Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bloglar

Seçilmiş Blog Başlığı

  • Admin

    Seni özlemem için bana fırsat verir misin lütfen?

    Gönderen: Admin

    Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz. Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz. O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
    • 11 yorum
    • 8.059 görüntü

Kendimi hep sevdim....

Ben hayatımda neyi değiştirmek isterdim.....   Ah onu bir bilebilsem....   Hayatı bazen silgi kullanmadan resim çizme sanatına benzetiyorum...   Çiziyorum, çiziyorum ama silemiyorum....   Silebilseydim eger bazı şeyleri silmek isterdim.....   Aynı zamanı geri alamadığım gibi......   Zamanı geri alsaydım gücüm yetseydi şayet.....   Neleri değiştirmek istediğimi bile bilemiyorum.....   Boşveriyorum değiştirmeyi....   En başa dönmek ne kadar da zordur....   Döndüm diyelim başa b

rina

rina

Gönül Depremi...

GÖNÜL DEPREMİ   bildiğim ne kadar dua varsa okuyorum hepsini etraf yıkık dökük! soğuk savaş dönemini andırıyor yaşananlar... oldu bittiye getirilmiş sevdalar bitiriyor bedenimi bir savaş ortasında kaybeden ülkenin herhangi bir bireyi edası hakim gönlümde! kaybedilmiş yitirilmiş mutluluklar sakladım beynimde... yıkık dökük etraf! çökmüş binalar... gönlümde depremler artçısıyla birlikte...   Eren Türkmen

_EreN_

_EreN_

Haz...

HAZ   hiç saymadım ama vardır yinede birkaç şişe içtiğimiz karşılıklı...   dünyaya basmadığım o an seninle içmenin derin hazzı uçurtma misali düşlerim pır pır etmekte kalbim   gözlerim tavanda ya giderse bir defa daha? yüzüm kıpkırmızı tek tek tükeniyor bedenim   en mutlu olmam gereken kahkahalar atmam gereken o an! ağlamam da neyin nesiydi?   hakikaten! sen seninle içmenin derin hazzını ne kadar bilebilirsin ki?   Eren Türkmen

_EreN_

_EreN_

Sezen Çalmalı Yine...

SEZEN ÇALMALI YİNE büyükbabamdan kalma, frekansları arada bir karışan kırık dökük üzerinde yılların tozu hiç dokunulmamış olmanın pisliği, hem de inadına dinletmek isteyen kendini sarı ve kahverengiden antika bir radyo bilmem kaç saat geçse de sezen çalsın diye beklediğimiz, sıkılmadan, yadırgamadan mutlu olmak için sebep arayarak hüzünlenmeyi mutluluk sayarak yaşamaktan zevk aldığımız o anlar gelmeli yeniden... ve... sezen çalmalı yine hiç dokunulmamış olmanın pisliği içindeki

_EreN_

_EreN_

Özne...

ÖZNE   yakarışlarını kim duyar? kimler dinler seni benim günlerce dinlediğim gibi? kim özne yapabilir seni kurulmamış cümlelere?   Eren Türkmen

_EreN_

_EreN_

Şeytan...

ŞEYTAN   yenilmek yakışmıyor içimdeki kine! mağlup olacak adam mıydım ben? yada adam mıydım gözünde bilmem! uymalı mıydım şeytana yakmalı mıydım gemileri yenilmek yakışmıyor sana! en hüsran mağlup oluş bu! tesellisi aylarca sürecek...   Eren Türkmen

_EreN_

_EreN_

içinde kendini bulabilirsin

Bazı anlar vardır; konuşmak istemez insan, sanki içindeki sesleri dinleme zamanı gelmiştir. Dışardan sessiz görünür ama; içinde kimsenin duyamadığı   çığlıklar vardır. Yalnızlık peşini hiç burakmak istemez insanın böyle anlarda. Sevdalıdır kişiye delicesine. Sanki yalnızlık paylaşılmaz olur böyle anlarda.   Kıskanılan bir sevgili misali. Herşeyde biraz yalnızlık biraz çaresizlik vardır sanki. Dalından kopup düşen bir yaprakta bile kendini arar böyle anlarda   insan.   Bende böyle

deniz_kizi

deniz_kizi

Reklamlar Ayrıntısı....

Genel olarak son bir kaç, aslında yaklaşık son 15 yıldır ciddi olarak oturup izlemiyorum televizyonu. Daha öncesinde de sinema ve çizgi film merakım olmsa yine izlemezdim. Ama şu bir gerçekki izlediğim reklamların haddi hesabı yoktur.. Her ne kadar reklam başladığı anda başka kanallara geçen biri olsamda dönem dönem özelikle durup izlemişimdir reklamları... Küçük çocukların hatta bebeklerin bile o renkli ekranda en çok ilgilendikleri programlar reklamlar olmuştur.. Belki de çok fazla görsel ve i

LostsouL

LostsouL

Gece ve sen...

Gece ve sen   Yine bir uykusuz gecenin alacakaranlığındayım, Seninlen sensizliğin koynunda,   Gözümde uyku yerine bir perde var, Gözleri kapalıykende görür insan, Fakat karanlığı görür..     Karanlık almasın beni, senle kalayım diye, Aldım elime kalemi ve yazdım sana,     Hayret ilk defa yazmama rağmen fazla okumadım ne yazdığımı, Oysa hiç beceremem yazmasını.. Şimdi de bişey değişmemiş olmalı,     Çok zaman düşünmüşümdür, İnsan nasıl olur da düşündüklerini kağıda anlamlı geç

egzorsist

egzorsist

Buğulu...

Buğulu   Dokunamadım ellerimle yüzüne,   Bir resim sadece baktığım gözlerine.. Baktıkça derinlere daldığım, Çıkmak için çırpınmadığım tek yer     Saçların içinde kaybolduğum ormanım gibi sanki, Koynun şevkati yaşamak istediğim tek yer..     Ellerin yüzümde sabah güneşin doğuşunda Merhaba demek istiyorum doğan güne..     Sarılmak istiyorum beline, Göğsümde uyutmak seni,     Buğulu gözlerinde kaybolmak..

egzorsist

egzorsist

ÜSTAT KİMDİR?

Üstat Kimdir? ( Yazar : Don Miguel Ruiz )   Bir zamanlar bir üstat varmış. İnsanlar konuşmasını dinlemek için toplanırmış. Söyledikleri harikulade imiş. Sevgi sözcükleri ona kulak veren herkesin, ta yüreğine işlermiş.   Kalabalığın arasından bir adam, üstadın ağzından çıkan her sözcüğü dinlemiş.Gönlü yüce olduğu kadar, alçakgönüllüymüş de. Üstadın sözleri bu adamı öylesine derinden etkilemiş ki, onu evine davet etmek istemiş.   Üstat konuşmasını bitirdiğinde adam, kalabalığın içinden ge

rina

rina

GÜZELDİR YAZMAK

Yazmak iyi gelir insana, alır bütün gerginliğini. En azından sizi dinlemeyen birine konuşmaktansa yazmak daha iyidir. İyi bir dinleyicidir defteriniz, kağıdınız ya da blogunuz .Bazen insanların yüzüne söylemeyi cesaret edemediğiniz şeyleri de yazarak söyleyebilirsiniz.Ama yazmak yalnızlaştırır mı insanı ya da yalnızlığına çere buldurur mu ? Oofff onu bilmiyorum... Ama canım sıkıldı yazdım. İyi de geldi.   Hep bir arayışta ve biinmezlikte gibiyim.Aslında ne aradığımı biliyorum.Ama ona nasıl u

Blanc Sombre

Blanc Sombre

ATATÜRK'ÜN SUÇU NEYDİ?!

Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu insan:   ATATÜRK...     Gençliğinde kot pantolon giyememiş. Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş... Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş... Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej esliğinde Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu... Kurtuluş hareket

tgrmrsn

tgrmrsn

Bırakıpta gidensin sen Leyla'sın

Mecnunu bilirsiniz.Hani şu leylaya kavusmak ugruna collere düşmüş.Leyla kim mi? rivayete göre bir gözü kör,öteki şaşı, kara kuru bir kız.Ama mecnunu var onun deli mi deli bir sevdalıktır mecnunluktur.Adı üstünde:cezbeli.Bagdat'ın sorul(a)madıgı aşıklardan... Leyla der de baska bir şey demez.Derken mecnunun babası bu aşkın altını deşeler.Kızı (leyla) görmek ister.Bakar ki.... -"Oglum "der "Bu mu senin aşkın?" "Evet baba "der "bu" "Ama oglum bu kız kör şaşı ve saire"diyecek olur ;bunun üzerine

suheda_

suheda_

Öğretmenim ........

Öğretmen; öğretme işini görev edinen kişiye denir. Öğretmenlik bir meslektir. Kişinin öğretmen olabilmesi için öğretmen yetiştiren bir okulu bitirmesi gerekir. İlkokullarda öğretmen Sınıf Öğretmenidir. Sınıfın bütün derslerini aynı öğretmen okutur. Ortaokul ve Liselerde ders öğretmenliği vardır. Meslek okullarında dersler özel şekilde yetiştirilmiş meslek öğretmenleri tarafından işlenir.   Eskiden öğretmene "Muallim", öğretmen yetiştiren okula da "Muallim Mektebi" denirdi. Ülkemizde öğretmen o

rina

rina

ANNEMİN YALANI:)

Ayak seslerini duyar duymaz, aslında açık olan gözlerimi,tıpkı derin bir uykudaymış edasıyla tekrar kapardım.Bu rolü en seçme oyunculara taş çıkartacak kadar iyi oynardım heralde ki, her seferinde kanardı.Belki de bu oyunu o da oynamaktan keyif alırdı da, ondan kanmış gibi yapardı. Ellerini saçlarıma uzattığı an, tütünle anne kokusu karışımı bir kokuyla dolardı burnum.Onun bu şevkatli dokunuşları benim sabahlarımın en güzel anlarıydı ve ben bu büyüyü hiç bozmamak için kırpıştırmak istediğim göz

Radya

Radya

yaşamak ayrıntısı..!

attığım her adımda ayaklarımın altındaki parke taslarından sesler geliyor.. kulaklarımdaki çınlama, gercekleri bastırıyor gibi.. halüsünasyon mu bu , bir göz aldatmacasımı.. hangsinde daha gerçek kalıyor insan? konusuyorkenmi kalabalık karsısında? yalnzıkenmi kendi basına? kelebek ömrü kadar kısa süren bir yanılmaydı bu, dogru yerde dogru kelimeyi kullanabiliyor olmak hala yetmiyordu guclu olmaya... ve insan vicdanının baskısından kurtulamadıgı icin hala bu dünya yaşanacak bir yer gibiydi..  

LostsouL

LostsouL

Atatürk'ün C.Dündar'a Mektubu

Atatürk'ün Can Dündar'a mektubu Özel   Can Dündar'ın son belgeseli Mustafa ile ilgili tartışmalar sürüyor. Kimilerince yerden yere vurulan, kimilerince de göklere çıkarılan iki uçlu eleştirilerle birlikte, şu günlerde elektronik posta kutularında hayali olarak Mustafa Kemal'e yazdırılmış bir mektup dolaşıyor.   İşte o mektup:   "Utandım çocuk   Beni anlatan bir film yapmışsın . Kızgınım, utanç içindeyim. Sana değildir kızgınlığım. filmdeki Mustafa'dan da utanmış değilim. Başaramamışı

tgrmrsn

tgrmrsn

ÖFKEM İÇİMDE PATLADI

Bugün ,yeni güne neşeyle açmıştım gözlerimi.Oğlumu okuluna bırakıp geldim,keyifle kahvemi içtim,tam Ebru şallı ile pilates yapıyordum ki kapım çaldı... Karşımda kimleri göreyimmm,pek sevgili alt komşum.   Bu eve ilk taşındığımızda merdivenlerde karşılaşmıktık onunla.Alt katımda oturduğunu duyunca çok sevinmiştim çünkü onu bir yıl'a yana yakındır Alpi takibe götürdüğüm anasağlığı polikliniğinden tanıyordum.Kendisi oranın ÇOCUK doktorudur.Yani Alpi doğduğu andan itibaren kucağına alan,aşılarını

Radya

Radya

AHDE VEFA...

Hz.Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler, derlerki -Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dönerek: -Söyledikleri doğrumu diye sorar. Suçlanan genç derki evet doğru bu söz üzerine Hz Ömer: -Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Bunun üzerine genç anlatmaya başlar,derki : -Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık kader bizi arkadaş

suheda_

suheda_

KİMSİN SEN ?

Dünyaya gelir gelmez içine girdiği o karışık kalabalık hayat, zor bir aile, onların yaşadığı acılar, kötü günler, nankörlükler...   Gördüğü bildiği tek hayat buydu.   Bu hayattan kaçmak için bir liman aradın kendine hiçbir şey soruşturmadan yanaştın o limana.Peki kurtuldun mu? Sana aşktan başka her şeyi verdi o liman değil mi?   Aslında bir limandın sen zaten başlı başına bütün herkesi o sıcak şefkatinle, sevginle korudun.Ama sana gerekli olanı bir türlü bulamadın.   Bütün zorluklarla da

Blanc Sombre

Blanc Sombre

Adam Dediğin!

ADAM DEDİĞİN!!!! Adam dediğin afilli olacak, Dik duracak başı, her türlü zorluğa karşı Mağrur! Ve Gurur okunacak duruşundan! Ta uzaklardan bile, bileceksin, “Aha, işte o benim” diyeceksin!   Havası değişecek evin İçeri girdiğinde! Gülüşü sevdalı, Yürüyüşü emin, Bakışı sağlam olacak!   Bir elinde ekmek; diğerinde çiçek, Taşımasını bilecek! Sarışın, esmer, saçlı, kel… Bunlar hikaye, Adam dediğin beyefendi olacak! Koluna girdiğinde; “Şu gördüğünüz küçük dağlar

rina

rina

YETİNMEYİ BİLİRMİSİN?

Yetinmeyi bilir misin? Sana verdigi kadariyla hayatin Hoş, Bilsen de bilmesen de Yara bere içinde bu yollardan geçeceksin...   Bugün bu şarkı çalıyordu bir yerlerde de düşündüm...Yetinmeyi biliyormuyum ya da biliyormuyuz?   Paradan puldan sözetmiyorum tabi   Hayatın bize verdiği kadarına eyvallah deyip teşekkür mü etmeli yoksa heyyy dur bakalım ben daha fazlasını hakediyorum deyip kafamı tutmalı?   Hahaha ben hep kafa tutanlardan oldum galiba  

Radya

Radya




×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.