evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Evrensel-İnsan'a Sorular..
Ne kadar evrilirse evrilsin, zihinsel devrim olmadikca degisen bir sey yok. Ustelik insanoglunun kendi turunu katledisi tarihsel olarak zaman ilerledikce daa cok artiyor. Nedeni de yapilandirilmis yapi ve isleyisin sorgulanmamasi. Neden hersey guce gore ayarlanmis? Hangi ideolojik inancsal ideoloji guc ve otoriteye geldiginde tum toplumu temsil edebiliyor ya da baska niteliklere hak taniyor, sence kurallar yasaklar neden var ve kimin lehine? Sen belki algiliyor olabilirsin. Bana bir tane ideolojik inancsal dogru soyle bunu tursel duzeyde algilayan? Ayrica han gi soylemi ile algiladgini da goster. Sonucta algi bilgi bilinc v.s. ile paraleldir. Inkar etmedigi icin mi kendisininin kini dayatiyor? Qua sadece tum resmi her bir parcanin sorunununu hic bir parcada yer almadan ortaya koyuyor. Qua bir ideoloji inanc degil; ideolojik inancsal dogrularin ne oldugunun neden oyle oldugbunun birbiri ile olan iliskilerinin kritigik ve analitigi. Hem kendiu tarafi yok, hem de ortaya koyanin kendi tarafi yok. Sadece ...e goreleri var. Insanoglu icin tabiki oyle. Bu konuda zihniyetlerin farkini aciklayan ve birbiri ile olan ilgisini aciklayan basligi oku. Yukaridaki kaynakli dusunceler, zihinsel insanlasmayi onleyen zihniyetler. Tarihte materyalizmi uygulayan ulkelerin ne yaptiklarina bir bak basta SSCB. Bakalim insanoglu nasil degerlendirilmis ve katledilmis ne yasaklar konmus? Nerden geliyor bu ideoloji temeli nedir? Konu o degil adalet ile ilgili insanoglu nerde, ya da neye ozdeslesmis. Adalet mulkun degil, insanligin vicdanin sayginin hak ve ozgurluklerin antiayrimciligin v.s. temelidir. Yani insanoglunu hic bir sekilde ayirmayan. Dedim ya sen herkesi kendin gibi algiliyor saniyorsun Aksini birak kabul eden bir ideoloji goster ve hangi cumlesi ile bunu dile getiriyor ise ornek ver. Engeller cunku materyalizm monisttir ve teke indirgemecidir. Boyle bir uclu algi materyalizm de yoktgur. Var diyorsan, ornek ile goster. Adi ustunde materyalizm. YAani maddecilik. Sonucta bu uclemi algilayan indirgemeci ve monist olamaz. Ustelik bu uclunun metafizik varliksal tartismasinda diger ikisini inkar etmez ya da birini digerine yamamaz. Tabi ki fenomenalzihniyete gore dogrudur. Cunku onemli olasn ekonomi insan kaninin ne degeri olur ki? Ya da insanoglunun ekonomi ugruna canini verir olur biter. Degistirir fenomen sadece madde degildir. Ayrica fenomen varliksal bir ortaya koyus da degildir. GOZLEMSEL ORTAYA KOYUSTUR. Bilimsel bilgi gozlemden baslar bu gozlem bilimsel bilgiye donusur. Buradaki fiziksel bilgi gozlemi veren taban ile ilgilidir. Varligin ne oldugunun bilimsel olarak ortaya konmus ortak bir algisi yoktur. Bilimsel bilgi gozlem algi ve kavram uzerinedir. Gozlem varsa bilgi bilimseldir. Fizik sosyal ve de matematiksel/mantiksal bilgi olabilir. O yuzden mi bilimsel olmayan teoloji fizik otesi tartisiliyor ve Diyalektik materyalizm diyalektigin monizmidir. Yani monologdur, bilimsel degildir. Bunun cesitli nedenleri vardir. Yeri burasi degil. Diyalektik materyalizmin neden bilimsel olmadigini ayrica yazisiriz. Ya da bu konu ile ilgili basliklara bakabilirsin. Mantik varliksal indirgemeci ve bilimsel degildir. Suraya bir goz at. http://www.turkish-media.com/forum/topic/293782-aristotalriandiyalektikepistemolojik-mantik/
-
Mevlana 'dan Sözler
Neden bir dusunce ya da davranis kendi niteligini tek nitelik olarak diger insanoglunu nicelik yerine koyar ve ona kendi niteligini aklinin inandigi ve kendine dogruladigi bir gerceklestirme olarak bu ideolojiyi guc ve otoriteye dayanarak tum topluma dayatir? Insanoglu eskiden alinip satilmiyor muydu? Bugun bile en ufak bir cikar ugruna ya da bir etik deger ugruna yasami elinden alinmiyor mu? Sen bana tek bir ideolojik inanc gosterebilirmisin ki, kendi niteligini baskasina dayatacagina onun da bir niteligi oldugunu algilasin. Ayrica insanoglunun kendini madde ile ozdeslestirmesi, hem insanoglu varligini hem de birey varliginin farkindaligini onleyen bir algi. O yuzden de insanoglunu ustelik kendisi de bir uyesi oldugu halde,, gozlem algi ve kavramsal bilgi temelindeki altgernatifsizliginin algilayamiyor. O yuzden insanoglunu kendi disinda baska bir deger ile ozdeslestirmek, onun numenal yeti ve her turlu niteligini es gecmek sadece bir guc ve otorite temelinde o gucun kendi ideolojik inancsal niteligine mahkum etmek ve zorlamaktir. Kisaca insaboglunun her turlu teslimiyeti fiziki ya da zihni dogal/fenomenal zihniyetin bir urunudur. Materyalizmin zihniyeti de fenomenal bir zihniyettir. O yuzden insanoglunu bir madde mal mulk olarak algilar ve bir ideoloji pesinde suruklemeye calisir. Cunku nicelik olarak yani sayi yigin kitle olarak degerlendirir. En ufak bir cikar ugruna da ya da etik deger ugruna da harc ar. Kisaca dogal/fenomenal zihniyette insanoglu algisi da degeri de yoktur. cikar ugruna harcanan bir metadan mulkten farksizdir. "Adalet mulkun temelidir" cumlesindeki mulk nedir? Adalet kime lazim insanogluna degil mi? Oyuzden insanoglu madde de mal da mulk de kul da kole de hayvan da degildir. Insanoglu insanogludur ve zihinsel degisim devrim ile insanlasacaktir. Ayrica insanoglu bir fenomendir ve gozlem verir. Bu gozlem isnsanoglunu ayrilmaz bir uclu yapar. Fenomenonumeno kavramsal ve biyososyo psiko fenomen. Churchill ne demis "Bir damla petrol, bir damla insan kanindan daha degerlidir" demis. Neden acaba? Ayrica fenomen=madde bilimsel degildir. Bu fenomeni her yonuyle noktalamak ve sinirlamak demektir. Madde bir fenomendir, ama fenomen sadece bir madde degildir. Bu daha once de konustugumuz gibi, metafizik varliksal ontolojik bir tabanin indirgemeci ve determinist kendini inandirdigi ve kendine dogruladigi bir ideolojisidir. Digerleri de idealizm ve pozitivizimdir. Bilimin temeli ise epistemolojiktir, yani varliga degil; bilgiye dayanir. Var, ol ve inan kokenlerinden yola cikan beyinlerde, ne insanoglu varligi farkindaligi ne de birey bilinci yoktur. O yuzden insanoglunu ozdeslestirecek teslim edecek illa baska bir fenomen ya da guc arar.
-
Mevlana 'dan Sözler
Buradaki "gizem/sir" algisinin herhangibir algi olmamasi cok onemli. Yani inananca adi konmusun "gizemi/sirri" Mesela mevlana icin "Allah'inin" Varoluscu icin de "varolusun" Mevlananin inandigi soyutun gizem/sirri; Varolus ise somutun gizem sirri. Iste mistisizm algisida burdan geliyor. Mesela evren=tanri yapan panteizm de gizem/sir yok. Ya da madde=tanri yapan hyloteizm de. Bu da deizmin, deity sinin; ozdeslestirdigi tanrisinin hem fenomenal hem de numenal oldugunu gosteriyor. Iste deizm o yuzden, ortaya atilmis ve tum toplumu tamamen tek yonde yonlendiren dini uygulama ve degerlere karsi oluyor. Aslinda deizm deki din, KENDINI YA BIR SOYUT YA BIR SOMUT ILE OZDESLESTIREN AKLIN O OZDESLESTIRDIGI ILE KENDI KURDUGU BAG/ILISKI. Buna neden din denilmedigi ayri bir tartisma konusu. Yalniz MURITLERI VE CEMAATLERI TARIKATLARI var. Sadece kendi ile inandigi tanrisi arasinda MESELA KURAN GIBI BIR ARACI YOK. Yalniz inanilana nasil erisilebilecegine ya da sukredilecegine dair uygulamalar var, mesela Mevlana'daki donme gibi. Burada da amac; KISININ INANDIGI TANRISI ILE OZDESLESMESI VE KENDI BENLIGINI YOK ETMESI. Bir cesit Osho ya da yoga. Halk deyimiyle "dunyadan elini etegini cekmek/transa gecmek" v.s. Ustelik burada dindeki gibi yasam sonrasi da yok. Yani inanilan tanrisi ile bulkusma YASAMDA. Tabiki her bir inananin inanc temelinde inandigi Allahina ne anlam ve icerik verdigi ya da onun ile nasil KENDI BENLIGINI YOK EDEREK BULUISTUGU konusu da bunu ortaya atan ve m uritler ya da tarih bunyesinde ayni temeldeki farklilasan yeni muritkler olarak degisime ugruyor. Mesela "vahdet-i vucut/kamile ermek" iste genelde bu KISININ BEDENININ TAMAMEN YOK EDEREK INANDIKGI TANRISI ILE BUTUNLESMESI. Varolusculuktada ayni mantik gecerli. Sen yoksun, sen sadece varolusun bir parcasisin. Ustelik burda tasavvuftaki gibi, kendi benligini kaybetmek icin bir uygulama yok. Inanmak yeter. Tum bunlar birey bilinci ile taban tabana zit. Kisaca teolojinin hr bir farkli gorusunun ortak noktasi; NE INSANOGLU OLARAK NE DE BIREY OLARAK BIR VARLIGA SAHIP OLMAMAK. Iste materyalizmdeki insanoglunu madde ile ozdeslestirmek te ayni sey. Kisaca insanoglunun kendi disindaki bir varliga kendini inandirarak teslim etmesi hangi izm temeline dayanirsa dayansin, AYNI AKLIN AYNI URUNU. Sadece uygulamasi erisimi v.s. degisik. Iste nihilizm ile birlikte tum bunlar sekteye ugrarken, VAROLUSCULUGUN BURDAN CIKMASI KACINILMAZDI. Ayni evrim yuzunden tanrinin akilli tasarimciya transferi gibi. Kisaca insanoglu kendi tursel ve birsel varligini baska seylerle ozdesletirdikce ve kendini onma FIZIKSEL YA DA ZIHINSEL KADERCI kildikca; dogal/fenomenal zihniyet kacinilmaz oluyor. Bu bir boyunduruk tutsakligi. Buradaki boyunduruk OLMAYAN KENDILIK BILISSELLIGI tutsaklik ta KENDINI BIR INSANOGLU DISI GUCE AKIL INANCINI DOGRULAYARAK TESLIM ETMEK. Burada unutulmamasi gereken ise; TUTSAKLIKTAN KURTULMANIN BOYUNDURUKTAN KURTUNULDUGU ANLAMINA GELMEDIGIDIR. Mesela ateist agnostik ya da ignostik v.s. olarak kendini bir insanoglu disi guce akil inancini dogrulayarak tgeslim etmeye bilirsin. Yalniz bu sadece BOYUNDURUGUN FARKINA VARMAMAK VE SAHTE KURTULUS DEMEKTIR. Cunku boyunduruk, ancak kisi eliyle boyundan cikarilir. Bu da KENDILIK BILISSELLIGININ ONCE BIRSEL SONRA TURSEL BILISSELLIGI DEMEKTIR. Iste o zaman OLMAYAN BOYUNDURUGUN TUTSAKLIGI DA OLMAZ. Ama tutsakliktan kurtulmak sadece BOYUNDURUGUN BILINCINDE VE FARKINDA OLMAMAK DEMEKTIR. Mesela gevsedirsin, bogazini s1kmaz. Bunu ben boyunduruk tutsakligi-Algilama basliginda acikladim. http://www.turkish-media.com/forum/topic/291570-siginak-psikolojisi/ Basliktaki ikinci mesaj. Ilkini okuman da zarar vermez.
-
İnsan Olmayan Bireyler
Zihinsel insanlasamamis insanoglu cogunlukta iken, bir yunusun insanoglu turune dahil olmadigi halde serbest dusunebilen iradesahibi bir hayvan olmasi, resmen insanoglu adina bireylesemeyenler icin bir utanc kaynagidir.
-
Mevlana 'dan Sözler
Evet bir seyi kesinlestirmek bilimsel degildir. Bilgi de gozlem de algi da kavram da sonlandirilamaz. Sonlandirilirsa AKLIN DOGMASAL INANCI olur. Burada benim dedigim insanoglu acisindandi. Mesela sen bir kisiyi ancak onun dusunce ve davranisindan gozlemlersin. Bu da sanas o kisinin tum dusunce ve davranisini sundugu asnlamina gelmez. Iste bu ikici kisim, henuz gozleme gelmeyen kisimdir. Mantiksalolabilirlik olasiligi olarak ta yeni bir kavram ve konuda gozleme dusunce ve davranis olarak gelebilir. Yani ben burada tasavvufun, varolus temelli inanci ile degerlendirmedim. Tum insanoglunun fenomene numenal yeti yuklemesi ve ona kendini teslim etmesi ya da kendini onun bir parcasi olarak gormesi, zaten birey bilinci onundeki en buyuk engeldir. Iste tasavvuf ve varolustaki "varolus bir gizemdir, bir sirdir" cunlesi buna yonelik. Mevlana ise burada tanrisindan yani Allah'tan bahsediyor. Zaten ERISILMEZLIGIN BIR TEMELI DE SADCE AKLIN ALMAMASI DEGIL; AKILDA YARATILAN GIZEM VE SIIRIN SONA ERMEMESI VE KALICI OLMASIDIR.
-
Mevlana 'dan Sözler
Buradaki "gizli" buldugun her ne ise onun, sence henuz bilinmeyen yonleri ile ilgili olabilir. Yani bir seyin goruntusunu elde etmek, onun ne dusunup nasil bir zihniyete sahip oldugunu da elde etmis olmak anlamina gelmez.
-
Usulünce mi, Usülünce mi?
Kelimenin kokeni "usul" dur. Bundan turetilecek herhangibir dilbilgisi ogesi koku degistiremez. Usul-tarz, method, tertip, yol, yontem. Ayrica bilindigik gibi turkce dilind "ses uyumu vardir. "Yani kalin ses ve ince ses. Genelde kalin ses ile basliyan kelime hecesi kalin, ince ses ile basliyan kelime hecesi ince bite. Istisnalar tabi ki mevcuttur ve genelde yabanci kokenlu turkceye yerlesmis kelimeler de zaten bu kurala uymaz.
-
Evrensel-İnsan'a Sorular..
Bilimsellik mesela akraba evliliginin sorunu, mesela cocuk yasta evlilik, mesela iki yetiskin arasindaki cinsel iliski de birinin digerini zorlamasi ya da iliskideki birinin cocuk olmasi. Bilissellik ise; mesela bir cocugun kurdugu cinsel iliski de, onun beyninin henuz bu cinsel iliskiyi algilayamayacak kadar gelismis olmamasi. Bu bilginin egitim ile verilmesi. Bir cocugun cinsel iliskiye zorlanmadan girdigi kabul olsa bile, cocugun bu konuda bir sucunun bulunmamasi, betni bir seyi algilayacak duruma gelmemis bir cocugun diyelim erken evlilik ya da tecavuzde, tum yasam boyu yasayacagi psikolojik sorunlar. Cocugun onunde eb eveynlerin biribirine siddet uygulamamasi. Cocugun buna sahitligi onun yetiskinliginde umulmadik sorunlar ve psikoloji yaratir. PSYCHO temelli davranislar, davranis ve dusunce bozuklugudur mesela seri katiller, kiralik katiller., Bunlarin temelinin o kisinin kucukken gormus oldugu ve yasamis oldugu gozlem ve tecrubeye yonelik oldugunu bilim rtaya koymustur. Kisaca ahlak, kisinin yasam ve iliskisinde onun sosyo-psikolojik bir bozukluk yasamasini minimuma indirgemektir. Mesela etik olarak tore olarak namus temelinde kardesini ablasini vurmaya zorlanan cocuklar, Kisaca ornekler coktur ve bilimsel temeli bilissel izahi vardir. Tum insanoglu icin gecerlidir. Ayrica evrensel hukuk ve insan haklari guvencesi de olmasi gerekendir. Etik ve en bas kolu ahlak, insanoglunun "nasil bir arada yasar dusunur davranir?" v.s. temelindeki sorunun yanitinin toplumsal yonlendirmesidir. Yalniz ahlakin ne oldugu bile algilanmadan neyin ahlakli neyin ahlaksiz oldugu tamamen kisinin kendisine verilen degerler temelindeki yorumu ve kendini ona gore yasatmasi ve ONUN ICIN YASAMASIDIR. "Ben namusum, torem, gelenegim, ahlakim icin yasiyorum" tamamen birey bilincinden uzak ustelik ne icin yasadigi dayatilmis fakat bunu yasayacak olanin yasayacagi degerleri bile bilmemesi alguilamamasi sorgulamamasi toplumsal kisilik ummet ve biat toplumunun ozelligidir. Mesela namuis nedir, ne neye gore namustur. Bir dusunce ve davranisin namus olarak degerlendirmesinin ortak nbir algisi yoktur. Birine namuslu gelen bir davranis, baskasina namussuz gelir. Ahlak aslinda erkegin kadin uzerindeki hakimiyetini ve kontrolunu saglamak icin degerlendirdigi erkek cikarli dusunce ve davranislardir. Bu tum corefaithler icin gecerlidir. Benim ahlaktan ve basligi olan etikten algim. Vicdan algisidir "ne kendine ne de baskasina zarar vermemek. Saygi algisi da "farkin farkina varmak ne bir farki bir fark temelinde ayirmak ne de yok saymak. Antiayrimci temelde tum sosyo-etik farklarin farklari ile bir arada birbirini betimleyerek yasamasi ve iliski kurmassi"
-
Evrensel-İnsan'a Sorular..
Anlasildi, tgurkce dilinin sorunlasrini gidermek basa dustu. Bir zamanlar turkce dili ile ilgili bir kitap hazirliyordum, yarim kalmisti. Buradaki sorun, kullanim aliskanligindan geliyor. " o seyi, ogrenmeden bilmeye tasimasi" o seyi ogrendikten sonra/ogrenmis olmaktan sonra/ogrenmekten?" v.s. Turkcedeki isim filler, ingilizce de gerunds; "me/ma" eki ile yapiliyor. Cunku eger onun sonuna "k" eklendiginde, dilbilgisi olarak isim fiil fiile donusuyor. Yani ogrenmek fiildir, ogrenme isim fiildir. ve de ogrenmek fiilinin olumsuz emruidir. Neyse bir onceki mesajdada detayli aciklamistim. Benim gibi turkce ogretmenligi yapmis bir kisinin, boyle yanlis algilanmasi "aci" veriyor. Ustelik bu ogretmenlik yabancilara ve cocuklara; alfabe ve bizdeki egitim temelinde de degil; neyin ne oldugunu neden oyle oldugunu nasil ve neden oyle kullanildigini anlatarak. Dil benim icin hassas bir konu oldugu icin bu kadar uzattim, ozur dilerim. Ne yaparsin iste boyle "aman oyle bir yazayim ki yanlis algilama en azina insin" dusuncesi ile yazilan cumleler yine de yanlis algilanmaya acik oluyor. Neyse bir ionik espri ile noktalayalim. "Turkce dili lastiklidir, nereye cekersen oraya suner."
-
Bilinç İle Bilişsellik Farkı
Daha onceki basliklarda bilinc kavraminin bilgisel ve bilimsel yonunu ortaya koymustuk. Bu baslikta da bilinc ile bilisselligin farkini ortaya koyacagiz. Bilissellik, bilissel bilim temelinde insanoglu beyninin bilgisel ve bilimsel geldigi epistemolojik olarak en son asamasidir, bu sama devrimci sorgulamanin beyinlerde dogmalasmamasi, inanc ve ideolojiye donusmemesi ve de zihinsel inanlasma asamasinda ve zihinsel devrim surecindeki en onemli gozlem, algi, bilgi asamasidir. Evrensel-insan zihniyeti algisinin ilk numenal yeti asamasidir. Qu a felsefesini mumkun kilan, yapilandirmaci bilginin de yapilandirilmis yapi ve isleyisinin temeline inebilen ve de beynin dogal/fenomenal zihniyet sinirlari ufkunu asan asamasidir. Kisaca bilissellik, ogrenmek, bilmek ve bilinclenmekten sonra gelen asamadir. Bilinc asamasi sorunun algilanmasinda ve beynin numenal yeti kullanimindaki yeni bir duzeyin yeni bilince aciliminda gerekendir. Daha once bilincin disiselligi ve sinirsizligi basliginda bunu islemistik. Bir beyin bir seyin bilincine vardiginda onun sorununun farkina varir ve rahatsizlik duyar. Bilissellik ise, BILINCINE VARILANIN KAVRANMASI, ALGILANMASI, IDRAK EDILMESI demektir. Mesela bir konu ya da kavramdaki bilissellik, onun kabulu ya da reddi tarafi degil, onun sorununun ne oldugunun farkindaligi degil; ONUN YAPILANDIRILMISLIGININ YAPI VE ISLEYISININ ALGILANMIS OLMA asamasidir. Beyin, bir konu ve kavramdaki bilissellikte; artik o konu ve kavramdan hic bir deger etkisi almaz, ona kendini kaptirmaz. Tamamen onun ne oldugunun algisinda ve idrakindadir. Yani o konu ve kavrami artuik ondan kurtulmus ve arinmis olarak, qua felsefesi ile her turlu sorununu her yonu ile ortaya koyabilecek duzeye gelmistir. Mesela teolojik bilissellik, bilimsel ve bilgisel olarak beynin tum teolojik duruslardan arinmis ve kurtulmus olmasi, hic birine ihtiyac duymamasi ve her birinin farkinda algisinda ve bilincinde olarak onu qua felsefesi ile, tum yapilandirilmisliginin temelinde insanoglunun bir sorunu olarak her yonu ile ortaya koyabilmesidir. Kisaca TEOLOJININ FELSEFENIN METAFIZIGININ TANRININ VARLIGINI ISLEYEN VARLIKSAL DALI OLDUGUNU, TANRISAL ZIHNIYETIN NE OLDUGUNU BEYNIN TANRILASTIRMA EYLEMINI TANRI KAVRAM VE SOSYAL BILGISINDEKI HER BIR OLUMLU OLUMSUZ DURUSUN NE OLDUGUNU NEDEN GEREK DUYULDUGUNU v.s. kisaca akla ne gelirse onu oldugu gibi tum resmi ile ortaya koyan beyin duzeyidir. Yani TEOLOJI BILINCININ USTUNDE ONUN KAVRANMISLIGI IDRAK EDILMISLIGI VE ONNDAN KURTUNULMUSLUGUDUR. Bilissellik asamasi, herturlu kavram deger veri tabu v.s. adina; kisinin kendi beynini kontrol altina alabilmesi ve o kavram deger veri v.s. nin artik o beyin icin sadece ortaya konulacak bir bilgi olmaktan baska bir anlam tasimamaktadir. Kisi konu ve kavramdaki bilissellik asamasinda, o konu ve kavram ile BAG KURMAYI ARTIK BIRAKMISTIR. O kavram v.s. nin kisi acisindan onun yasam ve iliskisine etkileyecek hic bir icerigi degeri kalmamistir. Iste o yuzden bilissellik asamasinda, beyin adi gecen konu ve kavramda; artik bir savunu karsi cikis algilayis asamalarini asmis ve ortaya koyus asamasina qua felksefesi ile ulasmistir. Kisaca kisi beyninde yer eden bu kavrami, SAHIPLENME YERINE SADECE ORTAYA KOYMA ADINA KULLANMAKTADIR. Bilissellik genelde corefaithlerde ve bunlara bagli beyinlerde algilanmasi hemen hemen imkansiz bir yetidir. Burada bilisselligin uc ana yonu vardir. Ilki kisinin o kavramdan tamamen kurtulmus arinmis olmasi ve o kavrami SERBESTE ERDIRMESI Ikincisi de, bu kavram ile hala bagi olan beyinlerin o kavrama sahipliginin tartismasinin ve bilincinin her turlu hak ve ozgurluk oldugu algisi. Ucuncu yonu ise kisinin o kavram ile olan baginin gozlemsel deger analizi ve tesbiti ve bu temelde mumkun oldugu olcude kisiyi dusunce ve bilgi olarak zor durumda birakmayacak sekilde, ya da kisinin kavrama verdigi deger onem temelinde; onun o kavramdaki akil sinirlasrini zorlamamak. Sadece kisinin o kavram ile olan baginin duzeyini kisinin verdigi sekli ile algilamak ve kisi gerekli gordugunde onu bilgilendirmek. Iste noncognitivizmin kiside belirmesi durumunda, kontrolu ele alarak ve de yazismanin polemige satasmaya kisisellige yonelmemesi adina gelinen yerde, yani kisinin sinirinda birakmak. Tabi bu gnelde karsilikli ikili iliskilerde gecerli bir durum. Eger kitlesel bir platform ve konu kavram ile ilgili qua felsefesi izahi yapilmissa, burada noncognitivizm kacinilmazdir. Kisaca bilissellik duzeyi tamamen mantiksal vicdansal saygisal ve karsi tarafi "cileden cikartmama" ve "kacirtmama" duzeyidir. Tabi ki ikili karsilikli iliskilerde. Gozlemin algisi veren icin "bu kisi 'ben artik bu kavramda daha fazlasini kaldiramam' diyor" algisidir. Aslinda bu baslik ve yazilanlar algi duzeyi "yuksek" bilgi ve bilinc gerektirir. Kimse bunu kendi kisisel duzeyi uzerine alinmasin. Yalniz aci olan serbest dusunce duzeyinin basksa dusuncelere de serbestlik taniyabilmesi ancak bilissellik ile mumkundur. Ancak hak ve ozgurluk bilisselligini konusu kavrami degeri ne olursa olsun, almis bir beyin; her turlu etik ideolojik inancsal v.s. degere hak ve ozgurluk taniyabilir. Cunku bir seyin beyinsel gelisimi ancak onun uzerinden kalkan her turlu baski ve yasagin zorlama ve yonlendirmenin kisinin algisinda ve bilincinde har yonuyle hak ve ozgurluk kullanimina acik olmasi ile olabilecegini, bilissellik algilar ve idrak eder. O yuzden bilissellikte gozlemin onemi kisinin her konu ve kavramdaki her turlu gelisiminin takibi analizi ve kisiyi bu yonde yonlendirmeyi ve yureklendirmeyi getirir. Egonun tersine kiskanclik cekememezlik kendini begenmislik v.s. gibi algilar yerine "ah su kisi daha da bilinclense bilgilense daha cok sorgulasa, daha cok gelisse, daha cok sorsa" v.s. temelli kisiyi zihinsel degisim ve devrime gizli ya da acik tesvik vardir. Bu yazi dili ve uslubu temeline bir odul, bir kutlama, bir cesaretlendirme, bir ivme kazandirma, bir heveslendirme v.s. olarak yansir. Yani toplumsal kisiligin ya da ego temelli bencilligin, benciligin, bananeciligin, bireyciligin "her seyi ben bilirim/sen bir sey bilmiyorsun" ya da distalamak, otekilestirmek bilgi ve dusuncesinin onunu kesmek v.s. gibi egosal yanasimlarin her yonu ile tam da tersidir. Bir yerde bir ogretmenin, bir annenin, bir babanin evladina gosterdigi verdigi deger onem ilgi temelindedir. "Ah daha cok; okusa/sorsa/arastirsa/dusunse/sorgulasa/bilse/ogrense/degerlendirse/gelisse/ilerlese/degisse/bilgisini yenilese" v.s. temelli gizli ve acik temenniler icerir. Kisaca bilissellik KENDI DISINDAKI HERKESIN EN AZ KENDI DUZEYINE ETRISMESI HATTA ONU KONU VE KAVRAMDA "GECMESI" ve ondan gunu gelse de bir seyler elde edebilmesi ve kendi bilisselligine yardimci olabilmesi. Halk deyimiyle "onun ile cata cat kiran kirana olesiye dusunce ve bilgi sinirsizliginda kendini kaybetmesi" gibi hisler tasir. Mesela bir ornek verelim. Ateizm bilinci ile bilisselligi farkini; Ateizm bilinci, ateizmin artik teolojik temelde bir savunu durusu olarak verdigi rahatsizliktir ve kisinin beyni bilinc duzeyine gore ya geriye ya ileriye gidecektir. Peki teolojik olarak tanrinin varligi tartismasinda tanri yoktur farkindaligi ateist bilinc misir, hayir. Teist bilinctir. Cunku ateist bilinc artik boyle bir savunuya ihtiyac duymaz. Diyelim ignostik olur. Ya da teolojik noncognitivist. Yani tanri kav rami bilgisi zihniyeti tanrilastirmas eylemi artik kisiye bir hazvermemektedir. Iste bu ateist bilinctir cunku tanrinin yoklugu savunusu anlamsiz gereksiz luzumsuz gelmektedir. Ateizm bilisselligi ise, qua felsefesi temelinde tum teolojik duruslari ortaya koyarken ayni sekilde ateist durusuda ortaya koymaktir. Yani bir teolojik durus artik gereksiz v.s. gelmektedir. Iste buradan artik TANRI ILE UGRASMA BILINCI SONA ERMIS yerini TANRIYI ORTAYA KOYMA BILINCI ALMISTIR. Iste epistemolojik olarak tanri kavrami varligi ve her cesidine yonelik sosyal bilgi, tanri bilisselligidir. Neyse konu bilgi cagi ve toplumu ve de ozgur bireyden serbest bireye gecis cagidir ve kisaca; bilissellik; BILINCINE VARILMIS SEYIN ARTIK ONDAN KURTULUNMUS VE ARINMIS OLARAK O SEYIN KAVRANMISLIGI IDRAK EDILMISLIGI COGNITIVITESIDIR. Kavram deger v.s. kisiyi degil; kisi kavram deger v.s. yi yonlendirir. Kontrol kavramda degil, kisidedir. Bilissellik dogal/fenomenal zihniyette algi olarak mumkun degildir. Bilgi olarak ta noncognitiftir. Yani o kavramda artik akilda hic bir sinir kalmamis ve artik kisi o kavram ile tum baglarini koparmis kavrami serbest birakmistir. KAVRAMI KISI DEGIL; KAVRAM KENDI KENDISINI ORTAYA KOYAR, YANI QUA FELSEFESI. Siz konu ve kavram olarak her turlu corefaith degerlerini etik degerleri milli dini siyasi toresel ahlaki degerleri dusunebilirsiniz. BILISSELLIK ADI GECEN KAVRAM DEGER VERI TABUDAN BEYNIN TAMAMEN ARINMIS VE KURTULMUS OLMASI VE O KAVRAMI SERBEST BIRAKMASI ONUN ILE HIC BIR BAG KURMAMASIDIR. Yani kisinin o kavramdan aldigi elektrik notrdur. Hic bir etkileyici rahatsiz edici bir tarafi kalmamistir. Her turlu yapilandirilmisligin yapi ve isleyisinin temel ve kokeni her konuda ancak bilissellik ile idrak edilebilir. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
PENGUEN POLİS OPERASYONLARINI YORUMLADI
Hitler olayi "toplumun basireti baglanmis" olarak aciklanmisti. Buradaki aciklama ise "biatin ya da cikarin fendi; devleti hukuku adaleti insanligi gercegi hakki v.s." yendi olarak aciklaniyor. Nitekim biat ve cikar bittiginde, ya da yeni cikasr eskisinden daha cok sey sagladiginda durum degisiyor. Ayni ergenekonu baslatanin MGK kararlarini acikliyan olmasi gibi Ayni Z.Oz'un komposto basi cekip, simdi de yolsuzlukta basi cekmesi gibi. Ayni yargiya mudahele suctur deyip, yargiya mudahele etmek gibi Saymak ile bitmez. Demek bu biat ve bu temelli karsiligindaki cikar o kadar guclu ki insanogluinun kisiligini ve tum degerlerini satisa cikarabiliyor.
-
Evrensel-İnsan'a Sorular..
Tam tersi bilmeden ogrenmek mumkundur. Yukaridaki "ogrenmeden bilmesi" tamlamasi olumsuz bir kullanim degil; " ogrenmek fiilinden bilmek fiiline tasimasi" anlamindadir. Yani ogrenmis olmaktan bilmeye tasimak. Yoksa buradaki kullanim "Ogrenmek" fiilinin olumsuzu degildir. Ogrenme temelli isim fiildir. Ornek verirsek, bir talebe iciun "sevmedigi" bir seyi ogrenme cok zordur. Ya da "ogrenme, okuma ile olur. Kisaca "ogrenmek fiilinin ismidir, yani isim fiildir. Ayni konusma, gulme, yurume, gelme, gitme v.s. gibi. Maalesef "ma/me" eki dilimizde hem isim fiil hem de olumsuzluk eki olarak kullanilir. Mesela, "yuzmeyi ogrenme" iki anlamdadir, birisi "ben senin yuzmeyi ogrenmeni istemiyorum" icerikli bir oneri ya da emirdir. Digeri. Yuzme eyleminin isim fiilidir. Ornek "yuzmeyi ogrenme, pratikte bol bol yuzerek saglanir" gibi. O yuzden eger bir yanlisalgilama dogdu ise ozur dilerim. Kisaca once ogrenilir sonra bilinir ve en sonda bilincine varilir.
-
PENGUEN POLİS OPERASYONLARINI YORUMLADI
Kumpas oldugunu Haham zaten aciklamisti.
-
PENGUEN POLİS OPERASYONLARINI YORUMLADI
Peki Ergenekon/TSK komplosunu kim kurdu? Cemaat. Eeee milattan sonra her zaman milattan onceden daha cagdastir ve milattan oncesini de kapsar.
-
Ateist Dergi
Ateist Dergisinin birinci sayisi cikti. http://yadi.sk/d/M-32TAL2FEuUU
-
2013 özel defteri
Umarim gelen gideni aratmaz. Insanoglu insanlasmamakta direndikce bu pek de kolay gorunmuyor.
-
Yorumsuz
Yetmez, sen oraya danistayida sayistayi da bilimum denetleme kurumlarini da ekle. Hatta HSYK'yi de ekleyebilirsin. Yasama-yasaklama yurutme-cebe atma yargi-sargi (dolarlari bir arada tutmak icin sarmak) Diger Y ler; Yoksulluk, yolsuzluk, yemek, yedirmek, yalan, yandas, yoksunluk, yermek, yitirmek, yetmez, aklima gelenler bunlar. Ne Y sembolu imis be, her turlu anlam ve icerik olarak bir diktatore ancak bu kadar yakisir.
-
Tanrı ve Her Çeşidi Teolojik Yapılandırılmışlıktır
Epistemolojik olarak tanri bir kavramdir ve bu kavramin ne oldugunun olumlu ya da olumsuz ifadesi her turlu anlam ve icerigi bir yapilandirilmisliktir. Burada ikinci nokta, buyapilandirilmisligin, yapilandirani ise insanogludur. Bilindigi gibi tanri kavrami ve tanri ile ilgili her turlu sosyal bilgi, felsefenin metafizik dalinin; tanri ile ilgili olan teolojidir. Theos yunanca tanri demektir, logy de bilim anlamindadir. Yani teoloji bir tanri bilimidir. Buradaki logy yani bilim kullanimi kimseyi aldatmasin. Buradaki kullanim "aklin ortaya attigi bir fikir/dusunce/zihniyet" anlamindadir. Yani her logy anlam ve icerik olarak bilim algisini versede nitelik olarak bilimsel degildir. Tanri kavraminin varligi, insanoglu aklinin tanrilastirma eyleminin bir urunudur. Yalniz her bir tanrilastirma eyleminin ayni tanriya mukabil ettigi ya da ayni anlam ve icerikte oldugu anlamina gelmez. Cunku kimisi tanrilastirma eylemini ve ordan tanriya varmayi din yolu ile yapar. Kimi din yoluna gerek duymak ve sadece akil yoluyla yapar. Iste bu akil yolu ile yapilan tanrilastirma eylemindeki aklin yurutumu de farklidir. Kimi tanrilastirdigi tanriyi ulasilmaz, erisilmez, algilanamaz v.s. noncognitif kilar; kimi tanrisini gozlemi olan bir fenomeni tanrilastirma eylemine ozdes kilar. Kisaca kimi tanrilastirma eylemini kendince soyut birakir, kimi somuta tasir. Tanri kavrami teolojik olarak varliksal bir temeldedir. Yani tanri varligini vara yoka ya da bilmeze tasir. Kimi ise din yolu ile ve dini veren bilgi yolu ile, tanri varligini inanca tasir. Boylece insanoglunun teolojik temelde TANRISINI TANRILASTIRMA EYLEMI ILE YAPILANDIRMASI her bir aklin her bir ideolojik inancsal dogrusal tabanina gore degiskendir. Genelde burada tanrilastiran ve tanri yapan kendine ontolojik bir taban secer. Burada da sorun bu ontolojik varliksal tabanlarin birden fazlaligi ve her tabanin kendince tanrinin gerceginin ne oldugunu ya da gercegini kendine inanci ile dogrulamasi da degiskendir. Bunun en guzel gozlemi tarihe uzanip, bugune kadar ortaya atilan tanrilastirilmis tanrilarin tarihine ulkesine cografyasina ve kulturune gore cesitliligidir. Kisaca burada epistemolojik olan bir gercek vardir ki, o da tanri kavraminin varligi ve bu kavram ile ilgili cesitli gnostik sosyal bilgilerin olmasidir. Bunlar cesitli fizik otesi yaratim iceren mitler efsaneler masallar ile iclerinde mantiksal olabilirlik olasiligi olmayan bir sekilde cesitlidir. Ilk insandan tutunda, dunyanin evrenin doganin ve de her turlu dunya ve evren bunyesindeki parcalarin nasil bu tanrrilastirilan tanrilar tarafindan olusturuldugu ballandira ballandira anlatilmakta ve hatta bu tanrilastirilan tanrilar, insanoglunun tum niteligini yok ederek onu bir kukla gibi hareket ettirmekte ve de yasamini elinden almak adina, yasam otesi kulaga hos gelen ve egoyu oksayan dunya otesi olanaklar vaat etmektedir. Aslinda insanoglunun bu beyninin en bas eylemlerinden biri olan tanrilastirma, bilimin gelisimi temelinde de anlam ve icerik degistirmekte; put, ilah, her turlu gozlem veren fenomene ve hatta mantik disi goruntu veren cizimlere kadar uzanmakta, ayni insanoglu gibi aileleri olmakta kavga etmekte kisaca insanoglu ne yapiyorsa onu yapmaktadir. Yalniz buradaki yapma sebepleri olan bir seyin yaratimi ya da olan bir seyin tanrilasmasi temelindedir. Bu tanri konusunda verilecek ornekler cesitler ve anlatacak sosyal bilgiler bitmez. Fenomene insanoglu numenal yetisini akli ile ekleme hastaligina sahip insanoglu; illa bir yerde kendine dogrulkayacak tanrisini yaratmaktadir ve yarattigini da yapilandirmaktadir. Kisaca bu baslik tanrinin varligi yoklugu tartismasi degil; beynin tanrilastirma eylemine dayanan akliniun inan digi sekilde ve anlam ve icerik vererek ve de sosyal bilgi ekleyerek tanriyi yapilandirmasidir. Tanriyi beyinde tanrilastirma eylemi ile yapilandirmak ve de bugune kadar dinli ya da dinsiz izm temelli yapilandirilmis olanlardan birini secmek, insanoglunun bir hatasi midir/ihtiyaci midir? belki bugun bu bir tartisma konusudur. Yalniz tanrinin yapilandirilmis oldugunun farkina ve algisina varmak; bu yapilandiranin da insanoglunun tam da kendisi oldugunun bilincine varmaktir. Umarim oyle bir nesil gelir ve beyninde tanrilastirma eylemine ve de bir tanri yapilandirmaya ihtiyac duymaz ve yapilandirilmis olani da sadece bilgi edinmek adina o tanri ile ilgili sosyal bilgiyi okur ve ogrenir ve de ne kadar bu gnostik bilgide mantiksal olabilirlik olasiliginin olmadiginin farkina varir. Hatta masal bile diyemeyecek kadar, gereksiz anlamsiz luzumsuz bulur. Iste o zaman beyni tanrilastirma eylemi yerine insanlastirma eylemine yonelir. Cunku o bir insanoglu turudur ve onun bir ferdidir. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Ontolojik Gerçeklik Bilimsel Değildir
Ontolojik gercekligin bilimsel olmadigini ortaya koyan gozlemler sunlardir. Basta bilim, bilimsel olarak bilim dilindeki observable occurance'in occurance ni yani belirisini gozlem ile ortaya koyar. Fenomen olarak kavramlasan bu observable occurance, fenomen tabani olarak yani varliksal taban olarak felsefenin metafiziginin tartisma alanidir. Bu alan tartismali yan i olgusal bir gecerlilik tasimaz. Cunku tartisilan tabanlarin hepsi kendini indirgemeci olarak ve de suphe goturmez sabit bir sekilde gercekligin tabani olarak ilan ederler ve digerlerini distalarlar. Ne ilan eden ne de distalananin gercekligi sadece kendi ideolojik inancsal dogrusudur ve digeri tarafindan yanlislanamaz cunku yanlislanabilirligi saglayan bir gozlemi yoktur. Bilimsel olarak insanoglu fenomeni degil, gozlemini ortaya koydugundan; ortada sadece yanlislanabilirlik ve gecerlilik vardir. Ontolojik olarak ise ispat, sabitlik, kesinlik, ilklik teklik ve mutlaklik hakimdir ve bunlarin gozlemi yoktur. Ontolojiyi de gerekligi de ortaya koyan insanogludur, yani ortada bir kavramsal bilgi soz konusudur ve dolayisiyle ontoloji insanoglu kavramsal bilgisinden bagimsiz degildir ve kendi kendini insanoglu olmadan ortaya koyamaz. Gercek (real) gercegin ne oldugu (truth) temelinde ortaya konur. Dolayisiyle reality truth'un inancsal ideolojisidir. Cunku gercegin ne oldugunun varliksal temeli; sadece ideolojik inancsal bir dogru ile belirlenir. Bu temelde olgusal tum insanoglu icin gecerli kilinan bir ortak gerceklik yoktur aksine; Nesnel, oznel ve isimsel gerceklik mevcuttur ve bunlasrin hic biri biribirini gozlemsel yanlislayamaz ve kendisinin dogrulugunu da sadece kendi inanci ile ortaya koyar. Aslinda daha bir cok neden siralanabilir, yalniz en onemli neden; her ne olursa olsun ister ideolojik ister inancsal ister dogrusal ister objektif ister subjektif ister somut ister soyut ister ozel ister genel ister ozsel ister gorunussel ister bilimsel ister bilissel kisaca gerceklik gercegin ne oldugu, gercekte var olanin ne oldugu, gercek varligin ne oldugu ile ilgili tum kavramsal bilgi insanogluna aittir ve bu da gosterir ki GERCEKLIK ONTOLOJIK DEGIL; INSANOGLU YAPILANDIRILMISLIGIDIR. Iste o yuzden her bir kavramda oldugu gibi her bir ..e gorenin her bir metafizik varliksal ontolojik temelin kendi ideolojik inancsal dogrusu temelindedir gerceklik. Yani her bir farkli taban, gercekligi kendi inanci v.s. sine gore yapilandirmistir. Iste bu yuzden gerceklik hem yapilandirilmis hem de insanoglu yapilandirilmisligidir. O yuzden de tek iljk mutlak sabit v.s. degil; aksine degisken yenilenen gelisen bir gerceklik soz konusudur. Zaten postmodernizme gore, GERCEGIN NE OLDUGU, NEYIN GERCEK OLDUGU, GERCEK VARLIGIN NE OLDUGU ORTAYA KONAMAMAKTADIR. Bu konudakmi tek bilinen realite isik hizi bile, olcum olarak insanogluna aittir. Kisaca insanoglunun dahil olmadigi hic bir varlik gercek ve dogru gerceklik gibi metafizik, dodru/yanlis gibi etik, guzel/cirkin gibi estetik insanoglunun dahil olmadigi hic bir seyden bahsedemeyiz. Insanoglu yoksa kavramsal bilgi katagorisine giren tum bu sayilanlar da yoktur. Insanoglunun tum bu sayilanlari ortaya koyabilmesi icin de kendi dahil gozlemi alinan bir fenomenin olmasi ise bas sarttir. Iste bilimin bilimselligi ile, felsefenin varliksalligi tam da burda farklilasir. Bilimsellik fenomene ondan alinan gozleme ve uretilen insanoglu kavramsal bilgisine isaret ederken; varliksallik yani metafizik akilciliga ideolojiye inanca ve dogrulamaya isaret eder. Buradan aslinda "varlik mi bilgiyi turetir, bilgi mi varligi turetir?" gibi bir soru sorarsak ve TURETIMI BAZ ALIRSAK TURETEN INSANOGLUDUR TURETILEN BILGIDIR, TURETIM KAYNAGI DA INSANOGLUNUN ALGISINA GOZLEM VEREN FENOMENDIR. Iste bilimsellikte akilciligin ilkinin tekinin mutlakinin ve dogmas temelinde ispatsal noktalamasinin olmamasi tam da bu TURETIMDEKI SINIRSIZLIGI ALGILAMAK ILE PARALELDIR. Iste bu sinirsizlik zaten kendi basina aklin ideolojik inancsal algiyi dogru ile sinirlamasina terstir. Ontolojik gercekligin ne oldugunu algilamak ve bilisselligine varmak, ancak yapilandirmaci gercekligin bilisselligi ile mumkundur. Bir gercek insanoglundan bagimsiz olarak adi verilmis halde, insanogluna gozlem verir yalniz adini da veren insanoglu bu gozlemini algiladigi fenomenin her turlu kavramsal bilgisini de veren ve fenomene ekleyendir. Iste bu temelde gercek gerceklik v.s. sadece yasamdan turetildiginden diger her bir kavramsal bilgi gibi, gerceklik te yasamdan kazanilir yeni dogan iste yasamdakinin bu yapilandirdigi gercekligi ogrenir, Kendince de kendi gercegini ya olandan birini secer, ya da kendi yapilandirir. Burada algilanmasi en onemli konu basligin kendisidir, yani burada ONTOLOJIK GERCEKLIK VARDIR/YOKTUR GIBI BIR SOYLEM YOKTUR. Cunku bu soylem ve tartismasi zaten bilimsel deguil, varliksal olarak metafiziktir ve hangi ontolojik tabanin gercekliginin varligi/yoklugu ve bunun dogrulugu hangisine gore oldugu konusudur. Ne varki gozlemsiz bu akilci kabuller sadece kendini kendine dogrular ve digerlerini yanlislayamaz.. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Monad İNSANOĞLU ve Soyutlamanın / Yapılandırılmışlığın Doğuşu
Bilindigi gibi felsefe'de anlatilan bir felsefi zah sekli vardir. Bu anlatimin bir suru konuya isik tuttugu bir gercektir. Bunun bir hikaye olarak degerlendirilmesinin yaninda, felsefenin bilimin dilin ve her turlu insanoglu yapilandirilmisliginin temelini ve nasilini anlamak ve de 20. yuzyildan itibaran dilin kavramsal anlam ve iceriginin onem kazanmasi temelinde nasil bir kavramin farkli beyinlerce ve farkli ..e goreler temelinde farkli algi ve degerlenmesiin de algilanmasinsda bas yardimcilardan biridir. Monad felsefede magarada karanlikta yasayan bir fenomene isaret eder, ayni anne karninda sekillenmeye basliyan ve henuz dogmamis embriyo ya da fetus gibi. Iste bu anne karnindaki fetusun dogmasi ile, icinde yasadigi magaradan disari cikan monad ayni durumdadir. Yani her ikisinde de SOYUTLAMA YETISINI KULLANIMA ACABILECEK NUMENAL YETI DEGERLERI MEVCUTTUR, YALNIZ HER IKISINDE DE HENUZ KAVRAM VE BILGI MEVCUT DEGILDIR. Monad yetiskin bir fenomen oldugundan konumuzu ve anlatimimizi onun uzerinden surdurecegiz. Bu meshur felsefi anlatimda, monad magaradan cikinca once karanliktan isiga cikar ve boylece tum soyutlama yetisi ve bu yetiye yardimci vucudunun her bir organinin duyusal ozelligi yasama gececek bir ortama kavusur. Daha on ce acikladigimiz surece kisaca yeniden degilelim. Bu monad gozlem olarak bir suru biribirine benzemeyen farkli seyler algilamakta ve buyuk bir endise korku tedirginlik yasamaktadir. Kendince kendini koruma adina da dikkatli davranmaktadir. Iste burada kullanilan cumlenin ne kullanimi ne de bu kullanimda gecen her bir kavram bilgi bu monadin BILGISINDE DEGILDIR. Monadin bilgilenme sureci soyle baslar. Once butun bu saskinligi onun beyninde !? birakir ve bu mon ad, bu !? "var" algisini verir. Yani kisaca "algim var" der. Daha sonra, bu algiladigi vari iletisime tasiman adina kendince ona bir ad verir, mesela dunya. Iste dunya adi verdigi algisinda beliren seye fenomen, yani observable occurance" der. Cunku bu dunya adini verdigi algiladigi sey ona magaradan ciktiktan sonra belirmistir. Iste bu monad "madem ben bu dunya fenomenini algiliyorum, ozaman bu gercektir der ve bu adini verdigi algiladigi fenomen gercegini gozlemlemeye baslar. Mesela "dunya duzdur" dogrusuna inanir, cunku baktiginda dunyayi duz gorur. Iste dunya duzlugu olgusu "dunya yuvarlaktir gozlemi ile degistirilir ve boylece monadin her bir gozlemsel olgusu, yeni bir gozlem ile yeni bir olguya tasinir ve boylece herset degisime ugrar. algi gozlem ve kavramsa biligi. Cunku dunya duzlugu uzerine kurulan gozlem algi ve kavramsal bilgi, dunyanin yuvarlakliginin gozlemi ile anlamini ve yasamini yitirmis, dunya yuvarlakligi uzerine yeni bir gozlem algi kavramsal bilgi vucut bulmustur. Iste her bir olgusal gecerlilik ve onun algisi gozlemi kavramsal bilgisi, yeni bir gozlem ile yasamini yitirir. Zaten butun bunlar farkli ...e gore temelinde farkli anlam ve iceriktedir. Iste eski olguda takilanlar ve ona sarilanlar yeni olgunun dunyasinda cag disi kalirlar.Toplumlarin biribirinden farklilasmasi ve her bir monadin farkli beyin duzeyi ve agisi gozlemi kavrasal bilgisi ve bilinci farki da burdan gelir. ...E GORE FARKI VE YENILENEN GOZLEM VE OLGUYA AYAK UYDURAMAMA VE ESKISINDE DIRENEREK INANCSAL VE IDEOLOJIK DOGMALASMA. Iste burada bu gozlemledigi adina dunya dedigi fenomen gercegi, monaddan ve onun iradesinden b agimsiz olarak vardir ve monad, butun bu iletisim kurma adina verdigi herseyi anlami icerigi v.s. ile BU GERCEGI YAPILANDIRMISTIR. Yani manad bir insanoglu biri olarak GERCEGI YAPILANDIRMISTIR ve boylece gercegin yapilandirilmislik oldugu ortaya cikar Bu arada monad bir sey hisseder ya da duyumunu/sezgisini hareket ettirerek beyninde yeni bir !? olusur ve monad yine bu na var algisini verir. Yalniz bu sefer bu alginin nerden geldigini bilmemektedir yine de ona bir ada verir "korku" Ben bunu algiliyorum ama buna bir fenomen tabani bulamiyorum, ama madem boyle bir algim var buna inanmak zorundayim der. Belirli bir zaman sonra baska bir durumda korku adini verdigi duyumu yine alir ve "demekki algim DOGRUYMUS" diye dusunur ve boylece aklinin inandigi bir hissi kendine dogrulamis olur. Boylece DOGRUYU DA YAPILANDIRMISTIR. Bu arada kendi gibi bir monad'a rastlar ve aralarinda butun bu yapilan dirilanlarri birbirlerine anlatirlar ve boylece dil ve ifade, anlam ve icerikm dogar. Tabi birinin gercegini yerine gore oteki kabul etmez, birinin dogrusunu yerine gore oteki kabul etmez. Biri gercegi duyuya baglar, digeri duyuma baglar. Biri fenomeni ilk tek mutlak kilmaya ve ona bir ad anlam ve icerik vermeye calisir, digeri butun bunlarin baska bir guc tarafindan oraya kondugunu soyler. Iste boylece monadlar arasinda insanoglu temelinde tartismalar atismalar yonlendirmeler hatta savaslar katliamlar baslar. Kisaca monadlar her biri ortak yeti ile dogduklari halde, bu yetiyi farkli kullandiklarindan farkli anlam ve icerik cikarirlar. Iste boylece bugunku soyutlama dallari ve cesitleri felsefi tartismalar ve temelleri ve de her turlu adlanmis temelin kavramsal bilgisi ve farkli anlam ve icerigi ortaya cikar. Aslinda bu monadlar, bugunun bireyleridir. Cunku kendi beyinlerini kendi kullanarak kendi serbest iradaleri ile kendilerine yasam ve iliski kurmuslardir. Tabiki bazi monadlar, sadece bazi monadlari kabullenir, boylece etik, ideolojiler ve inanclar, dogrular kitlesellesir. Iste o yuzden bugun insanoglu neyin ne oldugunu kendi ...e gorsi yemelinde anlam ve icerik vererek tartisir durur. Dolayisi ile yukarida aciklanan hic bir kavram tum insanoglu icin ayni anlami varmaz. Gercek, dogru, fenomen, algi, bilgi, gozlem, duyu, duyum saymakla bitmez. Iste bu durumda her birimiz birer insanoglu monadi olarak neyin ne oldugunu tartisir dururuz. Halbuki bu neyin ne oldugunu ORTAYA ATAN DA YAPILANDIRANDA BIZ OLDUGUMUZ HALDE. Kissadan hisse, ya toplumsal bi monad ya da bireysel bir monad farki cok onemlidir, ya bilimsel bir monad ya da inancsal bir monad farki cok onemlidir. ya bir bilissel monad, ya da bir ideolojik monad farki cok onemlidir. Ya bir susunen/sorgulayan monad, ya da biat eden teslim olan bir monad olmak farki onemlidir. Kisaca TUM BU KAVRAMSAL BILGIYI ANLAM VE ICERIGINI INSANOGLU YASAMINDA YAPILANDIRDIGI HALDE, FARKLI ...E GORELER FARKLI ANLAM VE ICERIK VERIR VE BOYLECE AYNI KAVRAMDA BILE O KAVRAMIN ANLAM VE ICERIGI TARTISMASI CIKAR. Iste burada monad'in kendi zihnini insanlastirmasi evrensellestirmesi bilimsellestirmesi ve bilissellestirmesi o monadin insanlasmasinin baslangic temelini teskil eder. Bu da monadlarin yasam ve iliskisinin duzen ve sisteminin her bir monadin her bir farkli anlam ve icerigi cesnisinde ve zenginliginde bir arada farklarinin hak ve ozgurlugunu kullanarak yasayip iliski kurmasinin kendine ve insanliga hedefledigi olmasidir. Yoksa monadlar ayni turun elemanlari olsa bile biribirlerine her turlu zarari vermekten, biribirlerine hakim ve ustun gelme adina biribirlerini yonlendirme yonetme adina birinin niteligini digerlerine dayatma adina biribir lerini yok ederler. Monad dogar, ama onun dogurdugu soyurtlama da maalesef bir monadi digerine oldurtur(oldurmek) Cunku ne de olsa monadlar, ilk soyutlama ve anlam ve icerik verme tecrubesini hayvanlardan almislar ve onlardan aldiklari gozlemi yasam ve iliskilerine dil anlatim felsefe v.s. olarak tasimislar ve duzen ve sistemlerini guc otorite baski zorlama ustunluk hakimiyet uzerine kurmuslardir. Iste basta zihinsel devrim bu insanoglunun HAYVANI OZUNUN INSANI OZE DEGISIMI ILE MUMKUNDUR. Yani artik "insanoglu bir sosyal hayvandir" soyleminden kurtulmak bilinclenmek ve "insanoglu bir insandir" siari ile yola cikmak gerekir. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Mustafa Balbay' ın özgürlüğü Ne Anlama Geliyor?
Sen eger "bir kisi kendisini ancak hukukun adaleti ile kurtarabilir" acisindan konuya bakiyorsan; dogrudur her kanunun hukuksuzlugunu yapan, konu kendisi olunca hukuku ister.
-
Sanatçılar AKP'yi uyardı ve imza attılar: Rıza göstermeyeceğiz
Buradaki "vicdan gozu" maalesef basta akilcilik, sonra da ideolojik inancsa dogrularin kisiye getirdigi en sonunda da cikar kaybi icerdigi zaman pek gecerli degil.
-
Mustafa Balbay' ın özgürlüğü Ne Anlama Geliyor?
Burada genel bir farktan bahsedim var. Tabi ki bu fark ozel bir konuya yan Balbay konusuna yansir. Hukuk aslinda, kendi kanunlarini yurutebilenlere lazim degil. Cunku kanunlar onlarin adalet onunde hesap vermesine izin vermez. O yuzden de kanunlar kanunu hazirlayanin kendisini garanti altina almasi icin yapilir. Ustelik bu hukukun isleyebilmesini getiren bir ulke ve toplum ortamina ihtiyac duyar. Sen eger her turlu halti yeyip, kanun onunde de kendini dokunulmaz kilar ve bunu kendince garanti altina alirsa, burada hukuk sana lazim degil. Cunku adaleti sen belirliyor, adaletsizligi sen uyguluyorsun. Buradaki sen bir yazi dili ve uslubudur.
-
Mustafa Balbay' ın özgürlüğü Ne Anlama Geliyor?
Ben hukuk tan bahsediyorum. Yani adalet iceren.
-
Mustafa Balbay' ın özgürlüğü Ne Anlama Geliyor?
Omesaj "yasasiz toplum olamiyor" cumlen uzerine "her yasa hukuk degildir" i belirtmek icin yazildi. Aslinda yasa her turlu gecerlidir de, buradaki fark kanun ile hukuk farkidir. Kanun kanunu yapanin kendine yontar, hukuk ise herkesi kapsar ya da kapsamalidir. Iste adalet te ancak hukukta mumkundur, kanunda adalet yoktur, aksine kanun tarafinin hakimiyeti ve ustunlugu vardir.