Zıplanacak içerik

İNTERLOCK

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

İNTERLOCK tarafından postalanan herşey

  1. İNTERLOCK şurada cevap verdi: Radya başlık Forum Oyunları
    .. güneş.. hava ve güzel kelimelerini mi öğrendin? hoş geldin @@Shanks.. paylaşım güzeldir.. ruhî bi iştir.. demişsin.. peki..
  2. .. cüceloğlu insan'ı bulabilmiş mi? kişisel kanaatim; ı ıh.. niçün.. çünkü insan'ın ne olduğunu bilmez.. bilse idi aramazdı.. bilmeyenin önünde durur hep aradığı ama ne aradığını bilmiyor idiyse onu göremeyecek ki.. cüceloğlu.. kafasında bi insan figürü tasarlamış.. ha baba de baba onu ariy.. ade bakalım.. iyi aramalaaar.. merhaba.. ..
  3. .. mele'-i a'lâ da dönmekte.. fincan etrafında.. ne güzel.. hemi de kaffe.. @@simin teşekkür ederim eflatımıs..
  4. İNTERLOCK şurada cevap verdi: simin başlık Havadan Sudan Konular
    oj geldiniiz..@@simin kızımız.. olsun efendim.. olsun.. size nice bardaklar olsun.. şu anda quantum'dan söz ettim.. kimse annamadı.. n'apim? merhaba..
  5. Ârif' i sembolize eden Absal' ın ölüm olayı, aydınlanma sürecinden geriye dönüş olmadığını vurgular. Doğu'ya, ışıklara yapılan yolculuktan geriye dönüş yoktur Ve Ârif bir kere madde dünyasından arınıp, saf şekiller âlemine ve meleklerin dünyasına girdi mi, bir daha bu dünyanın karanlığına düşmez. Bu durum, simyada, metalin altına dönüştükten sonra, tekrar eski haline getirilememesine benzer. Ârif'in kozmosta yaptığı yolculuk, yol boyunca karşılaştığı zorluklar ve sonucu ruhsal dirilişi başlatan ölüm olayı ile, görsel hikâyelerin program dairesi tamamlanır. Bu dairede tabiat ikili rol oynar; Birinci; olumsuz ve çapraşık, ikincisi; olumlu ve berraktır. Salik'in bilinci, bir Meleğin/Bir Bilge ve Pir-spiritual guide Hayy İbn Yekzan'ın ziyareti ile uyandığında ve o, sıradan bir insan olmaktan uzaklaşarak bu yolda bir salik olmaya başladığında, kozmos, onun için bir kript/crypto/totem, kurtulunması gereken hapishane haline gelir. Bilinci şekil değiştirip aydınlandıkça, kozmik kript/kozmik pentheon'dan kaçışı gerçekleştikçe, Tabiat da gerçekten sembole, karanlıktan ışığa dönüşür, böylece Ârif'e ruhsal yolculuğunda yardım etmeye başlar. Kozmogoni/Cosmogony/Evrendoğum, Ârif'in ruhsal olanı idrakinde ve aydınlanmasında etkili olmaya başlar, çünkü Ârif'in kendi kökenini, yolculuğunu gerçekleştirdiği evrene dayandırmasını, o sağlar. Ârif'in yolculuğu; Madde dünyasından, saf şekiller/pure forms dünyasına, Batıdan/Occident, Güneşin doğduğu yer olan Doğu/Işık Ülkesi'ni sembolize eden Melekler Âlemi'ne doğrudur. Ve buna karşılık Güneşin battığı yer olan Batı, maddenin karanlığına delalet eder. Şekiller ve maddeden meydana geldiği için bu dünyadaki tüm varlıklar kendilerinde Doğu ve Batı sembolik dünyalarını barındırırlar. Görsel daire / Visionary Cycle de şekil, "Bir şeyin o şey olmasını" sağlayan öz/idea/hakikat'tır. Ârif'in yolculuğu onu maddeden saf şekle, karanlık Batı'dan-ışıklı Doğu'ya ulaştırır; Ârif, madde dünyasından, maddi bedenden, üç varlık âleminden ve tahayyülden, Meleklerin dünyasına yükselir. Ârif'in bilincinin aydınlanmasını ve evrenin olgu/fact tan sembole dönüşmesini ortaya koyan bu yolculuk, sadece sembollerle, İbn Sina'nın "Seçkin Bilimi/İlm el- Havâss" dediği dille anlatılabilir ve sadece bilinci şekil değiştiren veya belirli "Kavramsal Boyutlar" a sahip olan bireylerce bu bilim anlaşılabilir. Diğer kişiler için bu hayal ürünü bir hikâye veya hurafe olarak kalır. Seçkin Bilimi / İlm el-Havâss, kökeni Hz. Peygambere dayanan kutsal metinlerin yorumu/Te'vil'e de bağlıdır. Yorumlar bütün insanlığa hitab ettiği için de genel dinî kanunların üzerinde yer alırlar. İslâm Kozmoloji Öğretilerine Giriş Seyyid Hüseyin Nasr İnsan Yayınları-1985
  6. HOFMANNSTHAL.. küçük kardeşin öne atar bağlanmamış saçlarını canlı bir duvak gibi, güzel kokulu bir çite benzer ve dikkatle bakar, öylesine gözlerle! ne kadar tatlıdır düşünmek yalnız böyle küçük şeyleri meyveler olgunlaştı bütün hasret çeken dallarda her geceki bahçende, çin fenerleri kırmızı yemişler gibi sallanır ve aydınlatır hasret çeken dalları.. ne kadar tatlıdır düşünmek yalnız böyle küçük şeyleri ..
  7. .. The Moon's Daughter! very very years ago.. trajedinin tezahür ettiği plato olan füsunkâr bi ortam moor of venezia'da bi desdemona yaşarmış.. bi de; çıpa'nın sunumu olan hem egemen ve hemi de akrep zehiri taşıyan ve fırsat buldukça çaktırmadan olmadık bi organa zerk eden illetken'in hizaladığı kafa pozisyonun hikâye edildiği magrib'li othello! desdemona'nın kim olduğunu muhterem pederi dahi bilmezmiş.. ki kuzey africa'lı oportünist bilişimci şahsiyet othello nereden bilecek? bi de öteki othello var!? o da diğer othello'nun spekülasyonu olan sap kişilik -gibi görünsede guy kimin gibi kurmay olabilicektir.. ihtimâl dahilinde olup.. ebabil kuşu anlamına da gelebilir..- lago othello!? aceba; othello biribirine zıt iki kişilikli bi şahsiyet mi idi.. ve desdemoon kızımız da.. mai semamızın derinliklerinden ship ilen gönderilmiş aşılanmış bi cinnî benzeri hybrid confused olabilir mi idi? bu sorunsalımızı irdelemeye devam edeceğim.. beni takib edin.. aaaz sonra..
  8. .. evvel emir'de.. günaydınlarım olsun @@binyamin dostum.. 1) tüm gerçek oyunlarda figürler.. çok kavramlı birer katılımcı aktördürler.. 2) hani var ya; başbakanımız'ın konuşma yapar iken.. gözünü dikip okuduğu bi cam ekran var.. uzatmiyim.. o alet-edevatın adı bileceksin.. prompter suflör demek.. eğer aktör unutursa söyliyeceğini.. biri ona sözleri hafifçe üfler.. bendeniz de sizin gibi bahil genç üyelerimize her daim sufle-ler pişir-i yorum.. efladımıs.. o da o dimehtir.. vesselâm.. ..
  9. .. "Argumentum ad ignorantiam" denir. Yani "Bilgi yoksunluğundan kaynaklanan argüman" dir. lâtince cümlecik; bir kişinin, özne ile yüklem birlikteliği ile.. bir önermede bulunmasıdır.. ki böyle bi simetri kurulduğunda yol bilinmezliğe doğru giden loş bi yoldur.. acı yolu'dur.. bir de, sanırım "karibân" demek istediniz.. çünki "gariban" zaten gözü-kulağı çoktan kitlenmiş/off anlamına gelir.. merhaba ..
  10. .. walla ben de anlamadım @@Admin'im ama.. görüntüsü güzeldi.. ziyaretiniz için teşekkür ederim.. ve poğaçanız efendim..
  11. .. canımız.. bilmiş genc üyemiz @@binyamin ben artıkın firar felan edermiyim.. yaş 67 yüzüme bile kimesne bakmaz walla.. mirar edebilirim.. ayineye bakma özgürlüğüm el an elimde.. o kadar.. ama anlamadığım şu, sen de mi homongolos oldun yavriimm.. wah wah dı efladımıs.. ben şinci seni okur üflerim.. tez zamanda atlatırsın.. üzüldüm yaw.. akşam akşam.. ..
  12. .. azimliyim.. illâ ki şu çayı ikram edicem.. bu sunum ilk gelen için.. kimse tenezzül etmezse.. ben içerim.. n'olcek..
  13. saptaman kesin doğru.. sevgili @ ancak bi süre olmalı diye düşünüyorum.. sonra biraz anlaşılmaz ve.. kabul edilemez olunuyor.. bi zaman roots'ta sevdiğim bi bayan dostumun.. bahsettiğin adamlar- ki o araya beni de dahil etmiş- şöyle bi şiirini yayınlamıştı. konu ile ilgili ve.. hoşluk olsun diyerek; ** kendiyle konuşana yalnız derler deliler şiirin yüz çizgileri yaşanan her kelimede zayii aşk kısır ruh, tuşa da dokunsan, kalemide zır zır kağıda vursan, nafile. sokak lambaları konuşmayı öğreniyor, zır zır şöyle uzaktan uzaktan şiirlerim okudum. aşık olmuşum, buluta asmışım, el buharıyla yağmur yağdırmalarım. ah benim aşık olmalarım. sabahın erken vakitleri, geceden kendini alamayan uyanışlarım. atsız kovboy'u özledim mesela hiç tanımam halbuki sonra bir adaya göç eden iki iyi insan biri aşk Ah Şahım neredesiniz siz kendi kendine konuşana yalnız derler halbuki asıl deli kendi kendine konuşana kulak kabartan değil mi şimdi bir moortip okuyayım, her okuduğumda manasız bir biçimde tipitip sakızı geliyor aklıma, ah affola... ''çocukluğa inme bahanesinde binek adamlar'' bir fahişenin ağzından öykü akacak, yazarın kalemi sulanacak da... ah bu kısır ruh... ayben roots ekleme: 28-07-2006, 14:00 ..
  14. Hayy İbn Yekzan'daki Ârif' in yolculuğu, Doğu olarak sembolize edilen ve Işık Melekleri'nin etki alanı olan "Saf Şekil/Form" dünyasından başlar. Bu dünyanın karşıtı ise toprağı sembolize eden ve"Saf Madde"ye tekabül eden Batı'dır. Bir Bilge ve Pir/spiritual guide olan Hayy İbn Yekzan, salik'e/yol ehli'ne melek olarak görünür ve bu yolun yolcusuna evreni, tüm fiziksel gerçeklerin simgelere dönüştüğünü ve salikin aşıp-geçmesi gereken bir yol olduğunu anlatır. O, saliki semboller/remizler kozmosundan, Doğu'ya ve Işık Melekleri' nin alanına yolculuk etmeye teşvik eder. Risalet-el Tayr'da salik, bu yolculuğa çıkmayı kabul eder ve günlük yaşamının uyuşukluğundan da arınır. Melekler ile birleşerek, kozmik/kevnî dağların silsilelerini ve vadilerini aşar. Salaman ve Absal, salikin ruhunun melek seviyesine ulaştığı yolculuğu anlatır. Hace Nasireddin et-Tusi'nin İşarat'a yazdığı şerhde geçen bölümlerden, Salaman ve Absal'daki hikayenin plânı anlaşılabilir. Salaman ile Absal iki üvey kardeştirler ve Absal küçük olanıdır. Absal, memleketin yöneticisi ve çok yakışıklı, akıllı bir adam olan büyük ağabey Salaman tarafından yetiştirilir. Salaman'ın karısı kayınbiraderine aşık olur, fakat Absal karşılık vermez. Arzusunun gerçekleşmemesi üzerine Salaman'ın karısı kızkardeşini Absal'la evlendirmek ister. Gerdek gecesi onun yerine geçer. Tam Nikâh kıyıldığı esnada ışıkların yakılması üzerine Absal gelini görür, ağabeyinin karısı olduğunu anlar. Ve bu duruma tahammül edemeyerek evden kaçar ve hatta ertesi gün ağabeyinin ülkesini bir grup askerle terkeder. Absal ordusuyla birlikte, Büyük İskender gibi, uğradığı her yeri fethederek bütün dünyayı dolaşır. Daha sonra ülkesine döner ve elde ettiği toprakları da ağabeyisine verir. Dönüşünden sonra Salaman'ın karısının aşk tekliflerine yeniden maruz kalır, fakat yine karşılık vermez. Bu kez kadın Absalın askerlerine para öder ve savaşta onunla beraber dövüşmemelerini sağlar. Bu nedenlerle Absal yaralanır ve öldüğü zannedilir. Fakat orman hayvanları onu alır, tedavi eder, sağlığına kavuştururlar. Böylece Absal bir kez daha ülkesine dönme gücünü kazanır. Plânların başarıya ulaşmadığını gören Salaman'ın karısı bu kezde hizmetçilerinin yardımıyla Absal'ı zehirlemeye karar verir. Plân başarıyla uygulanır ve Absal ölür. Kardeşinin ölümüne çok üzülen Salaman, rüyasında onu görür ve ölümünden karısının sorumlu olduğunu öğrenir. Bunun üzerine karısını, ona yardım eden hizmetçileri ile birlikte aynı zehirden içmeye zorlar. İslâm Kozmoloji Öğretilerine Giriş Seyyid Hüseyin Nasr İnsan Yayınları-1985
  15. ooo @@democrossian hocam.. efendim.. subliminal takılıyoruz artıkın he mi? waw.. saw.. seen.. see.. gözler fırladı yerinden. sesler duyunca alt-bilinçten.. ..
  16. bu konuda tereddüd yok ki zaten.. ve efendim.. bizler uyumakta iken.. beyin uyumuyor ki.. ve hatta.. işine karışan olmadığından kelli.. daha bi rahat.. daha bi hızlı çalışıyor.. dip not: ..gibi gelmektedir bendenize! merhaba..
  17. İNTERLOCK şurada bir blog başlığı gönderdi: İNTERLOCK's Blog
    Günlerden bir gün, ünlü bilimci- ki söylentiye göre Bertrand Russell'dır- gökbilimi üzerine bir söylev vermektedir. Dünyanın güneşin etrafında nasıl döndüğünü, güneşin de galaksi denilen uçsuz bucaksız yıldızlar kümesi etrafında ne şekilde devindiğini anlatır. Konuşmasının sonunda salonun en arkalarında oturan ufak tefek yaşlı bir bayan ayağa kalkar; "Bütün söyledikleriniz saçma sapan şeyler. Aslında, dünya dev bir kaplumbağa'nın sırtında bir tepsi gibi durmakta!" der. Bilimci, yüzünde esaslı bir gülümseme ile yanıtlar: "Peki, ya kaplımbağa neyin üstünde duruyor?" "Sen çok akıllısın delikanlı, çok akıllı" der yaşlı bayan. "Ama ondan aşağısı hep kaplumbağa!" Zamanın Kısa Tarihi Stephen W. Hawking Doğan Kitapçılık ** ** KAPLUMBAĞA: Farsça: *Gaylem= Kaplumbağa: -Mugaylan ağacı/Dünya/Dikenlik yer/Kul/Cariye, Güneş sitemi/Akıp-giden/Gemi. -İnsanlar arasında mer'i ve muteber ve mütedavil olan/Ekranda ve gözle seyredilen manzaralar ve seyredenler tarafından çok beğenilen, güvenilen ve inanılan; sürümde/versiyon/tedavül/varyant/ örnek/tasvir/hikâye olan ya da sunan. -Kadınların, elbise üzerine örtündükleri çarşaf. Arapça: *Selâhif/Sulahfat= -Zihinde canlandırılan şey'ler. -Yokluk/gayr-ı mevcud olan ve fakat var gibi algılanan şey'ler; resim ve heykeller gibi/ Statues/Stabileishment -İllet-i temessül/Causalite. -Tasarlama. -Tasvir: Görebildiğimiz ve hissedebildiğimiz şeyleri bize gösterebilecek veya hariçte vücudu olmayan ve fakat hissedilen şeyleri duyurabilecek meleke. (tdk) ** -Batıl şey'leri/eşyaları güzel tasvir etmek, her demde, sâfi olan zihinleri cerhdir, hem idlâli.. (sözler) Cerh= Yara açmak/Dimağda kargaşa ve panik. Idlâl= Hak olan dinden çıkmak/Azmak/Doğru ve hakk ve hakikat caddesinden ayrılma/İslâmiyetten sapma. (os.-arp. sözlük) Jaine'lerde: Sanskrit: Bir imaj olarak; *Suvatra=Kaplumbağa -Tasavvur/Tasvir. İngilizce'de: *Turtle= -Cebir=Haber alarak, bilgilenerek telafi etmek. -Kötü bir etkiyi veya sonucu başka bir etki ile yok etme, karşılama, yerine koyma suretiyle telâfi/Tefe'ül sistemi/Yom' yorma/Şom giderme. -Sistemin uygulama alanı olan, göreceli zaman ve mekân ve eşyalar âlemi. ** İrenler aydur: "Biz yürüriken tüş görerüz, tüşümizni neye yoraruz? Yom'a yoraruz, hayra yoraruz. Kaba kaba arefeler, ulu ulu bayramlar, lonpay lonp." Barak Baba Tasavvuf A. Gölpınarlı/1961 Yükselen Matbaası
  18. .. "niçün bazılarına doğruyu anlatamayız?" sorunsalı üzerine associationism bakış açısına ilişkin bi deneme: Son bölüm Evvel-emirde şunu söyliyelim ki bir alâkayı dimağlarımızda beslemek veya diğerlerinin/ halkın dimağlarında besletmek mümkündür. Dünyanın en faideli işlerinden biri halkın gözünü açmak, yani halkta haricî şeyler hakkında bi alâka uyandırıp, onları bu hususta düşünmiye sevk etmektir.. Dünyada iyi alâkalar bulunduğu gibi, fena ve şüpheli alâkalar da bulunabilir; Bir adamın bütün alâkası para kazanmaktan ibaret olabilir; bu adamın dimağında Tedaî Makinası hayrete şayan meharet ve sür'atle bu uğurda çalışır. Bütün alâkası sadece sınıf geçmekten ibaret olan bir çocuğun Tedaî Makinası imtihan zamanına kadar kuvvetle çalışır. Bu çocuk imtihanından sonra derslerinin muhteviyatını bilmez bile.. Kabahat çocuğun değil sistemindir. Zavallı çocuk da bu sistemin kurbanıdır.. Bunların en fenası insanların, eşyaları diğer insanları mağlub etmek menfaati ile tetkik etmesi, yahut kendilerinin haklı olduğunu isbat etmek üzere Tedaî yapması veyahut mensubu olduğu bi sınıfın diğer sınıfa, yahut bi dinin diğer dine faikiyyetini isbat etmek üzere düşünmesidir.. Bu nev'i alâkalar pek kuvvetli ve umumî olup, dimağın umumi kanunlarına göre, beklenen netice de hasıl olmaktakdır. ..
  19. Eylül 22, 2006 candan bi dost'tan alıntı; oben, şuben, buben, .. gün aydın.. göz aydın.. gönül aydın olsun, ey insanlık ! uykusunu almış, sabahı kör karanlığında yakalamış, daha net bir ifâdeyle 06:00'da gözlerini açmış (neye olduğu şimdilik muamma) biri olarak, uzun zamandır olmadığım kadar huzurlu bir güne başladım. gece ben uyurken, içime yine birben girmiş. yok şarkıcı falan değil.. epeydir ortalarda olmayan benlerimden biri.. özlemişim keratayı.. buben pek çalışkandır, sabahları erkenden kalkar, sevdiklerine mükellef bir kahvaltı hazırlar ve eder, kafası acayip çalışır, neşelidir, pervâsızdır, çenesi düşüktür, ukâlâdır, hayâta nanik yapar.. yirmidört saate bi' ton iş sıkıştırabilir.. buben içime girmeden önce içimdeki ben sinir bozucuydu. üretim yapamayan miskin bir yaratık, salaş bir karakter. az önce sevdiğim blogculardan birinin blogundaydım. oscar wilde için atıp tutmuşlar hehehe.. evet kevser, şimdi burayı okuyorsan yandı gülüm keten helva.. aklımda kaç gündür bu konu vardı da, yazacak tâkât mi desem, ne desem bende yoktu, o yüzden hazır aklımdayken ve buben bendeyken es geçmeyeyim, dedim. buben diline de hâkim olamaz ve hiç mütevâzı değildir evet 'mütevâzı' dedim mütevâzi değil.. şaşkalozların çoğu bunu da karıştırır; hem bilmezler, hem söylerler, hem uyarırım, hem dinlemezler, salak işte bunların çoğu.. kim mi? elbette insanlardan bahsediyorum, gerçi ben onlara insan demem çoğunlukla 'insancık' derim. evet küçümserim böylelerini.. mâlûmatfuruşluk yapmaktan kolay ne var? hele ki google hayâtımıza girdiğinden beri.. sanırsın ki ; bir filozoflar cennetiymiş azîz memleketim.. yalanım varsa iki gözüm önüme aksın! açın bakın bloglara, ne kadar çok filozofik canlı türü varmış, görün. he bi' zahmet canım, hadi göreyim sizi! bu canlı türleri evlerde, işyerlerinde falan yaşar. yaşar mı dedim? ahhh pardon pardon millll pardon! türünün devâmını sağlar demeliydim.. çok lâzımmış gibi. pek okur bunlar da iş yazmaya gelince, ver or'dan abicim yarım kilo kaşar, melmekât âlim ulemâ görsün.. hemen her konu hakkında bilgi sahibidirler. ''bilmiyorum'' demeyi büyük ayıp sayarlar.. ilginçtir pek çoğu meslek sahibidir.. bu sözüm sana çetin altan! demek meslek sahibi olmakla iş bitmiyormuş.. "okumakla adam olunmuyor" dedikleri türden bir yaklaşım.. ben böyle yaklaşıyorum abi, ne var! bu türün, bir de zamandan bol bir şeyi yok. valaha da yok! billaha da yok! gözümle gördüm şâhidim! akşama kadar o forum senin, bu forum benim, yemez-içmez dolaşırlar. ben şuncacık kimsesizlerim'e yetişemiyorum, iki satır yazıyorum kaç dakikam gidiyor, bunlar nasıl beceriyorlar bu işi valla çözemedim.. hemi de yazdımı öyle böyle değil, makâle cinsinden.. e peki sorarım size.. bunlar ne zaman yaşıyorlar? bunca şeyi öğrenmek bir yana, aklında tutacaksın, ezberleyeceksin, içselleştireceksin (ya da en azından öyle görüneceksin), cânım sözcükleri bir araya getireceksin, or'dan oraya da lâf yetiştireceksin. valla ben zâten salak bi'organizma olduğum için kafam almıyor, ama alan varsa bi' zahmet bana da şe'etsin.. okumadığım o kadar çok şey var ki..adını falan duymuşumdur da, ne bileyim ne der, ne düşünür, çok da kafa yormam, yoramam.. ha kalkar adamın tekini bir cümlesi için sevebilirim o ayrı, ama "ben o'nun size seceresini okurum baba!" demem, diyemem.. ha şimdi çıkar da angutun biri "okumayalım mı kardeşim, sen bunu mu demeye çalışıyosun!" demesin, zirâ uğraşamam. ama gözünüzü seveyim, herşeyi de siz bilmeyin be güzel kardeşim! hayâtı yedim- yuttum ayakları yapmayın bana, valla çok kötü döverim! siz zâten, bu kadar biliyorsanız, işi çözmüşsünüzdür, bizi de yormayın, bi' zahmet bize de öğretin yav! Allah rızâsı için! bi' de, bi' de, bi' de, siz yaşamaya ne zaman fırsat buluyorsunuz, onu çok merak ediyorum. yalvarıyorum bi' anlatın.. dinlerim.. valla uysallaşıveririm, mantığıma ters gelmiyorsa dedikleriniz. "benim mantığım" hah işte anahtar kelime! beni buradan yakalayacağınızı sanıyorsanız aldanıyorsunuz ciğerim! yaşamayı yok sayarak, hayat ezberlemek, sonra bitki yetiştirir gibi, kendini yetiştirmek bana ters gelir, şimdiden söyleyeyim. siz hiç çocuklarla konuştunuz mu? gerçekten evet gerçekten konuştunuz mu onlarla? yaşamak için tavsiye ederim. bi' ********* anlamıyorsanız da, en azından deneyin.. belki kaybettiğiniz, ya da zâten bulamadığınız şeyi/şeyleri bulabilirsiniz. çocuklardan hazetmiyor olabilirsiniz, o vakit; denizin sesini dinleyin.. mehtabı seyredin.. papatyaları koparmayın, koklayın ve izleyin.. gökyüzüne bakın, uzuuun uzuuuuun bakın, o size yapmanız gerekenleri söyleyecektir.. seher vaktini kaçırmayın, gün ne getirir bilemezsiniz, bunu size descartes öğretemez işte, bekleyin.. chopin o kısacık yaşamında, yağmur gibi balâd düzemedi, ne yâni kötü müzisyen miydi.. dağlardan ilhâm alın, çok sevebilirsiniz.. çınar yapraklarına bakın, çizemeyebilirsiniz ama görebilirsiniz en azından.. âşık veysel dinleyin, küçülmez, büyürsünüz..özünüze dönün, belki bir gün, bir yerde karşılaşabiliriz.. o zaman size, oscar wilde kadar "ukalâca" gelen bir çift söz edebilirim, ben karnımdan konuşmayı bilmem, camın arkasında böyle değilim tek, gözlerinize bakabilirim.. insanlığımla utandırabilirim sizi.. yaşadıklarımı anlatabilirim.. benim en çok buna zamânım oldu çünki.. ne demişti oscar wilde : "kimseler bilmez bunu benim bildiğim kadar, bir yaşamdan fazla bir yaşamla yaşayanlar, ölürler bir'den fazla.." ..

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.