Zıplanacak içerik

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Diktator ve emrimdeki partisi AKP'nin devleti/Hukumetinin PKK isbirlikcisi ile yarattigi fiili catisma ve basta kurduğu halk olmak uzere toplum uzerindeki teroru ve fiili durumu protesto etmek adina uc farkli sanat kurumu ve sanatcilarindan bildiriler acıklandi. Siz eger bu bildiriler arasinda desteklemek icin secim yapsaydiniz, hangi bildiriyi destekler ve imzalardiz? Ayrica tercihiniz olan bildiriyi neden diger ikisine tercih edersiniz?
  2. Bu tavuk biraz fazla yanmis!
  3. Neye kime gore kim musluman kim kafir?
  4. Kim neyi "yanlis anlamis?
  5. Bilindigi gibi ulke ve toplumu 1 Kaasim'da secime hazirlaniyor. Bu secime hazirlik, dictator ve onun biatcisi AKP devleti/huikumeti ve saldirgan ekibinin "ic savas cigirtkanligi" algi operasyonunda suruyor. Herseyden once ulke ve toplumu neden bu kadar erken tekrar bir secime gidiyor ve bu kimin istegi? Bu cok acik ki, 8 Haziran sandik sonuclarini politik cikarina ters bulan diktatorun bir istemi. Peki bu istem nasil yerine geldi? Iki turlu olarak: Birincisi anayasalve demokratik koalisyonun engellenmesi ile Ikincisi isbirlikci PKK ile devlet hukumet silahligucleri ile birlikte ulke ve toplumda terror estirerek. Amac neydi? 400 milletvekili, ya da Anayasa degisikligini saglayan cogunluk ve tek basina iktidar. Bunun nasil saglanacagi dusunuldu? PKK isbirlikcilerini terore tesvik ederek, HDP=PKK algi operasyonu ve HDP'ye oy verenleri otekilestirerek sindirerek ve uzerlerinde terror estirerek. Daha once "ayaklar altina alinan" milliyetciligi, PKK saldirilarina karsi, asker polis kullanilarak sanki bir ulkede PKK teroru varmis da, ulke toplum tehlikedeymis gibi gostererek ve gelen her turlu sehit haberlerinden politik cikar elde ederek ve MHP secmenini bu yonle, AKP tarafina cekerek. Kisaca "bana 400'uvermediyseniz, ben almasini bilirim" mantigi ile. Peki 2 Kasimda olabilme olanagi olan durumlar nelerdir? Bunu da ulke ve toplumuna en zararli olandan basliyarak verelim. Eger amaclananin ve saglama yonteminin bir sonuc vermeyecegi algisi dogarsa; Yani "ic savas" olmazsa, ki su an saldiran sadece devlet/hukumet onun silahli gucu ve sivil cellatlari. Sehit haberleri geri teperse, HDP=PKK algi operasyonu tutmazsa ve kurd halki "secimlere gitmeme" olarak sindirilemez ise; Birincisi, eldeki tezkere kullanilabilir ve tum ulke de savas hali ilan edilebilir. Zaten bu durumda mevcut savas hukumeti devam eder. Ikincisi ISID cellatlari devreye sokulabilir ve ulke bunyesinde bombalar patliyabilir ve bu durum bir secim ortamini onleyebilir ve mevcut hukumet devam edebilir. Secimlerde amaca ulasillabilir ve AKP tek basina iktidar olabilir. Bunun disindaki her bir sonuc, diktatorun amacina ulasamadiginin bir sonucudur. Yani secimlerin olmasi ve bu terror ortamnina ragmen, her turlu secim hilesine ragmen, AKP'nin iktidari elde edememesi ve hatta daha da oy kaybetmesi. Kisaca diktatorun, meclis hakimiyetini kaybetmesi. Bekleme odasina aldigi parlementonun olusmasi Buzdolabina koydugu cozum surecinin yeniden baslayip, devletteroru ile PKK teroru arasinda karsilikli ateskes kararinin bu parlementodan cikmasi. Iste sirf bu durum bile diktatorun "koseye s1k1smasi" icin yeterli olacaktir. Bu durumda diktatorun ne yapacagi ise, etrafindakilere sozunu ne kadar dinletebilecegi ile paraleldir. Burada ISID cellatlari her zaman soz konusudur. Kisaca ya ulkeyi parlemento ya da dictator yonetmeye devam edecektir. Parlemento herkesin istedigidir. Tabi burada yinew hukumetin kurulabilmesi soz konusudur. Dolayisi ile 7 Haziran sonrasi yasanan surec, aynen ve artarak devam edebilir. Bunun devam etmemesinin ilk sarti, "karsilikli ateskes" in parlementodan cikmasidir. Ayrica bu parlemento, devletin silahli gucu ile birlikte her turlu gelebilecek ISID tehlikesini de onlemeli ve buna karsi duyarli olmalidir. Aksi, ulke ve toplumu icin onceden baslayan cokusun, gerceklesmesi Adina alacagi yol olacaktir. Aslinda dictator ve gudumundeki AKP guc ve otoriteden dusse bile, ulke ve topluma yaptiklasri her turlu tahribatin tedavisi uzun yillar alacaktir. Bu tahribatin telaffisi ise, ancak telafi etmek istenir ve bu basarilabilirse, mumkun olacaktir. Turkiye halklari icin "normal/sivil bir yasam ve iliski" T.C. tarihinden bu yana henuz saglanamamistir. Iste asil istikrar, bunu saglayabilecek, her turlu etik farki kucaklayabilecek, toplumu icin var olan(T.C. kuruldugundan bu yana vatandas devleti/hukumeti icin vardir, devlet/hukumet vatandasi icin yoktur) bir devlet ve hukumet politikasi olacaktir. Iste bu son paragraph, belki de olabilme olasiligi en az olan bir ihtimaldir ama; ulke ve toplumun farkli halklari ve kesimleri ve de onlarin normal bariscil adil sivil hukuki bir yasam ve iliskileri icin devlet ve hukumetin vatandaslari icin varolmasi Adina olmasi gerekendir. Bu politika da hic bir iktidar ya da partinin cikarina degil, tum ulke ve toplumun cikarina olacaktir. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  6. Bugun Turkiye'de insanligin kimin yaninda oldugu, aslinda kimin yaninda olmadigi ile parallel. Cunku insanlik her yerde, ortamda, durumda, zamanda ve sartta; daimi olarak UZERINE SALDIRILANLARIN, YASAM BASTA OLMAK UZERE HAK VE OZGURLUKLERI ELLERINDEN ALINANLARIN, ETIK (ETNIK/MEZHEBI V.S.) DEGERLERINDEN DOLAYI HEDEFTE OLANLARIN VE BU DURUMDA OLMADIGI HALDE, BU DURUMDA OLANLARI KENDI ETIK(ETNIK/MEZHEBI V.S.) DEGERI NE OLURSA OLSUN, HIC BIR CIKAR GOZETMEDEN SAVUNANLARIN DESTEKLEYENLERIN VE ONLARIN YANINDA OLANLARIN yanindadir.. Iste bu yukaridaki paragraph isiginda; Insanlik; Saray diktatorunun yaninda degildir. Onun gudumunde ve emrindeki AKP devleti/hukumetinin yaninda degildir. Onun gudumunde ve emrindeki eli silahli saldirgan ofke ve nefret kusan saldirganlarin yaninda degildir. Saray'in tek adamligini saglama Adina; Halklara terror estiren devletin ve hukumetin yaninda degildir. Devletin/hukumetin askerine, polisine korucusuna pusu kurup olduren ve her turlu ulke malina zarar veren PKK'nin yaninda degildir. Binalari ormnanlari yakip yikan, saga sola saldiran her turlu mala ve cana zarar verenlerin yanbinda degildir. Kendi cikari icin, ac ve susuz birakan, yaralandiginda tedavi olanagi tanimayan, sokaga cikilmasina izin vermeyen ve her turlu suursuzca mermi top v.s. yagdiranin yaninda degildir. Keskin nisanciligini insanoglu uzerinde kullananin yaninda degildir. Her turlu politik etik ideoliojik cikarini insanoglunu katletmek harcamak ve ona zarar vermek icin kullanandan yana degildir. Her turlu etnik degeri kendi degerinin altinda disinda gorenden ve onu otekilestirerek yok etmeye yonelenden yana degildir. Her turlu ulkenin degerini (bayrak v.s.) politik cikar icin kullanandan yana degildir. Her turlu katledilenler uzerinden politik cikar elde etmek isteyenden yana degildir. Kendi politik cikari icin bile bile katliama maruz birakandan yana degildir. Kisaca su an ve daimi nedenine olursa olsun savastan catismadan saldiridan baskidan yana degildir. Aslinda insanligin yana olmadigi konular bunun ile de sinirli degildir. Bunlar gunumuz fiili durumunda alinan goruntulerden bir ornektir. Peki insanlik kimden yanadir. Insanlik baristan, yasam hakki icin direnenlerden saldirilara direncle karsilik verenlerden her turlu saldiri karsisinda savunu azim ve kararliligini gosterenlerden devlet ya da PKK hic bir terore odun ve prim vermeyenlerden, bir teroru digerine tercih etmeyenlerden yanadir. Bata Cizre olmak uzere, tum devlet terorunun can aldigi bolge halkindan, her turlu saldiriya ugrayan kurd vatandaslarindan, her turlu siviili ve askeri polisi katledeni lanetleyenlerden katledilomis sivil ya da askerin/polisin aile ve akrabalarindan yanadir. Kisaca insanlik, insanoglundaki vicdani cesitli degerler ve cikarlarla korletmislerden yana degil; bu vicdani "kendine ve baskasina zarar vermemek" olarak koruyanlardan bunun icin direnenlerden yanadir. Bugun insanlik insanoglunu yerinden yturduindan edenlerden yana degil, yerinden yurdundan olanlardan onlarin direncinden ve yeni yurtlar edinebilme mucadelesinden yanadir. Bugun insanlik otekilestirenden, kin ve nefret kusandan, linc kulturunden, insanoglu yasamini baska degerlere tercih edenlerden kendi gibi olmayanlar uzerinde her turlu baski kuranlardan ve bu amacla korku salanlardan ve algi operasyonu yapanlardan ve her turlu catisma cigirtkanligindan yana degildir. Bugun insanlik, her zaman oldugu gibi, baristan, huzurdan, normal ve sivil yasamdan, hukukun adil ve esitlikci hak ve ozgurlugunden ve bunun icin daimi direnen bunu savunan destekleyenden yanadir. Bunun da insanlik Adina bir cografi siniri yoktur, sinir insanoglunun yasadigi her cografyadir. Aslinda insanlik cok sey istemiyor. Baris, huzur, adil bir hukuk ve herkesin kendi hak ve ozgurlugunde baskasinin hak ve ozgurlugune mudahele etmeden, tum farkli etik degerleri ile birlikte biribirinin degerine saygi duyarak ve kabullenerek yasam ve iliski kurmak istiyor. Iste bu isteme oyle ya da boyle karsi olan ve bu istemin yerine gelmemesi icin her turlu guc ve yetkisini kullanan sadece kendi degerlerini onder ve ustun kurmaya calisan hic bir zaman insanliktan yana olmamistir. O insanliktan yana degil, sadece kendi degerlerinden yanadir. Bu degerleri onun insanliginin onundedir. Cunku insanlik degeri tasimayanin insan olmasi da soz konusu degildir. Dusunsenize, "insanlikdisi, vicdandisi" diye bir kullanim; neden baska canlilar icin gecerli degil? Mesela "hayvandisi, bitkidisi" gibi herhangibir hayvanin ya da bitkinin davranisindan soz edebilir miyiz? Peki nasil oluyorda, insan denen canli kendi disi bir davranis sergiliyebiliyor ve bu da yine kendi gibi olanca algilaniyor. Yani bir kisim insanoglu bir kisim insanoglunun davranisina "insanlikdisi" diyebiliyor. Iste tam da insanoglu denilen canlinin, insanlasamamasinin altindaki zihinsel ve davranissal devrimi gundeme geliyor. Cunku bir bitki ve hayvan ancak kendi gibi davranirken, bir insanoglu olmasi gereken insan gibi dusunup davranmiyor. Bunun nedeni de yine kendisi. Yani zihinsel ve davranissal olarak insan olamamis olmasi. Bunun cozumu de yine kendisi Yani bunun farkina ve bilincine varip, zihinsel ve davranissal devrimi ile insanlasma mucadelesi vermesi. Iste o yuzden insanlik hem kendi birinin hem de turu insanin yaninda, hem de insanoglunu zihinsel ve davranissal olarak insanlastirmanin yaninda. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  7. Bence burda celiski var. Eger Allah'in "herseye kadirse ve seni istedigi gibi yonlendirebiliyorsa" senin bir kul olarak secimin yoktur. Cunku Allah'in "ne isterse sana onu yaptirir." Dolayisi ile senin ne bir oizgur iraden karar ve secim hakkin olamaz. Aksi kuranina ters dusersin.
  8. Ayni sekild Turkce dilbilgisi olarak kok"ye" dir ve "yemek" hem ye kokunun fiili ve islevi hem de bir isimdir. Bu temelde yemek fiili olarak "ye" kokunun "yi" kokune donusmei dilbilgisine gore uygun degildir. Istisnalar soyledir. Simdiki zaman da ye yi ye donusur. Yiyorum, yiyorsun, yiyor, yiyoruz yiyorsunuz, yirla. Ayni sekilde gelecek zamanda da; Yiyecegim, yiyeceksin, yiyecek, yiyecegiz, yiyeceksiniz, yiyecekler. Genis zaman, gecmis zaman (dili ve de misli gecmis) de degisim yokt. Emir kipleri de; Yeyim, yesin, ye, yiyelim, yiyesiniz, yesinler Yukarida verilen orneklerde; ye kokunden apilan isimlerde yek yi korurken, yiyecek yi ye donusur. Yalniz gelecek zamandaki 3. tekil sahsin yiyecek temeli "yeyecek" de olabilir. Burada de v ye kkleinen turetilen her turlu ek dilbilgisi yerine soylem dili kolayligi olarak degisime ugrayabilir. Buna bir ornek verecek olursak; Yeyin de yii de soylem olarak kullanilabilir.
  9. evrensel-insan şurada bir blog başlığı gönderdi: evrensel-insan'in Blogu
    Bilindigi gibi onca zahmetliyolun sonunda, dun; gocmen kafilesi Avusturya ve Almanya'ya vardi. Sevindirici olan Avusturya'da ve Almanya'da goc edenlerin insanliga yakisir bir sekilde karsilanmasi ve her turlu insanlik iceren yasam gerekcesi malzemenin de duyarli kitleler eliyle goc edenlere ulastirmasiydi. Macaristan hukumeti bir kac gunun direnisi sonunda pes edip, gocmenlerin yollarina devam etmesine izin Verdi. Avusturya'da Almanya'ya goc etmek isteyenler icin her turlu tasiti ve yardimi onl;ara sundu. Aslinda ilginctir. Suriye' de emperyalizm eliyle acilan savastan bu yana gecen sure icinde, onca gocmen yollarda yasamlarini bazen kitlesel olarak yitirirken, bardagi tasiran son damlanin; Aylan kurdi adli bir cocugun Bodrum kiyilarina botlarinin batmasi ile vuran cansiz bedeninin fotografinin dunyanin gozu onune serilmesiydi. Aylan yalniz degildi, Galip agbeysi ve annesi ile birlikte bu yolculukta yasamini yitirdi. Tum aile fertleri, dogduklari yer olan Kobani'de topraga verildi. Iste bu olay, tum dunyayi ve Avrupa'yi gocmeni guncel gundemleri haline getirdi. Goc ve gocmen nedir? Insanoglu tarihler boyu bulundugu bolgeden cesitli yasam olanaklarinin kalmadigini anladiklarinda, baska bolgelere hareket edip, yeni yerlesim yerleri aramislardir. Bunlar kuraklik sel gibi ana nedenler olmanin yaninda, deprem gibi dogal felaketler de olabilir. Gocmen ise dogdugu ya da yerlesik olarak yasadigi yerden baska bir yere yerlesmek icin hareket eden ve yerlesendir. Insanoglunun goc etmesi ve de gocmen olmasi, dogal afetler ile sinirli degildir. Insanoglunun insanlasamamasi ve bu ugurda verdigi savas ve saldiranlar hem de kendini korumak isteyenler adinadir. Kisaca savas uzerine saldirilan yerlesik halklarin da gocme nedenidir. Cunku savasta ozgurluk hakki da, hak icin ozgurluk mucadelesi de barisci olarak biter. Cunku ortada ne bir hukuk ne bir adalet kalmamistir. En son buyuk savas gocu tarihte ikinci dunya savasi sirasinda ve sonrasindadir. Su gunlerdeki goc ise o gunden bugune en yogun olandir. Aslinda emperyalizm "kendi bindigi dali kesmektedir." Kendi cikari Adina ulkeler de savas cikaran emperyalizm, gun gelir savas cikardigi ulkelerdeki halklari kendi ulkesine onlari goce zorlayarak davet eder. Yani goc "madem sen benim ulkeme kendi cikasrin icin saldiriyor ve benim yasamimi elimden almak istiyorsun, ben de o zaman gelir senin ulkende senin toplumun ile birlikte yasarim" demektir. Bugun istatiklere gore Avrupa basta olmak uzere dunyanin her yerinde ceyrek milyar kisi, kendi dogdugu ya da yerlesik yasadigi ulkede yasamamaktadir. Dunya bazinda ulkelerin ortalama %5 oranini, ulkesine goc etmis olanlar temsil eder. Yine ilginc olan Avrupadaki goc listesinin basinda T.C. vatandasi olanlar ve kendilerini baska bir etnik milliyet ile belirlemeyenler yani turkler basi cekmektedir. Bugun 4 milyonu Almanya'da olmak uzere 9 milyon turk ulkesinin disinda yasamaktadir. Sonra 5 milyon ile araplar ikinci siradadir. Aslinda goc edenlerin geldikleri ulke ve toplumu ister istemez zamanla bir kuresellestirmeye soktuklari gozlemdir. Zaten cesitli etik degerler farki ile yasayan toplumlar, bu sayede hic te belki tadamayacaklari yeni etnik degerler ile tanisir ve kaynasirlar. Gelenlerin yeni etik degerlere adaptasyonu yerlesiklerin de yeni etnik degerler ile birlikte yasamasi sureci baslar. Bu degerler bazen zit degerlerdir. Bu zit degerlerin basinda dini degerler vardir. Bu durum etik radikallerin karsi cikisi yaninda, CAGDASLASMANIN VE FARKLARIN FARKINDA OLARAK BIR ARADA YASAMANIN DA ORTAK MUCADELESIDIR. Iste bu cagdaslasma hem yerlesik olana hem de goc edene "aslinda onemli olanin etik degerler degil, farkli etik degerler ile farkinda olarak saygili bir sekilde bir arada yasamayi" getirir. Insanoglu icin yerlesim Alani tum dunyadir ve bunun da onune kimse gecemez. Sadece dogal zorunluluk degil, insanoglunun biri birinin yasam ve iliskisine mudahele etmesi ve ona bu hak ve ozgurlugu tanimamasi ve bunun sinucu dogan cikar savaslari surdukce de goc etmek kacinilmaz olacaktir. Sonucta goc eden de zamana bagliolarak goc ettigi yerde bir yerlesik olarak yasayan haline gelecek ve oradaki yerlesik ile her yonde karisarak yeni ve ortak nesiller yaratacaktir. Bu da zaten etik degerleri radikal bir sekilde savunmanin ve bunu bir ustunluk hakimiyet olarak gormenin anlamsizligini ortaya cikarir. Sonucta tum bu etik farklar ve degerler de bir insanoglu urunudur. Insanoglunun insanlasmasinin zihinsel ve davranissal temeli onunde de radikalizm en buyuk bir engeldir. Bu aslinda "eskinin yeniye direnmesi/yeninin eskiye itaati/eskinin yeniye saygisi ve eskinin yeniye donusumu/degisimi" demektir. Zaten boyle olmasaydi bilim, teknik gelismez toplumlarin yasam ve iliskisi ayni kalirdi. Gunumuz bugun bilisim ve bilgi cagidir. Nasil, insanoglu artik gelisen bilim ve teknik sayesinde her yerde her turlu bilgiye bulundugu yerden ulasabiliyorsa, fiziksel olarak ta bir yerden baska bir yere ulasabilmekte ve bu sayede sadece herkeste kendi etik degeri oldugunu sandiginin, yanlis oldugunu gormekte ve hic bilmedigi gormedigi yasamadigi etik degerl ile tanismakta ve yasamak ve iliski kurmak durumunda kalmaktadir. Kisaca dunya bir yerlesim yeri olarak tum dunyadaki farkli degerleri ulke ve toplum, adi altinda bir arada birlestrirmektedir. O yuzden kimse goc etmeyi ve edenleri "yadirgamasin" cunku; kimbilir bir gun bir durum ve zamanda kendisi de bu yadirgadigini gonullu ya da zorunlu yapabilir. Iste belki ancak o zaman gocmenin goc etmenin baska bir ortamda yasamanin ve iliski kurmanin ne oldugunu belki algilar. Eger buna kendini zihgin olarak ta onceden hazirlamazsa, boyle bir durumda "sudan cikmis baliga" doner. Cunku gocmek ve gocmen olarak yasamak ve iliski kurmak kendi yerlesik yasam ve iliskisine benzemez. Aslinda hic bir insanoglunun hic bir sekilde kendi dogum yer ve zaman insiyatifi yoktur, ama yasamda zorunlu ya da gonullubulundugu ve dogdugu yerden ayrilmak ve baska bir yerde orda doganlar ile birlikte yasam ver iliski surmek karari ve secenegi vardir. Iste bu karar ve secenegin olma duzeyi de, goc etme sartini zorlama duzeyi ile esdegerdir. Cunku tum dunya yer yasam ve iliski olarak herkesindir. Bu arada kisa bir not olarak goc ile surgun farkinin farkini da ortaya koyalim. Surgun bir goc degildir, yerlesik halklarin devlet otoritesi eli ile yerlesik oldugu yerden baska yere yerlesmesi icin zoraki gonderilmesidir. Yani goc bir yerde kisinin elinde iken, surgun de kisinin yerlestigi yerden gitmeme sansi yoktur. Cunku goc eden kendi degil, onu ordan surgun eden devletidir. Ustelik surgun de, surgun edilenin nereye gidecegini secme hakki da yoktur. Bunun karari da secimi de devlete aittir. Goc kisinin kendi zorunlu ya da gonullu karari ve secimi iken, surgun kisinin tamamen karar ve seciminin disinda ve sadece devletinin otoritesi ve baskisi temelinde ve onuin gosterdigi yere goc ettirilmesidir. Aslinda surgun de goc te, en basitinden bir evden baska bir eve, bir semtten baska bir semte, bir sehirden baska bir sehire ve bir ulkeden baska bir ulkeye yasam ve iliski icin yeniden yerlesmektir. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  10. evrensel-insan şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Ulker de ve toplumda bunca olumler zulumler insanlikdisi hem devlet teroru hem de terror saldirilari varken ve de ne olup bittigi hakkinda basin ozgur olarak kitleye haber veremezken bir de kendi cikari Adina ulke ve toplumu bir savas fiili haline getirmis bir dictator varken, bunca gocmen yollarda daha iyi bir yasam ve can guvenligi icin can pazari yasarken, gunun aydin olmasi insanlik Adina mumkun degildir.
  11. Senin yukaridaki aciklamalarin insan olmaktan ziyade, insanoglunun soyutlama yetisindeki "vicdani olmak" ile parallel. Yani insan olmanin bir yonu de vicdani olmaktir. Yalniz bu vicdan baskalarina "acima/merhamet" v.s. temelinde degil, aksine; insan haklari evrensel hukukve hak ve ozgurluklerin adil ve esitlikci temelinde olmalidir. Kisaca "ne kendine ne de baskasina fiziki ve de zihni zarar vermemek"
  12. Insan olmak ile kulluk tamamen biri biri ile celisen iki yasam ve iliski cesidi ve kavramdir. Insanoglunun soyutlama yetisi olan bir beyni vardir ve bu beyin sayesinde hic bir seye teslim olmadan kendi yasam ve iliskisini kendsisi kendi ozgur iradesi ile karar vererek secebilir. Dolayisi ile soyut temelde ve somutlastirarak insan olmak demek, mal meta mulk ya da kul kole olmak demek degildir. Insan olmak demek, yasamini kendinin yasamasi ve kendi karar ve secimleri ile yasamasi demektir.
  13. 8 Haziran'da sandiktan cikan sonuclari hice sayarak kendi itiraf ettigi fiili durumu yaratan ve ulkeyi emrindeki askeri ve polisi ile kan golene ceviren terror estirten dictator, sirf istedigini elde etmek Adina, ulke ve toplumunu erken secime goturuyor. Gotururken de soyle demek istiyor. "bana 400'u ve de Anayasayi degistirecek sandalye sayisini ve de iktidari alacak cogunlugu, 8 Haziran'da vermediniz. Anlasilan bunlar icin PKK ve ic tutuklamalar iskenceler sivil katliamlari gozaltilar OHAL'ler size yetmedi, o zaman bunlarin ustune size bir de ISID verelim" Bilindigi gibi dun itibari ile resmi olarak ilk defa dictator emrindeki TSK, emperyalist gucler ile birlikte ISID mevzilerini bombaladigini acikladi. ISID'in ustune gitme bahanesi Adina, PKK'ya savas acan TSK hem icerdeki ISID'lilara dokunmadi, hem de yurdun dogu ve guneydogu bolgelerinde 114 bolgede OHAL ilan edip, en az 10 bolgede de saldirilarini surdurdu. Guya PKK'li terrorist oldurme adi altinda bu bolgelerde bir cok cocuklar da dahil olmak uzere sivili( asker, polis, PKK'LI degil, eli silahli degil; yorede yasayan vatandaslar) katletti Katletmek ile kalmadi, yaralilarin tedavisini onledi, bolgeleri abluka altina aldi. Tum bolge vatandaslarinin yasam hakki dahilher turlu hakkina el koydu. Kisaca o bolgelerde yasayan vatandaslari hic bir konuda koruyacak ve savunacak bir hukumet, devlet, hukuk ortada yok. Yani T.C.Devleti askeri ve polisi ile kendi vatandasi uzerinde bir katliam teroru estiriyor ve estirmekte. Butun bunlar olurken, dictator 2 Kasim'da cikacak sandik sonuclarindan da bu politikasi ile istediklerini alamayacaginin farkinda. O yuzden onun istedigini almasi Adina iki secenek var. YHa toplum "aklina basina devsirip" kendi saglik bakaninin da dedigi gibi "400'u verseydi, bunlar olmazdi" uzerinden hareket edip "bu fiili durumun olmamasi" Adina, diktatore istedigini verecek; ya da dogu ve guneydogu'daki OHAL tum ulke'ye yayilip; secim ortami ortadan kaldirilip hala farkinda olmayanlar icin acik sivildarbe ilan edilecek. Iste boyle bir fiili durum olmasi icin de, PKK ve dictator karsitlari uzerindeki katliamlar, tutuklamalar gozaltilar iskenceler v.s. yetmedi. O zaman ne olacak? Iste tam da "yetmedi, ISID verelim" burda devreye girecek. Yani dunden itibaren fiili duruma "ISID'i saldiriya tahrik etme" de eklendi. ISID kendi uzerine saldiran TSK'ya karsi ulke bunyesinde konuclanmis uyuyan hucreleri ile hergun gunde en az bir Suruc yaratmak icin firsat kolluyor. Ayrica bu terror, PKK gibi sadece dogu ve guneydogu bolgeleri ile de sinirli degil; basta Istanbul, Ankara, Izmir gibi ana yerlesim merkezleri de hedefte. Yani ulke ve toplumu tum butunlugu ile ISID'in kapsamli ve kitlesel terror bombali katliamlarina acik. Aslinda boyle bir fiili durumun ne oldugunu anlamak icin once Reyhanli'ya sonar da Suruc'a bakmak yeterli. Yeterli gelmiyorsa, herkes su an ISID'in O. Dogu'da nasil bir bombali kitlese lkatliam iceren terror yarattigina baksin. Ya da ISID'in Irak ve Suriye'de su an eline gecirdigi ve Suriye ve Irak'in tamamen kontrolunden cikarilmis bolgelere bir baksin. Size bir de soru? Madem ISID'i bombalayacaksin, neden once tam sinirdaki Cerablus ile Afsin arasinda kalan ve ISID'in kontrolunde olan bolgeden baslamiyorsun? "Bana saldir" diye ona saldirarak tahrik ettigini, once kendi ulkenden sonar da sinirindan temizlemeden ISID'i bombalamanin anlami nedir? Hala butun bu filli durumdan ve gitgide kotulesen fiili durumdan sonar, ortada bir T.C. DEVLETI, VE DE BIR T.C. VE DE BIR TURKIYE COGRAFYASI KALACAGINI DUSUNEN VAR MI? Varsa, bunun bu fiili durumdan ve bundan sonraki gelecek fiili durumdan sonar nasil mumkun olacagini aciklayabilir mi? Bu arada iki gun once bir ABD yetkilisinin konusmasindaki "Turkiye bizim icin yok hukmundedir." cumlesini ve aciklamasini da hatirlatalim.
  14. Baslikta gecen cumleyi aciklayacak en tutarli bilimsel ve bilissel dile getirim "insanoglu ile insan arasindaki beyin farki, evrimsel/yapisal degil; devrimsel/islevseldir." Yukaridaki dile getirimin bilimsel ve bilissel aciklamasi ise soyledir. Insanoglu turu beyin yapi ve islevi olarak evrimsel temelde en gelismis canli turudur. Peki insanoglu turunu, kendisine en yakin olan maymundan farkli kilan nedir? Tum beyni olan canlilarda, beyin kabataslak olarak uc bolumdur.. On beyin, orta beyin ve alt beyin. alt beyin ve orta beyin, beyni olan her memelide gelismistir. Beynin bölümleri Anatomik olarak beyin üçe ayrilir: ön beyin, orta beyin, ve art beyin; ön beyinde üst düzey islevleri kontrol eden serebral korteksin çesitli loblari bulunur, orta ve art beyin ise daha çok bilinçdisi, otonom islevler ile ilgilidir. Diger bir aciklama ile; Birinci bölge; beynin alt kismini olusturan beyin sapidir. Beyin sapi; solunum, dolasim ve sindirim gibi istem disi çalisan sistem merkezlerinin bulundugu yerdir. Burasi yasamsal önem tasir; örnegin, solunum durursa yasam sona erer. Ikinci bölge; beyin sapindan sonra gelen ve beynin orta bölgesini olusturan limbik yapilardir. Limbik yapilar asil olarak, içgüdüsel/duygusal dürtüler/tepkiler/davranislardan sorumludur. Içgüdüsel davranislarin temel amaci; beslenme, korku ve üreme gibi biyolojik yasamin sürdürülmesidir. Üçüncü bölge; beynin en üst tabakasini olusturan, bilincli ve bilissel soyutlama, muhakeme deger ve degerlendirme islevlerinden sorumlu olan beyin kabugudur/yani korteks. Bu önemli üç bölge birbirlerinden bagimsiz degildir. Aralarinda sinir uzantilariyla baglantilar vardir ve üst merkez; alt ve orta merkezleri kontrol eder. Kisaca frontal lob yani on beyin dilimi, en gelismis canli turu insanogludur. Burada onemli olan ise, insanoglu ile insan arasindaki farktir. Iste bu fark, beynin hem insanoglu turunu diger canlilardan yapisal/evrimsel olarak hem de insanoglunu insandan devrimsel/islevsel olarak farkli kilan on beynin korteks yani beyin zari kisminda ve on beyninde en onunde alin bolgesinde bulunan prefrontal cortekstir. Iste bu en son gelisen ve insanoglunda da yas ilerledikce olgunlasan prefrontalkorteks, tam da beynin zihin merkezidir. Iste insanoglundan insani farkli kilan bu zihin merkezinin ve islevinin kisice farkindaligi kullanimi gelistirimi ve yasam ve iliskisine islev olarak tasinmasidir. Ne yazikki dunya insanoglu varliginin her turlu davranisi, beyninin bu bolumunu kullanmadigini aksine bilincalti dogumdan itibaren aldigini ayni hayvandaki ikinci bolge gibi kullanmasidir. Aslinda evrensel-insan zihniyetinin de bu fark baslangic temelini teskil eder. Kisaca icinde bulundugumuz emperyalist sistem ve onun yetistirimi, prefrontalkorteksin varligi ve kullanimina dayanmamakta, aksine; verileni verildigi gibi uygulamaya ve de kisiye gore ancak buna karsi gelmeye yonelik olmaya dayanmaktadir. Yani ve kisaca insanoglu turu kendisini islevsel ve devrimsel insan yapacak olan beyninin yapisal islevini uygulamamaktadir. Kisaca beyninin bu kismini, sadece alt ve orta beyini nakletmek icin kullanmaktadir. Halbuki insan bu kismi nakletmek icin degil; alt ve orta beyinden geleni her turlu zihin islevi ile insana yakisir sekilde elewkten gecirerek ve sorgulayarak irdeleyerek kullanmaktadir., Evrimsel/yapisal insanoglunun, devrimsel/islevsel insanlasmasi tam da beyninin bu bolgesinin bilincli farkinda olarak ve bilisselkullanimi ile paraleldir. Yazilanlariu daha net ve acik algilama Adina, sitedeki asagidaki basliklar da okunabilir. http://www.turkish-media.com/forum/topic/292636-numenal-insanlasamamak-konusu/?hl=%2Bnumenal+%2Binsanlasamamak http://www.turkish-media.com/forum/topic/290358-evrimci-ve-devrimci-sorgulama/?hl=%2Bevrimci+%2Bdevrimci+%2Bsorgulama Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  15. evrensel-insan şurada bir blog başlığı gönderdi: evrensel-insan'in Blogu
    Her canli icin en onemli deger onun yasamidir. Cunku canli yitirildikten sonra artik canli degildir. Maalesef, zihinsel/davranissal insanlasamamisd, insdanoglu turunun en buyuk sorunu ise, yasamini harcamak ya da yasamini harcatmak ve bu harcanan/harcatilan yasam uzerinden de basta etik olmak uzere prim yapmaktir. Yitirilmek eski deyimle "ecel-i musamma" seklinde ise dogaldir ve sadece yitirilenin yakin cevrewsini icerir ve kitlesel bir aciklama icermez. Yine eski deyimle bir yiutirilme sekli daha vardir, yani "ecel-i kaza" bunun anlami da yitirilenin dogal olmayan yitirimidir. Bu sekildeki yitirimler genelde prim yapma adina, once dogal felaketler sonra da basta trafik kazasi olmak uzere her turlu kazada yitirilenlerdir. Tabi burada onemli bir durumu da belirtmek gerekir. Eger yitirilmenin nedeni dogal afet ise "yanardag patlamasi, deprem, tsunami, sel, yangin v.s.) burada doga kadar insanoglunun da payi buyuktur. Kisaca "deprem kimseyi oldurmez, curuk binalar oldurur" ya da "sel kimseyi bogmaz, sele karsi tedbirsizlik bogar" v.s. Normal, sivil bir yasam ve iliski suren ulkelerde, genelde olum haberi almak pek bilinen bir sey degildir. Ya buyuk bir kaza olacak, ya bir ihmal olacak, ya da bir dogalafet olacak. Bunlar yoksa dogal olum disinda olmek de yoktur. Haalbuki ulkemiz oyle mi? Acaba bir gun var mi ki bir kisi yitirilmesin. Ben dogal afetlerden, kazadan v.s. bahsetmiyorum. Hergun yitirilen isciden, askerden, sivilden, kadindan, cocuktan bahsediyorum. Eger boyle bir ulke ve toplumun vatandasi iseniz, diger ulkelerde olmayan bu yitirimler, ilk baslarda infilak ve isyan getirse de, zamanla toplum alisir. Ustelik bu alisma oyle bir hal alir ki, aliskanlik deger sirasina gore siralanir. Mesela trafik kazalari ikinci ve hatta ucuncu planda kalir, isci yitirimleri ikinci planda kalir, tore erkek cinayetleri ikinci planda kalir. Toplumumuzun etik olarak en deger verdigi yitirim, toplumsal olarak askerin yitirimidir. Sonra katliamlar ve sivil yitirimleri gelir. Iste su an asker ve sivil yitiriminin en yogun yasandigi bir donem olarak; diger yitirimlewrden bahsedilmez bile. Bugunku bu sekilde yitirimlerin tek sorumlusu bu durumu yaratan saray diktatorudur. Yani askerin de sivilinde yitirilmesi, milliyetci soylem ile "vatan/millet" icin degil; diktatorun istemi icindir. Haliyle boyle olunca ve bunun da bilinci olunca, basta asker yitirimleri ve yitirilenlerin asker ya da sivil yakinlarinin acilarini dile getirisleri, ister istemez diktatore yonelik olmaktadir. Tabi diktator icin etik yoktur, o herseyi politik olarak algilar ve bu algida sunmaya calistigi algi operrasyonu da para ile tutulmus medya aktrollerinin yitirilenler uzerinde yaptiklari diktator politikasi ayrimciligi ve otekilestirmesidir. Bu oyle bir hal almis durumdaki, cenazelerde ve torenlerde imamlara kadar inmistir. Diktator bu asker yitirimlerini politik bir sova donusturmek istemis, kitleden tepki aldiktan sonra; simdiki politikasi ise diktatoru sorumlu tutanlar uzerindeki aktrolleri medyasi eli ile yaptigi karalama, yaftalama, yalanlama ve uc maymunu oynama politikasidir. Tabi yine onlari bertaraf etme adina "terorist, PKK'li, DHKP-C'li v.s." ilan ederek. En onemli saygisizlik ise, bu yitirilenler hakkiinda yapilan ayrimciliktir "Alevi, kurd, ermeni, musluman degil" v.s. Iste politika cikari boyle bir seydir. Yitirilenler uzerinden bile, politik cikar saglamak adina; her turlu yalani dolani iftirayi ya da yitirileni kendi politrik etik degerinden olmadigi sanki bir sucmus gibi, hedef gostermeyi nefreti kini icerir. Isin diger bir yonu de, bu hakli yakarislardaki dile gelimlerin yakarisi yapanlar adina, diktatorun kanunu hismina ugramasidir. Tabi bu da her turlu cezayi, tutuklamayi, hapsi v.s. kapsar. Kisaca ulker ve toplumda yitirilenin arkasindan prim yapmak bugun diktatorun politikasinin bir parcasidir. Bunun aksini yapanlar ise diktatorun hismi ile bertaraf edilir.. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  16. evrensel-insan şurada bir blog başlığı gönderdi: evrensel-insan'in Blogu
    Genelde, yani diktator her turlu dikta ve otoritesini kendi cikari ya da kendinden istenen bir cikar temelinde kullanana kadar; iki turlu isleyis vardi. Anayasal ve politik. Diktatorun cumhurun basi oldugundan bu yana, ulke ve toplumu ucuncu bir cesit isleyis ile tanisti, Fiili durum. Yani su an ulke ve toplumumuzda uc turlu isleyis hakim. Anayasal, politik ve fiili durum. Burada aslinda ilginc bir durum var. O da fiili durumun hem poluitikayi, hem de anayasayi etkiledigi. Diktator ne dedi "bugun rejim degismistir,m ulkede fiili bir durum vardir ve her turlu kanun/yasa da buna gore duzenlenmelidir. Yani diktator Anasyasadaki boslugu doldurmak adina, secimlerde alamadigi 400'u ve olamadigi baskanligi, aslinda her istedigini yaparak ve yaptirarak ulke ve toplumuna yasatiyor. Kisaca ortada bir sivil darbe var ve kimse de anayasal olarak cumhurun basi diktatore bir sey yapamiyor. Bilindigi gibi ilk defa, ulke ve toplumu yine diktatorun istemi dogrultusunda, ne bir koalisyon ne de bir azinlikhukumeti kuramadi. Zaten diktator, kendi partisinin disinda kalan parti baskanlarina da hukumet kurma gorevi vermedi. Cunku istedigi, erken secim idi. Erken secimi de tek basina parisinin iktidari ve anayasa degisikligi ve 400 icin istiyor. Pplani da iki yonlu. HDP=PKK algi operasyonu ile HDP'yi itibarsizlastirmak ve baraj altina itmnek. Daha once ayaklar altina aldigi milliyetciligi de, daha once savundugu PKK'ya karsi savas acarak, MHP'yi de baraj altina itmek. Boylece de % 50'lerdeki oy oranini erken secimde almak. Aslinda iki yonden diktatorun erken secimdeki istemi pek olmayacakmis gibi gozukuyor. Birincisi HDP'nin kendisdinin bir PKK olmadigini aciklamasi. Ikincisi de, hergun gelen sehitlerin isyaninin diktatore yonelmesi. Evet biz yine ulkedeki isleyise donelim. Diktator, fiili durum yaratarak isleyisini surdururken, digerleri ya buna isyan ediyor, ya da ayak uydurmaya calisiyor. Meclisteki bir parti neden ordadir, kendisini secen kitleye hizmet etmek icin. Burada bu hizmeti politik olarak sunar ve anayasal olarak uygular. Iste burada sorun, politikanin mi yoksa anayasal temeldeki fiili durum bile yaratmis olsa, partilerin secmenine yonelik sorumlulugunun mu one cikacagidir. Evet, son fiili durum; ulkede bir ilk olarak secim hukumetini getirdi ve bu durum anayasada da belirtilmis. Yani secim hukumeti anayasaya gore, tum secmeni temsil eden partilerin hukumete katilimini ongoruyor. Burada, CHP ve MHP bu anayasal gorev yerine,m politik olarak "secim hukumetine milletvekili vermemeyi" tercih ederken, HDP bunu bir anayasal gorev olarak gorerek secim hukumetine katilacagini bildirdi. Burada ilginc olan bir konuda, secim hukumetinin bakanlarinin PARTI ADINA DEGIL DE, PARTI MILLETVEKILI OLARAK TEKLIF EDILECEGI VE SECILECEGI konusudur. Yani burada bir parti baskaninin partisi adina politik karar alip buna tum milletvekillerini katmasi hem etik hem de demokratik degildir. Ayrica gozden kacan bir durum daha var. Onumuzdeki erken secimlerin ulke ve toplumu acisindan onemi buyuktur ve yine bil;inmektedir ki AKP secimlerde her turlu hileye iktidar gucu ile yon vermektedir. Secim hukumetinin de AKP iktidari olarak kurulmasi, secim hilelerine AKP'ye davetiye cikartmaktir. Iste tam da bu acidan, secim hukumetinde yer almak ve meydani AKP ve onu fiileri ile yonlendiren diktatore birakmamaktir, Kisaca secim hukumetinde yer almak sadece anayasal bir gorev degil; ayni zamanda AKP'yi secimlere giderken kontrol altinda tutmak ve her turlu haksizl;iklarini cikarlarini hilelerini onlemek icindir. Zaten bunun icin her turlu cabayi harcayan partiyi de, eminim secmeni odullendirecek ve taktir edecektir. Evet, ulke yaratilan fiili duruma gore yol almaktadir. Iste yine bu yol alista bir anayasa vardir ve bu anayasa partriler ve onlarin politik cikarlari icin degil; ulke ve toplumunun istikrari, demokratik isleyisi ve hizmeti icindir. Iste tam da bu acidan, secim hukumetinde yer almamak meydani AKP'ye birakmak, belki politiktir; ama ne anayasal ne demokratrik ne de gorev bilinci secmen sorumlulugu icermez. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  17. Bu baslikta sizlere bir ozet gecmek istiyorum. Once sitemizin okur yazar kitlesi Adina, bir serzenisimi ve uzuntumu belirteyim. Ulke nerdeyse iki aydir bir yangin yeri. Gun gecmiyorki, hergun bir asker ya da polis sehit olmasin ya da bir sivil asker ve de polis kursunu ile devletin her turlu teroru ile katledilmesin, evler, koyler bombalanmasin. Boyle oldugu halde, uzuntum sitemiz okur yazar kitlesinin "uc maymun" u oynamasi. Aslinda her bir kisi kendi vicdanindan algisindan, bilgisinden ve paylastigi dusunce ve olan biteni aktarmasindan sorumludur. Bilindigi gibi secim oncesi dictator, once "parlementoyu bekleme odasina" aldigini soyledi, kurd sorunu oolmadigini soyledi. Analarin aglamamasini soyledi, cozum surecinin bariscil devam etmesini soyledi v.s. Yalniz tehdidinden de geri kalmadi. 400 milletvekilini verin, bu is huzur icinde cozulsun" dedi. Peki ne oldu? Birakin 400'u ya da anayasayi degistirecek 330 ve de iktidari verecek 276'yi; tek basina iktidar bile olamadi. O gundur bugundur de ne hukumeti kurdurtuyor, ne meclisi isletiyor. Yani ulke ve toplumu hukumetsiz/devletsiz ve meclissiz olarak gunlerini geciriyor. Yalniz ne goruyoruz? Sanki ortada bir hukumet ya da meclis karari varmis gibi, once disarida PKK'nin mekanlari bombalaniyor, ISID'a guya gozalti Adina ulke bunyesindeki diktatore biat etmeyen kim varsa, bir bir gozaltina aliniyor, tutuklaniyor, iskence goruyor ve katlediyor. Bu yetmiyormus gibi, iceride yurt bunyesinde 110 bolgede askeri ya da ozel guvenlik bolgesi ilan ediliyor. Bu bolgeler asker tarafindan talanm ediliyor, asker direk mermi kullanarak sivilleri katlediyor ve bu arada da kendisi de sehit oluyor. Bolge halklari "bu devlet bizim devletimiz degildir" diyerek oz yonetim ilan ediyorlar. Asker bu sefer ozyonetim ilan edilmis bolgelere saldiriyor sivilleri cocuklari katlediyor ve kendisi desehitler veriyor. Bilinen son tablo, 53 sehit 22 sivilin olduruldugu 1500'e yakin gozalti oldugu, bunun dortte birinin tutuklandigi ve tutuklananlar arasinda HDP devlet gorevlilerinin de oldugu. Kisaca ulke yangin yeri ve kan golu. Dunyanin hic bir ulkesinde devletinin kendi bolgesini ve vatandasini bombaladigini tarih yazmamistir. Peki butun bunlar neden oluyor. Bunu zaten dictator acikliyor "bana 400'u vermediniz partimi iktidar yapmadiniz; size huzur yok" seklinde kendi istedigini alamamasinin intikamini aliyor. Bunu kendsi saglik bakani, sanki bakanligi ile ilgisi varmis gibi soyle dile getiriyor. "Eger baskanlik sistemini secseydiniz, butun bunlar olmazdi." Diktotor ne zaman asker sehitlerini de kendi politikasinin bir araci olarak kullanmaya kalkti, iste bundan sonar halk isyan etti. Sehit yakinlari haykiriyor. Tabi bu haykirislari dictator ve AKP aleyhinde oldugundan dictator medyasi "uc maymun" u oynuyor. Bugune gelirsek; hukumet kurulamadi, gorev muhalefete verilmedi, dictator erken secim istiyor. Umuyor ki "HDP=PKK algi operasyonu isler, HDP baraj altinda kalir, daha once "ayaklar altina aldigi" milliyetciligin MHP oylari bu PKK adi altindaki kurdlerin yogun oldugu bolgelerde askerinin estirdigi terror ile, kendine geri doner ve erken secimde tek basinda iktidara gelir. Sonra gelsin 330 ve 400 sayisi degissin anayasa, kendisi tek yetkili baskan olsun ve ulkeyi kendi intiharina suruklesin. Evet, sonucta hersey bir insanlik baris ve vicdan meselesi. Doguda ayni ailenin cocuklari kardes olarak biri polis, asker, PKK'li ISID'li v.s. Burada tek bir taraflilik var, ya dictator tarafi olmak ya da bertaraf olmak. Kimse kusura bakmasin ama, her turlu dusunce ve davranisini "uc maymun" olarak belirliyen herkes te bugun dictator yanlisidir. Cunku onun bertaraf edebilecegi ana degerler, vicdan, baris, adalet, hak,hukuk ve ozgurluk; normal bir arada bir yasam ve iliskidir. Iste bunu isteyen kim varsa, bertaraf olmaktadir. Ayrica oyle ya da boyle taraf olanlar bilsinlerki yarinm bir yerde onlar isteseler de istemeselerde zaten diktatorun hismindan insanlikdisi uygulamalarindan paylarini alacaklardir. Hatirliyalim. Bir zamanlar, Esad, Cemmat ve Apo diktastorun kankasi idi, ya simdi "okuz oldu, ortaklik ayrildi" Cunku dictator tarafliligi sadece dictator cikarinadir. Sizin cikariniz her ne ise, bir gun bir yerde diktatorle ters dustugunde siz de bertaraf edilirsiniz. Bunu en guzel gozleme tasiyan AKP'nin kendisidir. Evet ulke ve toplumun gelecegi belirsiz, ulke ve toplum guvencesiz, devletsiz, hukumetsiz. Askeri ve polisi kendisini vuruyor. Bu durumda hala kimilerinin vicdani ve insanligi el veriyorsa, "uc maymun" u oynamaya devam etsin. Ya da aktrol olarak her ne pahasinas olursa olsun, diktatorunu savunsun ve karsisinda olanlara kin ve ofke yagdirsin. Yalniz unutmasinlarki, ulke toplumu belki fazla aydin degildir; ama ariftir. Elindeki tek kozu olan sandikta yine gereken tavrini ortaya koyacaktir. Tabi o gune kadar, hala secim yapabilme ortami kalirsa, doguda asker sag/salim halk birakirsa, henuz devreye girmemis olan PKK'nin silahli gucu devreye girmezse ve yine henuz devreye girmemis olan ISID canavarligi devreye girmez ve hergun bugunkunu cok gerilerde birakacak terror eylemleri hem PKK, hem ISID hem asker hem de pois eliyle yapilmazsa! Unutmamak gerekir ki, AKP/Diktator/PKK/ISID hepsi ayni sekilde savas ve kaos yanlisi, HDP=KURDHALKI=PKK algi operasyonu ili beyni orumceklenmis her bir beyin de bunun isbirlikcisidir. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  18. Asagida siralanacak olan kavramlar, her iki zihniyet arasindaki ana kavrasmlardir. Solda, evrensel-insan zihniyetinin, sagda da dogal/fenomenal zihniyetin kavramlari siralanmistir. Bu ikisi arasinda ortaya konmus kesin bir fark yoktur. Sadece farkin farkindaligi ortaya konmustur. Ayrica her bir kisi, kendi reel yasam ve iliskisinde eylem olarak ister istemez kendi Adina, duruma sarta ve zamana gore sagdaki kavrami kendine baz alabilir. Cunku kisi kendi Adina somut bir sey yaparken kendinden taraftir. Burada onemli olan soldaki zihniyetin, kisi beyninde onun yasam ve iliskisi olarak insanlasma devrimi Adina ne kadar yer edip etmedigi ve soldaki kavramin kisinin bilincinde olup olmadigidir. Cunku kisi kendiliginden ve kendi secimi istemi ve karari ile bilerek ve bilincli olarak soldakini uyguladigi olcude, evrensel-insan zihniyetine yakindir. Buna evrensel-insan zihniyetini sunan kisinin kendisi de dahildir. Evet, evrensel-insan zihniyeti ile dogal/fenomenal zihniyet arasindaki temel ve tabansal farklar: evrensel------cografi insan----------insanoglu kendinssel---egosal etik------------aksiyolojik(degersel) bilissel--------verildigi/alindigi gibi bilimsel-------felsefi kavramsal---klasik anlamsal gozlemsel---akilsal bilgisel-------varliksal zihinsel------fikirsel Yanlislanabilir--dogrusal Olgusal------gerceksel Gcerli--------mutlak Serbest-----bagimli Yapilandirmaci--dogal Devrimci----evrimci tursel--------digersel yontemsel--metafizik nasilsal------nedensel iradi----------maddi/yaratilissal degisimssel-determine algisal-------anlamsal sorgulamasal-iletimsel Aciklamasal-tartismasal qua (notr/disaridan)-tarafsal genel--------ozel --e gore-----klasik bilincli-------dogmatic kendiliginden-teleolojik cagdas------tutucu Aslinda bu liste bir son degildir. Yine bu listede kullanilan kavramlar hakkinda ya da biribirine olan karsitlik hakkinda ciltlerce yazi yazilabilir. O acidan konu ve kavramlar ile ilgilenen yazar ve okurlar, isterler ise; bu baslikta kullanilan her bir kavramin karsisindaki kavramin ya da biri biri ile olan farkin v.s. ne oldugunu ya da baslik ile ilgili her turlu soru ve katkilarini asagidaki baslikta dile getirebilirler. http://www.turkish-media.com/forum/topic/292892-evrensel-insana-sorular/?hl=%2Bevrensel-insan%26%2339%3Ba+%2Bsorular Burada onemli olanm bir noktada, her birimiz dogdugumuz anda "insan" kavrami ile ozdeslestiriliyoruz. Yalniz ve maalesef bizlerin yasam ve iliskisi ve reeled sunduklarimiz hic te bu ozellikleri tasimadigimizi gosteriyor. Iste bu temelde insan ile insanoglu farki kisinin gozleme sundugu her turlu davranisindan ve de eyleminden/soyleminden/yazimindan ortaya cikiyor. Sonucta her birimiz hem insiyatifsiz doguyoruz hem de dogumdan sonar insiyatifsiz bizden once olanlar tarafindan verilen degerler ile yetisiyoruz. Genelde de bunlari sorgulamak yerine, ya Kabul ya da red mucadelesi veriyoruz. Boylece bir birimiz ile gecinebilme yerine, bir birimiz ile birbirimize her turlu zarar verecek sekilde mucadele ediyoruz. Iste sorun zaten tam da "bizi bir birimiz ile mucadele ettirenin ne oldugunu" algilama bilme ve sorgulama uzerine. bunu kabullenme buna teslim olma ya da bunu degistirme uzerine. Kisaca "neden biribirimizle savastigimiz/biri birimize ustunluk/hakimiyet saglamakistedigimiz" uzerine Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  19. Sen tesaduften ne algiliyorsun, ya da herseyin bir teleolojisi yani amaci/gayesi oldugunu mu soyluyorsun? Ya da herseyi olduran bir yaraticidan mi bahsediyorsun?
  20. Bilindigi gibi, milenyumun yani 2000'li yillarin basinda meydana gelen "ikiz kulelerin yerle bir edilip, en az 3000 canin yasamnini yitirdigi katliam" ABD'nin BOP projesi temelinde Basta Afganistan olmak uzere, O.Dogu ve K.Irak'a saldirabilmek icin kendi toplumunu katletmekten cekinmedigi bir terror vahsetidir. Gecenlerde olan Suruc Katliami da bu acidan ikiz kuleler katliami ile benzerlikler tasimaktadir. Ikiz kuleler, ABD'nin kendi ekonomik ve politik cikari icin saldirisinin bir bahanesidir. Emperyalizmin direk saldiriya gecmesi Adina da donum noktasidir. Suruc'ta Diktatorun ve sarayinin devam edebilmesi icin baslatacagi ic ve dis saldirilarin birbahanesidir ve diktatorun 7 Haziran sonuclarini gale almamasi Adina da donum noktasidir. Bush ve diktatorun ayarladigi her iki saldirida da islam gorunumlu terror orgutleri kullanilmistir. Bush hemen akabinde Afganistan'a saldirmistir. Diktatopr de hemern akabinde PKK'yi bombalamaya baslamistir. Ikiz kuleler katliaminda oncca yiginin arasindan ucagin pilotu oldugu soylenenin pasaportu sapasaglam bulunmustur. Suruc katliami sonrasi da onca yiginin arasindan bombacinin nufus kagidi bulunmustur. Bush bu saldiridaki teroru bahane edip, Afganistan'a saldirmis; dictator de ISID'i bahane ederek PKK'ya saldirmistir. Tabi burada bush ile diktatorun amaclari da saldiri alanlari da farklidir. Bush, ulke ve toplumu disinda kalan cografyaya saldirirken, dictator direk ulke ve toplumunu ilgiulendiren komsuya saldirmis ve bir de icerde her turlu devlet terorunu guya ISID'a saldiri olarak her turlu baristan yana olanlara yoneltmistir. Bush'un amaci O.Dogu'nun her turlu ekonomik petrolzenginliklerini ele gecirmek ve kendi istedigi bir yonetimi saldirdigi yerlere BOP'a bagli olarak yerlestirmek olur iken; diktatorun amaci; PKK ile HDP yi ozdeslestirmek, HDP'nin itibarini zedeleyerek baraj altinda birakmak, PKK'ya 1990 oncesi yontem ile askeri kullanarak politik bir savas acarak, milliyetcilige oynamak ve MHP'nin oylarina talipolmak. Bu ic ve dis saldirilar eliyle, hukumetin kurulmasini geciktirmek ve erken secime giderek iktidar olmak. Bush'un emperyalist plani islemis ve bugunde islemeye devam etmektedir. Diktator ise bir seyi hesaplayamamistir. Turkiye toplumu PKK ile savasi ozlememis ve diktatorun istedigi gibi dikttatoru bu savasinda desteklememektedir. Kendi kurdugu akiladamlari bile toplanarak baristan yana olduklarini dile getirmislerdir. Kendi partisinin uyeleri bile savasi desteklememektedir. Kisaca icerde ve disarida saldirarak oylarini artirmasi hayali suya dusmustur. Her zamanki gibi diktatorun savas, nefret otekilestirme ayristirma kutuplastirma kin ve siddeti, toplumdan onay almamistir. Evet, Suruc katliami diktatorun kendinin yaptirdigi ve ISID bahanesi ile icerde ve disarda saldirilara imza attigi Turkiye tarihinde bir donum noktasidir. Aslinda bu donum de geriye donumdur. Yani 1980'in devlet terror ve siddeti ve de onceki milli hukumetlerin PKK'yi saldirarak bitirebilecekleri yanilgisi. PKK icerde terrorist misillemelerine devam ettikce de, bu saldirilarin surecegini ve oldurulenlerin her gun eskisi gibi gelecegini soylemek te bir kehanet olmasa gerek. Hemen hemen hergun, saldirilar baslasdigindan beri en az iki sehit haberi gelmektedir. Diktatorun destekcileri, kuklasi AKP gecici hukumeti, elindeki devlet polis ve askerin yaninda, durmadan savas cigirtkanligi yapan yalaka ve yandas cikarci medyasidir. Goruldugu gibi bu destekcilere toplumun farkli halklari ve kesimleri dahil degildir. Yalniz ne yazik ki, her zaman oldugu gibi yine en cok zarari toplumun farkli halklari ve kesimleri gormektedir. Cunku, dictator Adina saldiran da saldirilanda canini veren de, toplumun bir ferdidir. Asker ya da sivil, fark etmez. AKP icin de bir parti olarak tek cikis yolu, bu diktatorun otokrasisinden kurtulmasi ve onun oyunlarina alet olmamasidir. Cunku oldukca, bir parti olarak kendini desifre etmekte ve bitirmektedir. Gecici bir hukumet te olsaa devlet hukumet ve ordu onun emrindedir ve herkes butun bu yiten canlarin sorumlusunun AKP oldugunu bilmektedir. AKP'nin de bir parti olarak politik cikari, saray diktatorunun yaninda yer almamak ve onun istediklerini elinde olan insiyatifi ile uygulamamaktir. Zaten ancak kroki olmus aklini yitirmis ya da cikar Adina biat etmenin disinda barisa karsilik savasi savunmanin da bir b aska izahi yoktur. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  21. Suruç katliamının üzerinden geçen bir haftada neler oldu? Son bir haftada, yedisi sivil on beş kişi öldürüldü; yüzlerce kişi gözaltına alındı... 20 Temmuz günü, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde düzenlenen bombalı saldırıda, 32 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. 22 Temmuz Çarşamba günü ise, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli Feyyaz Yumuşak ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli Okan Açar, evlerinde öldürüldü, saldırıyı PKK üstlendi. Şanlıurfa'da iki polisin öldürülmesinden bir gün sonra, Kilis'te bir astsubay, IŞİD militanlarınca şehit edildi. Kilis'teki IŞİD saldırısının ardından Türkiye, yurtdışında ve yurtiçinde geniş kapsamlı bir operasyon başlattı. Yurtiçinde düzenlenen operasyonlarda, PKK, IŞİD ya da DHKP-C üyesi oldukları iddia edilen yüzlerce kişi gözaltına alındı, emniyet ve sağlık görevlileri kaçırıldı ya da öldürüldü. Yurtdışında ise Türk Silahlı Kuvvetleri'na bağlı hava kuvvetleri, Kuzey Irak'taki PKK ve Suriye'deki IŞİD mevzilerini bombaladı. Suruç'tan bu yana, 7 günde neler yaşandı? Bianet, Suruç katliamından bu yana geçen bir haftada, Türkiye'de neler yaşandığını derledi. Nilay Vardar ve Çiçek Tahaoğlu'nun editörlüğünde yayınlanan derleme şu şekilde: "Son bir haftada yüzlerce kişi gözaltına alındı; TSK Irak ve Türkiye sınırlarındaki PKK’ye, Suriye’de ise IŞİD’e hava operasyonu düzenledi; hava bombardımanı nedeniyle bazı bölgelerde yangın çıktı… Çatışmalar devam ederken, Suruç protestolarına ve barış eylemlerine polis saldırdı; Suruç’ta hayatını kaybeden bir gencin mezarına ise kimliği belirsiz kişiler saldırdı. 4'ü asker 8 güvenlik gücü mensubu öldürüldü Ölen asker/polisler * Jandarma uzman onbaşı Müsellim Ünal (Adıyaman) – HPG ile çatışma esnasında * Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli Feyyaz Yumuşak ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli Okan Açar (Urfa, Ceylanpınar) – Evlerinde öldürüldüler, HPG üstlendi * Astsubay Yalçın Nane (Kilis) – IŞİD militanları sınırda öldürdü * Trafik polisi Tansu Aydın (Diyarbakır) – Yolda silahlı saldırıya uğradı * Uzman jandarma çavuş Mehmet Koçak ve Astsubay İsmail Yavuz (Diyarbakır) * Polis Muhammet Fatih Sivri (İstanbul Gazi mahallesi) - Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) Twitter’dan üstlendi Ölen siviller * Kalem Vakfı üyesi Ethem Türkben (Adana)- Evinde kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldü * Mürsel Gül (İstanbul, Gazi Mahallesi) - Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) üstlendi * Abdullah Özdal (Şırnak) – Polisin ateş açması sonucu hayatını kaybetti. * 10 yaşındaki Beytullah Aydın (Diyarbakır) – Protestolar sırasında 7. Kattan düşerek hayatını kaybetti * Günay Özarslan (İstanbul, Gazi Mahallesi) – Polis baskınında polisin ateş açması sonucu öldürüldü * Bülent Ecevit Güngör (Mersin) – Balkonda protestoları izlerken başına isabet eden cisim nedeniyle hayatını kaybetti * Seyithan Dede (Mardin) – Protesto sırasında kurşunla öldürüldü Suruç’tan Kobane’ye oyuncak götürmek isteyen gençlerin katledilmesinden bu yana Türkiye’de yaşananlar şöyle: 20 Temmuz, Pazartesi * Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla Suruç'tan Kobanê'ye gidecek çoğu üniversite öğrencisi Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaparken canlı bomba patlaması sonucu en az 32 kişi hayatını kaybetti, 76 kişi yaralandı. Saldırıyı Adıyaman nüfusuna kayıtlı 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ş.A.A.’nın yaptığı belirlendi. * Suruç patlamasını protesto edenlere Türkiye’nin farklı illerinde polissaldırdı. 21 Temmuz, Salı * Adıyaman'ın merkez ilçesine bağlı Kömür beldesinde operasyona çıkan askerlerle HPG'liler arasında çıkan çatışmada jandarma uzman onbaşı Müsellim Ünal hayatını kaybetti, iki asker yaralandı. 22 Temmuz, Çarşamba * Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli Feyyaz Yumuşak ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli Okan Açar evinde ölü bulundu. Saldırıyı HPG üstlendi. * Suruç Sulh Ceza Hakimliği, Suruç’taki bombalı saldırıya ilişkin görüntülere yayın yasağı getirirken, Twitter’a erişimi engelledi. Yasak ve erişim engeli yaklaşık beş saat sonra kaldırıldı. 23 Temmuz, Perşembe * Suriye’de IŞİD’in kontrolünde olan bölgeden Kilis’e ateş açıldı. Saldırıda astsubay Yalçın Nane hayatını kaybederken, dört asker yaralandı. * Diyarbakır'da merkez Şehitlik semtinde saat 15:00 sıralarında iki trafik polisine silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda yaralanan polislerden Tansu Aydın, tedaviye alındığı hastanede hayatını kaybetti. * Urfa Suruç’ta gerçekleşen bombalı saldırıda hayatını kaybeden Ece Dinç’in İstanbul Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezarına 15 kişilik bir grup saldırdı. Dinç’in mezarına asılan kızıl bayrak yakıldı. Mezarlık bekçisi, mezara saldırı olduğunu görünce havaya ateş açarak saldırganları uzaklaştırdı. * Adana’da İslamcı kimliğe sahip Kalem Vakfı üyesi 33 yaşındaki Ethem Türkben kimliği belirsiz kişiler tarafından evinde, yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldü. * Mersin’in Tarsus ilçesindeki Suruç saldırısını protesto eylemi sırasında açılan ateş sonucu, aralarında beş polis ile eski Hür Dava Partisi (Hüda-Par) Tarsus İlçe Başkanı Mehmet Ali Kutan'ın da bulunduğu 11 kişi yaralandı. * Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) İstanbul Gazi Mahallesi’nde IŞİD’le bağlantılı olduğu ileri sürülen Mürsel Gül'ü öldürdü. * Urfa 2. Sulh Ceza Hakimliği, Suruç’ta 31 kişinin öldürüldüğü bombalı saldırıyla ilgili açılan soruşturmaya kısıtlama (gizlilik) kararı getirdi. 24 Temmuz, Cuma * Türkiye çağında baskın düzenlendi. IŞİD, DHKP/C ve PKK, PKK'nin gençlik yapılanması YDG/H'ye hava destekli operasyon düzenlendi. Operasyonda Bağcılar'da Halk Cephesi'nden Günay Özaslan öldürüldü. Başbakanlık 22 ilde 320 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. * Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İslam Devleti’ne (İD/IŞİD) karşı yapılacak hava operasyonlarında İncirlik üssünün kullanılması konusunda mutabakata vardı. * İstanbul'da ise dün görevli polis memuru Vedat Kaya aile ziyareti için gittiği Mardin'den Muş'a geçerken Diyarbakır-Bingöl karayolunda PKK’li olduğu iddia edilen kişilerce kaçırıldı. Kaçırılan polis memurunun eşi ve çocuğu ise serbest bırakıldı. * Erzurum'un Tekman İlçesi'nde PKK’li olduğu belirtilen kişiler 1 ambulans ve 3 sağlık görevlisini kaçırdı. Kaçırılan 3 sağlık çalışanı ertesi sabah serbestbırakıldı. * Star Medya Grubuna bağlı 24 Televizyonu ve Star Gazetesi’nin bulunduğu binanın bahçesine öğle saatlerinde Marksist Leninist Komünist Parti'ye bağlı Komünist Kadın Örgütü (MLKP KKÖ) tarafından bir bomba bırakıldığı iddia edildi. 25 Temmuz, Cumartesi * Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) savaş uçakları Suriye'deki IŞİD hedeflerini ve Kuzey Irak'taki PKK kamplarını (Zap, Gare, Haftanin, Metina ve Avaşin) bombaladı. * Okmeydanı’nda polise silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda iki polis memuru yaralandı. Bölgeye çok sayıda polise ekibi sevk edildi. * Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim-Sen) Ankara'daki genel merkezine polis ekipleri operasyon düzenledi. 17 kişi gözaltına alındı, bunlardan biri tutuklandı. * Türkiye çapında IŞİD, PKK ve DHKP-C’ye yönelik operasyonlar devam etti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, iki günde toplamda 590 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. * Aralarında Fırat Haber Ajansı (ANF), Dicle Haber Ajansı (DİHA), Hawar Haber Ajansı (ANHA) Özgür Gündem gazetesi, Yüksekova Haber, Sendika.org, RojNews, Rudaw, BasNews’in bulunduğu haber sitelerine erişim mahkeme kararıyla engellendi. * Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suriye'de üçüncü dalga, Irak’ta da ikinci dalga operasyonları başlatma talimatı verdiğini açıkladı. * İstanbul Valiliği, Barış Bloku çağrısıyla düzenlenmesi planlanan Büyük Barış Yürüyüşü’ne izin vermeyeceğini açıkladı. Barış Bloku, yürüyüş yerine Aksaray’da basın açıklaması gerçekleştireceğini açıkladı. * Silopi'nin Görümlü ve Çalışkan beldeleri arasındaki Cudi Dağı'nda bulunan Silopi Elektrik A.Ş.’ye ait termik santrale kömür çıkartan özel bir şirketin şantiyesi bugün sabah saatlerinde bir grup PKK'li olduğu iddia edilen grup tarafından basıldı. Şantiyede bulunan altı iş makinesi yakıldı; 15 işçi kaçırıldıktan kısa süre sonra serbest bırakıldı. * Diyarbakır'ın Bismil İlçesi Emniyet Müdürlüğü binasına PKK’li olduğu iddia edilen bir grup bombalı saldırı düzenledi. Saldırıda 7 çevik kuvvet polisi yaralandı. * Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde uygulama yapan polis ekibine yönelik saldırıda biri ağır 2 polis memuru yaralandı. 26 Temmuz, Pazar * IŞİD, DHKP/C ve PKK, PKK'nin gençlik yapılanması YDG/H'ye yönelik 23 Temmuz günü başlayan operasyonlarda 851 kişinin gözaltına alındığıaçıklandı. * Diyarbakır’ın Lice ilçesinde askeri konvoyun geçişi sırasında bomba yüklü bir araç patlatıldı. Saldırıda uzman jandarma çavuş Mehmet Koçak ve Astsubay İsmail Yavuz hayatını kaybetti, dört asker yaralandı. * Diyarbakır'ın Bismil, Hazro, Lice ve Dicle ilçelerinde düzenlenen operasyonda, 44 ayrı adrese düzenlenen baskınlarda 21 kişi gözaltına alındı. * Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) başlattığı askeri operasyonların protesto edildiği Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde çıkan olaylarda 21 yaşındaki Abdullah Özdal hayatını kaybetti. * Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan 10 Nisan Polis Merkezi Amirliği'ne uzun namlulu silahla ateş açıldı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı. * İstanbul Bağcılar’da 23 Temmuz 2015 günü düzenlenen polis operasyonunda öldürülen Günay Özarslan’ın cenazesi için Gazi Mahallesi Cemevi’nde toplanan gruplara polis saldırısıyla başlayan olaylarda Muhammet Fatih Sivri isimli polis öldü; iki kişi yaralandı. Polisin öldürülmesini Sultangazi YDG-H Twitter üzerinden üstlendi. * Van Erciş'te gece geç saatlerde Hükümet Konağı arkasında bulunan polis nöbet kulübesine uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Açılan ateşte 2 polisyaralandı. Saldırıyı HPG üstlendi. * Şırnak Cizre'de dün gece yapılan hava saldırıları ve gözaltı operasyonlarını protesto eden kitle ile polis arasında çıkan gerginlikte 17 yaşındaki. M. E.O. isimli çocuk yaralandı. * Bitlis'in Tatvan ilçesinde bir polis otosuna silahlı, polis lojmanlarına yönelik ise roketatarlı saldırı gerçekleşti. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı. Saldırıyı HPG üstlendi. 27 Temmuz, Pazartesi * Diyarbakır Bağlar ilçesi Öğretmenler Caddesi üzerinde polisin saldırısından kaçan 10 yaşındaki Beytullah Aydın, sığındığı bir apartmanın 7. katından düşerek yaşamını yitirdi. * TSK, Türkiye sınırları içindeki Cilo Dağı'nı ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırlarında yer alan Berekeşk, Kurêmizgevta bölgeleri, Zap ve Haftanîn'e yönelik hava saldırıları düzenledi. * Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde savaş uçaklarının PKK alanlarına bombardımanı nedeniyle sınır bölgelerine yapılan obüs ve havan atışları sonucunda birçok noktada orman yangını çıktı. * Mersin’in Akdeniz İlçesi'nde dün Suruç protestolarını balkondan izleyen Bülent Ecevit Güngör kafasına isabet eden bir cisimle hayatını kaybetti. * Mardin'in Nusaybin ilçesinde polisin müdahale ettiği protesto gösterilerinde YDG-H üyesi olduğu iddia edilen Seyithan Dede hayatını kaybetti. - T24
  22. Beyni ve o nun zihinsel yeti merkezi olan zihni ve de icerden ve de disaridan algiladigi her turlu akilsal ve gozlemsel uyari ve de beyinde yer etmis kavramsal bilgi. Dogrudur, kendi varligindan bihaber olan ancak kendini bir kukla ve kulolarak addeder. Ben de sana bir soru sorayim. Senin tanrini kim yaratti? Sakin o yaratilamaz deme, o zaman kendin ile celiskiye dusersin.
  23. Suruc Katliami sonrasinda ulke ve toplumu icerde ve disarda yangin yerine dondu. Ortada hukuki ve rewsmi ve de mesru bir hukumet olmadigi halde; Kacaksaray teokratik otokrat diktatorunun istemi yetkisi ve nufuzu temelinde ulke son iki gundur icerde ve disarda bir "savasim" yasiyor. Asker hic bir kanuni meclisi ve hukumeti bir karar almadan; Ulke disinda ve bugunku Suriye ve Irak topraklarionda bulunan; ISID ve PKK mevzilerini havadan saldirilar ile bombaladi. Bu bombalamalarin ISID ayagi, emperyalist koalisyona katilim ve onlarin izni ile olurken, Irak'taki PKK hedeflerinin bombalanmasi ise tamamen diktatorun istemi temelinde oldu. Disarida bunlar olurken, icerde de de buyuk gozalti operasyonlari, yayn erisim yasaklari ve yuruyuslere yasak koymalar ve herzamanki polis teroru yasandi. Bu arada ulkenin dogusunda da durmadan asker ile catismalar ve sehitler soz konusuydu. Guya terrorist operasyonu olarak bildirilen baskinlarda, egitim-sen basildi, toplanm 22 ilde 590 gozalti oldu, vekisaca ic guvensizlik torbasi devreye sokuldu basin tehdit edildi. Olaylar hala devam etmekte ve en son Licede cikarilan yangin buyumekte ve ustelik devlet bu yanginin sondurulmesine yardim etmedigi gibi yangini sondurmek isteyenleri de engellemektedir. Bu arada baskin ve polis saldirilarinda olen ve yaralananlar olmus, bazi eylemlerde ambulanslar gelmemis ve gelmesi onlenmistir. Ankara baris aciklamasinda polis terror estirmis, Istanbul valise; Istanbul baris yuiruyusunu yasaklamistir. Ulkenin cesitlui yerlerindeki Suruc katliami eylemlerinde polis terror estirmektedir. Bu arada bilindik yandas medya savas cigiurtkanligi yapmakta ve HDP'ye yonelik bazi yalan haberler yaymakta hatta gozaltilarda da PKK yalan haberlerini yaymaktadir. Ulke ve toplum icerde ve disarda teyakkuzdadir. Evet Suruc katliami bir donum noktasidir. Kacaksaray diktatoru ve gudumlusu AKP iktidarinin kendi iktidarinda iken degil de; neden iktidardan dustukten sonar mesru ve kanuni olmayan bu saldirilara imzaatmasini nasil aciklariz? Icerde PKK ve ISID her turlu orgutlu iken ve daha once hic onlara dokunulmamisken, disarida bunlara yapilan saldirilari nasil aciklariz? Disarida saldiriya ugrayanlarin ulke bunyesindeki misilleme terror eylemlerini nasil onleriz? Butun bu ve buna benzer sorularin yaniti aslinda mesru olmayan kacaksaray diktatoru gudumlu AKP'nin nasil bir politik cikar izlemesinde yatmaktadir. Burada iki cesit amac gudulmektedir. HDP' yi itibarsizlastirmak ve MHP'ye giden ve fazlasi oylari almak. Erken secimde HDP'yi baraj altinda birakarak MHP'den de gelecek oylar ile %45 ve ustu oyla tek basina iktidar olmak. Iyi guzel de, birincisi 7 Haziran'da toplum sana iktidari vermedi. O zaman sen hangi akla uyarak iktidar gibi davraniyor ve milli iradeyi cigniyorsun? Ikincisi sana toplumun savas yanlisi oldugunu kim soyledi de sen ulke ici ve disi actigin savas ile oylarini artiracagini dusunuyorsun? Ucuncusu, HDP'yi senin gibi PKK yerine koyan bir toplumsalalgi mi var da, sen yaptiklarin ile HDP'yi itibarsizlastirmaya calisiyorsun? 1980 oncesi oldugu gibi kurd varligini tamamen karsina almak ile nasil iktidara gelebilecegini dusunuyorsun? ISID' in yaratilmasinda beslenmesinde yardim ve yataklik erdilmesinde Turkiye bunyesinde orgutlenmesinde her turlu olanagi sagladiktan sonar, bu ISID'a olan "ters" tutum neyin, kafasi? Evet, kendi sonunun geldigini goruyor ve bu sonu kendine hazirliyorsun, ama senin ulke ve toplumu da boytle bir sona suruklemeye hakkin yok. Turkiye senin babanin ciftligi degil, turkiye toplumu senin biatci ummetin degil olmadigini da 7 Haziran'da gosterdi. AKP dahil tum parlementodaki partiler aklina basina devsirmeli ve bu kacaksaray diktatorunun intiharina bir dur demelidir. Yoksaonun kendi beline bagladigi bomba, tum ulke ve toplumunu mahvedecektir.
  24. Neyse kusura bakma benim turk milliligini anlamsiz ve milliyeti olmadan savunan bir anlayis ile bir seyler paylasabilmem imkansiz. Cunku milliyeti olmadan millet sahip olmak, tarihsel olarak milliyet olmayi yasamamisliktir. Bu da aciktir ki, milliyeti olmayanin milliyetin ve etnik etigin ne oldugunu algilamasi ve bu temelde evrensel hukuk insan haklarinin hak ve ozgurluklerini algilamasi da mumkun degildir. Bence turk milliligini savunanlar ve milli etnik kokeni olanlarin her turlu hak ve ozgurluk savasimina karsi cikanlar, once kendilerine sormalidirlar "benim milliyetim nedir?" diye. Yoksa, milliyeti olmayan bir yaratilmis turk milliliginin sadece ummeti millet muslumani daturk yapmak icin oldugunu algilayamazlar.
  25. Ziya Gökalp,Türkçülüðün Esaslarý adlý eserinde þu bilgileri vermiþtir: Bu milletin yakýn zamana kadar kendisine mahsus bir adý yoktu. Tanzimatçýlar ona: 'Sen yalnýz Osmanlýsýn. Sakýn baþka milletlere bakarak sen de milli bir ad isteme! Milli bir ad istediðin dakikada Osmanlý Ýmparatorluðu'nun yýkýlmasýna sebep olursun' demiþlerdi. Zavallý Türk, vatanýmý kaybederim korkusu ile, 'Vallahi Türk deðilim. Osmanlýlýktan baþka hiçbir içtimai zümreye mensup deðilim' demeye mecbur edilmiþti.(s.34) TURK MILLIYETSIZ MILLET KILINMIS BIR ADDIR. Osmanli ummeti=Turk milleti olmustur. Kisaca ummet millet donusturulmus ve buna da turk adi verilmis ve herkesten de turk denmesi istenmistir. Halbuki tarihi gelisame once milliyetleri ve sonrada bu milliyetlerin birleserek bir millet olusturmasini getirir. Kendine turk diyen her bir ferdin bir milliyeti yoktur.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.