Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2013 11 yıl ..Dôstlar sûretten oldukta güzerGülşen-ender-gülşen ü cennet-makarSûretin evvel ki sen itdin şikestVirdi kesr-i sûret-i sana destSonra her sûretden oldukta berîÇün Alî kıl kam'ı bâb-ı Hayber'i**Dostlar, sûretten geçinceGül bahçesi içinde; gül bahçesi cennet olur.Önce sen sûretini kırıp-parçaladın mı,her şeyin sûretini kırmayı elde edersin.Sonra sûretlerden kurtuluncaAlî gibi Hayber'in söküp-koparırsın.Mevlânâ - Mesnevî3. Cilt**Sûret: Copy: Clone: Ayn:Çoğaltmak; Kopyasını/Benzerini Çıkartmak;Kopya; Örnek; Model; Benzer; Tekrar Yinelenme;Simulation; Mimic:Eşeysiz kişi çoğaltmak; Üretmek etc. http://www.turkish-media.com/forum/blog/63/entry-7106-paul-valerynin-protestosu/
Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2013 11 yıl Sabr hep şöyle der: ''O'nunla birleşme müjdesi getiririm.''Şükr ise hep şöyle der: ''O'ndan gelen tüm hazinenin sahibiyim!''Mevlana Celaleddin Rumi
Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2013 11 yıl .. Lât ve UzzaGerçeği bilen, bu yolu tanıyan her aziz can bilir ki,Başına ne gelirse gelsin hep O'ndan gelmektedir.O'nun takdir tezgahından çıkmaktadır.Dünyadan ve hadiselerden niçin şikayet ediyorve dünyayı suçluyorsun?Bu dünya kendi dönmesinden sorumlu değildir. ** **o aziz canlar.. o erenler bilirler ki;her-şeyi o yaratır o yönetir;Ve her hüküm sadece o'ndan gelir.şu biraraya toplanmış boyut üzeri boyut gökler,şu yıldızlar ile döşenmiş uzak-korkulu-memnu've yokluğa ait ademî gökler..tamamı muhayyelât!acemi, çıkarcı ve meraklı efra';o kuruntulu ve vesveseli kişi bilmez ki;hayâl ekranında tüm gördükleri uzza!ve bilmez ki; derin arzu ve sevdalı meyl ilekâinat âyinesinin sunduğu görüntülereve te'sir dalgalarına tedbirsiz kapılacak olursa,ve dahi kendi mevhum bedenini ulularsa,aklı başından gider ve zikri unutur veo'nun yolundan sapıverir..Mevlânâ ..
Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2013 11 yıl .. Kulluk, fikir ve manâ'dan ibaret olsaydı,bize oruç ve namaz lüzumlu olmazdı.Bağlılık ve muhabbetten eser olsun diyedostlar birbirlerine hediyeler verirler;onları anarken güzel sözler söylerler.O hediyeler/sözler, bağlılığın ve muhabbetinşahitleridir.Yani o sözlerde var olan samimiyyet vebirliktelik bir sırr'dır/gizlidir.O hediyeler, görünmez âlemde/gönüldemeydana gelen muhabbetin,bilinçte biçimlenmiş örnekleri/bulgularıdır.Bu örneklere bakan bazen doğruyu görür,bazen göremez.Bazen şaraptan sarhoş olur, kimi zamanayrandan/uyku hali/ecstasy.Ayran içenin aklı başından gider;Mahmur-sun/"Sen O'ndan çok uzaksın.."diyene kızar da çılgına döner.O riyâ/rûya/dalınç sahibi; oruç tutup, namaz kılıp;kendisini hüda adamı diye gösterir;"doğruyu ancak ben söyler ve gösteririm!"der.Gönülde gizli olanı bildirme bakımından,bilinçte işler başka başkadır.Yâ Rabbî!Bana, temyiz/ayırd etme/basiret ihsan et ki,doğru ile yanlış nedir göreyim/bileyim..MevlânâMesnevî1. Cild: 2725-2733 ..
Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2013 11 yıl "Dalındaki dikenlere sabredip hâline râzı olması, gülü çiçeklerin şâhı kıldı."
Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2013 11 yıl .. Âşık:"Tanrı hakkı için bu dikenden kurtulur, gül bahçesine kavuşursam bu sebepten bülbül gibi feryat ederim.."dedi.. Bu ne şaşılacak şey!bu ne bülbüldür ki ağzını açınca,dikeni de gül bahçesiyle beraber yutar, ikisini de bir görür!Bu bülbül değil, ateş canavarı!O'nun aşkıyla bütün kötü şeyler, kendisine hoş gelmekte!Gül'e âşık,halbuki esasen kendisi gül,kendisine âşık,kendi aşkını aramakta! ..
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2013 11 yıl .. Olmasın ser-leşker illâ merd-i pîr.Lîk pîr-i sin değil, pîr-i habîr. **Pîr kişiden başka bir üstad olmasın.Ama bu, yaş bakımından pîrlik,ihtiyarlık değil;ariflik yönünden pîrlik.O karanlığa tapan kişi,pîr'e elini verdiği zamanaydınlığı görür.Teslim olmanın şartı ise,işi uzatmamaktır.Sapıklık içinde/isyan ederekkoşuşup durmanınhiç bir faydası yoktur.Bundan böyle ben;esîr yolu istemem.Ya'ni ben; Pîr isterim, Pîr, Pîr!Pîr, göğün merdivenidir.Ok, yayın lûtfuyla havalanır.6: 4155-4159 ..
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2013 11 yıl ŞİKÂYETNÂME Feryâl ’ e Ne bir güneş doğdu bahtıma Ne kader güldü yüzüme Bir yâr sevdim buralı Evlere şenlik .
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2013 11 yıl ASTRONOT NİYAZİ YAHUT UZAY ÇAĞINDA AŞK Sana karşı içimde öyle bir sevgi var ki ; Güneş bile küçücük kalır sevgimin yanında . Senin için ne yapsam çok görünmüyor gözüme : Doğrusu , Dünya sana az gelir . Bırak , sana ayı indireyim . Emret , önüne sereyim Yıldızları . Dile , Samanyolu ’ nda dolaşalım . Venüs ’ te bir kahvaltıya Merkür ’ de bir öğle yemeğine ne buyrulur ? Jüpiter ’ in , Satürn ’ ün , Neptün ’ ün de hatırları kalmasın . Gel bir akşam kafaları Üranüs ’ de çekelim . Ya Kutup Yıldızı , Çoban Yıldızı , ya öteki Yıldızlar ? Ya Küçük Ayı , ya Büyük Ayı ve bilumum ayılar . . . DURDURUN DÜNYAYI İNECEK VAR ! . . .
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2013 11 yıl ADAM GİBİ SEVMELİ Neyine gerek ; âlemin üç keçisi , beş ineği , İnsan biraz elindekiyle yetinmeli . Sana ne ; filânın güzelmiş karısı , Oğluysa yakışıklı . Kiminin katı varmış ; yanında atı ve yatı , İnsan biraz kanaatkâr olmalı . Bırak kimi hep düşeş atsın , Kimi daima hepyek . Yaradan nasılsa verir ; Sen çalış , durma tek . İnsan biraz gayret etmeli . Varsın ; kimi , yazı Uludağ’da , Kışı Karaipler’de geçirsin . Kimi gökdelende otursun , kimi kulübede . Kimi restoranlarda karın doyursun ; Balık , havyar , şiş ve ızgara , yanında şarapla . . . Kimi gecekondularda soğan - ekmek yesin , O da bulursa . . . Kimi içkiyle , kumarla vaktini geçirsin , Kimi namazla , niyazla . Kiminin dolsun dolabında kat kat elbise , Kimine olsun bir hırka fazla . Kimi Allah’ın adını anmasın , sıkıntıya düşmedikçe , Kimi Sırat’ı aklına getirmesin dar yollardan geçmedikçe . Oysa insan ; Biraz bu dünya , Çokça da ahiret için yaşamalı . Ve insan , Bu dünyanın : Taşını – toprağını , Ağacını – otunu , Çiçeğini – böceğini , Hayvanını – kuşunu , Adam gibi sevmeli . İnsan biraz da haddini bilmeli . Oysa insan ; Biraz bu dünya , Çokça da ahiret için yaşamalı . Ve insan , Bu dünyanın : Taşını – toprağını , Ağacını – otunu , Çiçeğini – böceğini , Hayvanını – kuşunu , Adam gibi sevmeli . İnsan biraz da haddini bilmeli .
Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2013 11 yıl medrese ve menare olmadıkça viranekalenderlerin durumları girmez düzene!im'an; küfür ve küfür de im'an olmadıkçabir hâk kulu, müsliman olur mu söylesene! ..
Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 11 yıl .. Fârigu'l-kalb ol mutî-i ısba'aynKim mey-i lâ-eyn ile mest oldu eynçeviri:İçini boşalt,Hakk'ın iki parmağı arasında mutî' ol!Bütün âlem, yokluk âlemi'ninşarabı ile mest olmuştur.kişisel çeviri:değiş! diyen iç sesini dinle ve ona peki de!o vakit gönül ile bağlantı kolayca kurulurve zaman-dışı görünmeyen âlem'e girinceakıl da gider orada sığınacak bi yer bulur ..
Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2013 11 yıl .. kalbde bir zerre nûr-ı ma'rifetyüz muarriften olur âlî-sıfatgûşu mevkuuf-ı muarrif eylemekoldu âsâr-ı hicâb u zann u şek**kalbdeki bir zerre ma'rifet nûruyüz muarriften daha iyidirkulağı muarrife tutmak, gaflet,zan ve şübhe eseridirkim ma'rifet ile kelimeleri bozmadanokuyabilirseonun gözüne her şey aslıyla apaçıkgörünürve onun özü artık tevâtür ile yetinmezçünki her şeyin gerçeğini keşfetmiştir**Muarrif:Anlatıcı, Tecüman,Cami ve tekkelerde isimler/nesneler/şahıslar ya da figürler üzerinden üzerindentarifler yapan; tarih ve harita'ya kıymetyükleyen derviş, müezzin ve imamlar.Tevatür:Kişinin kendi paradigması üzerinden veo boyutta kendin arif ilân ederek,ve nesneleri göz önüne alarak ve ayrıcao güne kadar yapılmış tariflerden nakilleryaparak; geleneklere, an'anelere dayansöylencesi. ..
Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2013 11 yıl .. "Nigâr-ı hûb-o şekker-bâr cûnest Çerağ-ı dîde vu dîdâr çûnest"Şekerler yağdıran o eşsiz güzel nicedir;gözün, yüzün ışığı ne haldedir?Nasıldır o gammaz bakış acaba;ne âlemdedir o düzenbaz saçlar acaba?Nasıldır o güzellik pazarının meşhuru;ne haldedir o gül bahçesinin parlaklığı?Gönlüm, sevgi yüzünden yaslara batmış, oturmuş;sevgilinin gönlünde bize karşı bir sevgi var mı acaba?Lûtfundan sevgilim dedi bana;acaba o sevgili, sevgilisiz ne halde?Görünüşte kullarını okşamada, hatırlarını almada;acaba iç yüzde bu kulla nicedir?İlk görüşte can bağışladı bana;bağışta ne halde, hemen anladım.O lûtfu iki kere yaparsa tekrarlayışta dane halde olduğunu, nasıl davrandığını anlarım.O atlaslar giyinen siyah saçları, atlasa benzeyenyanaklarının çevresinde nasıldır acaba?Âşıklar hekimine bir daha sorun,o hasta nerkis gözler nasıldır ki?Acaba o Tatar nâfesi ne halde;acaba o eşsiz Bulgar güzeli ne âlemde?Acaba o gerçeğe ulaşma çizgisinin değirmisindeyüzlerce pergel kıran güzel ne halde?Ben zîr perdesinden ağlayıp durmadayım;bir günceğiz olsun, o ağlayan ne halde diye sormaz.Gönlüm, hırsızlama ona bakıyor; oysa beni çalmada;acaba o, hırsızı sıkıştıran hırsız ne âlemde?A dost! Seninle mağara dostuyum ben, bir kerecik,nasıl yermiş şu mağara diye başını uzat da bak!Seni bir göreyim de canımı feda' edeyim;halka da görüş nasıl olurmuş, göstereyim.Sözüme son yok; fakat söyleyiş ne şekil olurmuş,onu gösterdim ancak.mevlânâdivan XXIIA. Gölpınarlı çevirisi ..
Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2013 11 yıl .. bu gün "bahar" a takıldım.. neden bilemem.. belki; arsız namussuz bi istiğrak halidir.. kim bilebilir? ** Pek acayip bir şey bu:Güz mevsiminde olduğumuz haldebirdenbire güneş koç burcuna girdi baktım.Baktım birden bire ilkbahar oldu.Birdenbire kaynadı kanım.Nerdeyse hanibulanıp kanımabir deve gibi köpürecek,bir deve gibi oynamaya başlayacağım.Bir uzaklaşıp bir yakınlaşması kan dalgalarının.Kendisinden geçmiş insanla dolu bir ova.Ölümsüz gözle görülmez bir içki âlemi.Baktım birdenbire canlandı ölü.İhtiyarlar baktım genç oluverdi.Baktım bakırlar kesildi som altın.Daha iyisi geldi yerine,daha güzeli geldi baktım,şehrimizden ayrılanın.İçki, eğlence, tad sarmış şehrimizi.Elinde bir kadeh var her sarhoşun.Kimi doymuş, rahat, kendinde,İçkiye doğru koşmakta kimi.Gürül gürül süt ırmağı bir yanda,bir yanda gürül gürül bal nehri.Pek acayip bir şey bu:Bir şehirde padişah bir tane olurdu.Gökyüzünde Ay bir tane.Bu şehir padişahlarla dolu,gökyüzü aylarla, zuhallerle.Sen haydi koş var git hekimlere,orda işiniz yok de sizin.Orda ne dermansızlık, ne dert var,de.Orda ne gam, ne kasvet var, de.Orda ne kadı, ne vali.Ne bey, ne beyin vergicisi.Davalar, düşmanlıklar, kavgalar zatendenizlerin üzerinde hiç bir zaman yürüyemedi.. MEVLÂNÂ ..
Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2013 11 yıl .. gönül iniltisi, aşkın şahididirgönül hastalığından beter bir hastalık yokturaşk, bütün hastalıklardan ayrıdırO, hak sırlarının usturlâbı olduaşk, her iki taraftan da yücedirneticede O, âşıka rehber oluraşkı, her ne şekilde açıklasam daanlatsam da, onu tarifde dil dilsiz kalırgerçi dil, tefsire âşinâdırlâkin dilsiz aşk daha aydınlıkdırkalem, gerçi her şeyi yazar amaaşka gelince başı döneraşkı anlamak için akl'a izin yokturO'nu yine aşk kendisi anlatırgüneşe delil, yine güneş oldusana ondan başka aydınlık bir yol yokturgerçi gölge onun nûrundan bir delilse decan Tûru o parlak güneşten görülürgölge de, masal gibi uyku getirici olurfakat güneş, ayın yarılmasını tefsir ederbu söz, batan güneşin sırrı olurebedî can güneşinin gurubu yokturgerçi gökteki güneş bir tanedir amaonun benzerini tasvir etmek mümkündürmakbûl olan can güneşi kionun bir benzeri tasavvur dahi edilemezruh'u, cân'ı tasavvura imkân var mı?ta ki şekiller, şekliyle hall olabilsin MESNEVÎ - 1 MEVLÂNÂ
Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2013 11 yıl .. Gönlümüz, gönül yakanımız o olduktan sonra gece ne oluyor bize, gündüz ne oluyor? Güneş ha batmış, ha doğmuş; canımıza can katan, canımızı aydınlatıp duran güzelimiz yeter bize. Anası ölene ağlayıp feryad etmeyi öğretme; bize aşk öğreten, iyiden-iyiye ustadır. Dikme o hırkamızı; yırt-gitsin; hırka diken şeyh, yaramaz bize. Herkes, düşmana üst olmayı ister; o düşmanın güzelim yüzüdür üstünlüğümüz bizim. Herkes, defineler elde edecek bir baht arar; eziyetlere eziyetler katan aşk yeter bize. mevlâna ..
Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2013 11 yıl .. Ârifâna câm-ı Hak nûşîdedirRâzlar zâhir velî pûşîdedirHer kime esrâr-ı kâr ola beyânBeste vü memhûr olur anda dehan""Hak kadehinden içen âriflereSırlar zâhirdir ama onlar gizlerler.Her kime işin sırrı öğretilirseOnun ağzı bağlanıp mühürlenir.Mesnevî-V ..
Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2013 11 yıl Herkes normal insanlardır. Sıradan olan insanları kutsal göstermenin hilesi de işte budur. Yok sırları varmış kimse bilmezmiş, onlar da söyleyemezlermiş, bilmem neymiş, kerametleri varmış göstermezlermiş, gizlice birilerine gösterdikleri iddia edilir, efsaneler uydurulur. Bu "keramet gören masum köylü" ler, "ufo gören masum köylüler" gibi saf inanırlar veya bu efsanelerden nema sağlayan uyanıklardır. Böyle yalanlardan oldum olası hiç bir zaman hoşlanmamışımdır. Yutturmaca saptama sanatını bilenler için bu iddialar sıradan yalanlarıdr. Saptanmaları da çok kolaydır. Hep aynı şeyleri iddia ederler. Berikininki uydurma, gerçek evliya işte filanca filan falan. Hepsi uydurmadır. Evliya diye bir şey olmadığı için gerçeği de, sahtesi de olmaz. Basbayağı hayal gören psikolojik hasta kişiler evliya diye, bir sırra ermiş diye sunulur.
Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2013 11 yıl Herkes normal insanlardır. Sıradan olan insanları kutsal göstermenin hilesi de işte budur. Yok sırları varmış kimse bilmezmiş, onlar da söyleyemezlermiş, bilmem neymiş, . . . Basbayağı hayal gören psikolojik hasta kişiler evliya diye, bir sırra ermiş diye sunulur. FAKÜLTELERDE FELSEFECİLERDEN BAŞKA ATEİST KALMADI anlaşılan
Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2013 11 yıl "Dalındaki dikenlere sabredip hâline râzı olması, gülü çiçeklerin şâhı kıldı." MÜKEMMEL
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.