Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GeceKuşu

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    3.724
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    30

GeceKuşu tarafından postalanan herşey

  1. Eğer gerçek Demokrasiden bahsediyorsanız... Elbette ŞART... Olamadıkları içindir ki; İnsanlarımızın dini esaslara göre yönetilmeleri için her türlü çaba ve yaklaşım içindeler... Gerçek demokrasilerde toplumu dini esaslar ve kendi inanışları doğrultusunda yönetmek isteyen tarikatlar olamaz... Neden mi?... Çünkü; Tarikatın iç yapısını oluşturan kişiler ve onların düşünce yapısı laik değildir ve olamazlar... Neden mi Laik olamazlar?... Çünkü; Çünkü; İslam Dininin esaslarına göre... "Allah'ın yarattığı insan toplumları, Allah'ın emirlerine göre yönetilir, insanların yaptığı yasalara göre değil." Ve gerçek demokrasilerin temel taşlarından biri de herkesin ve her kesimin koşulsuz olarak uyması gereken laiklik ilkesidir... Oysa burada gerçek demokrasi gibi bir kavramdan söz ederek, Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinde yaşayanların... insanların yaptığı yasalara göre değil "Allah'ın emirlerine göre" yönetilmesini sağlamak olan,Akit gazetesi ve tarikatlarla ilgili olarak... "laik olmaları şart mıdır?" diyebilen yaklaşım ve düşünce yapınızın ortaya koyduğu gibi... Aslında yanıt vermeye çalıştığınız yazı değil..."Şart mıdır?" diye yönelttiğiniz soru ve ifadeleriniz dediğiniz gibi tam bir demogojidir... ****
  2. Tebrikler sayın aslanın özdeyişinde belirtiği gibi konuyu mecrasından çıkarıverdiniz... Özdeyişte dendiği gibi..."amacından sapan ve saptıran bizati insandır" Bu tür davranışta bulunan kişiler hatalıdır... Şehirlerarası seyahat eden Müslüman "seferi" sayılır ve namazı "kazaya" kalabilir... Bu türdavranışlar dayatmadır. Topluma kötü örnek olmuşlar ve İnançlarına zarar vermişlerdir diyerek kınamak yerine... Yalan haber konumuna çekiverdiniz... Birde şehitlerimizi de kullanarak üstelik... Unutmayın şehitleri es geçen Tv ve gazeteler değil AKP hükümeti... Ben şehit yakınlarının yalancısıyım... Genelde haberlerde sık sık bu yakınmalarla karşılaşıyorum... Belkide bunlarda yalan haber olabilir sizce... Bir gün bir şehit yakını itiraf edebilir...
  3. Aslında soruyu birde "F. GÜLEN HAREKETİ'nin HEDEFİ NEDİR?" diye sormak ve yanıtını aramak gerekli... Ana hedeflerinden ilki; Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinde yaşayanların... insanların yaptığı yasalara göre değil "Allah'ın emirlerine göre" yönetilmesini sağlamaktır. Çünkü; İslam Dininin esaslarına göre... "Allah'ın yarattığı insan toplumları, Allah'ın emirlerine göre yönetilir, insanların yaptığı yasalara göre değil." Tabii Peygamber Rahmeti Rahman'a kavuştuğuna göre, günün değişen koşullarına göre Allah'ın emirlerini kim tebliğ edecek pek beli değil; Genellikle bir İmam veya bir Ulema Meclis'i bu işlevi görür ve onların yorumları Allah'ın emri sayılıyır. *** Yani sizce öcü ve telaş yok, Gerçekte, adım adım varılmaya çalışılan din esaslarına göre yönetim ve yönetme hedefi ve dayatması var... Yani; Elveda demokrasi...
  4. Ne kadarda haklısın Dostum... Artık şehirlerarası otobüslerde yolcular... (sanki şehirlerarası seyahat eden Müslüman "seferi" sayılmazmış ve namazı "kazaya" kalmazmış gibi)... zorla namaz molası verdiriyor... Ve sevgili dostum sende konumuzu... "amacından sapan ve saptıran bizati insandır" örneğine uygun olarak... Sürekli başka yönlere çekmeye çalışıyorsun...
  5. GeceKuşu

    Yeni Anayasa Yapmaya Yetkileri Yok

    AKP yandaşı ESKİ Solcular ve YENİ Liberaller, "AKP iktidarı desteklenmeli; bu iktidar İslamı demokratikleştiriyor" diyor. AKP, İslam'ı mı demokratikleştiriyor, yoksa Demokrasi'yi mi İslamlaştırıyor? Tek tanrılı dinlerin zaman içinde demokratikleşmelerinin ve laikleşmelerinin yani laik ve Demokratik bir düzenle birlikte yaşamalarının olanaklı mıdır ki?... Din esaslarına göre yönetilen Ülkelerde bunu gözlemliyemiyoruz... Oysa Müslüman ülkeler arasında ise; Din esaslarına göre değilde, demokratik esaslara göre yönetilen, Türkiye Cumhuriyeti(tek ve biricik de olsa) İslam'ın da laik ve Demokratik bir rejim içinde yaşayabileceğini kanıtladı. Ama siz bunu gelin de köktendinci ulemaya veya militanlara anlatın: Onlara göre Allah'ın yarattığı insan toplumları, Allah'ın emirlerine göre yönetilir, insanların yaptığı yasalara göre değil. Tabii Peygamber Rahmeti Rahman'a kavuştuğuna göre, Günün değişen koşullarına göre Allah'ın emirlerini kim tebliğ edecek pek beli değil; Genellikle bir İmam veya bir Ulema Meclis'i bu işlevi görüyor ve onların yorumları Allah'ın emri sayılıyor. Tabii bu köktendinci görüşlerin demokratikleşmesi olanaklı değil. Ama yine de Müslümanlığın da laik bir ülkede yaşayabileceği düşünülebilir (?), Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyeti deneyimi, bu nedenle insanlık tarihi açısından çok önemli. Şimdi dinciler ve ona destek veren eski solcular ve liberaller, AKP iktidarının, İslami kökenden gelen bir yönetim olarak, temsil ettiği dinci görüşü yani İslam Devleti modelini demokratikleştireceğini savunuyorlar. Oysa burada unutulan nokta, Türkiye'de İslam'ın zaten demokratikleşmiş olduğu, Köktendinci İslamcı grupların bu demokratikleşmeyi geri çevirmek istedikleridir. Yani mevcut rejimden İslam adına geri gidiş, Demokrasiyi ortadan kaldıracaktır. Bu nedenle ısrarla tesettürü kamu alanına sokmaya çalışan, Eğitimi İslami temellere dayayan AKP'nin, Anayasa'da ve yasalarda yapacağı değişikliklerle uzun vadede mevcut laik ve Demokratik rejimimizi İslamlaştıracak ve böylece Demokrasi'nin ortadan kalkmasına olanak sağlıyacaktır. Üstelik bu oluşum mutlaka sert yasaklar ve keskin yasalarla değil, başta Anayasa değişikliği olmak kaydıyla, yumuşak geçişlerle teşvik edilen "mahalle baskısı" yoluyla gerçekleştirilecek. Son haftanın iki olayını anımsayalım: Artık şehirlerarası otobüslerde yolcular (sanki şehirlerarası seyahat eden Müslüman "seferi" sayılmazmış ve namazı "kazaya" kalmazmış gibi) zorla namaz molası verdiriyor Oryantal dansözler, üstelik kendi örgütleri aracılığıyla ve gönüllü olarak, kıyafetlerine, göbeklerini ve bacaklarını fazla göstermeyecek giyim standartları getirmek istiyor. Fazla söze gerek var mı? AKP,Anayasa'da ve yasalarda yapacağı değişikliklerle Uzun vadede mevcut laik ve Demokratik rejimimizi İslamlaştıracak ve böylece Demokrasi'nin ortadan kalkmasına olanak sağlıyacaktır.
  6. "Hani nerede bu çocuğa yemek veren annesi?" Neden bunun yanıtı verilmiyor... Polemiği başlatıp sonradan neden bu soru görmemezlikten geliniyor?.. "Tertemiz el değmemiş bir sut"mü içiyor bu yavru? Gözetmen nerede? Yaşamın gerçekleri ile örtüşüyor mu inançlarınıza dayalı ifadeleriniz?
  7. Değerli arkadaşım alıntı yapmamı istemişsiniz... Ben de alıntıladım... Siz konunun özüne yani din adına yapılan dayatmaların hangi noktalara geldiği üzerine görüş belirten bir tek harf görebiliyormusunuz... siz ve bir önceki gelincik arkadaş 10 yıl önce falan bu ülkede yokmuydunuz ya da yaşınız belki müsait degildi. bu tür haberler vakti zamanında da söz konusuydu. şimdi ilk defa olan bir hadise degil. he olabilir medyamız belki yeni görmüşdür.!! buna bişi diyemem. aynı Yalçın Dogan'ın bazı camilerdeki cuma cemaatlerinin dışarı taşmasını yeni fark etmesi gibi bir şey yani... olayın büyütülecek bir yanı yok ve absürt saptırmalarda yapmamak lazımdır. benim takıldıgım husus, -bilmem ne dernegi başkanı mı neydi- yaptıgı trafik kazası tanımı, bu türden basit mevzular için , ciddi tedbirler gerektiren bir konuyu baltalama girişimi olarak düşünürüm ben bu halt etmeyi.. not; hiç bir kolluk kuvveti bu türden hadiseler ile başedemez. bu kültür meselesidir. örn; terörden daha fazla can veriyoruz kazalarda, ne yapabiliyorlar... 20 senedir araç kullanıyorum. otobüslede çok seyahet ettim. demek otobüs kazalarının sebebi bulundu!!! şükür.. tabi ki kazaya takılacagım. adamın birinin kaza tanımına takılacagım. gerçeklerin üstü hayallerle örtürlmeye çalışılırsa, malesef ben takılır kalırım. bu ülkede kaç kişi hayat veriyor trafikde söylemeye gerek yok sanırım. eger çözümü bulmuşsa sayın dernek başkanı hemen icraata geçsin. evet yazıya dikkat ettim. benim takıldıgım -ikide birde söylüyorum- kazaların sebebi noktasında absürtleşmek. dedigim gibi bu tür hadiseleri 10 yıl öncede duyuyorduk. belki siz duymamış olabilirsiniz. medyada yeni fark etmiş olabilir. bunlara bişi diyemem. bir iki kişinin marifetini büyütmek abesle iştigaldir. dayatmayla, dikte etmeyle alakalı bir durum degil. lakin dedigim gibi otobüs dernegi mi ne başkanı, kaza sebeplerini çarpıtmasın. bu kadar otobüs kazası olurken neredeydi? kanımca bu ülkede kriz bitmez... ta ki taşlar yerine oturuncaya kadar.. Haklısınız krizler bitmeyecek görünüyor... Kimileri okuduklarını tersten okuyup,yanıtlarınıda tersten yazarak vermeye devam ettikleri sürece... Siz konuyu otobüs kazaları üzerine şipşak çekiverdiniz... Pes doğrusu...Eminimki, konuya değinmeden verebileceğiniz yüzlerce yanıtınız hazırda beklemekte... Aslında dediğiniz gibi "yazma zahmetine girmem" sözünüzü tutun... Konuyu özünden saptırmaya yönelik çarpıtmaktan öte söyleyeceğiniz bir şey yoksa... ***
  8. Değerli Arkadaşım, "İnanamıyorum ve çıldırmak üzereyim..." Değerli Arkadaşım, "Konunun özü...Dernek başkanının ne söylediği ve nerede olduğu değil..." Değerli Arkadaşım, "Konu... Din adına kişilerin dayatmalarını hangi noktalara getirdikleri..." lütfen ama lütfen... Konunun bu yönüyle tarafınızdan ele alınmasını rica ediyorum... Yoksa siz çarpıtmaların dozunu arttırdıkca beynimin iflas etmesinden korkuyorum...
  9. Bu ifadelerinizi okuyunca ... Aşağıdaki linkte yazılan anlatımlarla birlikte değerlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğini düşündüm... Sevgili Babama... Yazının bütününden kısacık bir alıntı... Sevgili Rua'ya anlatımındaki doğallık,akıcılık ve içtenlik için teşekkürler...
  10. ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma Gizli anlaşmanın uygulanması Abdullah Gül açısından ABD ile yapılan bir “hizmet sözleşmesi” kabul edilebilecek bu “Gizli Plan”, ABD’nin Müslüman halkların yaşadığı 24 ülkeyi bölen Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağını oluşturmaktadır. "Yeni dönem hepinize uğurlu olsun, başladığımız gibi bitirelim," diyorsunuz... Bu yeni bir dönem değilki,... Amerikan mandacıları geçmişten bu yana iş başında... Hele, o çok karşı olduğunu belirttiğiniz ihtilaller arasında 1980 yılında yapılanı... Bugünlerin ve BOP projesinin altyapısını oluşturmak için yapıldığını aklı başında herkes biliyor... Renk şekil ve yaklaşım değişiklikleri her an gündemde... Evrenin "Eyalet" söyleminin tekrar hatırlanmasını isterim... Takiyeler durumun vaziyetine göre sürekli söylem değişikliği içinde... şimdi şeffaf ve özgürlükçü görünümünde... Hani demiştik ya şeriat kablumbağa gibidir diye... (Bu deyişi salt din kavramı olarak ele almamanızda gerekli) şimdi Kaplumbağanın arka sağ ayağı sessizce havaya kalkmış yere inmek üzere... ama bir adım daha ilerleyebilmesi için daha üç ayağının daha yer değiştirmesi gerekiyor!.. Unutmayalım ki, birinci dünya savaşı sonunda osmanlıyı parçaladık diye planlarıyla övünenlerin karşında... M.Kemal ve ulus dimdik ayakta durarak Cumhuriyeti kurdu... Değişim sizin anladığınız kavramların çok daha ötesinde... Geçmişe ve var olan değerlerin yok edilmesine yönelik değil... Geleceğe ve kazanımların daha da geliştirilmesine yönelik olmalıdır... "Siz bu Dikene Gül için katlandık…." derken... Yukarıda alıntıda var olan belgeleri bir diken olarak kabul edip etmediğiniz her sağ duyulu yurttaşın merak konusu... Bu ulusun Her santimetre karesine döktüğü ter ve canın anlamını kavramak adına katlanılacak şeyler midir...yukarıdaki belgelerde ifade edilenler?.. Duygusal ve siyasi bakış açınızla desteklediğiniz kişilerin soyadı Gül olabilir... Ama, bu gizli anlaşmayı Dış İşleri Bakanı olarak yapan yada göz yuman kişi yada kişiler... Siyasi erkin üst kademelerinde yer almakta hatta bazılarımızın tasvip ve şakşakları arasında Cumhuriyetin en üst mevkine atanabilmekte... Birlikte yaşayacağız ve birlikte tarihe şahitlik yapacağız... Umarım siz haklı çıkarsınız.!.. Ama Yaşayacağımız dönemler... "Daha şeffaf, daha özgürlükçü, daha sivil, daha özgüveni yerinde bir döneme girdiğimiz kendisinden kaçınılmaz bir hakikat…" değil ise... Katlanacaklarımız DİKENDEN çok öte şeyler olacak... Torunlarımız bizleri asla affetmeyecek... bunu da aklımızdan çıkarmasak yerinede olur sanırım... *tna
  11. "Yanlı medya" vs evet bunlar bir faktör fakat. Kurdukları derneğin ismine Atatürk'ün mücadele hareketinin adını koyup. Onun altında Irkçı yeminler ettirenlere. Bölgesel ayrımcılık ve ırkçılık dolu sloganlar kullananlara söz söylettirmiyordunuz. Onları eleştirenlere sırf isimlerini "kuvayı milliye " koydular diye Türk Düşmanı etiketi vurmaya kalkıyordunuz. Peki bunun etkisi olmadı dimi. Tek suçlu "yanlı medya". Atatürk'ün isminin altına sığınıp. Irkçılıktan , gaspçılığa, mafyacılığa kadar her haltı yiyenlerin hiç suçu yok. Onları savunan söz söylettirmeyen sizlerinde. Bu söylediklerim tümel olarak AKP karşısında olanlar için değildir. AKP karşısında olup. Gerçek Atatürkçülüğün ne olduğunu bilen ve onu savunan. Vatanseverlik ve milliyetçilikle, şovenizm arasındaki farkı bilen insanları kastetmiyorum. Daha öncede söylemiştim. Kötü müdafa, hucumdan daha fazla zarar getirir. Bir dolu ileti arasında yukarıda anlatılmak istenen objektif ifadelerin kaynayıp gidebileceğini düşündükce canım acıyor... Yine bir kaç kişi anlamını "ve öz eleştiri kavramını değerlendirerek" kavrıyabilecek... Ya bazılarımız ne yapacak... Görmemezlikten gelinecek... Ettiği lafları yaklaşımlarını o anda bırakıp unutup gittiği için hiç üzerine bile alınmayacak... Elbette kötü müdafa zarar veriyor... Ama daha da derinde kavrıyamama ve algılayamadan yapılan davranış, edilen söz ve yaklaşımlar... Çok bilindiğimizi sanarak yaptığımız eylem ve davranışlar zarardan da öte... Teşekkürler Cyrano...Yine tam noktaya işaret edip gereken uyarılarını yaptın, ben kendi payıma çıkarımlarımı yaptım... Biliyorum ki "bazı arkadaşların yorumlarına bakarken" derken yalnızca bu başlıkta yazılanları kastetmiyorsun... Her kişiyi dikkatle takip edip bir önceki ve sonraki yazılarında kopma sapma ve gelişigüzel bakış açılarını yeniden değerlendirmelerini istiyorsun... Umarım yazın dikkatle ve anlamak istenerek okunur... Umarım kavranır ve anlatmak istediklerin "tutarlı duruş ve doğru bakış açılarını yakalamak anlamında" yararlı olur... ve Taylan "size dilim varmıyor bir şey söylemek" diyerek tekrar tekrar hedefi göstererek uyarılar yapmak zorunda kalmaz... Umarım anlaşılır ve arada kaynayıp giderek yazık olmaz anlatmak istediklerine... *tna
  12. Temeni ve dilekleriniz için teşekkür ediyorum sevgili dostlar... yaşamınız huzur, mutluluk ve sevgi dolu olsun... Sevdiklerinizle kazanımlarınızda çoğalmanız dileğiyle... *tna
  13. Formu okuyan ve takip eden "AKP-ABD-AB-KÜRTÇÜ-LİBERAL" görüşü benimseyerek yorum yapan, görüş belirten arkadaşlardan ... Ulusumuzun en önemli tarihi ile ilgili görüş ve yorum belirtmemelerini şaşkınlıkla demiyeceğim...sessizce izliyorum... Ama daha... 30 Ağustos yarın... vardır bir bildikleri o zaman ve sonrasında yazmayı da düşünüyor olabilirler... Ne yapacaklarını ve ne düşündüklerini bilerek sessizce izliyorum... "Durmak yola devam"- "Değişim başladı" diyerek ajitasyon çekenlerin... Yorumsuz ve sessiz kalacaklarını da ( ! ) *tna
  14. GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL YAŞAR BÜYÜKANIT'IN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI MESAJI ( 27 Ağustos 2007 ) Değerli Silah Arkadaşlarım, Tarih sahnesinde görüldüğü andan itibaren bağımsızlığı ile tüm dünyaya örnek olmuş yüce Türk ulusunun, vatanının işgal edildiği bir dönemde bu güçlere karşı verdiği onurlu mücadeleyi zaferle taçlandırışının bugün 85'inci yıl dönümünü kutlamanın coşkusunu yaşıyoruz. Türk ulusunun bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir anıtı olan bu zafer, Türk ordusunun yüksek kudret ve kahramanlığının bir göstergesi olmakla kalmamış ulusal birlik ve beraberliğin ne kadar büyük ve zinde bir güç olduğunu da ortaya koymuştur. Türk ulusunun zayıf zannedildiği dönemde kazanılan bu zafer, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dayanaklarının ne derece sağlam ve sarsılmaz olduğunun en açık ifadesidir. Yokluğun ve teknik imkânsızlıkların kol gezdiği bir dönemde, düşman karşısında dimdik ayakta durma cesaret ve kararlılığı gösteren kahraman Türk ordusunun dokusuyla, bugün Bilgi Çağının gerekleri ile donanarak harp yeteneklerini üst düzeye ulaştırmış Türk Silahlı Kuvvetlerinin dokusu arasında en ufak bir fark yoktur. Bu doku, Türk ulusunun "doğuştan taşıdığı kabiliyet ve kudret" ile şekillenen ve Ulu Önder Atatürk'ün İlke ve Devrimleriyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar yaşatacak dinamik gücün temeli olmaya devam edecektir. Unutulmamalıdır ki, Atatürk Devrimi, demokratik bir niteliğe sahiptir. Padişahlığı ve halifeliği yıkarak yerine ulus egemenliğine dayanan Cumhuriyeti getirmiştir. Atatürk Devrimi, özünü Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan almıştır. Türk Milletinin bu büyük savaşı, hem Anadolu'yu ele geçirmek isteyen dış düşmanlara, hem de bu düşmanlarla iş birliği yapan Padişahlık ve Halifelik düzenine karşı verilmiştir. Bu mücadele dışarıya karşı bağımsızlığı, içeride de ulusal egemenliği amaçlamıştır. Bilime ve akla dayanan Atatürkçü Düşünce Sisteminin esaslarını kavrayamamış birtakım kötü niyetliler tarafından; Türk ulusunun birlik ve beraberliğini, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve demokratik yapısını bozmak ve çağdaş kazanımlarını ortadan kaldırmak amacıyla yürütülen sinsi planlar ne yazık ki her geçen gün farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Üzülerek ifade ediyorum ki, yaşadığımız günlerde hem ülke içinden hem de ülke dışından Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapılan saldırılar artmış bulunmaktadır. Bu saldırıların amacı, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları tarafından çok iyi bilinmektedir. "Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını içine sindiremeyen bölücüler"ile "laik yapısını sistematik bir yaklaşımla aşındırmaya çalışan şer odaklarının" yaklaşımlarını,tüm ulusumuz çok açık olarak izlemektedir. Bu tehditler karşısında, hiçbir etnik temele dayanmayan ve Anayasamızda açıkça belirtilen, soydaşlık değil yurttaşlık esasına dayanan ve Ulu Önderimiz Atatürk'ün: "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk ulusu denir." veciz ifadesinde yerini bulan Atatürk milliyetçiliği ve laiklik, bilim ve aklın parlak ışığı ile bütün bu karanlık güçleri boğarak bizi aydınlık bir geleceğe ulaştıracaktır. Bir hususu, Kurtuluş Savaşı'nın esas kahramanları olan yüce Türk ulusunun bilmesi gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerini, tüm dünyaya örnek olan çelik gibi disiplinini, birlik ve beraberliği ve Atatürk'ün ideolojiden uzak, bilim ve akla dayanan dinamik ve çağdaş Düşünce Sisteminin takipçisi olan personelini, bu tür saldırılar ve ihanetler yıldıramayacaktır. Bu direnç, Türk Silahlı Kuvvetlerinin genlerinde mevcuttur. Türk Silahlı Kuvvetleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyup kollama görevini Atatürkçü Düşünce Sisteminin rehberliğinde gerçekleştirirken kararlı duruşundan asla taviz vermeyecektir. Bu bilinçle hareket eden kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ülkemizi bölmeye çalışan terör örgütü ile vermiş olduğu mücadelede başarılar diliyor, tüm kahraman evlatlarımızı ve onların komutanlarını sevgiyle kucaklıyorum. Unutmayın, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün: "Cumhuriyeti kuranlar, onu korumaya da muktedir olmalıdırlar." özdeyişi daima rehberimiz olacak ve bize güç verecektir. Bu duygu ve düşüncelerle; başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere yurdu ve ulusu uğruna seve seve canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle, kahraman gazilerimizi şükranla anıyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her kademesinde görev yapan, general/amiral, subay, astsubay, uzman erbaş, erbaş ve erlerimiz ile sivil memur ve işçilerimizin Zafer Bayramı'nı ve TSK Günü'nü kutlar; aileleriyle birlikte sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim. Büyük Zafer'in 85'inci yılı kutlu olsun.
  15. Bekir Coşkun'dan Başbakan'a cevap... Yarınki yazımda vereceğim dediği esas cevapta aşağıdaki alıntıda; "yüzeysel bakış açısıyla okuma zahmetine katlanarak... "Bekir Çoşkun ve benzeri bir kaç kalem, sövmeyi, hakarat etmeyi, aş....lam ..yı fikir hürriyetiyle karıştırıyorlar." diye görüş belirtenlerin okuması dileğiyle Cyranonu'nda dillendirdiği gibi Demokrat olmak zor iştir... Eğer "Tramvay demokratı"ıysanız demokrasi lafsıyla yapılan çarpıtmalar bile ağızlara yakışmaz...
  16. Bu sıcakta kömür verdiler, su veremiyorlar...
  17. Resim Tahmin Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 50 Puan!
  18. Resim Tahmin Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 50 Puan!
  19. Yaşamın Gerçekleriyle, niyetler arasında oluşan sanalllığı haklılık olarak göstermek... Özünde farklı niyetleri değişim olarak lanse etmek... Ya aslında yazmadıklarınızı nasıl anlayacağız..? Değişim diye bahsettiğiniz gerçeklerin arkasında neler olduğunu...? Özgürlük diye sözü edilenin aslında nasıl bir esarete, ötekileşmeye uzandığını da yazmak gerekmez mi? Esas bunları da yazdığınızda.... " Şaşırmayınız, bozan yazmıştı;" demenizin bir anlamı olabilir ancak...
  20. Anlamayana...Kavrama zorlukları yaşayanlara... Özellikle anladığı halde inatla anlamamazlıktan gelenlere... Bir şeyleri anlatabilmek çok zor dostum çok zor... İfadelerin o kadar açık ve anlaşılır ki; "Zira demokrasi, sadece bir kesime yapılan haksızlıklara karşı çıkmak değildir. " "Demokrasi ya herkes için olur, yada hiç kimse için olmaz. " Yinede yorumsuz diye yanıtlar gelebiliyor...
  21. Görüyorumki; Bozanı ses tv nin istatistikleri çoşturmuş... Ağa babaları kazanacağına göre istatistiklerde... "23 temmuz sabahı görüşmek üzere ..." dilekleriyle... Estirip gürler durur...
  22. Kendi doğru ve inançlarımıza soru sorulmasına,sorgulanmasına karşıysak... Doğal olarak sorulmaması gerekmez mi? Çünkü bu noktada karşılıklı olarak...Düşünmek,yorumlamak ve sorgulamak yerini dayatmaya bırakmış olur...
  23. o sermayenin ve yerli işbirlikcilerinin bir an önce ülkeyi terketmesi için... Akp'ye oy vermeyecegim...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.