evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Yorumsuz
- Taksim Gezi Parkı Belgeseli
- Gezi Belgeseli - Full Film
Published on May 7, 2015 "Adalet Cennetin Düşüşüyle Gerçekleşsin!" Haziran 2013'te Gezi Parkı'nda başlayıp tüm Türkiye'ye yayılan Gezi Direnişi'ni ve adalet talebini anlatıyor. Published on Jun 27, 2014 Mehmet Ayvalıtaş / 1994-2013 (19 yaşında) 02 Haziran 2013 gecesi Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi'nde gerçekleştirilen protesto gösterisine katılan, yürüyüş yapan kalabalığın arasına dalan özel bir aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Abdullah Can Cömert / 1991-2013 (22 yaşında) 03 Haziran 2013 günü Antakya'da Gezi Parkı Direnişi'ne destek için düzenlenen eylemde başından vuruldu ve hayatını kaybetti. Ali İsmail Korkmaz / 18 mart 1994 - 10 temmuz 2013 (19 yaşında) Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Bölümü 1. sınıf öğrencisi. 02 Haziran 2013 günü Eskişehir'de yapılan gösteride ağır yaralanan üniversite öğrencisi Ali İsmail, 38 gün komada kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Ethem Sarısülük / 1986 - 2013 (27 yaşında) Ostim kaynak işçisi. 12 Haziran 2013 günü Ankara, Kızılay - Güvenpark'ta polis kurşunuyla hayatını kaybetti. Medeni Yıldırım / 1995-2013 (18 yaşında) 28 Haziran 2013 günü, Diyarbakır - Lice'de karakol inşaatını protesto ederken polis kurşunuyla hayatını kaybetti. Ahmet Atakan 1991-2013 (22 yaşında) 09 Eylül 2013 günü "ODTÜ'ye destek" gösterilerinde, Hatay'da hayatını kaybetti. Berkin Elvan / 05 ocak 1999 - 11 mart 2014 (15 yaşında) 15 Haziran 2013 günü Okmeydanı'nda gaz fişeği ile başından vuruldu. 270 gün komada kaldıktan sonra hayatını kaybetti.- AKP medyasında mahalle kavgası: Yanaşma, devşirme, mermici, patron kalemi!..
İktidara yakın yazarlar arasındaki tartışma nasıl başladı? Kim ne dedi? T24 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a en yakın işadamlarından, Star Medya Grubu Başkanı iş adamı Ethem Sancak’ın "Erdoğan'ı tanıdıkça aşık oldum" açıklaması ve Erdoğan'ın ekonomiden sorumlu başdanışmanı, Star yazarı Yiğit Bulut’un "İki silahım, yüzlerce mermim var, ben ölmeden kimse Erdoğan'a dokunamaz" beyanı ardından hükümete yakın medyada çıkan tartışma büyüyor. Erdoğan’ın eski danışmanlarından Hürriyet yazarı Akif Beki’nin Sancak’ın çıkışını “doz aşımı” ve “yanaşmalık” olarak nitelediği yazısından sonra Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Sancak ve Bulut’a yönelik olarak “Ayağı tökezlediğinde Erdoğan’ı ilk terk edecek bunlar” dedi. Star yazarı Ahmet Kekeç “Çok ayıp Abdülkadir!” başlıklı bir yazı yazarken, Yeni Akit yazarı Ersoy Dede, “Selvi, Doğan grubunun maaşlı elemanı; birkaç günde kamuoyu daha ne devşirmelerle tanışacak” dedi. Star gazetesinden çıkarılan Elif Çakır da tartışmaya katılarak “Kolaydır Abdülkadir Selvi'ye vurmak, hele bir de talimat patrondan geldiyse” ifadelerini kullandı. Beki, Çakır, Selvi, Kekeç ve Dede’nin yanı sıra Habertürk yazarı Fehmi Koru, eski Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu, Yeni Şafak yazarı ve AKP adayı Prof. Yasin Aktay, Fatih Tezcan, Star yazarı Cem Küçük’ün de aralarında bulunduğu AKP’ye yakın gazeteciler arasındaki tartışma, içeriği ve kapsamı nedeniyle önem taşıyor. 7 Haziran genel seçimine yönelik yapılan anketlerde AKP’nin oy oranlarının düşüyor olmasının da konu edildiği tartışmalarda, gerileme gazetecilerin tavırlarıyla da açıklanabiliyor. Ethem Sancak ve Yiğit Bulut’un açıklamalarıyla muhafazakâr mahallenin gazetecileri arasında başlayan tartışma kronolojik gelişimi şöyle: Ethem Sancak: Erdoğan’ı gördükçe aşık oldum Rize Güneysu’daki “Başkanlık Sistemi” paneli / 11 Mayıs 2015 Bir Arap atasözü der ki ‘Sana anam babam feda olsun’ ben de Erdoğan için diyorum ki ona; anam, babam, eşim çocuklarım feda olsun Star gazetesi / 14 Mayıs 2015 “Erdoğan'ın dürüstlüğünü, yiğitliğini gördüm, gördükçe aşık oldum. Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor” Yiğit Bulut: İki silahım yüzlerce mermim var, ben ölmeden Erdoğan'a kimse dokunamaz! TRT Haber’de yayınlanan Derin Analiz programı / 19 Mayıs 2015 “İki silahım yüzlerce mermim var, ben ölmeden Erdoğan'a kimse dokunamaz! Ben ölmeden, beni vurmadan, ben asılmadan bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına kimse elini süremez. Bırakın öyle gazeteden sana sesleniyorum diye mektup yazmak, bırakın aşağılamak, bırakın hakaret etmek, bırakın yurt dışında pazarlık yapmak, 2023 Türkiyesi’ne inanan milyonlar şehit olmadan cumhurbaşkanı şehit olmaz.” Akif Beki: Yandaşlığın bittiği yerde ise yanaşmalık başlar Mübalağalı yandaşlığın zararları başlıklı yazısı / Hürriyet gazetesi / 19 Mayıs 2015 “Yandaşların behemehal sakınması gereken haller var. Doz aşımı, bunların başında gelir. Başbakana ya da cumhurbaşkanına ilanıaşk etmek, adına 'ilahi aşk' demek, Şems ile Mevlana'nın ilişkisine benzetmek... Sahabenin peygamber için kullandığı 'Anam-babam sana feda olsun ya Resulallah' gibi övgü ifadelerini güç sahiplerine uyarlamak... 'Anam, babam, karım, çocuklarım sana feda olsun' demelere vardırmak hep bu baba girer. İşte bunlar yandaşlığın harcı değildir. Aksine yandaşlığın bittiği yerdir burası. Yandaşlığın bittiği yerde ise yanaşmalık başlar, bilesin.” Fatih Tezcan: Erdoğan'ı gözüne kestirenin gözü çıkartılır Twitter / 20 Mayıs 2015 Yiğit Bulut yalnız değil ve hatta az bile söylemiş... Recep Tayyip Erdoğan'a zarar geldiği an ödeyecekleri bedeli hayal bile edemezler... Bu ülkenin halkının, bu milletin seçtiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı gözüne kestirenin gözü çıkartılır. Canına kastedenlerin canı alınır. Biline! Bu halkla daha fazla oynamayın. Anadolu'nun ayarını bozmayın. Millete saygılı, seçtiğine razı olun. Sonra efendileriniz sizi kurtaramaz. Nokta. Elif Çakır: Uyanalım ve kötü kâbustu diyelim Twitter / 20 Mayıs 2015 "Aşktı, mermiydi... Bütün bu şuursuzluklar bir kâbus olsun Allah'ım… Uyanalım ve kötü kâbustu diyelim..." Yasin Aktay’dan salavatlı türkü 24 Mayıs 2015 tarihinde Siirt'te kadınlara yönelik bir programda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için bir türkü okuyan AKP'li vekil Yasin Aktay, Hz. Muhammed için söylenen "Salavat-ı Şerif"i Erdoğan'ın ismi ile birleştirerek "Recep Tayyip Erdoğan, Salli Ala Muhammed" dedi. Aktay, kişisel Twitter hesabından paylaştığı görüntülerin devamında "Heval Tayyip Erdoğan, Resok Tayyip Erdoğan Salli Ala Muhammed" ifadelerini de kullandı. Abdülkadir Selvi: Ayağı tökezlediğinde Erdoğan'ı ilk terk edecek olanlar da bunlar ‘Yarın geç olmadan uyarayım istedim’ başlıklı yazısı / Yeni Şafak / 25 Mayıs 2015 Bugün edep ve erkân düsturlarını bir kenara bırakarak, ”Erdoğan için diyorum ki ona; anam, babam, eşim çocuklarım feda olsun” denilebiliyor.(…) “Solculuk dönemimde Mevlânâ ile Şems'in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir ilâhî aşk iki erkek arasında olabiliyor” türü konuşmalar yapılıyor. (...) “İki tabancam var. Bolca da mermim var. Ben ölmeden, beni vurmadan, ben asılmadan bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına kimse elini süremez” şeklindeki yaklaşımlar fayda sağlamıyor. Tam aksine Erdoğan'a zarar veriyor. Evet iki tabanca var. Ama namluları Erdoğan'a çevrilmiş durumda. Ayağı tökezlediğinde Erdoğan'ı ilk terk edecek olanlar da bunlardır. Mustafa Karaalioğlu: AKP'li seçmenin kafası bozuk, ikazda bulunmak istiyor Karar.com / 25 Mayıs 2015 Ethem Sancak'a ait TürkMedya bünyesindeki Star Medya Grubu'nun başkanlığı görevine son verildikten sonra NTV'de program yapmaya başlayan Mustafa Karaalioğlu'nun sahibi olduğu karar.com’da da AKP'ye uyarı niteliğinde bir yazı yayımlandı. Yazıda “AK Partili seçmen şu veya bu sebepten dolayı mutsuz ve kızgın. Şu veya bu sebepten dolayı kafası bozuk... Ve de... Şu veya bu sebepten dolayı iktidara bir ikazda bulunmak istiyor” ifadelerine yer verildi. Ersoy Dede: Selvi, Doğan grubunun maaşlı elemanı “Edep Dersi Üzerine” başlıklı yazısı / Yeni Akit gazetesi / 26 Mayıs 2015 “Ben açık söyleyeyim Ne Selvi’ye ne de Bulut’a sordum aralarında daha evvel ne geçtiğini.. Ama Bunca laf tek bir siyasi eleştiri üzerinden çıkmış olamaz. Belli ki Selvi’nin bir hesabı var Yiğit Bulut’la.. Ona dair de tek cümle.. Selvi 28 Şubat’ı içinde yaşamış biri olarak, bugün geldiği noktada Doğan Grubu’nun maaşlı elemanıdır. Yiğit Bulut ise, memleketi satmaya çalışan; İstanbul sermayesi ile yerleşik düzenle, komprador burjuva ailelerle ve bunların taşeronu Aydın Doğan’la dişe diş kavga etmeye devam ediyor…” Ahmet Kekeç: Çok ayıp, Sancak ve Bulut'a yaptığın eleştirileri Yasin Aktay'a yapabilir misin? “Çok ayıp Abdülkadir” başlıklı yazısı / Star gazetesi / 26 Mayıs 2015 Selvi o “başkaları”na da bir bakış yöneltti mi, “Bu tutumunuz Erdoğan’a zarar veriyor” dedi mi? Hatırlamıyorum. Mesela, değerli dostumuz Yasin Aktay’ın, basında çokça speküle edilen “Salli Ala Muhammed” deyişi için de benzeri bir indirgemede bulundu mu? Bulunabilir mi? “Erdoğan’a zarar veriyorsun Yasin Aktay” diyebilir mi? (..) Benim itirazım, “hakkaniyetli” bir yazar olarak tanıdığımız Selvi’nin “Bunlar yarın davayı satacak” şeklindeki “ayıp” ve hakkaniyet gözetmeyen tutumuna. Cem Küçük: Ethem Sancak'ı eleştirmek Erdoğan’ı eleştirmektir Kanal 24'te Ersoy Dede'nin hazırlayıp sunduğu Gündem Manşet programı / 26 Mayıs 2015 "Abdülkadir Abi yazısıyla bizleri zor durumda bıraktı. Biz kendi kendimizle kavga etmemeliyiz. Haklı bir yazı değildi, doğru yapmadı. Görevden alınan gazeteciler Ethem Sancak üzerinden Erdoğan'a vuruyorlar. Eğer sen Ethem Sancak'ı eleştiriyorsan demek ki Erdoğan'ı eleştiriyorsun." Akif Beki: Sonradan yanaşmaların yol açtığı kirlilik mi AKP'yi yüzde 40'lara geriletti? “Davutoğlu'nun liderlik referandumu" başlıklı yazısı / Hürriyet / 26 Mayıs 2015 “Seçime 2 hafta kala iktidar oyları kritik eşikte, yüzde 42 dolaylarına gerilemiş görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da hem anketlerde hem arazide tespit ettiği tuhaf bir rehavet var tabanda. Kararsızlar, bir türlü renk vermiyor. Sandık sürprizlere gebe. AK Parti iktidara geldi geleli, 2002'den bu yana ilk kez böyle bir belirsizlik yaşanıyor. Seçmen topa bastı, oyunu durdurdu. Tekrar kimin ayağına atacağı belli değil. AK Parti için tek başına iktidar, Türkiye içinse tek parti iktidarı, yani 13 yıllık siyasi istikrar ilk defa tehlike sınırında. Bu şartlarda, yüzde 42'nin üstündeki her puan, Davutoğlu'nun erimeyi durdurup üste oy koyduğu anlamına gelecek. Yok, tersi gerçekleşirse liderliği onaylanmamış sayılacak.” Fehmi Koru: Gerçekten AK Parti iktidarının sonuna mı yaklaşıyoruz? “Yarın çok geç olabilir” başlıklı yazısı / Haber Türk gazetesi Ne oluyoruz? Gerçekten AK Parti iktidarının sonuna mı yaklaşıyoruz? Seçmen kolay kolay “Ben koalisyon istiyorum” demez. Diyorsa, bunun çok daha temel bir veya birden fazla sebebi vardır. Mütereddit görünen ve öyle göründüğü için AK Parti’ye yakın olanları bile “Galiba iktidarın sonu geliyor” endişesine sürükleyen seçmenler, önceki seçimlerde oylarını verirken, bu defa neden koalisyonu göze almayı düşünüyor olabilir? Abdülkadir Selvi: Patron kalemleri Twitter / 26 Mayıs 2015 “Ben CNN Türk'te Gezi sürecinde,17-25 Aralık operasyonları sırasında birilerinin twit atmaya korktuğu sırada yayına çıkıp mücadele verdim. CNN Türk'te Gezicilere ve paralel darbecilere karşı Cumhurbaşkanının tabiriyle "çatır çatır" Erdoğan'ı savundum. "Patron kalemleri" maaşımı Yeni Şafak'tan alıyorum şehit Savcı olayından sonra gazetemin kararıyla bir süredir yayına çıkmıyorum. "Patron kalemleri" şunu da bilin CNN'de program yaptığım sırada özgürce konuştum saygı gördüm orada Aydın Doğan'ı değil Erdoğan'ı savundum” Elif Çakır: Beni de paralel ilan edin Twitter / 26 Mayıs 2015 “Kolaydır Abdülkadir Selvi'ye vurmak hele bir de talimat güçlü!!! Patrondan geldiyse! O kadar cesaretiniz vardıysa 17-25 Aralık'ta. Niye kaçak güreşti kalemleriniz? Sormazlar mı, Abdülkadir'in samimiyetinin karşısında konumlandığınız yer neresi kardeşim, diye? Yarın nasıl bakacaksınız Abdülkadir Selvi'nin yüzüne? Kimi savunmak uğruna? Hadi içinizden gelerek yazsanız diyeceğim hiçbir şey yok. Aynaya bakın efendiler, aynaya bakın! Hadi çıkın televizyonlara beni de "paralel" ilan edin! Mermici beni itibarsızlaştırmak için elinden geleni ardına koymasın!” Akif Beki: Böyle fırsat tepilir mi; devir eleştirel yandaşlık devri "Dağılın AK Parti gitmiyor" başlıklı yazısı / Hürriyet gazetesi "Şöyle izah edeyim; AK Parti'nin kurucu lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan bile hükümeti, bakanları, bürokratları açıktan eleştirmekte hiçbir beis görmezken muhafazakâr medyadan eleştirilerini sakınması beklenebilir mi daha fazla? Sürekli övmekten daha fena bir kötülük, yapıcı eleştiriden de daha güçlü bir destek, daha büyük bir iyilik olmadığı bizzat tecrübe edildi. Böyle fırsat tepilir mi; devir eleştirel yandaşlık devri." Cem Küçük: Özeleştiri yap Abdülkadir abi “7 Haziran’da ya Tayyip Erdoğan ya Aydın Doğan kazanacak” başlık yazısı / Star gazetesi "Abdülkadir ağabey sen de bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a savaş açan Aydın Doğan’a dair tek bir eleştiri cümlesi etmedin. Erdoğan’ı indirmek isteyen Doğan’ı tek cümleyle bile eleştirmiyorsun. Öte yandan Tayyip Bey’e tüm samimiyetiyle sahip çıkan Ethem Sancak’ı yerden yere vuruyorsun. Hadi Aydın Doğan bünyesinde olup AK Parti koalisyona düşerse göbek atacak ikinci Ahmet Hakan tiplerini anlıyorum. Hadi Tayyip Erdoğan’dan zerre hazzetmeyen ve AK Parti koalisyona düşsün isteyen bazı muhafazakarları da anlıyorum. Ama sen onlardan değilsin Abdülkadir ağabey. Yazında haklı olan yerleri de kendi kendine sıfırlıyorsun. Lütfen özeleştiri yap Abdülkadir ağabey..."- Singapur'da 15 yaşındaki çocuklara sorulan bu soruyu çözebilir misiniz?
17 Haziran cikmaz. Cunku Mayis ve Haziran zaten ay bilen tarafindan elenmistir.- Eğer Fenerbahçe'ye Rize'de Silahlı Saldırı Yapılmamış Olsaydı Şu Anda Şampiyon Kim Olurdu?
Eger bu sene hakemler durust davransaydi, Besiktas acik ara sampiyondu. Herkesin ortak kanisi Besiktas hakem kararlarindan tam 16 puan kaybetti. F.Bahce en cok penalty alan takimdi. Fakat ligin basindan beri G.Saray'in sampiyon yapilacagi belli idi. O yuzden S.Seba sezonu bahanesiyle, Besiktasi harcadilar. Carsi zaten gezi'nin bas aktoruydu. Ayrica Besiktas Hentbol takimina da saldiri oldu. Durust ve adaletli bir ligde besiktas her sene acik ara sampiyondur.- Soma’yı Sormak
Bugun, bilindigi gibi maden faciasinda katledilen 301 Soma maden Calisaninin, anma gunu. Ben de bu vesile ile, yazmis oldugum siiri burda paylasiyorum. Soma'yi Sormak Soma'yi sormaliyiz, Komur geldi, omur gitti. Soma'yi sormaliyiz Cunku insanlik bitti. "Soma'yi sorma" denirse; Komur omre esitse; Isinmak ta yanmaksa Yalanlara kanmaksa Yasam hakki komur mu? Yoksa yitirilen omur mu? Evde baba bekleyen; Cocuklar uzulur mu? Maden kader demekmis Kadere yeter demekmis Bir cocugun babasizligi, herseyden beter demekmis. Kimdir maden iscisi? Komurle iliskisi Omurle celiskisi Evidir, bekcisi Yer alti kapkaranlik Umitler apaaydinlik Almissa ekmegini Gonullerde ferahlik Ben bir madenciyim. Insan miyim, degil miyim? Yasam hakkim var mi, benim? Soyle bana, sevdicegim. Hergun yerin altinda Zifiri karanliginda Hayatin baharinda Enverimli cagimda Komur benim ekmegim Omur benim dilegim Harcadigim emegim Baska da ne diyeyim? Soma'da insanlik koma Soma'yi hesapsiz, koma evrensel insanligin adina Unutma, unutturma- OLSADA YESEK! :)
Benim caniomda manti cekti.- ateist düşünceye sahip insanların tanrı hakkındaki görüşleri
Konu yaratim degil. Bilimsel olarak gozlem veren fenomenin fonbksiyonunun ya da davranisinin tartismasiz ortaya konusu. Insanoglunun algisi zaten var isaretidir. Yok ise bu varin dilbilgisi olarak olumsuz ifadesidir.- 1 Mayis Kutlamalar
2002 de Taksimde kutlamaya izin veren dictator, ondan sonraki inadini "seyahat ozgurlugunu" onleyerek ve terror estiren polisleriyle devam ediyor. Gorunen o ki, bu cikardiklari "ic mahkumiyet paketi" ni uygulamaktalar. Istanbul'da oldukca gozalti var ve Savci gozaltina alinanlari paket geregi Kaymakama yonlendirmis. Butun insanlikdigi uygulamalara ragmen, Istanbul, Ankara ve Izmir basta olmak uzere; 1 Mayis ulkenin dort bir yaninda kutlaniyor.- 1 Mayis Kutlamalar
- 1 Mayis Kutlamalar
Tum dunya ve Turkiye farkli halklarinin ve emekci kesimlerinin 1 Mayis direnisi/mucadelesi bu mucadele ugrunda yitirilen canlarin anmasi ve basta Turkiye ve dunya farkli halklarin ve emekci kesimlerin olana kadar da kutlamasi olsun. Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) M. Gorki'nin Ana adlı romanını aynı isimle sahneye koydu. Ana romanını tiyatroya uygulayan isim B. Brecht idi. Ancak B. Brecht oyunun bir yerine söz yazmamıştı. İşte sahnenin o bölümünü Sarper Özsan yazdı. Gelin o günleri Sarper Özsan'dan dinleyelim: "1974'te Ankara Sanat Tiyatrosu (AST), Maksim Gorki'nin 'Ana' romanından Bertolt Brecht tarafından aynı adla uyarlanan tiyatro oyununu sahneye koyacaktı. Oyunun müziklerini benim yapmam istendi. Memnuniyetle kabul ettim. Oyunda birçok yerde müzik vardı ve bunların sözleri Brecht tarafından yazılmıştı. Ancak sadece bir sahne, 1 Mayıs 1905 (Rusya'daki Kanlı Pazar) sahnesi, için hiç söz yazılmamıştı. O sahneyle ilgili Brecht şu notu düşmüştü: 'işçiler marş söyleyerek sahneye girerler'. Bu sahne için bir marş kullanmak gerekiyordu. Bir marş yazma ihtiyacı hissettim hem sözlerini hem bestesini hazırladım ve böylece 1 Mayıs marşı ortaya çıktı. Tabii o zaman oyun müziği olarak yazdığım bu marşın sonradan oyun sınırlarını aşarak mitinglere, devrimci gecelere çıkacağı aklımdan dahi geçmiyordu. AST oyunu devrimci bir ruhla sahneledi ve bundan sonra da marş, oyunun sınırlarını aştı. Birkaç yıl içinde tüm gruplarca sevilen bir marş haline geldi. Sanırım 1976'da da artık büyük meydanlarda söylenen bir marşa dönüşmüştü." Marşı ilk önce, 1977'de Timur Selçuk, 1 Mayıs'ta plak üzerine ilk rapteden şarkıcı. . Marşı geniş kitlelere Ruhi Su Dostlar Korosu duyurdu. 1 Mayıs 1977'de de Taksim Meydanı'nda bu marşı okudular. Cem Karaca bundan etkilenerek Dervişan grubuyla '1 Mayıs' plağı çıkardı. Plak büyük ilgi gördü. Türk pop müziği uzmanı Murat Meriç'in bir araştırmasından aktaracak olursak Hey dergisi Ocak 1978'de plağı, "sözlerdeki anlam, müzikteki ahenkle yıllarca dillerden düşmeyecek bir yapıt" diye tanıttı. Marşın 1980'den sonra en çok bilinen yorumu ise Grup Yorum'a aitti. 1 Mayıs Marşı Sözleri Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır. Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez, Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde. 1 mayıs, 1 mayıs işçinin, emekçinin bayramı Devrimin şanlı yolunda,ilerleyen halkların bayramı. Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından, Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından. Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir. 1 mayıs, 1 mayıs işçinin,emekçinin bayramı, Devrimin şanlı yolunda,ilerleyen halkların bayramı. Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor, Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor. Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor. Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider, Devrimin şanlı yolunda,kül gibi savrulur gider. Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlatâ Memleketteki ilk 1 Mayıs şiiri, Osmanlı’nın ilk kadın şairlerinden Yaşar Nezihe (1880-1935) tarafından yazılmış: 1 Mayıs ey işçi / Bugün hür yaşamak hakkı seninken / Patronlar o hakkı senin almışlar elinden // Saâyınla edersin de tufeylileri zengin / Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin? / (...) Ey işçi... / Mayıs birde bu birleşme gününde / Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde... / Baştan başa işte koca dünya hareketsiz; yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz / (...) Sayende saadetlere mazhar beşeriyet / Sen olmasan etmezdi teali medeniyet / Boynundan esaret bağını parçala, kes, at! / Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat...â capul.tv/ naklen veriyor.- Sosyo-Etik Değer Tarafı ve Tarafın Diğer Tarafları Ötekileştirmesi
Toplumumuzun en onemli sorunu kendisine dogumdan itibaren verilen her turlu deger, veri ve tabuyu sabitlestirmesi ve sahiplenmesi temelinde; "kendi degerinden baska bir degeri tanimamasi, ona karsi cikmasi, onu otekilestirmesi ve bunu da degere yonelik degil; sadece ve sadece kendi degerine karsit, zit, dusman, ters v.s. olarak algilamasidir. Bu yukaridaki paragrafta ne denmek istedigini ornekler ile acikliyalim. Diyelim bir kisi, deger olarak "turkcu, Ataturkcu, sunni, turkmilliyetcisi v.s." onun acisindan bir tek "turk, Ataturk, sunni, turkmilliyeti" "dusmani, karsiti, zitti, tersi v.s. vardir. Yani kisaca bir deger sahibi, kendi degerinden olmayani "dusman" ilan eder. Zaten bu "dusman" ilan etme, basta her turlu dusunce ve bilginin karsilikli paylasilmasini onler. Cunku "dusman" ilan edilen deger; sadece "karsiya alinir, nefret soylemine tasinir, otekilestirilir" v.s. Burada ilk sorun beynin algidaki siniridir. Yani beyin sadece kendi degerlerinden olanlari algilar, olmayanlari da red eder. Burada beyin acisindan red edilenlerin hepsi ayni kefeye konur. Yani bir turkcu deger icin, turkcu olmayan her bir deger sadece "turk dusmani ya da turkofobiktir" Halbuki, kendi degerinden olmayan baska her bir deger biribirinden algi bilgi bilinc ve farkindalik olarak farklidir. Yani mesela bir turkcu olmayan hem turk dusmani olmayabilir, hem de turkcu olmayan diyelim baska milliyetlerden olan, milliyetci olmayan farklar vardir. Yalniz bu onlarin "turk dusmani" oldugu anlamina gelmez. Bu her konuda boyledir. Diyelim musluman olmayan bir kisi, baska bir diune de mezhebe de sahip olabilir, dinsiz de olabilir. Yalniz bu onlarin "musluman dusmani" oldugu anlamina gelmez. Bu tikaniklik ve algi kapaliligina sahip beyinlerin, kendi degerleri disinda kalan her bir degeri ayni kefede otekilestirmesi zaten bu beyinlerin bilgive dusunce paylasmaktan ziyade; sadece ya kendi degerlerini dayatmalari savunmalari ya da kendi degerlerinde olmayanlara karsi cikmalari otekilestirmeleri ve sonunda zaten olmayan bilgi ve dusunceden, direk yazara ve kendi degerinden olmayana yonelmeleri; toplumumuzun bir ortak noktada birlesememesinin bir tezahurudur. Bu ufuklar acilmadan ezberler bozulmadan ve bu alisilagelmis "kendi degerine ikna etme/olma" aliskanligindan kurtulmadan; hic bir ortamda farkli degerlerin bir biri ile olan her turlu karsilikli fikir alis verisi mumkun degildir. Bunun pratikte de boyle oldugu, sanal sosyal medya da ve gercek yasam ve iliskide de bir okur ya da yazarin kendi yasam ve iliskisinde gozlem acisindan en guzel ornektir. Her; turk olmayan turk dusmani degildir. Her musluman olmayan, musluman dusmani degildir. Her Ataturkcu olmayan, Ataturk dusmani degildir. Her AKP'li olmayan, AKP dusmani degildir. Her milliyetci olmayan milliyet dusmani degildir. Her dinsiz, din dusmani degildir. Her inancsiz inanc dusmani degildir. Kisaca "her A olmayan, A dusmani/A fobik degildir. Ayrica her A olmayan sadece kendi tek sinirli karsiti olan B de degildir. Ornek verelim. Her materialist olmayan, idealist degildir. Her sunni olmayan Alevi degildir. Her turk olmayan, kurt ya da Ermeni degildir. Her kurdum diyen, PKK'li degildir. Ne her turk, diyelim soykirima karsi cikar; ne de her ermeni soykirim der. Kisaca her turlu deger ve o degerlerden olmayan illa bu degerden degildir. Zaten bu algilansa ve bu tikanikliktan kurtuluna cok farkli bir toplum oluruz. En azindan ayristiracagimiza her birimiz biri digerinin farkli degerini kabullenir ve icsellestirir. Kimse kimseye kendi degerini dayatmaz ya da kendi degerinden olmayani otekilestirmez. Tabi bu her seyden once bilgilenmek sorgulamak cagdaslasmak ve insanoglunu bir deger temelinde "oyle, ya da ona dusman" gormek yerine, kendi gibi insanoglu olarak gormek ve her bir insanoglunun diger her bir insanoglunu onun her turlu farkli degerleri ile Kabul etmektir. Iste ancak bu bilinc, tarihi cografyayi ve her turlu degerlendirmeyi, gercekci ve oldugu gibi ortaya koyabilir. Aksi bir turkcu icin, ya hersey turkluk perspektifinden ve bu perspektiften olmayan da turkofobik, turk dusmani perspektifinden algilanir. Halbuki alginin perspektifi turkluk ya da turk dusmanligi degil; diyelim tarihin oldugu gibi gelismesi ne ise onu ortaya koymaktir. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti- İç Dökme Köşesi
Ne yapalim, bekliyoruz.- AKP Diktatörya ve Teokratik Otokrasisi’nin 3'lü Çöküşü
Bu dediklerini ben oldukca once "ic savas tehlikesi" seklinde aciklamistim. Diktator ve biatcilarinin iktidar olamayacaklarini anlamalari onlarin "butun gemileri yakmasi" ile sonuclanabilir. Bilindigi gibi diktatorun emrinde orta doguda gunesin altinda hangi terror grubu varsa, mevcuttur. Bunlar ulke genelinde buyuk bir terror girisiminde bulunabilir. Boylece ulkede s1k1yonetim ilan edilip, secimlerin iptali de gundeme gelebilir. Toplumu sindirme Adina, savci ve teroristlerin katledilmesi, Emniyert onundeki canli bomba ve F.Bahce otobusune yapilan "nokta atis" bu sindirme girisiminin denemeleriydi. Simdi de 1 Mayis Adina ulkede bir "s1k1yonetim" ve "ulasim ozgurlugu ihlali" soz konusudur. Halbuki, surda secimlere 1 Aydan biraz fazla kalmisken, oy kotarmaadina; dictator ve biatcilarinin 1 Mayis gibi toplumsal bir katilimda daha ilimli olmasi beklenirdi. Buradan iki sonuc cikar. Ya "tukurduklerini yalamak" istememekteler, ya da hala ulke ve topluma hakim olduklarini gosterme cabasindalar. O yuzden secimlerden onceki su yasanacak 40 gun cok onemlidir. Bu 40 gunde ne yasanirsa yasansin, provakasyona ve algi operasyonlarina gelmemek en onemli dikkat edilmesi gerekendir. Toplum her dalda ve konuda hizli bir cokus icindedir. 1 Mayis'ta yasanacak insanlikdisi bir durum; tum toplumu da tetikliyebilir. Bu da kendi icinde dictator ve biatcilarinin s1k1yonetim sebebi olabilir. Umarim yarini ve onumuzdeki su 40 gunu "kazasiz/belasiz- sag/salim" atlatiriz.- ateist düşünceye sahip insanların tanrı hakkındaki görüşleri
Rastlantidan ne algilandigina bagli.- İç Dökme Köşesi
Sen yeterki icini dokerek rahatla da, bunun hangi konu oldugu onemli degil. Sonucta dokulen her bir ic, eger bir oneriye, tavsiyeye ya da yardima empatiye acik oldugundan, kimbilir; sorunlara care de bulunabilir. Bilirsin bir atasozumuz vardir "aglamayan cocuga meme vermezler" Hani sen benim ile roportaj yapacaktin? Yoksa bu sadece bir "vaat miydi?"- Singapur'da 15 yaşındaki çocuklara sorulan bu soruyu çözebilir misiniz?
Bu mantiksal/matematiksel soruda en cok "kafa karistiran" ve ayni zamanda da "cevabi bulmada kilit noktasi olan" kisim. Alinin, kendisine Mehmet soylemeden, "Mehmetin sorunun cevabini neden bilmedigini" bilmis olmasi.- Singapur'da 15 yaşındaki çocuklara sorulan bu soruyu çözebilir misiniz?
Singapur’un OECD’nin kendi üyeleri arasındaki eğitim seviyesini ölçen PISA sınavlarında hep çok başarılı sonuçlar aldığını hatırlatan Hürriyet gazetesi yazarı İsmet Berkan, ülkede 15 yaşındaki çocuklara sorulduğu söylenen bir matematik sorusunu okuyucularıyla paylaştı. İsmet Berkan’ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (15 Nisan 2015) nüshasında yayımlanan yazısının “Singapur'da 15 yaşındaki çocuklara sorulan matematik sorusu” ara başlıklı ilgili kısmı şöyle: BİRKAÇ gündür başta Facebook olmak üzere sosyal medya dünya çapında bu konuyu konuşuyor; o kadar ki, sonunda dünyanın önemli gazeteleri de bunu haber yaptılar. Singapur, matematik eğitimiyle meşhur. Bu küçük şehir/devlet, OECD'nin kendi üyeleri arasında yaptığı PISA sınavlarında da hep çok başarılı sonuçlar alıyor. 15 yaşındaki okul çocuklarına uygulanan PISA sınavındaki başarıyı, geçen gün sosyal medyaya konan ve Singapur'daki çocuklara sorulduğu söylenen az sonra aktaracağım soruya bakarak da anlayabiliriz belki. İsmet Berkan’ın Türkçeleştirdiği soru şöyle: Soruyu Türkçeleştirdim, cevabını ve çözüm yöntemini ise şimdi söylemiyorum, cumartesi günü bu köşede yazacağım. Ama doğru cevabı bulduğunuza inanıyorsanız, lütfen yönteminizle birlikte bana yazın. Soru şu: Ali ve Mehmet, sınıflarına yeni gelen Ceyda ile arkadaş olurlar ve Ceyda'ya doğum gününü sorarlar. Ceyda cevabı doğrudan vermek yerine onlara 10 ayrı tarih verir: 15 Mayıs, 16 Mayıs, 19 Mayıs, 17 Haziran, 18 Haziran, 14 Temmuz, 16 Temmuz, 14 Ağustos, 15 Ağustos, 17 Ağustos. Sonra Ceyda, Ali ve Mehmet'e, birine hangi ayda diğerine hangi tarihte doğduğunu ayrı ayrı söyler. Ali: Ceyda'nın doğum gününü bilmiyorum ama Mehmet'in de bilmediğini biliyorum. Mehmet: Önce Ceyda'nın doğum gününü bilmiyorum ama şimdi artık biliyorum. Ali: Öyleyse ben de Ceyda'nın doğum gününü biliyorum. Peki ama Ceyda'nın doğum günü ne zaman? * Cevapları bekliyorum. Burada ilk sorun turkcelestirme hatasi. Ben soruyu ingilizceden okudum. Once ingilizcesini buraya alintiliyorum. Bu alintidan sonra turkce tercumenin hatasini ve bu hatanin ne gibi bir yanlisa yonlendirdigini de; tercumeden alintidan verecegim. Yukaridaki tercume ingilizce tercumesine gore yanlistir. Once yanlisi duzeltelim ve sonrada bu yanlisin ne gibi bir yanlis algi getirecegini acikliyalim. Yukarida alintidaki cumlenin tam tercumesi; "Bunun uzerine Cheryl (Turkce de ceyda olarak tercume edilmis), Albert (Ali) ve Bernard (Mehmet) e ayri ayri ve sirasiyle (once Ali'ye) dogdugu ayi, (sonra da Mehmet'e) dogdugu gunu (yani ayin kacinda dogdugunu) soyler. Burasi eger yukaridaki gibi tercume edildiginde; En basta hangisine neyi (ayi mi, yoksa ayin kacinda oldugunu mu) soyledigi acik olarak belli degildir. Burdan sonra ayni tercume de kullanilan "tarih" birine hem ayini hem de ayin kaci oldugunu yani tam dogum gununu soyledigi izlenimi verir. Halbuki; Hem hangisine ay ve hangisine ayin kaci oldugunu soylerdigi bellidir. Hem de her ikisine de tam dogum gununu soylememistir. Bu tercume hatasinin yukaridaki gibi algilanmasindan sonra asagidaki tercume de soyle algilanir. Yani, Mehmet "ceyda soylemeden once bilmedigi dogum gununu, ceyda soyledikten sonra bilir" Iste bu algi da yanlistir. Cunku Mehmet, Ceyda soyledikten sonra da tam dogum gununu degil, sadece ayin kacinda dogdugunu bilmektedir. Kisaca Ali- Sadece Ceyda'nin dogdugu ayi Mehmet te sadece ayin kacinda dogdugunu bilmekte ve Her ikisi de Ceyda'nin tam dogum gununu bilmemektedir. Iste aralarinda gecen konusma sonrasi hem Ali hem de Mehmet ikisi de Ceyda'nin dogum gunun ay ve ayin kaci oldugu olarak bilirler. Soru da zaten Ceydanin dogum gununun ne oldugudur. Simdi Ali ile Mehmet'in aralarinda gecen konusmayi, ingilizce den tercume edelim. Aslinda bundan sonraki tercumeler dogrudur. Ali: Ceyda'nın doğum gününü bilmiyorum ama Mehmet'in de bilmediğini biliyorum. Mehmet: Önce Ceyda'nın doğum gününü bilmiyor(d)um ama şimdi artık biliyorum. Ali: Öyleyse ben de Ceyda'nın doğum gününü biliyorum. Peki ama Ceyda'nın doğum günü ne zaman? Evet, Ceyda'nin dogum gunu ne zaman? Ve o zamani (Ay ve ayin kac oldugu olarak) nasil buldugunuzu aciklayiniz.- Fenerbahçe Futbol Kafilesine Saldırı
Dunku katledilen savcidan sonar, Teroir olaylari planli bir sekilde uygulaniyor. Bugun Fenerbahce futbolkafilesi Rize macindan donerken, Trabzon yoresinde silahlisaldiriya ugradi ve otobusun kontrolu ve durdurulmasi gerceklesmeseydi, otobusun ucuruma yuvarlanmasi isten degildi. Evet ulkede dugmeye basilmikstir. Bu olayin terror disinda ne Fenerbahce, ne futbol ne Trabzon ile de bir ilgisi yoktur. Amac cikarilan ic guvenlikpaketinin gerekli oldugunu topluma terror girisuimleri ile kanitlamaktir. Ayrica her gecen gun oylari giderek eriyen ve iki basliligi her acidan gun yuzune cikan AKP'nin bu terror olaylarindaki gorunen amaci, ulkeyi secime sokmamak ve ulkenin her beldesinde OHAL ve sikiyonetim ilan etmektir. Dun daha kukla basbakan "kimse izinsiz disari cikamayacak" demistir. Ulke ve toplumu tarighinde gorulmemis bir terror olaylarina hem de hayatin her alaninda suruklenmekte vebu olaylara cesitli cikar Adina alet olanlar kullanilarak devam edilmektedir. Ulke ve toplumu once 7 nisan daha sonrada 7 haziran'a kadar; cok buyuk terrorist olaylara gebedir.- IŞİD, Kuran’ı mı Uyguluyor?
Dogruluk ve yanlislik aklin kendini dogrulamasina goredir. Burada olan Kuran'da yazilmis olanlarin yazildigi gibi (kalb ile iman dil ile ikrar), yani aklin yorumu olmadan uygulanmasidir. Eger kuranda yazanlar harfiyen uygulanmiyorsa, uygulamayanlar "akil kullaniyor ve yorum yapiyor" demektir.- Yaratici Nedir/Kimdir?
Bilginin sahibi, insanogludur. Bilim varligi degil, ondan aldigi gozlemin bilgisini verir. Bilimin en onemli yani, nasilsorusuna gozlemi ile yanit vermektir. Bir yanitin gozlemi yoksa, o yanit bilimsel degildir. Bazi varliklarin les yedigi gozlem verir, nasil les yediklerini de bilim aciklar. Neden les yediukleri sorusu ise onlarin vucut yapilari ve yasamlari beslenmeleri ile ilgilidir. Ayni sekilde bazi varliklar etobur bazilari ot oburdur. Insanoglu ise ikisini de yer.- PREPOSITIONS (Edatlar) : IN, ON, AT
Aslinda edatlarin, Turkcedeki "Ismin halleri" kullaniminin disinda, ingilizcede "kullanilan fiile farkli bir anlam ve icerik katma" yonu de vardir. Bunu en cok kullanilan ve paylasilan "to come/gelmek" fiili iler ornekliyelim. "on, in, at ve to" edatlarinin "come" fiili ile kullanildiginda her birinin anlami farklilasir. Kullanim ornekleri: Come to- ... e gel Come at- ... zamaninda gel Come in- iceri gel Come on- hadi/cabuk ol/yapma v.s.- Etiğin, Nitelikleri ve Çeşitleri
Etik, felsefi kullanim ve paylasimda bir kavram olarak; her bir beynin kendi bunyesindeki ...e gore temelli algisinin bu kavrama verdigi anlam ve icerioktir. Dolayisi ile o klasik dildevrimi oncesi "Etik budur/bu degildir" seklindeki bir determinist ve mutlak dogru iceren bir aciklama, bugun gecerli degildir. Evrensel-insan zihniyetine gore etik kavramina verilen anlam ve icerik "bireyin yasam ve iliskisindeki her turlu zihni yetisinin islemesi ve davranis oloarak yansimasidir." Yukaridaki . ... e gore ve verilen anlam ve icerige gore; Etigin cesitleri; Bireysel, Toplumsal ve sosyal etiktir. Nitelikleri ise; Bilimsel, evrensel ve adil temeldeki bilisselligidir. Simdi bunlari sirasi ile, aciklayalim. Bireysel etik: Bireyseletigin iki yonu vardir. Birincisi bireyin kendi etigi, ikincisi de bireyin yasadigi toplum ve cografyanin bireye tanidigi ve bu toplum ve cografyada yerlesmis algidaki etik ve etigi kullanma hak ve ozgurlugudur. Bireysel etik, birey acisindan sadece onun her turlu zihin degerlerini icerir. Diger ayagi da, bireye icinde bulundugu ortamda taninan etik hak ve ozgurluklerdir. Sosyal ve toplumsal etigin de iki yonu vardir. Bireysel yonu ve bireyin icinde bulundugu toplumsal sosyalve cografi degerler yonu. Iste bireyin bireysel etikteki her turlu zihinsel degerinin birey tarafindan davranisa tasinmasi, onun iliski ve yasam olarak sosyal ve toplum,sal etigidir. Bireyin sosyaletigi, kendi bireysel degerleri; toplumsal etigi ise icinde yasadigigi ulke ve toplumun degerleridir. Burada digger bir yon ise, bireye sunulan toplumsal ve sosyal etik olanaklaridir. Bu da yine, ulkenin cografi tarihi ve toplumsal yerlesmisliginin temelindedir. Kisaca bir birey icin etik; hem bireyin zihni degerlerini davranisa tasimasi hem de icinde yasam ve iliski surdurdugu sosyo-toplumsal yapinin ona tanidigi hak ve ozgurlukler toplamidir. Etigin nitelikleri ise, aslinda etiktenm ziyade; yine ...e gore temelinde ve verilen anlam ve icerik bunyesinde; "cagdas evrensel olarak etik olmak" konusudur. Bilimin etikteki niteligi tamamen sosyo psikolojik temelde cagin teknik ve bilimselgelismersi temelindeki bireyin, evrenselligi adilligi ve bilimselligidir. Bu da bireyin etik olmanin bilincinde olup olmamasinin, bilissel olarak ortaya koyumudur. Bilimsellik tartismasiz cagdas ve evrensel olmaktir. Bilissellik ise, bu cagdas ve evrenselligin getirdigi bireyin bireysel, sosyal ve toplumsal yasamindaki adil olmasi ile paraleldir. Buradaki adillik te iki yonludur. Bireyin, bireysel dusunce ve davranis adilligi. Bireyine icinde bulundugu toplum ve cografyanin sagladigi her turlu dusunce ve davranistaki ihlale izin vermeyen hak ve ozgurluk adilligidir. Kavram adillik olunca devreye evrensel hukuk ve insan haklarinin cagdasligi girer. Bu da iki yonluidur. Bireyin bilisselligi temelindeki kendini bu temelde yetistirmislik ve bireye toplum ve cografi ulkesinin system ve duzeninin sagladigi adalet duzeyi. Kisaca etik olarak birey hem ozgur hem degildir. Hem bagimsiz hem degildir. Hem serbest hem degildir. Buradaki hemlerin iki ayagi da hem bireyin kendi bilissellik duzeyine, hem de icinde bulundugu toplum ve ulkenin ona tanidigi dozen ve system duzeyine baglidir. Aslinda etik, bir birey ve yasadigi toplum olarak onun yasam ve iliskisini de hem yonlendirir, hem yonetir, hem de anlamlandirir ve iceriklendirir. Bireyin cagdasduzeyde etik olmasi ve bunu degisen caga gore uyarlamasi, tamamen bireysel bbir bilissellik icerirken; bireyin sosyalve toplumsal yasam ve iliskisindeki her turlu davranisinin kontrolunu bulundugu system ve duzenin geldigi etik duzey belirler. Bu temelde etik olmak bir dozen ve sisteme biat etme ya da itaat etme; ya da bas kaldirma isyan etmeden ziyade, hem bilissel hem de tgoplumsalsosyal yasam ve iliski temelinde bireyin kendiosine zarar vermeyecek sekilde uygulanan dusunce ve davranistir. Yani bu temelde etikte saygi (hic bir farki digerinden ayirmamak, ya da yok saymamak; farklari bir fark temelinde butunlem,emek ya da ayristirmamak; aksine kendi firkin dahil; her bir firkin tanim talep savunu ve destegini farklari icsellestirerek oldugu gibi kabullenmek.) Etikte vicdan ( kendine ve baskasina dusunsel ve de davranissal zarar ve rahatsizlik vermemek, hem kendini degerlerin ile birlikte Kabul ettirirken, her bir baskasini da onlarin kendi degerleri ile birlikte kabullenmek) Iste bireyin bilisselliginin cagdasligi evrenselligi ve adilliginin dusunce ve davranistaki bu iliskisi ve yansimasi onun hem evrenselhem de icinde bulundugu cografi temelde toplumsalve sosyal etik oldugunun da bir gostergesidir. Bu da etigin ne oldugu ile, etik olmanin ne oldugu farkinin farkina varilmasi ve algilanmasi demektir. Etik bu dunyada yasayan ya da bu dunyaya dogan mustakil var olan varligin yasam ve iliskisinin temeli iken; etik olmak tamamen kisinin kendi bireysel ...e gore ve anlam ve iceriklendirdigi her turlu yasam ve iliskisindeki dusunce ve davranisidir. Yani etik olmak tamamen kisinin kendi kendini bilissel olarak kontrolu ve yonlenmdirmesi ve bunu yasam ve iliskisine tasimasidir. Dolayisi ile etik bir yasam ve iliski degerler butunu iken, etik olmak bireyin kendi zihni ve fiziki faaliyetleridir. Iste buradaki "etik olmak" hem cagdasliga ve evrensellige hem de kisinin yasam ve iliski surdugu toplum ve ulkenin toplumsal sosyal ve duzensel/sistemsel etik algisina vicdan ve saygi temelinde hak ve ozgurluklerin ihlal edilmeden yasam ve iliskiye tasinmasinin adil saglanmasidir. Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti- Meyve mi, Meyva mı?
Aslinda burada kelimenin "meyve" olmasi; Kelimenin turkce kokenli olmasindan yani "ses uyumu" kuralindan kaynaklanir. Kural "Ince hece ile basliyan kelimeler, ince hece ile devam eder." O yuzden de "meyva" bu kurali bozmaktadir. - Taksim Gezi Parkı Belgeseli
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.