democrossian

Benden başka bir tek @@binyamin ateist. Başka yok. O kadar da olsun...

Kum tanesi çok iyimser bir ölçek. Evren çapında yok kadarız. Dünya topluiğne başı kadar olduğunda futbol topu kadar olan güneşimizden çok daha büyük ve daha küçük olan diğer yıldızlar birer toz tanesi olsa, Samanyolu galaksimiz Asya kıtası kadar olur. Galaksi kümemiz olan ve adını en büyük galaksisi olan Andromeda'dan (*) alan galaksi kümemizde, otuz kadar galaksi var. Binlerce galaksi içeren galaksi kümeleri var. Galaksi kümeleri süperkümeleri oluşturuyor ve süperkümeler evreni oluşturuyor. Büyüklük ölçekleri korkunç derecede akıl almaz. Evrenin büyüklüğünü değil, bir tek içinde olduğumuz Samanyolu galaksisini aklın alması olasılığı yok. Ancak böyle kıyaslamalarla açıklayabiliyoruz. (*) Andromeda Samanyolundan en az üç kat büyük. Galaksi kümesinin bu iki en büyük ve ikinci büyük galaksisi, çekim kuvveti nedeniyle hızla birbirlerine doğru geliyorlar. Hız çok yüksek, fakat mesafe çok uzun olduğu için çarpışma milyarlarca yıl sonra olacak. Galaksilerde yıldızlar arası uzaklıklar çok büyük olduğu için çarpışmanın hiç bir hissedilir etkisi olmayacak. İki toz bulutu gibi birbirine karışacaklar. Daha büyük bir galaksi oluşmuş olacak. Samanyolunun geçmişte bu şekilde yuttuğu küçük galaksiler zaten var. Bu büyük birleşmede güneş ömrünü tamamlamış olacağı için buna tanık olacak insan olup olmayacağı tahmin edilemiyor. Gökyüzü haritası tamamen değişecek.

Kedinin ölümüne üzüldüm. Beni de çok sarsar hayvanlarımın ölmesi. Ben ise dün sokakta acı acı yardım isteyen iki aylık kadar görünen bir kediyi eve aldım. Yorgunluktan tüm gece uyudu. Sabah mamasını verdim, şımardı, oyunlar oynadı, beni cırmaladı, klavyemin üzerine atlayıp abuk sabuk şeyler yazdı. Sonra huysuzlandı, meğer tekrar uykusu gelmiş. Şimdi derin bir uykuda ve fırsat buldum yazıyorum. Yoksa dıkfırmm kkk9k4k9kfklkg8 filan gibi şeyler yazıp gönderebilirdi!

Evrenimizde evrimin aşağı yukarı aynı yönde işlediğini düşünüyorum. Başka bir gezegende hayat varsa balıklar yine balıktır, ağaçlar yine ağaçtır, kuşlar yine kuştur. Görünümleri çok farklı olabilse de aşağı yukarı benzer olacaklardır. İnsan varsa onlar da bize aşağı yukarı benzeyeceklerdir. Kaos teorisine göre, önemli yol ayrımlarında önemsiz bir neden, akışı çok farklılaştırabilir. Buna göre bambaşka bir evrim izlemiş gezegenler de bulunabilir. Bu konular bilim kurgularda hep işlenir. Örneğin dinozorlar yok olmasa gezegenin egemeni onlar olur, zekayı onlar geliştirir miydi? Dünyalar Savaşı filmindeki ürkünç istilacı yaratıklar mı ortaya çıkardı? Biz ürkünç istilacı yaratıklar değil miyiz? Bizler çok mu sevimli yaratıklarız? Bilimin en güzel yanı soruların hiç bitmemesi. Sonsuz soru ve her sorunun sonsuz yanıtı olabilmesi... Din gibi yanıtların verili olduğunu savlayan dogmalar bu güzelliği kabusa çevirir.

"Hak verilmez, alınır." Mustafa Kemal Atatürk

Niye olmayacak şey olsun? Bir kaç ülkenin bir araya gelip federasyon kurmasında olmayacak ne olduğunu açıklayabilecek misiniz? Kuranlar nasıl kurmuş? Demek olmayacak şey değilmiş. Benim böyle bir önerim olduğu, böyle bir federasyonu istediğim için değil. Böyle bir federasyonu istemiyorum. Faraza dedikten sonra her faraziye dile getirilebilir. Adı üstünde, faraza... Farzediyoruz ki öyle anlamında. Ben size kurulmasını istediğim bir federasyon önermedim. Bir federasyon nasıl kurulur, örnekledim. Yanıt verip vermemek size kalmış. Ona bir şey diyemem. Ama küstüm konuşmayacağım anlamındaysa fikri için insanlara küsülmez. Bunu yanlış yaparsınız. İnsanlara yaptıklarından dolayı yaptırım uygulanır. Fikirlerinden dolayı asla. Yine de tabii siz bilirsiniz. Ben doğruları son nefesime kadar savunurum. Emperyalist dayatması dogmalara asla prim vermeyecek, ömrümü bunlarla savaşmakla harcayacağım. Bilin ki emperyalistler iki araç kullanır: Bir din, iki etnik. İki yolla da bölmeye çalışırlar. Bunu hiç bir zaman unutmayın.

Tanrıyı tek bir insan yaratmaz. Tanrıyı insanlık kültürü yaratmıştır. Yani bir insanlık kültür ürünüdür. O yüzden de bir baskı unsuru olarak kullanılmaktadır. Yoksa tanrı kavramı ile biz ateistlerin en küçük işi olmaz. Olmayan bir şeyden niye yakınalım? Biz tanrıdan filan yakınmıyoruz. Tanrı dayatmasını reddediyoruz. Tanrı diye bir şey yoktur diyoruz. Bunu siz yarattınız ve başımıza musallat ettiniz diyoruz. İnsanlığın en büyük hatası tanrıyı yaratmış olması diyoruz. Bu beladan bir an önce kurtulmak gerekiyor diyoruz. Unutmayın, ateizm teizm olduğu için var. Teizm olmadığı anda ateizm de olmayacaktır.

Pek anlayamadım. Ateizmin bir inanç olmadığını mı söylemeye çalışıyorsunuz?

Felsefi determinizm ile bilimsel determinizmi karıştırmamak gerek. Nedenselliğin değişmez ve evrenin de üzerinde bir kapsamı olduğu, felsefi determinizmdir. Yani felsefe konusudur. Bilimsel determinizm ise sürekli biçimde indeterminist bir olgu arar. İndeterminist kanıtlar önce kaosta arandı. Bugün kuantumda aranmaktadır. İndeterminist kanıtlar bulunursa determinizm yeniden gözden geçirileceği için nedenselliğin değişmezliği diye bir dogma yoktur.

Tüm dogmalar inançtır. Ama her inanç dogma değildir.

Şu an itibariyle bir tanrı tanımı alabildik. Bu tanıma göre kötülükten zevk alan bir varlıkmış. Böyle bir tanrı varsa zaten, kendisine inananlara daha bile zalim davranacaktır. Çünkü teslimiyet, zalimleri daha da kışkırtır. Bu tanımın doğru olması halinde hepimiz, inananlar dahil zaten hapı yutmuşuz demek olacağına göre, tanrıya inansak da bir şey değişmeyeceği için bu tanım üzerinden tanrı tartışması gereksiz oluyor. Başka tanrı tanımı var mı?

Şimdi faraza İran, Suriye, Irak ve Türkiye aralarında anlaşarak federasyon kurmaya karar verdiler. Ya da Avrupa ülkeleri dediler ki biz de ABD gibi yapalım. Birleşip bir ABD de onlar oldular. (Avrupa Birleşik Devletleri) İşte bu durumda birleşen ülkelerin her biri bir eyalet olur. Üniter yapıdan çıkarlar. Birleşik devletler olurlar. Kendi parlamentoları, kendi yasaları, kendi yargıları olur. Temsilciler meclisi ve başkan tek olur sadece. Yoksa üniter bir devlet eyaletlere bölünmez. Aksini savunan, emperyalistlerin ya hizmetkarı, ya oyuncağıdır. Başka şık yok. Fisyon reaksiyonu gibi son yıllarda zincirleme ülke parçalanmalarına tanık olurken, acılar çekilirken, iç savaşlar çıkarken, Sovyetler Birliği dağılırken, Yugoslavya parçalanırken, Çekoslavakya bölünürken, Sudan sessiz sedasız bölünürken, Irak, Libya resmen değil ama fiilen parçalanırken... Bu neyin aymazlığı, bu neyin gafleti, bu neyin uykusu ben anlamıyorum. Her şey son derece açık. Emperyalistler herkes parça parça olsun, sadece biz bütün olalım istiyorlar. Dünya egemenliklerini sürdürmelerinin yolu buradan geçiyor. Böl parçala ve yönet... Bunu anlamayacak ne olduğunu ben çözebilmiş değilim. Bu emperyalistler havaya mı hipnoz gazı salıyorlar, suya mı hipnoz ilacı karıştırıyorlar, beyin dalgaları göndererek hipnoz yapan alet mi icat ettiler, ne yapıyorlar da herkesin ağzına bölücü kara propagandalarını sakız yapmayı başarabiliyorlar, ben hayretler içindeyim.

Kanatlı atların, alev soluyan ejderhaların, dağları kaldıran titanların olmadığını da kanıtlayacak mıyız? Bana tanrı nedir tanımlayın, ben öyle bir şeyin olmadığını kanıtlayayım. Burada ne olduğu bilinmeyen bir şey üzerinde havanda su dövmeyelim. Nedir tanrı?

Tersten okunan hiç bir şey yok. İspanya ve İtalya niye İspanya ve İtalya olarak isimlerini koruyorlar madem? Bir milletin adını ülkeye niye veriyorlar? İberya desinler, Çizme ülkesi desinler bari! Biz de Anadolya diyelim o zaman. Yerel yönetimlere yetki tanımak ve yerel kültürleri desteklemek elbette doğru ve gerekli. Bu, ayrı yönetim sistemlerine sahip, kendi yasalarını yapan ve uygulayan eyaletlere bölünme anlamına gelmez. ABD ayrı ayrı Britanya'dan bağımsızlık kazanan devletlerin, aralarında anlaşıp birleşmesiyle kurulduğu için eyaletlidir. Yoksa üniter kurulmuş devleti eyaletlere bölmemişlerdir. Bunlar emperyalist empozeleri. Amaçları Türkiye Cumhuriyetini bölmek ve kukla bir Kürt devleti kurarak petrolü Akdeniz'e çıkarmak. En güvenli petrol limanı olarak da İskenderun'a gözlerini diktiler. Suriye ile uğraşmalarının tek nedeni budur. Suriye ordusu aslında bizim için dinci teröristlerle savaş veriyor. Suriye ordusunun başarısı, Türkiye Cumhuriyetinin başarısıdır. Suriye ordusu vahşi dinci teröre yenilirse emperyalizm kazanacak ve Türkiye Cumhuriyeti yenilecek, parçalanacaktır. Atatürk'ümüzün bize son hediyesi İskenderun'umuzu hayatımız pahasına koruyacağız. Atatürk ilkelerinden ölmek var dönmek yok...

Bilinçli ateistler görmek sevindirici. Bir ateistin yapacağı en büyük hata, kendi inancını inanç olarak görmeyip, tüm inançları bir kefeye koyup mahkum etmesidir. İnanç kavramını kökten ve tümden kötü, zararlı, yanlış kabul etmesi ve inanç diye bir şeyi kabul etmemesidir. Halbuki yarın havanın yağmurlu olacağına inanabiliyoruz değil mi? İnanç mutlak anlamda kötü bir şey değil o halde. Ya da Atatürk'ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyetinin dünya durdukça var olacağına, yıkılmayacağına inanabiliriz. Ya da insanlık değerlerinin bir gün mutlaka tüm insanlığın ortak değeri olacağına, kimseye insanlık dışı uygulama yapılmadığı, doğaya zarar verilmediği bir insanlık erdemi günü geleceğine inanabiliriz. Tüm inançlar mutlak anlamda kötü olamazlar. Bunu anlayamayan ateist, ateist olamamıştır. Sadece tanrıya inanmıyorum, hiç bir inancım yok demekle ateist olunmaz. Konu çok önemli. Ateizm inanç özgürlüğünün sigortası olmak zorundadır. Aksi halde yayılamaz ve kendini kabul ettiremez. Laikliğe her kesimden ve her inançtan destek olunması şarttır. İnancı ne olursa olsun, ister dindar, ister dinsiz, laik olmak ZORUNDADIR. İnsanlık erdeminin tamamlanması için başka yol yoktur. Laikliğin olmadığı yer, insanlığın boğulduğu bir bataklıktır.

Kesinlikle doğru. Ateizmin de bir inanç olduğunu kesinlikle deklere etmeliyiz. Bu deklere bir çok yönden gerekli. Bir kere inanç özgürlüğü açısından. Bir insanın tanrının var olduğuna inanma hakkı ile var olmadığına inanma hakkı eşittir. Hiç bir biçimde var olduğuna inanmaya veya var olmadığına inanmaya zorlanamaz. Bir insan bugün tanrının var olduğuna inanırken yarın var olmadığına inanmaya başlayabilir. Ya da tersine bugün var olmadığına inanırken yarın var olduğuna inanmaya başlayabilir. Hiç bir şey lazım gelmez. Günübirlik inanç da değiştirebilir. Hiç bir sakıncası yoktur. Bir ateisti sadece teistin antisi olmaktan başka hiç bir şey olmaktan çıkaracak tek şey, bu inanç özgürlüğüne olan kesin inancıdır. Teistte böyle bir inanç özgürlüğü yoktur. Teiste göre inanmayanları tanrı ceza olarak psikopat işkencelerine uğratacak. Ateist ise tam bir inanç özgürlüğüne sahiptir. İsteyen istediği her şeye inanabilir. Ateiste göre insanlar neye inandıklarından değil, ne yaptıklarından sorumludurlar. Teistlere göre ise insanın ne yaptığı önemli değil. Neye inandığından sorumlu olduğunu iddia ediyorlar. Dünya iyisi olsa, tanrıya inanmıyorsa yanacağına, psikopat işkencelerine uğratılacağına inanıyorlar. İşte bütün bu farklar, ateizmin insanlığın, insanlık erdeminin ta kendisi, teizmin ise insanlığın en temel ve en önemli değerlerinin en büyük düşmanı olduğunu kanıtlıyor.

Çok fazla mesafeden dolayı...

Hemen yarın Pastafaryan dinine geçip kafaya makarna süzgeci giymek lazım aslında. Bunları kepaze etmek öyle kolay ki, ama devrimci bir gençlik ve belirli oranda katılım lazım. Bunların iki günde kepazesi çıkar aslında... Maalesef halkımız devrimci gençliğe destek olacak kafadan çok fazla uzak. Gezi bile şaşırttı, sürpriz oldu. Hayat verdi, yaşamaya gezi ile yeniden başladık ama fazlası lazım...

Peki tabii... İstersen bir itiraz et! Bana din getirmesin kimse de, ne getirirse getirsin! Din, tanrı, peygamber, kitap... Hepsi fena halde sinirimi kaldırıyor. Bana dinden bahsedecek olana peşinen çok kötü yaparım bak diye uyarıyorum. Gündelik hayatımda kimse bana dinden bahsedemeyeceğini iyice öğrendi. Beni tanımayanları, huyumu bilmeyenleri bile aman sakın bahsetme diye uyarıyorlar. Ha, dövdüğüm sövdüğüm yok ama bunlar kutsallarının hiç yerine konmasını en büyük hakaret olarak algılıyorlar. Ben ne yapayım, algılamasınlar? "Senin inancın yanlış" demenin hakaret olduğu nerde görülmüş yahu? Var mı böyle saçmalık? Her inanç başka bir inanca göre yanlıştır. Bundan normal bir durum da yok!

Ben bunların bu yutturmacalarını, "aaa cambaza bak cambaza" hokkabazlıklarını tartışmıyorum bile. Gündemi ellerinde tutmak için yaptıkları atraksiyonlardan başka bir şey değil bunlar. Ağızlarıyla kuş tutsalar kıymeti yok. Bunları at bile bildi attı sırtından. Daha millet bilemediyse yazıklar olsun böyle millete... Neye müstahaksa da başına gelsin.

Tabii ki, elbette. Bilginin kötüsü yoktur. Aslında Kızılderili dini de doğa dinidir. Manitu tanrıdan çok doğanın ruhu gibi, panteizm gibi bir anlayış. Evet bazen de din oluyor tanrı olmuyor, deizmin tersine.

Sanki bir arayıştaymışım da acaba bu olabilir mi diye bakmışım fakat beğenmemişim gibi bir anlam çıkarmaya çalışılırsa belki çıkarılabilir sözlerimden ama kesinlikle öyle bir arayışım yok. Çünkü ben kendi açımdan değil, genel olarak değerlendirme yaptım. Belki ateist takılmaktan sıkılan varsa onlara söyledim. Dinler hiç umrumda değil. Öyle olmasa benim de böyle din inceleme ve değerlendirmelerim mutlaka olurdu. Olsa paylaşırdım. Dinlerin bir tekine bir metelik bile vermem... Bir de bu konularda tutumum şu: Böyle anlatımları "madem müslüman değilsin, sana başka bir din bulalım beğeneceğin" şeklinde algılıyorum. Ki bu amaçla anlatanlar da oluyor. Örneğin hristiyan misyonerler bunu yapıyor ve çok sinir oluyorum. Ateistim arkadaş, ne dini yahu? Hatta deistler bile beni bazen sinirlendiriyor. "Tamam din yalan ama tanrı var" diyerek. Bu yaklaşımlar...

Ülkeye milyar dolarlar durmadan pompalanarak yapay bir refah yaratılıyor. Halk ABD ye hayır deyip seçtiği adamları indirmekten, para kesilir korkusuyla geri duruyor. Bunun geçmişte örneğini biliyor. ABD kaşını çattı mı benzin, yağ, şeker kuyruklarına girdiğini hatırlıyor. Bakalım bu ekonomik köleliğe razı olmanın sonunda ne olacak. Ne olacağını biz biliyoruz da, bazıları Yugoslavya gibi yaşayarak öğrenmekten yana...