BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Olur mu, bilimsel temeli tabii ki vardır. Gen havuzu diye bir kavram var. Birbirleri ile çiftleşerek üreyen bir canlı populasyonunun bir toplam gen havuzu vardır. Bu populasyon ne derece benzer genler taşıyan bireylerden oluşuyorsa gen havuzu o kadar küçüktür, gen çeşidi azdır. Bu durumda olumsuz özellik genlerini baskılayacak gen o havuzda bulunmaz ve genetik bozukluklar kalıtlanır. Örneğin kral sülalelerinde krallığı yabancılara kaptırmamak için enseste varan yakın evlilikler yapıldığı için epilepsi yaygın olmış ve kralların hastalığı olarak adlandırılmıştır. Yine Anadolu'da bazı içe kapalı köyler belli bir genetik bozukluğun neredeyse tüm fertlerde görüldüğü toplumlardır. Çünkü gen havuzuna uzak genetikten katkı olup o geni baskılayacak bir dominant gen girememiştir. Dolayısıyla uzak genetiğin katılımı bilimsel olarak kesinlikle yararlıdır. Melezin güzel olduğunu herkes bilir. Çünkü aşırı özellikler (çok kalın dudak gibi) baskılanarak dengelenir. Bu arada çok ince dudak geni de baskılanmış oluyor tabii. Yani şahsi düşüncen doğru olmakla kalmıyor, bilimsel de... Sayın demirefe, Gen havuzu ne kadar geniş olursa, genetik olarak, goğacak çocuğun genlerinin seçilebileceği seçenek sayısı elbette çok olur. Burada anlaşamaduığımız bir nokta yok. Burada yanılıyorsun, genetik kesin belirleyicidir. Olumsuz katkı olasılığı yüksek, olumlu katkı olasılığı son derece ender. O kadar ender ki göze almaya değmez. Hiç bir sakınca ortaya çıkmaması en büyük olasılık ama dar bir toplumda gelenek haline getirilmemek şartıyla. Böyle bir gelenek dar bir toplumda olursa tam bir bir felakete yol açabilir. Dostum, Benim söylemek istediğim şey, Gen havuzu ne kadar geniş olursa, o kadar iyi. Fakat, en küçük, genetik olarak risksiz gen havuzunun sınırlarını kim belirleyecek? Bu havuz, kuzenler dışından mı başlamalı, 7 kuşak öteden mi başlamalı, 70 kuşak öteden mi başlamalı? Bu sınır bilimle çizilemez. Bilimin sana vereceği yanıt şudur: En mükemmel sonucu, genetik olarak hiçbir ortak noktan bulunmayan zambiyadaki falanca kişi ile evlenirsen alabilirsin. Zira, sana dünyada genetik olarak en uzak kişi o ve senin için yapılabilecek en büyük gen havuzu bu şekilde yapılabilir. Bilim evlilve gen havuzu genişliği konusunda, tavsiyede bulunabilir. Ancak, en küçük gen havuzununın sınırını sosyal kurallar çizer. Araplar bu sınırı kuzenlerden itibaren başlatmışlar. Eski Türkler 7 kuşak sonradan başlatmışlar. Diyelim ki Patagonyalılar da 70 kuşat öteden başlatmışlar. Bilimsel olarak bu üç seçenek arasında en iyisi, Patagonyalıların koyduğu kuraldır. En geniş genm havuzuna o şekilde ulaşılır. Ancak bu ne Arapların, ne de Türklerin tercihini yanlışlar. Bu nedenle, evlilik yapılabilecek kişilerle ilgili sınırlamayı bilim değil, sosyoloji koyar. Bilime değil, geleneklere dayalı bir kuraldır. Kuzenler için sorun yok. Kardeşler için böyle bir saçmalığa kim kalkışırsa hayvanların bile kaçındığı bir şeyi yapan çok fazla aşağılık biri olmayı herhalde göze almayacaktır. Kuzenler için sorun yok derken, bilimsel dayanağın ne? ABD'deki bazı eyaletlerdeki kanunlara bakarsan, bu büyük bir sorun. Eski Türklere bakarsan, bu devasa bir sorun. Yani bilim bu konuda belirleyici olamaz, yani olmaz. Bilimin işi değildir. Bilim sadece "gen havuzu genişledikçe daha iyi sonuçlar alınacağını" söyler, ama "genetik açıdan kabul edilebilir, en küçük havuzun sınırını" sana çizemez. Öte yandan, "Kardeşler için böyle bir saçmalığa kim kalkışırsa hayvanların bile kaçındığı bir şeyi yapan çok fazla aşağılık biri olmayı herhalde göze almayacaktır" diyerek, yine bilimsel değil, "sosyolojik bir yargıdan" bahsediyorsun. Ayrıca, üretkenlik çağını geçmiş ve çocuk yapmayacak olan iki kardeşin evlenmesinin önünde, bilimsel açıdan herhangi bir sakınca var mı? Çocuk yapmayacakları için, gen havuzunun küçüklüğünden, genişliğinden bahsetmenin anlamı kalmamış.Bu durumda, evlilik için sınırı nasıl koyacaksın? Bunu bilimle yapamazsın, bu ancak geleneklerle oluşan sosyolojik kurallarla belirlenir. Araplardas bu sınır kuzenlerdir. Eski Tüğrklerde bu sınır 7 kuşak sonrasıdır. Mesela İsveç'te herhangi bir sınır yoktur. İsveç'te, kardeşler evlenebilir, anne ile oğlu, baba ile ile kızı evlenebilir. Hatta homoseksüel evlilik de yapabilirler. Baba ile ile oğlu, anne ile kızı evlenebilirler. Tek kıstas tarafların reşit olmaları ve bu kararı kendilerinin vermeleridir. Gönüllülük esastır. Şimdi, İsveç'teki uygulamaya, "bilimsel açıdan yanlış", Eski Türklerdeki uygulama, "bilimsel açıdan doğru" diyemeyiz. Ha, ne deriz, İsveç'teki uygulama, "bizim ahlaki anlayışımıza ve sosyolojik kurallarımıza göre yanlış", Eski Türklerdeki uygulama, "bizim ahlaki anlayışımıza ve sosyolojik kurallarımıza göre doğru" diyebiliriz. Ya sosyolojik bir vaka olan, evlilik konusunda, bilim kesin kurallar koymaz, zaten işi değildir. Evlilik zaten bilimsel bir olay değildir. Bu iş bilimin işi değildir. Bilim sadece, çocuk yapma arzusu varsa, bilimsel açıdan, gen havuızunun geniş olmasının en iyi sonucu vereceğini söyler. Bilim, çocuk yapmayacak kişilerin, cinsel ilişkilerinin sınırına karışmaz, sınır da koyamaz. İlgilenmez bu konuyla. Sanırım açıklayıcı olmuşumdur. Selamlar...
-
kehf suresinde hz. musa ve salih kul kıssası
Kuran'daki akla mugayir bölümlerden biri. Neden akla mugayir? Şuradaki başlıkta müslüman atrkadaşlarımız her insanın doğuştan suçsuz ve günahsız olduğunu söyledirler. Sonra geliyoruz Kehf Suresine ve suçsuz ve günahsız bir çocuk katlediliyor. Şimdi Semitik masalın 2. bölümüne geçiyoruz. Ahiret Zamanı ve Hesap Sahnesi: Katledilen Çocuk: Ben niye katledildim? Allah: Senin ananı, babanı azgınlığa ve küfre sürüklemenden korktuk! Katledilen Çocuk: Ama ben kimseyi azgınlığa sürüklemedim, kimseyekötülük etmedim. SADECE korkularınızdan dolayı mı beni katlettirdiniz? O korktuğunuz şey hiçbir zaman olmadı. Şimdi, Ey Allah, benim yaşamadığım günlerin hesabını kim verecek? Allah: Şey.. Kem.. Kümm. Bu konu üzerine güzel bir film var: Minority Report (Azınlık Raporu) "Suç işlememiş bir insan, durdurulmasaydı, suç işleyecekti" denerek, "suç işlemiş kabul edilerek" cezalandırılabilir mi? Semitik ahlak anlayışına göre, cezalandırılabilir. Seküler anlayışa göre cezalandırılamaz. Zira, gerçekleşeceği tahmin edilen, ancak henüz gerçekleştirilmemiş eylem sadece bir zan'dan ibarettir. Zan üzerine insanlara ceza verilemez. Konunun başka boyutları da var. Semitik masalın Allah'ı bile, masalın kötü adamı Şeytan'ı özgür bırakyıyor. İnsanların bu hayali kötü adamı dinleyip dinlememeleri masalın bazı yerlerine göre insanın kendi iradesine bağlı, bazı yerlerine göre, kötü adam bile ancak allah2ın icazeti ve dilemesi ile insanları kötülüğe saptırabiliyor. Masalın bir bölümünün iddiasına göre, yani Şeytan'a uyup uymamanın insanların elinde olduğu iddiasına göre, yukarıdaki Katil ve Katlediklen Çocuk masalını irdeliyelim. Allah bile insanları kötülüğe sürükleyecek olan masalın kötü kahramanı şeytan2ı serbest bırakıyor. Ama masalın minor kahramanlarından Hızır, bir çocuk annesini babasını azdırabilir zannıyla, çocuğu katlediyor. Bu nasıl mantıktır? Madem semitik masal doğru, Allah'ın bile yapmaduığı şeyi, Hızır adlı çocuk katili ne hakla yapabiliyor? Bu masalaın bağımlıları, bunu bile düşünemiyorlar mı? Her masalaı rasyonelleştirmek ve katilleri, cinnet geçirenleri teişze çıkarmak zorundalar mı? Olay, hiçbir açıklaması olmayan bir katl işi. Ötesi yok. Cinnet geçiren, kafasına göre, gemi delen, çocuk öldüren cinnet geçirmiş ve psikolojik sağlığı yerinde olmayan bir adamın davranışları kutsallaştırılmış. Ötesi yok. Saygılar.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Sana yukarıda sordum, Mevlana kaç. yaşında yazmış o lafları diye, cevap gelmedi. Benim on sene önceki "islami halüsinasyon halindeki" düşüncelerimi yazsam şuraya, bende bütün müslümanlardan takdir alırım. * Demek insanlar, Mevlana'yı, uhammed'i seviyor diye seviyorlar ha? Muzu seviyorlar diye, maymunları sevmek gibi bişey mi yani? Haklısınız. Dünyanın gündemine oturmuş durumda. Terörüyle. Yaygın olduğu ülkelerin geriliğiyle. İnsan haklarına saygısızlığıyla. Bu nedenle merak ediyor bütün dünya. "nedir bu ****?" diye. Saygılar.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Katılıyorum, "Gerçekten büyük insanmış "MEVLANA" 800 sene sonra Amerikada eserleri yok satıyor ve dünyada Unesco 2007 Mevlana Yılı ilan ediyor". Ne garipdir ki, Aynı Amerika Muhammed bin Abdullah'tan nefret ediyor ve onun kitabı satmıyor ve onun izinden gittiğini söyleyen insanlara ve ülkelere savaş açıyor. Ne gariptir ki, Danimarka'da, Hollanda'da Kuran toplumlar rasına kin ve nefret tıohumları ektiği gerekçesiyle yasaklanması için toplumun değişik kesiimlerinden talepler geliyor. Peygamberlik, allah, cin, peri vs. gibi hayai, metafizik yaratıkların bahşettiği bir makam değil, olsa olsa, insanların kendi emekleri ve davranışlarıyla sergiledikleri yaşama ve düşüncelere bakarak, başka insanlar tarafından verilen bir paye olabilir. Yüzyıllar sonra, Dünya'nın (UNESCO vassıtasıyla) ve Amerika'nın Mevlana ve düşüncelerine bakışına bakınız! Bir de, Yüzyıllar sonra, Dünya'nın ve Amerika'nın Muhamme bin Abdullah'a ve düşüncelerine bakışına bakınız! Saygılar.
-
kaza ve kader
Kişiselleştiriyor olsam, sadece benim iddiam our yazdıklarım. Ama bak yukarıya, demirefe de sana aynı ricada bulunmuş. Allah ve familyası da bizim gibi amatör din arkeologlarının ilgi alanına giriyor. Saygılar.
-
DOĞUŞTAN SUÇLU, DOĞUŞTAN KÖLEYİZ
Dostum, Karşı olmak için karşı olsam, kendilımı, vicdanımı ikna edemem. ben kendim ikna olmadan bişey yazmam buraya. Zira, çamur atıp kaçabilirim buradan, ama kendimden kaçamam. Ayrıca, kast sistemi Hindistan'daki sistemin adı olabilir. Bu sistem, Avrupa'da başka ad altında, Ortadoğu'da başka ad altında işler. Sen bana söyleyebilirmisin, Muhammed zamanında, bir kölenin çocuğu doğduğuunda köle midir, yoksa r olarak mı doğmuş kabul edilir? Ortadoğu sisteminde, sınıflar arası geçişler, Roma etkisiyle mümkündür. Ama geçişin mümkün olması, sınıfların olmadığını göstermöez. Zira, bir çocuk atasından bir statüyü miras alıyorsa, orada sınıftani sözedilebilir. Saygılar.
-
Yiyin, için, üreyin, iman edin!
Ben sana, tek kalemden çıkmış bnir senaryo sundum. Senin semitik masallarından daha tutarlı, daha mantıklı. İlla bir masal dinlemek istiyorsan yani. Yukarıdaki senaryo, senin semitik masallardaki gibi, birazı Mısır'dan, birazı, Sümer'den, birazı, Hindistan'dan, birazı Patagonya'danb, birazı fizandan değil. Bu nedenle, Kader ile imtihan gibi birbiriyle 180% çelişen kavramlar yok, Vahil almak/göndermek ile mekansız Tanrı gibi birbiriyle 180% çelişen kavramlar yok, Semitik masallardaki gibi insan aklına hakaret yok. Sana yazımın başında, altını çizerek, "sizin dindeki aktörleri kullanarak" dedim, herkes, sen dahi, anlayabilesin diye.. Yoksa, senin ne allah masalın, ne melek, ne şeytan, ne peri, ne hayalet masalına inanıyor değilim. Masal masaldır. Uçan atlar ve uçan halılar ne kadar gerçekse, allah ve melekler, cinler de o kadar gerçektir. Saygılar.
-
DOĞUŞTAN SUÇLU, DOĞUŞTAN KÖLEYİZ
İslam'da kast sistemi yok mu? Cariyeler ne peki? Köleler ne peki? Satışa çıkarılan esirler ne peki? Kast sistemi yokmuş-muş-muş.. Bir de birsürü insan alkışlamış.. Hayranım bu irdeleme mantığına... Saygılar.
-
Yiyin, için, üreyin, iman edin!
Yanlış çok şey var. semitik masalın senaryosunda mantık zinciri diye birşey yok. Bak ben sana, sizin dindeki aktörleri kullanarak, mantık zinciri tutarlı bir senaryo yazayım, daha dooğrusu bu forumda yazmış olduğum, ama yeni gelenlerin okumadığı bir senaryoyu aktarayım: Allah alemi yarattı. Allah'ın küçükkardeşi Şeytan "ne bu şimdi ya, ne gerek vardı da bunları yarattın" dedi. Allah "onlar bana tapacak" dedi. Şeytan "öyle mi? yani sırf sana inansınlar diye mi yarattın? Biz tapınıyoruz ya sana, tatmin edemedik mi, bu durumun beni endişelendiriyor, zira bu psikolojik bozukluk bence. Ben sana, sadece tapınsınlar diye adam yaratmanın sakıncalarını göstereceğim. "İnsan" senin projen, ama beni sevecekler. Ben onların bana tapmasını istemiyorum, sana mı inanacaklar bana mı göreceksin" dedi. Allah kardeşi şeytana da küstyü ve hiddetlendi, sen de defol melun diye bağırdı. Şeytan haklı olduğunu bildiği için hiç korkmadı, yılmadı, "bana süre ver, sana haklı olduğumu göstereceğim" dedi ve gururlu bir şekilde çıktı gitti. Şeytan insana maddi bedeni sevdirdi, zira insan da madde idi sonuçta. Allah, insanın maddi bedeni sevmesine kızdı, "bana ihanet ha! Çıkın cennetimden!" dedi. Şeytan cennetten kovulanların atıldığı dünyayı da onlara sevdirdi, çünkü onlar da maddeydi. Ama Allah yenilgiyi kabul edemedi. Allah şeytan'ın insanlara maddi alemi sevdirmesi karşısında hiddetinden dellendi, esti gürledi, kimi insanları topluca öldürdü. Bu arada insanlar arasından ajanlar seçip, insanları kandırma yolunu denemeye başladı allah. Ama ne kadar casus gönderirse göndersin, insan yine allah2ı değil, maddetyi seviyordu, başka bir insanı seviyordu, elmayı seviyordu, çiçeği seviyordu, denize girmeyi seviyordu, sevdiği herşey maddi idi. Allah, bunun üzerine, kendisine tapınanlara, dünyadakilerden kat kat güzel maddi imkanlar olan cennete alacağını, dünya gibi kısa olmayan, yalan olmayan, geçici olmayan sonsuz yalşam ile ödüllendireceğini,söyleyerek yine insanları kandırmaya çalıştı. Kananlar oldu, ama insan sonuçta hep doğru yolu buldu. Yalanlardan kurtulmayı başardı. Allah'ın casuslarının çok az insan kandırabilmesi Allah'ın canını sıktı, bunun üzerine bazı insanların başşına taş yağdırdı, bazısını felaketlere garketti, bazısını depremlerle yoketti. Öyle bir zaman geldi ki, artık Allah insanlardan kimseyi kandıramaz oldu. Bu nedenle "bu son uyarımdı" diyerek son casusunu da gönderdi, küstü ve köşesine çekildi. Nasıl senaryo ama ? Semitik dinlerin hepsinden daha iyi bir mantığa sahip bir din teorisi. Neden Allah Şeytan kavgası çıktığını açıklar, Peygamberlik mefhumunu açıklar, vahy işini açıklar, insanın maddi dünyaya düşkünlüğünü açıklar, Kuran'daki göndermeyi öfkenin sebebini de, hakaretlerin sebebini de, sonsuz cenneti ve sonsuz cehennemi de açıklar. Vahy işini açıklar. Sınav gerekçesini açıklar. Mevcut dinde bunlar tutarlı bir şekilde senaryolaştırılamaz. Saygılar.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Mevlana ne zaman demiş bunu? İslam, Kuran ve Muhammed hakkındaki bugünden 10 yıl önceki düşüncelerimi buraya yazsam, o yazılar beni tanımlar mı? Saygılar.
-
kaza ve kader
Yaratıcı Zeus ve familyasını yad etmek için, yarattığı insanlar heykellerini yapmışlar. Bunda bir sorun yok. Sayın demirefe işi gırgıra vurmamış. Bu forumda yazdığın günden bu yana sana rica ediyorum, önce şu yazılarını anlaşılır hale getir ve noktalama işaretleri ile barış diye. Bu bağlamda Sana bir dinsizin hayat felsefesinden bir örnek vereyim: Bana göre, metafizik varlıklara, Allah'a, cinlere, perilere, hayaletlere inanmamak günah değildir. Ama mesela, noktalama işaretsiz, çalakalem okunması güç yazılar yazarak, hem başka insanların zamanını çalmak, hem de onların gözlerini, beyinlerini yormak günahtır. Anlayabiliyor musun? Saygılar.
-
kaza ve kader
Zeus ve familyası vardır ve eserleri de kainattır. Saygılar.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Sayın sarıgöl, ve Sayın Demirefe, Bunu sadece bir söze dayanarak yazmadım. Kazakistan ve Kırgızistan'da bulundum. Oradan biliyorum hala bu geleneğin yaşadığını. Bir Kazağın ailesi hakkında bilmesi gereken öncelikli şey yedi kuşak akrabalarıdır. Sayın sarıgöl, ve Sayın Demirefe, Yazdığım gelenek hala Orta Asya'da yaşamaktadır. Ancak bu gelenek güzel bir gelenek mi, kötü bir gelenek mi, buna ilişkin değerlendirmem tamamen şahsi görüşümdür. Bahsettiğim geleneğin varlığı, delilli ve ispatlıdır. Ancak, o geleneğe ilişkin yaptığım değerlendirme sadece şahsi görüşümdür. Şunu söyleyeyim, 7 kuşak uzak yabancı ile evlenmeyi ben güzel bir gelenek olarak değerlendirdim. Yani bu benim şahsi düşüncemdir, bilimsel bir temeli yoktur. Objektif değil, subjektif bir düşüncedir. Sadece ben güzel bir gelenek olarak değerlendirdim, o kadar. Zira, yakın akrabalar evlendiklerinde ve anlaşamadıklarında maalesef tatsızlıklar oluyor. Anlaşamayan insanların boşanmaları güçleşiyor. * Genetik açıdan, akraba ile evliliklerde, yabancı ile evliliklere oranla genetik bozukluk riski 2 kat fazla. Ancak, genetik bozukluk riski her iki durumda da ihmal edilebilir durumda. Genetik olarak akraba evlilikleri iyi sonuç da verebilir, kötü sonuç da veerebilir. Bu nedenle genetik gerekçelerin, akraba evliliğine olumlu veya olumsuz katkısının olabileceğini sanmıyorum. Eğer genetik risk tek sorunsa, bu artık genetik testlerle aşılabilir. Birliktelikleri genetik olarak çocuklara iyi miras bırakacak olanlar evlenirler, kötü sonuç verecek olanlar evlenmezler. Genetiği, akraba evliliğine karşı bilimsel bir kanıt olarak kullanmanın bir sakıncası daha vardır. Sorun genetik açıdan kusurlu çocukların doğma riski ise, bu durumda, üretkenlik çağını geçmiş kuzenler, hatta kardeşler evlenebilir mi? Yani bu tamamen sosyolojik bir değer yargısıdır. İyi veya kötü denemez. Varılacak sonuç bilimsellikten uzak olmaya mahkumdur. Eski Türklerin akraba ile evlilik konusundaki gelenekleri Arapların akraba ile evlilik konusundaki geleneklerinden bilimsel açıdan daha sağlıklıdır denemez. Ama şu denebilir: Eski Türklerin akraba ile evlilik konusundaki gelenekleri Arapların akraba ile evlilik konusundaki geleneklerinden sosyolojik açıdan daha tercihe şayan olarak değerlendirilebilir. Üzerinde konuştuğumuz konu, bilimsel bir kural olmadığından, sosyolojik bir kural olduğundan, varacağımız her sonuç bilimsellikten uzaktır, subjektif kalmaya mahkumdur. Saygılar.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Katılıyorum. Anadoluda sadece sövgülerde yaşayan, ama Orta Asya Türklerinin, müslüman olsalarda, müslümanlıklarına rağmen vazgeçmedikleri güzel bir gelenekleri var: Türkiye'de argo ortamlarda özellikle erkek okuyucular karşılaşmışlardır. "Yedi cedde", "yedi sülaleye" küfredenler olur. Hiç düşündünüz mü neden "yedi ced", neden "yedi sülale" diye? Hiç nedenini, gerekçesini düşündünüz mü? Kökleri, islam marifetiyle maalesef unutturulan eski bir Türk geleneğidir. Orta Asya Türkleri, özellikle Kazaklar ve Kırgızlar, yani islamın daha az yozlaştırabildiği Türkler, yedi kuşak akraba ile hala evlenmezler. Yedi kuşak akrabalar, "çok yakın" sayılır ve "evlenilmesi yasak olan kişiler" grubuna girerler. Orta Asya'da birisi "kardeşim" derse, hemen Türkiye'deki anlamda "kardeş" anlamayın. Bahsettiği kişi, bizdeki anlamda da kardeşi de olabilir, kuzeni de olabilir, 7 kuşaktan kuzeni de olabilir. Zira 7 kuşağa kadar herkes "kardeş" kapsamındadır. Belki, Bugünkü Türkiyenin etnik yapısının çok çeşitli olmasının kökenlerinde de bu gelenek vardı. Orta Asya'dan göçen ve çok kalabalık olmayan insanlar 7 kuşağa kadar kendi aralarında evlenemedikleri için, doğal olarak, yeni geldikleri yerde bulunan yerel halklarla evlenmek zorunda kaldılar ve bugünkü etnik zenginlik oluştu. Bilemiyorum. Türkler müslüman ca bu gelenekler kaybıolmuş. Kuzenlerle evlenmeye başlamışlar, ama ne kadar müslüman olsalar da, evlatlıkla evlenmeyi içlerine sindirememişler. Ne kadar, müslüman olsalar da, cariye edinme işini benimseyememişler. Müslüman olmakla çok şey kaybetmiş Türkler kısacası. Saygılar.
-
Ye'cüc ve Me'cüc
Yecüc ve Mecüc uçan atlarla mı gelecekler, uçan halılarla mı? Ben de bunu merak ediyorum. Saygılar.
-
cehannem ne demek düşündünüzmü ?
Kuran'daki yazım garipliklerinden biridir. Şuraya ben sual soruma bir cevap yanıtı verin desem herkes güler. Zira gülünür. Ama Muhammed bin Abdullah "Adn cenneti" deyince kimsenin dikkatini çekmiyor. ADN CENNETİ: EDEN CENNETİ: CENNET CENNETİ Saygılar.
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Arkadaşım burada yazan birçok dinsiz, camiyi bilmeyi bırak, defalarca hacca gitmiş insanlardır. Saygılar.
-
Adamatörlerin tanrısı Cybertron
Hepsi bu... Saygılar.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Ahmet Kaya olsaydı, "Bu ne yaman çelişki anne" diye başlardı şarkıya... Müslüman kardeşlerimiz, İslami hurafeleri rasyonelize etmek için epey uğraş veriyorlar. Ama Birini rasyonelleştireceğim derken, bu sefer öbür tarafı dımdızlak açıkta bırakıyorlar. Şimdi bu arkadaşımız diyor ki, İslam öncesi Arap erkekleri 4 ne demek, dörtten kat kat fazla kadınla evleniyolardı, İslam buna sınırlama getirdi diyolar. Başka bir konu geliyor, o zaman da, müslüman arkadaşlar diyorlar ki, "Bu cahiliye arapları, kızlarını diri diri toprağa gömerlerdi". Mantık var, matematik var. Kızların diri diri toprağa gömülmesi gerçekten varsa, belirli bir süre sonunda o toplulukta, kadın sıkıntısı başlar. Bırakın 4 veya daha çok almayı, erkek başına 1 kadın bile düşmez. Yani, 4 kadınla evlenmeyi rasyonelize etmeye çalışan arkadaşımız, islam'ın İslam öncesine çamur atmak için uydurduğu yalanlardan birini de ifşa ettiğini farketmiştir umarım. Arkadaşım, çelişkiyi görebilmen için satırları renklendirdim. Adam müslüman olunca, kadınlarını sokağa atmış mı atmamış mı? O kadınların ne suçu vardı? Böyle bir vicdansızlık garabeti, Muhammed müslümanların kafirlerle evlenmesini yasaklayınca yaşanmış. Karısı müslüman olmayan müslüman erkekler, karılarını boşamışlar, yani sokağa atmışlar, islam marifetiyle. Bir taraftan, Kuran'a allah sözü diyorsunuz, bir taraftan Allah adını verdiğiniz şeyin talimatlarına uymuyorsunuz. Madem Allahınız demiş, "Ne kadar isteseniz kadınlar arasında adaletli davramaya güç yetiremezsiniz" diye, neden, 1'den fazlası ile evlenmeyi savunuyorsunuz. Zira "eşit muamele şartını" yerine getiremeyeceğinizi, Allahınız peşinen söylemiş. Neden "erkek merkezli" düşünüyorsun? Çocuk olmaması sadece kadından kaynaklanan bir kusur mu? Ya kocasının sorunundan dolayı çocuğu olmayan kadın naapsın? Tek sorun buysa, onu DNA testi ile aşarsın. Saygılar.
-
Allahın dili sürçmüş
Sen nokta görmemişsin heralde. Ağrı dağının eteklerinde otururken, bana "bu dağı Mimar Cemalettin inşa etti" diyen bir adamla ne tartışabilirim ki? "Bir hayat var, bir evren var. Ama mimar var mıdır, yok mudur, olmalı mıdır, olmamalı mıdır" soruları bile cevaplanamazken, neye dayanarak "bunun mimarı şudur" diyebiliyorsun ki? Evreni Allah yarattı diyen biri ile, evreni uzaylılar yarattı, evreni Osiris yarattı, evreni Zeus yarattı demek arasında ne fark var ki? Saygılar.
-
Adamatörlerin tanrısı Cybertron
Saygılar, sevgiler.
-
kaza ve kader
O yazının sahibi yazdığı herşeyde samimidir. O yazının sahibi, öncelikle kendini ikna etmeden buraya yazı yazmaz. O yazının sahibinin amacı, müslümanlara gol atıp kaçmak değildir. O yazının sahibi samimi olmasa, senden kaçabilir, ama kendinden kaçamaz. Öncelikle ikna etmesi gereken kişinin kendisi olduğunu bilerek yazı yazar. Ayrıca O yazının sahibinin dil bilgisi iyidir, Türkçe'yi bilir. İddianızın arkasını doldurun. * Kader inancı ile imtahan inancı 180 derece birbirine zıt şeylerdir. Kader varsa, imtahan olmaz. İmtahan varsa, kader olamaz. Bu çelişki İslam'ın çeşitli kültürklerin harmanlanmasıyla oluşturulmuş bir hurafeler koleksiyonu olmasından kaynaklanır. * İnsanın kontrolü altındaki ve kontrolü altında olmayan olaylar arasındaki ayrımı o yazının sahibi iyi bilir. İslam'ın imtihan kapsamına soktuğu eylemler, insanın kotrol edebildiği eylemler olduğu için, o yazının sahibi, istem dışı eylemlerden yazısında hiç bahsetmemiştir. Çünkü konu dışıdır. * O yazının sahibinin verdiği örnekler, senin inancındaki çelişkileri göstermek için verilmiştir. İşlediği günahlara kılıf bulmak amacıyla değil. O kılıfı ben değil, senin kader inancın verir o insanlara. Kader varsa, her suçlu kaderimmiş deme hakkına kavuşur. Sınav mınav kalmaz. Zira sonuçlar bellidir. Sonucu belli olan sınava ancak tiyatro denir. Saygılar.
-
Kıyamet Ne Zaman ve Nasıl Gerçekleşecektir ?
Kuran'daki en fantastik masallardan biri. Bugünkü bilimsel veriler ışığında gök ve kubbe sözlerini değerlendiriniz. Gök, kubbe olabilemez. Gök çatlayabilemez. Yıldızlar dökülebilemez. Bunlar ancak, Muhammed bin Abdullah'ın fantazi dünyasındaki evren modelinde olur. Nedir bu evren modeli? Yer düzdür. Üstünde sema denen bir çadır vardır. Çadırın üstünde bokcuklar şeklinde sarkan yıldızlar vardır. Çadırın yukarısında biyerlerde, yani meleklerin 50 bin yılda, ama refref katırının bir gecede varıp dönebileceği bir mesafede, Allah tahtında oturmaktadır. Tahtını 8 melek taşımaktadır. Ama işin kötüsü yalnızdır. Canı sıkılmaktadır. O nedenle yeryüzü adını verdiği yerdeki insanlarla uğraşarak eğlenmeye çalışır. Bakın bu evren modelinde, gök yüzü çadırı çatlayabilir, lime lime sarkabilir. Çadır delinince boncuklar dökülebilir. Bilimsel evren modelinde ise, gök kubbe olarak tanımlanamaz, yırtılabilmez. Yıldızlar, çekim güçleri dünyadan daha fazla olduğundan, dünyaya dökülmezler, dökülebilemezler. Saygılar.
-
Ye'cüc ve Me'cüc
Masallarda Kaf Dağı olur, Devler olur, ağzından ateş saçan yedi başlı ejderhalar olur, tepegözler olur, kanatlı atlar olur, uçan halılar olur, uçan süpürgeli cadılar olur, olur da olur. Bu da öyle bişey.. Kaf Dağının arkasındaki devler gibi. Kuran metafizik dünyadan gelmiş, herşeyi doğru, harikulade bir kitap sanıldığı için, içindeki masallar da gerçek sanılıyor. Yüzyıllardır, bütün semitik din alemi olmayan masal kahramanlarını arıyorlar. Semitik alem, şaşmaz, yanılmaz, gözrünmez ve esasen olmayan metafizik varlıktan geldi diye yutturulan masalları rasyonelleştirme çabası içinde çırpınırklen, masal kahramanlarının rollerini de gerçek hayattaki insanlara, toplumlara yükleyerek, masalların gerçek olduğuna inandırmaya çalışırlar bütün insanlığı. 4-6 yaş arasındaki, çizgi film seyreden çocukların konuşmalarını dinleyiniz. Çizgi film kahramanlarının, Transformers'in, He-Man'in, Pikachu'nun gerçekten var olduğunu birbirlerine sarsılmaz bir inançla anlatırlar. Semitik alemin masal kahramanlarını gerçek diye yutturma çabası ile çocukların çizgi film kahramanlarına ilişkin düşünceleri aynıdır. Saygılar, sevgiler.
-
Ahiret suallerinin gereği nedir?
Yazıma "organize ideolojiler"i de dahil ettim zaten, sadece dinleri değil. Dinsizliğe dayalı ideolojiler de despotime kaynaklık edebilirler. Dinlerin, organize ideolojilerden farkı, ideolojileri yıkmak kolaydır. Kaynağı bellidir. Kaynağından yokedilebilir. Ama dinler daha tehlikelidirler., Zira kaynakları metafizik yaratıklara dayandırılmaktadır. Olmayan, görünmeyen hurafelerden icazet alan dinlerle mücadele o nedenle daha zordur, ama daha çok gerekli olan bir mücadeledir. Saygılar.