Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

democrossian

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.954
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    24

democrossian tarafından postalanan herşey

  1. Evet maymun ayak tabanının insan ayak tabanından bir avantajı yok. Farklılık tamamen tabanın maruz kaldığı koşullara bağlı... Bu farklılık iki insan arasında da çok belirgin şekilde oluşabilir. Çıplak ayakla halıdan başka bir zemine basmayan ve çok da yürümeyen, asansöre, otomobile binen, çok oturan biri ile çıplak ayakla kayalıklarda, ormanda her gün saatlerce dolaşan birinin ayak tabanları çok fazla farklı olacaktır. Biri pamuk gibi, biri kösele gibi...
  2. Bu tür yanılgılar, insanın pat diye bir anda ortaya çıkıverdiğini düşünmekten kaynaklanıyor. Hiç bir şey pat diye bir anda ortaya çıkmaz. İlk insan diye bir şey yoktur. İlk tavuk, ilk kedi, ilk gergedan diye bir şeyler de yoktur. Biz bunların şu anda almış oldukları şekle bu isimleri veriyoruz. Evrim geçirmeden oluşmuş hiç bir şey yoktur. Bir elementin insan vücudunda nereye yerleşeceği, insanın en eski ataları olan arkeabakterilerden beri aşama aşama evrim sonucunda belli olmuştur. İnsan pat diye birdenbire ortaya çıkıp da bir element bu insan vücudunda nereye yerleşecek diye bir sorun bulunmamaktadır.
  3. Konunun bir kez daha özüne dönersek, "aptesinde namazında, kimseye yan bakmaz, işinde gücünde, kılar beş vakit namazını, doooğru gider evine, kimsenin tavuğuna bile kışt, köpeğine bile hoşt, kedisine bile pist demez" şeklinde bir Müslüman tanımı yok Kuran'da... Kuran''daki Müslüman tanımına göre namaz kılması evet tamam dilin ucuyla bir kaç kere söylenmiş ama önemsenip de nasıl kılacağı bile anlatılmamış, en çok yapması istenen iş, din allahın olana kadar savaşmak, müşrikleri gördüğü yerde öldürmek, kafirleri cizyeye bağlayıncaya kadar savaşmak ve aşağılayarak cizye ödetmek olan, karısını döven, eve hapseden, evi eş ve cariyelerle dolduran, yaşı küçük kızları nikahlayan bir portre çıkıyor ortaya. Sorun bu... Kuran için bir sürü köy ve şehir efsanesi türetilmiştir. Yok eline diline beline sahip ol, yok kul hakkı ile karşıma gelmeyin... Bunlar yok Kuran'da, yok! Basbayağı yok, yazmıyor böyle şeyler... Zannedilen Kuran ile gerçek Kuran çok çok farklı.
  4. Namaza başka bir isim bulmalılardı. Salat ismi olmamış. Peygambere yapılan bir iş ile allaha yapılan bir işin aynı isimle anılması olmamış. İnsan bunlara farklı iki isim bulur. Bu kadar da söz söyleme özürlüsü olunmaz ki! Üstelik her şeye kadir bir allahın sözü olduğunu iddia ederek bir şeyler yazıyorsan, affedilir hata değil...
  5. Hayır farklıysa söyle, şempanze ayağı da insan ayağı da tabanı koşullara göre sert veya yumuşak olabilir. Ayak yapısındaki farklılık tabanın sertliği veya yumuşaklığında değil. Özellikle baş parmak olmak üzere parmak yapısında. Bir de şempanze tarağı insan tarağına göre daha esnek ve bükülgen. İnsan taban kavisi de şempanzede belirgin değil. Farklar bunlar. Ayağımızı sert zeminlere basarak uzun süreli yürümüyoruz diye ayak tabanlarımızın yumuşak olması evrimsel bir değişim değil. Kayalıklarda bir ay boyunca her gün altı saat yürü, bak tabanların nasıl kösele gibi oluyor. Olay bu yani, küsecek abartacak konuşmayacak filan bir durum yok ki...
  6. Ayak tabanları ne bakımdan farklı? Nasıl bir fark görüyorsun? Biri yumuşak biri sert değil. Ikisi de koşullara göre sert de yumuşak da olabilir. Ormanda kırda nerde olursa olsun maymun ve insan ayak tabanının birbirine yere basma konusunda bir avantajı yok. Maymun derken şempanzeyi kastettiğini varsaydım.
  7. Cilbablarını yakalarının üzerine koysunlar yeterince açık bir ifade değil. Cilbab ne demek bir kere tanımı yok. Bu sözcüğün lügat anlamından gitmek yanıltıcı olabilir. Bunun bir tanımının yapılması gerekirdi. Tahminen baş zaten örtülüyor bu cilbab ile de, boyun da açıkta kalmasın, boyun da örtülsün demek istiyor diyebiliyoruz. Tevrat bu konuda daha açık bir ifade kullanır. O da tam açık ve net değildir ama Kuran'a kıyasla öyledir. Tevrat başını örtmeyen mağrur kadınların başına tanrının kel vuracağını söyleyerek tehdit eder. Bu bakımdan tevratta daha açık ve kesin örtünme vardır diyebiliriz. Zaten bu genelde böyledir. Tevrat her konuda daha açıklayıcıdır. Kuran ise önemsiz konuları uzattıkça uzatması, önemli konularda hiç bir açıklama yapamaması ile ünlüdür. Çünkü Kuran'ı yazanlar taş devri bilgisine bile sahip değillerdir. Bu bir abartı değildir, gerçekten geç taş devri insanı bu Kuran yazarlarından daha çok şey biliyordu. Bunun kanıtları vardır. Kuran'da açık net anlatılanlar hiç bir derde deva olmayacak sıradan konular. Bir toplumsal kural koymak, bir bilinmeyeni açıklamak konusunda Kuran sıfırdan öte değer taşımaz. Hiç bir bilinmeyeni açıklamamış, bir derde deva olacak bir tek kural getirmeyi başaramamıştır. Bu bakımdan bu Kuran yazarları kadınların başlarını örtmelerini istemişler mi, bu kesin belli olmuyor.
  8. Bu tür görüşler "Yeşil Komünizm" olarak adlandırılır. Kaddafi uygulamıştır. Allahsız peygamber gibi çelişkiler yaratmak çok tartışmaya neden olur üstelik dini siyasileştirmek çok yanlıştır. Din ayrı siyaset ayrı.
  9. Allahçılar evrimin maydanozla da çok uzaktan da akraba olmak gerçeği olduğunu elbette anlamalarına rağmen, illa kafayı şempanze ile ortak atadan evrildiğimiz gerçeğine takarlar. Bu da değil zorlarına giden de, asıl bu allahın elçisi diye de uzayıp gidiyor ya bu efsane... Bu allahın bu elçisinin de mi atası maymun!!! Zorlarına giden bu!!! Evren yüzü suyu hürmetine (ne demekse) yaratılan adam da diyemezler "zat" maymundan mı geldi!!! Ben maymundan gelmeye razıyım da o!!! Nolamaz!!! Uyduruk bir efsane için bu hallere düşmek çok komik ama komik olduğunu içerden görmenin yolu yok. Komik olduklarını biz dışardan görebiliyoruz, kendileri göremiyorlar. Bunlar çok komik ve saçma ilkel masallar, yok ademe çamurdan yarattı da yok melekler secde etti de... Şunları aklı başında bir insan gülmeden ciddi ciddi anlatamaz normalde. Ama dogma kılıfı giydirilip zorla uyduruk saçma masallara gerçek maskesi giydiriliyor. Zihni bu derece zorlayıp bükmenin nedeni de, korku... Bu dogmatikler filancaya haksızlık ettim, filancanın hakkını yedim, filancaya iftira ettim diye vicdan azabı çekmezler. Ama allah yok demek bunlar için olabilecek en kötü şeydir. Bundan ödleri kopar. Bunun en affedilmeyecek suç olduğuna, korkunç işkencelerle cezalandırılacağına inandırılarak azat kabul etmez köleler haline getirilmişlerdir. Işkencenin bir insanlık suçu olduğunu bile düşünemezler korkudan, ya bu bizim allahımız psikopat mı, niye bana inanmadınız diye bu işkenceleri niye yapsın, hiç yakışıyor mu, olur mu diye düşünemezler. Korku ve dogma zihinlerini ele geçirip felç etmiştir.
  10. Bu kabilelerin ayak tabanı niye yumuşak dedin ya... Kabul etmelisin, ortaya yanlış bir argüman attın. Bak artık anla diye son bir kez anlatıyorum: Ayak tabanı sertliği koşullara göre bir hafta ya da bir ay içinde değişen bir durum olduğu için evrim konusunda destekleyici de karşıt da argüman olarak kullanılamaz. Şempanzeye baktığın zaman onun evrimsel kuzenin olduğunu sen de çok açık görüyorsun. Ama bu gerçek seni rahatsız ediyor. Çünkü seni adem diye uyduruk bir efsaneye inandırmışlar. Bunun uyduruk bir efsane olduğunu da çok iyi anlıyorsun. Hatırlıyor musun, çocukken birini duymamak için kulaklarını tıkayıp abala babala diye bağırırdın. Işte siz allahçıların gerçekler karşısında yaptığınız bu. Allahınızın olmadığı gerçeği ile yüzleşmekten ödünüz kopuyor. Bildiğiniz bu gerçekten kaçarak ömür bitiriyorsunuz. Tek sıkıntınız, allahınızın olmadığı gerçeğini itiraf etmeden şu ömür bir dolsa... Bu zihniyetle yaşamaya da sözde yaşamak diyorsunuz. Bu yaşamak değil. Bu yaşayan bir ölü olmak.
  11. Yahu coşkun sen bu olayı niye anlayamadın şimdi şaştım ben. Bu kabile ayrı bir tür mü, senin benim herkesin ayağı nasırlanırken bunlarınki niye nasırlanmıyormuş? Hayır genetik bir bozuklukları mı varmış? Sana bir değil iki değil üç kere söyledim, artık anlaman gerekiyor. Maymun ayağı ile insan ayağı sertlik bakımından kıyaslanmaz. Nasıl kıyaslanır anlattım. Hayır artık bunu anlaman gerekiyor NŞA da... Sana bunu daha nasıl anlatırım artık bilemiyorum. Bir ayda oluşabilen bir değişimi evrim konusunda argüman yapamazsın! Ister destekleyici, ister karşıt yönde... Daha artık anlatmanın bir yolu yok. Bunda da anlamadıysan daha nasıl anlatırım şaştım!!!
  12. Din savunucuları yine burada da söyleneni anlamamaya çalışmakta direniyorlar. Aynen namaz konusunda olduğu gibi. Orada da Kuran'da namaz yok Müslümanlar, boşuna kılmayın denmediği gibi, burada da tesettür Kuran'da yok, boşuna başınızı örtmeyin denmiyor. Burada söylenen, zaten islam kadını eve hapseden bir din, evde de başını örtmesine gerek yok. Kadını evden çıkarıp başını da tebii evden çıktığına göre, örttüğünüz zaman, siyasi davranıyor ve kadını siyasi islam için alet ediyorsunuz deniyor. Dinsizlerdeki gayrete bak diye hayret eden ama kendisi maşallah risale yazar gibi sayfalarca yazan forum üyesi ise bir şunu göremiyor: Adem ile Havva diye bir masal yaratıp sonra çocuklarını nasıl çiftleştirsek de ensesti hafifletsek diye bir sorunla boğuşmaya hiç gerek yok. Adem ve Havva diye ilk insanlar olmadığı, insan primatlardan evrimleştiği için ensest diye bir sorun zaten yok. Olmayan hayaletlerle, allahla, şeytanla, şununla bununla boş yere boğuşuyorsunuz. Bunlar yok, hayal ürünü...
  13. Elbette ve kesinlikle... Örneğin bel ağrısı insana özgüdür ve iki ayak üzerine kalkmanın bedelidir. Keza boyun ağrısı kafatasının boyun omurları üzerine binmesinin bedelidir ve insana özgüdür. Yemek yerken boğulma insana özgüdür ve konuşmanın, bunun için nefes borusu ve yutağın aynı düzeyde olmasının bedelidir. Dawkins üniversite öğrencilerine açık yaptığı bir zürafa otopsisi ile evrimi kesin biçimde kanıtlamıştır. Uzayan boynuna rağmen bir sinir, boyun boyunca aşağı inip kalbin etrafından dolaşıp tekrar kafaya geri dönmektedir. Çünkü bu sinir tüm hayvanlarda bu yolu izlemektedir. Bir yaratıcı zürafanın boynunu uzun yarattığı halde bu sinirin yolunu değiştirip kalbin etrafından dolaşmaktan vaz geçecek şekilde tasarlamamıştır. Bu arada: Bu sinirin kalbin etrafını dolaşmasında en küçük yarar yok. Boynu olmayan ilkel canlılarda en kısa yol bu olduğu için öyle oluşmuş ve evrim boyunca kalbin arkasından geçme değişmemiştir. Kalp uzaklaştıkça sinir uzamıştır. Evrim milyarlarca kez kanıtlanmış hayatın en büyük gerçeğidir. Yaratılışa dair en küçük bir kanıt ise bulunamamıştır.
  14. Sana Epiktetos'tan cevap vereyim. O der ki, eğer topraktan yapılmış bir su kabın varsa bir gün düşüp kırılabileceğini bilmelisin. Ben sana bunu şöyle güncelleyeyim: Eğer çok sevdiğin, alıştığın, her sabah çayını ondan yudumlamaktan hoşlandığın bir güzel cam kupan varsa, bir gün düşüp kırılıverebileceğini bilmelisin. Bir tanıdığımın yeni işe başlamış gencecik fidan gibi evlilik hazırlığı yapan çocuğu, yaz tatili için bir araba kiraladı ve o araba ona mezar oldu. Aile perişan... Bu insanları neyle avutabilirsin, hiç bir şeyle... Gencecik fidan gibi bu yaşa getirdikleri evlatlarını toprağa gömdüler. Bir mürüvvetini göremediler. Bu hepimizin başına gelebilir, sorun değil. Bana psikiyatrımın söylediği sözü sana tekrarlayayım: Çocuğun alevler içinde yanıyor görsen, soğukkanlılığını kaybetmeyeceksin. Bu gezegende yaşamanın kuralı bu...
  15. Ben çok düşünürüm. Düşünmek başlı başına başka hiç bir şey yapmadan gerçekleştirdiğim bir eylemdir. Ama bu bana zarar vermez. Tersine beynimi boşaltır ve önbelleği temizler, formatlar. Beni bunaltan, olumsuz bilgi bombardımanı. Bu ülke, olumsuzlukların, cehaletin, dogmatizmin kol gezdiği bir ülke ve enformasyon bombardımanı sürekli bu yönde olduğu için bunaltıcı. Tüm enformasyon makineli tüfek gibi cehalet, dogmatizm, faşizm kusuyor. Haberleri açtığın anda ekrandan bunlar fışkırıyor. Diktatör emrine amade olmaya teşne bir toplum yapısı sergiliyor. Aman diktatörümüzün kılına zarar gelmesin, aman allah diktatörümüzü başımızdan eksik etmesin, aman o olmazsa biz mahvoluruz... Korkunç bir atmosfer soluyoruz. Zehirli ve boğucu bir faşizm cehenneminde yaşıyoruz. Bu atmosferde neşeli, zinde ve dinç olmak bir sanat haline geldi. Düşünen, beyni çalışan insanlar için elbet. Faşist dogmatik kişiler için bir sorun elbette yok. Onlar özledikleri faşizm dogmatik cennetinde yaşıyorlar. Tam da arayıp bulamadıkları şeydi bir faşist dogmatik diktatörün kulları olmak. Özlemişlerdi...
  16. İşte sizler konulara böyle kendiniz merkezli, bencilce ve taraflı bakıyorsunuz. Yerçekimi sadece dünya üzerindekileri yerin çekmesi değildir. Tüm kütleler evrensel olarak birbirlerini çekerler, kütleçekimi diye bir şey var. Yerçekimi bunun sadece bizim gördüğümüz yansıması. Dolayısıyla yer üzerindekiler dökülmesin diye yerçekimi yaratılmış diye bir mevzu yok. Gezegenler sistemin ilk oluşma döneminde yoğun biçimde çarpışmışlardır. Sonra sistemde büyük kütleli birleşmeler oluşarak bu çarpışmaların sona erdiği kararlı bir dönem oluşmuş, yaşam da zaten bu kararlı dönem sayesinde filizlenmiştir. Her şeye siz merkezli bakmaktan vaz geçin. Bu sizin yaratılış dogmasına saplanmanıza ve gerçekçi bilimsel bakıştan mahrum kalmanıza yol açıyor. Size göre hayvanlar sizin onlardan faydalanmanız, kesip yemeniz için allahın yarattığı hizmetkarlar. Ne kadar bencilce, sömürgen, ilkel ve dogmatik bir yaklaşım! Halbuki gerçekte hayvanlar bizim öz be öz evrimsel kardeşlerimiz. Hepimiz aynı soydan geliyoruz. Maydanoz ile bile, çok uzak da olsa geçmişte akrabalığımız var. Hiç iki canlı yoktur ki uzaktan da olsa akraba olmasın! Sizin bencil sömürgen bakış açınız nerde, insanın keşfettiği en yüksek ahlak olan canlıların kardeşliği gerçeği nerde... Biri bencilce dogmatik bir inanç, diğeri gerçeğin ta kendisi. Asıl sizin bu inancınız kibirin ta kendisi. Tüm canlılar kardeştir diyen insanda kibir olmaz ve allah gibi uyduruk sanal bir güce sığınmakla hiç bir şey olmayacağını bilmek kadar yüksek bir bilinç durumu yoktur.
  17. Başlık sorusu insanın evrildiği mi yaratıldığı mı olduğuna göre yaratılış ile evrimi kıyaslamam gayet normal. İnsanın kesinlikle ve kesinlikle evrildiğini, yaratılışın, yani ademim çamurdan, eşinin de ondan yaratıldığı inancının tümüyle safsata ve dogmatik bir uydurma olduğunu elbette söyleyeceğim. Bu bağlamda konu islama da elbette gelecektir. Çünkü yaratılış tüm dinlerin, bu arada islamın da inancıdır. İslama geldiğimizde, durum diğer dinlerden daha kötüdür. Kitabı mukaddes adı verilen Kuran öncesi metinlerde, Adem ve Havva adları geçer. Kuran'da ise Adem adı çok defa geçtiği halde Havva adı bir kere bile geçmez. Tam bir "Kadının Adı Yok" durumu! Sevgili ve çok değerli Duygu Asena'yı saygıyla ve özlemle anıyorum. Adem şunu yaptı adem bunu yaptı adem badem yedi, bir sürü masal hikaye, Havva da şunu yaptı diye bir tek bahis yok! Tüm masal Adem etrafında dönüyor. Bu skandaldır, rezalettir. Böyle bir cinsiyet ayrımcılığı tam da taş devri bilgisi kadar bilgi sahibi olmayan çöl yağmacılarına yakışır bir durum...
  18. @@kul coşkun, ben sana kabileler yumuşak zeminde yürüyor demedim. Bilmiyorum dedim. Hangi kabileymiş zemin ve ayakları nasılmış incelemeden bir şey söyleyemem. Ama senin ve benim, hepimizin sert çıkıntılı zeminde yürüdüğümüzde ayak tabanlarımız sertleşiyorsa onlar da aynıdır. Ayak tabanlarının sert zeminde yürüdükleri halde yumuşak olduğunu söylüyorsan bu senin yanlışın. Yanlışını bana yıkmak için çabalama. Bu hepimizin bildiği bir gerçek olduğu için tartışmaya açık değil. Sen de bilir ve deneyebilirsin, kayalıklarda bir hafta yürü, görürsün. Denemesi bedava. Ayak tabanı bir hafta içinde sertleşebildiği ve bir ayda koşullara göre kösele gibi olabileceği, hiç sert yere basmazsan pamuk gibi yumuşayabileceği için, bu ayak tabanı mevzusu üzerinden evrim tartışılmaz. Bunun evrimle bir ilgisi yok. Ayak tabanı sertleşmesi veya yumuşaması evrim değildir. Maymun ayağı ağaçlara tırmanmaya, insan ayağı koşmaya uygundur. Aradaki fark bu, ayak tabanı sertliği veya yumuşaklığı mevzu değil. Bir insan inat ederse savanada bir ceylana yetişebilir. İnsan koşmaya iyi adapte olmuştur. Bunun nedeni sadece ayak yapısında değil, terleme ve kılsız cilt mekanizmasındadır. İnsan tüm diğer hayvanlardan daha iyi ısı atar. Ancak kılsız ten siyah olmak kaydıyla. Beyaz ten çıplak olarak savanada fataldir. Ölümcül... Işınlar içerlere nüfuz eder ve sonuç ölüm... Siyah renk güneş ışınlarının ısısını emer aslında ama terli siyah ten yansıtıcıdır. Siyah ten ışınların deriden nüfuz etmesine izin vermez. Benim islam lafı etmediğimi tekrarlıyorum. O iletinin sana hitap etmediğini, senin üzerine alındığını da tekrarlıyorum. Bir daha tekrarlamam.
  19. Ayak tabanlarının ve avuç içlerinin nasırlanmasının evrimle bir ilgisi yok. Kim akşama kadar kazma sallarsa avuçları önce kabarır sonra nasırlaşır. Bir kaç gün içinde evrim geçirilmez. Galiba söylediğimi anlamamaya ve saptırmaya çalışıyorsun. Kabileler yumuşak zeminlerde yürüyorlarsa bilmem. Sert çıkıntılı zeminlerde yürüyünce bir haftada tabanlar sertleşir. Bu ne evrimi kanıtlar, ne de çürütür. Ben bunun evrimle bir alakası olmadığını söylüyorum. Tesadüf yetersiz kalır diye bir ifade olmaz. Anlamlı bir karşılıklı nedensel bağıntı ya bulunur, ya bulunamaz. Şimdi @@kul coşkun, ben islam diye bir kelime etmedim. Sana hitap eden ileti belli. Diğeri sana yazılmış değil. Sana hitap edene yanıt vereceksen verirsin. Diğerine isteyen herkes yanıt verebilir. Sana cevap hakkı doğuran bir ileti değil o. Sana hitaben yazılmamış. Bilirsin, insanın çamurdan yaratıldığı islama özel bir iddia değildir. Niye hemen alınganlık yaptın ki? Evrim karşıtı olarak öne sürdüğün iddiaların boş çıktığı için hemen kişisel suçlamalara girdin. Klasik ateist olmakla suçluyorsun. Ateizmin klasiği moderni nasıl oluyor, bilir misin acaba? Bilmezsin. Bunlar boş laf... Ben seni klasik dinci olmakla suçlasam ne olur ki Bu bir yarar sağlamaz.Boşa kişisel polemiğe girmiş oluruz. Evrimden daha büyük gerçek yoktur. Fakat evrimi kavramak için dogmatik şartlanmalardan sıyrılmak şarttır.
  20. democrossian

    MU

    Sanki gerçek bilimi kavradınız özümsediniz, böyle mu gibi uyduruk efsanelere sıra geldi. Ne mu diye ne atlantis diye bir şeyler yok. Böyle kıtalar hiç var olmadı. Bunlara inanmak nasıl bir tatmin sağlıyor bilmiyorum. Ben gerçek bilimden haz duyduğum için uydurmalar nasıl zihin uyuşturur hiç bilemiyorum. Insanlarda neden uydurma efsane, mit ve dinlere, tanrıya inanma eğilimi var onu da hiç anlamıyorum. Yok bunlar, hepsi uydurma. Ne tanrı, ne uydurma masalların aslı var, hiç biri yok... Bunu anlamak da hiç zor değil. Fakat bazı insanlarda kandırılma, aldatılma açlığı var. Yalanlarla avunmak bağımlılık yapmış. Başta tanrı yalanı... En şiddetli uyuşturucudur.
  21. Akıl dışı ortadoğu mitolojilerinde uydurulduğu gibi adem diye bir ilk insanın çamurdan, ondan da dişisinin allah diye bir şey tarafından yaratıldığı filan saçmanın ötesi akla zarar masallardır. Bununla kalsa iyi, yok melekler secde etmiş de iblis etmemiş de... Ortadoğu'nun bu uydurma masalların bataklığında halen bu modern bilgi çağında debeleniyor olması ve üstelik Atatürk'ün dünyanın en başarılı devrimini yaptığı ülkenin "yok ben geri o bataklığa dalacağım, onun o çürümüş kokusunu özledim, orada boğulunca huriler şaraplar oluyormuş sonra" demesi... Bundan büyük utanç bilmiyorum.
  22. Maymunların ayağına diken batmaz diye bir şey yok. Insan veya şempanze, ne kadar sert çıkıntılı zeminlere basarsak o kadar tabanlarımız nasırlaşarak sertleşir. Goriller özgüveni yüksek hayvanlardır. Biraz da üşengeçtirler. Gorillere ancak eli silahlı iki ayaklı hayvan oğlu hayvanlar zarar verebilir. Gorillerin yaşamı için usta oyuncu Sigourney Weaver'in "Sisteki goriller" filmini öneririm. Iyi koşmanın yegane yolu ayak tabanı kavisi değil. Başka ayak formları da evrimleşmiş. Hiç bir canlı bir şey olmayı seçmez. Bir şey olmayı koşullar dayatır. Hayatta ne şekilde kalabiliyorsan o olursun. Şu olursam hayatta kalırım diye de düşünemez canlılar. Onlar farkında olmadan mutasyon ve seleksiyon çalışarak canlılara biçim verir. Matematik ve kimya evrim yok filan demez. Tüm evren hep bir ağızdan evrimin evrenin en büyük gerçeği olduğunu söyler. Evrenimizi bir kenara bırakalım, evrenlerin de evrimi vardır. Evrenimiz yegane değildir. Evrenler de canlılar gibi oluşur gelişir, ölür, nesli devam eder ve evrimleşir. Dolayısıyla evrimden daha büyük gerçek yoktur.
  23. Konunun özüne hiç değinen olmuyor. Salat sözcüğü ne anlama geldiğini kimsenin tam olarak tanımlamadığı bir sözcüktür, Bunun anlamını Kuran'ı yazan çöl adamları da bilmeden kullanmışlardır. Çok kökene inersek bu sözcüğün anlamı desteklemedir. Fakat sadece bu anlamda kullanılmamıştır. Tapınma anlamı bu anlamlar içinde yok değildir, ama nasıl tapınılacağının da tanımı yoktur. Yere kapanma eğilme gibi çok yüzeysel bazı tanımlamalardan başka tanımlama yapılmamıştır. Tapınmanın ayrıntısı hadislerde denirse, bu da bazı çıkmazlara yol açar. Kuran'da bu çöl adamları sayfalarca aynı anlatımları lüzumsuz yere defalarca tekrarlayan masallar anlatacaklarına, bir sayfada nasıl tapınılacağını anlatmaları gerekirdi. Eğer bu kurdukları dinin tanrısı allah adını verdikleri tanrının insan ve cinleri tapınsınlar diye yarattım yazmaları ile çelişmeyeceklerse! Bir sayfayı bile tapınmayı tarif etmek için ayırmamış olmaları, allah adını verdikleri yarattıkları tanrının insanları tapınmaları için yarattığı anlatımı ile çelişiyor. Kuran yazılırken ayrıntılı ve inceden düşünülüp planlanmamıştır. Çok amatörce bir anlatımı vardır. Kompozisyon sınavına Kuran'dan alınmış bir sayfa sokulsa tam ve net sıfır alır. Tarafsız gözlemcilerce değerlendirilmek kaydıyla. Dogmatik değerlendirmeciler bunun bir Kuran sayfası olduğunu görünce hemen besmele çekip allaha sığınıp kayıtsız şartsız yüz vereceklerdir, o ayrı ve geçersiz. Dogmatik şartlanmış zihinle yapılan tüm beyinsel aktiviteler yanlış ve geçersizdir, kaale bile alınmaz. Dogmatik zihnin düşünebilme yetisi yoktur, şartlanmış dürtülerle eyleme geçer. Şartlanması, bunun kutsal olduğu ve asla yanlış olamayacağı, eleştiriden muaf olduğudur. Böylesi bir şartlanma ile ise, hiç bir doğruya erişilemez. Hiç bir gerekçe ile hiç bir şey eleştiriden muaf tutulamaz. Kutsallık sadece bir sanrıdır, gerçekliği yoktur. Kutsal zannedeni bağlar ve çok kötü bağlar, zihnini köle eder. Sözün özüne dönecek olursak, burada kimse namaz yok Müslümanlar, boşuna kılmayın demiyor. 1400 sene önceki çöl adamlarının öngördüğü ve yazdığı islam ile sizin kendiniz için yarattığınız islamın bir alakası yok diyoruz. Sizin kendiniz için yeniden yarattığınız beş vakit namazlı filan din, Kuran'da yazmıyor. Hadiste yazıyor dediğinizde ise çelişkiler ortaya çıkıyor. Hadisleri zaten siz de güvenilir bulmuyorsunuz Müslümanlar. Kabul edersiniz bunu. Hadisler kafasına göre yeni islam yaratmanın aracı zaten. Bunun zararı ne, herkes kendi kafasındaki islamı yeniden yaratarak bir sürü mezhep çıkıyor ve mezhep çatışmaları baş gösteriyor. Gemide hep birlikte olduğumuz için geminin delinmesinden, bu mezhep çatışmalarından Müslüman olmadığımız halde biz ateistler de zarar görüyoruz. Olay sadece bu...
  24. Evrimciyi kendi kafanıza göre saçma sapan konuşturarak evrimi karalamaya çalışmak boşa zahmet. Evrimciler ayakkabı giymekle ayak evrimleşti filan diye bir laf etmez. Şempanze ile ortak olan atamız, ormanlık yerlerde ağaçlarda yaşıyordu ve ayakları ağaçlara tırmanacak şekilde evrimleşmişti. Bu ortak atadan insan ve şempanze ayrıldı. Şempanze ormanda yaşamaya devam ettiği için ayakları fazla değişmedi, ama insan savanaya çıktı. İki ayak üzerine kalktı ve ayakları savanada koşacak şekilde evrimleşti. Taban kavisi koşmak için yararlı bir şekildir. Ayak parmakları ise koşarken çok gerekli olmadığı için küçülmüştür. Bitkilerle atamızın ortak olması da sürpriz filan değil, birbiri ile uzaktan da olsa akraba olmayan hiç iki adet canlı yoktur. İsterse maydanoz olsun, çok uzak da olsa bir geçmişten akrabayız. Bunları kavramak için bilimsel düşünce gerekir, dogmatik zihinle bu gerçekler kavranmaz. Kullanılmayan organ körelir diye bir direkt kural da yok. Bu dolaylı bir sonuçtur. Çünkü vücudun organ oluşturmak için harcayacağı bir enerji limiti var. Mutasyonlar amaç gütmeksizin bazı organların ya büyümesi, ya küçülmesi yönünde oluşacaktır. Büyüme veya küçülme canlıya avantaj sağlarsa bu mutasyon nesillere aktarılır. Yarar sağlamazsa aktarılmaz, elenir. Böylece yararlı özellikler gelişir. Enerji, o yarar sağlayan durumu oluşturmaya harcandığı için bir seçilim ortaya çıkmış olur. Enerji sınırsız değil ki o işe yaramayan organ da dursun, ne zararı var diyecek. Organ körelmesi bundan olur. Karanlık mağara sularında yaşayan balıkların gözlerini kaybetmesi gibi. Göze ihtiyaç olmadığı için gözü geliştirmeye yönelik mutasyonlar elenecektir. Yoksa canlı bu gözü ben kullanmıyorum, bunu yok edeyim demeyecektir, diyemez. Evrim evrendeki en büyük gerçektir. Ondan daha gerçek bir olgu yoktur. Evrim kesinlikle yaratılışın antitezidir. Tanrı olmadığı için evrim gerçektir. Ya da evrim gerçek olduğu için tanrı yoktur. Evrim zaten canlıları yaratılış olmadan açıklamanın yolu...
  25. Ne yazık toplumun bu olanlardan ders alacağına dair umudum sıfır. Bu konuda aynı fikirdeyiz sayın Gümüştabak. Fetöcüler ayıklanır, tarikatçısı yuvalanır. Bu halk da yahu bunları kim general yapmıştı ne istediler de vermedik diyen buyrun kozmik oda emrinizde diyen kimdi diye sormaz. Bu halkın laikliğin olmazsa olmaz şart olduğunu, dinin vicdani bir olgu olduğunu, devlete sokulmasının devleti arap - afrika ligine düşüreceğini, bunu da dün AB adayı olan ülkenin bugün yüz kızartıcı, iç savaş denemesi bir alçakça girişime sahne olmasıyla kafasına dank etmesi gerektiğini anlayacağını hiç zannedemiyorum. Hayır böyle darbe zi yapılır vicdansızlar, darbe mi yapıyor, iç savaş mı çıkarıyorsunuz hainler, hangi darbede halka ateş açıldı, hangisinde güvenlik güçleri savaşa tutuşup birbirlerini öldürdü yahu! Hayır içim acıyor, bu ülke bu kadar da aşağı çekilecek miydi, bu halk her musibetin başının vicdani bir olay olan dinin devlete sokulmasıyla başladığını nasıl göremez!!! Hayatımda bu kadar içimi acıtan olay olmamıştı. Ülkemin güvenlik güçleri birbirini öldürdü, halkımın silahları birbirine döndü ve ateşlendi. Bir iç savaş denemesi yapıldı. Nasıl bu halk biz nerde yanlış yaptık, kimlere güvenip onay verip devam et deyip suçlarını akladık da bu rezaletin içine yuvarlandık demiyor! Aymazlığın bu derecesine inanamıyorum.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.