İNTERLOCK tarafından postalanan herşey
-
Komik resimler
- Komik resimler
- Komik resimler
- Komik resimler
- Sevgiliye Şiirler.
.. yalnızlık; o'na öylesi bi içten bağlılıktır ki, "beklerken gelmesini usulca mahcup ve masum gülümsemeyle giriverir içeri.." hiç acımadan ve acıtmaya seni.. sözlerin çok sade ve bi o kadar güzel.. eline ve gönlüne sağlık.. merhaba..- Böyle Buyurdu Zerdüşt - F. Nietzsche
.. Nietzsche’de Güç İstenci ve Özne-Birey İlişkisi Tüm bu kavramlar arası bağlantıların, ekseninde döndüğü odak nokta, Nietzsche’nin felsefesinin temel düğümü olan "güç istenci" yorumudur. Çünkü Nietzsche güç kavramını, "fizik, düşünce ve ahlak yönünden etki yapabilme ya da etkiye direnebilme yeteneği"** olarak sadece insana has kılmaz. Nietzsche’nin gözünde dünya; "…başlangıcı olmayan, sonu olmayan; sağlam ve demirden, büyümeyen veya küçülmeyen, kendini genişletmeyen, sadece dönüştüren bir güç büyüklüğüdür." Nietzsche’ye göre; "…bu dünya güç istencidir ve başka hiçbir şey değildir" (G.İ.651,Afz.1067). "Ortak bir beslenme tarzıyla birbirine bağlanmış güçlerin çeşitliliği" ne (G.İ.411, Afz.641) ve "gücün büyüme biçimlerinin bir dışa vurumu" na (G.İ.449, Afz.706) "hayat", "farklı yarışmacıların eşit olmayan bir biçimde büyüdükleri güç yerleşimi süreçlerinin tahammül eden bir biçimi" ne de (G.İ.411, Afz.642) "güç istencinin özel bir durumu" (G.İ442, Afz.692) olarak “yaşam” diyen Nietzsche’ye göre güç; sadece insanda beliren ve onu şekillendiren bir şey değildir. Onun tasavvur ettiği güç, bir istem olarak tüm evreni kapsar ve kuşatır. Nietzsche’nin perspektifinden bakıldığında "tüm itici güçler güç istencidir; bunun dışında hiçbir fiziksel, dinamik veya psişik güç yoktur." (G.İ.439, Afz.688). devam edecek ..- DÜŞ / RÜYA' NIN HAKİKATİ
.. Bu hal,dikkate merbut olan hadise kırıntılarının- dediğimiz gibi-adeta otomatik bir seyirle beyin unsurlarına intikal etmesine ve orada alakadar mıntakalarda gayri ihtiyari olarak müphem ve vuzuhsuz işler,intibalar halinde yerleşmesine mucib olur. Buradaki tesirler,posthipnotik telkindeki gibi sarih ve vazıh olmadıklarından onlara ait beyinde husule gelen izlerde bittabi karmakarışık olur ve bu halin neticesinde görülen rüyalar ekseriya ipe-sapa gelmeyen darmadağınık bir takım imajlardan ibaret kalır.Fakat ne olursa olsun bu imajların uzaktan veya yakından bahis mevzuu ettiğimiz ruhi ve maddi tesirlerle alakası mutlaka vardır. Binaenaleyh,bu yoldan yüründüğü takdirde böyle alelade manasız görünen rüyaların bile bir uzuvda başlamak üzere bulunan bir hastalığın teşhisinde veya o sırada ruha musallat olmak üzere bulunan zararlı bir duygunun/hissin veya şuurlu fikirlerin, vaktinde keşfedilmesinde epey büyük faydaları dokunabilir. Demek,serbest şuurun bağlı şuura inkilabını neticelendiren maddi hadiseler üzerindeki ruhi faaliyet esnasında,dikkat sahasına kaymış böyle parazit duygu ve düşünceler yoksa uyandıktan sonra bağlı şuur sahasında herhangi bir imajı husule getirebilecek hiçbir his beyinde bulunmaz, yani rüya denilen hadise vukua gelmez. Fakat rüyanın,daha doğrusu hatırlamaların yukardakinden ileride ve yüksek tertipte diğer bir varyetesi daha vardır.Nasıl ki bir hatırlamadan ibaret olan yukarıdaki alelade rüyaları,bambaşka bir hadiseymiş gibi "rüya"diye diğer hatırlamalardan ayrı bir tabirle ifade etmemize şekil farkı sebep olmuş ise, daha ileride ve yüksek tertipte bir hatırlamadan ibaret bulunan aşağıda bahsedeceğimiz rüyaları da gene "rüya"tabiri ile isimlendirmemiz şekil benzerliğinden mütevellit bir düşünceden ileri gelmiştir.Yani bütün bu varyeteleri gözden geçirirken hep hatırlama bahsinde bulunduğumuzu unutmamalıyız. Bunların hepsi keyfiyet ve kemiyet itibari ile bir takım değişik şekiller gösteren hatırlamalardan ibaret tezahürlerdir. ..- merhaba
İNTERLOCK şurada cevap verdi: Sevgi Karaman başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımabraham- Ben geldim
İNTERLOCK şurada cevap verdi: Denedeal Denedeal başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım.. özündeki gizli lâmba'yı yakmayı dene @@Denedeal Denedeal çözünürlüğün arttıkça.. etraf'ı daha net görebilirsin.. kim bilebilir? hoşgeldin merhaba..- Kitap Önerileri - Beğendikleriniz
.. 1949 sonlarında.. teyzemin kocası hediye etmişti.. okumayı epey çözmüştüm o ara.. sonraları sayısızca elimden geçti.. o dönemlerinde dolanan bi çocuğun ve gene o dönemlerde tanıması/ tanışması gereken hayâl dünyası ile sevimli bi karşılaşması olmuştu benim için.. Küçük Prens Yazarı : Antoine de Saint-Exupéry Orijinal ismi: Le Petit Prince Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan ve 1943'te yayımlanan hikaye. New York'ta bir otel odasında yazılmış olup; kitapta Exupéry'nin çizimleri de yer almaktadır. Küçük Prens'te bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra Çölü'ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens'in ağzından Saint-Exupéry, insanların hatalarını ve aptallıklarını, büyüdükleri zaman unuttukları basit çocuk bakışını vurgular. Küçük Prens'ten Sözler: -Büyükler hiçbir şeyi kendi kendilerine anlayamazlar. Onlara durmadan her şeyi anlatmak da çocuklar için yorucudur. -Her sabah kendinize çeki düzen verdikten sonra, gezegeni de köşe bucak temizlemelisiniz. -"Onu dinlememeliydim," diye açıldı bir gün bana, "Çiçekleri asla dinlememelisin. Onları seyretmeli, onları koklamalısın yalnızca." -Yalnızca çocuklar ne aradıklarını biliyorlar. -Çölü güzel kılan, bir yerinde bir kuyu saklıyor olması. -Ama gözler gerçeği göremez ki. Kalbiyle aramalı insan. Wikipedia- THE GULLIVER'S SHIP..
AND OR NOT.. ALİ TOPU TUT! bu günkü güncel mevzubahsimiz bir özlü ve lâtin sözlü kelâm ile başlıyacak: "omne animal post coitom trieste" yâne; "bütün memeli hayevan ortakyaşar'larımız çiftleşmelerinden sonra hüzünlüdür!" bu durumda şu dinamik oluşum ortaya çıkar; negatif geri-tepmelerde belli bir denge vardır.. da bu bize neyi göstertmektedir? şunu; "eğer sen ben isen, benim değillememe eşdeğer olmakta olmaktasındır" gibi koşullu evirme ya da; "28. mart maalli seçim sonuçları sankim gibi mv genel seçimleri sonuçları ile eş netçeyi verebilicektir!?" bu konuda syd mazide entegrasyonu şu veciz mısra ile belirgin kılmıştır: "a movement is accomplished in six stages" yane; "mental acib bişidir.. kat kat yüskektir.. dik bi merdimenle çıkılır.. ben 6 kat çıktım amma halâ nirvanaya olaşamadım" demiştir.. böyle demiştir ve demiştir ki; "peat eşzamanlılığın mental dışında da poh durumu aynendir abilerim.. ah hologram!" demiştir.. sonuç şudur: evrenimiz böyyüktür idaresi güçtüür ekonomisi çökmüştüür emme korkmasız niçün? bikoz "pure tengent" bizi üper'! üpebilicektir de ondan.. son nokta olarak canlarım şu önemli son nokta pek möhimdir: her sıhhatli okurcu-blogcu: daim meşgul hassas ve mütecessis olmalıdır ol bi-rey'cimiz tecessüs ve hassasiyetini sapmaya uğratırsa ki -siber etkileşim va'dır- derral cezasını vermeli "oy.. oy.. yapma!" demeli ve popo nahiyesine/mezrasına pata-pata iki şaplak aşk-etmeliyiz.. niçüün? çünkü diz adı verilen bacak mekanizmamızın mafsal bölgesi ileri tarihlerde! bize lâzım olabilicektir.. ..- İNTERLOCK ÖZGÜN ŞİİRLERİ..
.. ŞAFAKTA KARAMBOL.. tüm klişeleri ile eosun eosun dört köşeleri ile kontrol altındadır manhattan deriden kravatını takmış bloody electronic üzeri bi dize dolar sabah duasına kalkmış rüzgâr keşişlemeden eser hem içer hem kurgular üç-yarış üzerine bahis ve sevişmelere ait şarkılar şu vakitte gereksiz ama destinede bi cenaze kalkıyor başucunda bi taze gelin alçak sesle ağıtlar yakıyor balina avına çıkmış nışanlısı kazanacak ya düğün akçası o düşük o kara-ölüm çoğu kez harekete geçirir manhattanlıları ve matemlerini türlü motiflerle süslerler meyyitlerini nod-music ile gömerler yavaşça sabah oluyorken jubada gecenin kül-çöpleri sokaklara savrulur oyuna katılır arais bozma bi camda ve tina yansır vaveyla ile monada ..- GuNuN SoZu (SeNCe)
onlara kral ya da kralın habercileri olma seçenekleri verilmişti. tüm çocukların yaptığı gibi hepsi haberci olmak istedi. sadece habercilerin olmasının sebebi budur; dünyayı dolaşıp durur, yeryüzünde kral kalmadığı için artık anlamı kalmamış haberleri birbirlerine ulaştırırlar. bu sefil hayatlarına memnuniyetle bir son vermek isterlerdi ama bağlılık yemini ettiklerinden bunu göze alamıyorlar. franz kafka- ERİŞİLMEZ İKON'UN SAHİFESİ.....
Soyut Bilgiye Ulaşmak: -Normâl insanın aklî bilgiyi elde edişiyle, peygamber'in vahiy alması arasında çok yakın bir ilgi söz konusudur. -Bu ilginin esası, İbn Sînâ'nın heyûlânî'den, müstefad'a kadar yükselen akıl dereceleri arasında yatmaktadır. -Burada yükselmeden maksat, kuvve halinde bulunan düşünme yetisinin, Faal Akıl tarafından fiil haline geçirilmesidir. -Yani, İbn Sînâ'nın anlayışında, Faal Akıl, hem insan hem de peygamber için SOYUT BİLGİ'nin kaynağıdır. -Her ikisinin arasındaki fark; insanda, nefs-i natıka'nın, Faal Akıl'la sürekli değil de, sadece zaman zaman temas halinde olması ve bunun zaruri sonucu, dağınık ve kısmî bilgiye ulaşması; -Peygamber'de ise, onunla her an ilişki içinde bulunduğundan düzenli ve toplu bilgiye ulaşmasıdır. *Fî isbâti'n Nübüvvât s: 46 -Araştırma: Michael Marmura Beyrut: Dârü'n Nehâr 1968 -İbn-i Sinâ'da Bilgi Teorisi M.E.B. Yayınları 2001 ..- Böyle Buyurdu Zerdüşt - F. Nietzsche
Nesneleşme ve Özgürleşme Sorunu Bağlamında Nietzsche Giriş Friedrich Nietzsche’nin nesneleşme ve özgürleşme kapsamındaki fikirlerini anlayabilmek için öncelikle, onun bu sorunsalı ilgilendiren özne, birey, toplum, devlet ve özgürlük gibi temel kavramlardan ne anladığını irdelemek gerekir. Nietzsche, nesne-özne ayrımına karşıt olarak dünyayı algılama ve anlama konusundaki yanılgıları dile getirir ve yaşadığı döneme kadar süregelen “değerlendiriş biçimleri”ni tümüyle reddeder. "Bütün değerlerin yeniden değerlendirilmesi” gerektiğini* savunan Nietzsche’nin bu çıkışı, kendi çağında pek ses getirmese de etkileri bakımından 20.yüzyıl felsefesinin pek çok dalına sinmiştir. Nesneleşme, yabancılaşma ve özgürleşme konuları birbirleriyle ilintili konulardır. Yabancılaşma; “öznenin içinde bulunduğu koşullarda taşıdığı özelliklerden ve genel amaçlardan uzaklaşması” anlamına gelirken nesneleşme; “özne olmaktan, öznenin amacının aracı durumuna dönüşmeyi” işaret eder. (N.Ö.27) Özgürlük; “…den” bağımsız olmaya, kendini belirlemeye, ‘özgür olma’ durumuna işaret etmektedir. Özgürleşme ise; ‘özgür olma’ durumuna işaret etmektedir. Ancak ‘özgür olma’ya yönelebilmek için bile asgari özgürlüğe sahip olmak gerekmektedir. (N.Ö.30). Nietzsche’nin görüşleri nesneleşme, yabancılaşma ve özgürleşme konuları kapsamında tartışmaya açıldığında, onun decandence, pesimizm, nihilizm gibi konulardaki fikirlerini birey, sürü, devlet, toplum, özgürlük ve en genel anlamda güç istenci kavramlarını anlamak ve bu eksende çözümlemeye çalışmak gerekir. devam edecek..- DÜŞ / RÜYA' NIN HAKİKATİ
Bu suale cevap vermezden evvel, rüya nasıl görülür sualinin cevabını iyice tebarüz ettirmiş olmamız lâzım gelir. Yukarki mülâhazalardan anlaşıldığı gibi, serbest haldeki intibaların hatırlanmasında âmil olan unsur; ruhun, dikkatini muayyen hadiselerin muayyen beyin mıntakalarında tesbit edilmesi ameliyesi üzerinde toplamasıdır. Rüya da serbest haldeki intibalara ait bir hatırlama olduğuna göre, burada da aynı kaidenin cari olacağı tabiidir. Biraz evvel post-hipnotik telkine ait hatıraların bağlı şuurda canlanmasını izah ederken süjenin dikkat melekesi ile alakadar iradesine istikamet verici bir dış unsurdan, yani manyetizörün iradesinden bahs etmiştik. Rüya hadisesinde de böyle bir takım saikler vardır. Bu saikler pek muhtelif şekiller arzeder. İşte bunlardan bazılarını bahis mevzuu etmekle yukarda sorduğumuz "niçin ve neden" suallerinin cevaplarını da vermiş olacağız. O halde bu saikler nelerdir? Serbest şuur halinin bağlı şuur haline inkilabı tabiri ile ifade etmek istediğimiz şey, perispri ile beden arasında vukua gelen maddi rabıtaların sıkışması ile müterafık bir hadisedir. ve bu hadise de -her ruhi hadisede olduğu gibi ancak, ruhun bu ameliye üzerinde dikkatini toplamış olması ile mümkündür. Binaenaleyh burada, ruhun dikkati perispri-sinir cümlesi arasındaki münasebetler üzerinde tabiati ile toplanmış bulunmaktadır. Fakat olabilir ki gene bu sırada ruh, ya manen veya maddeten herhangi bir hadise, bir mesele üzerinde fazlaca meşguldür ve bu hadiseye veya meseleye ait bazı fikirler ve imajlar parazit olarak dikkat sahasına- ekseriya natamam bir şekilde kayıvermiş bulunurlar. Bu meşguliyetler arasında mesela, ruhi bakımdan: kaybedilmiş bir sevgilinin acısı, büyük ziyanla neticelenmiş ticari bir teşebbüs, izzet-i nefsi rencide edici büyük bir rezalet, kaybedilmiş ikbal veya kıymetli herhangi birşey gibi ruhu tehic edici haller bulunabilir. Veya maddi bakımdan: bir mide rahatsızlığı, diş ağrısı,açlık,bir romatizma ağrısı velhasıl bedenin herhangi bir yerinde insanı tazib edici bir arıza olabilir. Bu hallerden birine maruz kalan insan, ruhen onlarla meşguldür ve onun dikkati tabiati ile mütemadiyen bu hadiselerin üzerine doğru çekilmektedir. Binaenaleyh uyur veya uyanırken de onun başka bir tarafa çevirmek istediği dikkati o sırada saf bir halde bulunamaz ve bu hadiselerden birisi ile ilgili unsurları zarureti ile, perispri-sinir cümlesi münasebetlerine karıştırır.. ..- Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
esinti.. gönülden geliyorsa.. ve kendi bildiğince.. önünde fırtınalar dahi secde eder..- Birisi Çay Yapsada Şöyle Sıcak Sıcak İçsek
pencerenin perdesini aç bana göster yüzünü görmek için ben yüzünü dağları aştım da geldim ay ışığı ışıldarken bülbül güle fısıldarken uzakta kaval/düdük çalarken ben sana koştum da geldim o güzel çayından içmeye geldim ..- Birisi Çay Yapsada Şöyle Sıcak Sıcak İçsek
.. wow.. ikram ettiğin çay.. beni çook aşar.. çaktırmadan bardağın kenarından bi yudumcuk alsam.. omaç mı? kimseler duymadan.. teşekkürler @ en güzel gece.. en renkli rüyalar gecesi.. senin olsun.. ..- Böyle Buyurdu Zerdüşt - F. Nietzsche
.. o kısır-döngünün farkına vardığın.. ve çemberi kırabildiğin için.. kutlarım.. nietzsche idealizm'i eleştirmiş.. ve fakat işin özünü kavrayamayanlar tarafından.. inkârcı olarak nitelendirilmiştir.. oysa o nicelikler ve niteliksel değerlendirmeleri reddediyordu.. of yaw bize ne.. peki de geç gitsin.. bak sana ideal kelimesinin yorasını yaptım.. belki işine yarar.. ** ideal: İlkel benlik ya da duyguların veya kişisel içgüdülerin düşük ahlâklı önermeleri/Sufleleri ve bu zihinsel uyarımlarına/tedaî uyan/kabul eden ve süreçte savunmaya dahi geçen kişi/identity.. identity ya da kimlik filmini seyrettin mi? öneririm.. merhaba.. ..- İNTERLOCK ÖZGÜN ŞİİRLERİ..
.. tomurcuk ve yeşil çayır gerdan yürüyorsunken öyle esiyorsun ki aman dudağın üzerinde birben of birbenin zindan gönlünde bi sırr var bi akarsu sopsoğuk su devran ** besten senin güzel buralarda salınıyor eteklerin merama uygun salınıyor ** ümid bi gün geri döner baharın geliverir goncalara- tomurcuklara işte o gün ferdan ..- DÜŞ / RÜYA' NIN HAKİKATİ
.. Eğer rüya hadisesi üzerinde biraz durursak onu, şimdiye kadar edinmiş olduğumuz bilgilerle aydınlatabiliriz. Dikkat edilirse rüya, ruhun bedenle en çok irtibat halinde bulunduğu serbest hayatında vukua gelmektedir. Bu ne demektir? Uyku halinde iken nisbeten daha serbest bulunan ruh, uyanırken bedene olan bağlarını müterakki bir süratle kuvvetlendirmeye başlar. Bu takviye ameliyesi muayyen bir hadde varınca serbest şuur hali, bağlı şuur haline inkilâb eder. Ve "uyanma" dediğimiz, hakikatte "asıl uyku" hali başlar. Demekki bu "muayyen had" serbest şuur halinin, bağlı şuur haline inkilâb ettiği noktadır. İşte bu nokta bize göre, ruhun beden ile en çok irtibat halinde bulunduğu serbest hayatıdır. Bunun bir derece ilerisinde ruh-maddeye olan bağları yüzünden-serbest hayatını kayb eder, bağlı hayatına başlar. Şu halde alelade rüyalar daima, serbest şuur halinin bağlı şuur haline inkilab ettiği noktada vukua gelir. Bunu daha kestirme ve herkesin kullandığı bir sözle ifade etmek için, rüya uyumak veya uyanmak üzere iken görülür diyebiliriz. (not: sine/igfa'/ımızganmak)* Halbuki bu an, yani serbest şuurunun bağlı şuura geçtiği an pek kısadır ve işine göre, ancak saniyenin kesirleri ile veya saniyeler ile ölçülebilir. Binaenaleyh bu nevi rüyaların vukuu bu kadar kısa bir zamanda olur. Burada bir sual akla gelir: Niçin rüya görürüz? Daha doğrusu, neden uyumak veya uyanmak üzere bulunduğumuz her anda rüya görmeyiz? ** ** Müslim ve Ebu Davud ve Neseîde Enes İbnî Mâlik'den. Demiştir ki; "Hazreti Peygamber Sallâllahü Aleyhi Vesellem, bir igfa' ya'ni ımızganma hâlinde dalmıştı, derken tebessüm ederek başını kaldırdı, "bana ânifen bir sûre inzâl oldu" buyurdu da okudu ve sûre'yi okuyup sonra da buyurdu ki; "Bilir misiniz Kevser nedir?" "Allah ve Resul ü A'lem.." dediler. Buyurdu ki; "Bir nehirdir. Onu bana Rabbim Azze ve Celle cennette verdi, onda pek çok hayır var, ümmetim kıyamet günü ona vürud edecek, kapıları yıldızlar sayısıncadır, derken içlerinden bir kul halecan ile çekilir- atılır, 'Yareb o benim ümmetimdendir' derim' Buyurulur ki; 'Bilmezsin senden sonra onlar neler ihdas ettiler.' " HAK DİNİ KUR'AN DİLİ Elmalılı Hamdi Yazır Kevser Suresi giriş bölümü Cilt: 9 - Sayfa: 6173 ** *Imızganmak: Uyku ile uyanıklık arası bir durumda bulunmak, uyuklamak. tdk Sine: Uyuklama, uykuya dalma başlangıcı. Uyku ile uyanıklık arası. (O anda insan, sesi duyduğu halde anlamaz.) İgfa': Uyuklamak. ..- 12 MAYMUN - TWELVE MONKEYS
http://youtu.be/15s4Y9ffW_o 8,1/10-IMDb 4,3/5-Beyazperde 12 Maymun, 1995 yapımı Terry Gilliam film. Başrollerde Brad Pitt, Bruce Willis ve Madeleine Stowe rol almıştır. Yayın tarihi: 27 Aralık 1995 (Amerika Birleşik Devletleri) Yönetmen: Terry Gilliam Film müziğinin bestecisi: Paul Buckmaster Öykü: Chris Marker Senaryo: David Peoples, Janet Peoples şartlandırmak istemem ama bi alıntı yaptım.. en iyisi siz güncellenmiş bilgileriniz ile seyredin ve yorumunuzu yapın.. Ölümcül bir virüs tüm dünyayı tehdit etmektedir. 1996′da 5 milyar kişinin ölümüne neden olan bu virüs, 2035′te dünya nüfusunun yalnızca %1!ini hayatta bırakmıştır. Bu virüsün etkilerinden korunabilmek için insanlar yer altında koloniler kurarak yaşamaya başlar. Bu virüsün üstesinden gelebilmek için mahkumlardan James Cole, zaman makinesiyle geçmişe gönderilir. Yanlışlıkla 1990 yılına gönderilen Cole, bilimadamları için virüs hakkında araştırma yapar. Daha sonra zaman yolculuğunu sürdüren Cole, 1996′da akıl hastanesine alınır. Burada Dr. Kathryn Railly ile tanışan Cole, onu içinde bulundukları duruma inandırmaya başlar... ..- İnancımızı Lütfen Kur'an ile Sorgulayalım
.. gönül'e bağlılığına.. ellerine ve diline sağlık hocam.. iznin olursa.. bi küçük ilâve yapsam.. bi de beyyine konusu var çünki- ki şöyle, "En doğru bilginin Allah'a ait olduğunu söyliyerek.." ** Beyyine: 92/1-2-3-4-5 Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine "beyyine" gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi. Allah tarafından gönderilen, tertemiz sayfalar okuyan bir resul gelinceye dek. O sayfalar içindedir dosdoğru, eskimez kitaplar. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine "beyyine" geldikten sonradır ki parçalanıp bölündüler. Oysa ki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek, dosdoğru yürüyen kişiler halinde sadece Allah'a ibadet etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din. ** Beyyine: albyne: evidence proof testimony rebuttal aware acquainted ** Al: Mahdum: Uncommon Actor: Halkın içerisinde olup ve fakat onlardan olmayan; Eccentric; Dış Merkezli; Kam; Şaman. Bj: Messrs: Efendiler ne: Soyut ve görünmeyen âlem ile rabıta kurabilen anahtar. ..- Komik resimler
- Komik resimler
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.