Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Sokaklarca yollarca yürüyorum
Her adım bir çığlık
Her adım bir damla gözyaşı
Yanından geçip gittiğim herşey flu
Onlar mı gerçekten renksiz
yoksa ben mi görmüyorum
Sokaklarca yollaca yürüyorum
Sanki dünyanın bütün sesleri içimde
Koca bir kulak gibi yürüyorum.
İçimdeki sesleri susturmaya uğraşırken
Aniden susuyorlar.
Tıs pıs, dilsiz ve dudaksız oluyor içim
Ve fırtına kopuyor
Güçlü bir kanat sesiyle irkiliyorum aniden
Uzaklarda bir güvercin havalanıyor
Işık çakıyor gözlerim
Maria Callas’tan “Carmen” isimli bu parçayı ne zaman dinlesem, zaman ve mekân değiştirdiğimi farkediyorum. Kendimi bir anda 60’lı yılların ortasında buluyorum. Hani şöyle filmlerde görürüz ya yüksek tavanlı, büyük malikâne tarzı evler vardır. Bir üst kata çıkmak için geniş spiral şeklinde dönen merdivenleri olanlardan hani… Yukarıdan aşağıya taşlarla süslenmiş dev bir avize sallanır, sonra ne bileyim işte şöminesi vardır ve o şömine çıtır çıtır sesler çıkararak yanar… Şöminenin hemen sağ tarafı
gençliğimde iki koçu bedel biçtiler
üçüncüyü benim için kurban ettiler,
amanın beni başlık için yaktılar
sürme gözlü koç mu benmiyim kurban?
AYŞE KULİN
Canım.. Herşeyim..
Masalsı bir aşkın içindeyim seninle.. Her geçen gün daha da bağlanıp sevdiğim kıymetlimsin. Mutluluk ve huzurla geçecek uzun yıllar var önümüzde. Yaşadığımız her an çok özel ve daha niceleri var kim bilir.
İyi ki girdin hayatıma.. İyi ki gelip buldun beni.. İyi ki sarıldın sımsıkı.. Güzel gözlerin sevgiyle baktıkça hayat buldum ben.. Güvendiğim, yanında huzuru bulduğum harika insan, hep yanımda ol dün ve bugün olduğu gibi.. Sen de istedikçe, sevgi ve saygıyla eşin ol
Bir soluk kadar yakin,
yildizlar kadar uzak derler sevgi icin.
Uzanirsin yetisemezsin,yetisirsin dokunamazsin,
Dokunursun vazgecemezsin,
Vazgecersin ama unutamazsin.
Yasamak,gecenin tüm karanligina ragmen bugulu bir cama
günesi cizebilmektir.
Yasamak direnmektir,
Sevmek bir sanattir,herkes sevemez,cünkü
herkes sanatci degil!
Mutlulugun degerini mutlu olanlar degil,
mutlulugu kaybedenler bilir.
++++++++++
Akşam oluyor ve ben yalnız kalıyorum. Yalnız da kalamıyorum aslında.. Aklım sen, fikrim sen, ben sen, 1 kilometre ötem, 100 kilometre ötem sen… Kendimle bile yalnız kalamıyorum. Kafamın içi şehir trafiği gibi, kalabalık, gürültülü... Sessizliği özledim... Seni özledim...
Bütün şarkılar mı sen? Her yer mi sen oldun? Hepsini anladım da ben nasıl sen oldum?
Acıyor, dindiremiyorum bir türlü bu acıyı, sürekli dua ediyorum, zaman geçsin, en azından dinsin içimdeki fırtına... Süt liman denizle
Çok sevgili fanlarım,fanuslarım;
Gebelik serüveninin(ahahahaha:)) 2. bölümünde sizlerle olmaktan kıvanç duyduğumu belirterek satırlarıma başlıyorum. Tebi umarım bebe büyüyüp de 20 yaşlarına filan geldiğinde bu hinternet dehlizine yazıp yazıp fırlattığım bulok şeyslerini bulup okumaz da benden nefret etmez. ya da umarım o zamana kadar hinternet dışında bi şeys icat edilir de ben de mahçup olmam çocukceyize...
Şimdi şöyle oldu: bi önceki postu postaladıktan hemen ertesi gün sonra bendeniz
Canımı acıtıyor bu şarkılar, çiziyorlar sanki yüreğimi… Onlar da senin parçaların, tıpkı senin gibi acıtıyorlar… Ve onlardan da uzak kalamıyorum, tıpkı senden kalamadığım gibi… Canımı acıtıyorsunuz! Çiziyorsunuz sanki yüreğimi…
Geçer mi tüm bunlar?
Hiç bilmiyorum
Ama umuyorum...
Ummaktan başka yapacak hiçbir şeyim de yok zaten.
Geçer, geçecektir...
Aristo der ki, “Aşk, Hint kumaşı giymiş bir hıyardır. Hint kumaşını çıkarınca elinizde hıyar kalır, tuzlayın tuzlayın yiyin.” Biliyor mu
Masada önüne sürülen kahve fincanını görünce yüzünü buruşturup "yine miiii" dedi kadın... Genç kız, "yine yine yinee" deyip şirinlik yapıyordu karşısında... Çok da zor değildi aslında geçiştirmek; "sana haber var, yolun var, bir de balık gibi kısmetin var" dedin mi tamam. Ancak ağzından çıkacakları sabırsızlıkla ve heyecanla bekleyen tazecik yeni pırpır etmeye başlamış bir yürekse iş değişir, diye düşünüp sıkıntıyla kıpırdandı...
O, düşlerinin gerçekleşeceğini müjdeleyen masalsı bir fal b
Ara sıra korkunç bir acı vuruyor içime, tüm hücrelerime kadar şişiyor şişiyor, şişiyor, şişiyor, şişiyor, şişiyor ve patlayacak gibi oluyorum. Sonra arkasından hissizleşiyor sanki her şey. Ve bu şekilde hissizleşebilmek psikopatça bir keyif veriyor bana. Hiçbir şey hissetmiyorum, hiç bir acı hissetmiyorum o an. Kalkıp dövme yaptırasım geliyor ya da kalkıp canıma kıyasım...
Tuhaf!!!
(ZTB)
Artık TUS’a gerek yok !!!!
Almanya’da Sınavsız Tıp Uzmanlık Eğitimi.
Türkiye’de TIP fakültelerini bitiren ve TUS sınavlarında başarısız olup yıllarca uzmanlığa başlayamayan Tıp Doktorları için Almanya’da sınavsız Tıp Uzmanlık şansı. Sınavsız herhangi bir koşul gerekmeksizin Sadece B2 seviyesinde Almanca bilerek Almanya’da dilediğiniz üniversitede, dilediğiniz bölümde Tıp uzmanlık eğitimi imkânı.
DOKTORLAR TIP PROJESİ
Bu projeden yararlanabilmek için Türkiye’de & Kuzey Kıbrıs TC.
alıştım sana...
aklımda hayalımde bıle yoktun birden çıktın karsımaa
ben sende degılken sen bana geldınnn
bu hayalı bana yasattın alıstırdın benıı..
alıştım sana....
Aşk için bahar.Tehlike her yerde...
Vuruldum işte hiç ummadığım birine.
Ama öyle çarptı ki kalbim, duracak gibi aldattı beni....
alıştım aldatılmalara
Bahardan sonra yaz geldi sanki.. sabun köpüğü gibidi yaz aşklarım.Henüz silmedim hiçbirinin yarasını ...
alıştım silmelere...
alıştım yaralara.
Aşkları gitti ama acıları k
Kısaca Abant Gölü Tabiat Parkı hakkında bilgi verelim;
Çevresindeki bitki örtüsü ve doğal yaşamın zenginliği sebebiyle abant gölü çevresinde yeralan yaklaşık bin hektarlık bir alan 1988 yılında tabiat parkı ilan edilmiştir.
Park, günübirlik piknik ziyaretlerine uygunluğunun yanında, muhteşem göl manzarası ve bitki örtüsüyle göl etrafında zevkli yürüyüşler için de birebirdir. nasıl gidilir?
tabiat parkı, bolu ili sınırları içindedir. özel aracınızla geliyorsanız bolu şehir merkezin
Gülemedim ki hiç
hasta yatağının başucunda
haberi bu yüzden
yoktur annemin
sol yanağımdaki
gamzeden
Komodinin üstündeki
ilaçların sayısı arttıkça
kutularından yaptığım
gökdelenin uzamasına
sevinirdim
Ve bilmezdim
annemin yaşantısındaki
renkliliğin yalnızca
raflarda dizili
kavonozların içindeki
reçeller olduğunu.
Sunay Akın
Düşün ki ölüyorsun… Vücudunda seni hasta eden, her gün biraz daha öldüren bir hastalık var. Doktora gidiyorsun, seni ameliyat ediyorlar, vücudunun içine ellerini sokuyorlar, seni öldüren o şey her neyse onu çıkarıp, yok ediyorlar, bunu yaparken de derini kesiyorlar, iç organlarını açıyorlar, içindeki bir şeyleri parçalıyorlar, yani bir yerde acıtıyorlar seni, kanatıyorlar…
Hasta odanda uyanıyorsun… Çok acıyor canın, ne yaptı bu doktorlar sana? Ölecek kadar acıyor, hatta ölmeyi bu acıyı çek
Zifir çalınmıştı güne geceye. Öyle karanlık ve korkunçtu ki, içine çeken bir bataklıktı sanki o yaratık. Çırpındıkça dibe doğru gidiyor, bir türlü kurtulamıyordum. Öyle güçsüz ve zayıftım ki, korkuyordum olacaklardan. Hayat bütün hızıyla akarken, ben hala aynı yerde aynı çaresizlikteydim.
Gücüm yoktu doğrulmaya. Umutsuz ve beklentisiz günler geçiyor, ben her geçen gün daha kötüye gidiyordum. Çabaladıkça daha çok canım yanıyor, daha çok üzülüyordum. Kimse yoktu derdimi paylaşacak. Kimse yoktu b
Duyduğumuz kokular bizi bazen alır da taa geçmişin bilmem hangi köşesinde sakladığımız bir hatırasına götürüverir ya hani aynısını bize şarkılar da yapmaz mı çoğu zaman? Yapar. Tıpkı bu geceki gibi… Bir şarkı dinledim ve o şarkıyla birlikte yıllar öncesinde, bir eve gittim, o yanımdaydı, ev karanlıktı, muhtemelen gece saatleriydi ve biz ışıkları yakmamıştık belli ki. Şimdi, yalnız dinlediğim şu şarkıyı o gece birlikte dinliyorduk.
“Ben çok seviyorum bu türküyü” demişti…
“Al o zaman senin ol
Hanefi Avcı'nın sevgilisi Kezban Küçük var bu ara ekranlarda. Sırılsıklam aşık resmen kadın. Konuşurken gözleri parlıyor. Uzun zamandır böylesi bir konuşma izlemedim ben.
Sabah bir tv haber programında görüntülerin ardından Kezban Hanımın ruh hali seyircilere soruluyor ve fakslar yağmaya başlıyor.
Biri diyor ki; bu kadın hasta, psikolojik tedavi görmeli bir an önce. Kendi aşık değil ya, hiç aşık da olmamış ki, aşkı bir hastalık olarak görüyor. Oysa aşk mutluluk sadece, kadın son derece mutl
Bazı insanlar vardır, bir anda hayatlarınıza girerler. Onların hayatlarınıza bir anda girmesinden şüphelenirsiniz ama yine de yapacak bir şey yoktur, çünkü onlar artık hayatınızın ta içinde, ta ortasındadırlar, hayatınızın merkezi olmuşlardır.
Güçlüdür gelişleri, duyguları güçlüdür, tutkuludurlar, doyumsuzdurlar, enerjileri o kadar yüksektir ki çok hızlı zirve yaparlar. Siz daha yarı yola gelememişken onlar çoktan zirveyi yapıp, geriye dönüyor olurlar. Heyecanları bitmiştir, dönüş yolundad
Her yer kararmıştı İstanbul'da. Kıbrıs Savaşı'ndaydık. Radyo vardı sadece. Radyodan yeşil sarı kırmızı gibi alarm seviyeleri bildiriliyordu, karartma vardı. Zaten tek tük olan arabalar, caddelerde farlarını o sırada sadece iki rengi olan defter kaplarından mavi olanıyla kaplamıştı. Evlerde perdeler açılmıyordu. İstanbul olası Yunan hava saldırısına karşı ışıksız bir köy görünümüne bürünmüştü adeta. Neyse ki ileri seviyelere hiç geçmedi o alarm ve misilleme gelmedi...
Anneannem kan ter i