Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Atatürk ile peygamber arasında en küçük benzerlik yoktur. Bu da emperyalistlerin liboşların ağzına koyduğu ve çiğneyip çiğneyip dincilerin ağzına koydukları kokmuş çürümüş sakızlardan Bu çürük kokuşmuş sakızları çiğnemek insanı zehirler. Bu sakızları hemen klozete atıp sifonu çekin, layık oldukları yere gitsinler. 

 

Benzerlik şu; iki her iki şahsiyetinde ululaştırılması. Bilimsel olarak hiç bir gelişme, yenilik veya akım kişilere mal edilemez. Hatta devrimler de.. Tarihsel ve diyalektiktir.

 

Asıl klozete atılası olan ulusalcı, milliyetçi doğmacılıktır. Bilimsel olanı ise enternasyonalizmdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Liderliğin fonksiyonu sıfıra eşit olamaz. Lider dirayetli ise süreci yönetir ve sonuca ulaştırır. Liderini bulamamış hareketler yarım kalabilir. Liderin fonksiyonunu sıfırlamanın bir yolu yok. Örneğin Atatürk Büyük Taarruz hazırlıkları sırasında kendisini bir dublör aracılığıyla Azerilerle görüşüyormuş gibi göstermiştir. Bu yolla taarruz hazırlığını gizlemiştir. Lenin ile kişisel dostluk kurarak çok önemli miktarda silah temin etmiştir. Kurtuluş savaşında kullanılan silahların çoğu Maxim marka Rus yapısıdır. Büyük taarruza kalkışmaya bütün İnönü, Çakmak ve Karabekir dahil, paşalar çekinmiş ve başaramazsak yok olacağız demişlerdir. Atatürk ise ya istiklal, ya ölüm diyerek taarruzu başlatmıştır. Atatürk'ün dirayeti çok kritik rol oynamıştır. 

 

Ulusalcılığı ne tayyipin ayaklarının altına, ne başka yere atmanıza ise asla izin vermeyiz. Bu yolda canımızı ortaya koyarız. Enternasyonalliğe gelince, bu tabii gerçekleşebilir bir insanlık ülküsüdür. Bütün dünya halkları bir gün anlaşıp tüm sınırları kaldıralım, tek bir dünya devleti oluşturalım derlerse bunu başarabiliriz ve başarmayı isteriz. Bunun yapılabilmesi, anlaşmaya bağlı. Bu anlaşma yapılırsa ben bu anlaşmaya imza konulmasına gönülden destek veririm.

 

Olabilir yani, BM konseyinde hemen yarın bu yönde bir görüşme açıldığı anda TC devletinin bu görüşmelere aktif katılması ve destek vermesi yönünde görüş bildiririm. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Milliyetin doğumla kazanılması şart değil. Amerika'da Yahudi anne babadan doğabilir ve Türkiye'ye yerleşip TC vatandaşlığı kazanırsanız, Türk olursunuz. Türk ırk ataması değil, tarihsel bir atamadır. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı anlamına gelir.

Burada verilmek istenen, dunyanin hangi cografya ve toplumunda dogarsa dogsun; bir bebege, otoplumun ve cografyanin milli ve de/ya da etnik kokensel kimligi verilir.

 

Ayni bebegin buyudukten sonra, kendi ozel yasami temelinde kendine kendinin verecegi basska bir ulke ve vatandas kimligi olabilir, bu konuda sorgulayarak/bilinclenerek bir milli/etnik kimlik tasima geregini de duymayabilir.

 

Herkes sartlar elverdigince her ulkenin ve cografyanin vatandasi da olabilir, oldugu vatandasliktan da feragat edebilir.

 

Yalniz ve maalesef, gunumuzde din uygulama ve inanc tamamen birey olarak algilansa da, hala bir kisi en az bir ulke ve toplumun vatandasi olmak zorundadir.

 

Milliyetcilik ise bu vatandasligi ya da etnik kimligi dusunce ve davranista savunuya tasimak, ya da diger vatandasliklar ve etnik kokenler ile mukayese etmek ve kendini onlara hakim ve ust kilmaktadir.

 

Bir kisinin milliyeti etnik kokeni olmasi gayet dogaldir. Bunu dusunce ve davranista mucadeleye tasimak ise milliyetcilik, ya da milliliktir.

 

Konunun bilim ya da bilimsellik ile bir ilgisi yoktur. Cunku kisiye dogumdan sonra verilir.

 

Toplumumuzda milli ve etnik kokeni dusunce ve davranista savasima tasimanin en belirgin ornegi "asil kan" algisidir. Kan biyolojik bir fenomenken, bunun asilligi tamamen dusunce urunu ve milli duygu somurusunden baska bir sey degildir.

 

Aslinda burada yapilan tam bir milliyetciliktir. Ayni deri renk farki olan, beyaz/siyah algisinin savasimi gibi. Ya da kafatasi irkciligi gibi v.s.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Söylediğim gibi... Bana saldıran olmazsa benim de saldırıya uğrayan toplumumla örgütlenip işgale direnmeme gerek kalmaz. Yarın dünya devletleri BM yi acil toplantıya çağırıp dünyanın tek ulus ve tek devlet haline gelmesi için görüşme talep ederlerse, devletimin hükümetinin bu görüşmelere aktif katılmasını ve destek vermesini talep ederim. Bu görüşmeler olumlu sonuçlanırsa da anlaşmaya imza koymasını talep ederim. 

 

Bunu yapmazsa ve haklı bir gerekçe göstermeden bu görüşmelerden çekilirse hükümetimi suçlarım ve değişmesini, görüşmeleri sürdürecek bir hükümet kurulmasını talep ederim. Bu çok güzel bir dünya devrimi olur. Dünyanın ve insanlık tarihinin en büyük devrimi olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi bana bir müslüman deseydi ki "sen bu bizim peygamberimizin neresini beğenmiyorsun? Ne bakımdan eleştiriyorsun" dese, bir solukta on eleştiriyi derhal sıralardım. 

 

Ben burada buyrun Atatürk'ü eleştirin diyorum, ses seda çıkmıyor. Bir cümle eleştiri yazmaktan aciz kalıyorsanız, siz daha ne demeye dincilik ile ulusalcılığı bir tutmaya kalkışıyorsunuz? Daha kendinize güvenip bir satır yazmaktan acizsiniz. Sizi dövecek olan yok, size sövecek olan yok. Nasıl bir satır eleştiri yazamayıp kaçar gidersiniz?

 

Ne kadar asılsız astarsız savunular yaptığınızın farkında mısınız? İkisi de kendini savunurmuş! Şu cümlede hiç akıl mantık eseri var mı? Ben yanlışlıkla böyle bir argüman öne sürsem yüzüm kızarır, utancımdan yüzümü yerden kaldıramazdım. Nasıl bu kadar düşünmeden konuştum, nasıl bu kadar aymaz ve düşüncesiz olabildim diye hayıflanırdım. Bu sözde benzerlik iddialarını kaale bile almak akıl kârı değil. Zaten bir maddesini çürütmekle hepsi sapır sapır döküldü gitti.

 

Yani emperyalistlerin liboş ağzına koyduğu çiğnenmekten leşe dönmüş, yetmemiş bir de dincilerin ağzına verilip çiğnene çiğnene kokuşmuşluğu, çürümüşlüğü tavan yapmış bu afyonlu sakızları ağzınıza nasıl alabiliyorsunuz, nasıl mideniz isyan etmiyor akıl alır gibi değil. Bu sakızları aman ha yere filan da atmayın. Üstüne sakın basmayın! Lağıma atın, üstüne de sifonu üç kere filan çekin ki kanalizasyona gittiği garanti olsun.

 

Size yapabileceğim tavsiye budur. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi bana bir müslüman deseydi ki "sen bu bizim peygamberimizin neresini beğenmiyorsun? Ne bakımdan eleştiriyorsun" dese, bir solukta on eleştiriyi derhal sıralardım. 

 

Ben burada buyrun Atatürk'ü eleştirin diyorum, ses seda çıkmıyor. Bir cümle eleştiri yazmaktan aciz kalıyorsanız, siz daha ne demeye dincilik ile ulusalcılığı bir tutmaya kalkışıyorsunuz? Daha kendinize güvenip bir satır yazmaktan acizsiniz. Sizi dövecek olan yok, size sövecek olan yok. Nasıl bir satır eleştiri yazamayıp kaçar gidersiniz?

 

Kaçıp gitmek?

 

Dostum bazan kendini kaybediyorsun. Tartışırken sokak ağzı kullanıyorsun. Bu üslubuna dikkat et. Sana ilk ve son uyarım.

 

Atatürk hakkında şuna benzer cümlelerim olmuştu. Yetmedi mi? "Atatürk zamanın gereğini yapan toplum liderlerinden birisidir. Orta çağ feodalizminden, milli kapitalizme, milli demokratik devrime geçişte öncülük yaptı. Ama görüşleri bilimsellikle çelişiyor. Atatürkün gösterdiği yol ile sınıf çelişkisi çözümlenemez. Zira ulusçuluk ve milliyetçilik sınıf bilincinin alternatifidir.

 

Atatürk benim için tapılacak bir lider değil. Her insan gibi beğendiğim ama eleştirdiğim yönleri de var. Zaten böyle olması da gerekir. Dogmacı birisi değilim ki insanları da tanrılar gibi kusursuz göreyim.

 

Bilim, felsefe, ideolojiler, fikirler tarihseldir, diyalektiktir. Bir insana mal edilemez. Tüm insanların katkıları veya engellemeleri vardır. Devrimlerin de..

 

Ne kadar asılsız astarsız savunular yaptığınızın farkında mısınız? İkisi de kendini savunurmuş! Şu cümlede hiç akıl mantık eseri var mı? Ben yanlışlıkla böyle bir argüman öne sürsem yüzüm kızarır, utancımdan yüzümü yerden kaldıramazdım. Nasıl bu kadar düşünmeden konuştum, nasıl bu kadar aymaz ve düşüncesiz olabildim diye hayıflanırdım. Bu sözde benzerlik iddialarını kaale bile almak akıl kârı değil. Zaten bir maddesini çürütmekle hepsi sapır sapır döküldü gitti.

 

Bu sözlerini kaale alıp aynı tonda cevap vermek tartışma ciddiyetini bozar. Dogmalara dogma demek ne zamandan beri utanılacak bir durum? İkisi de inanç(dini, milli), ikisi de ideoloji değil mi?

 

Yani emperyalistlerin liboş ağzına koyduğu çiğnenmekten leşe dönmüş, yetmemiş bir de dincilerin ağzına verilip çiğnene çiğnene kokuşmuşluğu, çürümüşlüğü tavan yapmış bu afyonlu sakızları ağzınıza nasıl alabiliyorsunuz, nasıl mideniz isyan etmiyor akıl alır gibi değil. Bu sakızları aman ha yere filan da atmayın. Üstüne sakın basmayın! Lağıma atın, üstüne de sifonu üç kere filan çekin ki kanalizasyona gittiği garanti olsun.

 

 

Şu sokak ağzına bak.

 

NEYSE..

 

Sadece Liboş kelimesi için bir şeyler söyleyeceğim. Araştırdım nasılmış diye. Ekşi sözlükte beğendiğim bir tanıma rastladım. Alıntılayayım.  

 

"en yaygin kullanimina fikir degistirmektense olmeyi tercih eden, bunu da marifet sayan ve bos zamanlarini kendileri gibi dusunmeyenlere degisik isimler takmakla dolduran orumcek kafali insanlarda rastlanan bir kelime."

 

Kaldı ki dogmacıların fikri asla değişmediği gibi, sık sık "değerlerim için canımı bile seveve seve veririm" sözünü kullanırlar.

 

Emperyalizme karşı olmanın asıl gereğinin sınıf çelişkisinden başlamak olduğunu biliyormusun acaba?

 

Size yapabileceğim tavsiye budur.

 

Kimsenin tavsiyesine ihtiyacımız yok. Hele de dogmatik birisinin. Gereken tavsiyeyi bilimsellikten zaten alıyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Maalesef yazdıkların eleştirilerimi savuşturmana yetmiyor @. Öfkelenmen de seni haklı değil, haksız çıkarıyor. Bir cümle ile Atatürk eleştirisi almayı beklemekte son derece haklıyım. Ben muhammed hakkında bir solukta on eleştiri yapabilirken, kendinin onunla kıyaslamaya kalkıştığın Atatürk hakkında tek bir eleştiri beklerdim. Bunu yapmadığında maaalesef kaçmış oldun. Kendin kıyasladın, bu tutarsız kıyaslamanın altından da kendin çıkman gerekirdi.

 

Bu tutarsız temelsiz haksız kıyaslamanın emperyalistlerin liboşların ağzına koyduğu ve onların çiğneyip çiğneyip dincilerin ağzına verdikleri çürümüş kokmuş sakızlar olduğunu ve lağıma atılması gerektiğini tekrarlamak boynumun borcudur. 

 

Dogmatik olmayayım diye iki kere iki beş eder demek zorunda hiç kimse değildir. İki kere iki çıkar, aldatılma, kandırılma ve aklını kaybetme dışında hep dört eder. İki kere iki dört eder dediğinde de matematik dinine dogmatikçe bağlanıp, tanrı Math'a tapmış olmazsın yani...original.gif Hele "iki kere iki beş eder, hatta altı etmesinin önünde de pek engel yoktur" diyen birine "nasıl ya? Öyle iş mi olur?" dediğinde hiç mi hiç dogmatik olmazsın!tongue.png

 

Neyse, kolayı var, ben Atatürkçülüğüme devam edeyim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Maalesef yazdıkların eleştirilerimi savuşturmana yetmiyor @. Öfkelenmen de seni haklı değil, haksız çıkarıyor. Bir cümle ile Atatürk eleştirisi almayı beklemekte son derece haklıyım. Ben muhammed hakkında bir solukta on eleştiri yapabilirken, kendinin onunla kıyaslamaya kalkıştığın Atatürk hakkında tek bir eleştiri beklerdim. Bunu yapmadığında maaalesef kaçmış oldun. Kendin kıyasladın, bu tutarsız kıyaslamanın altından da kendin çıkman gerekirdi.

 

Yahu sen ne laf anlamaz insansın. İkaz ettiğim halde aynı polemiklere, sokak ağzını kullanmaya devam ediyorsun. Neden bilgi yerine böyle bir yöntem kullanıyorsun? Polemik yapmaya mı geldin buraya?

 

Birincisi ben yada biz burada, milliyetçilik ve ulusalcılık dogmalarını konuşuyoruz. Dünyada bu ideolojinin yaratıcısı Atatürk te değil. Neden Atatürkü diline doladın? Atatürk hassasiyeti üzerinden polemik mi sürdürmek istiyorsun?

 

Konuşacaksan Milliyetçiliğin, ulusalcılığın dogma olup olmadığını konuşalım. Kaldı ki Atatürk hakkında düşüncelerimi de yazdım. Onlar hakkında cevap yazacağına lafazanlığı tercih ediyorsun. Boş konuşmaların kime ne faydası var?  

 

Bu tutarsız temelsiz haksız kıyaslamanın emperyalistlerin liboşların ağzına koyduğu ve onların çiğneyip çiğneyip dincilerin ağzına verdikleri çürümüş kokmuş sakızlar olduğunu ve lağıma atılması gerektiğini tekrarlamak boynumun borcudur.

Kıyasladığımız milliyetçiliğin veya ulusalcılığın en az inançlar kadar dogma olduğunu söylüyorsak, sen de teker teker bilgilerle çürütmelisin.  

 

Ama sen bilgi yerine sokak argosu kullanıyor, bunlardan başka bir şey bilmiyor, boş konuşuyorsun. "Yar saçların lüle lüle haydi sana güle güle, liboş, kokmuş sakız, cacık, öğürmek, kanalizasyon, lağım, sifon, basit, yoz, sığ," gibi polemik yaratacak kelimelerle, hem de sık sık kullanarak tartışma mı olur?

 

Seni bir daha ve son kez ikaz ediyorum. Bilgi yerine bu tür sokak ağzını kullanmaya devam edersen. Kesinlikle seni muhatap almayacak şekilde tavır koyacağım. Buradan gitme pahasına olsa bile..

 

Dogmatik olmayayım diye iki kere iki beş eder demek zorunda hiç kimse değildir. İki kere iki çıkar, aldatılma, kandırılma ve aklını kaybetme dışında hep dört eder.

 

Neyse, kolayı var, ben Atatürkçülüğüme devam edeyim, sen çürümüş kokmuş sakızları çiğnemeye devam et, budur yani, sorun yok.

Neye devam edersen et. Ben senin gittiğin dogmatik yoldan gitme mecburiyetinde miyim? Rehber olarak bana bilim yetiyor demiştim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Ben burada buyrun Atatürk'ü eleştirin diyorum, ses seda çıkmıyor. Bir cümle eleştiri yazmaktan aciz kalıyorsanız, siz daha ne demeye dincilik ile ulusalcılığı bir tutmaya kalkışıyorsunuz? Daha kendinize güvenip bir satır yazmaktan acizsiniz. Sizi dövecek olan yok, size sövecek olan yok. Nasıl bir satır eleştiri yazamayıp kaçar gidersiniz?

 

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/297209-ataturkun-teolojikmetafiziketik-tabani/

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/301136-hangi-ataturkculukkemalizm-ve-karsitligi/

 

Soru basit.

 

Neden Ataturk;

 

1919-1925 arasi Kurdlugu ve islami one cikarir ve overken;

 

1927'den son cark ederek, Turklestirme ve turk milliligine ve de laik muslumanliga donmustur?

 

Ataturk'un bu pragmatisizminin hangisi Ataturk'un kendi dusunce ve davranisidir ve neden?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk'ün Kürtlüğü ve islamı öne çıkarması diye bir konu yok. Ön plana çıkarıp ne yapmış örneğin? Atatürk Lenin ile de silah sağlamak için kişisel dostluk kurmuş ama onun istediği Bolşevizmi benimsememiştir. Silahlar uzaydan gelmeyeceği için böyle yapmak zorundadır. Askerler de uzaydan gelmeyecekti, tamamına yakını müslüman askerlerdi, bir kısmı Kürtlerdi.

 

Siyasi manevralar yapmakta bir sakınca olmadığı gibi, bunlar siyasi deha eseridir. Ön palana çıkarma anlamına ise gelmez. Atatürk şeriat devleti kuracağım demedi. Bağımsız Kürt devleti vereceğim de demedi. Böyle yapsa ön plana çıkardı demeye hakkınız olurdu.

 

Bence Lenin'i kandırmış deseniz daha tutarlı olur. Evet Lenin'i kandırdı. Çarlık devrilip Bolşevizm geldiği gibi saltanat yıkılınca Bolşevik devrimine eğitilmek üzere bir ekip göndereceğine söz verdi. Sözünü tuttu ama bu ekip eğitim görüp geri gelince onları kabul bile edip görüşmedi. Sovyetlere sırtını döndü.

 

Çok zeki ve kurnaz bir liderdi. İkna edemeyeceği hiç kimse yoktu. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk'ün Kürtlüğü ve islamı öne çıkarması diye bir konu yok. Ön plana çıkarıp ne yapmış örneğin? Atatürk Lenin ile de silah sağlamak için kişisel dostluk kurmuş ama onun istediği Bolşevizmi benimsememiştir. Silahlar uzaydan gelmeyeceği için böyle yapmak zorundadır. Askerler de uzaydan gelmeyecekti, tamamına yakını müslüman askerlerdi, bir kısmı Kürtlerdi.

 

Siyasi manevralar yapmakta bir sakınca olmadığı gibi, bunlar siyasi deha eseridir. Ön palana çıkarma anlamına ise gelmez. Atatürk şeriat devleti kuracağım demedi. Bağımsız Kürt devleti vereceğim de demedi. Böyle yapsa ön plana çıkardı demeye hakkınız olurdu.

 

Bence Lenin'i kandırmış deseniz daha tutarlı olur. Evet Lenin'i kandırdı. Çarlık devrilip Bolşevizm geldiği gibi saltanat yıkılınca Bolşevik devrimine eğitilmek üzere bir ekip göndereceğine söz verdi. Sözünü tuttu ama bu ekip eğitim görüp geri gelince onları kabul bile edip görüşmedi. Sovyetlere sırtını döndü.

 

Çok zeki ve kurnaz bir liderdi. İkna edemeyeceği hiç kimse yoktu. 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/301227-ataturkun-kürt-politikasi/

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konu gereksiz gerginliklerle tatsızlaştı ama her şeyin telafisi sanırım vardır. Ben konuyu açmayı sürdüreyim. 

 

Atatürkçülüğün dogma olduğu tabii ki emperyalistlerin bir empozesi. Bunu daha önceki iletilerimde açıkça ortaya koydum. Amaçlarını, araçlarını hep açıkça belirttim. Bu konuda şüphe olmaması gerekiyor. Bu kesinlikten hâla şüphe eden varsa, bilemeyeceğim. Kendini gözden geçirsin demekten başka ne diyebilirim?

 

Diğer yandan, dogmanın hası, padişahı dindir. Hiç bir başka dogma bunun eline su bile dökemez. O yüzden, eğer bir ideoloji temeline ateizmi koymuyorsa, neyi koyacak mecburen, dini. Bunu ateizmi eleştirmek için söylemiyorum, çünkü ben de ateistim. Ama ateizm de din gibi ideoloji haline getirilemez. Getirilirse dogma olur. Ben de ateizmi ideoloji yaparsam, beni de dogmatik olarak tanımlayın. Ama ben ateizmimi asla ideoloji yapmam. Atatürk de yapmamıştır. 

 

Devletler laik olmak zorundadır. Bu demokrasinin olmazsa olmazıdır. Kimseye inan veya inanma diye bir dayatmayı bırakın, empozede bile bulunulamaz. Dogmanın siyasal sigortası budur. Kişisel olarak ise inancı ne olursa olsun, tamamen serbest, hürdür. İnanca kota koyulamaz. 

 

Neyse, konuya dönelim: Bir ideoloji temeline dini de koysa ateizmi de koysa dogma olur. Atatürkçülük her ikisini de koymadığı, laik bir sistem öngördüğü için, dogma olması hiç bir şekilde olanaklı değildir. Zaten size ayet, dogma bırakmıyorum, çağdaş uygarlık düzeyini hedefliyorum, tek yol gösterici bilimdir, şeyhler dervişler müritler ülkesi olmayacaktır, benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır gibi söylenmesi gereken her şeyi söylemiş, daha nasıl dogma olsun?

 

Zaten ideolojiler mutlaka ya dini, ya ateizmi dogmatik olarak ele alır. Hitler haçı gamalı yapmıştır. Tanrıdan çok kez bahseder. Tanrının Alman ırkını en üstün ve yetkin yarattığını söylerdi. Stalin ise ateizmi dogma yapmıştır. 

 

Atatürkçülük bunlardan uzaktır. Ben kimsenin müslüman, ateist olmasına bakmam. Bu siyasetten bağımsız bir konudur. Bir müslüman ile laiklik üzerinde siyaseten uzlaşabilirim. Konu din olunca ateistim, o ayrı. Onu siyasete asla karıştırmam. Ne ben ateistliğimi siyasete getiririm, ne onun müslümanlığını siyasete getirmesine hoş bakarım. İkisine de karşı çıkarım.

 

Siyaseten laik olunacak, bu savsaklanamaz bir temel demokrasi gereğidir, olmazsa olmazıdır. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk'ün,gerek Kürt siyaseti ve gerekse Rusya siyaseti zamanin ve ülkenin sartlari neyi gerektirmisse o yöndedir.Ülkenin ve milletin cikarlari önplandadir.

Atatürk'ün Kürt siyaseti ile ilgili birtakim asilsiz uydurma ve de carpitma iddialar tutarsizdir.Yok Kürtlere söz vermiste sonra dönmüs diye birtakim mantik disi iddialar ortaya atilarak Atatürk'ü iki yönlü gösterme cabasinda olanlarin biz kimlerin hesabina calistiklarinida biliyoruz.Biz derken Atatürkcülerden bahsediyorum.Cünkü Atatürkcü olmayan vatansever olamaz.Türkiye demek Mustafa Kemal demektir,Mustafa Kemal demek de Türkiye demektir.Kim Türkiye'yi ve bagimsizligini önemsiyor ve bu ugurda mücadele veriyorsa Atatürkcüdür.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cünkü Atatürkcü olmayan vatansever olamaz.Türkiye demek Mustafa Kemal demektir,Mustafa Kemal demek de Türkiye demektir.Kim Türkiye'yi ve bagimsizligini önemsiyor ve bu ugurda mücadele veriyorsa Atatürkcüdür.

 

saygilarla

Yukarida yazanlar tamamen bilimden bilissellikten uzak sadece politik/ideolojik sorgulanmazlik iceren duygusalliktan baska bir sey degildir.

 

Aslinda Ataturk'un getiremedigi,demokrasiyi, laikligi, sosyalligi, bireyligi, her turlu etik farkin niteliginin bir arada yasamasini, her turlu hak ve ozgurluklerin evrensel hukuk ve insan haklari temelini dini milliyeti olmayan devleti ve hukumeti, hic bir etik degeri digerine ustun ve hakim kilmayan devlet ve hukumeti, toplumu hic bir sekilde tek bir milli dini temelde yonlendirmeyen ve politik olmayan devleti savunmaktir onemli olan. Iste gezi bilinci de budur. Buna ne dini one cikaranlar ne de milli hakimiyet ve ustunlugu one cikaranlar sahip olamayacaklar ve ya ezberlerini bozacaklar ya da birey olacaklar ya da degisen ulke ve toplumun her turlu sosyal nitelik ve bilinci temelindfe kaybolacaklardir. 

 

Gezi bilinci hic bir sekilde bir toplumsal tek etik milli ya da dini yonlendirmeye razi olmadigini her eyleminde her turlu etik ideoloji inanc ve deger farkini savunarak ve birleserek ortaya koyuyorlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Belgelerde Atatürk'e eleştiri yöneltmeye kaynak olacak bir bilgi bulamadım.

Bulamaman dogaldir. Sonucta ideolojik inancsal dogrularina sorgulanmaz sekilde biat edenler, bilincaltlarina yerlesmis otomatiklesmis ezberlerini bozamazlar. Bu her bir etik deger icin gecerlidir. Ister dini ister milli olsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Konu gereksiz gerginliklerle tatsızlaştı ama her şeyin telafisi sanırım vardır. Ben konuyu açmayı sürdüreyim. 

 

Atatürkçülüğün dogma olduğu tabii ki emperyalistlerin bir empozesi. Bunu daha önceki iletilerimde açıkça ortaya koydum. Amaçlarını, araçlarını hep açıkça belirttim. Bu konuda şüphe olmaması gerekiyor. Bu kesinlikten hâla şüphe eden varsa, bilemeyeceğim. Kendini gözden geçirsin demekten başka ne diyebilirim?

 

Ataturk'un kendisi Osmanli'dan kurtulma adina isgal gucleri ile isbirligi yapmistir. Ikisinin de ortak amaci, Osmanli'dan kurtulmakti. Kurtulus savasinin kurtulusu da budur, Osmanli'dan kurtulmak. Yoksa isgal gucleri istediklerini almadan ulkeden ayrilmazdi.

 

 

 

Diğer yandan, dogmanın hası, padişahı dindir. Hiç bir başka dogma bunun eline su bile dökemez. O yüzden, eğer bir ideoloji temeline ateizmi koymuyorsa, neyi koyacak mecburen, dini. Bunu ateizmi eleştirmek için söylemiyorum, çünkü ben de ateistim. Ama ateizm de din gibi ideoloji haline getirilemez. Getirilirse dogma olur. Ben de ateizmi ideoloji yaparsam, beni de dogmatik olarak tanımlayın. Ama ben ateizmimi asla ideoloji yapmam. Atatürk de yapmamıştır.

 

Ataturk ner laikligi, ne sosyalligi ne demokrasiyi getirememistir. Ayrica kendi pragmatisizmi icin Kurdleri de, Lenin'i de Dini de kullanmistir.  

 

 

 

Devletler laik olmak zorundadır. Bu demokrasinin olmazsa olmazıdır. Kimseye inan veya inanma diye bir dayatmayı bırakın, empozede bile bulunulamaz. Dogmanın siyasal sigortası budur. Kişisel olarak ise inancı ne olursa olsun, tamamen serbest, hürdür. İnanca kota koyulamaz. 

 

Dini bir kurumu olan dini mesleklere maas odeyen bir devlet laik olamaz. O yuzden mi "toplumun %99'u muslumandir" ya da her dogana sormadan dini islam yazilir? Demokrasi mi, hangi demokrasi? Turklestirme politikasi mi demokratik? yoksa dini olan devlet mi demokratik? Demokrasi secimde degil; islevde kendini gosterir. Toplumu tek bir sese yonlendirmenin neresi demokrasi?

 

 

 

Neyse, konuya dönelim: Bir ideoloji temeline dini de koysa ateizmi de koysa dogma olur. Atatürkçülük her ikisini de koymadığı, laik bir sistem öngördüğü için, dogma olması hiç bir şekilde olanaklı değildir. Zaten size ayet, dogma bırakmıyorum, çağdaş uygarlık düzeyini hedefliyorum, tek yol gösterici bilimdir, şeyhler dervişler müritler ülkesi olmayacaktır, benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır gibi söylenmesi gereken her şeyi söylemiş, daha nasıl dogma olsun?

 

Bir seyi olmakbaskadir, o seyin bilincinde olmak baskadir. Mesela diktator basbakandir ama bunun bilincinde degildir. Olsa zaten hukumetin basi olur, partisinin degil. T.C.Tarihinde hic bir zaman ne bir devlet ne bir laiklik ne bir demokrasi ne de bir sosyal algi olmamistir. Bunlar sadece iktidar partilerinin elinde kullanim araci olmustur.

 

 

 

Zaten ideolojiler mutlaka ya dini, ya ateizmi dogmatik olarak ele alır. Hitler haçı gamalı yapmıştır. Tanrıdan çok kez bahseder. Tanrının Alman ırkını en üstün ve yetkin yarattığını söylerdi. Stalin ise ateizmi dogma yapmıştır. 

 

Atatürkçülük bunlardan uzaktır. Ben kimsenin müslüman, ateist olmasına bakmam. Bu siyasetten bağımsız bir konudur. Bir müslüman ile laiklik üzerinde siyaseten uzlaşabilirim. Konu din olunca ateistim, o ayrı. Onu siyasete asla karıştırmam. Ne ben ateistliğimi siyasete getiririm, ne onun müslümanlığını siyasete getirmesine hoş bakarım. İkisine de karşı çıkarım.

 

Toplumu turk yapmak polkitik degil midir? Ne farki vardir sunni yapmak ile? Birey bilinci olmayan, ne laikligi ne demokrasiyi ne sosyal bilinci algilayamaz. Ateist olmak baskadir, ateis bilince sahip olmak baskadir.

 

 

 

Siyaseten laik olunacak, bu savsaklanamaz bir temel demokrasi gereğidir, olmazsa olmazıdır. 

 

Olsa baska, T.C.tarihinde simdiye kadar olmayan laiklik ve demokrasi belki bundan sonra yeserir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk emperyalizme karşı dünyanın en büyük kurtuluş savaşını vermiş liderdir. Osmanlıdan kurtulmak ise elbette şarttı, çünkü bu köhnemiş yapı yıkılmadan devrim gerçekleşmezdi. Çağdaş uygarlık düzeyi bu yapıdan kurtulmadan olanaklı değildi. Atatürk'ün işgalcileri kovmasından daha büyük hizmeti, Osmanlıyı ortadan kaldırmasıdır. Bunun için kendisine minnettarız. Hâla o köhnemiş yapı içinde yaşıyor olmak kabusun ta kendisi olurdu. Bunu ondan başka yapabilecek çapta bir lider olmadığı için de dünyanın en büyük devrimcisidir.

 

Tam tersine emperyalistler hâla Osmanlı hayalleri kuruyor, Türkiye Cumhuriyetini tekrar Osmanlılaştırmak için tertipler düzenliyorlar. Atatürkçü aydınlara düzenlenen suikastler, Atatürkçüleri sindirmek için kurulan tertipler, hep bu planın parçaları. Sevr'i Osmanlıya dayatamadılar, çünkü önlerine Atatürk gibi bir deha çıktı. Şimdi Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetini adım adım Osmanlıya, ABD neoconlarının deyimiyle New Ottoman'a dönüştürecekler ki Sevr'i hortlatıp yeniden dayatsınlar. Kürt ve cemaat kartları bu nedenle masaya sürülüyor.

 

Atatürk devrimi başlattı, ama sonuca elbette ulaştıramadı. Bir insanın elinden gelebileceğin kat kat fazlasını başardı. Ama bir insan nihayetinde belli bir yere kadar işler başarabilir. Tabii ki Atatürk öldüğünde ne demokrasi, ne laiklik oluşamamıştı. Onun yaptığı çok büyük başlangıcın devam ettirilmesi gerekirdi. Bu yapılamadığı için devrim önce durdu, sonra da geriye gitti. 

 

Atatürk hilafeti kaldırdı, Şeriye Vekaletini kaldırdı. Dini yasaları kaldırdı, yerine çağdaş yasalar getirdi. Yaptığı devrimler olağanüstüdür. Ama elbette yeterli olamaz. Bir insanın sihirli değnekle dokunup her şeyi mükemmele çevirmesi zaten beklenemez, böyle bir şey doğaya aykırı. 

 

Hitler'leri, Mussolini'leri, Stalin'leri üreten bir dönemde süperman olsa mükemmeli bir sihirli dokunuşla sağlayamazdı zaten. Onun başlattığı büyük devrim hız kesmese, devam ettirilse, bugün Avrupa standartlarından daha yüksek bir demokrasimiz olurdu. Atatürk heralde "aman ölmeyeyim, bu devrim yarım kalır yoksa" deyip yüz yıl yaşamaya karar veremezdi.  Elbette varislerinin devrimi ileri götürmesi gerekirdi.

 

Yoksa öyle müslüman iddiası gibi asrı saadet iddiası Atatürkçülerde yoktur.   

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.