Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Bugün pazartesi, ama ben güne güzel başladım. Öncelikle her günkü gibi sabah 6.30 da kalkıp 7 de servise binmek zorunda kalmadım. 8 de kalktım, 8.30 da servise bindim 9 da işe geldim (insani koşullarda çalışmak diyorum ben buna) sonra arkadaşlarla oturup güzel bir kahvaltı yaptım sohbet ettim tabii güzel bir müzik de bize eşlik etti.
Oturduğum yeri sevmedim bugün, hemen kapının dibinde, üstelik banko gibi her yanın çevrili, sıkışık ve dağınık, kısıtlanmış... Aldım masamı, koltuğumu, bilgisay
Insanoglu, kisisel toplumsal ve de sosyal yasam ve iliski kurabilen bir fenomendir.
Yalniz tarih boyu baktigimizda, insanoglunun; kisisellestigini ve toplumsallastigini gorebiliriz de, bir turlu sosyallesebildigini goremeyiz.
Bunun ana temeli, insanoglunun evrimsel gelisim olarak beyninin kazandigi zihinsel soyutlama, soyut degerleme ve soyut degerlendirme yetisi ve ozelligidir.
Iste insanoglu kendi turu bunyesinde bu soyutlama ve soyut degerleme/degerlendirme temelinde farklilasmis,
Bugun insanoglu tarihine baktigimizda, kendisine dogumdan verilen degerlere; ya sorgulamasiz sarilmis ve savunmus, ya da yeri geldiginde de karsi cikmistir.
Bu degerler genelde, metafizik, varliksal, inancsal, ideolojik, izmsel, etik ve felsefi degerlerdir.
Genelde bilimsel bir temeli olmayan bu degerlerin, insanoglu cagi degistikce ve yasam ve iliski dozen ve sekli degistikce "eskimesi, gericilesmesi, tutuculasmasi, yobazlasmasi" soz konusudur.
Iste radikal yani, koktenci olarak bil
Halinden memnun olmanın zenginlik olduğunu anlayamazsak, hayat boyu bahçemizde gömülü hazinenin farkında olmadan yoksul bir hayat süren adama benzeriz.
Bir okulda ilkokul çocuklarına eğer gerçekleşecek 1 dileğiniz olsa bu dilekle ne yapmak isterdiniz diye sormuşlar. Çocuklardan bir tanesi, "Eğer gerçekleşecek bir dileğim olsaydı, annemin istediğim kadar çikolata yememe izin vermesini dilerdim," demiş. Diğer çocuklar bunu onaylayarak alkışlamışlar. Bu gerçekten iyi bir dilekmiş.
İkinci ç
Normalde yeni günü "GÜNAYDIN" diyerek selamlamayı çok seviyorum. Seviyorum ama hiç de selamlamıyorum artık neredeyse. Gün aydınlık değilken, gün aydın demek bana yapmacık gelmeye başladı sanırım. İşte bu yüzden yeni yıldan en büyük isteğim aydınlık günlere uyanabilmek..
Az önce çok güzel bir yeni yıl mesajı okudum:
"En çok neyi seviyorum biliyor musunuz, yılbaşı gecesi herkes aynı yöne doğru bakmayı başarabiliyor. Bütün umutlar, beklentiler hep aynı yönden gelecekmiş gibi, herkesin yüzü
Sadece bir rüya idi aslında, ama düşündükçe, gözlerimin önüne geldikçe, ruhumda karmakarışık duygular uyandıran bir rüya. Hani "göğsüme fil oturdu" deriz ya, iki göğsümüzün ortasına. Sanki yarmış biri orayı, içine bir çuval taşı doldurup tekrar dikmiş. O vakit derin derin nefes almaya uğraşırsınız, ama ne mümkün. Çabalarınız beyhudedir, fil göğüs kafesinizin tam da üzerine oturmuştur bir kere…
İşte tam o noktadan, zaman zaman belki geçer diye yumrukladığım yerden, çatlıyor mu, yarılıyor mu,
Uzun zamandir "hani su herkesin ve herseyin ilk nedeni" konusu var ya, ya da "herseyin teorisi" denilen konu; bu temelde sorgulama, inceleme ve arastirma yapiyordum.
Aslinda bu arastirma cercevesinde bir seyin farkina vardim. Aslinda bu farkina varilan sey, yine herseydfe oldugu gibi, normal disi idi.
Sonucta bizim en buyuk hatamiz ve sorunumuz, hep etkenden edenden yapandan, varliktan v.s. yola cikmak.
Halbuki farkina varilmasi gereken bir edilgen; yani hareketsizi, hareketli kilan,
öylesine özel bir çoğrafyada yaşıyoruz ki anadolu antik kent yerleşimlerini saymakla bitiremeyiz hoyratlığımız ve aldırmazlığımız yanı sıra bir kaç menfeat uğrunu bunları tahrip etmekten vaz geçmiyoruz gecen hafta sonu doğa yürüyüşlerimizde bir olay beni yine etkiledi antik dönemlerde insanların psikolojik sebeblerinden ötürü yapmış oldukları bazı sembollerin define bulma amaçlı tahrip edilmeliri ayrı bir acı olaydır bu işle ilgilenen arkadaşlara sesleniyorum doğada her gördüğünüz sembol ardınd
ilk baharın havası,kuşların yuvası,kalplerin yarası.. kuşlar cıvıl cıvıl öter;çiceklerin kokusu heryere söker;tane tane yaprak döker...ilk baharın mutluluğu çiceklerin kutluluğu hoş geldin ilk bahar;kokusu mis gibi her yeri sarar ;güzelliği her şeye yarar;hoşgeldin ikbahar! yazın mujdecisi;hoşgeldin ilk bahar........ size bir şey diyeyim kim olursanız olun ilbahar bazen rüya gibidir.insanı cennete indirir,sanki. tabiyki siz ilkbaharın güzellikleri ile kendinizi överseniz. böyle olursa her şeyd
Ayakları olmayanlar yolunu kaybedemez!
Sevdiğimden bu yana acelem var.
Çelik çomak oynuyor aşk; yanak çukurunda.
Ömür kuyusunun kovası iken ayrılık
Islanıyor, ehli akla kadar duyu..
Nemlenen tüm uzuvlar,
Tüm yağmurlar; omuriliğe çarpmalar..
Bir kibrit içimde yakıyor yaşamı.
Yarınlarım için sol tarafımdaki ben'i görürsen
Kaç; onlar sana ecnebi olanlar..
Tanık yok dışarıdan bakılınca
Tanık olsun bana yüzünü ezberleten gölgen.
Ben çalmadım elinin üstündeki titrekliği,
Aşkları
Son'a bir damla kan kala ağızlarda
Yaşam, firar; ölüm merhabadır.
Sevdadan evvel sarfiyatınadır kulluğunuz.
Cümle alem bilsin ki;
Kalemimi tutuşturan Tanrının adıyla
Seven/ler m a s u m d u r...!
Puştluğun anlam bulduğu dünyada, tanımsızlaştı can veren sevmişliğim.
Ben yaşamı nasırından tanıdım Helin.
Ahiri belli bu silinmişliğin..
Isırgan takvimler ansızlığın donukluğuna katıldı.
Panzer gibi gürültülü, yıkıldılar üzerime.
Mevsimler Helin, kahırlar için birleştiler
Vadesi kısal
Ben seni her gün başka türlü seviyorum
Kimi gün bir kardeş gibi, bir bacım gibi
Kimi zamanlar neşem gibi acım gibi..
Bazı zamanlar derdime ilacım gibi..
Ben seni her gün başka türlü seviyorum.
Her gün bendesin aklımdan hiç çıkmıyorsun.
Sevdim seni ateş de olsan yakmıyorsun
Her adımımda benimle bir atıyorsun
Olmasan da her gece benle yatıyorsun
Ben seni her gün başka türlü seviyorum.
Saçların gözün siyahtı karayı sevdim
Yüreğime açtığın bu yarayı sevdim.
Sen yaşıyorsun diye bu d
Gün
Bugün.
Saat bu saat..
Yarına kalmaz aşk..
Bir rüzgardır aşk....
Esintisini duymak gerek,
Solumak,
İçine çekmek gerek.
Bir ulu çınardır çok zaman
Golgesinde uyumak,
Sırtını yaslamak gerek...
Bazan,
Bir kar tanesinin
kristalindedir aşk.
Dokunmak gerek.
Aşk,
Yüreğe düştüğü zaman,
Hiç bırakmamak..
Dört elle sarılmak gerek...
Necdet GÖKNİL
Sen düşüncelerimde oldukça ben varım.
O zaman..
İstediğim kadar,
İstediğim yerlere getiriyorum seni.
Ellerimi boynuna dolayıp,
Uzun uzun bakışıyoruz...
Bazan sokak sokak dolaşıyoruz birlikte..
Hangi bahçede çiçek görsem
Koparıp, sana veriyorum,gülümseyerek.
Her çiçek sen kokuyorsun.
Utangaç çocuklar gibi
Gözlerime bakıyorsun.
Bazan
Sahilde bir çay bahçesine
gidiyoruz seninle
Semaver çay söylüyorum-sevdiğini bildiğim için.
İnce belli çay bardağımda
Ş
Insanoglunun ilk ve duyusal algisi evrimsel ve hayvani (anima/animus) temelli bir algidir.
Yani algida, sadece uyari temelinde bir "uygula/uygulama/ertele" v.s. temelli bir algi vardir.
Diyelim karnin acikmasi bir uyaridir ve karninin aciktigi uyarisi alindiginda, ya doyurmak eylemine gecilir ya da o an icin ertelenir. Bu bir secim hakkidir ve tamamen mustakil var olan varligin bilincli bilincsiz ortama zamana duruma v.s. gore bir secimidir.
Akilsal algilarda devreye beyinde o zamana
Bahçeye bir bülbül geliyor yıllardır.Kah gelip uykumu kaçırıyor, kah uykumdan uyandırıyor.
Nasıl bir şakımadır, nasıl bir ötüştür!
Aslında tarifsiz...
Cennetten bir ses diyeceğim, bilmiyorum ki cenneti..
Bir sabah yine o sesle uyanıyorum.Meşk ediyor sanki mübarek.(Ama bu sefer nasıl yakın..)
Sese yöneliyorum yataktan kalkıp hızlı hızlı.
Meğer balkonun demirine konmamış mı.
Şakıyor var gücünle
büyülü gibi, esunlu gibi..
Nasıl güzel!
Aslında tarifsiz..
B
Bugünümü sana ayırıyorum, sadece sana. Senin için şarkılar dinleyip seni anlatanı bulmak, yüreğimi seninle doldurup sonra da onları kağıda dökmek ve sana yüreğimde yeniden yeniden yerler açmak için. Her yerim sen olsun istiyorum, çepeçevre seninle sarılmak, havanın ısıtamadığını seni düşünerek ısıtmak, içtiğim çayda tadını bulmak, tadını buluncaya kadar içmek. Biliyorum bunları seni bilmeden yapmak çok zor. Ben, seni bilmek istiyorum!
Sana bakmayı seviyorum, yüzündeki her izi, her hareketi e
Bilimin felsefesinde, "demarkasyon, yani sinirini belirleme" sorunu, bilim ile, bilim olmayanin buna bilim ile sozde bilimi, ve digger etkinlikleri ve inanclari da dahil ederek ne oldugunun nasil farkini ortaya koymak sorunudur.
Bu konudaki tartismalar, bir yuzyildan fazladir, bilimin felsefesi ve bilim kisileri arasinda ve bilimsel metodun genis temelinde ortak bir anlasmaya varilsa da cesitli dallarda devam etmektedir.
Dogrulamaya/kanitlamaya karsit olarak yanlislanabilirlik bu siniri
Herhangi bir islevin, yapilandirilmisliginin yapi ve islevini algilamak o yapi ve isleyisin bilisselligi ile mumkundur.
Bu baslikta, neyin ne olarak ortaya kondugu ile ilgili bir aciklama yapacagim.
Herseyden once islevin olabilmesi icin; asagidaki islevler gereklidir.
Bunlar;
Yansima
Algilama
Yansitma
olarak uclu bir yapilandirilmisliktir.
Burada soyle bir aciklama yapalim.
Yansiyana- A diyelim
Algilamaya- B diyelim
Yansitmaya da C diyelim.
Burada
Bu akşam sinemaya giderken Radyo'da çalan şarkının solistini çok sevdiğim halde hatırlayamadım.Film başlayana kadar neydi neydi diye yırtındım yok! Uçup gitmiş sanki beynimden.
Kızım "anne sen o filme yalnız gitme diye" tembihlemişti.Neymiş, ben çok ağlarmışım.Eskiden ağlamazdım ki ben, şimdi şimdi ağlıyorum filmlere.Yaşlanıyorum galiba bilmiyorum.
Filmin 2. yarısında kızımında tahmin ettiği gibi epey ağladım.Film bitti ama benim ağlamam kesilmiyordu.Sinemadan çıktım arabaya doğru yürürken bir
Fizik ile Metafizik Arasindaki Iliski
Bir mukayese yapmak gerekirse, fizik; bes duyu ile algiladigimizin anlasilmasi iken, metafizik; bizim anlamadigimizi anlamaya calisir.
Fizik, etrafinda bes duyu ile algiladiginin "nasil oldugunu" aciklar.
Metafizik ise etrafindaki ve bunyendeki , her seyin ve her bir seyin "nedeni" ile ilgilenir.
Metafizik, kavramlari teoloji ve de fizik otesine onun dinine tasimamaya gayret ederek, bes duyu ile algilanan ile bes duyu ile algilanmayan arasind
Bilimin kanunlari ya da bilimsel kanunlar, cesitlilik iceren fenomenlerin, tabiatta nasil bir davranis gostererek bulunduklarini, aciklayan, tanimlayan, tahmin eden,ve belkide nedenini aciklayan raporlardir.
"Kanun" terimi, bir suru alanlarda, kullanilan, takriben tam; genis ya da daraltilmis teoriler, ve tum tabi bilimsel (fizik, kimya, bioloji, jeoloji, astronomi v.s.) disiplinlerdir.
Bilimsel kanunlara benzer terim, prensiptir.
Bilimsel kanunlar;
1- genis kapsam olarak toplanm
Bu konuda cesitli mantik yurutumleri var;
Eger serbest irade oldugunu dusunuyorsan ve bu konuda determinist isen, o zaman bu oldugunu dusundugun serbest iradeni yasamini yonlendirmede kullanirsin ve bu bu buyuk bir kazanimdir.
Eger serbest iraden oldugunu dusunmuyorsan ve de serbest dusuncen varsa; o zaman yasaminda secenegin olma sansini kullanmayarak bu olanagini red ediyorsun dolayisi ile buyuk kayiptasin.
Eger serbest iraden oldugunu dusunuyorsan ve bu konuda determinist degil is
AI (Yapay Zeka) Kendi Aklını Geliştirip İnsan Kontrolünden Kurtulabilir mi? İşte Bill Gates'in Cevabı
Microsoft'un kurucu ortağı Bill Gates, son zamanlarda OpenAI ve ChatGPT'nin öne çıkmasıyla dalgalanan yapay zeka devrimine daha fazla ışık tutuyor.
Ne Oldu: Gates, Financial Times'tan Gideon Rachman'ın bir noktada yapay zekanın kendi başına bir zihin geliştirebileceği, ne yapılacağı konusunda kendi fikirlerine sahip olabileceği ve insan kontrolünden kaçabileceği fikrinden endişe
Bu konuda bbcearth bir makale gördüm onu da buraya aktarıyorum
Doğuştan gelen bir ahlaki pusula ile mi doğuyoruz yoksa büyüdükçe geliştirdiğimiz bir şey mi?
İnsanların iyi mi yoksa kötü mü doğduğu yüzyıllardır filozoflar tarafından tartışılmıştır. Aristoteles, ahlakın öğrenildiğini ve “ahlak dışı yaratıklar” olarak doğduğumuzu, Sigmund Freud ise yeni doğanları ahlaki boş bir sayfa olarak kabul etti. “Sineklerin Tanrısı”nı okuyan herkes, çocukların bir tarikat başlatmak ve vahşice birbi
Ben admin'in yazısını okudum ve yazıyı bir erkek olarak yazdığını düşünmüyorum. Onu erkek olduğu için hemen yazıyı kadın-erkek ekseninde algılayarak yazısını kadın açısından sorgulamanız biraz garip olmuş. Yazıyı yazanın belirtmediği bir yönü sanki ona mal ederek konuyu başka bir yöne çekmişsiniz gibime geliyor.
Sevgimle
Kötü Doğmak Mümkün mü? Tabii ki, evet. Mümkün.
Bir cocugun "child prodigy" olarak doduguna kimse itiraz etmez, Her gün rast geldigimiz, bebeklerin üstün kabiliyetlerle dogdugunu kabul ediyoruz. Harika cocuklarin olağanüstü yeteneklerini goruyoruz. Ornek. Musical prodigy, müzik dehası. Bu yetenekler dogustan geliyor.
Peki, iyi olani kabul edip, neden kötü olanin mümkün olmadigini dusunelim? Mantikli dusunmek gerekir.