evrensel-insan

Bilginin bilinmemesinin ya da bilincalti bilinmek istenmemesinin tek nedeni "ezber bozmak" taki aklin sorgulanmazlarinin ve iman temelinde inanilan ideolojik dogrularinin "yanlislanma" korkusu ya da inancin "sarsilmasi/suphesi" temelinde kisinin dusecegi bosluk ve yasayacagi sosyo-psikolojik sorunlardir. O yuzden kisi neye inaniyora onu bilmeye tasimasi bilincli bir davranistir. Yani bilincaltinin kisiyi yonlendirmesi yerine; kisinin kendini yonlendirmesidir. Yani kontrolun inancsal ideolojik dogrulardan, kisinin eline gecmesidir. Burada gecen inanc ve iman sadece dini ve teolojik fizik otesi anlaminda degildir. Aklin kendini bilmeden tatmin etmesi temelindedir.

Dinler degil de; dinlerin yonlendirim ve yaptirimi ve kulluk teslimiyeti suru psikolojisi ve korku felsefesi, zihnin gelisiminin onunde bir engel olma vasfi ile aynidir.

Sokratesin "peygamberligi" o gune kadar olan ilkel bilimselligin ve temeli gozlemin yerine akilciligin gercegin ne oldugu tartismasini yani metafizigi hem varliksal hem de fizik otesi olarakortaya atmasidir. Boylece bilgi insanoglundan alinmis ve insanoglu disi bir guce bahsedilmistir. O gun bugundur insanoglu bilmek yerine, varlamak ollamak ve inanmak uzerinde kisir dongu mucadelesi vermektedir. Bu durum taa modern bilimin metafizik yerine epistemolojiyi temel almasina ve tanriya bahsedilen zihinselligin tekrar bilissel bilim olarak insanogluna iadesinden sonra, yani 20. yuzyilin ikinci yarisindan itibaren, hem bilim hem bilinc hem bilgi yerine oturmustur ve bu sefer bilissel oldugundan da bunu kazananin geri donusu yoktur. Kisaca gercek ve ne oldugu, insanoglu yapilandirilmisligidir. Bilimsel olan ise olgudur. Ayrica bilimsellik artik, akilciligin varligi o teklemesi, ilklemesi, mutlaklamasi v.s. takintisindan da supheden de kurtulmustur. Cunku fenomeni degil gozlemini ortaya koyar. Olgusal gecerliligi gozlemsel yanlislanabilirlige kadardir.

Ne teolojik ne de teleolojik olgu yoktur. Yani herkesi bagliyan bir gecerlilik ve gozlem yoktur. Olan sadece aklin kendini inandirdigina kendince dogruylayici bir gercek bulmasidir. Bu da sadece dogrulayani baglar. Ayrica dogrulama arasi tartismalari getirir ve yanlislanabilme olanagi yoktur. O yuzden ideolojik inancsal dogrular arasi tartisma ikna olma/etme tartismasindan ote gidemez.

Bu nasil anket, yahu! Ikinciden de illa bir secenek istiyor. Yani dinsizlik secenegi yok. Bugun dunya nufusunun nerdeyse 1/3'u dinsiz.

Cayin yaninda ne var? Kuru kuru cay gitmez.

Evet, herkesi "6. filo" tarihindekini tekrara davet ediyoruz.

Tabi ki ne zaman istersen. Tek ricam basliga sadik kalmamiz. Yani ayni konuyu ve ayni icerikte iki uc basliga tasimamamiz.

Dinin zorunlulugu olmasi ve bunun da devlet eliyle olmasinin zorunlulugu nerden geliyor? Halifeligi, saltanati, padisahligi v.s. kaldiran, dini neden devletten ayiramadi? Bunun nedeni Ataturk'un bakis acisi degilmi. Eger Ataturk o bilincte olsaydi: SSCB'nde oldugu gibi dinsiz diktatorluk kurabilirdi. Yada batida oldugu gibi birey devletinin sekuler zihniyetinde hem dinliye ve din cesitliligine hem de dinsize hak ve ozgurluk taniyabilirdi. Zaten osmanli ayrimi muslim gayri muslimden dolayi toplumun gayri muslim/sunni kesimi zaten vardi. Ayrica neden Ataturk 1924 muzayedesinde, Turkiye disindan dini sunni olanlari tercih etti de, turkce konusanlari tercih etmedi. Evet Ataturk pragmatistti ve birey bilincine de sahip degildi. Yalniz kendisinin kisisel ideolojisive inanci dini distalasaydi, pekala sekuler laikligi secebilirdi. Secmemesi,kendisinin sekuler bilince sahip olmadigini gosterir. Ayrica bireyin devletinin degil de; devletin vatandasini kurmasi da birey bilinci olmadigini gosterir. Din konusunda Istiklal Marsi bile dini ve fizik otesi misralar icerir. Ayrica dogana sormadan islam yazilmasi da bir gostergedir. Birey devletinde, devlet bireyi icin vardir. Vatandas devletinde ise vatandas devleti icin vardir. Bunu en guzel genclige hitabe'de goruruz. Yani "ey turk gencligi birinci vazifen, turk istiklalini turk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve mudafa etmektir" yani turkiyede dogmak kisiye bir gorev yukler. Halbuki birey devletinde, devletin gorevidir bireyine egitim, ogretim, is, konut, saglik v.s. temelli yasam ve iliski olanagi saglamak. Ataturk'un genclige yukledigi gorevi;birey devletlerinde asker ve polis yuklenir. Hic dusunuldumu Ataturk neden Lenin'i uygulamadi? Cunku Ataturk "murebbeh seviye" yani emperyalist seviye istiyordu. Yani ne teokratik ve otokratik doguyu ne de yeni gelisen sosyalizmi secmemisti. Sadece sirf yunan olarak savastigi batiyi kendine hedef secmisti. Bunu da ancak milliyetcilik bilinci ile yapti. Kisaca on plandaki dinin yerine milliyetciligi ve turklestirmeyi on plana aldi ve dini ikinci plana aldi. Osmanlida zaten milliyetcilik yoktu. Kisaca Ataturk 20. yuzyilda 18. yuzyilin ideolojik inancini secti. Zaten Osmanli'yi da parcalayan ve yikan milliyetcilik ayaklanmalari ve bu temelde ondan kopan ulkeler oldu. Bu temelde din ile devlet islerinin ayrilmasi olan laiklik, ancak sekuler yani dunyevi/beseri ve akli bilinc ile saglanir. Sekuler bilinc yok ise laiklik te yoktur. Ataturk'un yaptigi "ilimli Islam" ya da deizm anlayisidir. Yani tanri ve korkusu on pplandadir, dunya oteligi onplandadir. Islamin sartlari ve kuran ikinci plandadir. Zaten ilk plan olsa seriat olur. Iste o yuzden TC islamin sartlarini ve kurani uygulayan degil; imanin sartlarini uygulayan bir toplumun temelini atmistir. Bu da 1970'lere kadar surmus, sonra bir araplasma islami baslamistir.

Miili devrimin sence ne oldugunu, tamamlanip tamamlanmadigini, sinif icerigini ve sadece bir etnik kokene mi ait oldugunu v.s. aciklar misin? Yada madem milli devrim ve bu turk devrimi; o zaman milli kurd devrimi ya da milli ermeni devrimi mi bekliyorsun?

Burada gereken farkindalik ve bilinc olani icsellestirebilme. Yani her bir kisinin kendi kokeni disinda diger olan kokenleri de kendi olarak sahipenmesi. Aksi zaten tek milli koken temelindeki ayristirma ve otekilestirmedir. Yalniz ve maalesef bu bilinc kendi kendine gelmez. Tarih bunu verir ve otomatiklesir, bilincli olmadigi icinde geri teper. Yani kendi etnik kokeninden olmayan bir komsusu ile gecinebilen birinin, mikroayrimcilik olarak kiskirtilabilmesi, onu komsusu ile gecinemez ve kavgali duruma getirir. Cunku tarihin bu cok sesli mozayigi sadece dogalkolandir, bilincli ve farkindalikli degildir. Iste sorun bunun bilinc ve farkindaligini kaszanmask/kazandirmak ve her turlu mikroayrimciligin uygulanabilirligini ortadan kaldirmaktir.

"Ayni evrim" derken neyi kastediyorsun. Sana daha once evrim kavraminin tanimini ve anlam ve icerigini vermistim. Benim politika ile bir isim olmaz. Bilimde politika yoktur. Beni "okuzun altinda akilci buzagi aramak" etkilemiyor. Cunku boyle bir aramaya ihtiyacim yok. Ustelik bu arama bilimsel degil. Cunku ben akli sadece insanoglu temelinde ve zihniyetinde sisteminde duzeninde yasam ve iliskisinde ve kurumsallasmasinda, tekniginde fenomen ortaya koyumunda v.s. ararim. Cunku yaratim isi epistemolojik olarak insanoglu yetisidir.

Kimdir ve neden bu yakistirma yapilmaktadir? Bu yakistirma bir cesit "matematikci, fizikci, kimyaci, biyolog" v.s. gibi kisinin kariyer ya da uzmanlik alanini belirtmek icin midir? O yle bile olsa, evrim sadece bir dalin temelinde degildir. Bir cok dali icerir. O yuzden de evrimin hangi dali ise onu belirtmek yeterlidir. Buradada evrim kavramini koymaya gerek yoktur. Mesela genelojist, antropolojist, biyolog, zoolog v.s. demek yeterlidir. Cunku butun bu dallarin temeli zaten evrime dayanir. O yuzden evrimci olarak mesela politika da tarihte Trocky vardir. Lenin'in devrim uygulamasina evrim ile karsi cikmistir. Buradaki fark, bir seyi dogal ve kendi akisina birakmak-evrim. Bir seyi iktidar, guc, otorite temelinde olani devirerek yerine getirmek-devrim. Yani evrimin fiili evrilmek, devrimin fiili devirmekdir. Farkina varmak adina, devirmek te bir bilincve insanoglu fenomeni yani akil varken, evrilmek te, bu yoktur; yani EVIRMEK DEGILDIR. Cunku evirmek yine insanoglu aklini icerir. Evirmek: 1 Döndürmek, çevirmek ts 2 Yapısını değiştirmek, taklip etmek ts 3 Evirme çaprazlama ts 4 evirme Evirmek işi ts 5 evirme Bir önermenin konusunu yüklem, yüklemini de konu durumuna getirerek, vargısı doğru olan yeni bir önerme çıkarma, akis: "Hiçbir insan ölümsüz değildir" önermesinden evirme yoluyla "hiçbir ölümsüz insan değildir" önermesi çıkarılabilir O yuzden evrim ile evirim ayni degildir. Biri insanoglu akli gerektirir, digeri ic dinamige sahiptir. Ayni, secim secilim gibi.

Burada "egitim" den kasit "yetistirim/yonlendirim/yaptirim" anlamindadir. Din ogretimi ise sadece bilgilendirmek ve genel kultur icin verilir. Egitim demek, kisiyi o sekildeyonlendirmek ve yetistirmek demektir. Zaten din dersinin, sadece islama ve onun bir mezhebi olan sunnilige yonelik olmasi da bunu gosterir. Yani dini egitim vermek. Eger din ogretimi olsa idi, sadece islam ve de sunnilik degil; tarihsel ve gunumuz olarak dunyadaki gelmis gecmis ve halihazirda olan dinler ve inanclar ve bunlarin ana noktalari ile ilgili bilgi verilirdi. Hattabu dersi de bir dinsiz hoca verirdi ki, hic bir dini verirken one cikarmasin ve bilgisini verdigi her dine esit mesafede ve sadece bilgi olarak yanassin.

Bn de bunca yillik ogretmenim. Soyle dusun. Genelde bu tip kutlama v.s. temelli kullanimlar, baskasi icin yapilir. Iste sirf bu neden bile sahis ekinin ikinci ya da 3. tekil sahis olmasini getirir. Kime-ona/sana Afiyet olsun Saatler olsun Allah kavustursun Gule gule kullan v.s.

Nedeni artik cagdisiligi ve bilimsel olarak yeni bulgu olgu ve teorilerin yerine gelmesi. Bunu sana daha once de verdim. Gunumuz evrimsel biyoloji/evrimsel sentez (mesajlar-44/45) uzerinedir.

Asik Veysel'in anisina:

Berkant'in anisina: http://www.youtube.com/watch?v=sK8IxtmR8_Y

http://www.youtube.com/watch?v=Pkk_Si_707c

http://www.youtube.com/watch?v=BBE6D9kKqJs

Bir zamanlar "marksist, leninist, komunist, anarsist" sekli bir "solcu yakistirmasi" vardi. Ayrica, TRT'den dunya haritasinin sekli "Marks, Engels, Lenin" uclusunun cektirdigi resme benziyor diye kaldirilmisti. Bir de Afrika'nin bazi kabilelerinde ki dogal gorunumlu ust ciplakligi sansure ugratilmisti.

Yooo benden insanoglunun kendi yarattigi kendi ustu bir guce inanmami bekleme. Cunku bilinc geri gitmez, ileri gider. Ayrica bu bir ihtiyac meselesi. Benim boyle bir inanca ya da yaratima ihtiyacim da yok. Bana gore ne" dusuk" insan "ozelligi" vardir, ne de senin ile tartismalarda "seni bilmem kaca katlamak" diye bir dusuncem. Tartismalar bir egosal ustunluk/altta kalma v.s. temelli bir yaristan ziyade farkli dusuncelerin farkli bilgilerinin ortaya konmasidir. O yuzden ben seni senin dile getirdiklerinden algilamaya calisiyorum ve verdigim yanitlar da senin dile getirdiklerinden algiladiklarimdir. Pek yanildigim da soylenemez.

Patriotlar ile ilgili, basta patriotlarin bulundugu sehirlerde olmak uzere; bir suru eylemler surduruluyor. TKP ve TGB'nin basini cektigi eylemlerde, "cuval gecirme" den dolayi gozaltilar yasanmakta ve polis yine o vicdandisi baskisini eylemcileruzerinde uygulamakta. Bilindigiu gibi TC tarihinde "yabanci asker konuclanmasi" ile ilgili ilk eylem, "6. Filo" uzerineydi.

Neden benim dini felsefe sorunlarini sorgulamami ve bunun insanlik adina sorgulamasini gozlem ile dile getirmemi "bir denetleme" olarak algiliyorsun? Eger seni "denetleyecek" birileri varsa, onlar dincilerdir. Yani "bu kisi dinini ne kadar biliyor/bilmiyor-uyguluyor/uygulamiyor" seklinde. Benim serbest dusunur dunyamda zaten dine ve inanca ve de ideolojiye yer yoktur. Bilime bilimsellige bilissellige zihinsel insanliga, insanoglu temeline ve insanoglunu insanlastirmayan her turlu sorunun sorgulanmasi ve gozlemsel dile gelmesine yer vardir. Bence sen bir deistsin. Yani dini inandigin Allah'ini nasil algiliyorsan oyle degerlendiriyorsun. Tek sorun bunu Allah'inin sana yaptirdiginin degilde; senin aklinin kendi inandigi Allah'ini konusturdugunun farkinda olmaman, Olsan zaten kendilik bilisselligin baslamis olur. Yani kullugun ve teslimiyetin zarar gorur.