Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

Ana ekranınızda anlık bildirimler, rozetler ve daha fazlasıyla tam ekran uygulama.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Bloglar

Seçilmiş Blog Başlığı

Denizi,yeşili ve ağaçları ardımızda bırakarak yol alıyoruz bambaşka bir dünyaya doğru..Uçsuz bucaksız düz çorak arazilerden geçiyoruz tepe yamaçlarına kurulu minik köylerden süzülen zayıf ışıklar hayat belirtisi olduğunu haber vermezse bizden başka kimseciklerin olduğunu fark edemeyeceğimiz kadar ıssız yollar.. Kardenizden Güneye en güneye(Hatay)doğru gidiyoruz,hepsi aynı aileye mensup 17 kişinin şekşakrak muhabbetleri eşliğinde.. Bir anda alınmış bir kararı uygulamaya koyup yollara düşüyoruz.
Hiç bir küfür, onun ağzında durduğu kadar gül durmadı bir başkasının ağzında. Hiç bir rakı kadehi onun elinde durduğu kadar aşina durmadı bir başkasının elinde. Ve bir yaz günü alıverdi onu günebakan çiçekleriyle koynuna ''mekanım olsun'' dediği Datça... İşte onun mizahi üslubuyla 33 maddelik mal beyanı... Sevgilerimle... Ömür Bingül   Can Baba'dan Mal Beyanı...   1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen 2-Gökyüzünde bir bulut 3-Bitlis'te beş minare 4-Biri yazlık, bi
Sakın bir daha bilir deme tarihi Tuncay Tuncay bilseydi tarihi, talihi düşer miydi hapse Bakın bize kıssadan bir hisse: Kanuni ki Muhteşem Süleyman Avradı ki Haseki Hürrem Sultan Kızı Mihri-mâh yani ay ve güneş anlamında, varmış bir çirkin, devşirme köleye Adı Rüstem Paşa, sanı yükselmiş Kubbe Vezirliği’ne Onu anarken ahali, Rüstem’den önce “Mekri” (hileci) ya da “ İrtişâ’ ” (rüşveti) eklermiş Üstüne çirkin mi çirkin, bir de kaba imiş Tarih yazanlar bile şaşırmış bu olaya Amma kafalay
aşkı defnettiğim günden bu yana her gece rüyama girer küçük bir çocuk kapımda ağlar!   bir güneş doğumu vaktiydi bir hoca sela getirdi bir vaiz, vaaz eyledi aşk huzurdan çekildi   şimdi ben hala İstanbul’da İstanbul’la, İstanbul’ca kaybolup gitmekteyim   bitkisel hayatta beynim bir şeyimi bağışlamış değilim kalbimi almak istediler içinde sen varsın diye vermek istemedim!   benden bana hakkım geçmedi senden yana baktım geçmedin!   aşk uykusuz aşk huzursuz aşk onu doğuraca
Basit yaşayacaksın. Basit... Mesela susayınca su içecek kadar basit... Dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığında. Tek düğmesi olacak elindeki cihazın; Tek bir düğme, tek bir cümle gibi... Sevince lafı dolandırmadan söylediğin "seni seviyorum" gibi. Basit bir öpücük yetecek sana... Basit, sıcak bir öpücük; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin. O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını, Öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını. Kabak çekirdeği verecek sana rakamların ver
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok... "Fast live", "fast food", "fast music", "fast love"... Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar... Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi...   Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar... Size sesleniyorum! Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten, ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini ?
BAMBU AĞACI…   Çinliler bambu ağacını şöyle yetiştirir:   Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir.Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.   Ve nihaye
Küçük bir kızken hep uyduruk canavar hikayeleri sonucunda, canavarlardan korkar olmuştum. Ama bu korkum   zamanla merak uyandırmaya başlamıştı. Nerdeydi bu canavar, neden hiç görememiştim? Sadece duyduğum   uyduruk hikayeler sonucunda, hayalimde belirsiz bir canavar oluşmuştu. Belki sevimli olabilirdi ya keşke   görebilseydim. Belki anlatılan kadar kötü değildi ya? Hem belki o canavarda beni severdi.   Canavarlar dışında, birde perili bir köşk vardı. Her akşam toplandığımı
Hayat nedir??? Bir de senden dinlemek isterim...   Pekiiiiiiiiiii....   Bana sorarsaniz hayat kocaman bir boşluk ama ben dışında olduğum zaman,içine girdiğimiz an, dolup anlam kazanan bir boşluk.   Herkesin boşluğu, herkesin hayatı.Siz o boşluğa ne isim takarsınız neyle doldurursunuz bilemem...   Ben BAHÇEM dedim ona...   Çocuklarım...En nadide çiçeklerim,üzerlerine titrediklerim.   Bahçemin bir köşesi tüm ailem,bir yanda dostlarım.   Yıllarca sırtınızı dayadığınız ama yaşlanan ömr
  • Radya
"Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı Bitsin artık bu hasret kavuşalım gayrı"   Diye geçer mısralar, bu şarkıyı aklıma getiren yıllar... Yirmi koca yıl geçmiş bir ömür dile kolay! Bir ömür ve bir anda anlatılmayacak kadar çok yaşananlar...   Beni almaya geldiğin yere doğru yürürken ne anılar geçti gözümün önünden, kırk yıl geçmiş olsa bile üzerinden herşeyi unutsam, bir şeyi unutmayacakmışım... Onuda dün anladım...   Beyazlar içerisinde bir kuğu gibi, kırmızılı bir sülün gibi, havaya karışmış
ßir Ağustos günü başladı herşey ve ben daha 7 yaşında miniminicik bi kız çocuğuydum... 7 yaşındaydım, miniciktim ama içimdeki üzüntü ve keder ne yaşıma ne de miniminicikliğime yakışıyordu...   Ben tam 7 yıl boyunca annemle babamı ve kardeşlerimi sadece yaz tatillerinde gördüm ve her yaz tatili bittiğinde onları unuttum, yüzlerini, kim olduklarını, benim için ne ifade ettiklerini...     Sonra her yaz tatili geldiğinde onları yeniden hatırladım... Yabancıydılar onlar aslında bana, koskoca
  • gloria
Demir kapıya çoşkuyla asıldı minik kız.Bahçeye girdiğinde ilk koştuğu yer yumurta var mı diye bakmak için tavukların bulunduğu kümes olurdu.   Yumurta varsa dalardı kümese...Bu arada da tavuklarda kümesten kaçardı her seferinde...Ama olsun,dedesi kızsa da onun hoşuna gidiyordu zaten onları salıvermek,ona göre hiç bir canlı böyle, bir yere kapatılmamalıydı...   Müthiş kovalamaca başlamıştı işte yine...Koca bahçede dedesi bir yandan tavukların peşinden koşuyor bir yandan da;   >>>
  • Radya
Paulo Coelho'nun, Seytan ve Genc Kadin adli romanindan bir bolum…   ..."Yollari oldukca uzunmus, yokus yukari gidiyorlarmis, gunes yakiciymis, ter icinde kalmislar, susamislar. Bir donemecin ardinda harika bir mermer kapi gormusler; kapi, ortasinda bir cesme bulunan altin doseli bir meydana aciliyormus, cesmeden berrak bir su akiyormus.   Yolcu kapidaki bekciye donmus. 'Iyi gunler.' 'Iyi gunler,' diye yanit vermis bekci. 'Burasi harika bir yer, adi ne?' 'Burasi cenne
Bu ‘Egemen’i ‘Bağışla’ma   Ali Sirmen   AKP’nin İstanbul Milletvekili Egemen Bağış’ın AB Başmüzakereciliğine getirilip, Devlet Bakanı da olması, doğrusu pek fazla kişinin dikkatini çekmedi.   Bu ilgisizlikte, Ergenekon Soruşturması ve de Filistin olaylarının etkisi olmuştur kuşkusuz.   Ama kim ne derse desin, ayrıca Türk kamuoyunun AKP’nin AB oyununun, AB’nin de AKP oyununun farkına varmış olması ilgisizliğin en önemli etkeni.   Aslında, Başbakan’ın Brüksel’dan Türkiye’ye dönmesinde ha
Ürkekçe bana uzatılan karneye bakmama gerek yoktu aslında...   Türkçe>>>5   Sosyal>>>5   İngilizce>>>5   Matematikkkk!!!eh onu sölemeyeyim artık...Ama kötü,çok kötüüü (   Ne diyebilirdim ki ona; benden aldığı genler yüzünden kızmaya hakkım var mıydı?   Sayılarla asla yıldızım barışmamıştı benimde,ben hep harfleri sevmiştim galiba...   Kendine bir sayı seç deseniz sıfırı seçerim ben...Bilmemm... kolaya mı kaçtım yine...   Sadece kendi kendine bölünüp d
  • Radya
Dünya bir oyun bahçesi aslında...   Ve biz insanlar geçimsiz çocuklar, bütün oyuncakları kendimiz için istiyoruz, eğer bir başkasına vermek zorunda kalırsak onu kırıyoruz! Sonra yapıştırıyoruz fakat hiç sağlam olmuyor!   Bu oyun bahçesinde kısıtlı bir zaman geçireceğimizi hep unutuyoruz, oysa burada eğlenmek elimizde, fakat önce ayağımıza batan taşları, dikenleri ve pislikleri temizlemeliyiz, sonra kendi içimize dönmeli ve bu oyunda nerede olduğumuzu ve ne aradığımızı sormalıyız!   Ama ner
Sen,   Evet sen değerli vatandaşım, yurttaşım, aynı topraklar üzerinde yaşayıp, aynı havayı soluduğum, aynı yemeklerden tadıp, aynı korkularla uyuduğum, sana soruyorum... Senin önceliğin ne?       Çok para kazanmak mı?   Çok güzel olmak mı?   Çok yakışıklı olmak mı?   Çok mutlu olmak mı?   Çok yükseklere çıkmak mı?   En pahalı giysileri giymek, en pahalı restoranlarda yemek, en pahalı ve havalı arabalara binmek mi bütün amacın? Evlenmek mi, çocuklarını büyütmek mi, emekli
Sesleniş / Uğur Mumcu   Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşı*********** getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı.   Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi...   Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşke
Düşünüyorum da benim hayatımda çok özel kadınlar var; varlıklarıyla hayatımı güzelleştiren kadınlar... Ama   bu özel kadınlar içinde elbette annem ve anneannemin yeri çok özel benim için. Bugün üçümüzde evdeydik ve onların kendi aralarındaki kavgalarını izlemek benim için büyük bir zevkti. Aslında o çekişmelerde benim için özel mesajlar   vardı belki zevkli yanı bu yüzdendi kimbilir...     Bugün ikisi birden mutfakta yemek yapmaya kalkışınca, mutfak ikisine dar geldi.A
KALDIRIMLAR   I   Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.   Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.   İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil ç
Fırtınalar vardı beynimde, öylesine güçlüydü ki; içimdeki tüm ağaçların yaprakları dökülmüştü dalından. Yüreğim bir tek cümle arasında sıkışmıştı. Aklım kelimeler arasında bütünlük kurma çabasındasındayken, yüreğimdeki fırtına git gide şiddetini artırmaktaydı. Çırılçıplak kalmıştı sanki tüm bedenim, öylesine soğuktu ki, belki içimde bir yerlere kar yağmaya başlamıştı. Ve sonrasında fırtına dinmemiş ayaz vurmuştu bedenime.   Sadece bir cümle beni böylesine nasıl da etkilemişti? Beynimdeki nede
BİR NEHİR Kİ ÖMRÜM       Sonra fark ettim ki;su akıyor,rüzgar esiyor,yağmur yağıyor   Her şey yine ve aynı şekilde oluyor   Öyle bir yere geldim ki   Sıcak ve soğuk, aşk ve nefret,savaş ve barış   Üşümek ve sonra ısınmak gibi       Gitsem ayrılık olur kalsam çöl   Gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenlerde özler   Derken anladım ki   Özlemden kimse ölmüyor   Ama ben ölüyorum   Nefes alıyorum,önemsiyorum ve gitmek istiyorum   Anladım ki hasret yeni bir aşka ka

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Tarayıcı push bildirimlerini yapılandırın

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.