Zıplanacak içerik

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Allah'in yarattigi akil yok. Cunku Allah bir insanoglu kavrami ve sosyal bilgisidir. Ustelik sadece islam ile sinirlidir. Inanirlar, kendi akillarini Allah'larina vererek, aslinda kerndi aklinin yaptigi her seyi "Allah'i ona yaptiriyormus gibi" degerlendirir. Bu da zaten kendilik bilisselligi yoksunlugundan kaynaklanir. Ayni insanoglunun "doganin kanunlari vardir" derken, o kanunlari dogaya kendisinin verdiginin bilincinde olmamasi gibi. Ewrim ile Darwin'i ozdeslestirmekten ve Darwin'in kisisel inancc ve ideolojilerini yasam ve iliskisini evrime ve de bilime tasimaktan vazgec.
  2. Vallahi bilemem, sende bir "sirk kosma" var gibime geliyor.
  3. 10 Şubat 1922′de TBMM’de yapıldığı ileri sürülen gizli oturumu işaret eden Ahme Türk, ‘Bu oturumda tartışılan ‘Kürt Reform Paketi’ bizim taleplerimizi karşılar’ dedi. Kürt Reform Paketi’nde “Türkler ve Kürtler birbirinden ayrılmaz iki halktır” ifadesi vurgulanıyor. BDP’li Ahmet Türk Akşam gazetesinden Helin Alp‘in sorularını yanıtladı. KÜRTLER ASLINDA NE İSTİYOR ? Ahmet Türk 81 yıl önce TBMM’de yapılan gizli oturumda tartışılan “Kürt Reform Paketi”ni işaret ederek “Mustafa Kemal’in de kabul ettiği paket Kürt sorununun sınır çizilmeden çözülebileceğini işaret ediyor. Burada sözü edilen Türklerin ve Kürtlerin demokrasiyi esas alan eşit yurttaşlığıdır. ” ifadelerini kullandı. 3 Ocak’ta bölücü terör örgütü PKK’nın İmralı’da tutuklu bulunan elebaşısı Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden BDP’li Ahmet Türk Öcalan ile yaptığı görüşmede Öcalan’ın “Türkiye’nin bölünmesini istemiyorum, amacımız bu değil. Yılardır bu ülkede devlet politikası sonucunda Müslümanlar, dindarlar ve Kürtler ezildi. Bugün Müslümanlar bu baskıdan kurtulmuş durumda. Ancak Kürtler hala eziliyor, Kürtlerin bu baskıdan kurtulması gerekiyor” dediğini de belirtti. KÜRT REFORM PAKETİ’NDE NELER VAR ? Ahmet Türk’ün de işaret ettiği “Kürt Reformu Paketi”, uzun yıllar İngiliz arşivlerinde çalışan Robert Olson adlı yazar tarafından tartışmaya açılmıştı. 24 Mart 1922′de İstanbul’daki Britanya Komiseri Sir Horace Rumbold’un Britanya Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği raporu dayanak gösteren Olson, 10 Şubat 1922′de TBMM’de yapılan gizli oturumda, Kürtlere ‘Özerklik verilmesi’, ‘kendi yerel meclislerini kurma hakkı’ ve ‘anadil hakkını’ da içeren 18 maddelik reform paketinin tartışıldığını ileri sürmüştü. Pakette yer alan bazı maddeler özetle şöyle: - Büyük Millet Meclisi, Türk Milletinin, medeniyetin gerekleri doğrultusunda ilerlemesini sağlamak amacıyla, Kürt milleti için kendi milli gelenekleriyle uyum içinde bir özerk yönetim/muhtar idare kurmayı taahhüt eder. - Çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu havali için, Büyük Millet Meclisi’nin karar vereceği şekilde Türk veya Kürt olabilecek bir Genel Vali Vekili ve bir müfettişle birlikte, bir Genel Vali Kürt ahali tarafından seçilecektir. - Büyük Millet Meclisi ile görüşülmedikçe ve onayı alınmadıkça, Kürt Milli Meclisi’ne hiçbir imtiyaz tanınamaz. Akşam
  4. Laikligin tanimi ve anlami:"Din ile devlet islerinin birbirinden ayrismasi" yani laiklik, "DINI TARAFSIZLIKTIR" Burada denmek istenen "dinin siyasi bir tarafi olmamalidir" anlamindadir. Yani bir carpitmadir. Cunku laiklik SIYASET ILE DEGIL, DIN ILE BAGLANTILIDIR. Zaten bu temelde TC tarihinde hic bir zaman laiklik saglanamamistir. Cunku diyanet devletin bir kurumudur ve bu bastan laiklige terstir. Laikligi siyaset ile ozdeslestirmek, aslinda "TC Devletinin dini islamdirve bu siyaset olarak taraflandirilamaz" demektir. Iste yine bu temelde laikligi saglayacak olan sekuler zihniyettir. Yani "dunyevilik ve dunya otesi reddi" Eger laiklik temelini sekuler zihniyertten almiyorsa, ki TC tarihinde hic bir zaman almamistir, yani dini devlet ile bagliyorsa, zaten laiklik yoktur. Sekuler zihniyet te iki turlu olur. Ya eski SSCB' deki gibi dinsizligin diktatorlugu, ya da inancsal hak ve ozgurluk olarak devletin vatandasi uzerinde "dinli/dinsiz" ayrimi yapmamasi. Her ikisinin de hak ve ozgurlugunu korumasidir. Ben laiklik ve sekuler farkini bir baslikta detayli olara acikladim. Siyasi tarafsizligin anlami "din siyasete alet edilemez/dinin siyaseti olmaz" temelli bir dayatmadir ve laiklik ile uzaktan yakindan ilgisi yoktur. Ustelik dini "dindar/kindar nesil yetistirmek" olarak topluma zorlamaktir. Ayrica bu zorlama din olarak sadece islam ve onun tek bir mezhebi sunniliktir.
  5. Burada her zaman maskeye gerek yoktur. Cunku her turlu ayrimci ve baska kokeni kabul etmeyici her turlu zihniyet, zaten boluculuge yol veriyor, demektir. Farkliliklarin antiayrimcilik temelinde hak ve ozgurlugu baskadir, farkliliklarin farklarin biribiri ile savastirilmasi temelinde mikroayrimciligi baskadir. Iste bu far ta, insanlik ile emperyalist insanlikdisilik farkidir. Farklari kimse yaratmiyor. Olan farklar ile ilgili yurutulen uygulamanin hak ve ozgurluk icerdigi mi/yoksa boluculuk icerdigi mi soz konusudur. Iste bu da farklarin ayrim eylemindeki ayrimina kabul ya da karsi cikis farkidir. Sonucta karsi cikis boluculuk, kabul edis ise farklarin hak ve ozgurlukleri ile birlikte birarada yasamasidir.
  6. Peki Erdogan oncesi Diyanet'in gorevi ne idi? Farki ne olacak?
  7. AK Parti, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunduğu yeni önerilerde kamuda personel rejiminin kökten değişmesini gündeme getirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ise "laiklik" ilkesi yerine "siyasi tarafsızlık" esasına göre çalışması öngörüldü. Yeni anayasa için çalışmalarını sürdüren TBMM Uzlaşma Komisyonu’nun aldığı karar uyarınca dört parti yeni anayasanın “idare” bölümüne ilişkin önerilerini dün akşam geç saatlerde TBMM Başkanlığı’na sundu. Vatan gazetesinin haberine göre, başkanlık sistemine uygun çarpıcı düzenlemeler dikkat çeken AK Parti’nin önerileri özetle şöyle: - KAMUDA TÜRBAN SERBESTİSİ “Kamu idaresinin genel esasları”nı belirlerken, mevcut anayasadan farklı olarak, “Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde ayrımcılık yapılamaz” hükmüne yer verildi. AK Parti, iktidarının ilk döneminde Meclis’ten geçirdiği “Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun”da da benzer bir hükme yer vermiş ancak hüküm Cumhurbaşkanı Sezer tarafından “kamu çalışanları için türban yasağının kalmasın amaçladığı” gerekçesiyle veto edilmişti. - MAHALLİ İDARE YETKİLERİ Öneride mahalli idarelerin yetkilerini artıracak hükme de yer verildi. Öneri metninde mevcut anayasada yer almayan “Mahalli idareler kanunda belirtilen ve münhasıran başka bir kamu idaresine verilmeyen kamu hizmetlerini yerine getirmeye yetkilidir” ifadesi yer aldı. - G.KURMAY, BAKANLIĞA BAĞLI AK Parti Genelkurmay Başkanlığı’nı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlama projesini de yeni anayasa ile hayata geçirmeyi planlıyor. AK Parti önerisine göre Genelkurmay, Milli Savunma’ya bağlı olarak görev yapacak. Kuvvet Komutanlıkları ise mevcuttaki gibi Genelkurmay bünyesinde kalacak. - GENELKURMAY BAŞKANI’NI BAŞKAN ATAYACAK Öneri metninde Genelkurmay Başkanı’nın nasıl atanacağına ilişkin açık bir hüküm yer almazken, AK Parti kurmaylarına göre Genelkurmay Başkanı’nı Başkan atayacak. Mevcut anayasada Cumhurbaşkanı’na ait olan “Başkomutanlık” sıfatı “Başkan”a ait olacak. - VALİ, BAŞKANLA GİDECEK Mevcut anayasada yer alan “üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esaslarının kanunla özel olarak düzenlenir” hükmüne önerisinde yer vermeyen AK Parti, “Müsteşar, vali ve genel müdürlerin” görev süresini de “Başkanın görev süresi” ile sınırladı. Müsteşar, vali ve genel müdürlerin görev süresi Başkanın görev süresinin sona ermesiyle kendiliğinden sona erecek. - MGK ANAYASAL KURUM OLMAKTAN ÇIKIYOR AK Parti, MGK, YÖK, RTÜK, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla ilgili bir önermeye yer vermeyerek bu kurumları “anayasal kuruluş” olmaktan çıkarttı. - ‘LAİKLİK’ YERİNE ‘SİYASİ TARAFSIZLIK’ Diyanet İşleri Başkanlığı’nı “anayasal kurum” olarak koruyan AK Parti, mevcut anayasadan farklı olarak Başkanlığın “laiklik ilkesi doğrultusunda” görev yapacağına ilişkin bir bir hükme önerisinde yer vermedi. AK Parti önerisinde “Diyanet İşleri Başkanılğı, siyasi tarafsızlık ilkesi doğrultusunda, kanunda gösterilen görevleri yerine getirir” hükmü yer aldı. - MEMUR YOK ‘KAMU ÇALIŞANI’ VAR Devletin hizmetleri için “memur çalıştırma” zorunluluğu kaldırılıyor. Kamu hizmetleri “kamu çalışanları” eliyle yürütülecek. Kamu hizmetleri “hizmet alımı” yoluyla gerçekleştirilebilecek. Hangi kamu hizmetlerinin “hizmet alımı” yoluyla karşılanacağı ve çalışanların “istihdam tipleri” kanunla düzenlenecek. BDP: 20 ÖZERK BÖLGE OLSUN BDP’nin anayasa önerilerinde ise Türkiye’nin 20 özerk bölgeye ayrılması talebi yer aldı. BDP önerisine göre “adalet, ulusal savunma, ulusal güvenlik ve dış ilişkiler, maliye, hazine, dış ticaret, gümrük hizmetleri ile piyasalara ilişkin düzenleme görev ve hizmetleri dışındaki hizmetler yerel özerk yönetimlerce yerine getirilecek. Bölge meclisleri oluşturulacak ve bu meclisler kanun çıkarma yetkisine sahip olacak.” Gazeteport.com/haber.
  8. Iletisim araci dildir. Bu da zaten kendi dilini konusabilenin daha anlasilir ve algilanir bir iletisim kurdugunu gosterir. Bugun Hindistan'da bir kisi en az bir kac dil biliyor. Her bir TC vatandasi birden fazla dil konussaydi, hem o dillerdeki kisilerle iletisimi daha bir algilanir olurdu, hem de her ogrenilen dil; o dilin yapi ve isleyisinden dolayi beyni farkli dusundurur. Iste o yuzden sen bir dildeki bir espriyi anlamazken, senin dilindeki bir espriyi de o anlamaz. Cunku dil kisinin her turlu gecmisini ve yasam tecrubesaini en algilanir yansitan bir olgudur. Bunlara atasozleri, deyimleri v.s. de katarsak; konunun onemi daha bir ortaya cikar.
  9. Tavsan kani, hani su ustten bakinca dibin gozukmesi yani cayin acikligi/koyulugu degil de, seffafligi degil mi? Bunu neden tavsan'in kani ile ozdes tutuyorlar, valla ben de hic tavsan kani gormedim. Yalniz bildigim kanin rengi kirmizidir. Demekki burada bir kirmizi tonu algisi/bilgisi soz konusu.
  10. evrensel-insan şurada cevap verdi: politika başlık Mustafa Kemal Atatürk
    Benim yazilarimda, hangi izmi gordun ki! Evrensel hukuk insan haklari her turlu farkin hak ve ozgurlugu bir izm degil; insanlik hakkidir.
  11. evrensel-insan şurada cevap verdi: politika başlık Mustafa Kemal Atatürk
    Aslinda bu konu kendi basina bir konu. Soru da "devlet eliyle kapitalixzmi yaratan uygulamanin, nasil anti emperyalist olabilrecegi" konusudur. Ya da "dukkanini kendi isletmek isteyenin, dukkani baskalarinin isletmesine izin vermemesi" nasil onlara karsi bir savas olur? Sonucta dukkanin idaresi kimde degil, neyde olmasidir soz konusu olan. Ben somuruldukten sonra, beni somurenin benim ile ayni vatandasligi paylasmasi ya da paylasmamasi benim somurumu degistirmez. Ben bu konuda baslik acmistim. "Emperyalizm, anti emperyalizm" uzerine. Kim neye gore anti emperyalisttir? Istersen bu konuyu ve "devlet eliyle yetistirilen/yesertilen kapitalizmini" oradan devam edebiliriz.
  12. evrensel-insan şurada cevap verdi: politika başlık Mustafa Kemal Atatürk
    Sen zaten bu sevdadan vaz gecmezsen, o istedigin ama kuyusunu kazdigin birlik ve butunlugu kendi ellerin ile yok edeceksin. Nitekim tarih her turlu tek milliyetciligin birlik degil; ayrim ve bolunme getirdigini gostermistir. Turkiye'nin tarihin diger ulkelerine benzeyip benzememesi iste bu teklestirme politikasinda diretim ile paraleldir. "Yaturksun, ya degilsin/herkes turktur" gibi kafatasci, bilimsel hic bir icerigi olmayan sadece ideolojik bir inanctan ote gitmeyen bu dayatma ve hakimiyeti zaten boluculuktur. Bunun boyle oldugunu tarih gostermistir. Kimse hic bir toplumu dunya cografyasinin neresi olursa olsun teklestiremez. Bunun baska hangi kokenleri icerdigini ise hak ve ozgurlukler yerine getirir. Kimse hayali bir fark yaratmiyor, sadece olan farki gozlemliyor. Sen ise gormek istemiyorsun. O yuzden ya gosterecekler ya da goreceksin, baska yolu yok. Ama gosterirler de sen goremezsen; iste o zaman gorememenin cezasini bolunerek cekersin.
  13. Sen neyi sorguluyorsun ki! Teslim olan sorgulamaz, verilenlere itaat eder ve boyun eger. Sen Allah'ina sirk kosmaktan baska bir sey yapmiyorsun. Cunku sorgulama, temelden ve kokten Allah'in a teslimiyete ters ve isyan ve de inkar demek.
  14. Aklin yarattigi Allah, yine ayni aklin inandigi her dogruya adapte olur. Yeterki cagdisi ve bilimsellikdisi olsun. Senin de yaptigin zaten bu. Dawking'de Hawkin's de sadece senin yaptigini kendi akillarinin kendi inanclari ile yapiyor, o kadar.
  15. Hala algilamama inadindasin. Ustelik bunun bilinc ve farkinda degilsin, cunku bilincaltina yerlesmis ve alisilagelmisi savundugunun farkinda degilsin. Bilimin bilimselligi gozlem olgu, teori teoritest ve gecerlilik/yanlislanabilirliktir. Sen sim tum Allah'li dinini bu cerceveye otutmaya calis, cunku bunun inkari yoktur. Eger inkar varsa, bu gormek degil inanmaktir.
  16. Ne o kendini bu konuda "tecrube sahibi bir otorite" olarak ilan mi etmek istiyorsun?
  17. Turkce' de bir deyim vardir "kopruyu gecene kadar, 'ayi' ya 'dayi' demek" Turkiye'nin gitgide uzerinden gecmesi zorlasan bir kopru var. Birileri bu koprunun altina dinamit doseyip, yok etmek istiyorlar. Birileri de, bu kopruyu kendi ideolojik inancsal dogrulari ile gecmeye calisirken, baskas ideolojik inancsal dogru ile gecmek isteyenlerle uzlasamiyorlar. Yani her "dayi" kendi ideolojik inancsal dogrusunun cikarinin disinda kalan ideolojik inancsal dogru cikarini kendince "ayi" olarak algiliyor. Iste buradaki yol ayrimi ve verilecek karar "kopru gecilene kadar her bir "dayi" nin kendi dogrusuna uymayan" ayi" ya "dayi" deyip dememesi. Bakalim bu kopru ne koprusu; Bu kopru laik koprusu, bu kopru dindar koprusu, bu kopru cumhuriyet koprusu, bu kopru bagimsizlik koprusu, bu kopru uniter yapi koprusu, bu kopru toprak butunlugu koprusu, bu kopru bilgi koprusu, bu kopru bilim koprusu, bu kopru cagdaslik koprusu, bu kopru, demokrasi koprusu, bu kopru ozgurluk koprusu, bu kopru kuvvetler ayriligi koprusu, bu kopru, adalet koprusu, bu kopru hak koprusu, bu kopru baris koprusu, bu kopru egitim koprusu, bu kopru is/konut/saglik koprusu, bu kopru kadin haklari koprusu, v.s. kisaca bu kopru oylebir kopru ki; bu kopruyu yikmak isteyenlerte karsi, bu kopruyu gecmek isteyen her bir "dayi" nin her bir ve her turlu "ayisina" "dayi demesi" gereken bir kopru. Bu kopru ulkenin ve toplumunun farkli halklarinin evrensel-hukukun kisaca her turlu insanlik ve yasam hak ve ozgurlugunun koprusu. O yuzden kimse "bana dokunmayan yilan bin yasasin" ya da "bu dava benim davam degil" denmeyecek bir kopru. Isci kopruyu gecerken, ogrencinin, memurun, isverenin, ve her turlu toplumun farkli kesiminin destek vermesi gereken bir kopru. Kisaca "kime/neye ve nasil dokunuldu" ise, kim "bu dokunustan rahatsiz olup karsi cikiyor" ise; o an kendine dokunulmayanlarin da buna destek vermesi gereken kopru. Kim ne turlu hakkini ariyorsa, "o hak beni ilgilendirmiyor"denilemeyecek bir kopru. Bu oyle bir kopru ki yas gececeksin, ya da yikilmasina yardimci olacaksin, kimsenin "BU KOPRU BENI ILGILENDIRMIYOR" deme sansi/luksu/bahanesi artik yok. Bu son cagdas gazeteciler dernegine yapilan baskinlar ve "sucsuzlugunu ispat edene kadar suclusun" yanasimi ve DHKP/C dosyasi da, artik bu kopru adina ve temelinde "benim davam/ideolojim/inancim/dogrum v.s. degil" denilemeyecegi bir kopru. Zaten bu kopru bir tek sekilde yikilir ve yikilacak, o da "kopruyu gecene kadar "ayi" ya "dayi" denmez ve kopru gecerken uzlasilamazsa. Bugun bu kopruyu yikmak demek, her turlu otekilestirme/boluculuk ayristirma, bertaraf oyununa gelmek demek; bu koprunun gecilmesi demek, uzlasma, herkesin kendi sorunu olmasa bile her sorunda sorunu kendi sorunu olarak hissedene destek vermesi demek. Evet, kim kendine nasil neden ve ne diyorsa, kim neyi neden ve nasil istiyorsa kim neyin neden ve nasil savasimini veriyorsa, kim neye neden ve nasil karsi cikiyorsa; tek bir ortaklik var; kopruyu gecmek ve kopruyu yikmak isteyenlere karsi birlik butunluk ve tek dusunce tek vucut olmak. Yoksa birileri hala kopruyu gecmek istiyorda, o an gecenleri, gecmek isteyenleri engelliyor ya da "ben su an degil, daha sonra gecerim" diye kendini ayiriyorsa; bilsinki istemeden de olsa, koprunun yikimina hizmet ediyor demektir. O yuzden herkes iyi dusunsun, ya bu kopru gecilecek, ya da yikilmasina yardim edilecek. Kimsenin baska da bir secenegi kalmadi. Unutmayin bu kopruyu yikmak isteyenler, emperyalist zihniyet onun vurucu gucu orgutleri, usaklari, emir erleri satin aldiklari, susturduklari v.s. kisaca kendi tarafinda olanidir. Bu ulke ve toplumunun her bir sorununda gecerlidir. O yuzden herkes bu yogun ve anlik degisen guncelliginin takibi mutlaka yapilmasi gereken ve takibi hic kacirilmamasi gereken adimlarda tek bir adima bakacak "kim kopruyu gecmek istiyor/kim o anki gelismeyle koprunun altina bir dinamit koyuyor?" Umarim herkes bu insanlik ve insanlikdisi farki algilayabilecek kadar her bir adimda bir dusunce ve uygulama yurutebilir. Yoksa kopruyu yikma yonlendirim ve yaptirimlari adres sormadan bugun sana gelmedi ise, yarin mutlaka ugrayacaktir. Uzlasma mi-otekilestirme/bertaraf etme mi? Kopruden gecmek mi/kopruyu yikmak mi? Secim her bir secenin gelecegini belirleyecektir. Sonucta kimsenin bu gelecekten de uzerine duseni yapmadikca sikayet etme hakki yoktur. Tabi is isten gecmeden Kopru yikilmadan ve hala ortada gececek bir kopru varken!
  18. Yakinda Turkiye'yi ABD'nin "cicegi burnunda" disisleri bakani ziyaret edecekmis. Yanindaki dosyada da, Suriye, Irak ve PKK konularini getirecekmis. Basbakan, Cumhurbaskani, BDP ile gorusecekmis. CHP ve MHP ile gorusmesi de gundem de imis. Eee ne dersiniz, Turkiye'nin geleceginin kaderini cizen ABD nelerle gelecek. Aslinda Turkiye'nin Ortadogu emperyalist cikar yolunda sekillenmesinde ABD tarafindan en on ulke konumuna gecmesinin bir gostergesi bu. Ayrica Afganistan ve Irak'ta kendi ulke askeri ile sorun yasayan ABD'nin artik saldirilarini TC askerlerine yaptiracaginin da bir kaniti bu. Su an ulkenin Guney dogusu zaten NATO isgali altinda, dolayisiyle, Saddam'i devirirken kendi askerini kullanan ABD bu tecrubeyi bir daha yasamak istemiyor ve Esad'in devrilmesinde bu rolu TC askerlerine vermek istiyor. Bastakiler de zaten bunu cani gonulden kabul ediyor. Aslinda persembenin gelisi carsamdadan belli de; yine bekleyelim gorelim. Cunku bu surec Orta Dogu'nun yeniden emperyalist zihniyetin cikarina sekillenmesinde, Turkiye'yi de fizxiki olarak icerecege benziyor. Buna paralel olarak basbakanin baskanlik sistemi ve kurd kimligi referandumu da, toplumu tekrardan bir bolunmeye itecege benzer. Ayrica oy olarak Suriyeli multecilerinin kullanilmasi icin yapilan hazirliklar, Izmir'e kadar sicradi. Daha dun basbakan, atamasi yapilmayan ogretmene "biz ne dersek o olur" temelli umursamazca verdigi yanita aldigi "o zaman size oy yok" karsiligi bile Basbakani etkilememis gibi gorunuyor. Cunku otekilestirmek ve bertaraf etmek ve bunun icin de polis gucunu kullanmak onun tek politikasi.
  19. Depremin dedesini herkes severdi. Sevenlerinin ve ulke toplumunun basi sag olsun. Aslinda onun "deprem gercegi ile yasamayi ogrenmek" soyleminin bilinc ve farkindaligi; TC 'deki her turlu olumsuz gercegi gorebilme ve ideolojik inancsal dogrularla carptirmama ve gormemezlikten gelme yerine herkesin beynine bir algi veren bilgi olsun.
  20. evrensel-insan şurada cevap verdi: politika başlık Mustafa Kemal Atatürk
    Kusura bakmayin ama; hak ve ozgurluklerin tanimi ve temsili sizin imanlasmis inancinizda bilincaltinizda "bolunme" olarak sabitlenmis. O yuzden ne soylense bos. Sadece son kez size, tek milliyetciligin diger kokenler uzerindeki diktatorlugunun o ulke ve toplumunun bolunmesine yol acan ve ulke eliyle emperyalizme hediye edilen bir gercek oldugunu soylemek isterim. Bunun icin yakin tarihe bir bakmaniz gerekli. Bir politikaci bir zamanlar demiski "politika bosluk tanimaz, senin boslugunu baskasi doldurur" iste TC olan da budur, senin algilayamadigin ve goremedigin sorunu, gelir emperyalist zihniyet ustelik seni kullanarak kendi cikarina cozer. Iste "cehennemin yollari iyi niyet taslari ile doludur" cumlesi tek milliyetciligin diktatorlugunun yaptigidir. Kendi dusen aglamaz. Bu da hatayi emperyalist zihniyette degil; bu zihniyete yol veren zihniyertte aramak gerektigidir. Sen baska kokenleri distalar otekilestirirsin, baskasi gelir onu kullanir. O yuzden kendi hatana aglamak yerine ya da baskalarini one surmek yerine, once hatanin bu imanlasmis tek milli inanc ta oldugunun algilanmasidir. Yarin, is isten gecmeden. Unutma ne SSCB ne de bir Yugoslavya kaldi.
  21. Ben Her turlu yaratici put ya da soyutunu bosa cikarmak ve desifre etmek icin sorgularim. Cunku konu tanri v.s. degil; onun eylemi ve zihniyeti olan tanrilastirmadir. Ben ise insanlastirma icin sorgularim.
  22. Buna en son ornek, S.Hawkins'in yaptigi "bilim yasalari tanri olabilir" aciklamasidir. Evet kendisi belki kendini rahatlatacak aradigi tanrisini bulmus olabilir, ama; bu aciklamanin ne bilim ile ne de bilimsellik ile bir ilgisi yoktur. Bir zamanlar R.Dawkins'in acikladigi "gen bencildir" ibaresi de, bireyci akilciligin canavarlasmasina vesile olmustur. Burada aciklanan genin "bencilliginin" evrimsel icerigi, egosal, bencillik olarak algilanmis ve su istismar edilmistir. Tarih bunun ornekleri ile doludur. Yani fenomenal organlara zihin yuklenmesi yeni degildir. Bu iste olani gormek yerine, olanin ardinda buzagi aramak ve emperyalist zihniyetin dini ve dogallik kisvesi altinda kendi amacinin cikari dogrultusunda kullanimini getirmektedir. Kanin asilligi, deri rengi farkinin irkciligi, kafatasi irkciligi, sosyal Darwinizm, genin bencilligi ve bilm yasalarinin tanrililigi hep bu hizmte on ayak olmustur. Amac bellidir, insanoglunu bir vesile ile teslim alak ve caresiz birakmak. Iste ancak biimsel bakis acisi bu oyunun farkinda ve bilincindedir. Emperyalist zihniyetin yaptigi gibi bunu kendi cikarina kullanmaz, sadece desifre eder.
  23. Bilindigi gibi, Sivas/Madimak kitlesel katliami ile gundeme gelen ve 3 gun sonra katledilen U.Mumcu ile devam edecek olan ve icinde bulundugumuz senede de , bir cok katliam ve faili mechul cinayetleri etkileyecek olan "tum bu insanlikdisi katliamlarin arastirilmasina bir cizgi cekmek" anlayisini tasiyan, zaman asimi bahanesi, yalani; bir insanlik sucudur. Insanoglunun en buyuk degeri olan yasam hakkini ustelik insanlikdisi yontemlerle elinden almak insanlik sucu zamansizdir ve adi gecen ulkenin tarihinde bir kara lekedir. Zaman asimi bahanesini one surenler ve bu katliamlari unutturmek isteyenler, hic suphesizki bundan cikari olanlardir. Yalniz bilinmelidir ki bu cikarin icerigi ne olursa olsun; bu cikar bir insanlik sucudur ve tarih onunde er gec hesabini verecektir. Umarim toplumumuz ve farkli halklarimiz hic bir ideolojik inancsal dogru farkini bahane etmeden bu insanlik sucunu insanliga yakisir bir sekilde, bu sucu islemek isteyenlerin yuzune haykirirlar. Sonucta bu konuda "biz/oteki" temelli bir sessizlik sadece bu suca ortak olmaktan baska bir sey degildir. Insanoglunun yasami onun en degerli olgusudur, hangi nedenden bu onun elinden alinirsa alinsin, bunun savunusu yapilamaz ve ort bas edilemez. Bunu yapmak isteyenler insanliktan nasibini almamis beyinlerdir. Ayrica farkli bir nedenden gelen bir sessizligin kendi sesini duyurmasi da baska sessizlikler temelinde susturulur. O zaman bu insanlik sucuna ideolojik inancsal fark temelinde sessiz kalmamak, kendini insan olarak goren her bir kisinin insanlik gorevidir.
  24. Tabiki zaten soros ideolojisi mikroayrimcilik uzerine kurulur. Yalniz tek milliyetcilik yapmak ta ayrimciliktir, cunku digeretnik kokenleri kendinden ayirir ve otekilestirir. O yuzden Ataturk'te olmayan antiayrimciligi iyi algilamak gerekir. Cunku ayrimciliga karsidir, ama farklarin farkindadir ve farklari bir arada tutabilmek icin hak ve ozgurluklerin de farkinda ve bilincindedir. Herhangi bir tek milliyetciligin hakimiyetinde degil de, tum etnik kokenlere ayni mesafede ve hepsini tanir olarak.
  25. Kisinin bilim adami olmasi ile, onun acikladiginin bilimsel ya da kisisel olmasi farklilasir. Bir bilim adaminin kendi inanc ve ideolojilerini aciklamasi, bilimi degil; kendini baglar.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.