Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hak ve Ozgurlukcu Cumhuriyet-Demokrasi Farki


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Baslik ilk okundugunda, herkesi sasirtabilir ve bir tamlama olarak herkese garip gelebilir. Yalniz cumhuriyetin yani halk idaresinin halkin bilissel ve bilincli olarak katilimi adina halkinin kimi neyi neden ve nasil sectigini bilmesi gerekir.

 

Iste Turkiye toplumunun ve farkli halklarinin ana sorunu budur. Yani kimi neden ve nasil kendilerini idare etmek icin sectiklerinin bilinc ve farkinda olmamalaridir. Iste bir ulkenin toplumu ve farkli halklari bu duzey bilincte ise ve birey kisiligi yoksa ve gelismemis ise; Cumhuriyetin ne bir devleti olur, ne de bir demokrasisi olur. TC tarihinde olan da zaten budur.

 

Kim iktidara gelirse gelsin kendi politikasini ve cikarini devletlestirmistir. Bu ister milli ister dini agirlikli olsun, ulkede ve toplumunda daima bir kutuplasma yaratmis ve sadece demokrasi "biz demokrasisi/oteki diktatorlugu" olarak yansimistir.

 

Demekki burada sorun cumhuriyetin devlete bakis acisindadir. Eger devlet her turlu ideolojiden ve inanctan ve de her turlu iktidar politikasindan bagimsiz olarak bireyi ve halki icin ve onlarin her turlu farkli hak ve ozgurluklerinin tanimi, temsili ve uygulanmasi icin olsa; iste devlet, o zaman toplumunun ve farkli halklarinin devleti olur. Politika da sadece ulkesini ulke toplumu ve farkli halklarinin yararina icerde ve disarda yonlendirir.

 

Iste cumhuriyetin hak ve ozgurlugu tam da budur. Devletin bireyi, toplumu ve farkli halklari icin ve onlarin her turlu yasam standarti, ihtiyaclarinin karsilanmasi ve hak ve ozgurluklerinin hukuk guvencesi altina alinmasi ve sivil kuruluslarinin bireyinin toplumunun ve farkli halklarinin gerektiginde devlete bile karsi olarak hak ve ozgurluklerinin korunmasi, yonlendirilmesi ve saglanmasi.

 

Iste bir toprak butunlugundeki her turlu farktan olusan halklar, ancak bu sekilde bir devlet anlayisi ile birarada ve beraber, antiayrimci ve farklarin ve firsatlarin esitligi altinda yasayabilirler.

 

Aksi demokratik cumhuriyetin, politik cikar tarafli demokrasisinin devleti ele gecirmesi, devleti kendi tarafi yapmasi ve kendinden olmayani da devleti ve her turlu hukumet gucu eliyle bertaraf etme adina diktatorlugudur. Bu diktatorlugun anlam ve iceriginin adinin v.s. ne oldugu; onun diktatorlugunu, baskisini ve diger taraflari bertarafini kendi ideolojik inancsal dogru cikari temelinde degistirmez.

 

Bunu onleyecek tek zihniyet; devletin hak ve ozgurlugu ve toplumun ve farkli halklarinin da antiayrimci ve farklarin farkinda olan cumhuriyetidir.

 

Buradaki devletin ozgurlugu, toplumun her farkli halk ve kesimine hukuk temelinde esit mesafede olmasi ve firsat esitligi temelinde hak ve ozgurluklerin kullanim ve paylasimini ve saygi temelinde biribirini icsellestirmesini saglayacak sivil kuruluslari, egitim ve ogretimi vermesi ve biri biri ile gecinen farkli fakat biribirine saygili bireyler yetistirmesi ve her birinin hak ve ozgurlugunu birini digerine tercih etmeden esitlik ve antiayrimcilik temelinde uygulamasidir.

 

Bunu basaramayan ulkeler ve toplumlar, emperyalist zihniyetin elinde bir emir eri olmaya mahkumdur. Iste asil antiemperyalizm bu devletin bakis acisidir. Cunku emperyalist bir cikar gutmemektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birarada ve Beraberce Yasamak Uzerine

 

 

 

Insanoglunun birarada ve beraberce yasayabilmesi icin; aralarindaki her turlu celiski ve ayrim dogal goruntusunu; oncelikle fark ve iliski dusuncesinin goruntusune tasimasi gerekir.

 

Ilk gorunen celiski; insanoglunun sosyal bir varlik olmasiyla, bencil olarak algilanan kisisel gorunumudur. Insanoglu; dogdugu andan itibaren; bir bakima muhtaclik duyar. Buradan ilk insanoglu sosyalligi, anne ve dogurdugu kendi turu olarak yansir.

 

Bugun bir insanoglunun, en kucuk sosyal birim aileden, en buyuk sosyal birim evren temelindeki beraber ve birlikte yasama dusunce ve davranisinin; algi ve bilinc acisindan pek bir farki yoktur.

 

Bunun icin iki farkli bilinc gerekir. Biri bireysel, digeri insansal. Bu temelde bakildiginda; insansal bilincin, kendisine icinde bulundugu toplumu ve dunyasi tarafindan verilmesi gerektigi ortaya cikar. Ama maalesef; icinde bulundugu toplum da, dunya da; her turlu ayrim icinde yasamaktadir. Dolayisiyle verilen bilinc parcasal bilinctir. Nedir, bu parcasal bilinc;kisinin, bir olarak insan olmanin numenal butunlugune ulasamayan bilinctir. Yani, dil, din, milliyet, irk, cins, cografya, ulke, toplum, etik, kultur, tarih, koken, gelenek v.s. farklarinin farkina varamama ve sadece kendi farkini one cikarma, ustun kilma v.s. bilincidir.

 

Butun bunlar; Butunsel degil; parcasal bilinctir. Iste bu parcasal bilinc; derece derece, tum evrensel butunlukteki insanoglunu; biribirinden ayirir. Bu ayrimdan dolayidir ki; insanoglu, kisisel egosunun insanlikdisi ogelerine basvurur. Yani; erk, guc, otorite, iktidar, cikar, ustunluk, v.s. Kisaca yaris.

 

Iste bugun dogan bir bebegin yasam ve iliskilerini bekleyen hazir bir dunya vardir. Bu dunya; dogal zihniyetten dolayi, ayrimlar, cikarlar, celiskiler ve parcalar dunyasidir.

 

Bebegin, butun yapabilmeside; bu dunyaya ayak uydurmaya calismasidir. Iste bu caba kisisel bir cabadir ve Bireysel bilinc gerektirir. Bu bireysel bilinc te; Insansal Butunluk ve iliski temelindedir. Bireyin amaci, bu insansal bilinci yakalamak olursa; sorun kendiliginden cozulur. Cunku bu bilinc; Parcayi, butune; celiskiyi, iliskiye; ayrimida, farka donusturmesidir.

 

Butun bunlar; insanlikdisi bir kaynaga basvurmadan yerine getirilebilir. Kendi parcasinin ve diger parcalarin iliski icinde olabileceginin farkina varmak ve celiskiyi yaratanin; ayrim temelli bir yanasim oldugunun ve aslinda, ayrimi yaratan farklarin, parcalamaya yonelik oldugunun bilincinde olarak; Butunlugun; farkli parcalardan olustugunu ve her farkin butunun ayrilmaz bir parcasi oldugunu bilince cikarmasi gerekir.

 

Iste bu da daha once belirtilen; insansal vicdan ve evrensel saygiyi; bireysel hak ve ozgurluklere uyarlamakla mumkundur.

 

Iste birey bilincine ulasmis bireylerin; bir arada ve beraberce yasayabilmesi; her birey farkinin, insansal butunu olusturan, farkli parcalar oldugunu evrensel butunu de; bu farkli parcalarin beraberliginin farklarini koruyarak saglayacagini gorebilmesi ile mumkundur.

 

Buradaki en onemli unsur; bireyin kendi farkina bir "ayricalik" tanimamasidir. Iste bu herhangibir ayricalik, hem parcalanmayi, hem ayrimi, hem de celiskiyi; dolayisiyle; gucu, otoriteyi, iktidari, bencilligi ve cikari da; beraberinde getirir.

 

Ayricalik; insanoglunu; insanlastirmayan, yerlesmis, alisilagelmis ve otomatiklesmis bir olgudur. Bundan arinabilmek ise; ilk ve gereken bilinc asamasidir. Ayricalik yerine farklarin farkinin birbirini tamamladigi algisi hem fark bilincini ve farkindaligini hem de farklarin birbirinden ayrilmama bilinc ve farkindaligini getirir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Insan Haklari ve Ozgurlukleri

 

Oncelikle konunun ozunu algilamak gerekir. Bilhassa ulkemizde, insan haklari ve ozgurlukleri; siyasetin iktidar veya muhalefet, her turlu gorusune alet edilmekte ve bu hak ve ozgurlukler, siyasi bir amac ugruna arac olarak kullanilmaktadir.

 

Insan hak ve ozgurluklerinin basinda yasam hakki gelir. Bir kisi, nasil ve kim tarafindan ve hangi nedenle oldurulurse oldurulsun; olduren kisinin, kimligine, yerine siyasi gorusune bakmadan bunun bir cinayet ve insan hakkini ihlal oldugunun bilincinde olmak gerekir.

 

Insan hak ve ozgurluklerinin diger bir gerekli olanida; dusunce ve ifade ozgurlugudur. Bir kisinin, ya da toplumun milli-dini-geleneksel-kulturel v.s. ozelligini dile getirmesi; onun insan hak ve ozgurlugudur.

 

Ulkemizde, yasam hakki gibi; dusunce ve ifade ozgurlugu de; siyasi gorus temelinde kanunlarla yasaklanmaktadir. Bir kisinin, ya da toplumun; milli-dini ozelliginin dile getirilmesi konusuda; her turlu siyasi gorusun amaci dogrultusunda arac olarak kullanilmakta; kullananin amacinin bu hak ve ozgurlugu tanimak yerine, bunu kendi siyasi cikarina alet ettigi gorulmektedir.

 

Turkiye'de her turlu insan hak ve ozgurlukleri, ya yasaklanarak, ya gale alinmiyarak, ya da bir siyasi goruse alet edilerek su-istismar edilmektedir.

 

O yuzden, kendisine aydin, ilerici, devrimci v.s. diyen; kisaca "elit" kesimin; once insan haklari ve ozgurlukleriyle; siyasi gorusu oyle veya boyle bu hak ve ozgurluklere kendi cikarlarina uygun kullanmalarini gormesi ve buna bir butun olarak karsi cikmasi gerekir.

 

Ama; gorulen odurki; bu "elit" kesimin; kendisinin siyasete alet olmasi; onlarin insan hak ve ozgurluklerinden bihaber olarak , ustelik; bu alet olmaya da herturlu destegi vererek; insan hak ve ozgurluklerinin onune set cekmesidir.

 

Bir kisinin, ya da grubun; siyasi gorusu ne olursa olsun; bunun insan haklari ve ozgurlukleriyle bir bagi yoktur. Cunku, insan hak ve ozgurlukleri, farkli siyasi goruslerin "oyuncagi, kullanim araci" degil; bizzat, insan olmanin insanligi istemenin ta kendisidir.

 

Siyasi gorus farklarimizi ortaya koymadan once; insan olarak hepberaber, insan hak ve ozgurluklerini savunalim ve bu savunu da birleselim.

 

Ideal bir devlet; ulkesini tabusal/verisel/degersel ayrimciliga tasiyacak hic bir politika gudmemelidir. Eger bir devlet; belirli bir ideolojik strateji guderse, bu toplumun baska ideolojik stratejiler temelinde kutuplasmasi demektir.

 

Devletin gorevi ve isleyisi bireysel hak ve ozgurlukleri nasil bir degere sahip olursa olsun tanimakla yukumlu olmalidir.

 

Devletin yapilanisi ve isleyisi "Ben, bireylerim icin varim. Onlarin her turlu hak ve ozgurluklerini tanimak ve bunu yaparken de, bir bireyin hak ve ozgurlugunun diger birey uzerinde baski/mudahele/ustunluk araci olarak kullanmamasini sivil yonetim ve idaremin hukukuyla onlerim"

 

"Benim icin birey demek; kendi oz iradesiyle, kendi hak ve ozgurluklerini, hic bir baski/mudahele altinda kalmadan ve baskalarinin da hak ve ozgurluklerine mudahele etmeden istemde bulunma bilincini almis kisi demektir. Bir birey, eger bu konuda kimden gelirse gelsin bir sikayette bulunursa, bu hukukun bireyin dokunulmazligini koruma konusudur." Bir bireyin, devlet olarak bu bilincte yetismesini saglamak benim gorevimdir." "Iktidara hangi ideolojik gorus gelirse gelsin, devlet olarak bireyin hak ve ozgurluklerini iktidar amacli arac edinmesine ve herhangibir degeri toplumsallasma temelinde kullanim propaganda araci edinmesine izin verilemez"

 

Butun bunlar, devletin; toplumu kutuplastirici hic bir politik ideoloji ve inanca agirlik vermeyecegi ve hic bir ideoloji veya inancin tarafi olmayacagi anlamini tasir.

 

Bir devletin hic bir sekilde toplumu ayrimlastirici bir ideolojisi veya inanci soz konusu olmamalidir.

 

Insan hak ve ozgurlukleri; madalyonun birbirinden ayrilmaz ve birbirini tamamlayan iki yuzudur. Konuyu daha iyi kavrayabilmek icin; hak ve ozgurluklerin ne oldugunu, ortaya koyabiliriz.

 

Hak; insanoglunun ve onun bolunmez en kucuk parcasi bireyin; insanlik bilinci, tecrubesi, birikimi, gozlemi ve bilgisi; kisaca dusuncesidir. Bireyin hakkinin, ortaya cikabilmesi ise; o hakkin birey tarafindan davranisa yansimasi, yani ozgurluge kavusmasidir.

 

Dolayisi ile; nasil; davranisa yansimamis bir dusuncenin ne oldugu bilinmezse; eger dusuncedeki hakta, davranisa yansimazsa; o hakkin ozgurlugunden bahsedilemez.

 

Herhangibir bireyin; kendini kendi yapan, soyut/somut degerleri ve bunlarin dusuncesi, onun hakkidir. Bu hakkin kullanima gecmesi, yasanmak istenmesi ve yasanabilmesi ise ozgurlugudur.

 

Dolayisiyla; dogal dusuncenin; yonetim ve yonlendirim temelli toplumlari ayirmasi ve yoneten ve yonlendirenlerin hakki ortaya koymasi otomatikman; ortaya konmayan haklarin; dusunulmemesini ve davranisa ozgurluk olarak yansimasini onler.

 

Oyuzden ozgur olmak, ya da ozgurlukcu olmak; ozgurlukle degil; haklarin serbest birakilmasiyla paraleldir. Cunku serbest birakilan haklar, ancak yasam ve iliskilerde ozgur olarak yer alir.

 

Orneklersek; milli koken veya dini koken tum farklarin esitliginde birarada yasayabilmesi ve bir farkin diger farktan ustun/asagi olmamasi ve antiayrimci guvence de; birlikte, beraberce yasayabilmeleri icin; once her turlu milli, dini koken hakkinin taninmasi gerekir. Bu haklar tanindiktan sonra da; haklari uygulayacak olan bireyler; bu haklarin bilincinde olarak; yasamlarina ozgurce bu haklarini tasiyabilirler.

 

Oyuzden totaliter sistemlerde; yoneten ve yonlendirenlerin tanimasi gereken her turlu farkli haklarin esitligi ve antiayrimci butunlugudur. Iste bu hakkin "demokratik olarak taninmasi; otomatikman, bu taninan haklarin ozgurlugunu getirir.

 

Eger bir kisi; toplum icin birseyler yapmak istiyorsa; savunmasi gerekilen konu ozgurluk degil; haklardir. Cunku haklarin taninmasi; otomatikman haklari taninanlarin; bu haklari yasam ve iliskilerine ozgur olarak tasimalarini getirir.

 

Iste her birey; baskasinin hakkini tanirsa; otomatikman ona hakkini uygulama ozgurlugu tanimis olur.

 

Boylece de, bireylerin olusturdugu toplumda; hak ve ozgurlukler konusu saglanmis olur.

 

Cunku her bir bireyin hakki; baska bir bireyin ozgurlugu ile sinirlidir.

Her bir bireyin ozgurlugu de; baska bir bireyin hakki ile sinirlidir.

 

Dolayisiyle; benim hakkim; baskasinin ozgurlugunu tanimaktir.

Benim ozgurlugum de; baskasinin hakkini ortaya koymaktir.

 

Hak ve ozgurluklerin algi ve bilgisi birey bilinci gerektirir. Cunku hak ve ozgurlukler bireyseldir ve hic bir bireyin baska bir bireyin hak ve ozgurluk alanina girmesine musade etmez ve de bireyin her sart ve durumda hak ve ozgurluklerini savunmaktan ali koymaz.

 

Bu da yine insanoglu turu birinin kendi kendini sorgulama ve kendi numenal yetisinin farkina varma ve bu numenal yeti kullaniminin bireysel veinsanlik icin oldugunu algilama ve bilince cikarma.

 

Yalniz ulkemizde birey bilinci verecek bir numenal yeti kullanimi olmadigi ve doganlarin toplumsal kisilik olarak yetistirildigini zaten gozlemliyoruz.

 

Onemli olan bunun disinda kalan her turlu toplumsal iktidar/muhalefet kutuplasmasinin, demokratik haklar masalinin sadece ve sadece yonetenlerin politik amacinin cikarinin yararina olacagi ve hak ve ozgurluklerin insanlik degil; politik bir duygu somurusu olarak kullanilacagi unutulmamalidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazınızı okuyunca aklıma pluton'un permanides dialoğu geldi. :)

Demokrasi bir amaçtır.

Cumhuriyet ise bu amacın araçlarından birisidir.

Bizim gibi ülkelerde cumhuriyet olmaz.Olduğu takdirde Cumhuriyet ihanetle taçlandırılır.

O halde ne olur?

Demokrasi bir amaç olarak seçilmiş ise demokratik fikirlere uyum sağlayan toplum şekilleninceye kadar bu kurumu koruyacak bir konsey oluşturulur.

Konsey üyeleri yüksek nitelikte titiz ve tarafsız,adil ve ileri görüşlü aynı zamanda demokrasiyi çok iyi sindirmiş insanlardan oluşur.

Ne zaman halk demokratik bir kimliğe sahip olur,işte o zaman alınacak kararların seçiminde cumhuriyet hakkı oluşur.

Zaten sen bunları yazmışsın.Ben sadece çok kısalttım .

Sevgilerimle,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazınızı okuyunca aklıma pluton'un permanides dialoğu geldi. smile.png

Demokrasi bir amaçtır.

Cumhuriyet ise bu amacın araçlarından birisidir.

Bizim gibi ülkelerde cumhuriyet olmaz.Olduğu takdirde Cumhuriyet ihanetle taçlandırılır.

O halde ne olur?

Demokrasi bir amaç olarak seçilmiş ise demokratik fikirlere uyum sağlayan toplum şekilleninceye kadar bu kurumu koruyacak bir konsey oluşturulur.

Konsey üyeleri yüksek nitelikte titiz ve tarafsız,adil ve ileri görüşlü aynı zamanda demokrasiyi çok iyi sindirmiş insanlardan oluşur.

Ne zaman halk demokratik bir kimliğe sahip olur,işte o zaman alınacak kararların seçiminde cumhuriyet hakkı oluşur.

Zaten sen bunları yazmışsın.Ben sadece çok kısalttım .

Sevgilerimle,

 

Hangi ve kimin/neyin demokrasisi? teokrasinin mi, otokrasinin mi, teklesmis dini mezhebin mi/milli kokensel kimligin mi? Bireyi olmayan ve bireyi icin var olmayan sadece bir farki one cikaran ve farklari teklestiren bir demokrasi; ancak o farkin demokrasisdidir. Digerleri uzerinde ise bir diktatorluktur. Cunku bireyi olmayan toplumlar ya bir cemaattir, ya da bir ummet. Millet demek; her turlu farkli halki bunyesinde farklari ile birlikte barindiuran ve har farkin hak ve ozgurlugunun tanimini temsilini devlet olarak isleten ve devletin her farkli halki bir babanin farkli evlatlarini korudugu/kolladigi gibi koruyan/kolluyan ve evlat farki/ayrimi yaratmayan bir devlettir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasiyi anlatıyorsun ama bana demokrasiyi soruyorsun,

"Millet demek; her turlu farkli halki bunyesinde farklari ile birlikte barindiuran ve har farkin hak ve ozgurlugunun tanimini temsilini devlet olarak isleten ve devletin her farkli halki bir babanin farkli evlatlarini korudugu/kolladigi gibi koruyan/kolluyan ve evlat farki/ayrimi yaratmayan bir devlettir."

 

İşte bu devleti şekilde tutan tek şey demokrasiye olan bağlılığıdır. İlkesi ise tarafsızlığı,eşit uzaklığı ve genel kabulüdür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasiyi anlatıyorsun ama bana demokrasiyi soruyorsun,

"Millet demek; her turlu farkli halki bunyesinde farklari ile birlikte barindiuran ve har farkin hak ve ozgurlugunun tanimini temsilini devlet olarak isleten ve devletin her farkli halki bir babanin farkli evlatlarini korudugu/kolladigi gibi koruyan/kolluyan ve evlat farki/ayrimi yaratmayan bir devlettir."

 

İşte bu devleti şekilde tutan tek şey demokrasiye olan bağlılığıdır. İlkesi ise tarafsızlığı,eşit uzaklığı ve genel kabulüdür.

 

Madalyonun iki yuzu olan demokrasi ile diktatorluk arasindaki fark nedir?

 

Demokrasi milletin hangi temelinde saglanir. Sonucta millet toplulyuk olarak farkli halklari ve onlarin farkli hak ve ozgurluklerini icerir.

 

Bu baglamda demokrasinin bir dini ve milliyeti var midir?

 

Demokrasidekmi kurallar, yasalar yasaklar v.s. kime/neye karsidir?

 

Demo da cumhur da egerhalk demek ise; cumhuriyet ile demokrasi bagi, iliskisi ve celiskisi nedir?

 

Demokrat olmayan bir cumhuriyet (otokratik, oligarsik, monigarsik v.s.) nasil aciklanir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Aslinda bu savlar tek bir amaca yöneliktir.Ülkemizde bu savlar tartisildigi icin lafi dönüp dolastirip,"HALKLARIN ÖZGÜRLÜGÜ"kisvesine sokarak birlik ve bütünlügü sabote etmektir hedef.

 

Hak ve Özgürlük deniyor.Farkliliklardan bahsediliyor zaten ,bir millet olgusunu parcalamak ve o milletten baska milletler yaratmak. Emperyalizmin "kusbasi et"haline getirip kolaylikla yutacagi tarzda devletcikler yaratmasina , "hak ve özgürlük veya halklarin özgürlügü"semasina alet olanlar yardimci olmuslardir hep.

 

Ulus devletler emperyalizmin gözünde birer engeldir sömürme yönünden.Fransa,Almanya,Italya,Amerika,Belcika ve digerleri bunlarin hepsi birer ulus devlettir.Sinirlari icersinde degisik etnik kökenleri barindirirlar ancak bu etnik kökenlilerin en ufak bir kipirdanmalarinda en agir sekilde cezalandirma yoluna giderler.Konu Türkiye Cumhuriyeti Devleti olunca hem bu ulus devletler hem de onlarin icimizde ki gönüldaslari,yandaslari daha dogrusu isbirlikcileri hemen "halklarin özgürlügü"tekerlemelerine baslarlar.30 yildir kan yutan kan icien bir örgütü ve onun basini bagirlarina basarlar.Cünkü efendileri olan kompradorlar onlara öyle talimat vermektedir.bu talimati alan sözde gazeteci veya Akademisyen isbirlikci (karanlik aydinlar) okuyucusuna veya ögrencisine Türkiye'nin hak ve özgürlükleri yok eden gayri mesru bir devlet oldugunu yazar ve anlatirlar.Zavalli Kürtllerin haklarini ezmistir Türkiye Cumhuriyeti,onlarin özgürlüklerini elinden almis onlari zorla Türk yapmistir gibi yaklasimlarla hep Türk olmaya,Türk'ün egemenligine karsi savas acarak dün isgalcilerin yapamadigini bugün ülkeyi yöneten iktidar eliyle yapmaya calismaktadirlar.

 

Amac,Anayasada tüm etnik kökenlerin adlarinin gecmesidir ki buna anayasal güvence deniyor.Dolayisiyla asirlardir mevcut olan ve degisik adlarla bugüne kadar gelmis olan Türkiye Devletini devlet olmaktan cikarip kendi ideolojileri ve sapkin fikirlerine uygun bir konuma getirmektir.Türkiye bir devlet degil diyebilecek kadar sartlanmis olanlarin hak ve özgürlüklerden makaleler yazmalari gercekten komik bir durum.Türkiye devleti gayri mesru bir devlettir diyenlerle,Türkiye bir devlet degil cografyadir diyenler ayni yolun yolcularidirlar.

 

Tabiiki Türkiye Devleti sonucta cografi bir kara parcasinin üzerindedir.Almanyada öyledir Ingilterede öyledir yani bunlar havada asili degil birer kara parcasinin üzerindedirler.Türkiye devletin yok sayabilmek icin Türkiye devlet degil cografyadir diyerek aslinda Türk kimligini tartismaya aciyor ve reddediyorlar.Bir cografyada sadece bir irk yasamaz degisik irklar yasar bu nedenle Türk adi denmesi yanlistir.Iste hak ve özgürlükcülerin amaci budur.PKK icinde hak ve özgürlük savascilari denmektedir kime karsi bu savasi veriyor PKK gayri mesru Türk Devletine karsi!

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendisi disindakilere siyaset hakki tanimayan, kendilerini kendi öz kimlikleriyle ifade etmelerinden korkan, onlari inkar eden, asimile eden,...... bir sistem asla hak ve özgürlükcü olamaz, demokrasi asla olamaz. Ismi ister cumhuriyet olsun ister baska, fark etmez. Ben hak ve özgürlükleri, demokrasiyi sistemin ismine göre degil uygulamalarina göre degerlendiririm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslinda bu savlar tek bir amaca yöneliktir.Ülkemizde bu savlar tartisildigi icin lafi dönüp dolastirip,"HALKLARIN ÖZGÜRLÜGÜ"kisvesine sokarak birlik ve bütünlügü sabote etmektir hedef.

saygilarla

 

Bu senin 19. yuzyildan kalma milliyetciliginin ve farkinda ve bilincinde olmadan yaptigin boluculugun bir algisidir.

 

Cunku bir turlu algilamak istemedigin bilincaltina yerlesmis ve sorgulasmadigin milliyetciligin butunlugu degil; boluculugu korukleyecegi algisidir.

 

Buradaki milliyetciligin hangi etnik kokenden olmus olmasi fark etmez. Ister turk, ister kurd ister ermeni olsun v.s. milliyertcilik topluma ve farkli halklarina tek bir etnik pencereden ve o nun demokrasinin diger farklar uzerindeki diktatorlugunden bakis acisidir.

 

O yuzden ikide bir farklarin farkindaliginin butunlugunu kendi milliyetci boluculugun ile bir tutma. 21. yuzyildayiz ve herkesin her fasrkin bir butunluk icinde kendi farkinin hak ve ozgurlugu onun insan hakki ve evrensel hukuk geregidir. Aksi hak ve ozgurluk ihlali ve insanlik sucudur. TEK MILLIYETCILIK BIR INSANLIK SUCU VE HAK VE OZGURLUK IHLALI INSAN HAKLASRI IHLALIDIR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Milliyetcilik:

 

Ataturk Ilkeleri arasinda son derece onemli bir ilke olan milliyetcilik, akilcilik, gercekcilik, bariscilik ve cumhuriyetcilik ilkeleriyle butunlesen ve bu ilkelerle celisen yorumlara kapali bir ilkedir.

 

Milliyetcilik ilkesi, ulusal savasimin cikis noktasini olusturmus ve tum tutsak uluslarin kurtulus hareketlerine isik tutmustur.

 

Ataturk'un turlu demec ve soylevlerinde aciklik kazanmis olan bu ilke, Fransiz devriminden sonra dunyaya yayilan ozgurluk dusuncesinin tarihsel gelisimi icinde her ulusun kendi kaderini cizme inancinin dogal bir sonucu olmustur.

 

Osmanli Imparatorlugunun cokus doneminde, ulusallik niteligini yitirmekte olan dilimizin sadelestirilmesi ve dunyaya yayilmis Turk toplumlarinin arastirilip incelenmesi hareketlerinin ortak adi olarak Turkculuk akimi biciminde belirmistir. Zaman zaman butun Turk toplumlarini birlestirmeyi amaclayan Turancilik, zaman zaman da Islam Birligi kurmak gibi bir amaca yonelik Islamcilik akimlariyla karistirilmaya baslanmisti.

 

Bugun anayasamizda da yer alan milliyetcilik kavram bir ilke olarak, Turk ulusunun egemenligini kendi iradesine aldigi surec icinde gercek anlamini kazanmistir. Akilci, gercekci, barisci ve cumhuriyetci bir nitelik aldiktan sonra Ataturk tarafindan "Turk Milliyetciligi" deyimiyle butun aciklik ve kapsamini, gercek anlam ve kilavuzlugunu bulmustur. Bugun Ataturk ilkeleri arasinda yer alan milliyetcilik, cagdas anlamiyla siyasal, ekonomik ve kulturel bir devlet sistemi olmustur.

 

Milliyetcilik ilkesine gore, Turk ulusu buyuk insanlik ailesinin yuksek onurlu bir uyesidir. Bu bakimdan butun insanligi sever; ulusal onur ve cikarlarina dokunulmadikca baska uluslara karsi dusmanlik beslemez ve asilamaz.

 

Milliyetcilik ilkesi, butun cagdas uluslarla uyum icinde yasamakla birlikte, Turk toplumsal varliginin ozel karakterini ve baslibasina bagimsiz kimligini sakli tutmayi esas sayar. Bu bakimdan kendi ozune aykiri akimlarin ulkeye girmesini ve yayilmasini istemez.

 

Ataturk milliyetciligi, gerek bagimsiz, gerek baska devletlerin uyrugu olarak yasayan butun Turkleri, hangi dinden olurlarsa olsunlar derin bir kardeslik duygusuyla candan sevmek ve onlarin refah ve gelismesini candan dilemekle birlikte, siyasal sinir olarak Turkiye Cumhuriyeti sinirlarini tanir.

 

Milliyetcilik ilkesine gore, Turkiye Cumhuriyeti icinde, Turk dili ile konusan, Turk kulturu ile yetisen, Turk ulusunun her yonden yukselmesi dusuncesini benimseyen her birey, hangi dinden olursa olsun Turk'tur.

 

Milliyetcilik ilkesini, ulusal bilincimize Kurtulus Savasi ile percinleyen guc, Turk toplumunu birbirine baglayan en yuce bagin uluscu bag oldugu inancidir. Bu uluscu bagin en ozlu deyisi "Ulusal Birlik Duygusu"dur.

 

Milliyetcilik ilkesi ozet olarak: "Turk ulusunun yuksek karakterini, yorulmaz caliskanligini, dogustan gelen zekasini, bilime bagliligini, guzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik duygusunu araliksiz olarak ve her turlu arac ve onlemlerle besleyerek gelistirmek"tir.

 

Milliyetcilik ilkesi, Turk ulusunun "butun bireylerini, kaderde, kivancta ve tasada ortak bir butun halinde ulusal bilinc ve ulkuler cevresinde toplamak" inancidir.

 

-http://www.turkishnews.com/Ataturk/ilkeleri/ilke9.htm-

 

Ikide bir milliyetcilik'ten bahsediyoruz kendimi buldugum bir tanimi size aktarmak istedim.Yani Türkiye topraklarinda yasayan laz, çerkez, tatar, çingen, abhaz, rum , ermeni, kürt, yahudi, alevi , sunni , ateist v.s. her kesim benim nazarimda Türktür.

 

"Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvelâ bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır."

 

M. Kemal ATATÜRK

 

Milliyetciligi 19.Asirla sinirlayan ve ulus devletlerin bölünmesini demokratik bir gelisme gibi gösterme hastaligi emperyalizmin elde etme yöntemlerinden biridir.Ulus devletlerde etnik kiskirticilik,ayristiricilik yaparak böl parcala yut yöntemi ile dünyayi ele gecirmek.Örnek olarak Yugoslavya'nin parcalanmasi,Irak'in parcalanmasi,hedefte ki Suriye,Iran ve Türkiye'nin parcalanmasi icimizdeki isbirlikcilerle uyumli bir sekilde yürütülmektedir.Milliyetcilikten rahatsiz olanlarin,komünist,dinci ve liberal olmalari sasirtici olmamalidir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Etnik ayristiricilik modern fasizmin bir bicimidir.21.Yüzyilda ki etnik anlayis,bir devletin icindeki herhangi bir halki veya kabileyi ayri bir devlet kurdurmak icin kiskirtan ayaklandiran anlayistir.

 

 

saygilarla

 

Tabiki zaten soros ideolojisi mikroayrimcilik uzerine kurulur. Yalniz tek milliyetcilik yapmak ta ayrimciliktir, cunku digeretnik kokenleri kendinden ayirir ve otekilestirir.

 

O yuzden Ataturk'te olmayan antiayrimciligi iyi algilamak gerekir. Cunku ayrimciliga karsidir, ama farklarin farkindadir ve farklari bir arada tutabilmek icin hak ve ozgurluklerin de farkinda ve bilincindedir. Herhangi bir tek milliyetciligin hakimiyetinde degil de, tum etnik kokenlere ayni mesafede ve hepsini tanir olarak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.