Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
"Caresiz kaldiginizda bilin ki tek care yine kendinizsiniz...!"
"Ilerlediginiz yolda hic bir zorlukla karsilasmiyorsaniz,bilinki o yol asla sizi dogruya ulastirmaz...!"
"Ayakta olmek diz ustu yasamaktan daha cok onur vericidir...!"
"Akilli olanlar sebepler konusunda tartisirlar.Ama nihai karari sonucta surekli aptallar verir...!"
"Kelimelerin gucunu bilmiyorsan insanlarin kuvvetini asla tahmin bile edemezsin...!"
"Hayatta en aci sey ;Insanoglunun yasam surecindeki kacirm
ßir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ülkelerden birinde yaşayan bir yakışıklı prens varmış... Saray ahalisi Prenslerini çok severmiş, onu yerlere göklere sığdıramaz, ona olan sevgilerini kelimelerle anlatamazlarmış. Lakin Prens yıllardır sarayın dışına çıkmadığından halkı onu asla göremez, göremediği gibi de sadece saray ahalisinden duyduklarıyla onu tanırlarmış. Prens sarayın dışına çıkmak istemediğinden değil aslında sadece çekin
ADAM OLAMAYAN
Acıtıyor kalbimi
Gerçeğe yalan söylemek
Üzüyor her gece
Başımı koyduğumda yastığa
O ipe sapa gelmez sözlerin
Adam olamadın deyişlerin
Çınlıyor kulaklarımda
Delirir gibi oluyorum
İntikam bürüyor beynimi
Ama yapamıyorum...
Kapıya kadar gidiyorum
Koşarak geriye dönüyorum...
Bırak ben olayım
Adam olamayan...
Kabul artık kabul!
Adamlıksa aldatman
Sen adamsın
Ben,
Adam olamayan...
~Bahri Eren Türkmen~
ULUS'TA
Ulus'ta...
Tam ortasında başkentin
Kapısı açık bırakılmış
Bir apartman dairesi,
Herkesin bakabildiği,
Renkli,
Güzel,
Garip,
Esrarengiz
Ama...
Hoş kokulu bir daire!
Hala yerinde duruyor
Ve hala 7 numarada...
Rüzgara,
Hırsıza,
Arsıza,
Meydan okumuş yıllarca...
Ve hala 7 numarada...
Dedim ya 7 numarada işte...
En bildiğin rakam,
En sevdiğin,
En gelip gittiğin cinsten...
Hüznümün numarası 7...
Hüznümüzün...
Aşkımızın belkide...
Olmayan…
~Bahri Eren Türkmen~
BAŞKALARININ OYUNCAĞIYDI SEVDAMIZ
Beş para etmezleri alet etmişiz sevdamıza!
Hep acı çekmişiz!
Hep sürülmüşüz oradan oraya...
Hayat bizi yakalamaya çalışırken biz onu kovalamışız hep…
Gözlerimizi kapatmışız dış dünyaya,
Sadece başkalarını alet etmekle meşgul olmuşuz…
Pişmanlık duymuşuz bazen;
Fakat bildiğimizden vazgeçmemişiz…
İnsanlara insan gibi yaklaşmışız
Ama becerememişiz…
Dolu dolu yaşamak varken aşkımızı
Hep DİĞERLERİ yüzünden acı çekmişiz!
Ve tekrar sürülmüşüz…
Keşke diy
MUAMMA
Bir hayat sönüyor yanıbaşınızda
Sen tepkisiz,
Onlar tepkisiz,
Hissetmiyorsunuz hiçbiriniz!
Hissedemiyorsunuz!
Hissedemezsiniz..!
Ne zaman hissedebildiniz ki?
Şimdi hissedesiniz!
Muamma...
~Bahri Eren Türkmen~
HERHANGİ
Herhangi bir sahilin,
Herhangi bir yerinde oturuyorum yine!
Herhangi bir sabaha doğru….
Herhangi bir şeye kızmışım ki bağırıyorum yeni doğan güneşe
Herhangi bir taşı alıp fırlatıyorum dalgalara...
Herhangi bir ihanetin gözümün önüne geliyor yine...
Herhangi’den başka bir halt olamadım ya hayatında
İşte ona ağlıyorum hıçkırıklarımla doya doya...
~Bahri Eren Türkmen~
İçimdeki karmaşıklığı en güzel simgeleyen mevsimdi sonbahar. Birbirimize ne kadar da çok benziyorduk onunla.
Kışı bekleyen bulutlar, bulutların ardından yaprakları peşinden sürükleyen bir rüzgâr… Kışı bekleyen bulutlara ve
sürükleyici rüzgâra meydan okuyan bir güneş. Ve ansızın güneşin yenilgisini dile getiren bir yağmur…
Bu sabah yine rüzgâra yenik düşmüştü güneş. İzin vermiyordu bulutlar, yer yoktu adeta güneşe. Güçsüz yaprakları
dallarından koparıp alıp götürüyordu. Rüzgâr
Sarı yazdan güzel bir gün.Yine her zamanki gibi saatten önce uyanmış,güne başlamanın öncesindeki son 10-15 dakikanın keyfini uyanık geçirmek, dinginliğin tadına varmak istiyorum.Yatağımda bir o yana bir bu yana yuvarlanıyorum.
İş yerinin kapılarını açmış,tavşan kanı çayımı demlemiş,fırından yeni çıkmış sıcacık çıtır simit,tulum peyniri ,bahçemin domatesi ,yeşil biberi ve salatalığı eşliğinde günlük gazetelerimi okumaya başlamıştım bile. Bu benim yaz boyu yaşadığım rutinle
Ne kadar geniş olabiliriz veya olmalıyız? Olayları basitemi indirgemeliyiz veya olduğundan daha kompleks halemi getirmeliyiz? Nasıl karşılamalıyız? Nasıl düşünmeliyiz? Neden? Niçin? sorularına ihtiyacımız var mı? veya ihtiyacımız varsa nasıl bir ayar vermeliyiz veya kendi içindeki dengeyi nasıl yakalamalıyız? Uzun mu olmalı? yoksa kısa mı? Sahip mi çıkmalıyız? yoksa öylesine görmemezlikten mi gelmeliyiz? dikkat ederseniz soru işaretleri çoğaldıkça çoğalıyor..!
Öylesine söylenmiş, öylesine y
imkansız bir sürükleme yapmaya calısıyorsunuz...böyle bir uyarı aldıgımı hatırlıyorum belkide hayal görmüşümdür.. bilgisayarların uyarılarını hep sevmişimdir..kesin ve net karsılık verirler size.. anladıklarını hic eveleyip gevelemeden direk söylerler.Peki insan hayatını yaşarken hangi imkansızlıkları kendi beraberinde sürüklemek icin ısrar ediyor?
bir bilgisayardan aldıgım ilk uyarı mesajı aynen söyleydi..:
-bad command or file name
kötü komut yada dosya adı.. sanki bir hayat felsefesi gib
Karanlığın içinde kendimi gördüm.....
Herkesin gördüğü kadar.....
Ama bir farkım var.....
Karanlığın içinden çıkan ışığım ben....
Işık .......
Zenginliğide bilirim....Fakirliğide.....
Tepeye çıkmanın nasıl birşey olduğunu......
Tepeden düşmenin nasıl bir duygu olduğunu da.....
Aşksız yaşamanın ne olduğunu.....
Doya doya aşkı yaşamanın ne demek olduğunu da.....
Sevgiyide gördüm...
En acısından ihanetide....
Aldatılan bir kadının nasıl acı çektiğinid
sıradan gunluk hayatımızda basımıza gelebilecek talihsizlikler... neler olabilir?
mesela otobüsü kacırdınız..taksiye binmeyi dusunuyorsunuz..ama otobus beklerken onlarca taksi geciti halde siz bu kararı aldıgnız halde taksi gelmiyor.. taksi bekliyorsunuz bir taksi geliyor bindiginiz anda siz binerken bekledigniz otobus gecip gidiyor yanınızdan..
düzenli olarak piyango alıyor yada loto oynuyorsunuz.. belkide haftada bir defa ama sürekli.. hicbirsey cıkmıyor.. amorti bile tutturamıyorsunuz..
Siz üzüldüğünüzde neler hissedersiniz?
Ben önce kalbimde derin bir acı hissederim.
Sonra,ağlarım ağlarım ağlarım
Ve birden dururum,pili bitmiş bebek gibi.
Gözlerim boşluğa bakar artık.
Damarlarımda ki kan akmaz olur
Kalbim donar
Kış soğuğunda dışarıda kafesiyle unutulmuş bülbül gibi,
Ötmez olur,atmaz olur artık.
Bu iyi belki de...
Çünkü acıyı hissetmez olurum.
Çiçekleri solmuş,yaprakları dökülmüş
Kupkuru bir dalımdır şimdi.
Sonra,
Sonra ik
GÜZ YANGINI
Güz yangını vurdu kaybolduk rüzgârlarda
Yanık bir türkü gibi dolaştık yüreklerde
Sen benim hayallerim düşlerimsin
Sen benim sımsıcak gülüşlerimsin
Sen benim çocuksu sevinçlerimsin
Sen benim zamansız gidişimsin
Bende olan ne varsa savurdum senden yana
Yol oldum sevdamıza varamadım ne fayda
Sen benim dilimde türkülerimsin
Sen benim güneşim kor ateşimsin
Sen benim sürgünde memleketimsin
Sen benim dinmeyen hasretimsin
tekirdag sanki istanbulun abartılarını alınmıs halidir. istanbulda dogdum buyudum.. bir istanbullu değilseniz bunun nasıl birsey oldugunu anlamak zordur. mesela istanbulda binlerce dernek vardır.. türkiyedeki hatta dunyanın cesitli yerlerine mensup yada oarala ait olan insanlar dayanısma dernegi kurarlar ama dünyanın hicbiryerinde istanbullular dayanısma derneği diye birsey yoktur yanılıyormuyum?
ben gezdigim anadoludaki sehirlerin hicbirinde görmedim avrupada yasayan arkdaslar boyle bir dernek
ßeşibiryerdeleri bilmeyen yoktur herhalde değil mi?
Evet evet tam da aklınıza ilk gelen beşibiryerdeler benim size bahsettiklerim, yani 12 eylül darbecileri Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun olan beşibiryerdeler deeeeeeğiiiillllll, tabii ki de onlar gelmedi aklınıza biliyorum, benim bahsettiğim 5 tane Cumhuriyet altınından oluşan ve bir kırmızı kurdeleye geçirilip, düğünlerde gelinlerin boynuna takılan karizmatik beşibiryerdeler...
Peki nedir ba
yarım satte bir minubus kalkardı tekirdağa.. ve yol en iyi ihtimalle 50 dakika sürerdi.. alabildigine tarla manzaralı dümduz ovaların arasında uzanan gidiş geliş birer şeritli yoldan ibaretti yolculuk.. ve genelde o 25 kişilik minibus dolardı.. merkezden biraz uzaga gidince binenler ayakta kalırdı.. cogu zamanda bizler genc olarak ayaga kalkıp birilerine yer verirdk.. sigara icmek yaskatı belki ama en zevkli sigarada o araclarda icilirdi.. muavin icerken bunu hissedebilirdiniz..
yol boyunca onl
Bir zamanlar ne kadar çok gökyüzüne bakardım.....
Her yıldız kaydığında içimden dilek tutar ve dileğimin olmasını sabırla beklerdim......
Ama hiç bir dileğim olmadı.....
Sadece onları izlerken dilimden düşürmediğim ve benim şarkım diye adlandırdığım .....
Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar
Yeryüzünde sizin kadar yalnızım
Bir haykırsam belki duyulur sesim
Ben yalnızım,ben yalnızım
yalnızım...
Hatırlarmısınız böyle devam eder gider....şarkı bitince yalnız insanla
Büyük bir iç burkuntusu ve yürek acısıyla açtım bu sabah gözlerimi.Sıkça gördüğüm uzun metrajlı rüyalardan yanlızca biri belki.
Birbirini tutmayan parça parça flu sahneler bütünü.Bu sahnelerin her birinde net olan tek birşey vardı o da her sahnede bana eşlik eden erkek.
Arkamı döndüğümde arkamda gördüğüm,bir bar taburesinde otururken sağıma baktığımda, yanımda oturur bulduğum.Konuşmayan, sadece takip eden ve boş gözlerle bakan...
Hiç yüksek bir yerden tüm şehrin 5 dakikada karla kaplanı
Benim hüzünlerim vardır,yüreğimin en kuytu yerinde sakladığım güneş görmez kimse bilmez onları..
Bir annenin çocuğuna gösterdiği şefkat gibi besleyip büyütürüm,an gelir bana sormadan müsademi almadan çıkıverirler o kuytu yerlerinden tüm benliğimi kaplarlar ama en çokta gözlerimi.
Benim hüzünlerim vardır,hepsinin ayrı bir adı ayrı bir anlamı var bir bilseniz nasıl acıtırlar içimi ama olsun çünkü hepsinde öyle derin hikayeler saklıdır ki..
Ben mevsimlerden en çok sonbaharı sevdim,çünkü hüzün ko
Başlık şöyle:
Gelelim haberin analizine: Dizi senaryosu yazılmış. Kadın oyuncu diziden senaryo gereği ayrılıyor.
Ama haber sanki kadın oyuncu diziden atılıyormuş veya bazı sorunlar nedeniyle ayrılıyormuş gibi bir imaj veriyor.
AI (Yapay Zeka) Kendi Aklını Geliştirip İnsan Kontrolünden Kurtulabilir mi? İşte Bill Gates'in Cevabı
Microsoft'un kurucu ortağı Bill Gates, son zamanlarda OpenAI ve ChatGPT'nin öne çıkmasıyla dalgalanan yapay zeka devrimine daha fazla ışık tutuyor.
Ne Oldu: Gates, Financial Times'tan Gideon Rachman'ın bir noktada yapay zekanın kendi başına bir zihin geliştirebileceği, ne yapılacağı konusunda kendi fikirlerine sahip olabileceği ve insan kontrolünden kaçabileceği fikrinden endişe
Bu konuda bbcearth bir makale gördüm onu da buraya aktarıyorum
Doğuştan gelen bir ahlaki pusula ile mi doğuyoruz yoksa büyüdükçe geliştirdiğimiz bir şey mi?
İnsanların iyi mi yoksa kötü mü doğduğu yüzyıllardır filozoflar tarafından tartışılmıştır. Aristoteles, ahlakın öğrenildiğini ve “ahlak dışı yaratıklar” olarak doğduğumuzu, Sigmund Freud ise yeni doğanları ahlaki boş bir sayfa olarak kabul etti. “Sineklerin Tanrısı”nı okuyan herkes, çocukların bir tarikat başlatmak ve vahşice birbi