Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
“Her okyanus, çöl’ü koynunda saklar.”
Sana Leylâ’yı anlatmalıyım.
Yazanlar hep Mecnun’u anlattılar. Leylâ’yı, Mecnun’dan ayrı düşünemem elbette. Mecnun’un var olabilmesi Leylâ’ya bağlı. Leylâ olmazsa, Mecnun da olmaz. Leylâ’yı çıkarırsan geriye Mecnun da kalmaz.
Fuzuli, mesnevide erkek egemen bakış biçimiyle anlatır Mecnun’u. Her ne kadar Leylâ’nın adı önce geçse de asıl kahramanı Mecnun’dur. Leylâ ateştir, Mecnun pervane. Mecnun, Leylâ’nın çevresinde pervaneler gibi bu yüzde
..Olur da olamazsam diye buralarda..
Yanağındaki küçük çukura saklanmak istiyorum. Uyumak, yüzyıllarca uyumak. İlla isim konulacaksa ben masal değil hayat demekten yanayım. Bu yolları yan yana yürümekten.
Erguvanlar açmaya başladı, mavi mi pembe mi ayırt edemiyorum renkleri, kokuna bir isim bulmaya çalışmaktan da vazgeçtim. Ten kokun, dokun, dokunmak sana.
Bir masada kahvemizi yudumlayıp, heyecanla dedikodu yapacağız, sana kaçırmadan anlatmam gereken aylar biriktirdim, kolay mı?
Hiçliğe Çıkan Merdiven
Aşkı bilmezliktir merdiven
Adresi hiçliğe çıkan
Açılmaz korkuyla kovulur
Çaldığı tüm kapılardan
Aşksız, serseri bir meltem
Keyif almaz, vermez de zaten
Değdiği kül olur uçuşur
Bıraktığı iz tozdur, yoktur
Aşk yok diyenin yüzü
Çisenti yağmurda ıslak bir cam
Gözlerden süzülen yaşlar
Bir karedir hüzünlü manzaradan
Aşkı arar bu kartpostal
Yanlış şehrin sokaklarından
Sevgilim diye bir yana atılır
Kimse bilmez kimin dudağından
about.you
Dunya kucukmus deriz zaman zaman ama aslinda hicte kucuk olmadigini biliriz fakat bazen oyle seyler olurki hic ummadigimiz ve beklemedigimiz anda karsimiza cikar ve hayretler icinde kaliriz ve Allah Allah veyahut Halla halla dunya nekadarda kucukmus gercektende..
Iste benimde bu gunlerde basima halla halla diyecegim birsey geldi dunya gercektende kucukmus.. Beni bilenler bilir haylazmi haylaz ikitane oglum var, Bir baba olarak iyi egitim saglamak her anne ve babanin gorevi oldugu icin bende bir
Yaklaşık 3 hafta önce oğlumu Aydın 1.Jandarma taburuna kısa dönem askerliğini yapması için teslim ettik.Çok gurur verici bir dönem yaşıyoruz.
Geçen hafta sonu ise yemin töreni için yolumuz tekrar Aydın'a düştü.İlk defa bir yemin törenine katılmanın,olağan üstü duyguyu yaşamanın gururu içindeydik.
Birliğe 5 dakika gibi kısa geç girişimiz sonrası uzaktan gelen damarlarımızdaki kanın daha hızlı akışını sağlayan bando sesi ile oturacak yer aramaya başladık.
O an rütbesine dikkat etmediğim
Melek miyim Cadı mı?
-Okuduğum ve hem buradan hem facebook'dan arkadaşlarımla paylaştığım bir söz üzerine uzun uzun düşündüm.
Şöyle:
Kadınlar melektir.
Sadece kanatları kırıldığında süpürgeleri üzerinde uçmaya devam ederler.
hatta resmi de ekleyeyim daha anlaşılır olsun... (resim için yazının en altına bakınız )
Facebook'da paylaşırken not da düştüm:Hiççççç itiraz etmeyin!
Etmediler... Korktular mı ki benden (hani karete biliyorum ya) yoksa onayladılar mı?
Siz değilmi
Çok sevgili hayranlarım; canlarım,ciğerlerim...
Şimdi şöyle oldu Temmuz ayının ikinci haftası sabah 06:20 de kalkmam gerekirken saat 08:00 civarı korkunç bir akciğer efendime söliim kaburga ve kas ağrısı ile uyandım. Yetişin ruhumu teslim ediyorum diye sağa sola telefon ettim geldiler sağolsunlar,gittik son gaz hastahaneye, orama burama baktılar, kan tahlli, çiş tahlili filan derken kılima bakterisiden mütevellit ağır bi akciğer enfeksiyonunu müteakip aha bu aşağıdaki davetsiz misafiri buluv
İnatçı gülüşlere sahibim
ama kendime kızmıyor da değilim
herşeye bir gülücük kondurmak
o kadar da doğru gelmiyor bana
özellikle içiniz kan ağlıyorsa..
ellerinizden tutacak kimseniz yoksa hemde..
fakat hissettikleriniz sizi hissizleştirir..
yaptıklarınız artık sizin günahlarınız değildir.
sizden çıkar herşey..başınızdan çıkar..
duyguları hissedememek ?
parmağımı bu soruna değdiriyorum..
maalesef,tık,ses,ürperti..yok
bir boşluk misali yayılıyor içime.
böyle bir çaresizlik
yeniden his
Oldum olası ilgimi çeken yerlerden birisi ama nedenini tam olarak bilmiyorum.."Asi, sıcakkkanlı, farklı ve ilginç" kelimelerini çağrıştırıyor ve bunlardan biri bile beni oraya çekmeye yeter aslında..
Saat sabahın beş buçuğu...Vampirella geldi...
Niye kendime bu eziyeti yaptığımı merak ediyor olabilirsiniz, tabii bilmiyorsunuz; ben kafamın içinde hiç durmadan çan çan öten bir sürü sesle uyumaya çalıştığım zaman eziyetlerin en büyüğünü yapıyorum kendime...
Hani huylu huyundan vazgeçmez ya, hani can çıkar da huy çıkmaz ya, bu sözlerin doğruluğunu kendi üstümde iyice test edip onayladım artık. Evet, insanlar yıllar geçtikçe türlü deneyimlerle olgunlaşıp gelişirler, ama ÖZ'de bazı şeyler
Şarkıda diyor ki;
“Seni bu derece yıktıkları için, yaşamının gizini vereceğim sana…”
Böyle bir gize benim de ihtiyacım var, beni bu denli yıktıkları için…
Yazayım diyorum ama aslında yazasım da pek yok. Çiçeklere su mu versem? Ölmek üzereler artık. Ama çiçekleri bile sulayasım yok! Halbuki onların ne suçu var ki?
Sadece artık içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor.
Geçer mi acaba?
Geçer tabii, geçmeli, neler neler geçmedi ki!
Ben en iyisi çiçeklere su vereyim…
Geldin,
Herkes gelmez derken geldin,
herkes dedi diye gelmenden ümit kesmiş olana geldin,
Şu dünyada en çok sana sahip olmaktan korkana geldin,
Seni çok sevecek diye için için gelmenden en çok korkana geldin,
Seni taşımaktan en çok korkana....
Ama sen korkusuzca,sımsıkı tutunarak geldin.
Hoşgeldin bebek,
Allahın bana en güzel lütfu,en güzel sürprizi
Hoşgeldin içime.
Şimdi "içimde bir insan var" diyen annenin endişelerinde,
büyük bir sevginin ve Allaha güvenin,teslimiyetin içinde
Hoş
Galeta ununda nar gibi kızarmış kalamarları nefis taratora bulamış, taptaze limonlu roka ile ağzımda oluşturduğu bileşimle adeta sarhoşa dönmüştüm. Çok eski bir ses; Deniz Kızı Eftalya'nın buğulu sesi derinlerden gelen tabak çanak seslerinin arasından okşuyordu keyfimi. Çıtır çıtır taze ekmeğimi salatanın suyuna banmış, tam da birazdan gelecek dondurmalı irmik helvasının lezzetini hayal etmeye koyulmuşken dikkatimi çekti arka masadaki sohbet...
-Abi, Hintliler delik deşik etti. Her yere deli
Uyku tutmuyor bu gece...Nasıl tutsun ki...Ben onun beni tutmasını istemiyorum ki... Müzikle kuşattım yine kendimi, tüylü neferim yamacımda, çaresizliğim başucumda...
Beynimdeki seslerin yine deliliği üstünde, müzikte kapatmıyor artık çenelerini...Tamam sezencim biliyorum bi kayık bi kürek bi de lodos lazım bana (o şarkı çalıyor da) İyide kayığı küreği buldum diyelim lodosu nereden buluruz bu havada...
Zırvalamanın son noktasındayım sanırsam... Yavaş yavaş mutfağa gideyim en iyisi...Ne g
Geldiğinde titriyordu minik patileri
korkak bakışlarıyla baktı bana
minik burnuyla kokladı her yeri..
annemi annesi bildi..
sarıldı bize..
bir mucize onun adı
neşe ve uğur getirdi..
ah bir de ısırmasa..
uykunun tadını çıkartıyordu her dakika..
uyumaklı oynamaklı..
günler geçiyor..
büyüdü kocaman oldu..
her sabah minik patilerin koşturma sesiyle uyanmak
uzandığınız yerde gülümseyerek yataktan kalmak nasıldır bilebilirmisiniz?
Ya da başınıza gelip ısıralarak uyand
Geçen gün facebook sayfasında dolaşırken karşıma çıktın..Çook eskilere gittim çook..
Başlık sizi yanıltmasın bu apartmanlarda binilen asansörlerden değil, İzmir'in Tarihi Asansörü
Tarihi asansörle (Dario Moreno Sokağı)çocukluğumda tanıştım..Evimize az bir mesafede olan bu tarihi yer iyi,kötü anılarımla dolu..Sokakta oynadığımız tarihlerde kaçamak yapıp,bazen manzara bazen serinlemek bazen de intihar eden kadınların kanlarını görmek için gittiğim bu yer bende çok anılar barındırır..Ayrıca
Eksi ile eksinin çarpımı artı eder.. Lanetlendim, defalarca... Sayamıyorum kaç kere.. Lanetlerinin sayısının çift olması için dua ediyorum.. ha, bir de bunların birbirleriyle çarpıldığını umut etmeliyim ki, artıya ulaşayım. Bırak artık lanet okumayı, çift rakamda bırak ama..
"Ruhun huzur bulmayacak!!" Bu kaçıncısıydı? Senin ruhunun benimkinden daha huzursuz olduğunu biliyorum. Bir yerde bırak artık.. lanetini bitir artık.. bitir ki artık unutayım seni.. senin ruhunda huzur bulsun benim ki de..
Hayatı tanımlamak isterseniz saatli bombaya benzetebilirsiniz. Aslında hayat o kadarda karışık değil .Çalışan insanlar hergün aynı saatte aynı yolda aynı insanlarla karşılaşıp onlara kısa 3 heceli ama manevi değeri yüksek olan bir ''merhaba'' sözünü kullanıyorlar yada esirgiyorlar .duygularımızı kelimelerle anlatmakta zorunda değiliz aslında ... Küçük bir gülümseme ve karşılık alacağımız gülümseme içimizdeki kelebeklerin hareket etmesini , neşelenmemizi sağşayabilir . Çalışmayan yada o gün işi o
“Celâdet ve adaletin timsâli Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden sonra fethettiği beldede adâlet ve otoriteyi tesis için, bir süre kalmak ister. Bunun için hazırlıklar yapılır ve padişahın otağ-ı hümâyunu kurulur. Sultanın çadırını temizlemekle vazifeli kadınlardan biri, akşamları çadıra dönen Yavuz’u o gün ilk d...efa yakından görür ve o andan sonra onun sevgisiyle yanmaya başlar. Zamanla bu sevgi, bir sevdâ olur Mısırlı kadının yüreğinde. O, düştüğü derdin çaresizliğini bilir; fakat
Bu gece İzmir'in en sıcak gecesi olmalı,ne yaptıysam uyuyamadım...Aslında iyi tarafından bakacak olursam uykusuz kaldığım iyi oldu...
İyi tarafından bakmak; bu Alp'in yeni favori cümlesi... Bugünlerde her yaptığı kabahatin ardından bu cümleyi söylüyor. Bu akşam mutfak masasının üstünde marketten aldığım sütler ve nescafe kavanozuyla kule yapmaya uğraşıyordu. Ona kavanozun, düşüp kırılabileceğini söyledim. Birkaç saniye sonra, tam da düşündüğüm gibi oldu... "Alppp" deyince;
- "Anne bir d
klavyesine bastığım tuşlar kadar ufalıp, orada hiç tanımlanmayan bir karakter olmak istiyorum.. silik çıkayım beyaz kağıtta.. okuyanlar beni leke zannetsinler kağıt üzerindeki. yok olmak değil, var olmak da değil, Araf'ta olmak dileğim..
hergün güneş batıdan doğsun, sekiz kere altı seksendört olsun, gözlerim işitsin kulaklarım görsün, nefretim aşkımdan büyük olsun...
ruhum ikizini değil altızını bulsun, 2 kere ölüp 4 kere doğsun..
beddua mıdır ettiğim?hadi be, duayı unuttun bedduayı mı hat
Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
Değiştim…
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil…
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,
ne kazanabileni ne de kaybedeniyim…
Sorun değil…
Elbet Alışırım…
Biraz alıştım.
Her şey kadar, her kez kadar, sen kadar…
Alıştım!
Varlığını istemediğim tüm eksik yanları
Ve çokluğunu da, yokluğunu da istemediğim
iki arada bir
Bir martı olsam ne güzel olurdu ama ben martı bile olamadım. Ee madem bir martı olamıyorum o halde ben de martılarla giderim. Nereye olursa artık.
Beni bekleme kaptan, ben bugün martılarla gideceğim. Seyir defterini de sen yazıver bugünlük, olmadı başkası yazsın. Sen de dinlen biraz, martılara simit falan at. Hem geride bekleyenin mi varmış aldırma, At kendini denize, yelken ol bugün de…
Kürek ol mesela ya da dümen ol.
Balık ol, su ol…
Ben bir martı olayım kaptan, sen de balık ol!