Zıplanacak içerik

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Gezi davasında 28 kişiye hapis cezası Kayseri'de, 1 Haziran 2013'te kent genelinde Gezi Parkı direnişine destek amacıyla başlayan eylemlerde gözaltına alınan ve haklarında dava açılan 161 kişinin yargılandığı davanın duruşması görüldü. 2 Kasım 2015 Pazartesi 11:26 KAYSERİ - ANF Kayseri'de, 1 Haziran 2013'te kent genelinde Gezi Parkı direnişine destek amacıyla başlayan eylemlerde gözaltına alınan ve haklarında "Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet", "Görevi yaptırmamak için direnme", "Hakaret', "Kamu malına zarar verme" ve "Mala zarar verme" suçlarından dava açılan 161 kişinin yargılandığı davanın duruşması görüldü. 8'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına, avukatlar ve tutuksuz yargılananların bazıları katıldı. Olay gününe ait kamera kaydı görüntülerinin de izletildiği duruşmada, haklarında dava açılanlar suçlamaları kabul etmeyerek beraatlarını talep etti. Müvekkillerinin herhangi bir suç işlemediğini savunan avukatlardan Seçkin Öztürk, "Devlet malına zarar vermek, kamu görevlilerine hakaret ya da üzerlerine atılı diğer suçları işleme kastıyla hareket etmemiştir. Eyleme katılanlardan hiçbiri, orada suç işlemek için bulunmadı. Herkes anayasal hakkını kullanmıştır. Bu nedenle bütün sanıkların beraatını talep ediyorum" dedi. Sistemi eleştiren ve sanıkların suçsuz olduğunu belirten avukatlarından Nebahat Ülker de, "Torba kanunlar gibi torba suç üretilmiştir. Müvekkillerim en doğal hakları olan demokratik haklarını kullanmıştır. Eylemlerinde herhangi bir suç unsuru oluşmamıştır. Beraatlarını talep ediyorum" diye konuştu. Duruşma sonunda 1 kişi "kamu malına zarar vermek", 2 kişi "mala zarar vermek" ve 25 kişi de "Kamu görevlisine direnme" suçlarını işlediği gerekçesiyle, 5 ay ile 1 yıl arasında değişen hapis cezası verildi. Mahkeme cezalarda "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" karar verdi.
  2. AKP ve digger meclisteki partilerin seci vaatleri http://www.turkish-media.com/forum/topic/388652-secim-vaatleri/?hl=%2Bsecim+%2Bvaatleri
  3. Turkiye'de ise: Degisim; MHP HARITADA YOK MHP ise 81 il arasında hiçbir ilde en çok oyu alan parti olamadı.
  4. 1 Kasım seçimleri kapsamında yurt dışında kullanılan oyların sonuçları belli oldu. AKP 25 ülkede birinci olurken, CHP 20 ülkede ilk sırayı aldı. 1 Kasım seçimleri için yurt dışında yapılan oylamaların sonuçları belli oldu. Dünya üzerindeki 54 ülkede gerçekleşen oy verme işlemi sonrasında ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Resmi olmayan sonuçlara göre, yurt dışındaki 2 milyon 899 bin 59 seçmen için 54 ülke ve 113 temsilcilikte oluşturulan sandıklarda, yaklaşık 1 milyon 160 bin 38 oy kullanıldı. Buna göre, sayılan yurt dışı oylarının yüzde 56,22′sini AK Parti, yüzde 18,20′sini HDP, yüzde 16,38′ini CHP ve yüzde 7,12′sini MHP alırken, diğer partilerin aldığı oy oranı ise yüzde 2,08 oldu. AKP 25 ÜLKEDE BİRİNCİ AK Parti Türkiye’de gösterdiği başarıyı yurt dışı seçmen nezdinde de tekrarladı. AK Parti, aralarında Almanya, Fransa, Hollanda, Suudi Arabistan ve Azerbaycan bulunan 25 ülkede sandıktan birinci parti olarak çıktı. KUVEYT, KATAR VE UMMAN’DA CHP İLK SIRADA CHP ise Türk seçmenlerin oy kullandığı 20 ülkede birinci parti oldu. CHP’nin birinci olduğu ülkeler arasında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Umman, İsrail ve Çin’in bulunması dikkat çekti. INGİLTERE, JAPONYA, UKRAYNA HDP HDP 9 ülkede birinci parti olmayı başardı. HDP İngiltere, Japonya ve Ukrayna’da seçmenin ilk tercihi oldu. MHP LİSTEDE YOK MHP ise 54 ülke arasında hiçbir ülkede en çok oyu alan parti olamadı.
  5. Konu basliktaki soru ve bu soruya herkesin verecegi yanit.
  6. 7 Haziran ile 1 Kasim secimleri arasinda gecen 5 aylik sure icinde, AKP oylarini tam 5 milyon artirdi. Hem de her sandikta. Dunyanin hic bir yerinde boyle kisa iki secim arasinda bu sayida bir artis yasanmaz. Eger bu sonuclar resmilesirse, bu 5 milyon artisin o kadar ve her cesitsecim hilesi, baskisi, onlemesi v.s. olsa bile, bu miktarda ve her yerde artisinin tek bir aciklamasi vardir, o da bu surecte topluma yasatilan fiili catisma baski gozalti tutuklama ve katliamlarin ve her turlu insanlik ve vicdan disi davranis ve uygulamalarin, bu 5 milyon uzerindeki etkisi ancak korku felsefesi ve suru psikolojisi ile aciklanabilir. Kisaca toplum bir baraji asacak kadar sayida secmeni ile, korkutulmus ve sindirilmistir. Kisaca millet ummete donusturulmustur. "bu adam ne istiyorsa verelim de bizi rahat ve huzur icinde biraksin" demistir. Burada, bir masal anlatalim. Bir zamanlar bogalar ineklere saldirmadan once, "bakin sizlere aslinda bir sey yapmak istemiyoruz. Yalniz icinizdeki su inegi bize teslim ederseniz, sizlere dokunmayacagiz" demislerdir. Burada istenen inek, digger inekleri bogalara karsi savunan orgutleyen inektir. Inekler kendi aralarinda karar vermek icin toplanirlar. Verilmek istenen inek "bakin, arkadaslar, beni onlara vermeniz sorun degil; yalniz bilesiniz ki, bu size kurtarmaz. Aksine onlara daha cok boyun egdirtir." dese de, heyet istenen inegi vermeye karar verir. Sonucta inek verilir. Aradan fazla zaman gecmeden digger inekler sindirilir, korkutulur ve bir bir bogalar tarafindan yok edilmeye baslar. Inekler caresizlik icinde, "biz o inegi vermeyecektik" deselerde is isten gecmistir. Simdi bakalim. Diktator ne demisti "verin 400'u bu is huzur icinde hallolsun" peki ne yapti? Yine dedigi gibi, "taraf olmayani bertaraf etti" Peki bunu nasil yapti " her seferinde ayni yolda yurudugu ve bertaraf edecegi tarafi suclayarak" Toplum 7 Haziran'da ne dedi. "Sen Sarayinda uslu uslu otur, senin partine de iktidar yok ve partin de kendine ceki dozen versin ve mecliste tek basina olmadigini anlasin" Dogal olarak bu mesaj dictator acisindan ne anlama geliyordu? "ya demek oyle, siz demekki huzur istemiyorsunuz. O zaman ben sizing huzurunuzu canlarinizi alarak bozayim da gorun" Yani fiili durumu yaratti. Bu konuda PKK kendisi ile isbirligi yaparken, ISID uzerine duseni yapti. Polis zaten elinde idi ve tum bertaraf edileceklerin uzerinde terror estirdi. Bunlarin basinda HDP kurd halki alevi halki ve her turlu dictator karsiti geliyordu. Bu arada "HDP=KURD=PKK" ALGISI DA SURUYORDU. HDP'ninen buyuk hatasi geziyi desteklememesi idi. Ayrica Ekim olaylarinin gezi'den farkli gosterilmesi tuzagina dustu. Dolayisi ile onun her turlu "inadi" nin baris, demokrasi v.s. niteligi PKK engeline takildi. MHP zaten "evlere senlik" ve gereken savas ve catisma destegini verirken, CHP askerin disariya mudahele teskeresine karsi cikmadigi gibi, hic bir zaman "terror ile mucadele" de AKP lilesmekten kurtulamadi ve devletin/polisin terorunu ve katliamlarini gormemezlikten geldi. Bu nicelik olan 5 milyon, bir yerde 7 hazirandaki uyarisinin bir ise yaramadigini ve de meclise giren digger partilerin de Diktator ve gudumundeki AKP hukumeti ve devleti onunde "elinin/kolunun baglandigini" gordu. Kisaca bu 5 milyon, AKP'nin devlet ve hukumetten oyla gitmeyecegini gordu. Aslinda oturup bu durumu cok iyi sorgulamak gerekiyor. T.C. yoksa hic bir zaman ummet olmaktan kurtulamadi ve millet olamadi mi? "Gelen agamiz/giden pasamiz" atasozunun 90 yil sonar hala gecerliligi mi? Devlet ve hukumetin yarattigi fiili duruma karsi " bizim aklimiz ermez, yapiyorlarsa vardir bir bildikleri" mi? Basta dogu olmak uzere, aga baba v.s. temelli aile buyuklerinin yolundan gitmek mi? Butun bunlar cogaltilabilir. Yalniz, yukaridaki masala geri donersek: Toplum su dusunce de ise yanilmaktadir" tamam istedigini verdik, artik bizi rahat birakir." Birincisi tam istedigini toplum vermemistir. Yani hala 376 yi gerektiren anayasa degisikligi sayisini vermemistir. HDP'yi baraj altinda birakmamistir. Bu ikisi bile diktatorun, toplumu "huzur icinde birakmamasi" icin gerekli nedenlerdir. Cunku Anayasa degismezse, sultanlik, halifelik, selefilik, padisahlik v.s. kisaca TEK ADAMLIK MUMKUN DEGILDIR. Buna en bastaki engel, kendi partisinden gelecektir. Evet dictator fiili olarak 7 haziran'dan bu yana zaten iktidardi ve her istedigini yaptirdi. Dolayisi ile aldigi oylar ile bunu kagit uzerinde saglamasi pek bir fark getirmeyecek. Cunku zaten fiili olarak iktidardi. Meclis yoktu. Yargi hukuk elindeydi. Yani, elinde olanlari artirmasi icin, zaten bu elde edilen oy sayisina ihtiyaci yoktu. O 400'u istiyordu gorunurde 310 aldi. Yani 400'e 90 kadar yaklasti. Aslinda anayasa Adina 376 yeterli ve su an 66'ya ihtiyaci var. Yalniz ne gam, iktidar olmadan fiili iktidarligi yuruten, anayasayi degistirecek oy almadan da anayasayi degistirebilir. Hatirlayalim, dictator ne demisti? "Ulkede fiili olarak rejim degismistir. Simdi yapilacak olan bu fiili duruma uygun anayasayi cikarmaktir." Evet, 5 milyon da olsa; oylar anayasayi degistirmeye yetmiyor. "Milli iradeyi" agzinda sakiz eden dictator, 7 haziran'da bu iradeyi cignedi ve yasanan fiili durumu yaratti. Demekki simdiki oy sayisi "milliirade" nin iradesini diktatore daha guclu bir sekilde veriyor. Bundan sonar tum yapacagi ve yaratacagi her turlu fiili durum ve salacagi korku felsefesi ve ummetin suru psikolojisi anayasa degisikligi uzerine olacak. Iktidari vermemeye direnemeyen toplum, bakalim bu fiili duruma nasil direnecek? Yoksa bundan sonraki secim ve hedef olan "2023" ayni diktatorun planladigi gibi fiili olarak yerine mi gelecek? Yani istenilen verildikce, huzur gelmiyor. Cunku istenilen bitmiyor. O yuzden istenileni vermeden once, iyice dusunmek gerekiyor. ve "sira bana gelmez" "ben onun bertaraf ettiklerinden degilim" kandirmacasinin kimseye bir faydasi yok. Ya "kustan korkmayacak ve dari ekeceksin" ya da "korkunun ecele faydasi olmadigini" bileceksin. Ustelik "korktukca ve surude kaldikca sira sana gelecek" Sen suruden ayrilacaksin ve baskalarini da suruden ayiracaksin. Kisaca ortada KORKUTULACAK BIR SURU BIRAKMAYACAKSIN. Aksine suruden ayrilarak ve digerlerinin de ayrilmasini saglayarak kendi nitelikli direnisini hak ve ozgurluk arayisini huk ve adaleti hem kendi Adina hem de herkes Adina isteyeceksin savunacak ve destekleyeceksin. Yoksa senden her isteneni verirsen, yarin bir bakmissin ki; verecek bir seyin kalmamis ve sen de kalmamissin. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  7. Anlasilan o ki ISID kendine yakisan her turlu kazayi katliam olarak uslenmeye ve propaganda yapmaya baslamis. Rusya'dan IŞİD'e jet yalanlama Rusya Ulaştırma Bakanı Maksim Sokolov, Rus yolcu uçağının teröristler tarafından roketle vurulduğuna ilişkin basında yer alan haberleri yalanladı. Sokolov şu açıklamayı yaptı: "Şu anda basında Şarm El Şeyh'den St. Petersburg'a giden Rus yolcu uçağının teröristler tarafından atılan roket ile vurulduğuna ilişkin haberler yer alıyor. Bu haberler doğru değildir. Mısırlı meslektaşlarımızla sıkı temas içerisindeyiz ve onlar bu tür düşünceleri doğrulayacak bir bilgiye sahip değiller. Olay yerinde uzmanlar çalışıyor. Yakın zamanda uluslararası komisyonda toplanan tüm kanıtlar ve bilgi analizlerinin temelinde trajediden sonuçlar çıkaracak." Öte yandan yolcu sayısı ile ilgili Ulaştırma bakanlığı 217 yolcu 7 mürettebat olarak açıklarken, Rusya'nın Mısır'daki büyükelçisi 212 yolcu ve 7 mürettebat olarak açıklama yaptı. Rusya Tur Operatörleri Birliği internet sitesinde toplam 217 kişinin adı yayınlandı.
  8. IŞİD Mısır'da 224 kişinin öldüğü uçağı kendilerinin düşürdüğünü açıkladı. Reuters, AFP, DHA - Aljazeera / IŞİD Mısır'da 224 kişinin öldüğü uçağı düşmesinden sorumlu olduğunu açıkladı. Mısır'ın tatil beldesi Şarm'dan Rusya'nın St. Petersburg şehrine 217 yolcu ve 7 mürettebatıyla giden bir yolcu uçağı Sina Yarımadası'nda düştü. Rusya'nın Mısır Büyükelçiliği, kazadan hiçbir yolcunun sağ kurtulamadığını açıkladı. IŞİD'e bağlı Sina Vilayeti örgütü, 224 kişiyi taşıyan Rus uçağını kendilerinin düşürdüğünü iddia etti. Rus havayolu şirketi Kogalymavia’ya (Metrojet) ait yolcu uçağı, Mısır’ın tatil beldesi Şarm’dan (Şarm el Şeyh) kalkıp Rusya şehri St. Petersburg’a giderken radardan çıktı. Mısır Başbakanı Şerif İsmail, uçağın Sina Yarımadası’nda radardan kaybolduğunu ve burada düştüğünü söyledi. Kolavia Flight 7K9268 adlı A-320 Airbus tipi uçakta 217 yolcu ve 7 personel, toplam 224 kişi olduğu açıklandı. Rusya'nın Mısır Büyükelçiliği, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada kazadan hiçbir yolcunun sağ kurtarılamadığını açıklayarak yakınlarına başsağlığı diledi. Kalkışından yaklaşık 23 dakika sonra kuleyle bağlantısı kesilen uçağın pilotunun, kalkış sonrası kuleye bazı 'teknik sorunlar yaşadığını' rapor ettiği ve Kahire'ye acil iniş izni istediği öğrenildi. Kuleyle uçağın irtibatı bu anda kesildi. Pilotun teknik sorunlar nedeniyle alışılmışın dışında bir rota kullandığı da edinilen bilgiler arasında. Teknik sorun mu, IŞİD mi? Reuters haber ajansının güvenlik kaynaklarına dayandırdığı bilgiye göre, uçak teknik sorunlar nedeniyle düştü. Ancak IŞİD'e (Irak Şam İslam Devleti/DAEŞ) bağlı Sina Vilayeti örgütü Rus uçağını kendilerinin düşürdüğünü iddia etti. Önceden Ensaru Beytül Makdis olarak bilinen örgüt, IŞİD’e yakın Amak sitesinde saldırıyı üstlendiğini belirten bir açıklama yaptı. Açıklamada “İslam Devleti savaşçıları 220 Rus haçlıyı taşıyan Rus uçağını Sina vilayetinin üzerindeyken düşürmeyi başardı. Allah’a şükür, hepsi öldürüldü” ifadeleri kullanıldı. Kurtarma çalışmaları başladı Enkaz alanına gelen arama-kurtarma ekipleri, uçağın bazı bölümlerinden yaralıların seslerini duyduklarını açıkladı. Çalışmalarda bu bölgeye öncelik verildi. Ancak kurtarılabilen olmadı. Mısırlı yetkililer, askeri uçakların dağlık alanda enkazı bulduğunu ve 45 ambulansın olay yerine gönderildi. Uçağı ortadan ikiye yarılmış halde bulan ekipler, ilk aşamada 17 çocuktan beşinin cenazelerine ulaştı. 120 cansız bedeni bütün halinde bulduklarını açıklayan bir ekip üyesi, henüz sağ kurtarılabilen olmadığını söyledi. Ekipler, kabinde pilotların konuşmalarını ve uçuşa dair teknik detayları kaydeden karakutuya da ulaştı. Uçağın düşüş nedenine dair başlatılan soruşturma, bu gelişmeyle hızlanacak. Rusya'da ulusal yas Rusya'da bir günlük yas ilan edildiğini açıklayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinden arama-kurtarma ekiplerinin acilen enkaz bölgesine gönderilmesi talimatını verdi. Öte yandan Rus yetkililer, Kogalymavia şirketinin Moskova'daki ofisini arayarak bazı evraklara el koydu. Reuters'ın Mısır Sivil Havacılık Dairesi yetkililerine dayandırdığı ilk haberinde uçakla ilgili herhangi bir sorun olmadığı ve Türkiye hava sahasına girdiği açıklanmıştı. Uçak ve şirket hakkında Eski adı Kolavia olan Metrojet, 2009 yılında, Onur Havayolları’nın da sahibi olan Cankut Bagana tarafından kuruldu. Havayolu, iki Airbus A320 tipi uçağı da Onur Air’den kiralamıştı. Rusya’da tarifesiz seferler yapan şirket, 2014’te adını ‘Metrojet’ olarak değiştirdi. Havayolunun filosunda 5 adet A321 ve 2 adet CRJ200 tipi toplam 7 uçak var. Düşen Airbus A321 tipi uçak, 1997'de üretildi, ilk uçuşunu 9 Mayıs 1997’de yaptı. ILFC finansal kiralama şirketine ait olan uçak, 2003 yılında Onur Havayolları tarafından kiralandı. 220 koltuklu A321, TC-OAE tescili ile 2012 yılına kadar uçtu. Daha sonra Kolavia tarafından kiralandı, Rus tescili EI-ETJ oldu.
  9. Sahte içkiden ölenlerin sayısı 14 oldu İstanbul’da sahte içki nedeniyle zehirlenerek yaşamını yitirenlerin sayısı 14’e yükseldi. Bakırköy Devlet Hastanesi’nde tedavi gören Kerim Öztürk’ün sabah saatlerinde hayatını kaybettiği öğrenildi. Kerim Öztürk’ün ölüm sebebi kayıtlara "metil alkol zehirlenmesi" olarak geçti. Sahte içkiyi içtikten sonra 4 gündür tedavi gören Halil İnanoğlu adlı kişinin de hayatını kaybettiği öğrenildi. Böylece, sahte içki nedeniyle zehirlenerek hayatını kaybedenlerin sayısı 14’e ulaştı. Tedavilerin sürdüğü hastanelerin yetkilileri, yoğun bakımda yatan bazı hastaların durumunun çok ağır olduğunu belirterek, ölü sayısının daha da artmasından endişe duyduklarını dile getirdiler.
  10. Ulke ve toplumun fiili olarak ve guncel yasadigi sicak ortami goz onune alarak, once haberden basliyalim. Bu kelimenin kavramsal icerigini en iyi olarak algilama Adina, kelimenin ingilizcesini verelim. Bilindigi gibi haber kelimesinin ingilizce karsiligi news tur ve hic bir zaman tekil olarak kullanilmaz. Yani asli haberlerdir. Burada kelimenin kokenine baktigimizda bunun "new" yani "yeni, taze, guncel v.s." anlami oldugunu goruruz. Iste haberler ve turkcede tekil olarak kullanilabilen, haberde zaten bu demektir. Yani bilginin yeni taze guncel olmasi. Burada onemli olan "daha once olmamis olmasi" dir. Iste habercilik ve turkcedeki gazetecilik bu haberi kitleye duyurmaktir. Burada habercilik gazetecilik farki da onemlidir. Sonucta her bir olan haberin bir niteligi vardir. Bu nitelige gore haber de nitelenir. Bilimsel, felsefi, tarihi, cografi, politik, toplumsal, dogal v.s. haber olarak. Dikkat edildi ise, burada henuz yazarlik yoktur. Cunku haber vermek yazarlik degildir. Bir cesit gazeteciliktir. Yazarlik ise, verilen haberin niteligine verenin kendinden bilgi ya da yorum katmasidir. Ayrica yazarlik yazi olarak ya da bilgi olarak tamamen yazarin bir eseri de olabilir. Yani bilim kurgu,m masal, hikaye v.s. Kisaca haberi vermek, habercilik; habere kendinden yorum ve bilgi katmak ta yazarliktir. Bu temelde de gazeticilik, hem haberciligi hem de yazarligi icerebilir. Her haber bilgi icermesine karsin, her bilgi haber degildir. Yani yeni guncel taze olmayabilir. Iste bu temelde herhangibir haber niteliginde olmayan bilgiyi niteligine gore paylasmak bir cesit uzmanlik bilgililik ve akademisyenlikalanidir. Yani bu konuda yazan bir yazar, baskalarina gore konu ya da kavrami detayli incelemis, arastirmis, sorgulamistir eger konu da uzman ise kendi bilgi haznesini de yorumunu da katmistir. Habercilik ya da gazetecilikte onemli olan etik olmak, yani haberi yalin sade oldugu gibi aktarmaktir. Eger uzerinde yorum yapiliyorsa da bu belirtilmelidir. Cunku yorum kisiseldir ve sadece yorumu yapanin kendi inancsal ideolojik ve etik temelli degerlerini icerir. Yani yorum farkli inancsal, ideolojik ve etik degerlerdeki bir okur tarafindan benimsenmeyebilir. Iste onemli olan yorum katilmadan verilen haberin, oldugu gibi verilmesidir. Cunku haber payl;asimi, kendi degerlerinin paylasimi degildir. OLAN HABERIN OLDUGU GIBI PAYLASIMIDIR. O acidan haber degil, uzerine yapilan yorum; deger tayabilir. Bu da kendi bunyesinde, haber icerikli bilgi ile yorum icerikli bilgiyi farkli kilar. Cunku bir yazar tamamen bir haber uzerinden yorum yapabilir. Yalniz, bir gazeteci haberi vermek zorundadir. Cunku yorum yapan yazar da, haberi gazeteciden alir ve duyar. Evet, her turlu nitelikteki bilgi paylasimi cokonemlidir. Yeterki her birinin etik olarak hakki ve farki algilansin ve verilsin. Cunku yasanmis bir haberin tartismasi olmaz, ancak yorumu ve yorumsal tartismasi olur. Haber iletmek, yorum tartismak icindir. Her ikisi de bilgi paylasimidir. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  11. İstanbul'da sahte içkiden zehirlenerek hayatını kaybedenlerin sayısı 8’e ulaştı. Yoğun bakımda çok sayıda kişi olduğu öğrenildi. İstanbul, (DHA) Polis, yaptığı operasyonda, şu ana kadar sahte içki üretimi ve satışına adı karışan 7 kişiyi gözaltına aldı. Şüphelilerin sorgusu Cinayet Büro Amirliği’nde sürüyor. ÇOK SAYIDA KİŞİ YOĞUN BAKIMDA Alınan bilgiye göre, Fatih ilçesinde son 3 gün içinde çok sayıda kişinin baygınlık, şiddetli karın ağrısı, kusma ve görme kaybı gibi belirtilerle hastanelere kaldırılması üzerine polis alarma geçti. Hastanelerin acil servislerine çok ağır durumda getirilen kişilerden 8’inin hayatını kaybettiği, onlarca kişinin de yoğun bakım servislerinde tedavi gördüğü belirtildi. ŞİŞELERİN İÇİNDE NE OLDUĞU İNCELENİYOR Cinayet Büro Amirliği tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturmada, bazı kişilerin 35 cc’lik rakıları 5 liradan sattıkları tespit edildi. Sahte içkileri ürettikleri ve pazarladıkları iddia edilen 7 kişi gözaltına alındı. Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilen şüphelilerin sorgusu devam ediyor. ÖLÜ SAYISI ARTABİLİR Emniyet yetkilileri, ele geçirilen sahte içki numunelerinin incelenmek üzere Adli Tıp’a gönderildiğini açıkladı. Yetkililer, halen tedavisi süren ve durumu ağır olan kişiler bulunduğunu vurgulayarak, ölü sayısının artmasından endişe ettiklerini belirtti.
  12. Bugun hic bir hukuki yonu bulunmayan ve terorist bir uygulama ile medya basildi. Zorla yayin odasina girilip yayina son verildi. Isgalcilerin ilk yayinida Hitler uzerineydi.
  13. İpek Koza Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına yönelik verilen kararın ardından Holding'in başına Sabah gazetesi Reklam Müdürü Ümit Önal'ın getirildiği öğrenildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi ile İpek Koza Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına karar verilmişti. Bu karardan sonra Koza İpek Holding'in başına Sabah gazetesinden atama yapıldı. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Şirket yönetimi için kayyım tayini" başlıklı 133. maddesi kapsamında verilen kararda, "Cumhuriyet Başsavcılığının talebi kabul edilerek, şirketlere, yönetim organının yetkilerinin tümü ile devredildiği kayyumlar atanması ve yeni yönetim kurulunun atanan kayyumlarca oluşturulması yönünde karar verilmiştir" denildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararıyla kayyum atanan Koza İpek Grubu'nun başına Sabah gazetesi Reklam Müdürü Ümit Önal'ın getirildiği öğrenildi.
  14. Harvard merkezli uluslararası bir ekip tarafından bu yılın başlarında yapılan ve geçen hafta güncellenen çalışmada MÖ 6.500 ile 1.000 yılları arasına tarihlenen örneklerle yapılan analizler, Anadolu Neolitik’inin yaşam biçimini ve diğer toplumlarla olan ilişkisini açığa çıkarıyor. Geçen Nisan ayında bilimsoL’da da yayınladığımız, uluslararası bir ekip tarafından yapılan ve geçen hafta güncellenen çalışmanın yeni verileri, Anadolu’nun erken dönem tarihine ışık tutuyor. Güncellenen çalışmada örnek sayısı 83’ten 230’a çıkarılmış. MÖ 6.500 ile 1.000 yılları arasına tarihlenen örneklerle yapılan analizler, Anadolu Neolitik’inin yaşam biçimini ve diğer toplumlarla olan ilişkisini açığa çıkarıyor. Çalışmada Bursa’da bulunan Barçın Höyük ve Menteşe Höyük’ten alınan insan iskeletine ait örnekler kullanılmış. Yapılan genetik analizlerin sonuçları, Neolitik Batı Anadolu toplumlarının bugünkü Yakın Doğu toplumlarıyla değil Avrupalı Erken Dönem çiftçilerle benzerlik taşıdığını gösteriyor. Muhtemelen bu toplumlar Akdeniz kıyılarını takip eden bir göç yolu izledi. Yine karışma analizlerine göre, Avrupalı Erken Dönem çiftçiler Batı Anadolulu akrabalarına göre %7 ile 11 oranında daha fazla Batılı Avcı-Toplayıcı DNA’sı taşıyor. Bunlarla birlikte çalışmada, beslenme biçimine bağlı doğal seçilimin tarihçesi de ortaya konmuş. Örneğin, D vitamini ile ilişkili genlerin Kuzey Avrupa ile Avrupa’nın geri kalanı arasında farklılık gösterdiği belirlenmiş. Ayrıca tarımsal beslenme tarzına geçişin etkilerini tolere etmek için bazı mutasyonların çevresel seçilime uğradığı gözlenmiş. Tarımsal beslenme tarzının yol açtığı ergotionin eksikliği, bu maddenin taşıyıcısı olan gen varyantının seçilime uğramasına neden olmuş. Ancak aynı gen varyantı çölyak, ülseratif kolit ve hassas (irritabl) bağırsak sendromu gibi hastalıkların toplumda artmasına sebep olmuş. Doğal seçilime uğrayan diğer bir gen grubu ise açık renk deri ile ilişkili. Soluk benizlilikle ilgili seçilimi bir önceki haberde anlatmıştık. Ancak Anadolulu örneklerin analizi, bu genlerden birinin Anadolu’dan Avrupa’ya yayıldığı gösterdi. Ek olarak çalışmanın bir önceki versiyonunda bağışıklık sistemiyle ilişkili doğal seçilim tespit edilemezken, güncel sonuçlar bağışıklık sistemiyle ilişkili MHC gen bölgesinde seçilim olduğuna dair güçlü sinyaller veriyor. Dolayısıyla “tarımın gelişmesinden sonra, nüfusun yoğunlaşması ve besin kaynaklarının tektipleşmesi sonucu hastalıkların arttığını öngören hipotez” hala geçerli olabilir. İlgili makale: Mathieson, I v.d. Eight thousand years of natural selection in Europe
  15. Saglik acisindan bir bebegi dogurmanin mi yoksa kurtaj yaptirmanin mi size gore daha saglikli oldugunu ogrenmeniz lazim. Sonucta her seyden onemliolan sizing sagliginiz ve dogacak bebegin sagligi.
  16. Gezi davası cezalarına karşı protesto çağrısı: Hekimliğe ve insanlığa sahip çıkmak için. İstanbul Tabipler Odası, Gezi eylemleri sırasında polis şiddeti nedeniyle Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’ne sığınan eylemcileri tedavi eden doktorlara verilen hapis cezasını yarın cami önünde yapılacak basın açıklamasıyla protesto edecek. Gezi eylemleri sırasında protestocular 2 Haziran 2014 gecesi polis şiddettinden kaçmak için Dolmabahçe Camii’ne sığınmıştı. Tabipler Odası yaptığı yazılı açıklamada, Gezi sürecinde Bezm-i Alem Valide Sultan Cami’nde yaralıları tedavi ettikleri için iki hekim meslektaşlarının 12’şer ay hapis cezasına çarptırıldığına dikkat çekerek şöyle dedi: “Üç yıldır devam eden yargılamanın 48’inci celsesinde meslektaşlarımızla birlikte yargılanan 255 kişiden 244’ü hapis cezası almıştır. Hekimliğe ve insanlığa sahip çıkmak için 25 Ekim Pazar günü, saat 12:00 de Bezm-i Alem Valide Sultan Camii önünde yapacağımız açıklamaya katılımınızı bekliyoruz.”
  17. Doktorlardan açıklama: 'Korkmuyoruz, yaralıları kutsal yerlerde de olsa tedavi edeceğiz' Gezi Parkı ana davasında doktorların ceza almasının ardından İstanbul Tabip Odası yaptığı açıklamada "Gerekirse kutsal kabul edilen yerlerde bile, yaralılar neredeyse orada olmaya ve gönüllü sağlık hizmeti sunmaya devam edeceğiz" dedi. Gezi Parkı ana davasında, Dolmabahçe'deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'ndeki yaralıları tedavi eden asistan doktor Sercan Yüksel ve Erenç Yasemin Dokudan'ın da aralarında bulunuğu 4 sanık hakkında "ibadethaneyi kirletme" suçundan10 ay hapis cezası verildi. Kararın ardından, İstanbul Tabip Odası'ndan yapılan açıklamada, "Bu davada verilen karardan; ne bu davada yargılanan meslektaşlarımız ne de hekimler olarak bizler korkmadık, korkmuyoruz" denildi. İstanbul Tabip Odası'ndan yapılan açıklamanın tam metni şöyle: Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nde yaralılara sağlık hizmeti sunduğu için “suçluyu kayırma” “camiyi kirletme” isnadlarıyla yargılanan Dr. Yasemin Erenç Dokudan ve Dr. Sercan Yüksel’in de aralarında bulunduğu 255 kişi için bugün 48. duruşma yapıldı. Mahkeme Hakimi şimdiye kadarki bütün duruşmalarda derhal beraat kararı verilmesi taleplerini, yargılanan herkesin ifadesinin alınmadığı/ ifadelerin tamamlanmadığı, tanık ve şikayetçilerin hepsinin dinlenmediği gerekçesiyle reddediyordu. Bugünkü duruşmada ise bu eksiklikler devam ettiği halde, İstanbul 55. Asliye Ceza Hakimi Yener Yıldırım sürpriz bir adım atarak davayı sonlandıracağını açıkladı. Dosyada yargılanan kişiler hakkında hiçbir delil elde edilmediğinden, yargılanan iki hekim yönünden ise ‘yaralılara sağlık hizmeti sunmak değil tam aksine sunmamak suç olduğundan’ uzun zamandır beraat kararının verilmesi bekleniyordu. Fakat mahkeme hakimi 2013’den bu yana devam eden Gezi süreci davalarında görülmedik şekilde dosyada ismi geçen neredeyse herkese hapis cezası verdi. 255 kişilik en büyük Gezi Davası, gerek insanların niçin yargılandığını dahi açıklamayan torba iddianamesiyle, gerek yaralılara sağlık hizmeti sunduğu için hekimleri yargılayan zihniyetiyle, gerek yargılama sürecinin bütününe yansıyan hukuk katliamıyla ve son olarak da bugünkü ceza bombardımanı ile tarihimize bir utanç davası olarak geçmiştir. Bu davada verilen karardan; ne bu davada yargılanan meslektaşlarımız ne de hekimler olarak bizler korkmadık, korkmuyoruz. Bugün yağan cezalar bizleri korkutmadığı gibi hekimler olarak; Gezi’den Suruç’a, Suruç’tan Ankara Garı’na yaralılara sağlık hizmeti sunmaya, gerekirse kutsal kabul edilen yerlerde bile yaralılar neredeyse orada olmaya ve gönüllü sağlık hizmeti sunmaya devam edeceğiz. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu
  18. 7’si yabancı uyruklu, 255 sanıklı Gezi davasında 7 kişi hakkında beraat kararı veren mahkeme aralarında doktorların da bulunduğu 244 sanığı 2 ile 10 ay arasında değişen hapis cezalarına mahkum etti... İki doktor ile Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii’ne sığınan göstericilerin de aralarında bulunduğu 255 sanıklı Gezi olayları davasında mahkeme kararını açıkladı. Camide yaralılara müdahale eden doktorlar Sercan Yüksel ve Yasemin Dokudan’a, “ibadethaneyi kirletmek” suçundan 10 ay hapis cezası verilerek bu ceza ertelendi. Dava kapsamında sadece 7 sanığın tüm suçlardan beraat ettiği davada 244 sanık çeşitli suçlardan ceza aldı. Gezi eylemleri sırasında Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii’ne sığınan sanıklar hakkında İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “görevi yaptırmamak için direnme”, “kamu görevini usulsüz üstlenme”, “kamu malına zarar verme”, “özel kıyafetleri usulsüz kullanma”, “suçluyu kayırma”, “ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme” ve “hırsızlık” gibi suçlardan açılan davanın karar duruşması dün yapıldı. Avukatların ve 6 tutuksuz sanığın hazır bulunduğu duruşmada kararını açıklayan mahkeme, 4 sanığın savunmasının alınmadığı için dosyanın ayrılmasına karar verdi. Cami kirletmeye 10 ay Aralarında 7 yabancı uyruklu sanığında bulunduğu 240 sanık hakkında “görevi yaptırmamak için direnmek” suçundan beraat kararı veren mahkeme, 26 sanığa da “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan beraat kararı verdi. “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan 29 sanığa verdiği 5 ay hapis cezasını 4 bin 500 TL para cezasına çeviren mahkeme, 162 sanığa ise aynı suçtan verdiği 5 aylık hapis cezasını 1 yıllık denetimle erteledi. Aynı suçtan 10 sanığa 5 ay, 13 sanığa ise 10 ay hapis cezası veren mahkeme, olumlu kanaat oluşmadığı gerekçesi ile bu cezaları ertelemedi. 4 sanık hakkında, “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan 10 ay hapis cezası veren mahkeme, suçun birden fazla kişi ile işlenmesi ve silahtan sayılan aletle yapılası sebebiyle bu cezayı da indirmedi. Aralarında camide bulunan yaralılara müdahale eden doktorlar Sercan Yüksel ve Yasemin Dokudan’ın da bulunduğu 4 sanığa, “ibadethaneyi kirletmek” suçundan 10 ay hapis cezası vererek bu cezayı erteledi. Dava kapsamında tek suçtan en yüksek cezayı alan sanık Deha Okyay ise “alenen birden fazla görevli memura hakaret” suçundan 1 yıl 2 ay 16 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme sanığın olumsuz kanaat oluşturduğu gerekçesiyle cezada erteleme uygulamadı. “Kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi” ve “özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanmak” suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası alan 3 sanığın cezası da olumlu kanaat oluşmadığı gerekçesi ile ertelenmedi. Dava kapsamındaki 7 sanık ise tüm suçlardan beraat etti. Avukatlardan tepki Kararın okunmasının ardından avukatlar alkışla karara tepki gösterdi. Bir avukat hakim Yener Yıldırım’a, “Bu dosyada böyle bir karar vermek, sadece sizin şahsınıza münhasır bir yetenek” dedi. Başka bir avukat ise, “Avukatlara da ceza verseydiniz bari” dedi. Hakim Yıldırım ise cevap vermeyerek salondan ayrıldı. Kisaca guya "darbe girisimi" nden yargilayacaklari geziyi, ancak boyle hukuksuz yargiladilar. Bu yargiyi yaparken, onca caminin bombalandigini es gectiler. Doktorlar da hipokrat yemini olarak hangi sartta ortamda ve durumda olursa olsun, her turlu yaraliya tedavi uygulamak ile yukumludur.
  19. Yukaridaki yazi, insanoglu turu birinin, evrensel-insan zihniyeti temelinde, kendi beynindeki dogal/fenomenal zihniyetten kurtulup ve arinip, kendi insansal evrensel bilissel bilimsel ve bilgisel temelli ZIHINSEL DEGISIMINI VE DEVRIMINI yapabilecegini kanitliyor. Yeterli insanoglunun herhangibiri, zihinsel ve davranissal olarak insanlasamadiginin farkina ve bilincine varsin. Bu bilince varmak adina, sitede oldukca baslik konu ve kavram mevcuttur.
  20. University of York’da yapılan bir araştırma inanç ve görüşlerimizin değiştirilebileceğini ortaya koydu. University of York’da yürütülen yeni bir araştırma, insan beyni içine doğru manyetik enerji yönelterek ilk kez hem milliyetçi dürtülerin hem de tanrıya olan inancın azalabileceğini açığa çıkardı. University of York’ta çalışmalarını yürüten psikolog Dr. Keise Izuma, beynin özel bölgelerini geçici olarak kapatabilen Transkraniyal Manyetik Stimülasyon ya da kısaca TMS olarak bilinen bir tedavi şeklinin kullanıldığı çığır açıcı bu deneyi yürütmek için Los Angeles’da bulunan University of California’dan bir ekip ile iş birliği yaptı. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, çalışmaları için beynin yüzey alanına yakın bir yerde bulunan ve problemleri saptamak, saptanan problemlere cevap üretmek gibi görevlerle ilişkilendirilen alın iç bölgesinin üstünde yer alan arka/geri medyal frontal korteks alanını hedeflediler. Bu alan, çalışmanın temelini oluşturuyor. Araştırmada, katılımcıların yarısına beyin aktivitelerine etki etmeyen düşük düzeyli ‘’hile’’(low-level sham) yöntemi uygulandı. Diğer katılımcılara ise, hedeflenen beyin bölgesindeki aktivitenin azaltılması amacıyla yeter miktarda enerji verildi. Uygulamadan sonra, katılımcıların tamamından ölüm üzerine düşünmeleri istendi ve akabininde katılımcılara dinsel inançları ve göçmenler hakkındaki hislerine dair sorular yöneltildi. Social Cognitive and Affective Neuroscience dergisinde yayımlanan bulgulara göre, hedeflenmiş beyin bölgesi geçici olarak kapatılan insanların, ‘’Tanrı, Melekler ve Cennet’’ konularına olan inançlarına dair %38’lik bir azalma meydana geldiği rapor edildi. Aynı zamanda bu insanların, kendi ülkelerini eleştiren bir göçmene karşı olan hislerinde % 25.8’lik pozitif bir artış olduğu belirlendi. Çalışmanın yürütüldüğü üniversitenin psikoloji bölümünden Dr. Izuma araştırma ile ilgili olarak: ‘’İnsanlar problemler ile yüzleştirildiklerinde, çoğu kez dikkatlerini ideolojilere verirler. Bizler, bir engelin üstesinden gelmek için vücudun nasıl haraket ettirileceğine karar vermek gibi somut problemleri çözme ile bağlantılı olan bir beyin bölgesinin, aynı zamanda ideoloji ile alakalı soyut problemleri çözme hususunda işlerlik kazanıp kazanamayacağını keşfetmek istedik.’’ diyor. Ayrıca, beynimizin ideolojiye temel oluşturan etkisinin, çalışmayı yürüten ekibin din ve milliyetçilik gibi konulara odaklanmasına öncülük ettiğini belirtmekte fayda var. Çalışma ile ilgili olarak, Dr. Izuma: ‘’ Önceki araştırmalar, insanların ölümle yüzleştiklerinde huzura kavuşmak için dikkatlerini dine verdiklerine dair bulgular gösterdiğinden, bizler insanlara ölümü hatırlatmaya karar verdik. Umduğumuz gibi, deneysel olarak beynin arka frontal korteks bölgesinin aktivitesini azalttığımızda, insanların, kendilerine ölümün hatırlatılmış olmasına rağmen, iç rahatlatıcı dini fikirlere daha az yatkın oldukları davranış biçimini geliştirdiklerini gözlemledik.’’ Araştırmacılar, katılımcılardan milliyetçilik ve inanç konuları ekseninde hem negatif hem de pozitif duygusal hallerini yanıtlamalarını istediler. Yanıtlardan yola çıkılarak, belirli bir biçimde şeytan, kötü ruh, cehennem ek olarak Tanrı, melekler ve cennet gibi değerler inanış açısından oranlandı. Bu arada bütün potansiyel katılımcılar, deneyden önce dini bir inanca sahip olup olmadıklarının belirlenmesi ve netleştirilmesi adına gözlemlendi. Deneyin inanç kısmı ile ilgili verileri, bu doğrultuda toplanır. Milliyetçilik ideolojisine gelince, katılımcılar görünürde, henüz göç etmiş göçmenler tarafından yazılan iki yazı örneği okudular. Bu yazı örneklerinden biri Amerika Birleşik Devletleri’ne dair övgü dolu ifadeler barındıran bir formatta iken, diğeri oldukça eleştirel bir örnekti. Okunan yazı örneklerine katılımcılar tarafından getirilen yorumlar deneyin öncesi ve sonrasında analiz edildi. Dr. Izuma’nın belirttiğine göre : ‘’Bizler, bir insanın kendi toplumunun değerlerine yönelik, yabancı olarak değerlendirdiği birinden bir eleştiri duymasının, ideolojik bir tehdit olarak algılandığını düşünüyoruz. Bu tip tehditlere tepki vermenin bir yolu, kişinin içinde bulunduğu topluma ait olan değerlere sıkı sıkıya tutunması, değerlere olan hassasiyetini arttırması ve bu şekilde eleştiriye yönelik daha negatif bir tutum sergilemesidir. Bu nedenle, çalışmalarımızda beynin tehditleri belirleme ve cevaplama konularına yardım eden inanç ile ilgili kısmının aktivitesini aksattığımızda; insanların yabancı olarak değerlendirdikleri eleştirmenlere ve onların fikirlerine karşı daha az negatif ve daha az ideolojik bir tutum sergilediklerini gördük.’’ University of California’dan makalenin başyazarı Dr. Colin Holbrook şunları ekliyor : “Araştırmanın bulguları oldukça çarpıcı, ve beyin mekanizmalarının ideolojik tepkilerin üretilmesinden de sorumlu olan, nispeten basit etki-tepki mekanizmaları ekseninde evrimleştiği görüşünü doğrular nitelikte. Fakat, dini inançlar ve etnomerkezci* tutumların bu araştırmada neden ve nasıl azaldığının kesin olarak anlaşılması için yeni araştırmalar gerekiyor.’’ Araştırmacıların belirttiğine göre; yolumuzun üzerinde karşımıza çıkan devrilmiş bir ağacı aşmaya çalışırken inanç ile teselli buluyor olsak da ya da göç ile ilgili sorunlara çözüm üretsek de beynimiz aynı temel zihinsel işleyişi kullanıyor.
  21. Senaryo Yazarı Sevdikten Sonra 1987 Filmografi Cümbür Cemaat Aile (Hayrettin) 2010 Yahşi Batı (Şerif Çeko) (2009) Adanalı (Kemal) 2009 Selena (Battal Gazi) 2008 Merhaba /Dim Çayı Sevdalıları 2007 Gizli Tünel 2006 Memleket Hikayeleri -Ahçik 2006 Torun ve Torunu 2 (Köroğlunun Torunu)2005 Torun ve Torunu 1 2005 Yusuf Yüzlü (Paşa) 2004 Mavi Rüya 2004 Bir Akıllı Bir Deli 2002 Zerda (Ökkeş) 2002 Karaoğlan (Otmar) 2002 Biri Yer Biri Bakar 2000 Hemşo (Zülfikar) 2000 Güneşe Doğru 1999 ***** Bizans (Sepetçioğlu)1999 Sevimli Dostlar (Bayram) 1997 Canısı (Yılmaz) 1997 Leş Kargaları 1996 Çapraz Ateş 1996 Kara gün 1994 Kaygısızlar (Yılmaz Usta) 1994 Komşular 1993 Sevginin Bittiği Yer 1993 Nehrler Denize Akar 1992 Kurdoğlu 3/Biz Bu yola Başkoyduk (Hafız) 1992 Kurdoğlu 2/ Sancağın Ordusu(Hafız) 1992 Kurdoğlu /Osmanlı Bedel İster (Hafız) 1991 Ahu Gözlüm 1990 Canımın Canısın 1989 Canmdan Can İste 1989 Günahtır 1989 Acı Gurbet 1988 Ağlamaya Değer mi? 1988 Turist Avcıları 1986 Acı Çekenler 1987 Şeytanın Oğulları 1987 Acı Hayat 1987 Yemin 1987 Secdikten Sonra 1987 İnfilak 1986 Kader Böyle Yazdı 1986 Suçlu Kim 1986 Muhteşem İkili (Kerim) 1986 Onlar da Sevdiler 1985 Günsüz Ali 1985 Halime Gülme 1985 Kaçak Şarkıcı 1985 Üç Süpermen Olimpiyatlarda (Süpermen) 1984 Aşk Sürgünü 1984 Beklenmeyen Randevu 1984 Ejderin İntikamı 1984 Gurbet 1984 Aşk Adası 1983 Kahreden Kurşun 1983 Bir Zamanlar Kardeştiler (Ali) 1983 Toptağın Kanı 1983 Ağlayan Gülmedi mi? 1982 Yakılacak Kadın 1982 Kırmızı Kelebek 1982 Gurbet Kuşları 1982 Nasıl İsyan Etmem 1982 Umut Dilencisi 1982 Yaşamak Seninle Güzel 1982 Leyla İle Mecnun 1982 Acı Gerçekler 1981 Kardeş Kurşunu 1981 Günah Defteri 1981 Kirvenin Kızı 1981 Milcan 1981 Ölmeyen Arkadaşlık 1981 Mutlu Ol Yeter 1981 Takip 1981 Ceren 1980 Sabırlı Kullar 1980 Aşk ve Adalet 1978 Çilekeş 1978 Yıkılış 1978 Korkusuzlar 1977 Aybiçe Kurt Kız 1976 Krallar Eğleniyor 1976 Nereye Arkadaş (Cemal) 1976 Yarın Olmaz Şimdi 1975 Mağlup Edilmeyenler 1974 Her Gece Bardayım 1974 Kahramanlar (Onbaşı Yılmaz) 1974 Kanlı Savaş 1974 Kiralık Serseri 1974 Sayılı Kabadayılar 1974 Tanrım Beni Baştan Yarat 1974 Dağ Kurdu (Kuçilua) 1973 Ölüm Satanlar 1973 Sevginin Bedeli 1973 Duvak (Zaloğlu) 1973 Kaderimiz 1973 Mağrur ve Cesur 1973 Affedilmeyenler 1973 Destan (Şah) 1973 Maceraya Bayılırım (Ali) 1973 Acı Zafer 1972 Asılana Kadar Yaşayacaksın 1972 Gece 1972 Cesurlar 1972 Delioğlan 1972 Çapkın Hafiye 1972 Çılgınlar Ordusu 1972 Hızlı Hızır 1972 Kan Dökmez Remzi 1972 Ve Siahını Çekti (Komiser Murat Akan) 1972 Kan ve Kin 1972 Vahşetin Esirleri 1972 Allah Benimle 1971 Alaaddin’in Lambası 1971 Avare Kalbim 1971 Cemo ile Cemile 1971 Kara Memed 1971 Kurşunla Selamlarım 1971 Kurşun Memed 1971 Önce Sev Sonra Öldür 1971 Sevimli Hırsız 1971 Zehir Hafiye 1971 Kaderin Ağları 1970 Zagor 1970 Çeko 1970 Ham Meyva (Aşık Rüstem) 1970 Hoş Memo 1970 Öp Beni(Yılmaz) 1970 Ali ile Veli 1970 Avare 1970 Avare Aşık 1970 Cehennemde Şenlik Var 1970 Gülüm Nuri 1970 Kan ve Kurşun 1970 Kanıma Kan İsterim 1970 Kralık Katiller 1970 Ölüm Çemberi 1970 Püsküllü Bela 1970 Sevimli Serseri 1970 Vur Okşa ve Öp 1970 Sana Allah Acısın 1970 Satılık Gelin 1969 Sürgünler 1969 Gurbette Ölenler1969 Asrın Kralı 1969 Kanlı Gelinlik 1969 Kendi Düşen Ağlamaz 1969 Mezarımı Taştan Oyun 1969 Asılacak Kadın 1969 Dikenli Hayat 1969 Hazreti Ali 1969 Güney Ölüm Saçıyor(Köksal) 1969 Çakırcalı Mehmet Efe (Çıplak Efe) 1969 Berduş (Nuri) 1969 Allahın Aslanı Ali 1969 Dağlar Şahini 1969 Mete Han Amazonlara KARŞI 1969 Kan Su Gibi Akacak(Mehmet Aslan) 1969 Bozkırlar Şahini Targan 1968 Hakanlar Savaşı (Toygar) 1968 Gök Bayrak 1968 İngiliz Kemal 1968 Dağları Bekleyen Kız 1968 Gültekin Asya Kartalı 1968 Gönüllü Kahramanlar 1968 Kara Pençe 1968 Nuri Bey Mafyaya Karşı 1968 İstanbul Tatili (Yılmaz) 1968 Maskeli Beşlerin Dönüşü (Şeytan) 1968 Kan Davası 1967 Şeyh Şamil 1967 Cango Ölüm Suvarisi (Korkusuz Adam) 1967 Fantoma İstanbul’da Buluşalım 1967 Malkoçoğlu Krallara Karşı (Ejder) 1967 Kader Bağı (Çarli) 1967 İdam Günü 1967 Kanlı Takip 1967 Şoför Parçası 1967 Kara Davut 1967 Gençlik Türküsü 1967 Osmanlı Kabadayısı (1967) Namus Borcu (Ömer) 1967 Eceline Susayanlar (Mehmet) 1967 Affedilmeyen (Baterist) 1966 Malkoçoğlu (Ejder) 1966 Eli Maşalı 1966 Şafakta Üç Kurşun 1966 Konforlu Necla 1966 Beş Fındıkçı Gelin 1966 Çalıkuşu 1966 Horasan'da Gelen Bahadır 1965 Horasan’ın Üç Atlısı 1965 On Korkusuz Kadın 1965 Murtaza 1965
  22. ÇETİN ALTAN KİMDİR? Çetin Altan, 22 Haziran 1927'de İstanbul'da doğdu. Dedesinin babası Kırım'dan göç eden arabacı Ahmet Kıpçakski, dedesi Tatar Hasan Paşa idi. Babası hukukçu Halit Bey, annesi Nurhayat Hanım'dır. Galatasaray Lisesi'ni, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1943-1944'de Çınaraltı, Varlık, İstanbul ve Kaynak'da şiirleri ve düz yazıları çıktı. İlk kitabı Üçüncü Mevki 1946'da yayınlandı. Ulus gazetesinde muhabir olarak başladığı gazeteciliğe Hür Ses'de fıkra yazarlığı ile devam etti. Daha sonra Halkçı, Tan, Akşam, Milliyet, Yeni Ortam, Hürriyet, Güneş gazetelerinde ve Çarşaf dergisinde köşe yazıları yazdı. 1959 yılında Abdi İpekçi'nin teklifi üzerine Peyami Safa'nın (1899 - 1961) yerine Milliyet gazetesinde yazmaya başlamıştır. Daha sonra Devrim, Akşam, Hürriyet, Güneş, Sabah, Milliyet gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Dünyanın en çok köşe yazısı yazmış yazarlarındandır. Çetin Altan 1965-1969 arasında Türkiye İşçi Partisi'nden milletvekilliği yaptı. Önce dokunulmazlığı kaldırılan, sonra da iade edilen ilk milletvekilidir. Yine aynı dönemde, 1968 yılında meclisteki bir konuşması sırasında başlayan tartışma Nazım Hikmet'e kadar sıçramış ve başta o dönemin Adalet Partisi milletvekili Cavit Şadi Pehlivanoğlu ve Hamit Fendoğlu olmak üzere Adalet Partisi milletvekilleri ile karıştığı kavga ile çokça gündeme gelmiştir. Bu dönemdeki anılarını "Ben Milletvekiliyken" adıyla kitaplaştırdı. 1960'lı ve 1970'li yıllardaki köşeyazıları, Taş, Sömürücülerle Savaş, Suçlanan Yazılar, 'Kahrolsun Komünizm' Diye Diye, Onlar Uyanırken, Kopuk Kopuk, Geçip Giderken, Gölgelerin Gölgesi, Şeytanın Aynaları, Bir Yumak İnsan (1978 Türk Dil Kurumu Ödülü), Nar Çekirdekleri adlı kitaplarda toplandı. 9 Mart 1971 darbe teşebbüsünü destekleyen "Devrim" gazetesi mensubu olduğu gerekçesiyle, bu "Millî Demokratik Devrim" darbesi planlarına karşı çıkan zamanın 1. Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün tarafından tutuklanarak sorguya çekildi. Altan'ın dört romanı vardır: Büyük Gözaltı (1973 Orhan Kemal Ödülü), Bir Avuç Gökyüzü, Viski ve Küçük Bahçe. Dördü de Fransızcaya çevrilen bu eserlerden Büyük Gözaltı İsveçce, Yunanca, Bulgarca ve İspanyolca; Bir Avuç Gökyüzü ise İspanyolca ve Rumence dillerinde yayınlandı. Büyük Gözaltı Fransız liselerinde seçmeli ders kitabı olarak okutuldu. Yazarın tümü oynanmış oyunlarından basılı olanlar; Çemberler, Mor Defter, Suçlular, Dilekçe ve Tahtaravalli, basılmamış olanlar ise, Beybaba, Yedinci Köpek, Islıkçı ve Telefon Kimin İçin Çalıyor'dur. Kavak Yelleri ve Kasırgalar'da çocukluk anılarını anlatan Altan'ın Aşk Sanat ve Servet ve Atatürk'ün Sosyal Görüşleri adlı iki incelemesi vardır. Rıza Bey'in Polisiye Öyküleri ile Türk yazınında pek az denenmiş olan polisiye türünde eser veren yazar Zurnada Peşrev Olmaz'da mizahi yazılarını topladı. 2027 Yılının Anıları ise onun fütürist bir çalışmasıdır. Çok yönlü bir yazar olan Altan'ın gezi yazıları Al İşte İstanbul ve Bir Uçtan Bir Uca adlarıyla yayınlandı. Tarihinin Saklanan Yüzü ise onun Osmanlı tarihi üzerine yaptığı bir araştırmadır. Tüm yapıtlarından örneklerin toplandığı "Seçmeler" 1992'de yayımlandı. 1997'de Seçmeler genişletilerek Dünyada Bırakılmış Mektuplar adıyla tekrarlandı. Son 15 yılın günlük gazete yazıları da Şeytanın Gör Dediği kitabıyla okuyucuya ulaştı. Yazar son olarak çocuklar için özel bir yapıtı gerçekleştirdi, Alfabe. Elli yıllık yazı yaşamında yazılarından ötürü pek çok kez mahkemeye verilen Altan hakkında ağır cezada 300'den fazla dava açıldı. 1972 yılında gözaltı süresi 24 saat olmasına karşın 15 gün gözaltında tutuldu. Üç kez tutuklandı, iki kez mahkûm oldu ve iki yıl cezaevinde yattı. Son olarak hakkında 159. Maddeye dayanılarak açılan davada tek celsede beraat etti. Çetin Altan köşe yazılarına Milliyet gazetesinde devam ediyor. Oğulları Ahmet Altan ve Mehmet Altan’dır. Kızı Zeynep Bakan'dır. Hayat hikâyesi, 1998 yılında eşi Solmaz Kâmuran tarafından İpek Böceği Cinayeti adlı kitapta kaleme alınmıştır. Eserleri Roman Büyük Gözaltı (1972) - 1973 Orhan Kemal Roman Armağanı Bir Avuç Gökyüzü (1974) Viski (1975) Küçük Bahçe (1978) Rıza Bey'in Polisiye Öyküleri (1985) Aşk, Sanat ve Servet (1998) Şiir Üçüncü Mevki (1946) Öykü Dünyada Bırakılmış Mektuplar (1997) Kalem Bahçelerinden Yedi Hayat (2009) Oyun Beybaba (1960-61) Yedinci Köpek (1964) Çemberler (1964) Mor Defter (1965) Suçlular (1965) Dilekçe ve Tahtırevalli (1966) Komisyon (1969) Islıkçı (1977) Bütün Tiyatro Eserleri (2001) Anı Ben Milletvekili İken (1971) Bir Yumak İnsan (1977) Kavak Yelleri ve Kasırgalar (1999) İyi ki Şu Köyceğiz Var (2001) Gezi Bir Uçtan Bir Uca (1965) Al İşte İstanbul (1981) Deneme Atatürk'ün Sosyal Görüşleri (1965) Öldürülmüş Şehzadeler ve Devrilmiş Padişahlar (1991) İdam Edilen 44 Vezir-i Azamın Dramı (1991) Şeytanın Gör Dediği (1997) Kadın, Işık ve Ateş (1998) Yeryüzü Tanrıçaları (2000) Kullar ve Sultanlar (2000) 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10 (2001) Enseyi Karartmayın (2003) Uçuk (2004) Mizah Taş (1964) Sömürücülerle Savaşı (1965) Onlar Uyanırken (1967) Geçip Giderken (1968) Kopuk Kopuk (1970) Suçlanan Yazılar (1970) Kahrolsun Komünizm Diye Diye (1976) Nar Çekirdekleri (1976) Zurna’da Peşrev Olmaz (1978) Gölgelerin Gölgesi (1981) Şeytan Aynaları (1982) 2027 Yılının Anıları (1985) Sobe (1999) Çocuk Alfabe (2006) Çeviri Aptal Kız (1962)
  23. IŞTE ÇETİN ALTAN'IN SON YAZISI Hayal ettiğim ülke bu değildi "Artık anlaşılıyor ki ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan. Torunlarımıza bırakmayı hayal ettiğimiz ülke bu değildi. Gene de bir hayal kırıklığı yaşamıyorum. Menzil-i maksuda ulaşılamasa da çok yol katettik. Bir ömür, sadece amaca ulaşmak için harcanmaz. O amaca doğru atılacak bir iki adıma yardımcı olmak için de harcanır. Yaralı bir devi ayaklarının üstüne koyabilmek için kuşak kuşak o devi sırtımızda taşıdık. Yaralarının iyileşeceğine, o devin ayaklarının üstünde duracağına olan inancımı hiç kaybetmedim. Bir gün bu ülke ayaklarının üstünde duracak. O zaman da, masaldaki gibi “sihirli kedinin çizmelerini” giyerek amacına doğru uçarak gidecek. Biz torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakamıyoruz. Ama siz uğraşırsanız, mücadeleden vazgeçmezseniz, dünyadan ayrılırken “torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakıyoruz” deme mutluluğunu siz tadabilirsiniz. Hayallerinizden, ümitlerinizden, mücadelenizden vazgeçmeyin. Amacınıza ulaşamazsanız da, bu amacı gelecek kuşaklara devretseniz de, kozmosla son hesaplaşmanızda, “daha iyi bir dünya için biz de fena mücadele etmedik” diyebilirsiniz. Bu da az şey değildir. Buruk da olsa, yorgun gözlerinizde bir tebessüm yaratır. O tebessümlerin çoğalması da elbet bir gün kurtarır bu ülkeyi. Enseyi karartmayın." (25 Haziran 2015 Cumhuriyet) ÇETİN ALTAN’DAN 10 HAYAT DERSİ - Başarı yalan söylemek zorunda kalmadan yaşayabilmektir. - İnsanlar değerli olmayı unuttular, önemli olmaya çalışıyorlar. - Hayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra, ya da hayallerdeki ümittir. Hüsranı ise bir tek yerde kabul ediyorum. Yaşamak mümkünken yaşamamış olmakta. - Politika demek, kazığı atarken söylediğin nutukları, kazığı yiyenlere alkışlatmak demektir. - İyi yaşamak zamanı olanaklar çerçevesinde en unutulmaz bir tat içinde - Mutluluk sevdiğinle zamanı unutmaktır. - Neyi merak ediyorsan, o önemlidir hayatta. Merak etmediğin şey görünmez sana. - Yazı dediğin, 100 sene sonra birileri baktığı zaman sana ‘dangalak’ demesinler diye özenle yazılmalıdır. - Uydurunuz. Uydurdukça dünya ile belki daha kolay anlaşırsınız. Nasıl olsan onun için de ‘yalan dünya’ diyorlar. Ama unutmayın ki, uydurma gereği duymayanlar için de ‘adam’ diyorlar. - İnsan gerçekleşmeyecek şeyi düşünemez. Kristof Kolomb mutlu olsa denizlere açılır mıydı?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.