmak adına "Kurban, bu işin nasıl ALLAHca yapılacagının en hikmetli olayıdır." diyerek... Hangi ulvi ve hikmetli gerekçeler getirsek getirelim...Ne adına savunursak savunalım.. Bu düşünce yapısının ilkelliğini ortadan kaldıramayız... Savunulan şey, inançlarımızın gereği adına ilkel de olsa bu eylemlere sahip çıkmaktır... Farklı yerlerde durduğumuz... Farklı düşüncelerle yorumlar getirdiğimiz için... Bulunduğumuz yerlerden benim sizin ne yapmaya çalıştığınızı anlamama karşın... Sizin benim karşı duruş nedenime hak vermek, anlamaya çalışmak gibi bir çabanız olmayacaktır... Ne kadar çağdaş ve gelişmiş bir toplumsal yapı içerisinde yaşanırsa yaşansın... Söz konusu olan inançlar ve onun getirdiği emirler doğrultusunda yaşamı yorumladığımızda... Kurban mantığının ilkelliğini görebilmek ve kabul etmek elbette ki çok güçtür... Çünkü artık inançlarımızın, bireysel çıkarlarımızın gereğini yerine getirme düşüncesi daha hakimdir... O akan kanın bizim sevaplarımız adına bir saniye önce yaşayan bir canlıdan oluk oluk aktığını düşünemeyiz bile... Sayın aslan "ulvi bir duyguyla ve içler titreyerek" diyerek bir ölçüde buna işaret etmiş... Bakış açılarımızda "içler titreyerek" kavramında buluşma var ama hemen ardından "Allahın emrine uyma zevki" ifadesini kullanınca kesin çizgilerle birbirimizden ayrılıyoruz... Bunu " emirlere uyma zevkine " dönüştürdünüz mü ... "içler titreyerek" lafı havada kalır... Ve ne yaptığımızın bilincinde olsakta "içlerimiz titreyerek" ama zevkle emirleri ve geleneklerimizi yerine getiririz... Yani ilkellikler inançların gereği ve gelenekler olunca onları aşmak çok zordur... Ve bunu dile getirenlerin içinde bulundukları durum ve anlaşılabilmeleri daha da zordur... *tna
-
TÜRBAN VE ÇANKAYA 12 Eylül 1980 askeri darbesini izleyen yıllarda dinci yazar ve düşünürlerimiz, açık oturumlarda, panellerde, köşe yazılarında hep bir gerçeği dile getiriyorlardı: "Biz iktidara gelince kadınların başlarını örtmesi için yasa çıkartmayacağız, halkın baskısı kadınların başlarını örttürecek." * * * "Halk" dedikleri, tabii erkekler, babalar, ağabeyler, kocalar. Tam bir erkek egemenliği. Tam bir feodal baskı. * * * Sorun sadece feodalite olsa, pazar ekonomisinin gelişmesiyle aşılır. Sorun sadece köylülük olsa, tarımın makineleşmesiyle çözülür. Sorun sadece gecekondu kültürü olsa, kentlileşmeyle o da halledilir. Hatta sorun sadece din ve mezhep olsa, çağdaşlaşmayla onun bile üstesinden gelinir. Ama sorun siyasal! Yukardaki bütün ögeler, gelenek, görenek, inanç ve din adıyla, siyaset şemsiyesi altında bütünleştiriliyor. Bu nedenle de aşılamıyor. Annelerimizin, anneanne ve babaannelerimizin başörtüsü, türbana, sıkmabaşa, tesettüre dönüştürülüp siyaset sofrasında meze yapılınca sorun çözülemiyor. * * * "Türban, sıkmabaş, tesettür inancımdır" diyenlere sormak gerek: "Dünyada milyonlarca başı açık Müslüman kadın yaşıyor, onlar dinsiz mi, inançsız mı?" Türbanı, sıkmabaşı, tesettürü, din adına, inanç uğruna savunanlar bu sorunun yanıtını veremiyorlar. Çünkü bu bir inanç sorunu değil, bir siyasal simge sorunu. * * * Sıkmabaşı, özgürlük uğruna savunanlara sormak gerek: "Kendisini inançlı bir Müslüman olarak tanımlayan kadınların başları açık gezme özgürlüğü yok mu?" Buna da yanıt veremiyorlar, çünkü temelde biliyorlar ki, sorun bir özgürlük ya da inanç sorunu değil, siyasal bir sorun. * * * Sıkmabaşı, türbanı siyasal bir simge olarak kullanan, inançları siyaseten istismar eden görüş, laikliğin korunması için sıkmabaşın kamu alanında yasaklanması gündeme gelince, dışarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, içerde Danıştay'a,Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzından "Efendi bu senin işin değil, konuyu ulemaya (din bilginlerine) sor" diye eleştiri yöneltiyor. Çankaya'ya böyle bir kişinin çıkması, Anayasa açısından bir sivil darbe değil de nedir? * * * inançları siyasal alanda istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. * * * *tna
-
Kesinlikle ama kesinlikle İnancınızdan Gelen bu düşüncenize katılmıyorum... Siz istediğiniz kadar İnancınızı gerekce göstererek haklılığınızı savunun... ALLah'ın hoşnutluğunu kazanmak amacı güdüyor olmanız... Bir şükran, bir teşekkür borcu ödüyor olmanız... Onun kanını akıtarak İbadet yapıyor olmanız... Başka bir canlının canını almanın gerekcesi olamaz... Ne kadar ulvi...nekadar inancınıza dair gerekceler sunarsanız sunun Başka bir canlıyı yok etmenin yanlışlığını yok edemezsiniz... Başka bir canlının canı ve kanı üzerine Sevap kazanma...ibadet etme mantığı... Geçmişte Çocuklarını kurban edenlerin o akıldışı mantığının...zihniyetin "Hicretin ikinci yılından" beri bu güne kadar taşınmış versiyonudur... "sevgi ve kardeşlik duygularını güçlendirir.." "toplumun huzur ve mutluluğunu arttırır..." lafları ... Bu zihniyetin acımasızlığını göz ardı etmek amaçlı kullanılan...Kılıflardan başka bir şey değildir... Bırakın fakirler sevindirilir...Kasapta da et yok mu? Demagojisini... Size asla ve asla katılamıyorum... Kan dökerek ibadet ediyor olmanızı ... "Onun sırtına binip sıratı geçeceğiz" düşüncesini Kabullenemiyorum... Siz onun sırtına niye biniyorsunuz ki...Alın siz onu sırtlayıp karşıya geçirin... Bana kafir yada , ne kadar "anlamaz biri" bizim gibi düşünemiyor diyebilirsiniz... Evet haklısınız sizin gibi düşünmüyorum... *tna
-
SEVGİLİ CAN UĞUR; Aramızda olmanı... Sana yeni yılda İyi dileklerde bulunmayı çok isterdim... Kendi sonsuzluğunda rahat uyu... Yüzüne ifade edememiştim...Sana değer verdiğimi,sevdiğimi... Bir türlü denk gelmemişti... Bunları ifade edebilmek yokluğuna denk geldi... Bir kez daha anladım ki insanlar yaşarken birbirlerine ifade edebilmeli... Sevgilerini...İyi niyetlerini...İyi dileklerini... *tna
-
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
Hadi bulalım o çocuğu çıkarıp yeniden.. Dünyaya onun gözleriyle yine yeniden bakmayı deneyelim... Yaşama sıkı sıkı bağlıyız ama... Daha sıkı mı bağlanırız... Daha da çok değerini mi anlarız... Kimbilir?... *tna -
İNTERNETTE AŞKA İNANIRMISINIZ? İNTERNET AŞKI?
GeceKuşu şurada cevap verdi: independece başlık Havadan Sudan Konular
" internette aşk olur tabi ki " derken...Bence yanılıyorsunuz... Ben yazdıklarınız da ... İnternette tanışan ...iyi niyetli...Ciddi...İki insanın tanışmasının ardından "şimdi gerçek anlamda çok mutlu" olduklarını ifade ettikleri evlilik görüyorum... Ve de gerçekten şanslı olduklarını... Yanlış anlaşılmak istemem ... Sizden ve eşinizden...Her ikinizinde içinizde yaşattığınız ciddi olduğunuz kararlarınızdan değil... Nette, hiç birbirini görmeyen, sesini duymayan... Kelimelerde söz edilen sevgilerden başka duyguları hissetme olanağı olmayan...aşk'tan bahsediyorum... Kimseyi yargılamak istemem belki İnternette aşık olmak,aşkı sanalda yaşamayı tercih edenler çıkabilir... Nede olsa adı üstünde sanal... Gerçek hayattaki sorumluluklardan, (normal de bile sırtlarını dönebilen kişilikler...) sanaldaki aşklarda her an rahatlıkla kaçılabilir... Ve de çok doğru ifade ettiğiniz gibi sizin gibi şanslı olmayabilirler... Bunu aşk sanıp...Yaşamdaki sıkıntılarına "sanaldaki bilinmezliği aşk sanan bir kafayla", sorunlarına çözümler üreteceklerini inanarak eşlerini ve çocuklarını terk edenleri de tanıyorum ben... Sonrada yaşadıkları hayal kırıklıkları ve her anlamda hüsranı... Bence sanalın bulutlu havasında aşk olmaz...Kişilerden birinin içi muhakkak kararır... Aşkın yaşanabilmesi için karşılıklı olması gerekir...Ve de gözlerin ta içine bakabilmemiz... Bu duruma başka bir tanımlama getirmek gerekir... İlişkilerimizde kıvamı iyi tutturamadığımız da... İnsanı zafiyete sürükleyen, aşkın figüranı meşk olarak tanımlamamız mümkün müdür? dersiniz... *tna -
Allahın bilgisi sınırsız mı ?
GeceKuşu şurada cevap verdi: katakuta başlık Dini Konular - Din - Dinler
Siz öcü başı mısınız?.. Emin olun katakuta korkmadıysa bile ben çok korktum... Uykularımızın haram olmasından ve sonumuzun vahim olmasından... ve de % 55'in ne zaman katli vacip olacağını düşünmeye başladım artık... Efendi ne olur...Bize sopa atmayın... Bizi allaha şikayet edip Tokat yememize vesile olmayın... Birde "Sen seni bil sen seni yoksa bildirirler sana." derken... Kimlerin neyi bildireceğini açıklar mısınız?... "Galiba peygemberin ümmetleri" demişsiniz yanlışmıyım... Burada islamda şiddet yoktur diye savunan diğer arkadaşların bütün dediklerini çöpe attınız... Belkide şiddet yoktur...Önce tehdit ... şiddet ardından mı? gelir acaba... Başımıza bir iş gelmeden düşünmemek..susmak gerekiyor galiba... *tna -
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
Kaynaklar 1- Abadan-Unat N. Toplumsal Değişme ve Türk Kadını. Türk Toplumunda Kadın, Araştırma, Eğitim, Ekin Yayınları Ticaret A.Ş. 1982, s: 1-32 2- Buscaglia, L. Birbirimizi Sevebilmek. (Çev. Ebcioğlu N.) İnkilap Kitabevi, 1982. 3- Cüceloğlu, D. İnsan İnsana. Altın Kitaplar 1979. 4- Faber A: Mazlish Elaine. How To Talk so Kids Will Listen and Listen So Kids Will Talk. Avon Books, 1982. 5- Faber A: Mazlish, E. Liberated Parents Liberated Children. Avon Books, 1975. 6- Geçtan, E. İnsan Olmak, Adam Yayıncılık, 1984. 7- Fişek G.O.: Sükan Z. Çocuğunu ve Siz. Türkiye’de Okulöncesi Çocuk Gelişimi ve Eğitim Projesi, M.E.B. 1983. 8- Gordon, T. Parent Effectiveness Training. Peter M. Wyden İnc. NewYork, 1970. 10- Gordon, T. P.E.T. in Action, Wyden Books, 1976. 11- Lewis, M.: Rosenblum, L.A. The Development of Affect, Plenum Press, New York, 1978. 12- Kağıtçıbaşı, Ç. Çocuğun Değeri. Boğaziçi Üniversitesi, İdari Bilimler Fakültesi 1981. 13- Kağıtçıbaşı Ç. Sex Roles, Family and Community in Turkey.İndiana University Turkish Studies 3, 1982. 14- Kandiyoti, D. Kadınlarda Psiko-Sosyal Değişim Kuşaklar Arasında Bir Karşılaştırma. Türk Toplumunda Kadın, Araştırma, Eğitim, Ekin Yayınları Ticaret A.Ş., 1982 s: 311-339. 15- Kıray, M. Küçük Kasaba Kadınları. Türk Toplumunda Kadın, Araştırma, Eğitim, Ekin Yayınları Ticaret A.Ş., 1982, s: 341-356. 16- Le Compie, G. Türkiye’de Aile-İçi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Sistemi, Türkiye’de Okulöncesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Araştırma ve Uygulama Enstitüsü M.E.B. 1982. 17- Maccoby, E.E. Social Development, Harcourt Brace Javonovich İnc. 1980. 18- Okman, G; Maktav, S. Çocuk Gelişiminin Temel İlkeleri. Türkiye’de Okulöncesi Çocuk Gelişimi ve Eğitim Projesi, Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Araştırma ve Uygulama Enstitüsü M.E.B. Yayınları 1982. 19- Özbay, F. Türkiye’de Kırsal-Kentsel Kesimde Eğitimin Kadınlar Üzerine Etkisi. Türk Toplumunda Kadın, Araştırma, Eğitim, Ekin Yayınları A.Ş., 1982, s: 171-197. 20- Satir, V. Peoplemaking. Science and Behavior Books, 1972. 21- Scott Peck, M. The Road Less Traveled. A Touchstone Book, 1978. 22- Sükan, Z. Okulöncesi Etkinlikleri. Türkiye’de Okulöncesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Projesi, M.E.B. 1983. 23- Sükan, Z. ve diğerleri. Okulöncesi Eğitimi El Kitabı, İstanbul Redhouse Yayınevi, 1978. 24- Yörükoğlu, A. Çocuk Ruh Sağlığı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1986. 25- Yörükoğlu, A. Gençlik Çağı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1986. *** lütfen bu başlıktaki bilgileri Küçük çocukları olan dostlarınızla paylaşın... Formun adresini ve Başlığın linkini verin... Anne, Babaları olmasakta... Ablaları, Abileri olmasakta... Bütün Dünyanın Çocukları Bizim Çocuklarımız... Onlar Hepimizin ve Diğer Kardeşlerinin... ve Bu Dünyanın Geleceği...Mirascısı ... Gerçek Sahipleri... Ve lütfen çocukları sevin...onları önemseyin... Ve Öğrenip gelişmeleri için her türlü katkıyı sağlayın... *tna -
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
YAPRAK TABLOSU Değişik ve çeşitli yapraklar, karton, yapışkan. Yapraklar eski gazete veya kitap sahifeleri arasına yerleştirilerek birkaç gün kurutulur. Sonra karton üzerine istenilen şekiller verilerek yapıştırılır. MAKARNADAN KOLYELER Ortası delik kalın makarnalar sulu boya ile boyanarak kurutulur. Çocuğa verilen bir sicime istediği gibi geçirmesi söylenir. Sonuçta kolye, pencereye asılacak süsler, bilezikler v.b. elde edilir. PATATES, YAPRAK BASKISI Patates ortasından düzgün bir şekilde kesilir, her iki kesik tarafa bıçakla şekil çizilerek, şekil yüksekte kalacak biçimde etrafı yontulur. Kesilen şekil suluboya ile boyanarak beyaz bir kağıda bastırılarak istenen şekilde resimler yapılabilir. Aynı yöntem kuru yaprakları boyayıp kağıda bastırarak da elde edilebilir. KOMİK MAKARALAR Boş makara, karton, kalem, boya, yapışkan. Makaranın iki başına yapıştırılmak üzere karton üzerine hayvan şekilleri çizilir. Hayvanın ön kısmı makaranın bir ucuna arka kısmı da diğer ucuna yapıştırılır. Yün artıkları veya iplikle kuyruk, bıyık, yele gibi ekler bu hayvancıkları daha sevimli ve eğlenceli yapacaktır. KUKLA TİYATROSU Eski çorap veya eldivenlerin üzerine göz yerine düğme, saç veya yele yerine yün, ağız burun yerine küçük kumaş parçaları dikilerek, çocukların içine ellerini sokarak oynayabilecekleri kuklalar yapılır. OYUN HAMURU 2 bardak tuz, 2-3 bardak su ile karıştırılır ve kaynama noktasına gelinceye kadar ateşte ısıtılır. Ayrı bir kapta 1 bardak mısır nişastası 1 bardak soğuk soda karıştırılır ve bu karışım hızlı hızlı çarparak sıcak karışıma eklenir. Hamuru esnekleştirmek için gerektiği kadar su damlatılarak iyice yoğurulur. Elde edilen hamurla çocuklar diledikleri şey ve şekilleri yaparlar. Yapılan şekiller iki gün içinde oda ısısında sertleşir, sonra istenirse boyanabilir. Bu seramikten kalıcı süsler, boncuklar yapılabilir. Daha kolay bir yöntem: 1 bardak un, 1 bardak tuz, 1 çorba kaşığı sıvı yağ, yeterince su karıştırılır ve 2-3 dakika yoğrulur. Tekrar kullanılabilmesi için bir naylon torbada saklanabilir. *tna 1719 -
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
ŞEN BAKKAL Alçak bir iki sehpa veya iki sandalye arasına uzatılmış bir tahta kalas, 2-3 kese kağıdı, ufak plastik kutu veya bardaklar, çay tabakları, fasulye, mercimek; kağıtlı şeker, bisküvi, meyve gibi satılık yiyecekler. Para yerine geçecek iri düğmeler, veya kartondan kesilmiş bozuk paralar. Malzeme tezgahının üstüne dizilir, bakkal dükkanın önüne büyük harflerle Ayşe’nin. Bakkal Dükkanı gibi bir tabela hazırlanır, karton paraların üstüne sayılar yazılır ve bakkalcılık oynanır. HAVUÇ BAHÇESİ Havuçların yaprak veren kalın tarafından 3-4 santim boyunda parçalar kesilir. Bu parçalar, dibinde biraz su olan plastik veya eski bir tabağın içine, yaprakları üste gelecek şekilde oturtulur. Birkaç gün içinde, havucun üst yaprakları filizlenmeye başlayıp yeşerecektir. Tabağın içindeki su sürekli takviye edilmelidir. BİR BAHÇE YAPALIM Bir avuç kurufasulye veya mercimek, biraz pamuk. Bir çukur tabağa, pamuk yayılır, üzerine kuru fasulye veya mercimek, veya yarısına fasulye, yarısına mercimek dizilir, üstleri tekrar pamukla örtülür ve suyla ıslatılır. Bir müddet sonra fasulye ve mercimekler kök salacak ve sapları uzayacaktır. İstenirse bir süre sonra toprak dolu yoğurt kaplarına aktarılabilir. MOZAİK Karton, kırmızı, yeşil mercimek, arpa şehriye, tel şehriye, pirinç, kuru fasulye, v.b. yapışkan. Kartonun üzerine çiçek, balık, ev veya diğer bir resim çizilir, resmin içine yapışkan sürülür ve çocuk önünde tabağa ayrı ayrı konmuş mercimek, şehriye gibi malzemeyi istediği gibi yapışkan sürülmüş yerlere yapıştırarak resmi tamamlar. BEN POLİSİM Kartondan bir yıldız kesilir, üstü çukulata veya sigara paketinden çıkan yaldızlı kağıtla kaplanır, kartonun arkasından çengelli iğne seloteyple geçirilir ve çocuk polis, bekçi veya trafik görevlisi olmak istediğinde göğsüne takılır. MANTAR GEMİLER 3 şişe mantarı kibrit çöpü, yapışkan, kağıt. Üç şişe mantarı yapışkan (tercihen UHU) ile enleri boyunca birbirlerine yapıştırılır. Ortadakinin ortasına bir ufakdelik açılarak bir kibrit çöpü veya kürdan diklemesine yapıştırılır. Üçgen şeklinde kesilmiş bir kağıt parçası ile yelken yapıp kürdan veya kibrite geçirilir. Ufak bir leğen biraz su ile doldurutup yelkenli yüzdürülür. *tna 1719 -
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
EVDE YAPILABİLECEK YARATICI OYUN FAALİYETLERİ (Ne Ekersen Onu Biçersin Zafer Sükan- Redhouse Yayınları) YEMEK YAPIYORUZ Anne muttakta yemek yaparken, çocuğa küçük kaplara biraz pirinç, mercimek, bulgur, kuru fasulye gibi malzemeler koyar, bir kaşıkla bunları karıştırmasını, birinden diğerine aktarmasını, kendince yemek yapmasını söyler. BALONLAR DÜNYASI Plastik bir bardağa biraz su konur, içine 2 damla sıvı deterjan, veya biraz sabun tozu eklenir. Bir kamış, boş bir iplik makarası veya ucu daire şeklinde kıvrılmış bir telle çocuğun sabunlu suyla balonlar yapması sağlanır. Kamışla yapıldığında bardağın altına bir tabak koymakta yarar vardır. BEN KİMİM? Çocuğa istediği bir hayvanı taklit etmesi söylenir: 4 ayak üstünde yürümesi, o hayvanın sesini taklit etmesi, gibi. Anne veya diğer çocuklar hangi hayvanı yaptığını bulacaktır. KÜÇÜK EV Orta boy bir masanın üzerine, kenarları yere kadar sarkacak biçimde çarşaf ya da battaniye örtülür. Çocuk istediği evcilik oyuncaklarını, el fenerini, bebeğini alarak masanın altına girer, içinde istediği gibi evcilik, bakkalcılık oynar. BAKMADAN BUL Evde bulunan ufak tefek günlük eşyalardan bir çift: çatal,kaşık,mandal, kalem, toka, makara, anahtar, gazoz kapağı, tarak, düğme (büyük), limon, patates, soğan, mendil, pamuk, Çift olan eşyalar birer birer iki ayrı kese kağıdına bölünür. Anne ya da iki çocuktan birisi, teker teker kese kağıdından bir eşya çeker, karşısındaki oyuncudan kendi torbasının içine elini daldırıp, bakmadan, el yardımıyla, o eşyanın eşini bulmasını ister. Çocukların yaşı büyükse, zaman tutulur, torbasındaki eşyaları en kısa sürede bulan kazanır; veya, bir kişi beş eşya bulduktan sonra, sıra diğerlerine geçer. *tna -
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
6 yaşında: • Bedenen hayli hareketlidir, zaman zaman dengesini kaybeder, bir yerlere takılıp düşer. Yuvarlanmaktan, güreş etmekten, emeklemekten, yere uzanarak oynamaktan, yere uzanıp okumaktan hoşlanır. • Yerde top zıplatabilir, istediği yere top atıp atılan topu tutabilir. Toprak ve kumla oynamayı, çukur kazmayı sever. • Tahta parçaları, kutular veya bloklarla işlevsel yapılar kurar, başkaoyuncakları bu yapıların içinde yürütür, onları garaj, ev, bahçe v.b. olarak kullanabilir • Küçük kasları oldukça gelişmiş olduğundan, diğer yaşlara oranla el işlerinde daha beceriklidir. Kesip yapıştırır, boya yapar, resim yapar, tüm araç ve gereçleri iyi kullanır. Erkek çocuklar topla, kızlar iple oynamayı sever. • Harfleri yazmaya çalışır, bazılarını ters yazar; bazı çocuklar ad ve soyadlarına ek olarak birkaç kelime daha yazabilirler. • Başkalarına kötü sözler söylemek, onları terslemek, onlarla tartışmak isim takmak, arkalarından bağırmak gibi olumsuz huylar edinebilir. Bu yaşlarda özellikle erkek çocuklarda, dil tutukluğu veya kekemelik görülebilir. • Bedensel gelişme yavaşlamıştır. Göz bozuklukları görülebilir, yakın görmekte güçlük çeken çocuklar çoğunluktadır. Süt dişleri değişmeye başlar. • Bencil ve kavgacı olabilir. Bir şeye kızdığı zaman onun sorumlusu olarak annesini görür ve hıncını ondan almaya çalışır. İstekleri hiç bitmez. İstekleri, çoğunlukla ille de o anda olmasını istediği şeylerdir. Her şeyin istediği anda ve istediği biçimde gerçekleştirilmesini bekler. Fırtınalı ve duygusal bir yaştır: • Her şeyin hepsini ister, paylaşmaktan kaçınır. Seçme yapamaz. Suçlanmak, eleştirilmek istemez, kendine verilen cezalara tepki gösterir. • Oyunlarda ve ilgi alanlarında, kız ve erkek çocuklar arasında farklılık izlenir. Her ikisi de sürekli, yeni şeyleri denemek ister; yeni oyunlar yaratır ve uygular; birçok hayali rollere girer. Grup oyunlarından çok hoşlanır. • Bazı sorumluluklar yüklenir, söylenenleri dikkatle dinler, dikkat süresi uzar. Kendisiyle gerçek nitelikte eğitim uygulamaları yapılacak bir çağa gelmiştir. Bu yaşta bazı çocuklar okula başlayabilir ve başarılı olabilirler (özellikle kız çocuklar). *tna 1719 -
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
5 yaşında: • Bedenini becerikli, kontrollü biçimde yönetip kullanabilir. Oynadığı yerde uzun süre kalır. Bir oyun başlattığında, aynı oyunu birkaç gün sürdürür; oturmaktan hoşlanmaz; eğilip doğrularak, durmadan hareket ederek, çömelerek oynamayı yeğler. • Çizgilerle belirlediği bir şeklin içini boyar, kare ve üçgen çizebilir. Tahta kap ve bloklarla kat kat yapılar kurar; kesme ve yapıştırma işlerinden hoşlanır. • Hep konuşmak ister. Yetişkinler gibi uzun cümleler kurmaya çalışır, bilgisini arttırmak için sorular sorar, örneğin, Bu şey nasıl çalışır? Bu niçin böyledir? Şu nasıl kullanılır? gibi. Sözlü olarak ayrıntılı bilgi verir. Dilbilgisi kurallarına uygun konuşur, olayları ve masalları, konuların sırasını bozmadan anlatır; her şeyin neden ve niçin ile ilgilenir. • Evcilik oyunlarında gerçek yaşamı yansıtan konuları işler, anne olur, yemek pişirir, ev süpürür vb. • Bir resme bakarak çizmeye, aynı şeyleri kendi kağıdına aktarmaya çalışır. • Söylemek istediğini, dile getirmeden önce düşünür sonra söyler. Hayalle gerçeği birbirinden ayırabilir. Gerçek olaylarla daha çok ilgilenir. • Bu yaşın en belirgin özelliklerinden biri toplumun isteklerine uygun davranmaktır. Günlük yaşamı canlı biçimde oyununa aktarır. Yöneltilmekten, eğitilip, öğretilmekten hoşlanır. Her şey için izin ister. Şunu yapabilir miyim? Arkadaşlarıma bir şey sorabilir miyim? gibi sorular sorar. • Grup oyunlarını diğerlerine yeğ tutar. İki-üç çocukla güzel oynar. Küçükleri korur. Oyunları şaka ve sürprizlerle doludur. Açık hava oyunlarında, ev içi oyunlarından daha başarılıdır. Dışarıda daha mutlu olur. • Yetişkinlerden veya kendinden küçüklerden çok, yaşıtlarıyla birlikte olmaktan hoşlanır. Çok yorulduğunda saldırgan davranır, ağlamaklı olur, kolayca ağlayabilir. • Müziğe uyarak oynar, yürür, ip atlamaya çalışır. İki tekerlekli bisiklete binmeye heves eder, üç tekerlekli bisiklete tercih eder. • Dikkatlidir. Kendi kendini eleştirir fakat kendine güveni de vardır. Söylenenlere inanır ve harfiyen uyar. Belleği çok güçlüdür. *tna 1719 -
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
4 yaşında: • Fazla yardım görmeden elbiselerini kendi kendine giyebilir, elini yüzünü yıkayabilir, yemeğini dökmeden kendisi yiyebilir, suyunu kendisi koyabilir; tuvalete kendi başına gider, ancak annesine veya başka büyüğe haber verir, orada biri olsun ister. • Çok hareketli oynar; bir yerden diğerine hızla gider, gelir; yaptığı her işte hız ve hareket vardır; hareketsiz duramaz. • Üç tekerlekli bisiklete kolayca binebilir. Top atar, atılan topu kucağında tutar; tahta bloklar, kutularla yapılar kurar, bunları oyununda kullanır. • Resimlerini özenle çizmeye çalışır, ancak yetişkinler bu resimlerin ne olduğunu kolayca anlayamaz ve bir şeye benzetemezler. Küçük makasla düz bir hat üzerinde kağıt kesmeye çalışır, kalem tutabilir, kağıt katlar, bakarak veya hayal ederek harfleri yazmaya çabalar. • Çok konuşur, dili hiç durmaz; olayları abartarak anlatır, hayal ettiği olayları gerçekmiş gibi anlatır. Hayalinde yarattığı kişilerle konuşabilir. Anlamsız kelime dizelerinden kendi kendine tekerlemeler uydurur, söyler. • Yetişkinlerden duyduğu gördüğü iyi, kötü, her şeyi taklit eder. Dili bozuktur, küfür edip, kötü sözler söyleyebilir. Başkalarına isim takar, arkalarından bağırır. • Neden? Niçin? Nasıl gibi ayrıntılı açıklama isteyen sorular sorar. • Renkleri ayırt eder, adlarıyla tanır. • Dikkat süresi biraz daha uzar; bir yerde 15-20 dakikadan fazla kalırsa sıkılır. Sevdiği, ilgilendiği etkinliklerde daha uzun süre harcayabilir. • Yaşıtlarıyla veya yetişkinlerle sözlü olarak kolayca anlaşır. Hem bedeniyle, hem, sözle saldırganlık yapabilir. Oyuncaklarını hor kullanır. • Toplum içinde bazen olumlu bazen olumsuz davranır. Arkadaşlarına kabadayılık taslar, gözdağı verip sürekli böbürlenir. Oyun kurallarına uymayı başarır, bazı kısıtlamaların nedenini anlamaya başlar ve uyum sağlar; yaşıtlarıyla grup oyunlarına katılır. • Masal dinlemeyi, kitaba bakmayı, kitabın sayfalarını çevirmeyi sever. *tna 1719 -
BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
ÇOCUKLARDA 3-6 YAŞ ARASI ÇEŞİTLİ GELİŞME AŞAMALARI (Çocuğunuz ve Siz -Güler Okman Fişek) Her çocuğun kalıtsal ve çevresel verileri farklıdır. Ancak, bir çocuğun büyümesini yakından izlemek ve sorunlarını zaman geçirmeden saptamak için büyüme ile ilgili ölçütlere gerek vardır. Çocuğun gelişmesinde görülen genel standardlardan sapma ya da farklılıklar, çocuk açısından mutlak daha iyi ya da daha kötü olarak nitelendirilmelidir. Çocuğun çeşitli alanlardaki gelişmesi kendi bünyesi içinde bile birbirinden ayrı zamanlarda hızlanıp, yavaşlayabilir. Hangi yaşta olursa olsun, her çocuğun kendine özgü bir büyüme ve gelişme biçimi, gelişme temposu vardır. Her çocuktaki ortalama gelişme ve davranış aşamaları şunlardır: 3 yaşında: · Büyük kasları gelişmiştir; koşar, tırmanır, hızla hareket edebilir. Koşmayı yürümeye tercih eder. Üçbuçuk yaşında sık sık tökezlenip düşer. · Biraz savruk da olsa, kendi kendini besleyebilir; giyinir, düğmelerini açabilir, fermuarını çeker; kolay giyilebilir cinsten ayakkabıları kendi kendine giyebilir ancak bağlayamaz, tokasını takamaz. · Çamur, kum ve kille oynar, şekiller yoğurur. Çember ve artı işaretlerini çizebilir. · Nesnelerin isimlerini bilir; basit cümleler kurar; çeşitli tekerlemeleri ve tekrarlı şarkıları ezberler ve söyler. Sözden anlar, derdini anlatabilir. · Çok meraklıdır. Çok soru sorar. Ne? Nerede? Ne zaman? en sık sorduğu sorulardandır. Her şeyi öğrenmek ister. · Herhangi bir faaliyette kendini ancak 10-15 dakika meşgul edebilir, dikkat süresi kısadır. Hoşuna giden faaliyetlerde daha uzun süre kalabilir. · İki ayağını yerden keserek zıplayabilir, merdiven çıkar, tırmanır, topu havaya atar; kısa mesafeye şut atabilir, toprak ve kumu kazar, kaydıraktan kayar. Müziğin temposuna ve ritmine uyarak hoplar, zıplar dans eder. · Yaptığı el işlerinin, karalamalarının bir yere asılmasında, onlara önem verilmesinden hoşlanır. · Ufak tefek işlerde büyüklere yardımcı olabilir ancak tek başına, Ekmek almak gibi sorumluluklar yüklenemez; dikkati çabuk dağılır; oyuna dalar. · Tek başına oynamaktan, bir ya da iki arkadaşla oynamaya geçiş yapabilir. · Paylaşma alışkanlığını geliştirir, arkadaşlarıyla anlaşmaya başlar. · Kendi başına oynarken oyun arkadaşları düşleyip onlarla konuşur böylece sıkıntılarından kurtulur. · Yaşıtlarını veya yetişkinleri sürekli taklit eder, onların davranışlarını ve sözlerini tekrarlar; insanları sever ve onlarla ilgilenir. *tna 1719 -
Sevgili 'taurusmutis'; Eleştirini yürekten kabul ediyorum... Öyle düşünmediğimi bildiğin için yazdığını biliyorum... Espirisi bile rahatsız ediyor müzik adına öyle değil mi?... Ama bir dip not göndermiştim...Gözünden kaçmış olmalı.. Eskiden her pazar TRT2 ve TRT3 te sürekli izleme şansımız olurdu öyle değil mi?... Son yıllarda bu şansımızın azalması, hatta ortadan kalkmasının arkasında hangi nedenler olabilir sence... Kültür Bakanlığının yada TRT yönetiminin bu "bağlamaz" ve "dayatma " kabul eden bakış açıları etkili olmuş olabilir mi ki? Ve Sanatın kendi içinde değer bulan kavramları nasılda farklı değerlerin gölgesinde anlamını yitirip... Siyasi bakış ve kişisel eleştirilerin altında ezili veriyor... Oysa sanatı kendi içindeki değerleri ile değerlendirmek gerekli... dışına çıkıp başka amaçlara yamandığın da rahatsız edici olu veriyor... Parmak kaldırmaktan başlayıp...Espiriye uzanmamın ardında bu düşüncelerim yatıyordu.. Beni anladığını biliyorum...Aynı hassasiyeti ikimizde taşıyoruz... tam da "Carmine meo" yu dinlerken konuya dahil olduğumu bilmeni istiyorum... sevgiler..
-
Dayatmalara karşı olmanız taktir edilecek bir durum... Sadece sizi bağlamayan durumlarda değil...Her konu ve anlamda olması da önemli olmalı... Ve sizin de böyle düşündüğünüzü ve davrandığınızı sanıyorum... *** dipnot:(Ben şahsınıza değil...bizim kültürel bakışımız açısından espiri yapmıştım...) kişisel kabul edilip yanlış anlaşılmak istemem...
-
Sayın aslan; Benden kuşkulanmamalısınız... Ben almadım... X-man öyle yazınca... Yukardan öyle görünebileceğini belirttim sadece... İnsana dair evrensel değerler kavramı bir kaç yazıdır dilime doladığım bir şey... Böyle bir gerçeklikte olmayabilir belki (!)... Ben onu insanların mutluluğu, huzuru, eşitliği ve geleceği anlamında..V.b... yazıyorum.... Belkide yanılıyorum...Hoşgörün... selamlar...
-
Sevgili aslan ... Bağlamaz deyince espiri olsun diye yazıyorum... Bide bağlarlarsa işkence olur be kardeşim... Kimileri çığlık atıyor...kimileri böğürüyor... Dayanılamıyacak gibi gelebilir... Bağlamaması iyi bence...
-
Bence 'by_x_man' şaşırmışlığı falan yok... Evrenden Yeryüzüne kuş bakışı yukardan bakıyor... Doğal olarak insana dair evrensel değerlerin Kıblesi olmadığını her yerden eşit göründüğünü... Anlatmaya çalışıyor... Anlayana tabi... sevgiler..
-
Bu operayı izleyenler ve .... İçimizde opera izleyip dinleyenler parmak kaldırsın lütfen...
-
Ben desteklemiyorum arkadaş...Birinci satıra ayrıntıya girmeden vereceğim yanıt bu..!... İkinci satır... Senin sandığın gibi din yada dinsizlik adına okutulmuyor elbetteki...Adı üzerinde Biyoloji kitabı... O kitabı din kitabı sanıpta bilimi dinsel inançlarıyla karıştıranlar 15 yaş zekasında olsa gerek öyle değil mi? Son satırlarınızda kullandığınız ifadeler...Kesin kanıları kullanan fakat kulaktan dolma bilgilerle, oradan burdan duyduklarınızı sanki bir biyolog edasıyla yazılmış ifadeler... Evet Haklısınız Adnan hoca ...Namı diğer HY bunları kanıtlamıştı... Siz de onun başarılı öğrencilerinden olmalısınız... Sn..Evrenselin linklerini verdiği bilgileri çince ve ingilizce olmaları nedeniyle (Arabca ve türkce ) olmadığı için benim gibi birçokları da kavrayamamış olabilir...Gerçi ben arapcada bilmiyorum ama!... Nede olsa HY bizim adımıza bunları işine geldiği gibi çevittirip...Evirtip...Evrimsizleştirip önümüze koyuyor...Anlaması daha kolay.! Eh nede olsa araştırıp kavramak yerine... ön yargılarımızla kolayına kaçmak işimize daha çok geliyor... Üstelik inancımıza da ters...Boşver bilimi ...Gerçi bazılarımız inancımız bilimi reddetmez diyor da... Onların dışındakiler bu arkadaşın aktardığı ve desteklediği bilgilerde olduğu gibi reddedilebiliyor... Pardon; Arkadaşın açtığı başlıkta, "Danimarka'da Kuran yok satıyor"...... ifadesi ile.. "Rusya kamu oyu...Diye başlıyan ...." ve devam eden...yazdıklarının içeriğinin ilişkisini tam olarak kurabilen var mı?... Bana da açıklarsanız sevinirim...