Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

democrossian

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.954
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    24

democrossian tarafından postalanan herşey

  1. Kuran tarafsız gözle objektif değerlendirildiğinde, Kuranı yazan zamanın Mekke muhalefetinin, iktidarı ele geçirmek için hangi taktikleri izledikleri apaçık görünür. Yazılış sırası karıştırılmış olsa da, akıllı bir okuyucu hangi sırada yazıldıklarını anlar. Kuran, iktidarı ele geçirmek amacıyla zamanın Mekke muhalefeti tarafından oluşturulmuştur. Bunda en küçük kuşku yoktur. Üstelik müslümanlar günümüzde de aynı taktikleri izlemektedirler. Dinin siyasete alet edilmesi hiç bir dönem değişmemiştir. İlk müslümanlar hangi taktikleri izledilerse, şimdikiler de aynısını izlemekteler. İnsanların bilinçli olmasına bağlı her şey. İnsanlar bilinçli olsa, müslümanların bu taktikleri uygulamakta şansları sıfırdır. Ama dogmatik kafalılar gereğinden çok fazla sayıda olduğu için bir ölçüde bu sinsi, takiyeci ve aldatıcı taktiklerini sahneye koyabiliyorlar. İşin garibi, taktikler bu kadar aynı, bayat ve sıradan olmasına rağmen dogmatik kafalar yüzünden başarılı olabilmeleri. Bu kadar bilindik tuzaklara düşmek için gerçekten çok düşüncesiz olmak lazım. Hayvanlar bile bir kaç kez geçtikleri yollarda artık tökezlemez, batmaz, ezbere geçerler.
  2. Depremlerdeki fay kırılmaları olmadan önce kaya katmanlarında bazı öncü çıtırtılar oluşur. Bunu hassas sismograf aletleri de tespit edebiliyor. Ani kırılmaya hazırlanan kaya tabakasındaki bu küçük çıtırtı şeklindeki kırılmalar yeraltından gaz çıkışına da neden olabilir ve bu da belirlenebilir. Sorun, çok uzun ve derin fay hattında bunları tespit etmenin zorluğu ve her çıtırtıdan sonra fayın kırılıp kırılmayacağının, arada ne kadar süre geçeceğinin belirsizliği. Her çıtırtıda deprem alarmı verirsen insanlarda sinir diye bir şey kalmaz. Bu yüzden depremde erken uyarı çok zor. Bunların görünmeyen varlıkları görmeyle, dinle imanla en küçük alakası yok. Kulakları hassas hayvanlar algılarlar. Yerden gaz çıkışını bile burunları algılar. İnsan kat kat naylona sarılmış morfinin kokusunu alabilir mi? Alamaz. Ama köpek alıyor. Konunun din ile, manevi varlıklarla hiç bir ilgisi bulunmuyor. Materyalist düşünmek, insanı boğazına kadar din dogmalarına batmaktan kurtarır.
  3. İçi para dolu çantayı sahibine vermeyi garantileyecek dünyada hiç bir düşünce ve inanç sistemi yoktur. Çantanın sahibine ulaşıp ulaşmayacağını, bulanın düşüncesinin dışında bir çok etken belirler. Çantayı bulan müslüman ise de durum değişmez. O parayı almak istiyorsa kendine sayısız bahane bulabilir. Paranın kafir, münafık birine ait olduğunu düşünebilir, islam dışı işlerde kullanılacağını düşünebilir, fakirlere vermeyen zalim bir zengine ait olduğunu düşünebilir, ben yarısını fakirlere dağıtırım, o dağıtmazdı diye düşünebilir... Bir çanta dolusu para bulan bir insanın ne yapacağı hiç bir şart altında kestirilemez. Kendisi de büyük bir kararsızlık içinde kalır. Paranın sahibi mafya mı, izimi bulur mu, beni öldürür mü, öyle ya, normal biri bir çanta dolusu parayı niye gezdirsin? Bankalar para aktarmak için varlar. Üstelik Kuran iman ettikten sonra tüm günahların affedileceği ile ilgili ayetlerle dolu. Kafirin ise dünya kadar iyilik yapsa da boşa gideceği ile ilgili ayetlerle dolu. Bu ayetler o müslümanın düşüncesini saptırmaya yeter de artar. Yarısıyla imam hatip yaptırırım, yarısını da allah affeder, paranın sahibi helal etmez ama zaten kafirmiştir, zaten sorgusuz sualsiz cehenneme gider, allah onunla konuşmaz bile, hem benim de nasılsa günahlarım var, cehennemde kalmadan direk cennete gidemem, bu para için de biraz kalıveririm... Yani uzatmadan, özetle, parayı bulan müslümanın kafasında kırk tilki dolanır. Ne yapacağını hiç kimse kestiremez. ..
  4. Senin niyetin anlaşıldı. Yüzelli kere tekrar ettirip bıktırmak. Sonra yüzellibirinci kez "niye cevap veremiyon?" demek. Cevapların hep verildi. Dön baba dönelim oynayalım diyeceğine dön de sen bir daha oku.
  5. Yüzelli kere mi "çekirdek aile" diyeyim? Sen tekrar oku, ben niye yorulayım ki?
  6. Alakası bile yok. Bilimsel literatür her geçen gün geliştirilir ve hatalar varsa ayıklanır, her gün daha doğrusu bulunur. Dinde ise bin seneden eski metinler aynı durur. Hiç bir gelişme olmaz.
  7. Sadece insan hayvandan gelmedi, dünyada yaşayan tüm canlılar aynı soydandır. Tek bir canlı yoktur başka soydan. Hayvanların bilimi yoktur, bizim var. Bilim insan bünyesine ve duygusal yapısına neyin uygun, neyin zararlı olduğunu sayısız örnekleme ile oluşan bir literatürde toplar ve bundan daha iyi kanıtlama olamaz. Kötü muameleye maruz kalmak insanın psikolojisini bozar ve insanlar karşılıklı kötü muameleye maruz kalmamak için insan hakları sözleşmeleri yaparlar. Hukuk bir gün herkese lazım olabilir bakımından. Din ise öldürdüğünüz düşmanın kızlarını cariye yapıp tecavüz edin diyor. Nasıl kıyas yapabiliyorsun?
  8. Dön baba dönelim oyununa döndü ama sabredip yanıtlayayım. Psikologlar oturmuşlar kardeşim, en sağlıklı çocukların çekirdek ailede yetiştiğini bilimsel kanıtlarla, deneyle, gözlemle, bilimsel literatüre girmiş milyonlarca örnekleme ile ispatlamışlar. Bir baba, bir anne ve çocuklar. En sağlıklısı bu. Yine mi anlamadın? Bir kaç kez daha okumayı deneyebilir misin?
  9. İyi de bunları elli kere mi anlatacağım? İnsan psikolojisi, ergen psikolojisi, çocuk psikolojisi var. Tüm bu psikoloji dalları, artı sosyoloji, sağlıklı aile yapısını ortaya net biçimde koyuyor dedim ya. Elli kere tekrar ettiğimde anlayacaksan üşenmeyeyim de gerek yok, sen elli kere okusan, beni yormasan? Din bu değerleri yozlaştırıyor, cariye diyor, çok eşlilik diyor, adama boşama yetkisi veriyor, bilimin yaptığını din bozuyor, dejenere ediyor. Dini bırakıp bilimi dinlemek ve sadece bilimin izinden gitmek gerekiyor. Din bir bataklıktır, insanlığı tüm erdemleri ile birlikte boğar.
  10. Sen çizmeyi aşmış durumdasın. Savaşçı diye tecavüz mü edeceksin? Savaşçıysa sen de savaşçısın. Onun da senin gibi eşi, çocukları, yakınları, insanlık onuru ve insan hakları var. Bir din dogmasını savunacağım derken insanlıktan çıkmaya değmez. Bu dogmaları zamanında yağmacı Araplar yağma için icat etti. İnsanları öldürdü, mallarını yağmaladı, oğlanlarını köle, kızlarını cariye yaptılar. Onların izinden gitmek için insanlıktan çıkılmaz. Savaş esirleri insan haklarından yararlandırılır, kötü muamele yapılmaz, barış yapılınca ülkelerine gönderilirler. Çünkü bilimsel olarak sen de esir düşebilirdin ve sana tecavüz edilmesini istemezdin.
  11. Hayır şimdi allaha inanmayan veya ortak koşan her topluma savaş açıp kızlarını cariye yapabilirsiniz diyen din. Bilim böyle bir şey demiyor. Bilim karşılıklı rıza ile olmayan tüm ilişkilerin insan psikolojisi üzerinde son derece yıkıcı etkileri olduğunu söylüyor. Hele çocuk psikolojisinin ömür boyu düzelemez biçimde bozulduğunu söylüyor. Kuranda ise evlenme yaşı alt sınırı bile belirtilmiyor. Bu dinciler ise tutuyor din olmazsa bilim ahlakı nasıl sağlayacak diyor. Ahlakı tahrip eden din, onarmak ise bilime düşüyor. Yüzlerce yıldır din insanlığı o kadar yozlaştırdı ve geri bıraktı ki, daha tamir olamadı. Gelelim cana can göze göz dişe diş ayetine... Bu ayet kısasın ne olduğunu tanımlıyor. Kısas nedir, nasıl yapılır. Bunu tarif ediyor. Diğer ayet ise kısasın uygulanış kapsamını belirliyor. Yani iki ayeti bütünlediğimizde kısas şudur, ve şu kapsamda uygulanır olmuş oluyor. İkisini bütünlediğinizde insan hakları sorunu hallolmuyor. Başkasının günahını çekmeme ile konunun alakasının bulunmadığını ise ellinci kere söyletmeye kararlı mısın?
  12. Bil eki e/a anlamına geldiğinde veya ile anlamına geldiğinde anlam kayması olmuyor ki? Hür ile hür köle ile köle, dişi ile dişi kısas edilir olduğunda anlam değişiyor mu? Ne alakası var olumsuz anlamı seçmekle? Kurana bütün bakınca da bu anlamın değişmesine olanak yok. Başka yerde hür köle dişi farketmez, insan insana kısas edilir demiyor. Dese bile bu kez de çelişki ortaya çıkardı. Orada niye böyle, burada niye böyle diyor, hangisi doğru diye bir sorun oluşurdu. Köle öldürmek serbest diyor ya işte. Hür köleyi öldürünce kısas yapılamayınca ne oluyor, köleyi öldürmenin yaptırımı olmuyor. Kısas yapılmayacağına göre öldürebilirsiniz demek oluyor. Böyle olunca da insanlıktan çıkılıyor, ağır bir insan hakkı ihlali oluşuyor. Yalnız bu sorun karşısında köle hürü öldürürse ne olacak sorusunu sormayı akıl eden bir müslümana ilk kez rastlıyorum. Daha önce belki yüz belki bin kişiye bunu anlattım, biri bile bu soruyu sormayı akıl edemedi. Potansiyel var, anlayabilirsin. Sorunun, olmayan bir varlıktan gereksiz bir korku duyman. Bu korkuyu aştığında özgür ve onurlu olacak, kölelikten kurtulacaksın.
  13. Modern hukuktaki zina kavramı ise bilimseldir. Dindekiyle hiç alakası yok. Evlilik sözleşmesine aykırı işlem olduğu için direk boşanma nedenidir ve yapan hiç bir mazeret olmaksızın boşanma tazminatını çatır çatır öder. Başkasını canı çektiyse önce bir boşanacak. Boşanmadan olmaz. Öyle geri çağ dışı sözde hukuk sistemleri gibi sopalama taşlama filan da olmaz. Kıyas yok yani, din gibi ilkel bir şeyi bilim gibi çağdaş, modern bir şey ile nasıl kıyaslayabilirsiniz?
  14. Bilim tüm ahlaki normları üretmek için yeterli ve biricik kaynaktır. Başka bir kaynağa hiç ihtiyaç olmadığı gibi başka kaynaklar ancak ahlaksızlık üretir. Neymiş mesela, istenilen kadar kişiyle ilişkiymiş. Bunu din engellemiyor. Her gün boşayıp her gün yenisini nikahlamak mümkün islama göre. Medeni hukukta ise böyle şey olmaz. Kadın eşittir ve mahkeme kararı gerekir. Nikah da dinin icat ettiği bir şey değil. İki insan anlaşırsa bu nikahtır. Dine gerek yok. Modern hukuka gerek var. Modern hukuk insanların çocuklarının kendilerinden olduğunu bilmesi ve çocukların babalarını bilmesi için çok kocalı evliliğe izin vermiyor. Denebilir ki babalık testi diye bir şey var. Olabilir. Ama insan psikolojisine uygun değildir. İnsan psikolojisine, sağlıklı çocuk yetiştirmeye, yani pedagojiye en uygun aile tipi çekirdek aile tipidir ve görüldüğü gibi tamamen bilimsel. Bilim dalları bu konuda son derece yeterli ve din ise konuyu berbat ediyor. Çok eşliliğe izin veriyor, boşama yetkisini adama veriyor. Daha cariye olayına bile girmiyorum. Felaket yani, insanlık dışı. Bilimle kıyaslanması bile abes. Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir. Başka yol gösterici aramak sapkınlıktır. Mustafa Kemal Atatürk.
  15. Evet, olmaz zaten. Bir köle bir hürü öldürürse, köle öldürmek serbest olduğu için katil köle hiç bir çekince duyulmaksızın öldürülür. Zaten katil olmasa da öldürebilirlerdi. Katil olduğu için öldürmekle olmadığı halde öldürmek arasında bir fark yok. Karşı kelimesini ben niye ekleyeyim. Bil eki Arapçada o anlama geliyor. Bil insan = insana gibi. Son derece açık anlam. Sen anlamamak için bütün direncinle aklını kapattın. Başkasının günahını çekmekle çekmemekle konunun hiç ilgisi yok.
  16. Bundan daha açık bir şey olamaz. Ayeti aynen yazıyorum: "kutibe aleykümül kısas hurri bil hurri abdi bil abdi vel unsa bil unsa". Kutibe yazıldı demek. Aleyküm üzerinize demek. Kısas zaten kısas demek. Hür hür demek. Bil karşılık eki, e-a. Abd köle demek. Unsa dişi demek. Daha apaçık olmayacak hiç bir şey yok. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, dişiye karşı dişi kısas edilecek. Ancak bu üç sınıfın kendi aralarındaki suçlarda kısas uygulanır. Sınıflar arasında kısas uygulanmaz diyor. Bunun kimsenin başkasının suçunun cezasını çekmesi ile hiç bir alakası yok. Bir hür adam bir köleyi veya kadını öldürürse suçun cezasını başkası çekmiyor. Hiç kimse çekmiyor, çünkü bu durumda kısas uygulanmıyor. Bu kadar açık ve net. Eğecek bükecek hiç bir yanı yok. Hür bir adam bir kadını öldürebilir. Bir köleyi öldürebilir. Kısas uygulanmaz. İslam dini insanları sınıflandırıyor ve sınıf ayrımı yapıyor, bu kadar açık ve kesin. Bu yüzden modern hayattan dışlandı ve reddedildi. Geri toplumlarda hâla uygulanmaya çalışılıyor. Bir de töre adı altında uygulanmaya çalışılıyor. Geri töreciler bir adam bir kadını öldürürse aferin dedikleri gibi azmettirirler de. Bir adam bir adamı öldürürse kan davası güderler. Kadın öldürüldü diye böyle şeylere kalkışmazlar. Çok normal görür, aferin iyi yaptın derler.
  17. Evet, 8 akıl yaşı kandırılmaya uygun bir yaş. Çikolata şekerle bile kandırılması mümkün. Şimdi ben burada bir şey söyledim. Kuranda kısasın hüre hür, köleye köle, dişiye dişi uygulanacağını yazdığını belirttim. Bu ayet, bırak bir tanrıyı, bir insan tarafından yazıldığında da çok çok geri ve insanlık dışı bir anlayışı ortaya koyar. Sen ise bunu hiç görmüyorsun, çünkü görmek istemiyorsun. Çünkü bu, senin Arap ilahı Allah varsayımını yerle bir ediyor. İşte sen Kuranı da böyle okuduğun için hiç bir şey anlamıyorsun. İnsanlık dışı ayetleri görmezden gelip geçiyor, aklınca bilimsel işaretler bulduğunu sanarak bazı ayetlerle aklını kandırıyorsun. Halbuki Kuranda bilimsel işaret olması bir yana, çağının bilgi düzeyinin bile çok çok gerisinde yazılmıştır. Bu şekilde kutsal olduğu, Allah diye bir Arap tanrısından geldiği inancıyla Kuran'dan hiç bir şey anlaman olası değil.
  18. Yok ben Kuranı incelemeye başladığımda müslümandım. Bu peşin yargıyla okuduğum halde tamamını okuyup bitirdiğimde ateist olmaya karar verdim. İnsanlar tarafından yazıldığı son derece açık da, bir de üstelik çağının bilgisinin çok çok gerisinde yazılmış.
  19. Kuranda bilimsel işaretler bulunduğu tamamen şehir efsanesi. Böyle bir şey olması bir yana, çağının bilgisinin bile çok gerisindedir. Taş devri insanı Kuranı yazanlardan daha çok şey biliyordu. Üstelik de insanlar arasında ebediyen bağdaşmayacağını öne sürdüğü çok derin bir ayrım yaparak sonsuz düşmanlaşmanın yolunu açmış olduğu için insanlığa en çok zarar veren kitap ünvanını koruyor.
  20. Olmayan bir şeye yüz değil binbeşyüz sıfat taksan hiç bir şey değişmez. Var olsa, tek isim bile yeterliydi. Ama olmayınca kaç isim takarsan tak faydası yok...
  21. Önyargı ile okumuş ve kendini şartlandırmışsın. Kuranda onun bir tanrı tarafından yazıldığını düşündürecek hiç bir unsur yoktur. Tersine her tarafı ben insan yazmasıyım diye ilan eder. Bir çelişkiler yumağıdır ve tutarsız, konu bütünlüğü olmayan, daldan dala alakasız atlayan, durmadan aynı konuları tekrar eden, çok lüzumsuz konuları lastik gibi uzatan, çok önemli konularda hemen hiç bir şey söylemeden geçiştiren karmakarışık bir yazılar yığınıdır. Hatta bunu bırakın tanrının yazmasını, çağının bilgisine sahip doğru düzgün ileri görüşlü insanların yazmış olması bile mümkün değildir. Çağının bilgisinin bile çok çok gerisindedir. Bir tanrı hiç kulları arasında ayrım yapar mı? Yapmaz. Halbuki Kuranda kısasın hüre hür, köleye köle, dişiye dişi yapılacağı yazar. Böyle bir ayrımcılık tanrıya değil, insana bile yakışmaz. Kuran normal bir bilge insanın yazabileceğinin çok fazla gerisinde kalır. Değil ki tanrıdan olsun. Bu olanaksız. Buna inanmanın hiç bir yolu yoktur.
  22. İleti beni doğrular nitelikte. Kuran'ın Allah adlı Arap tanrısının sözü olduğuna peşinen kesin karar verilmiş. İşte bu bakış açısıyla Kurandan hiç bir şey anlama olanağı yok.
  23. Müslümanlar Kuranı okumak için daha ellerine alırken önyargı ile, kutsal olduğunu düşünerek alıyorlar. Hatta bir sürü merasimle ellerine alıyorlar. Dolayısıyla objektif olmaları olanaksız. Ne yazdığını anlamalarının hiç bir yolu yok. Çünkü iyi, güzel şeyler yazdığı peşin yargısıyla okuyorlar. Olumsuzlukları görmezden geliyorlar. Kuran tam olarak anlaşılmak için herhangi bir kitap olarak ele alınmalı ve kutsal olduğu önyargısından tümüyle sıyrılınmalıdır. tamamen tarihsel bir metin olarak bakılırsa, İslam dininin ortaya çıkışı hakkında gerçekçi ve doğru çıkarımlarda bulunulur. Ezberci yaklaşımla değil, ezber bozan yaklaşımla ele alınması şarttır. Yoksa hiç bir şey anlaşılmaz. Dönüp dönüp bina okunması gibi okunmuş olur. Dönüp dönüp bina okumanın ise zerre kadar yararı olmaz. Bir ömür boyu okunur, hiç bir şey kazanılmaz...
  24. Veda hutbesi adı verilmiş birbirinden çok değişik metinler var. Bu durum, böyle bir hutbenin olmadığını, sonradan yazıldığını gösteriyor. Eğer böyle bir hutbe verildiyse, büyük bir kalabalık da bunu dinlediyse, Muhammed öldüğünde bu kalabalık nereye buharlaştı? Muhammed'in cenaze namazını kalabalık bir cemaatin kıldığına dair tek rivayet gösterebilir misiniz? Ayrıca ayetin meali çok çarpıtılıp saptırılmış. Gerçek anlamı, "allah aklını kullanmayanların üzerine pislik yapar" şeklindedir. İnanmadınız değil mi? Aynen böyledir. Orijinal Arapça ayette "yec'alür-ricse" ifadesi vardır ayette ve bu pislik yapmak demektir. Yec'alü: Ceale (yaptı) kökünden "yapar." Rics de "pislik" demektir. Arapçada iki tane "pislik" anlamına gelen sözcük vardır. Biri "necs", diğeri "rics". Necs akıcı hafif pislik anlamında, rics katı, ağır pislik anlamındadır.
  25. Allah eğer olsaydı, hiç bir şeye muhtaç olmadığı iddiası olamazdı. Çünkü yarattıklarına muhtaç olurdu. Kimseyi yaratmadan kimin allahı olacak? Kendi kendinin mi? O halde allah olabilmek için yarattıklarına ihtiyacı olurdu.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.