Zıplanacak içerik

İNTERLOCK

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

İNTERLOCK tarafından postalanan herşey

  1. hayvan dostlarımız..
  2. "niçün bazılarına doğruyu anlatamayız?" sorunsalı üzerine associationism bakış açısına ilişkin bi deneme: aksini iddia etmesi menfaatine uygun düşen kesan zümresinden bi nefer ile bi mes'elenin münakaşasına giriftar olabileceğimizi farz edelim; bize pek hoş görünen nukat dimağlarımızı tazyik ettiği gibi, muarız'ımıza hoş görünen noktalar da onun dimağına tazyik ve tes'ir eder. bu yüzden ne biz onun dediklerine kulak veririz ve ne de o kimesne bizim dediklerimizi anlar ve beyhude yere biribirimizi iknaa' çalışırız. din, siyaset ve politika meşguliyyetlerinde ekseriya böyle olur. humanity, düşüncede ve muhakemede ictina edebilirler; fekat en fenası kendi kendine müctena olmaktır, ki zekâvet sahibi addettiğimiz kimselerde ve hatta ma'kul beşerlerde bile bu temaşa edilebilinir. Hissiyatımız ve menfaatlerimiz tedaî vetirelerini bozarak bizi tecdi' edebilir.. zamir'im bahis üzerinde sebat etmektir.
  3. .. İKİ DADA BİLDİRİSİ ANDRE BRETON 1: Sorun’un tarihsel öyküsü ikinci derecede önemli. Dada’nın nerede ve ne zaman doğduğunu bilmek olanaksız. Aramızdan birinin ona vermekten hoşlandığı bu adın tam anlamıyla anlaşılmaz olmak gibi bir üstünlüğü var. Kübizm bir resim okulu olmuştu, fütürizm siyasal bir hareket: Dada ise bir anlayıştır. Birini öbürünün karşıtı olarak ileri sürmek cahilliği ya da kötü niyeti gösterir. Din konusunda özgür düşüncenin bir kiliseyle hiçbir benzerliği yoktur. Dada da sanat konusunda özgür düşüncedir. Okullarda metinlerle ve müzelere yapılan gezilerle ilgili açıklamalar dua gibi ezberletilip okutulduğu sürece bizler despotluk var diye bağırıp duracağız ve töreni bozmaya çalışacağız. Dada hiçbir şeye adamaz kendini, ne aşka ne de işe. Bir insanın yeryüzünden geçerken kendinden bir iz bırakması kabul edilemez bir şeydir. Dada yalnızca içgüdüyü benimsediğinden açıklamayı önsel olarak mahkum eder. Ona göre, kendi üstümüzde hiçbir denetimin bulanmasına izin vermemeliyiz. Ahlak ve zevk gibi dogmalar söz konusu bile olamaz. 2: Bizler gazeteleri tıpkı ölümlüler gibi okuruz. Hiç kimseyi üzmek istemiyoruz. Ama Dada sözcüğünün cinaslara kolayca konu olabileceği de rahatça söylenebilir. Hatta biz biraz da bu yüzden benimsedik bu sözcüğü. Biz, herhangi bir konuyu, öncelikle de şu ‘’biz’’ konusunu ciddi olarak ele alıp inceleme yolunu bilmiyoruz. Dada üstüne yasılan her şey bizim hoşumuza gitsin diye yazılıyor. Uğruna tüm sanat eleştirisini feda etmeyeceğimiz hiçbir önemsiz gazete haberi yoktur bizim için. Son olarak, saavaş basını, mareşal Foch’un bir dalavereci, başkan Wılson’u da bir aptal olarak görmemizi engellemedi. Bizim istediğimiz de zaten görünüşümüze göre yargılanmak. Her yerde benim gözlük taktığım anlatılıyor. Size niçin taktığımı itiraf etsem bana kesinlikle inanmazsınız. Bir dilbilgisi örneğinin anısına takıyorum gözlüğü: ‘’Burunlar gözlükleri taşımak için yaratılmıştır; ben bu nedenle gözlüklüyüm.’’ Nasıl dersiniz? Ha! Evet! Bu bize yeni bir şey vermez. Pierre bir insandır. Ama Dada gerçekliği diye bir şey yoktur. Yapılacak tek şey bir tümce söylemektir, böylece karşıt tümce de Dada olur. Tristan Tzara’nın tütüncüde dili tutulmuş bir durumda bir sigara istediğini gördüm. Orada ne vardı bilmiyorum. Philippe Soupault’nun da ispirto ve temizlik malzemesi satılan dükkanlara girip ısrarla canlı kuşlar istemesi hala kulaklarımdadır. Ben de, şu anda, belki de düş görmekteyim. Kırmızı renkli bir mayasız ayin ekmeği sonuçta beyaz renkli bir mayasız ayin ekmeğinin yerini tutar. Dada sizi cenete göndereceğini vaat etmez. Önsel olarak yazın ve resim alanlarında bir Dada yaşyapıtının doğmasını beklemek gülünç olur. Biz özellikle tutuculuktan nefret etsek de doğal olarak, hiçbir toplumsal iyileş(tir)menin olabileceğine inanmayız. "Ne pahasına olursa olsun barış’’ savaş döneminde Dada’nın parolasıydı, tıpkı barış döneminde ‘’Ne pahasına olursa olsun savaş’’ın Dada’nın parolası olması gibi. Çelişki hala görünüşten ve kuşkusuz en çekici görünüşten başka bir şey değil. Ben konuşuyorum ve söyleyecek hiçbir şeyim yok. En küçük bir tutkumun bulunduğunu düşünmüyorum: Bununla birlikte size canlılık kazanıyormuşum gibi gelir. Nasıl olur da sağ böğrümün sol, sol böğrümün de sağ böğrümün gölgesi olduğu düşüncesi beni tam anlamıyla hareket edemez bir hale getirmez? Sözcüğün en geniş anlamıyla, bizler şair geçiniyoruz, çünkü her şeyden önce, en kötü uzlaşma olan dile saldırıyoruz. İnsan pekala ‘’Merhaba’’ sözcüğünü bilebilir de bir yıllık ayrılıktan sonra yeniden kavuştuğu kadına ‘’Elveda’’ diyebilir. Sözlerimi bitirirken yalnızca pragmatik türden itirazları göz önüne almak istiyorum. Dada size karşı sizin kendi düşünme biçiminizi kullanarak savaşır. Eğer biz sizleri bütün güzellik, sevgi, gerçeklik ve adalet dinlerinin öğrettiklerine inanmanın inanmamaktan çok daha yararlı olduğunu iddia etmeye zorluyorsak, bunu kendi seçtiğimiz alanda, yani kuşku alanında, bizimle karşılaşmayı kabul ederek Dada’ya bütünüyle bağlı olmaktan korkmadığınız için yapıyoruz. Enis Batur ..
  4. .. Mekân; kaba ve kızıl enerji alanı yoğun tesirlerini içinde barındırır ve sürekli eşya üzerinden ele geçmezliği yolu ile görünür/ectoplasm sorunlar yaratır/ zehab. Mekânında böylesi pozisyonda kalan kişi, çözümü hatırat kısır programı verilerinde arar ve çözüm bulamazlık noktasında, önce öfke nöbeti/kaba tesir/kerte hattı kısır bilgilerinin enerji dalgalarına kapılır. Son-uç ta ise ümitsizliğe düşer. Çözüm; temkin/kul olmaklık/self-posses/ selef'lik olunması bilgisidir. Bu suretle parazit oluşturan bozucu mekân tesirleri sahasından, itidâl/ılım noktasında bi çıkış yolu bulunabilecektir. Yüksek ve şifa sağlayan seyyal tesirler, mekân-dışı/dikey/veritik kuşaklardan ve kişinin yakınlığı oranınca ulaşır. ..
  5. .. Olmasın ser-leşker illâ merd-i pîr. Lîk pîr-i sin değil, pîr-i habîr. ** Pîr kişiden başka bir üstad olmasın. Ama bu, yaş bakımından pîrlik, ihtiyarlık değil; ariflik yönünden pîrlik. O karanlığa tapan kişi, pîr'e elini verdiği zaman aydınlığı görür. Teslim olmanın şartı ise, işi uzatmamaktır. Sapıklık içinde/isyan ederek koşuşup durmanın hiç bir faydası yoktur. Bundan böyle ben; esîr yolu istemem. Ya'ni ben; Pîr isterim, Pîr, Pîr! Pîr, göğün merdivenidir. Ok, yayın lûtfuyla havalanır. 6: 4155-4159 ..
  6. .. "Yetmiş iki milletin mücadelesini mazur gör, hiçbiri hakikati görmediği için efsane kapısını çalıp-durmuşlardır.." Şirazlı Hâfız ..
  7. .. "shut your mout go away mama, look at bobo dey uh!"
  8. ya da; ibrahim.. saniyen; mihrab.. salisen; yazmıyacağım.. söylemiyeceğim işte.. sizin gibi inançlılara.. bilmeden inançlı olanlara.. çakma ateistler sizi.. selâm.. ..
  9. Peygamberlerde ise daha başkadır. Onlarda var olan, "insansılıktan sıyrılıp salt melekliğe" geçiş yeteneğidir. Ki, insanlarda bulunan tinselliklerin en üstünüdür bu. Peygamberlerdeki bu yetenek, "vahy" durumlarında yinelenerek belirir. Bedensel algılama yollarının üstüne çıktığı zaman/farklı titreşim boyutlarında iken belirir bu yetenek. O sırada uyku durumundaki algılanana benzer bir algı oluşur. Birçok yönden daha üstün bir basamakta bulunsa bile, uyku durumundaki algıya olan benzerliği açıktır. Bu benzerlikten dolayı "şeriat koyucu Hz. Muhammed" düşten söz ederken, "peygamberliğin kırkaltı cüzünden biri" olduğunu söylemiştir. Bu söz, "..kırküç cüzünden, yetmiş cüzünden.." biridir biçiminde de aktarılır. Ama hiç birinde temel amaç olarak sayı hiç önemli değildir. Çokluk ve aşamalardaki değişiklik anlatılmak istenmiştir.. Tüm insanlarda güç durumunda/bilkuvve bulunan algı yeteneği uzak bir yetenektir. İş durumuna ulaşmasına elvermeyen birçok uğraştırıcı ve engelleyici parazitler/ şeyler vardır. Bunların en büyüğü de "dış duyular" ya da hiss'lerdir. Onun için Tanrı, duyularının perdesi uykuda kalkabilecek yapıda yaratmıştır insanları. O uyku ki, insanlar için doğal bir olaydır. Algılayıcı özbenlik, perde kalktığı zaman ve hemen bilgi almaya girişir. "Gerçek dünyası" ndan almaya yöneldiği bilgilerden elde etmeye koyulur. Elde eder de kimi zaman.. Bir anlık bir süre içinde.. İşte o zaman, algılayıcı özbenlik, isteğine kavuşmuş olur. Bundan dolayı şeriat koyucu, uyku sırasındaki algıyı, "peygamberliğin müjdeci" lerinden saymıştır. "Peygamberlikten bir şey kalmadı müjde-cilerinden başka." demişti "Ey Tanrı elçisi, anlatmak istediğin hangi müjdecilerdir?" diye sordular. O da: "Demek istediğim temiz düştür. Ki onu temiz insan görür. Ya da o insana görmesi sağlanır." diye karşılık verdi. Şimdi, uyku sırasında "duyuların perdesi" nin neden kalktığını sana anlatayım: Algılayıcı özbenlik, "cisimli hayvansal ruh" ile algılar ve işlevini yerine getirir. Hayvansal ruh, ince "buhar/astral" dir. Ki, merkezi, "kalbin sol iç kesimi" ndedir. Calinus'un ve başkalarının teşrih/anatomi ile ilgili kitaplarında ifade ettiklerine göre böyledir. Hayvansal ruh, küçük-büyük kan damarları/şiryanat ve uruk ile birlikte tüm vücutta dolaşır, duyu, hareket verir, diğer bedensel işlevlerde de bulunur. Hayvansal ruh'un ince/ yoğun olmayan varlığı, beyine/ dimağ'a da yükselir ve ilettiği serinlikle onu dengeye kavuşturur. Beynin içindeki güçlerin ödevlerini eksiksiz yerine getirmelerini sağlar. İşte algılayıcı özbenlik, buhar niteliğindeki ruh aracılığı ile algılar ve düşünür. Bu ruh'a bağlıdır her zaman. İbni Haldun Mukaddime Calinus/Galenos: -Pergamon/Bergama'lı, İÖ 129 Bergama-doğum İÖ 199 Roma-ölüm Deneysel fizyolojinin kurucusu sayılan, Eski Yunanlı hekim. Eski çağların en büyük hekimlerinden biri olan Galenos'un kuramsal ve uygulamalı tıp alanında etkisi, ortaçağ ve Rönesans boyunca bütün tıp dünyasına egemen olmuştur. Dört Beden: 1- Fizik beden: Corps Physique. Kendiliğinden hareket yoktur. 2- Esirî beden: Corps Etherique. Hayat kudretlerinin makarrı/merkezi, Fizik bedenin şeklini verir, canlandırır. 3- Astral beden: Corps Astral. Mental Merkezin gezegeni/planetary/ Hayat menbaı. Hassasiyetin, tahayyülün, ve hayvanî ihtirasların makarrı. Düşünce vardır ve fakat aklî değil, hissi bir düşüncedir. Fizik bedene bağlıdır. Fazla uzaklaşamaz. 4- Mental beden: Corps Mental. Ansal/Zihinsel/Düşünsel Beden/Cesed. Astral bedeni canlandırır. Diğer üç bedene göre en seyyal olanıdır. Asil ve yüksek düşüncenin, irade ve zeka'nın makarrı. Kazanılmış tüm hatıralar ve bilgiler burada tekerrür eder. Tüm şuurlu hadiseler burada geçer. Taakkul ve muhakemenin yeri. Ruh ve Kâinat Bedri Ruhselman İkinci kısım-Birinci bahis
  10. .. yorumsuz.. ..
  11. İNTERLOCK şurada cevap verdi: simin başlık Havadan Sudan Konular
    .. değişik bi model; suma bardak.. ne hikmetse?
  12. .. nukuşsus d ile yasarsan nakkaş kimin.. ta güsel olu.. herkeşin da güsel tikatini çekersin.. tımmı? şööle: zaszaszsazazas ha bi de s yi.. q kullanma.. ayiptir çucumus.. ..
  13. İNTERLOCK şurada cevap verdi: simin başlık Havadan Sudan Konular
    saba kaffaltı masamıs.. gittii gitti gitti.. olsun.. akşama bakalım.. adapazarı ıslama köfte..
  14. http://youtu.be/y-O5264WLpM ol gemi, rotası üzerindeki robinson'un adasına yaklaştığında.. gulliver bi türkü çığırmış ki.. yürekler o an yanar olmuş: robin son'um canım benim! daniel de foe roma nia kökenli olduğ'çün şıp şıp damlayan kanlarımızı hupur hupur içen kont dracula'mız ile bağlantılı olaraktan kalba hortlak olduğu söylenen bir yazardır ve konumuzla hiç bir ilgisi olmamakla birlikte (balladımızda vardır!) bir ihtilâl-i dimağ olgusu acınmamızı gerektirmekte fosfora ihtiyaç duyurmaktadır bu cennet vatan bu üç tarafı denizli ülke nerede var? fosfor balıkta boldur yiyelim arkadaşlar! yalınız orta yerde conceptually bir komplikasyon süregelmektedir asla daha azını içermeyecek üslûpta bir analiz gerekse de mefhum çözümlemek içün mütefehhim olmak gerektir içün tefehhüm için fehm gerektir ve aynı hatta mes'eleyi sadece fe'ye indirgeyerek bilahare "fatır is semavâti vel ard" işaretlerine yükseltebilirsiniz.. ey rıfat rıfat ne yaman ademsin! oysa fehm bi musluk değildir ki açasın ötünü doldurasın küpünü emme siz yine yatar iken içiniz sütünüzü fişten çekiniz ütünüzü çok reca ederim benim spectral maskeli fantomlarım currently günün manâ ve ehemmiyetine haiz kösnül türkümüzü arzediyorum: "yamadan gel tanjanttan amayn güzel oğlan ever people görmeden yandım şeker oğlan kedi bi kuruş amayn alacaksan al beni lâtî lokum oğlan ebeveynin duymadan run gel mellow oğlan cazcı böceğim amayn this job böyle mi olur? alas! maço oğlan şıp damlıyor wedge'nden mercy kitty oğlan sissy granulüm amayn" -horozdan korkan oğlan; damda yatan oğlan!
  15. .. DANGLEAN - SARI GELİN - ARK KETER: Sarkaç'ı o zaman gördüm! Küre, koro yerinin tonozuna tutturulmuş uzun bir telin ucunda devingen ve eşzamanlı bir görkemle geniş salınımlar çiziyordu. Dönümü, telin uzunluğunun karekökü ile yeryüzü zihinleri için usdışı da olsa, tanrısal usla, tüm olası dairelerin çemberleriyle çaplarını zorunlu olarak birbirine bağlayan "pi" sayısı arasındaki ilişkinin belirlediğini biliyordum-bu dingin soluğun büyüsü içinde kim olsa sezinlerdi bunu- böylece, kürenin bir kutuptan ötekine salınma süresi, zamandan bağımsız ölçüler arasında gizemli bir elbirliğinin sonucudur; asılma noktasının birliği, soyut bir boyutun ikiliği, "pi" sayısının üçlü niteliği, kökün gizli dörtgeni, dairenin kusursuzluğu arasında. Asılma noktasının düşeyi üzerinde, tabanda,çekimi kürenin içinde gizli bir silindire ileten manyetik bir düzenin, devinimin sürekliliğini sağladığını biliyordum; maddenin direncine karşı koyan, ama Sarkaç Yasasına ters düşmeyen, tersine, bu yasanın kendisini ortaya koymasına izin veren bir düzen; çünkü, böşlukta, genleşmeyen, ağırlıktan yoksun bir telin ucuna asılı, havanın direnciyle karşılaşmayacak, asılma noktasıyla da sürtüşmeyecek, ağırlığı olan herhangi bir maddi nokta sonsuza dek düzenli olarak salınırdı. UMBERTO ECO FOUCAULT SARKACI ** KUR'AN NECM: 7-11 7 : En yüksek ufuktadır o! 8 : Sonra iyice yaklaştı ve sarktı, 9 : İki yay'ın beraberliği gibi, belki ondan daha yakındı. 10: Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini. 11: Kalp yalanlamadı gördüğünü. 7 : Ve hüve bil'üfükıl ' a'lâ 8 : Sümme denâ fetedellâ 9 : Fekâne kâbe kavseyni ev ednâ 10: Feevhâ ilâ 'abdihî mâ evhâ 11: Mâ kezebel fuâd ü mâ reâ ** MESNEVÎ 1. cİLD 1495-1501: Hâl, cilveli bir Gelin ise, makam da O Gelin ile yalnız kalmak olur. Gelinin cilvesini padişâh da, ondan başka bir çokları da görür. Fakat vuslat zamanı padişâhtan başkası bulunmaz. Dışarıda havas da, avam da Gelin'i görürse de yalnız padişâh halvete girer. Gerçi sûfîlerde hâk ehli çoktur. Lâkin ebedî makam sahipleri nadirdir. Can menzillerini, o seferlerde rûhun menzillerini öğren. O zamanın dışındaki zamanı hatırla. Hem istersen kutsiyet makamına sevin. Öyle bir hava ki, rûh sîmurgu ve onun ilk uçuşu orada olmuştu. == Oldu meclâ-yı arûsa hâl nâm Halvet oldu ol arûs ile makaam Cilve-bînân şâh ü gayr-i şâh çok Vakt-ı halvet lîk şehden gayrı yok Taşrada nâzır arûsa hâss ü âm Helveti ancak şehe olur maakam Gerçi sûfîlerde çokdur ehl-i hâl Nâdir ashâb-ı makaam-ı bî-zevâl Eyle der-yâd anda cân menzillerin Ol seferler de revân menzillerin Ol zamân-ı bî zamânı yâd kıl Hem-makaam-ı kudse ister şâd kıl Ol hevâ kim andadır Simurg-ı rûh Andan olmuş idi pervâz-ı fütûh 1539-1540: Eğer gönül, Sırr dağarcığını açacak olsa rûh; sür'atle arşa doğru yükselir. Bu gizli Sırr anlatılabilse, bütün cihan yanar. == Dil olursa kâşif- i enbân-ı râz Cânib-i arşa ider can türk ü tâz Gelse güftâra eğer sırr-ı nihân Âteşe yanmak mukarrerdir cihân ..
  16. İNTERLOCK şurada bir başlık gönderdi: Bilinmeyenler
    dali-dream Düşün ne olduğuna gelince: Düş, algılayıcı özbenliğin/sensory, kendi tinsel varlığında, olguların biçimlerini bir anda görme durumudur. Çünkü özbenlik tinsel durumdayken olguların biçimleri onda gerçekleşmiş bir halde bulunmaktadır. Diğer tinsel varlıklarda da durum böyledir. Hepsinde.. Algılayıcı özbenlik/nefsü'n nâtıka, cisimli maddi objelerden ve bedensel algı yollarından arındığı zaman, başlıbaşına tinsel bir durum alır. O da bir anda uyku nedeniyle olur. Uykunun buna neden yol açtığını anlatacağız. Demek ki algılayıcı özbenlik, uykunun yardımıyla, görüp algılamak için yöneldiği "geleceğe" ilişkin işler konusunda bilgiyi alır ve doğrudan kendi algı merkezlerine iletir. Algılayıcı özbenliğin uyku sırası/düşte bilgi kapışı güçsüz, algılaması açık ve net değilse-ki düşgücü/ imgelemde meydana gelen benzeyişler, benzeyen şeyler yüzünden böyle olabilir-o zaman benzerliğin oluşturduğu karışıklığı gidermek için "düşyorumu/ tabir/decode'a" gerek duyulur. Bilgi kapış, daima böyle güçsüz olmaz. Kimi zaman güçlü olur.Böyle benzerliklerin oluşturduğu karışıklıklardan uzak kalır. Uyku sırasındaki bilgi kapış bu durumdaysa, artık alınan bilgiyi netleştirmek için bir "düşyorumu" na gerek duyulmaz. Benzerlikleri ve imgeleri ayıklama diye bir şey sözkonusu olmaz. Onlardan arılanmış durumdadır çünkü. Algılayıcı özbenliğin, geleceğe ilişkin bilgi elde ettiği anı nasıl olur? Algılayıcı özbenliğin tinsel varlığı, "güç/bilkuvve ya da tasavvurî" durumundadır. Bu varlık, "iş/fiil/hâl" durumundaki "salt düşünce/taakul-u mahz/saf akl" niteliğine gelebilmesi için bedenle, bedenin duyusal yollarıyla olgunlaşır ve "iş" durumundaki/bilfiil varlık niteliğine ancak öyle kavuşur. Yetkinliğe ancak öyle ulaşır. Böyle bir duruma ulaştığı zaman ise artık hiç bir bedensel araca gerek kalmaksızın algılayabilen tümüyle tinsel/ruhanî bir varlık olur. Ama yine de tinsel varlık olmakta, "en yüce kesim/ufuku'l â'lâ" halkı olan meleklerin türünden aşağı basamaktadır. Şundan dolayı ki; melekler, varlıklarını, ne bedensel duyu yollarıyla ne de başka destekler/inançlar ile olgunlaştırmışlardır. Bedende bulunurken, algılayıcı özbenliğin/sensory o yetkinliğe ulaşma yeteneği her zaman vardır. Bu yetkinliğin bir "özel/hass/duyucu" su vardır. "Veliler" deki bu türdendir. Bir de "genel/amm/communal" olanı vardır. Bu ise genel olarak tüm insanlarda olan türdür. İşte düş/rüya olayı, düş görürken ortaya çıkan algılamaların geçtiği; "an/sınır/telkin/bağlantı hattı/II" budur. İbni Haldun Mukaddime Sensory: Algılayıcı/Duyarga. Fiziksel ortam ile endüstriyel amaçlı elektrik/ elektronik cihazları birbirine bağlayan bir köprü görevlisi/destek/ikinci. Sensory/Sensör: Endüstriyel proses/industrial process ya da ansal aşama süreçlerinde; "kontrol, koruma ve görüntüleme" gibi çok geniş bir kullanım alanına sahiptir.
  17. İNTERLOCK şurada bir blog başlığı gönderdi: İNTERLOCK's Blog
    bülbül'üm, gel de dile söyle benimle bile sesini duyur güle çile bülbül'üm çile müjde! ey güzel kuşum bahara döndü kışım gül oldu içim-dışım çile bülbül'üm çile .. ..

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.