Zıplanacak içerik

democrossian

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

democrossian tarafından postalanan herşey

  1. Burada mevzu, Kuran'da yanlış bilgi verildiğini göstermek değil. Kuran'da elbette çok yanlış bilgiler verilir ama bu başlıkta anlatılan bu değil. Bu başlıkta anlatılan, Kuran'da öyle çok edebi anlatımların filan olmadığı, tersine son derece sıradan basit anlatımlar olduğudur. Kuran vasat bir anlatımın bile altında kalan çok basit anlatımlarla doludur. Bu rüzgar durursa gemiler denizde kalır ifadesi de bunlardan biri. Yani kürek bari çekerler motor yoksa ama mevzu bu değil. Anlatım çok sıradan! Vasatın bile altında! Bu arada dalgalar taşıyıcı bir güç değildir. Deniz yüzeyindeki bir cismin ancak yukarı aşağı sallanmasını sağlarlar. Yatay bir hareket sağlamazlar. Bu ancak kıyıya çok yakın ortaya çıkar.
  2. Zaman ne çok şey götürüp gidiyor! Evrensel insan'ın avatarında saygıyla anıyoruz ibaresini görünce şok olmamak elde değil. Bir süre zaman geçti ve neler değişti neler... Kavanoz dipli dünya diye boşuna dememişler. Bu şok ifade beni durgunlaştırdı. Evrensel insan ile tabii ki çok tartışmalarımız oldu. Her şey nasıl da değişip gidiyor... Bu şoka ve soğuyan tartışma ortamına rağmen bir şeyler söyleyebilmek zor. Fakat klasik biçimde ensest yasağının din sayesinde var olduğu, din olmasa ensestin serbest olacağı biçimindeki Mehdi'nin görüşüne yanıt verebilirim. Böyle bir şey yok. Ensestin sakat doğumlara yol açtığı eskiden beri gözlemlenebilmiş bir konudur. Bilim her bulgusuyla bu olguyu sürekli pekiştirmekte ve ensestin son derece zararlı, türün sona ermesine bile yol açan bir durum olacağını göstermektedir. Sadece bununla kalmaz da. Cinsellik yaşamak için en yakınlarından başka kimseyi bulamayacak kadar asosyal ve zavallı bir yaratık mısın baskısı da son derece etkilidir. Bunun dinin ensesti yasak etmesiyle filan bir alakası yok. Din, toplumda gördüğü eğilime göre böyle bir karara varmıştır. Toplum dine bakarak filan böyle bir karara varmış değildir. Otoriter Kemalist'in teistlerin ahlakı temellendiremeyecekleri söylemi de elbette yerinde. İnsanlığın ensestle başladığını iddia edenlerin ensesti ahlak ölçütü olarak sunmaları komik kaçar.
  3. Selam Süheyla... Bulunduğun ülkenin anayasasında bir inanç kesimi için pislik oldukları ve görüldükleri yerde öldürülmeleri gerektiği yazıyor olsa o ülkenin vatandaşlarının "yok yaaa, öyle yazdığına bakma, biz o anayasayı uygulamıyoruz ki" demelerinden ikna olur muydun? Tabii ki olmaz ve madem uygulamıyorsunuz o maddeyi silmeniz gerekir dersiniz. Eee işte atalarımızın anayasası kutsal değişmez filan diye zırvalarlarsa iyice açmaza gömülürler değil mi. Fakat işte bunu müslimler anlamazlar. Anlamak istemezler. Çünkü anlamaları halinde tabularına dokunmuş olacaklardır. Gerçi hangi birini silsinler... Kısasın hüre hür köleye köle dişiye dişi olmasını mı, kadının dövülmesini mi, miras ve şahitlikte ayrımcılık yapılmasını mı...
  4. İslam'ın kutsal saydığı kitapta da müşriklerin görüldükleri yerde öldürülmeleri yazar. Bu iyilik mi? Yetmez müşriklerin pis oldukları ileri sürülerek yasak tapınağa girmeleri yasaklanır. Halbuki İslam'ın kendi tarihine göre müşrikler yasak tapınak ellerindeyken Müslimlerin silahsız gelip yasak tapınağı ziyaret etmelerine izin vermişlerdi. Hazır silahsızlarken şunları öldürelim dememişlerdi! Kim vahşi, kim medeni bu durumda? Ne yazık ki ilkel tarihlerde genelde savaşları medeniler kaybetmiş, vahşi saldırganlar kazanmışlardır. Şimdi size "müslimler pistir, size yaklaşmalarına izin vermeyin, gördüğünüz yerde öldürün" dense vaaay zalimler diye bağırmaz mıydınız?
  5. Mevzuyu süslemenin bir anlamı yok. Kuran'a göre Tur dağı Musa'nın çölde yolculuk yaparken bir ateş görüp gittiği ve kutsal Tuva vadisinde tanrı ile konuştuğu, daha sonra da defaatle çıkıp tanrıdan emirler aldığına inanılan dağdır. Bu sonra Turlar anlamında Toros biçiminde başka dağlar için kullanılmışsa bu bir şey kanıtlamaz. Kuran'da basit konular yazar, karmaşık gelişmiş konulardan bahsediyor gibi süslemek propagandadır. İnsan yazması olduğunu gizleyip tanrı yazması olarak yutturma amaçlıdır.
  6. Doğrusu Latife hanımın aksileşmesinin nedenini pek bilmiyordum ama Jaja anılarını yazdıktan sonra nedeni anlaşılıyor. Jaja'nın 15 yaşında olduğu iddiası da var elbette ama bu olanaksız. Çünkü Türkiye'ye gelmeden ülkesinde güzellik yarışmasında birinci seçilmişti. Yarışmaya katılmadan önce 18 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Atatürk niye bu kızın güzelliğine kapıldı? Yani, ömrünü cephelerde tüket, o savaştan bu savaşa koş, bir gözünü kaybetmek üzere olacak hale gel (kimine göre kaybetmişti, buna Trablusgarp cephesinde bir İtalyan uçağının attığı bir bomba sebep oldu) ve sonunda muzaffer bir devlet başkanı, bir dünya lideri ol. Hakkım var demiştir. Jaja da çok sayıda evlilik yaptığı halde hiç birinde Atatürk gibisini bulamadığını yazmış. Bunlar ayrıntı tabii. Bizi Atatürk'ün özel hayatı değil ilkeleri, devrimleri ilgilendirir. Aynı şeyi Muhammed için ise söyleyemeyiz. Çünkü onun özel hayatı Kuran'a girmiş. Bu durumda ilgilendirmez deme şansımız kalmıyor. Kuran'a girmese ilgilendirmez derdik. Atatürk kendisi için özel hayatıyla ilgili anayasa maddesi yaptırsaydı bu bizi ilgilendirirdi. Muhammed'in özel hayatının Kuran'a girmesi buna eşdeğer bir durum. Kuran'da Muhammed'in eşleri ile olan özel hayatı ilgili ifadeler olması kabul edilir bir durum değil. Bu Kuran'ın Allah adlı evreni yaratmış bir tanrıdan filan gelmediğinin, insan yazması olduğunun kanıtıdır.
  7. Yanlış. Gabor o sırada 19 yaşındaydı. Diplomasi gereği formalite bir evlilik yapmıştı üstelik. Evli göründüğü diplomat Murat Belge'nin babasıdır. Türkiye'ye bu nedenle gelmişti.
  8. Halifeye allahın ya da elçinin vekili sıfatını vermek ya da vermemek bir şeyi değiştirmez. Mesele, dini liderliğin laikliğe aykırı olması. Dini lider diye bir şey reddedilir. Asıl olan laikliktir. Laikliğin titizlikle korunması ve ihlal edilmesine hiç kimse tarafından hiç bir şekilde izin verilmemesi gerekir.
  9. democrossian inceleme gönderdi Radya'nin galeri fotoğrafı içinde Üye Fotoğraf Galerileri
  10. Bu söylediğin Kuran'da yazmaz. Allah olmadığı için tövbe etmemiz söz konusu olamaz. Olmayan allaha nasıl tövbe edelim? TC de tabii ki böyle vahşi ilkel cezalar olmayacak. Olması rezalet olurdu.
  11. Benim Allaha tapınmam söz konusu değil çünkü ateistim. Müslümler sürekli duygusal yaklaşıyorlar. Bizim öyle bir namaza başlama isteğimiz olup da Kuran'da namaza önem verilmemiş ki ama filan şeklinde tereddütümüz filan yok. Allaha inanmıyoruz ki tapalım. Bizim göstermeye çalıştığımız Kuran'ın Allah adlı bir tanrı tarafından filan değil, bilgi düzeyleri çok düşük ve üstelik çölde yağmacılık yapan adamlar tarafından yaşadıkları yarımadayı Araplaştırmak amacıyla ortaya çıkarıldığıdır. Yazıldığı bile demiyorum, çünkü Kuran düzensiz bir derlemedir, kitap özelliği taşımaz. Ordan burdan toplama masallar ve düşünülmeden konulmuş çok basit kurallardan oluşur. Bu kurallardan bir teki mantıklı, insancıl, uygulanabilir değildir. Kuran kaynaklı bir hukuk olanaksızdır. Kalkışılırsa ucube bir hukuk olur. Uygulanmasını aklın ucundan bile geçirmek delilik olur.
  12. Insanın kul yani köle olması, insan onuru ile temelden bağdaşmayan, taban tabana çelişen bir durumdur. Köle olunan gücün sonsuz olduğunun iddia edilmesi insan onurunu kurtarmaz.Insan onurunu daha çok ayaklar altına alır. Çünkü azat kabul etmez kölelik durumu ortaya çıkar. Bu ise insanlık onurunun bitişidir. Allaha köle olup da ne hizmetini göreceksin? Çamaşırlarını, bulaşıklarını mı yıkayacaksın? Bunları yapamayacağına göre, seni allahın adamı olduğunu iddia eden birtakım sahtekarlar tepe tepe kullanacak, allaha inancını sömürecek. Sana iki gösteriş yapıverecek, cuma günü camiden çıkarken basın ordusunu kapıya yığacak, şaşaalı kuş sütü eksik iftar sofralarında elinde su bardağı ezanı beklerken flaşlar patlayacak, yaaa allah ya bismillah deyiverecek, karundan daha zengin, firavundan daha buyurgan olacak. Senin allaha köleliğinin sonuçları bundan da vahim sonuçlara yol açacak. Bu daha başlangıç...
  13. Kuran anonim bir derlemedir. Bir kişi tarafından yazılmamıştır.
  14. Tarihte günümüzden gelişkin bir uygarlık olmamıştır. Bu tümüyle olanaksızdır. Sümerlerin pil yapmış olması mümkün görünüyor. Buluntular pil olmaya uygun. Fakat bunlarla gelişmiş bir alet çalıştırmış olmalarını düşünmek çılgınlık. Böyle bir olasılık kesin biçimde sıfır.
  15. Üstelik şarkıların büyük çoğunluğu kadınlara hiç hitap etmiyor. Örneğin "git diyemem kal diyemem" hiç olur mu yahu? Şu lafı bir kadına söylemek aptallıktır. Tabii ki kal diyeceksin! "Çok severim söyleyemem"!!! Tam fiyasko! Söyleyemiyorsan başka ne iş görebilirsin de? Neymiş canından başka serveti yokken canından geçmeye gelmişmiş! Şunu bir kadına söylemek aptallıktır. Senin canını naapsın kadın yahu! Canından başka bir şeyin yoksa hiç bir şeyin yok demektir. Kadın sana dönüp bakmaz bile!
  16. Verilen Kuran pasajları beni doğruluyor. Üç vakit namaz anlamı da çıkarılabiliyor bu pasajlardan. Kiminden iki vakit çıkıyor. Şafaktan gündoğumuna kadar diye bir ayrıntı ise verilmiyor. "Fecir okuması" ifadesinden bu anlam çıkmaz. Güneş doğdu okumayı bırakayım anlamı bile çıkmaz. Fecir vakti kitap okuma kararı alsan, aman güneş doğdu, ben fecirde okuma kararı almıştım, bırakayım der misin? Bu saçma olur. Bu ifade rahatlıkla güneş battıktan sonra namaz kıl, sabah da Kuran oku şeklinde, yani tek vakit namaz şeklinde de anlaşılır. Bir mi iki mi üç mü belirsiz. Açıkça görülüyor ki tezim gerçek. Namaz konusu belirsiz. Vustaya faziletli denmesinin nedeni kelimenin anlamından kaynaklanmıyor, cümlenin formatından kaynaklanıyor. Namazları koruyun, ve orta namazı diye vurgu yapılmasından kaynaklı. Anlam tamamen vurgudan. Üstelik ikincil anlam olsa bile birincil anlamı iptal edemez. Ikincil anlamın geçerli olduğu mutlaka bir emare ile hissettirilmelidir. Yoksa geçersizdir. Alkolle ilgili bir pasajı taşımak tümüyle alakasız. Bu, vustanın orta demek olmadığını hiç bir alaka ile kanıtlamaz. Böyle bir alaka icat etmeye çabalamak son derece yersiz.
  17. Zekası olan kişi, bir kaç saniye düşündüğünde vusta sözcüğünün bilinç anlamında kullanılmasının yersiz olduğunu hemen anlar. Bu apaçık ve yaygın kullanımıyla orta anlamına gelir. Vasat: Ortam. Şarkül evsat: Orta doğu. Kelimeleri bu kadar saptırarak anlam kargaşası yaratmakla Kuran'ınızı savunmuş olmuyorsunuz. Böyle yaptıkça birbirinizi daha çok yiyeceksiniz. Mezheplere parçalanacak, saçma sapan uyduruk mevzular yüzünden birbirinize düşman olacaksınız. Zaten oluyor ve birbirinizi yiyorsunuz. Nedeni hep böyle sürüncemede bırakılmış konular üzerinde ihtilaflarınız. Kabul etmek zorundasınız, namaz konusu Kuran'da sürüncemede bırakılmış, doğru dürüst bir netliğe kavuşturulmamıştır. Bu kadar apaçık görünen bir gerçeği kabul etmeye bir türlü yanaşmamakta inat ediyorsunuz. Bu gerçek o kadar net ve apaçık ki, görmemekte ısrar etmekle ne kadar dogmatik olduğunuzu ele veriyorsunuz.
  18. Bir genç tanıdığım var, çıktığı kıza "ben yemek yapmak bulaşık yıkamak elimi sürmem anlamam öyle işlerden, mutfağa sadece yemek yemek için girerim" demiş. Kız telefonlarına çıkmayıverdi. Ne yaptıysa da arayı düzeltemedi, bitti...
  19. Soru çözümsüz. Çünkü beş günde elde edilecek toplam sayıdan arta kalan sayı ya çift ya tek olacak. Beş güne istediğin tek sayıları ver, farketmez. Kalan iki güne birer tek sayı atadığında ya bir eksiğin olacak ya bir fazlan. Bu fazla veya eksiği önceki beş günden birine kaydırsan o günün sayısı yine çift olur. Bir keresinde bir teknede fırtınaya yakalanıp bir koya sığındık. Fırtına dininceye kadar koydan çıkamadık. Mürettebat yolcuları böyle çözümsüz problemlerle oyalamıştı. Bu soru güzel. Çözümü olacak zannediliyor. Çözülemeyeceğini anlayıncaya kadar bazıları çok uzun süre uğraşabilir. Fakat koyun işi hoşuma gitmedi. Ben olsam şöyle sorardım: 30 esir var ve bir haftada hepsi serbest bırakılacak. Her günde tek sayıda esir serbest bırakılmaz zorunda. Sorunun soruluş şekli kişilik analizi sağlayabilir. Hayatta 30 idam mahkumu bir haftada idam edilecek diye sormam mesela... Ben olsam topluluk içinde herkesten bu sorunun başka bir versiyonunu üretmelerini isterdim.
  20. Kuran'da da "SAAT YAKLAŞTI" yazar! Yobazlık binlerce senedir değişmiyor. Üstelik Kuran'a göre hem saat yaklaşmış, hem de Ay yarılmış! Ayyyyy yarıldı!
  21. Bütün söylenenler ayrıntı yoksunluğundan zorlama yapılan çıkarımlar. Rekatın tanımı var mı Kuran'da? Bir secde bir kıyam eşittir bir rüku formülü var mı? Bu apaçık görünen gerçeği de inkara kalkışmak Müslüm çıkmazının en belirgin göstergesi. Kuran namaz için ayrıntı vermemiştir. Bu gerçek kabak gibi meydanda. Fecr okuması, orta salat gibi şifrelere ne gerek vardı? Kuran bulmaca kitabı mı? Madem kılınacaksa bu namaz denen şey, açıkça şöyle yapın diye yazarsın. Oruç yani savm nasıl açıkça kesin varsa, hac nasıl açıkça kesin varsa bu da açıkça kesin söylenirdi. Ne demek orta salat yahu! Fecr okuması ne yahu? Böyle saçma sapan iş mi olur? Hayır gerekçe nedir yani, ne gerekçeyle böyle üstü kapalı şifreli konuşulmuş? Gerekçesini apaçık ve net söyledim. Bu gerçek apaçıktır. Müslümlerden başka görmeye yanaşmamakta ısrar eden olmaz. Bu dogmatizmin kesin belirtisidir. Gerçek olduğuna iman edilmiş yalanlardan başka her bilgiye kapalı olmak. Israrla gözünü sıkıca yumanın da gözüne sokacak halimiz yok.
  22. Sözcüklerin lügat anlamları kullanımdaki anlamları ile direk ilişkili olmak zorunda değildir. Böyle olmasaydı temel, kök sözcükten farklı anlamlara gelen sözcükler türetmek olası olmazdı. Dolaylı ilişki elbet vardır, hiç alakasız olmaz elbet. "Ekimissalate liduluki şemsi ila gasaki leyli" ifadesini ele alalım. Burada güneş battıktan gece bastırıncaya kadar yardım et destek ol yüklen, diğer zamanlar yüz üstü bırak, ilgilenme, ne hali varsa görsün anlamı herhalde çıkarmayacaksınızdır. Ya gece vakti yardıma ihtiyacı olursa? Müslümlerin genel tavrı bu şekilde asıl anlamdan kaçmak, tali anlamlara sığınmak şeklinde. Kuran'da ibadet anlamında salat yani bildiğimiz sözcük ile namaz elbette var. Ama ayrıntı hiç yok. Çok belirsiz bırakılmış. Bunun nedenini de yukarda açıkladım. Bu başlıkta açıkça ortaya koyduğumuz ve nedenlerini de apaçık belirttiğimiz sorun budur. Müslümler sürekli sorundan kaçıyor, görmemeye ve lügat anlamından tutturup kaçamak yan yollarda oyalanma ve oyalama çabasına giriyorlar.
  23. Ateistleri "gözleriyle görmedikleri için inanmıyorlar " diye suçlamak çok gülünçtür. Bu ancak ortaçağ kafası olabilir. Bilimsel ve felsefi kanıt yokluğudur asıl olan. Bir şey hakkında ya somut bilimsel kanıt olacak, bu yoksa akli felsefi dayanak olacak. Muhammed diye birisinin yaşadığı ve Kuran denen kitabı bir şekilde oluşturduğu (kendisi yazarak veya vahiy alarak, hiç farketmez) hakkında en küçük bir kanıt yoktur. Yaşadığı iddia edilen zamandan binlerce yıl öncesinin krallarına, hakanlarına, firavunlarına dair tonlarca kanıt var. Bunun hakkında sahte ve incelenmesine asla izin verilmeyen saçma sapan sakaldı hırkaydı gibi şeyler vardır. Allah ise aklen olanaksızdır. Öyle bir şeyin olması kesinlikle mümkün değildir. Kendiliğinden ve hep var olan bir zeki güç olamaz. Bu tümüyle olanaksız ve saçma.
  24. Son derece açık ve net görüyoruz ki bu Kuran'ı oluşturan kişilerin namaz diye bir dertleri pek fazla yok. Hiç yok değil, gerek duydukları oranda namaz diye bir şeyi dayatabilecekleri anlaşılıyor. Tabii böyle bir dayatmaya ihtiyaç duyacaklardır, çünkü tapındırmak itaat ettirmenin vazgeçilmez koşuludur. Ama bunu kesin belirlememişler, keyfe göre, itaate zorlamanın gereğine göre ayarlanacak bir belirsizlikte bırakmışlar. Bu Kuran'ı Allah diye bir tanrının filan göndermesi elbette söz konusu değil. Bu zaten kesin de, bunu Muhammed diye bir kişi de yazmamıştır. Muhamme'in gerçekten yaşadığının en küçük kanıtı yoktur. Milattan çok önce yaşamış kralların yaşadıkları hakkında tonla bilimsel kanıt var, bunun hakkında tek bir tane bile yok. Peki bu Kuran ne amaçla oluşturulmuştur? Yazılmıştır bile demiyorum, buna kitap demek de doğru olmaz çünkü. Neden doğru olmaz, kitap dediğimiz şeyde bir anlatım düzeni bulunur, giriş gelişme sonuç bölümleriyle ilerler. Bu Kuran ise bıktırıcı tekrarlarla dolu, konu bütünlüğü olmayan, daldan dala atlayan son derece apaçık derleme olduğu anlaşılan bir şeydir. Ordan burdan aldıkları masalları ve akıllarına geleni doldurmuşlar. Peki amaç ne? Amaç dağınık Arap kabilelerini birleştirip yaşadıkları yarımadayı Araplaştırmak. Amaç budur. Özellikle Yahudilerin soykırımı amaçlanmıştır. Yahudiler acımasız bir soykırıma uğratılmışlardır. Elbette birleşen Arap kabilelerine karşı koyamazlardı. Yahudiler anavatanlarını ancak bin yıldan fazla bir zamandan sonra dönebilmişlerdir. Kuran'ı bütünsel olarak okuduğunuzda bu amacın bıktırıcı şekilde sürekli tekrar edildiğini görürsünüz. Sayfalarca Yahudilere çemkirilir durulur. Çevir çevir sayfaları bitmez, çemkirme aynı lafları tekrarlayarak devam eder. Hristiyanların pek de hedef alınmadıklarını açıkça görürsünüz. Kuran Yahudi düşmanlığı için düzenlenmiştir, namaz mamaz bu amacın yanında fasa fiso kalır. Bunu Kuran'ı bütün olarak incelediğimizde son derece açık görmemek olanaksız. Tabii niye Yahudiler, çünkü Yahudiler ticaret yapıyorlar ve zenginler. Araplar kumda yatarken Yahudilerin evler, kaleler inşa ettikleri rivayetlerden anlaşılıyor. Öyle ki kaleleri kuşatılıyor yani, açlık ve susuzlukla teslim alınabiliyor, zaptedilmesi mümkün değil. Korkunç bir soykırım yapılmıştır. Ürünleri yok edilip kuşatıldıkları ve teslim olunca topluca öldürüldükleri islam tarihinde zaten ayrıntılı yazar da, Kuran'da da destekleyen ifadeler bulunmaktadır. İnsanlık dışı vahşi bir soykırım uygulandığı apaçık anlaşılıyor. Sen tut bir Cuma namazı deme, orta namazı diye bulmaca sorar gibi şifreli konuş. Böyle saçmalık olmaz. Apaçık ve kesin görünüyor ki, namaza zorlama, milleti itaate sevkedip yerleri öptürme işi yöneticilerin inisiyatifine bırakılmış. Son derece kesin. Ama tabii Yahudiler anavatanlarına dönmeyi başararak onurlarını kurtardılar. Onları tekrar yok etmek isteyen Arapları da 1967 ve 1973 savaşlarında çok sert tokatladılar, tarih böyle rezil bir yenilgiyi zor yazar, Araplar kelimenin tam anlamıyla rezil oldular. Kudüs de ellerinden gitti. Böylece islamın yarımadayı Araplaştırma amacı gerçekleşememiş oldu. Bravo diyorum, bu kadar onurlu ve kararlı bir ulus dünyada başka yoktur herhalde. Ulusal onurlarını koruma kararlılığı herkesi kıskandıracak düzeyde. Dünyada İsrail'den fazla onurunu koruma konusunda hassas bir ülke daha göremiyorum. Araplara karşı kazandıkları parlak zafer imrendirici.
  25. Kuran'da namaz konusunda netlik yok. Bu bir kere kesin görünen bir şey. Net açık bir şey yazmamışlar kimler yazdıysa bunu...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.